aba ab-ı hayat âba abacı abacılık abad etmek abad olmak abadan abadî abajur abajurcu abajurculuk abajurlu abak abakan abakıymış abaküs abala abalı abandırma abandırmak abandone abandone etmek abandone olmak abanges abanî abanma abanmak abanoz abanoz gibi abanozgillerden abanozlaşmak abar abartı abartıcı abartıcılık abartılı abartılmak abartılmamış abartılmış abartısız abartış abartma abartmacı abartmacılık abartmadan abartmak abartmalı abartmasız abasıyanık abasız abaşo abat abat etmek abat eylemek abat olmak abataj abay abayı sermek abayı yakmak abazaca abazan abazan kalmak abazanlık abbağ abbak abbasî abbasoğlu abbastanza abçar abd abdal abdala malûm olur abdallık abdan abdest abdestan abdestbozan abdestbozan otu abdesthane abdestinde namazında abdestini vermek abdestli abdestlik abdestsiz abdiâciz abdler abdlik abdomen abdurrahman abdüksiyon abdüktör abdülhay abdülhey abdülleziz abece abece sırası abecesayisal abecesel abede aberasyon abes abes bulmak abes kaçmak abesiyet abeslik abgah abgun abhazca abı abıç abıdan abıhayat abıhayat içmiş abık abıkan abıkevser abıl abınç abıru abış abışka abız abi abide abideleşme abideleşmek abideleştirme abideleştirmek abidemsi abidevî abidik gubidik abidin abike abin abis abiye abla ablacı ablacılık ablak ablakça ablaklık ablalık ablalık etmek ablâtif ablatya ablavut abli abliyi kaçırmak abluka abluka altında tutmak abluka etmek ablukaya almak abnormalite abokat abone abone etmek abone olmak abone yapmak abonelik abonman aborda aborda etmek aborjin aborjin turizmi abra abrakadabra abrama abramak abrasion abraş abrıl abril abrul absorban absorbe absorbe etmek absorbe olmak absorbsiyon absorpsiyon abstraksiyon abstraksiyonizm abstre abstre sayı absürd absürt absürt tiyatro abşar abu abuhava abuk sabuk abuk sabuk konuşmak abuk sabukluk abuk subuk abuk subukluk abula abula etmek abuli abullabut abullabutluk abur cubur abus abuse etmek abuş ac aca acaba acaip acar acara acaralp acarkan acarlaşma acarlaşmak acarlık acayibine gitmek acayip acayip karşılamak acayip olmak acayipleşme acayipleşmek acayipleştirme acayipleştirmek acayiplik accelerando accık ace acebe kalmak acele acele acele acele etmek acele giden ecele gider acele ile menzil alınmaz acele işe şeytan karışır acele yürüyen yolda kalır aceleci aceleci sinek süte düşer acelecilik aceleleştirme aceleleştirmek aceleten aceleye aceleye gelmek aceleye getirmek aceleyle acem acem halayı acem kılıcı gibi acem lalesi acem lâlesi acem pilâvı acem sanatkâr acemaşiran acemborusu acembuselik acemce acemi acemi ağası acemi çaylak acemi er acemi ocağı acemi oğlanı acemice acemileşme acemileşmek acemilik acemilik çekmek acemilik etmek acemkürdi acemlalesi acemleşme acemleşmek acemleştirme acemleştirmek acenta acente acentelik acep aceze acı acı acı acı ağaç acı badem acı badem kurabiyesi acı bakla acı bal acı balık acı ceviz acı çekmek acı çiğdem acı elma acı gelmek acı görmüş acı hıyar acı karpuz acı kavak acı kavun acı kök acı kuvvet acı marul acı meyan acı ot acı patlıcanı kırağı çalmaz acı sakız acı soğuk acı söylemek acı söz acı su acı tatlı acı vermek acı yavşan acı yeşil acı yitimi acı yonca acıbadem şerbeti acıca acıçektirmek acıdaş acıduymak acık acıkara acıkılma acıkılmak acıklanmak acıklı acıklı komedi acıkma acıkmak acıkmış acıktırma acıktırmak acılan acılanma acılanmak acılar acılaşma acılaşmak acılaştırma acılaştırmak acılı acılık acılılık acıma acımadan acımak acımalık acımamak acımasız acımasızca acımasızlık acımaz acımazlık acımığ acımıh acımık acımsı acımtırak acımuk acınacak acınan acınarak acınası acından ölmek acındıracak acındırıcı acındırma acındırmak acınılacak acınılma acınılmak acınma acınmak acırak acırga acısı acısı çıkmak acısına dayanamamak acısını acısını almak acısını bağrına basmak acısını çekmek acısını çıkarmak acısını görmek acısız acıtış acıtma acıtmak acıvermek acıya acıyan acıyarak acıyı acıyıcı acıyış acıyonca acibe acil acil kültür acil servis acil şifalar dilemek acil tıp teknisyeni acilen acimik acin acip aciyo aciz âciz âciz kalmak acizane âcizane acizler âcizleri âcizlik aclan action acu acube acul acun acunluk acur acurlu acuze acür acyo acyocu acz içinde olmak acze düşmek aç aç acına aç açık kalmak aç ayı oynamaz aç bırakmak aç bîilâç aç doyurmak aç göz aç gözlü aç gözlülük aç gözlülük etmek aç gözünü, açarlar gözünü aç kalmak aç karnına aç susuz kalmak açacak açalya açan açar açelya açgöz açgözlü açgözlülük açı açı ölçüm açıcı açığa alınmak açığa alma açığa almak açığa çıkarmak açığa çıkmak açığa vurmak açığı çıkmak açığını kapatmak açık açık açık açık ağıl açık ağızlı açık alınla açık almak açık artırma açık bilet açık bono açık bono vermek açık bölge açık celse açık ciro açık çek açık deniz açık devlet açık devre açık dizge açık dolaşım sistemi açık duruşma açık düşme açık eksiltme açık elli açık ellilik açık fikirli açık fikirlilik açık hava açık hava müzesi açık hava sineması açık hava tiyatrosu açık hece açık hesap açık imza açık işletme açık kabuk açık kahverengi açık kaldırımcı açık kalp ameliyatı açık kalpli açık kalplilik açık kapamak açık kapı bırakmak açık kapı politikası açık kapı siyaseti açık kapıbırakmak açık konuşmak açık kredi açık liman açık maaşı açık mavi açık mektup açık olmak açık ordugâh açık oturum açık oy açık öğretim açık önerme açık pazar açık pembe açık poliçe açık rejim açık saçık açık saçık konuşmak açık sarı açık sayım açık seçik açık senet açık söylemek açık sözlü açık sözlülük açık şehir açık taşıt açık teşekkür açık tohumlular açık toplum açık tribün açık tutmak açık vermek açık yara açık yeşil açık yürekle açık yürekli açık yüreklilik açık zaman açıkağız açıkağızlı açıkartırma açıkça açıkçası açıkçı açıkgöz açıkgözlük açıkgözlükle açıkgözlülük açıklama açıklama cümlesi açıklama yapmak açıklamak açıklamalar açıklamalı açıklamaya açıklanan açıklanma açıklanmak açıklanmış açıklar livası açıklar livası olmak açıklaşma açıklaşmak açıklaştırma açıklaştırmak açıklatma açıklatmak açıklayan açıklayıcı açıklayış açıklığa kavuşturmak açıklık açıklık getirmek açıklıkla açıklıkölçer açıkta açıkta bırakmak açıkta kalmak açıktan açıktan açığa açıktan kazanmak açıktan para almak açıktan tayin açıkyürekli açıkyüreklilik açıl açılama açılan açılım açılıp saçılmak açılış açılış konuşması açılış töreni açılma açılmak açılmamış açılması açılmış açım açımlama açımlamak açımlanma açımlanmak açındırma açındırmak açınık açınım açınımsız açınma açınmak açınsama açınsamak açıortay açıortay düzlemi açıölçer açısal açısal bölge açısal çap açısal hız açısal ivme açısal sapma açısal uzaklık açısal yol açış açış konuşması açıt açkı açkı sözcük açkıcı açkılama açkılamak açkılanma açkılanmak açkılatma açkılatmak açkılı açkısız açkıyapılmak açlığı öldürmek açlığınıgidermek açlık açlık çekmek açlık grevi açlıktan gözü kararmak açlıktan imanı gevremek açlıktan nefesi kokmak açlıktan ölmek açlıktan ölmeyecek kadar açma açmacı açmak açmalık açması açmaz açmaz halatı açmaz vermek açmaz yapmak açmaza düşmek açmaza getirmek açmazlık açtı ağzını yumdu gözünü açtı ağzını, yumdu gözünü açtırma açtırma kutuyu, söyletme kötüyü açtırmak ad ad almak ad bilimi ad cümlesi ad çekilmek ad çekimi ad çekme ad çekmek ad çekmeye girmek ad çektirmek ad değişimi ad durumu ad gövdesi ad koymak ad kökü ad takmak ad tamlaması ad uzayı ad vermek ad yapmak ada ada balığı ada çayı ada gibi gemi ada soğanı ada tavşanı adabımuaşeret adacık adacılık adacyo adaçayı adagio adak adak adamak adaklama adaklamak adaklanma adaklanmak adaklı adaklık adaksız adal adalan adalarda adaldı adale adaleli adalesiz adalet adalet dağıtmak adalet divanı adalet kapısı adalet mahkemesi adalet örgütü adalet sarayı adalete teslim etmek adalete teslim olmak adaletin adaletine sığınmak adaletli adaletlilik adaletsiz adaletsizlik adaletten adalı adalır adalî adalmış adam adam adama adam adası adam akıllı adam almamak adam azmanı adam başına adam beğenmemek adam boyu adam değilim adam etmek adam evlâdı adam gibi adam hesabına koymak adam içine çıkmak adam içine karışmak adam kayırma adam kullanmak adam olmak adam sarrafı adam sen de! adam sırasına geçmek adam yanıla yanıla, pehlivan yenile yenile adam yerine koymak adama adama dönmek adamak adamakıllı adamakıllıazarlanmak adamakıllıdövmek adamakla mal tükenmez adamca adamcağız adamcasına adamcık adamcıl adamcıllık adamdan saymak adamet adamı adamım adamın adı çıkacağına canı çıksın adamın alacası içinde, hayvanın alacası dışında adamın iyisi alışverişte belli olur adamına çatmak adamına düşmek adamına göre adamını bulmak adamkökü adamlığa adamlık adamlık sende kalsın adamlıksız adamotu adamsende adamsendeci adamsendecilik adamsız adamsızlık adan adana kebabı adanır adanma adanmak adanmış adap adap erkân adaptasyon adapte adapte etmek adapte olmak adaptör adaş adaşlık adatepe adatma adatmak adavet adâvet aday aday adayı aday göstermek aday olmak adayavrusu adaylığını koymak adaylık adbilim adcı adcılık adçekimi addan türeme fiil addedilen addedilme addedilmek addetme addetmek addolunma addolunmak adedî adedimürettep adele adelesiz adem âdem âdem baba âdem elması âdem evladı âdem evlâdı adem-i nef'i adem-i tenâfür âdemci âdemcilik ademi ademi tediye ademimerkeziyet ademimerkeziyetçi ademimerkeziyetçilik ademiyet âdemiyet ademoğlu âdemoğlu âdemoğulları âdemotu adenit adese adet âdet âdet edinmek âdet görmek adet kanaması âdet olmak âdet yerini bulsun diye âdeta adetçe adetimürettep adetler adezyon kuvveti adha adı adı batası adı batmak adı belirsiz adı bile okunmamak adı çıkmak adı çıkmış dokuza, inmez sekize adı deliye çıkmak adı duyulmak adı geçmek adı gibi bilmek adı kaldırılmak adı kalmak adı karışmak adı kötüye çıkmak adı olmak adı sanı adı üstünde adı var adı verilmek adıanılmamak adıduyulmak adıgeçmek adıkaynak adıktı adıkutlu adıkutluğ adıl adım adım adım adım adım gezmek adım adım izlemek adım atmak adım atmamak adım başı adımını attırmamak adımını geri almak adımlama adımlamak adımlarını açmak adımlarını seyrekleştirmek adımlarını sıklaştırmak adımlarınısıklaştırmak adımlık adımsayar adın adına adınçığ adından adını adını ağzına almamak adını almak adını anmak adını bağışlamak adını bozmak adını kirletmek adını koymak adını taşımak adını vermek adıolmak adıvar adıyakşı adıyazılmak adıyeke adıyla sanıyla adi adî adî adım adî defter adî kesir adi merkep ketesi adî suçlu adil adilâne adîleşme adileşmek adîleşmek adîleştirme adîleştirmek adilik adîlik adisyon adiyabatik adjoint adjonction ou zeugma adkır adl adlandırılma adlandırılmak adlandırma adlandırmak adlanma adlanmak adlar adları adlaşma adlaşmak adlaştırma adlaştırmak adlı adlı adıyla adlı sanlı adlık adlî adlî makam adlî merci adlî polis adlî sicil adlî tabip adlî tatil adlî tıp adlî yıl adlî zabıta adliye adliye encümeni adliye mahkemesi adliye nezareti adliye teşkilâtı adliye vekâleti adliyeci adliyede admış adonis adrenalin adrenalin sporu adres adres bırakmak adres defteri adres değiştirmek adres kartı adres kitabı adres makinesi adres rehberi adriya denizi adriyatik denizi adsız adsız parmak adsız sansız adsorban adsorpsiyon adwafwd aerobik aerobik solunum aerodinamik aerometre aerosol aet af af buyurun! af çıkarılmak af dilemek af kapsamına alınmak afacan afacanlaşma afacanlaşmak afacanlık afak afakan afaki afakî afakilik afakîlik afal afal afallama afallamak afallaşma afallaşmak afallaştırma afallaştırmak afallatma afallatmak afar afaroz afat afazi afdaha aferin aferin almak aferist afet afetler afetzede affa uğramak affan affeden affedersiniz affedilme affedilmek affedilmiş affetme affetmek affetmemek affetmişsin affettirme affettirmek affettuoso affeyleme affeylemek affını dilemek affınıza sığınarak affinity affolunma affolunmak affolunmuş afgan afganistan afganlı afi afi kesmek afi sökmek afif afife afili afilli afis afiş afiş asmak afiş yutmak afişçi afişçilik afişe afişe etmek afişe olmak afişleme afişlemek afişler afişte kalmak afiyet afiyet bulmak afiyet olsun afiyet şeker olsun afiyet üzere olmak afiyetle afkurma afoni aforizm aforizma aforoz aforoz edilmek aforoz etmek aforozlama aforozlamak aforozlanmak aforozlu afra tafra afralı tafralı afrika afrika boynuzu afrika çekirgesi afrika domuzu afrika kaşıkçısı afrika menekşesi afrika'da afrikalı afrikalılık afsiyon afsun afsuncu afsunculuk afsuncuya afsunlama afsunlamak afsunlanma afsunlanmak afsunlu afşar afşarı afşın afşin aft aftafa aftaka aftos aftos piyos afur tafur afur tafura gelmemek afyon afyon çekmek afyon ruhu afyonkarahisar afyonkeş afyonkeşlik afyonlama afyonlamak afyonlanma afyonlanmak afyonlu afyonu başına vurmak afyonunu patlatmak ag aga agaçtan maşa olmaz agah agâh agâh olmak agami aganigi aganta agaragar agel agitato aglomerasyon aglütinasyon aglütinin agnosi agnostik agnostisizm agnostiszm agnozi agola agora agorafobi agraf agrafi agrandise etmek agrandisman agrandisman yaptırmak agrandisor agrandisör agrega agreje agreman agresif agronom agronomi agu agu bebek agucuk agulama agulamak agun agunmuş aguş ağ ağ atmak ağ benek ağ çekmek ağ iğnesi ağ ipliği ağ kayığı ağ kepçe ağ kurdu ağ kurşunu ağ mantarlar ağ tabaka ağ tasarımcısı ağ tonos ağ torba ağ yatak ağa ağa borç eder, uşak harç ağa kapısı ağa yamağı ağababa ağabey ağabeylik ağabeylik etmek ağaca çıksa pabucu yerde kalmaz ağacımsı ağaç ağaç arısı ağaç balı ağaç biti ağaç çileği ağaç delen ağaç ebegümeci ağaç gaganası ağaç işleri endüstri mühendisi ağaç kaplama ağaç kavunu ağaç kurbağası ağaç kurdu ağaç küpesi ağaç mantarı ağaç minesi ağaç mobilya ağaç nemi ağaç olmak ağaç oyma ağaç parkı ağaç sakızı ağaç sansarı ağaç serçesi ağaç yaprağıyla gürler ağaç yaş iken eğilir ağaçbaskı ağaçcık ağaççık ağaççılık ağaçdelen ağaçkakan ağaçkakanları ağaçkesen ağaçlama ağaçlamak ağaçlandırılma ağaçlandırılmak ağaçlandırma ağaçlandırmak ağaçlanma ağaçlanmak ağaçları ağaçların ağaçlaşma ağaçlaşmak ağaçlı ağaçlık ağaçlıklı ağaçsı ağaçsız ağaçta ağaçtan ağalanma ağalanmak ağalbay ağalık ağan ağanın alnı terlemezse ırgatın burnu kanamaz ağanın eli tutulmaz ağanın gözü öküzü semiz eder ağar ağarık ağarma ağarmak ağarmış ağartı ağartılma ağartılmak ağartma ağartmak ağartmış ağat ağaya ağaz etmek ağbeneklilik ağcı ağcık ağcılık ağda ağda yapmak ağdacı ağdalanma ağdalanmak ağdalanmış ağdalaşma ağdalaşmak ağdalaştırma ağdalaştırmak ağdalı ağdalık ağdaş ağdırma ağdırmak ağduk ağı ağı ağacı ağı çiçeği ağı gibi ağı otu ağı: ağıcı ağıç ağıl ağılama ağılamak ağılandırma ağılandırmak ağılanma ağılanmak ağılaşma ağılaşmak ağılda oğlak doğsa ovada otu biter ağılda oğlak doğsa, dere boyunda otu biter ağılgat ağılı ağılı böcek ağıllanma ağıllanmak ağım ağımlı ağına düşürmek ağıncık ağınma ağınmak ağır ağır ağır ağır aksak ağır aksak yürümek ağır almak ağır araç ağır ayak ağır basmak ağır başlı ağır canlı ağır canlılık ağır ceza ağır çekmek ağır durmak ağır elli ağır ellilik ağır ezgi ağır gelmek ağır hapis cezası ağır hastalık ağır hidrojen ağır iş ağır işitmek ağır kaçmak ağır kayba uğramak ağır kayıp ağır küre ağır ol ağır ol! ağır otur ki bey desinler ağır oturmak ağır para cezası ağır sanayi ağır satmak ağır sıklet ağır söylemek ağır söz ağır su ağır top ağır uyku ağır vasıta ağır vasıta ehliyeti ağır yağ ağırbaş ağırbaşlı ağırbaşlılık ağırca ağırcanlı ağırcık ağırdan ağırdan almak ağırkanlı ağırkanlılık ağırlama ağırlamak ağırlanma ağırlanmak ağırlaşma ağırlaşmak ağırlaştıran ağırlaştırıcı ağırlaştırma ağırlaştırmak ağırlatma ağırlatmak ağırlayan ağırlığını ortaya koymak ağırlık ağırlık basmak ağırlık merkezi ağırlık olmak ağırlıklı ağırsama ağırsamak ağırşak ağırşaklanma ağırşaklanmak ağış ağıt ağıt yakmak ağıtçı ağıtçılık ağıtlama ağız ağız açmak ağız açmamak ağız açtırmamak ağız ağıza ağız ağıza vermek ağız alışkanlığı ağız aramak ağız birliği ağız birliği etmek ağız burun birbirine karışmak ağız dalaşı ağız değişikliği ağız değiştirmek ağız dil vermemek ağız dolusu ağız ellemek ağız kâhyası ağız kalabalığı ağız kalabalığına getirmek ağız kavafı ağız kavgası ağız kokusu ağız kullanmak ağız nişanı ağız satmak ağız şakası ağız tadı ağız tadı ile ağız tadıyla ağız tamburası çalmak ağız tatsızlığı ağız tıkamak ağız tüfeği ağız tütünü ağız ünlüsü ağız yapmak ağız yaymak ağız yer, yüz utanır ağız yoklamak ağızcıl ağızda dağılmak ağızda sakız gibi çiğnemek ağızdan ağızdan ağıza ağızdan ağza dolaşmak ağızdan burun yakın, kardeşten karın ağızdan burun yakın, kardeşten karın yakın ağızdan dolma ağızdan kapmak ağızlak ağızlama ağızlamak ağızlara sakız olmak ağızlaşma ağızlaşmak ağızlı ağızlık ağızlıkçı ağızotu ağızsıl ağızsıl ünlü ağızsız ağladı ağlayacak ağlama ağlamak ağlamak para etmez ağlamaklı ağlamaklı olmak ağlamalı ağlamayan çocuğa meme vermezler ağlamsı ağlanacak ağlanç ağlanılası ağlanma ağlanmak ağlantı ağlar gözden, sahte sözden kendini sakın ağlaşma ağlaşmak ağlata ağlata ağlatı ağlatıcı ağlatış ağlatma ağlatmak ağlaya ağlaya ağlayan ağlayanın malı gülene hayretmez ağlayarak ağlayıcı ağlayıp ağlayış ağlı ağma ağmak ağmık ağnam ağnama ağnamak ağnamcı ağnanmak ağrak ağrandisman ağraz ağreb ağrı ağrı kesici ağrı kesimi ağrı sızı ağrıdan ağrık ağrıkesen ağrıkesici ağrılarda göz ağrısı, her kişinin öz ağrısı ağrılı ağrıma ağrıma asalakları ağrımak ağrına gitmek ağrısı tutmak ağrısız ağrısız başına kaşbastı bağlamak ağrıtma ağrıtmak ağrıyan ağrıyı ağsı ağu ağul ağulamak ağulu ağustos ağustos böceği ağustos böcekleri ağustos gülü ağustosböceği ağutur ağvun ağyar ağza alınmaz ağza almamak ağza düşmek ağza koyacak bir şey ağza tat, boğaza feryat ağzı açık ağzı açık ayran delisi ağzı açık kalmak ağzı aşağı ağzı bir ağzı bozuk ağzı burnu yerinde ağzı çiriş çanağına dönmek ağzı dili bağlanmak ağzı dili kurumak ağzı dili tutulmak ağzı dili yok ağzı dolu dolu konuşmak ağzı dört köşe olmak ağzı gevşek ağzı havada ağzı kalabalık ağzı kara ağzı kenetli ağzı kilitli ağzı kulaklarına varmak ağzı kulaklarında ağzı kurumak ağzı kurusun ağzı lâf yapmak ağzı oynamak ağzı paça olmak ağzı pek ağzı pis ağzı sıkı ağzı sulanmak ağzı süt kokmak ağzı teneke kaplı ağzı torba değil ki büzesin ağzı var, dili yok ağzı varmamak ağzı yanmak ağzıbozuk ağzın ağzına abdestle almak ağzına almak ağzına almamak ağzına atmak ağzına bakakalmak ağzına baktırmak ağzına bir kemik atmak ağzına bir parmak bal çalmak ağzına bir şey koymamak ağzına bir zeytin verir, altına tulum tutar. ağzına burnuna bulaştırmak ağzına düşmek ağzına etmek ağzına geldiği gibi ağzına geleni söylemek ağzına gem vurmak ağzına kadar ağzına kilit takmak ağzına kira istemek ağzına koymamak ağzına lâyık ağzına sağlık ağzına sakız olmak ağzına sürmemek ağzına taş almış ağzına tıkamak ağzına tükürmek ağzına verilmesini beklemek ağzına vur, lokmasını al ağzına yakışmamak ağzında bakla ıslanmamak ağzında bırakmak ağzında büyümek ağzında gevelemek ağzında yaş kalmamak ağzından ağzından baklayı çıkarmak ağzından baklayıçıkarmak ağzından bal akmak ağzından çıkanı kulağı duymamak ağzından çıkmak ağzından çıt çıkmamak ağzından dirhemle çıkmak ağzından dökülmek ağzından düşmemek (veya düşürmemek) ağzından girip burnundan çıkmak ağzından hayır çıkmazsa bari şer söyleme ağzından kaçırmak ağzından kapmak ağzından lâkırdı (veya lâf) almak (veya çekmek) ağzından lokmasını almak ağzından yel alsın ağzını (veya çenesini) tutmak ağzını açacağına gözünü aç ağzını açıp gözünü yummak ağzını açmak ağzını açmamak ağzını aramak (veya yoklamak) ağzını bıçak açmamak ağzını bozmak ağzını burnunu çarşamba çanağına (veya pazarına) çevirmek ağzını burnunu dağıtmak ağzını dilini bağlamak ağzını havaya (veya poyraza) açmak ağzını hayra aç! ağzını hayra açmak ağzını kapamak ağzını kapamak (veya kilitlemek) ağzını kiraya vermek ağzını koklamak ağzını kullanmak (veya satmak) ağzını mühürlemek ağzını öpeyim (veya seveyim) ağzını sıkı (veya pek) tutmak ağzını tıkamak ağzını toplamak ağzını yoklamak ağzınıhayra aç! ağzının içi yangın yerine dönmek ağzının içine baktırmak ağzının içine girmek ağzının kaşığı (kalıbı veya lokması) olmamak ağzının kokusunu çekmek ağzının mührü ile ağzının payını (veya ölçüsünü) vermek ağzının perhizi yok ağzının suyu akmak ağzının tadı bozulmak (veya kaçmak) ağzının tadını almak ağzının tadını bilmek ağzının tadını kaçırmak ağzının tadınıbilmek ağzıoynamak ağzısulanmak ağzıyla kuş tutsa... ah ah alan onmaz ah almak ah çekmek ah etmek ah u zar etmek ah vah ah vah etmek ah yerde kalmaz aha ahacık ahali ahan ahar aharlama aharlamak aharlı ahbap ahbap çavuşlar ahbap çıkmak ahbap kusuruna bakan ahbapsız kalır ahbap olmak ahbapça ahbaplığa dökmek ahbaplık ahbaplık etmek ahbun ahcar ahçı ahçıbaşı ahçılık ahd ahde vefa (etmek) ahdetme ahdetmek ahdî ahdi karip ahdiatik ahdicedit ahdinden âheng-i hurûf u harekât ahengi bozulmak ahenk ahenk almak ahenk kaidesi ahenk kurmak ahenk sağlamak ahenk tahtası ahenk vermek ahenk yapmak ahenkleştirme ahenkleştirmek ahenkli ahenklilik ahenksiz ahenksizlik ahenktar aheste aheste aheste aheste beste ahfat ahfeş'in keçisi gibi başını sallamak ahı çıkmak ahı tutmak ahı yerde kalmamak ahım şahım ahım şahım bir şey değil ahır ahıra çekmek ahıra çevirmek ahırdan ahırlama ahırlamak ahıska türkleri ahi ahibba ahid ahilik ahir ahir vakit ahir zaman ahir zaman peygamberi ahiren ahiret âhiret ahiret yolculuğu ahiretlik ahit ahitleşme ahitleşmek ahitname ahiz ahize ahkâm ahkâm çıkarmak ahkâm kesmek ahkâm yürütmek ahlâf ahlak ahlâk ahlâk bilimi ahlâk dışı ahlâk dışıcılık ahlâk yasası ahlâk zabıtası ahlâkça ahlâkçı ahlâkçılık ahlâken ahlakı ahlâkıbozulmak ahlâkıyat ahlaki ahlâkî ahlâkî vazife ahlâklı ahlâklılık ahlâksız ahlaksızca ahlâksızca ahlaksızlık ahlâksızlık ahlâksızlık etmek ahlama ahlamak ahlat ahlât ahlatıerbaa ahlâtıerbaa ahlatın (veya armudun) iyisini (dağda) ayılar yer ahlatın iyisini ayılar yer ahmağa yüz, abdala söz vermeye gelmez ahmak ahmak yerine koymak ahmakça ahmakıslatan ahmaklaşma ahmaklaşmak ahmaklaştırma ahmaklaştırmak ahmaklık ahmallık ahmet ahraz ahret ahret adamı ahret kardeşi ahret suali ahret yolculuğu ahreti (veya öbür dünyayı) boylamak ahretini yapmak (veya zenginleştirmek) ahretlik ahrette on parmağı yakasında olmak ahşa ahşap ahşap iskelet ahşap iskeletçi ahşap karkas ahşap yonga levha ahtapot ahtapot gibi ahu ahu gibi ahu gözlü ahu parçası ahududu ahuvah ahuzar ahval ahvâl-i ism ahzan ahzetme ahzetmek ahzüita ahzükabz aidat aidiyet ailat aile aile adı aile bahçesi aile bütçesi aile dostu aile gazinosu aile hayatı aile hukuku aile ismi aile meclisi aile ocağı aile plânlaması aile reisi aile saadeti ailece ailecek aileden aileler ailelere ailelik ailesiz ailevî aişe ait ait olmak aitlik ajan ajanda ajanlık ajans ajitasyon ajitatör ajite ajur ajurlu ak ak ağa ak arap ak asma ak basma ak basmak ak benek ak demir ak deri ak don kara don geçitte belli olur ak düşmek ak gözlü ak gözlü ötleğen ak gün ağartır, kara gün karartır ak kan ak kan yangısı ak kaşıkçı ak koyunun kara kuzusu da olur ak köpek kara köpek geçit başında belli olur ak madde ak mantar ak mı kara mı önüne düşünce görürsün ak pak ak pas ak sakaldan yok sakala gelmek ak sülümen ak toprak ak yazılı ak yel ak yem ak yıldız aka akaba akabe akabinde akacak kan damarda durmaz akaç akaçlama akaçlamak akaçlatma akaçlatmak akademi akademici akademicilik akademik akademisyen akağa akağaç akait akaju akak akala akalan akalliyet akam akamber akamet akamete uğramak akan akan su yosun tutmaz akan sular durmak akan yıldız akanyıldız akar akar amber akar yakıt akara kokara bakma, çuvala girene bak akarap akarca akaret akarlar akarsu akarsular akarsularda akarsuların akarsularını akarsuyun akaryakıt akaryakıt istasyonu akasma akasya akata akbaba akbabagiller akbabagillerden akbacı akbakla akbala akbalık akbalıkçıl akbasma akbaş akbaşlı akbay akbergü akbuğday akbuğra akburçak akciğer akciğer göbeği akciğer kesecikleri akciğer lopçuğu akciğer peteği akciğer zarı akciğerin akciğerli akciğerliler akça akça armudu akça pakça akça yel akçaağaç akçaağaçgiller akçaağaçgillerden akçakavak akçakesme akçalama akçalamak akçalı akçanın iyisi kesede duran, bahçanın iyisi eve yakın olan akçasal akçayel akçe akçı akçıl akçıllanma akçıllanmak akçıllaşma akçıllaşmak akçıllık akçın akçöpleme akdarı akdedilme akdedilmek akdeniz akdeniz humması akdeniz mavisi akdetme akdetmek akdiken akdoğan akdut akedemi akemi akgünlü akgünlük akhardal akı akı ak karası kara akı bokuna karışmak akı karası geçitte belli olur akıbet akıbetine uğramak akıbudak akıcı akıcı ünsüz akıcılık akıcılık ölçeği akıl akıl akıl, gel çengele takıl akıl akıldan üstündür akıl almak akıl almamak akıl almaz akıl danışmak akıl defteri akıl dışı akıl dışıcılık akıl dişi akıl doktoru akıl durdurmak akıl erdirememek akıl erdirememek (veya ermemek) akıl erdirmek akıl etmek akıl hastahanesi akıl hastası akıl havsala almamak akıl hocası akıl için yol (veya tarik) birdir akıl işi değil akıl kârı olmamak akıl kethüdası akıl kumkuması akıl kutusu akıl olmayınca ne yapsın sakal? akıl öğretmek akıl sır ermemek akıl terelelli akıl var, yakın var (veya akıl var, izan var) akıl vermek akıl yaşta değil, baştadır akıl yormak akıl yürütmek akıl zayıflığı akılcı akılcılık akılda kalmak akılda tutmak akıldan çıkarmak akıldan çıkmak akıldan çıkmamak akıldan geçirmek akıldışı akılık akıllandırma akıllandırmak akıllanma akıllanmak akıllanmış akıllara durgunluk vermek akıllara seza akıllara şifa akıllara zarar akıllara ziyan akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi akılını almış (veya akıllar gelin olmuş, herkes kendininkini beğenmiş) akıllı akıllı bilet akıllı düşününceye kadar deli çocuğunu (veya oğlunu) everir akıllı geçinmek akıllı köprü arayıncaya dek deli suyu geçer akıllı olmak akıllı uslu akıllıca akıllılık akıllılık etmek akılsal akılsallaştırma akılsallaştırmak akılsız akılsız başın cezasını ayak çeker (veya akılsız iti veya köpeği yol kocatır) akılsız başın cezasını ayaklar çeker akılsız iti yol kocatır akılsızca akılsızlık akılsızlık etmek akım akım derken bokum demek akım ölçümü akımcı akımlı akımölçer akımtoplar akın akın akın akın etmek akıncı akıncılık akıncılık etmek akındırık akınkayası akıntı akıntı bilimi akıntı çağanozu akıntılı akıntıölçer akıntıya kapılmak akıntıya kürek çekmek akıp gitmek akış akışkan akışkanlaşma akışkanlaşmak akışkanlaştırıcı akışkanlaştırıcılık akışkanlaştırma akışkanlaştırmak akışkanlık akışkansı akışma akışmalı akışmaz akışmazlık akışölçer akıtma akıtmak akıtmalı akide akide şekeri akidesi bozuk akideyi bozmak akif akife akik akil akil baliğ akil baliğ olmak akilâne akim akim kalmak akis akis uyandırmak akit âkit akit vaadi akkan akkaraman akkarınca akkarıncalar akkavak akkefal akkelebek akkız akkirpani akkor akkorluk akkuş akkuyruk akla akla fenalık vermek akla gelmedik akla gelmeyen başa gelir akla gelmez akla hayale gelmez akla karayı seçmek akla sığar gibi akla sığmak (veya sığmamak) akla yakın akla yatkın akla zarar akla zarar (veya ziyan) akla ziyan aklama aklama belgesi aklamak aklan aklandırmak aklanma aklanmak aklanmış aklaşma aklaşmak aklaşmasınısağlamak aklaşmış aklaştırma aklaştırmak aklen aklevrek aklı aklı almamak aklı başına gelmek aklı başında aklı başında olmamak aklı başından bir karış yukarda aklı başından bir karış yukarı (veya yukarıda) aklı başından gitmek aklı başka yerde olmak aklı bir yerde olmak aklı bokuna karışmak aklı çıkmak aklı dağılmak aklı durmak aklı durmak götü tavana vurmak aklı durmak kıçı tavana vurmak aklı ermek aklı evvel aklı fırtmak aklı fikri bir şeyde olmak aklı gitmek aklı götünde aklı kalmak aklı karalı aklı karışmak aklı kesmek aklı kesmemek aklı selim aklı sıra aklı sonradan gelmek aklı takılmak aklı tam ayar aklı yatmak aklı zıvanadan çıkmak aklıalmak aklıalmamak aklıbaşına gelmek aklıdurmak aklıermek aklıevvel aklıgitmek aklık aklıkarışmak aklıma gelen başıma geldi aklımda! aklın aklına birşey gelmek aklına düşmek aklına esmek aklına geleni söylemek aklına geleni yapmak aklına gelmek aklına getirmek aklına koymak aklına sığdırmak aklına sığmamak aklına şaşayım (veya şaşarım) aklına takmak (veya aklını takmak) aklına turp sıkayım aklına tükürmek aklına uymak aklına vurmak aklına yelken etmek aklınca aklında kalmak aklında olsun! aklında tutmak aklından çıkarmamak aklından çıkmak aklından geçirmek aklından geçmek aklından tutmak aklından zoru olmak aklını (bir şeyle) bozmak aklını başına almak (veya toplamak, devşirmek) aklını başından almak aklını başka yere vermek aklını çalmak aklını çelmek aklını kaçırmak aklını oynatmak aklını peynir ekmekle yemek aklını şaşırmak aklını takmak aklınıçelmek aklınıkaçırmak aklınıkullanmasınısağlamak aklının köşesinden geçmemek aklının terazisi bozulmak aklınıoynatmak aklınla bin yaşa aklıselim aklızıvanadan çıkmak akli aklî akliyat akliye akliyeci akma akma hançer akma sınırı akmak akmaktan akman akmantar akmasa da damlar akmaz akompanyatör akonitin akont akor akordeon akordeon olmak akordeoncu akordiyon akordiyoncu akordu bozuk akort akort etmek akort yapmak akortçu akortlama akortlanma akortlanmak akortlatma akortlatmak akortlu akortsuz akortsuzlaştırmak akortsuzluk akos akoz etmek akoza akozlamak akpas akraba akraba çıkmak akraba diller akraba olmak akrabalık akrabanın akrabaya akrep etmez ettiğini akrabası akran akranlık akreditasyon akreditif akrep akrep gibi akrepgiller akrepler akreplerden akrilik akrobasi akrobat akrobatlık akromatik akromatik iğ iplik akromatin akromatopsi akromegali akronim akropol akrostiş aks aksak aksak eşekle yüksek dağa çıkılmaz aksakal aksaklık aksam aksama aksamadan aksamak aksamayan aksan aksanı bozuk aksar aksata aksatış aksatma aksatmak aksatmamak aksayan aksayış akse aksedir akseleratör akselerograf akselerometre akseptans aksesuar aksesuarcı aksetme aksetmek aksetmiş aksettirme aksettirmek aksıranlara aksırık aksırıklı aksırıklı tıksırıklı aksırış aksırma aksırmak aksırtma aksırtmak aksi aksi aksi aksi gibi aksi hâlde aksi şeytan aksi takdirde aksi tesadüf aksilenme aksilenmek aksileşme aksileşmek aksiliği tutmak aksiliği üstünde aksilik aksilik çıkmak aksilik etmek aksine aksiseda aksiyom aksiyon aksiyon sporu aksiyoner aksoğan akson aksona aksöğüt aksu aksungur aksülâmel akşam akşam ahıra sabah çayıra akşam akşam akşam azadı akşam ezanı akşam gazetesi akşam güneşi akşam karanlığı akşam namazı akşam pazarı akşam piyasası akşam saati akşam simidi akşam üstü akşam yeli akşam yıldızı akşam-le-yin akşama doğru akşama kadar akşama kalmak akşama karşı gitme, tana karşı yatma akşama sabaha akşaman akşamcı akşamcılık akşamcılık etmek akşamdan akşamdan akşama akşamdan kalmış (veya kalma) akşamdan kavur, sabaha savur akşamdan sonra merhaba (veya sabahlar hayrolsun) akşamı bulmak (veya akşamı etmek) akşamın işini sabaha (veya yarına) bırakma akşamıyaptırmak akşamki akşamlama akşamlamak akşamlar (veya akşam şerifler) hayrolsun! akşamları akşamlatma akşamlatmak akşamleyin akşamlı sabahlı akşamlık akşamlık sabahlık akşamsefası akşamüstü akşamüzeri akşın akşınlık akşit aktan aktan kara kalktı mı aktar aktaran aktarıcı aktarılan aktarılarak aktarılma aktarılmak aktarılmış aktarım aktarış aktariye aktarlık aktarma aktarma etmek aktarma yapmak aktarmacı aktarmacılık aktarmak aktarmalı aktarmasız aktartma aktartmak aktavşan aktif aktif fiil aktif metot aktif rol oynamak aktif taşıma aktifleşme aktifleşmek aktifleştirici aktifleştirme aktifleştirmek aktiflik aktinit aktinitlerden aktinoloji aktinomorf aktinyum aktinyumlu aktivasyon enerjisi aktivite aktivizm aktize aktör aktöre aktörecilik aktöredışı aktöredışıcılık aktörlük aktris aktutma aktüalite aktüalitesini kaybetmek aktüalizm aktüel aktüellik akualand akuapark akur akustik akut akuz akuzatif akü akümülatör akümülâtör aküpunktür akütans akva akval akvam akvarel akvarist akvaryum akvaryumcu akvaryumculuk akya akya balığı akyaprak akyazılı akyıldız akyuvar akzambak al al (veya alın) al (veya kanlı) gömlek gizlenemez al basmak al bayrak (veya sancak) al benden de o kadar al birini, vur ötekine (veya birine) al elmaya taş atan çok olur al giymedim ki alınayım al gülüm ver gülüm al kan al kanlara boyanmak al karısı al kiraz üstüne kar yağmış al malın iyisini, çekme kaygısını al sana bir daha al takke ver külâh ala âla âlâ ala ala ala alaya kalkmak ala gün ala kabak ala kakan ala sulu ala takaç ala takalak ala tav ala tavlı ala yuntlu alabacak alabalık alabalıkgiller alabalıkgillerden alaban alabanda alabanda ateş alabanda etmek alabanda iskele alabanda sancak alabanda vermek alabandayı yemek alabandayıyemek alabarda alabaş alabildiğince alabildiğine alabilirlik alabora alabora olmak alaböri alabörü alabros alaca alaca aş alaca bulaca alaca düşmek alaca karanlık alaca küçük karga alacabalıkçıl alacağı alacağı olmak alacağı olsun! alacağım olsun da ala kargada olsun alacağına şahin, vereceğine karga (veya kuzgun) alacağına tutmak alacak alacak verecek alacakarga alacaklı alacaklı çıkmak alacaklı olmak alacaklılara alacakmısın alacakmışsın alacalama alacalamak alacalandırma alacalandırmak alacalanma alacalanmak alacalı alacalı bulacalı alacalık alacamenekşe alacasansar alaçam alaçık alaçuk alafranga alafranga bebesi alafranga müzik alafranga saat alafranga tuvalet alafrangacı alafrangacılık alafrangalaşma alafrangalaşmak alafrangalaştırma alafrangalaştırmak alafrangalık alagan alâgarson alagaş alageyik alağ alaimisema alâimisema alak alaka alâka alâka çekmek (toplamak veya uyandırmak) alâka duymak alâkabahş alakadar alâkadar alâkadar etmek alâkadar olmak alâkalandırma alâkalandırmak alâkalanma alâkalanmak alakalı alâkalı alakarga alâkart alâkasız alâkasızlık alâkayı (veya alâkasını) kesmek alakok alâkok alalama alalamak alalanmış alamana alamana ağı alamerikan alamet alâmet alâmeti alameti farika alâmetifarika alâmetifarikalı alaminüt alâminüt alâminüt yemek alan alan hızı alan korkusu alan talan alan talan etmek alan talan olmak alan topu alanının alanölçü alantopu alarga alarga durmak alarga etmek alarga gelmek alargada durmak alargadan seyretmek alarm alârm alârma geçmek alasayvan alası alasmaladık alasmarladık alaşa alaşağı etmek alaşağı vur yukarı alaşağıetmek alaşım alaşımlama alaşımlamak alât alât edevat alaten alaturka alaturka müzik alaturka saat alaturka tuvalet alaturkacı alaturkacılık alaturkalaşma alaturkalaşmak alaturkalaşmasınısağlamak alaturkalaştırma alaturkalaştırmak alaturkalık alavandalı alavere alavere dalavere alavere dalavere yapmak (veya çevirmek) alavere tulumbası alavereci alay alay alay alay beyi alay etmek alay geçmek alay gibi gelmek alay malay alaya alaya almak alaya bozmak alaya çıkmak alaybozan alaycı alaycılık alayı alayında olmak âlâyıvâlâ ile alâyiş alâyişli alaylı alaysı alaysılama alaz alaz alaz alaza alazlama alazlamak alazlanma alazlanmak alba albaga albasma albastı albatr albatros albatu albay albaylık albedo albeni albeni vermek albenili albenisi albenisi olmak albergo albız albino albinos albüm albümin albümin işeme albüminli alcemin alcu alçacık alçacık dağları ben yarattım demek alçak alçak at binmeye kolay, öksüz çocuk dövmeye kolay alçak basınç alçak gerilim alçak gönüllü alçak gönüllülük alçak kabartma alçak kavuşum alçak ses alçak yaylak alçakça alçakçasına alçaklar alçaklaşma alçaklaşmak alçaklaştırma alçaklaştırmak alçaklı alçaklık alçalış alçalma alçalmak alçalmaya alçaltı alçaltıcı alçaltış alçaltma alçaltmak alçarak alçı alçı dekorasyoncu alçı kalıp alçı taşı alçıcı alçıkarıştırmak alçılama alçılamak alçılanma alçılanmak alçılatma alçılatmak alçılı alçıpan alçıya almak (veya koymak) aldanç aldangıç aldanış aldanma aldanmak aldanmaz aldanmış aldataç aldatamamak aldatan aldatarak aldatı aldatıcı aldatılamaz aldatılma aldatılmak aldatılmamak aldatılmaz aldatış aldatma aldatmaca aldatmacayla aldatmak aldatmalar aldehit aldı aldığı abdest ürküttüğü kurbağaya değmemek aldığıabdest ürküttüğü kurbağaya değmemek aldırış aldırış etmemek aldırışetmek aldırışetmemek aldırışsız aldırışsızlık aldırma aldırmak aldırmamak aldırmayarak aldırmaz aldırmazlık aldırtma aldırtmak aldur alegori alegorik aleksi alelâcayip alelacele alelâcele alelade alelâde alelâdelik alelhesap alelhusus alelıtlak alelumum alelusul alem âlem alem olmak âlem yapmak âlem- alemci âlemci alemdar aleme cellat lazım; senin olman ne lazım? âleme dalmak âlemi âlemi var mı? âlemin ağzı torba değil ki büzesin âlemşümul alenen alengir alengirli alenî alenîleşme alenîleşmek aleniyet alerjen alerji alerjik alessabah alesta alesta beklemek alesta durmak alesta tutmak aleşmek alet alet edevat alet etmek alet olmak aletli aletli jimnastik alev alev alev alev almak alev bacayı (veya saçağı) sarmak alev gibi parlamak alev kırmızısı alev lâmbası alev makinesi alev saçağı sarmak alev saçağısarmak alevî alevilik alevîlik alevlendirme alevlendirmek alevlenme alevlenmek alevlenmiş alevli aleyh aleyhe dönmek aleyhinde (veya aleyhine) söylemek (veya bulunmak) aleyhinde konuşmak aleyhinde olmak aleyhine dönmek aleyhine olmak aleyhtar aleyhtarlık aleyhte olmak aleykümselâm alfa alfa ışınları alfabe alfabe dışı alfabe sırası alfabetik alfabetik katalog alfabetik sıralama alfasayisal alfaterapi alfenit alfons alg algan algarina algı algı bıçağı algılama algılamak algılanma algılanmak algılatma algılatmak algılayıcı algın algış algler algoritma algu algur algün alı al, moru mor alıcı alıcı bulmak alıcı çıkmak alıcı gözüyle bakmak alıcı kılığına girmek alıcı kuş alıcı ortam alıcı verici alıcı yönetmeni alıcıçıkmak alıcının alıç alık alık alık alık alık bakmak alık salık alıklaşma alıklaşmak alıklaştırma alıklaştırmak alıklık alıkmak alıkonulma alıkonulmak alıkoyan alıkoyma alıkoymak alıktırmak alım alım çalım alım gücü alım satım alım satım bürosu alım satım ofisi alıman alımcı alımlı alımlı çalımlı alımlılık alımsız alımsızlık alın alın çatısı alın damarı çatlamak alın damarıçatlamak alın teri alın teri dökmek alın teri ile kazanmak alın yazısı alınan alınçak alındı alındığı alındılı alıngan alınganlık alınlık alınma alınmak alınmış alıntı alıntılama alıntılamak alıntılanmış alıntıyapmak alınyazısı alıp satmaz görünmek alıp sattığı olmamak alıp vereceği olmamak alıp verememek alıp vermek alıp yürümek alır almaz alırlık alış alış fiyatı alış veriş alış veriş yapmak alış verişe çıkmak alış verişi kesmek alışamamak alışı alışık alışık olmak alışıklığıbırakamamak alışıklık alışılagelen alışılan alışılandan alışılma alışılmadık alışılmak alışılmamış alışılmış alışılmışa alışılmıştan alışım alışkan alışkanlığında olmak alışkanlık alışkanlık edinmek alışkanlıklar alışkanlıklarına alışkanlıktan kopamamak alışkı alışkılar alışkın alışkın olmak alışkınlık alışma alışmak alışmış alışmış kudurmuştan beterdir alışmış kursak, bulamacını ister alışmışlık alıştırıcı-montör alıştırma alıştırmak alışveriş ali âli ali cengiz oyunu ali dibo ali kıran baş kesen ali rıza ali'nin külâhını veli'ye, veli'nin külâhını ali'ye giydirmek alicenap âlicenap âlicenaplık alifatik alil alim âlim alimallah âlimane aliminyum aliminyum doğramacı âlimlik alimünyum alinazik alişka aliterasyon alivre alivre satış aliyyülâlâ alizarin alize alk alka alka evli alkali alkali metaller alkalik alkalimetre alkaloit alkalölçer alkan alkar alkarna alkaş alkı alkım alkır alkış alkış ağası alkış almak alkış kopmak alkış toplamak alkış tufanı kopmak alkış tutmak alkışcı alkışçı alkışçılık alkışlama alkışlamak alkışlanma alkışlanmak alkil alkol alkolik alkolizm alkollü alkolmetre alkolölçer allah allah allah! allah (bin bir) bereket versin allah (seni) inandırsın allah (veya allahım) allah acısını unutturmasın allah akıl fikir versin (veya allah akıllar versin) allah aratmasın allah artırsın allah aşkına allah bağışlasın allah bahtından güldürsün allah bana, ben de sana allah belâsını versin allah beterinden saklasın (veya esirgesin) allah bilir allah bir allah bir dediğinden başka sözüne inanılmaz allah bir yastıkta kocatsın allah büyüktür allah canını alsın allah cezasını vermesin (veya allah cezasını versin) allah dağına göre kar verir allah derim allah dirlik düzenlik versin allah dokuzda verdiğini sekizde almaz allah dostu allah dört gözden ayırmasın allah düşmanıma vermesin allah ecir sabır versin allah eksik etmesin allah eksikliğini göstermesin allah emeklerini eline vermesin allah esirgesin (veya saklasın) allah etmesin allah gecinden versin allah göstermesin allah hakkı için allah halil ibrahim bereketi versin allah hayırlı etsin allah herkesin gönlüne göre versin allah hoşnut olsun allah için allah iki iyilikten birisini versin allah iyiliğini (veya lâyığını) versin allah kabul etsin allah kahretsin allah kavuştursun allah kazadan belâdan saklasın allah kerim allah kısmet ederse allah korusun (veya saklasın) allah kuru iftiradan saklasın allah manda şifalığı versin allah mübarek etsin allah müstahakını versin allah ne verdiyse allah ömürler versin allah övmüş de yaratmış allah rahatlık versin allah rahmet eylesin allah rızası için allah sağ gözü (veya eli) sol göze (veya ele) muhtaç etmesin allah selâmet versin allah senden razı olsun allah seni (veya sizi) inandırsın allah sevdiğine dert verir allah son gürlüğü versin allah sonunu hayır etsin allah taksimi allah taksiratını affetsin allah tamamına eriştirsin allah tekrarına erdirsin allah uçamayan kuşa alçacık dal verir allah utandırmasın allah var (veya allah'ı var) allah vere de allah vergisi allah verince kimin oğlu, kimin kızı demez allah vermesin allah versin allah yapısı allah yarattı dememek allah yazdı ise bozsun allah yürü ya kulum demiş allah ziyade etsin allah'a allah'a (bin) şükür allah'a bir can borcu var allah'a emanet allah'a emanet olun allah'a yalvar allah'ı allah'ı (veya allah'ını) seversen allah'ı çok, insanı az bir yer allah'ım allah'ım! allah'ın (veya tanrı'nın) günü allah'ın adamı allah'ın belâsı allah'ın bildiği kuldan saklanamaz allah'ın binasını yıkmak allah'ın cezası allah'ın emri allah'ın evi allah'ın gazabı allah'ın hikmeti allah'ın işine bak allah'ın kulu allah'ından bulsun allah'ını seversen allah'tan allah'tan kork! allah'tan korkmaz allah'tan umut kesilmez allaha ısmarladık allahaısmarladık allahlık allahsız allahsızlık allahüâlem allahütealâ allak allak bullak allak bullak etmek allak bullak olmak allama allamak allâme allâme kesilmek allâmelik allâmelik taslamak allanma allanmak allaşma allaşmak allayıp pullamak allegretto allegro allem allı allı pullu allık alma almaç almadığın hayvanı kuyruğundan tutma almak almamazlık alman alman dili alman gümüşü alman papatyası alman usulü almanak almanca almancı almancılık almanlaşma almanlaşmak almanlaştırma almanlaştırmak almansever almanya almanya'nın almas almaş almaşık almaşık yapraklar almaşıklık almaşlı almaz almes almıla almış alnaç alnı açık yüzü ak alnına kara sürmek alnına yazılmış olmak alnında yazılmış olmak alnından öpmek alnını karışlamak alnının akı ile alnının kara yazısı alo alogami alotropi alp alp çerigde, bilge tirikde alp dağları alp eren alp yağıda, alçak çoğuda alp yıldızı alpaka alpaks alpata alpay alper alperen alpinist alpinizm alpler alplık alşimi alşimist alt alt aile alt alta alt alta üst üste alt bölüm alt cins alt çene alt çene oynamak alt damak alt deri alt diş alt dudak alt etmek alt familya alt geçit alt güverte alt hava yuvarı alt ırk alt karşıt alt kat alt kurul alt olmak alt sınıf alt şube alt tabaka alt takım alt tarafı (veya yanı) alt tribus alt tür alt üst alt üst böreği alt üst etmek alt üst olmak alt yanı çıkmaz sokak alt yapı alt yapı teknisyeni alt yazı alt yazılama alt yazılamak alt yazılayıcı alt yazılı altağ altamış altan altay dağları altayca altayist altayistik alternat alternatif alternatör altes altı altı alay üstü kalay altı kardeş altı karış altı karış beberuhi altı kaval üstü şişhane altı kaval, üstü şişhane altı okka etmek altı yaş olmak altı yol altıdan yemek altıgen altık altıkardeş altılı altılık altın altın adı pul oldu, kız adı dul oldu altın adını bakır etmek altın anahtar her kapıyı açar altın babası altın beşik altın bilezik altın çağ altın eli bıçak kesmez altın gibi altın kaplama altın keseği altın kesmek altın kökü altın küpü altın leğene kan kusmak altın pas tutmaz altın saat altın sarısı altın suyu altın topu altın tutsa, toprak olur (veya altına yapışsa elinde bakır kesilir) altın yağmurcun altın yıl altın yumurtlayan tavuk altın yürekli altın yürekli olmak altına etmek (veya kaçırmak) altınbaş altıncı altıncı duygu altıncı duyu altıncı his altınç altında altında kalmak altında kalmamak altından çapanoğlu çıkmak altından girip üstünden çıkmak altından kalkamamak altından kalkmak altını çizmek altını ıslatmak altını üstüne getirmek altınımsı altınlaşma altınlaşmak altınoluk altınsı altıntop altıparmak altıpatlar altışar altız altimetre altkurul altlama altlamak altlı altlı üstlü altlık altmış altmış altı altmış altıya bağlamak altmış dörtlük altmışar altmışıncı altmışlık alto altöğe altruist altruizm altta altta kalanın canı çıksın altta kalmak altta yok üstte yok alttaki alttan (veya aşağıdan) almak alttan alta alttan güreşmek altu altun altunî altüst altyapı alungan alunur alüfte alüftelik alümin alümina alüminyum alüminyum taşı alüvyon alveol alvere tulumbası alya alyans alyon alyuvar am ama âmâ ama ne amabile amacı amacını amacıyla amaç amaç dışı amaç edinmek amaç gütmek amaçlama amaçlamak amaçlanan amaçlanma amaçlanmak amaçlı amaçlılık amaçsız amaçsızca amaçsızlık amade amaksofobi amal amalgam âmâlık amalierbaa aman aman allah (allahım) aman bulmak aman dedirtmek (veya amana getirmek) aman derim! aman dilemek aman diyene kılıç kalkmaz aman vermek aman vermemek aman zaman amana gelmek amanın amanname amansız amansız hastalık amansızca aması maması yok! aması var amasya'nın bardağı, biri olmazsa biri daha amatör amatörlük amazon amazon nehri ambalaj ambalâj ambalaj yapmak ambalâj yapmak ambalajcı ambalâjcı ambalâjcılık ambalâjlama ambalâjlamak ambalajlanması ambale etmek ambale olmak ambar ambarcı ambarcılık ambarda kurutma ambargo ambargo koymak ambargoyu kaldırmak ambarlama ambarlamak amber amber ağacı amber balığı amber çiçeği amberbalığı amberbaris amberbu ambiyans ambiyans: amblem amboli ambulans ambülans ambülâns amca amca baba yarısı amca oğlu amcalık amcalık etmek amcamla dayım, hepsinden aldım payım amcasının amcazade amcık amebosit amel amele amele taburu amelelik ameli amelî amelimanda ameliyat ameliyat geçirmek ameliyat masası ameliyathane ameliyatlı ameliye ameller amenajman amenejman amenna amentü amerika amerika armudu amerika bademi amerika elması amerika fiyusu amerika kara ördeği amerika tavşanı amerika üzümü amerikalı amerikalılaşma amerikalılaşmak amerikan amerikan bar amerikan bezi amerikan ingilizcesi amerikan salatası amerikan yaban ördeği amerikanbezi amerikanca amerikancılık amerikanist amerikanizm amerikansı amerikanvarî amerikaüzümü amerikyum ametal amete ametist amfi amfibi amfibi harekât amfibol amfibyumlar amfibyumları amfiteatr amfizem amfor amfora amgak amıt amibimsi amîd amigo amigoluk amik amil amilâz amin âmin aminoasit amip amipler amipleri amipli amipsel amir âmir amiral amirallik amirane amirce amiriita amirler amirlik amit amitoz amiyane amiyane tabiriyle amma amma velâkin ammada yaptın ha! amme amme davası amme efkârı amme hukuku amme idaresi amme menfaati amnezi amnios amnios suyu amniyon sıvısı amonyak amonyak2 amonyaklama amonyaklamak amonyum amonyum karbonat amonyum sülfat amor amoral amoralizm amorf amort amorti amorti etmek amortisman amortisör amper amper saat ampermetre amperölçer ampir ampirik ampirist ampirizm amplifikatör ampul ampütasyon amuca amuda kalkmak amudî amudufıkari amudufıkarî amut amyant an an beni bir kozla, o da çürük çıksın an'ane an'aneci an'anecilik an'anesiz an'anevi an'anevî ana ana arı ana avrat düz (veya dümdüz) gitmek ana baba ana baba bir ana baba eline bakmak ana baba günü ana baba kuzusu ana baba yavrusu ana bilim dalı ana bir, baba ayrı ana cadde ana çizgi ana dal ana defter ana deniz ana deniz bilimi ana dil ana dili ana direk ana doğrusu ana duvar ana düşünce ana fikir ana gibi yâr olmaz, bağdad gibi diyar olmaz ana kadın ana kapı ana kara ana kent ana kızına taht kurar, kız bahtı kocadan arar (veya ana kızına taht kurmuş, baht kuramamış) ana kızına taht kurmuş, baht kuramamış ana kitap ana konu ana kök ana kraliçe ana kubbe ana kucağı ana kuyu ana kuzusu ana mektebi ana motif ana muhalefet ana ortaklık ana rahmine düşmek ana saat ana sanlı ana sav ana sayaç ana sınıfı ana sözleşme ana şehir ana toplardamar ana vatan ana yapı ana yarısı ana yol ana yön ana yurt ana yüreği ana, yürekten yana anababa anabolizma anabölüm anaca anacık anacıl anaç anaçlaşma anaçlaşmak anaçlık anadan (yeni) doğmuşa dönmek (veya anadan yeni doğmuş gibi olmak) anadan doğma anadan görme anadan üryan anadolu anadolu otu anadolu yaban koyunu anadolulu anadut anaerki anaerkil anaerkillik anaerobik anafor anafora kaptırmak anaforcu anaforculuk anafordan anaforlama anaforlamak anaforlu anagay anagram anagramme anahtar anahtar ağızlığı anahtar bitkiler anahtar kelime anahtar sözcük anahtar taşı anahtar uydurmak anahtar vermek anahtarcı anahtarcılık anahtarı beline takmak anahtarlık anakaralar anakonda anakronik anakronizm analaştırma analaştırmak analı analı kuzu kınalı kuzu analı kuzu, kınalı kuzu analık analık etmek analıkızlı analist analitik analitik kimya analiz analiz etmek analizci analizör analjezi analjezik analog analoji analojik anam avradım olsun anam babam anam babam kesem, elimi soksam yesem anam! anamal anamal birikimi anamalcı anamalcılık anamnez anamnezi anan güzel idi, hani yeri, baban zengin idi, hani evi anan turp baban şalgam sen nereden çıktın gülbeşeker anan yahşi, baban yahşi ananas ananasgiller ananasgillerden anane ananecilik ananet ananevi ananın ak sütü gibi (helâl olsun) ananın örekesi anaokulu anapara anarşi anarşik anarşist anarşistleşme anarşistleşmek anarşistlik anarşizm anartri anası ağlamak anası danası anası kılıklı anası turp (veya sarımsak), babası şalgam (veya soğan) anası yerinde anasıdır anasıl anasına avradına sövmek anasına bak, kızını al, kenarına bak, bezini al anasından doğduğuna pişman anasından doğduğuna pişman etmek anasından emdiği süt burnundan (fitil fitil) gelmek anasından emdiği sütü burnundan getirmek anasını ağlatmak anasını bellemek anasını eşek kovalasın! anasını sat! (veya satayım) anasının gözü anasının ipini satmış (veya pazara çıkarmış) anasının kızı anasının körpe kuzusu anasının nikâhını istemek anasır anasız anasızlık anason anasoy anasoycu anasoyculuk anastrophe anat anatomi anatomici anatomik anatomist anavaşya anaya anayasa anayasacı anayasal anayol anbar anbean anca anca beraber, kanca beraber ancak anchorman ançuez ançüez and andaç andante andantino andaval andavallı andemi andemik andezit andıç andık andıran andırın doktoru andırış andırışma andırışmak andırma andırmak andız andız otu andoskop andoskopi andropoz androsefal anekdot anele anemi anemik anemogam anemograf anemometre anemon anenge aneroit anestezi anestezi uzmanı anestezi yapmak anestezik anestezist anesteziyoloji anevrizma angaje angaje etmek angaje olmak angajman angajmanlı angajmansız angajmansızlık angarya angarya çekmek angaryacı angaryaya koşmak angaz angı angıç angım angın angış anglikan anglikanizm anglo anglofil anglosakson anglosaksonca angolalı angora tavşanı angström angudî angut angutluk anha minha anhidrit anı anık anıklama anıklamak anıklaşma anıklaşmak anıklık anılan anılar anılaşma anılaşmak anılık anılma anılmak anılmış anımlık anımsama anımsamak anımsanma anımsanmak anımsatma anımsatmak anında anırış anırma anırmak anırmasınısağlamak anırtı anırtma anırtmak anış anıştırma anıştırmak anıt anıt mezar anıtkabir anıtlaşma anıtlaşmak anıtlaştırılma anıtlaştırılmak anıtlaştırma anıtlaştırmak anıtsal anıtsı anız anız biçmek anız bozmak anızlık anî anî akın anî hız anide anîde aniden anîden âniden anif anilin anilin boyalar animasyon animato animatör animizm anizotrop anizotropik anjin anjiyo anjiyo olmak anjiyografi anjiyoloji anka ankara ankara keçisi ankara kedisi ankara tavşanı ankastre ankesörlü telefon anket anket yapmak anketçi anketçilik anketör anketörlük ankiloz anksiyete anksiyolitik anladımsa arap olayım anlak anlaklı anlam anlam aykırılığı anlam bayağılaşması anlam bilimi anlam bilimsel anlam çıkarmak anlam daralması anlam değişmesi anlam genişlemesi anlam iyileşmesi anlam kayması anlam kötüleşmesi anlam vermek anlama anlamadan anlamadığı anlamadım anlamak anlamamak anlamamazlık anlamayarak anlamaz anlamazlık anlamazlıktan gelmek anlambilim anlambilimsel anlamca anlamdaş anlamdaşlık anlamı anlamına gelmek (veya manaya gelmek) anlamınca anlamında anlamış anlamla anlamlandıran anlamlandırma anlamlandırmak anlamlar anlamlı anlamlı anlamlı anlamlılık anlamsal anlamsız anlamsızlaşma anlamsızlaşmak anlamsızlaştırma anlamsızlaştırmak anlamsızlık anlar anlarsın ya! anlaşamamak anlaşamayanlarıuzlaştırmak anlaşık anlaşılamayan anlaşılan anlaşıldı vehbi'nin kerrakesi anlaşılır anlaşılma anlaşılmak anlaşılmamış anlaşılması anlaşılmayan anlaşılmaz anlaşılmazlık anlaşma anlaşma yapmak anlaşmak anlaşmalı anlaşmaya anlaşmaya varmak anlaşmayı anlaşmazlık anlaşmazlık çıkmak anlaşmazlıklarbelirir anlaşmazlıkları anlaşmış anlaştırma anlaştırmak anlat! anlata anlata bitirememek anlatan anlatı anlatıcı anlatılan anlatılma anlatılmak anlatılması anlatım anlatım bilimi anlatım tonu anlatımcı anlatımcılık anlatımlı anlatış anlatma anlatmak anlattırma anlattırmak anlayabilmek anlayamamak anlayamaz anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az anlayıp dinlemek anlayış anlayış göstermek anlayışa anlayışı anlayışı kıt anlayışına anlayışla anlayışlı anlayışlılığın anlayışlılık anlayışsız anlayışsızlık anlı anlı şanlı anlık anlıkçılık anma anma töreni anmak anmalık anmamak annak anne anne baba anne olmak anneanne anneç annelik annelik etmek ano anofel anoloji anomali anonim anonim ortaklık anonim şirket anons anons etmek anonsör anorak anorganik anormal anormalite anormalleşme anormalleşmek anormallik anot ansambl ansefal ansefalit ansıma ansımak ansız ansızın ansiklopedi ansiklopedici ansiklopedicilik ansiklopedik ansiklopedik sözlük ansiklopedilerin ansiklopedist ant ant içmek ant içmek (veya etmek) ant kardeşi ant verdirmek ant vermek antagonist antagonizm antagonizma antant antant kalmak antarktik antarktik kara antartika okyanusu anten anten yükselteci antenli antenli balık antep baklavası antep fıstığı antep fıstığıgiller antep işi anter anterit anterograf anterosel anterostomi antet antetli antetsiz anti anti-damping antialerjik antiasit antibiyotik antibiyotik tedavisi antidemokratik antidot antiemperyalist antiemperyalizm antifriz antihijyenik antijen antik antik çağ antik dönemin yedi harikası antika antika mobilya antikacı antikacılık antikalık antikapitalist antikapitalizm antikasını bilmek antikatot antikite antikomünist antikomünizm antikor antilop antiloplar antiloplardan antimadde antimon antinomi antipati antipatik antipatik bulmak antipropaganda antisemit antisemitist antisemitizm antisepsi antiseptik antisiklon antisimetrik antite antitez antithesis antitoksik antitoksin antlaşma antlaşmak antlı antlığ antoloji antrakt antrasit antre antreman antrenman antrenman yapmak antrenmanlı antrenmansız antrenör antrenörlük antrepo antrepocu antrepoculuk antrkot antrok antropoit antropoitler antropojen antropolog antropoloji antropolojik antropomorfizm antroponim antroposantrizm antropozoik antropozoik devir antrparantez anuçur anuk anuko anuş anut anüri anüs anüs yüzgeci anyon anzarot aort apa apacı apaçık apaçıklık apağ apak apala apalak apallo apandis apandisit apansız apansızın apar topar aparey aparkat aparma aparmak apart otel apartman apartmanlar apaş apatit apaydın apaydınlık apayrı apaz apazlama apazlamak apçın apel apenin dağları apenin yarımadası apeninler aperitif aperiyodik apış apış arası apışak apışık apışıp kalmak apışlık apışma apışmak apıştırma apıştırmak apiko aplik aplikasyon aplike apokaliptik apokrif apolet apoletleri sökülmek apollon apophase aport aposteriori apostrof apoşi apothéoser apotr appassionato apraksi apre apreci apreleme aprelemek apreli apresiz april apriori apse apse yapmak apseleşme apseleşmek apsent apsis apşar aptal aptal aptal aptal olmak aptal yerine koymak (veya koyulmak) aptala malum olur aptalca aptalcasına aptallaşma aptallaşmak aptallaştırma aptallaştırmak aptallığa vurmak aptallık aptallık etmek apteriks aptes aptesbozan aptesbozan otu apteshane aptesli apteslik aptessiz apukurya apul apul ar ar belâsı ar damarı çatlamış ar damarıçatlamış ar dünyası değil, kar dünyası ar etmek ar namus tertemiz ar ve hayâ perdesi yırtılmak ar yılı değil, kar yılı ar yılı değil, kâr yılı ara ara açmak ara başlık ara bono ara bozucu ara bozuculuk ara bulma ara bulmak ara bulucu ara buluculuk ara buluculuk etmek ara cümle ara deniz ara kapı ara kararı ara kazanç ara kesit ara konakçı ara mal ara nağme ara nağmesi ara seçim ara sıcak ara sınavı ara sıra ara sokak ara söz ara tümce ara vermek ara yerde ara yön araba araba araba araba devrilince yol gösteren çok olur araba falakası araba kullanmak araba mezarlığı araba vapuru arabacı arabacılık arabaların arabalı arabalı vapur arabalık araban arabanın arabanın ön tekerleği nereden geçerse art tekerleği de oradan geçer arabanın tekerine taş koymak arabankürdî arabasını düze çıkarmak arabaşı arabellek arabesk arabeskçi arabeskleşme arabeskleşmek arabî arabist arabistan defnesi arabistandefnesi arabistik arabizasyon arabozan arabozanlık arabozuculuk arabozukluğu aracı aracı koymak aracılığıyla aracılık aracılık etmek aracısız araç araççılık araçla araçlar araçlı araçlı jimnastik araçsız araçsızlık arada arada bir arada çıkarmak arada kalmak arada kaynamak aradan aradan çekilmek aradan çıkarmak aradan kaldırmak araf arafat arafatta soyulmuş hacıya dönmek aragezinek aragonca aragonit arak araka arakçı arakçılık arakıye arakibutirofobi araklama araklamak araklayan araklayıcı araknafobia araknofobi aralama aralamak aralanma aralanmak araları iyi aralarına kara kedi girmek aralarında dağlar kadar fark olmak aralarından kara kedi geçmek (veya aralarına kara kedi girmek) aralarından su sızmamak aralarını açmak aralarını bozmak aralarını bulmak aralarınıbulmak aralatma aralatmak aralı aralık aralık etmek aralık oyunu aralık vermek aralıklı aralıksız aralıkta arama arama emri arama kararı arama tarama arama yapmak aramak aramak taramak (veya arayıp taramak) aramakla bulunmaz aramamak aramca aramîce aramis aranan aranılan aranılma aranılmak aranje aranje etmek aranjman aranjör aranma aranmak arantı arap arap gibi olmak arap olayım arap rakamları arap sabunu arap saçı gibi arap saçına dönmek arap tavşanı arap uyandı (veya arabın gözü açıldı) arap zamkı arapça arapçada arapçalaştırma arapçalaştırmak araplaşma araplaşmak araplaştırma araplaştırmak araplığıbenimsemek araplık arapsaçı ararot ararot kamışı arasat arası (veya araları) açılmak (açık olmak veya bozulmak) arası geçmeden arası hoş (veya iyi) olmamak arası olmamak arası soğumak arasına (veya aralarına) karışmak arasında arasıolmamak arasıra arasız arasta araş. gör. araşit araştıran araştırı araştırıcı araştırıcılık araştırılma araştırılmak araştırılması araştırma araştırma filmi araştırma görevlisi araştırmacı araştırmacılık araştırmak araştırmalar araştırmalarda araştırman araştırmasında arat aratış aratma aratmak aratmamak aratümce araya almak araya girmek araya gitmek araya koymak araya soğukluk girmek araya vermek arayı açmak arayı soğutmak arayı yapmak arayıcı arayıcı fişeği arayığımlık arayıp da bulamamak arayıp soranı bulunmamak (veya olmamak) arayıp sormak arayış arayüz arayüzey araz arazbar arazbarbuselik arazi arazi açma arazi topoğrafı araziye uymak arazöz arbalet arbede arbelos arbitraj arboretum arca arçar arçuk arda ardak ardaklanma ardaklanmak ardalı ardı arası kesilmemek ardı ardına ardı kesilmek ardı sıra ardıç ardıç kuşu ardıç otu ardıç rakısı ardıkesilmek ardıl ardıl görüntü ardılma ardılmak ardın ardın ardına (veya arkasına) düşmek ardına kadar açık ardınca ardınç ardında yüz köpek havlamayan kurt, kurt sayılmaz ardından ardından (veya arkasından) atlı kovalamak ardından sapan taşı yetişmez ardını almak (veya getirmek) ardını bırakmamak ardını kesmek ardınıbırakmamak ardınıkesmek ardışık ardışık bağımlılık ardışık görüntü ardışık olgular ardışık sayılar ardışıklık ardışım ardiye ardiyeci arduaz arduvaz arefe arefe günü arena areometre argaç argaçlama argaçlamak argali argan argıç argın argınlık argıt argo argolaşma argolaşmak argon argonot arguş argüden argüman arı arı bal alacak çiçeği bilir arı beyi arı biti arı dalağı arı gibi arı gibi eri olanın dağ kadar yeri olur arı gibi sokmak arı kil arı kovanı arı kovanı gibi işlemek arı kuşu arı kuşugiller arı sili arı sütü arı, bey olan kovana üşer arıca arıca etek, kuruca yatak arıcı arıcılık arıcılık teknikeri arıç arıgibi sokmak arık arık çekmek arık emek arıkçı arıklama arıklamak arıklaşma arıklaşmak arıklatma arıklatmak arıklık arıksayış arılama arılamak arılanma arılanmak arılar arıların arılaşma arılaşmak arılaştırma arılaştırmak arılığını arılık arın arına dokunmak arındırma arındırmak arının yuvasına kazık (veya çöp) dürtmek arınış arınma arınmak arınmış arınmışlık arış arıtan arıtıcı arıtıcılık arıtılmamış arıtılmış arıtım arıtım evi arıtımevi arıtımyeri arıtış arıtkan arıtma arıtma tesisi arıtma ünitesi arıtmaç arıtmak arız arız olmak arıza arıza yapmak arızalanma arızalanmak arızalar arızalı arızasız arızî ari arî ari dil aria arif arif olan anlasın (veya anlar) arifane arifane ile arife arife günü arioso aristo aristocu aristoculuk aristokles aristokrasi aristokrat aristokratik aristokratlık aristoteles aristotelesçi aristotelesçilik aritmetiği aritmetik aritmetik dizi aritmetik işlem aritmetik orta aritmetiksel aritmi aritmik ariya ariyet ariyeten ariz amik ariza arjantin arjantinli ark arka arka (veya sırt) çevirmek arka arka arka arkaya arka arkaya vermek arka ayak arka bulmak arka çıkmak arka kapıdan çıkmak arka müziği arka olmak arka plânda arka sokak arka teker arka üstü arka vermek arka yüz arkabahçe arkaç arkada bırakmak arkada kalanlar (veya arkadakiler) arkada kalmak arkadan arkadan arkaya arkadan konuşma arkadan söylemek arkadan vurmak arkadaş arkadaş canlısı arkadaş değil, arka taşı arkadaş olmak arkadaşça arkadaşım arkadaşım! arkadaşını söyle, kim olduğunu söyleyeyim arkadaşlar arkadaşlar! arkadaşlığı arkadaşlık arkadaşlık etmek arkaik arkaizm arkalama arkalamak arkalanma arkalanmak arkalayan arkalayanı arkalı arkalıç arkalığı arkalık arkalıklı arkalıksız arkası arkası (veya sırtı) yere gelmemek arkası alınmak arkası gelmek arkası kesilmek arkası olmamak arkası pek arkası sıra arkası yere gelmemek arkası yufka arkasıalınmak arkasıarkasına arkasıgelmek arkasıgelmemek arkasıkesilmek arkasına arkasına almak arkasına bakmadan gitmek arkasına düşmek (veya takılmak) arkasında (veya sırtında) yumurta küfesi yok ya! arkasında dolaşmak (veya gezmek) arkasından arkasından koşmak arkasından sürüklemek arkasını (bir şeye) vermek arkasını (birine) vermek arkasını (veya peşini) bırakmak arkasını almak arkasını dayamak arkasını getirememek arkasını sıvamak arkasınısıvamak arkasız arkaüstü arkaya bırakmak (veya koymak) arkaya kalmak arkdüzen arke arkebüz arkeen arkegon arkeolog arkeoloji arkeoloji bilgini arkeoloji uzmanı arkeolojik arkeopteriks arkıt arklar arkoz arktik arktik okyanusu arkun arkuy arkuz arlağ arlanma arlanmak arlanmaz arlat arlı arlı arından, huysuz huyundan vazgeçmez arma arma donatmak arma soymak arma uçurmak (veya arma budatmak) armada armador armadura armagun armağan armağan etmek armalı arman armatör armatörlük armatür armoni armoni orkestrası armonik armonika armoniler armonize armonyum armudî armudiye armudu soy ye, elmayı say ye armudun iyisini (dağda) ayılar yer armudun iyisini ayılar yer armut armut gibi armut kabağı armut kurusu armut piş ağzıma düş! armut top armutun sapı var, üzümün (veya kirazın) çöpü var demek armuz arnavut arnavut bacası arnavut biberi arnavut ciğeri arnavut kaldırımı arnavutça arnavutlaşma arnavutlaşmak arnavutlaştırma arnavutlaştırmak arnavutluk arnika aroma aromalı aromatik arozöz arp arpa arpa boyu kadar gitmek (veya yol almak) arpa ektim, darı çıktı arpa güvesi arpa suyu arpa şehriye arpacı arpacı kumrusu gibi düşünmek arpacık arpacık soğanı arpacılık arpağan arpalama arpalık arpalık etmek arpalık yapmak arpası çok gelmek arpasıçok gelmek arpat arpçı arpej arsa arsalan arsenik arsıulusal arsız arsız arsız arsız neden arlanır, çul da giyer sallanır arsızca arsızlanma arsızlanmak arsızlaşma arsızlaşmak arsızlık arsızlık etmek arslan arslan postunda, gönül dostunda arslan yatağından bellidir arslanbala arslança arslanın adı çıkmış, çakallar baş keser arslanlı arsun arş arş. gör. arşe arşetip arşıâlâ arşın arşınlama arşınlamak arşınlık arşidük arşidüşes arşiv arşivci arşivcilik arşivleme arşivlemek art art arda art avurt art avurt ünsüzü art bölge art damak art damak ünsüzü art düşünce art elden art eteğinde namaz kıl art niyet art oda art teker art zamanlı art zamanlı dil bilimi art zamanlılık artagan artağan artağanlık artakalan artakalma artakalmak artan artar artçı artçılık artdamaksı artdil arter arterit artezyen artezyen kuyusu artı artı sayı artı uç artıcık artık artık değer artık emek artık gün artık yıl artıklama artıklamak artıklık artıkyıl artım artımlama artımlı artın artıran artırarak artırılma artırılmak artırım artırma artırmak artış artıuç artifisyel artikülasyon artist artist gibi artistçe artistik artistlik artlaç artlık artma artmak artmasınısağlamak artmış artrit artroz artsama arttırma arttırmak artuç artuk artun artur arturu aruz arvış arvışçı arvit arya aryanizm arz arz cazibesi arz dairesi arz derecesi arz etmek arz odası arz talep kanunu arz ve talep arz zinciri arzanî arzık arziyat arzu arzu duymak arzu etmek arzuhal arzuhâl arzuhâl gibi (veya kadar) arzuhâlci arzuhâlcilik arzulama arzulamak arzular arzulu arzunun arzusu kalmak as as kat as yön as- asa asabi asabî asabîleşme asabîleşmek asabilik asabîlik asabiye asabiyeci asabiyet asal asal gazlar asal sayı asal sayı(lar) asalağı asalağın asalak asalak bilimi asalakbilim asalaklaşma asalaklaşmak asalaklık asalet asaleten asaleten atama asamble asan asansör asansör boşluğu asansörcü asap asar asarıatika asayiş asayiş berkemal asbaşkan asbest asbest yünü asbestos asdam asdasdasdasd aselbent asenkron asepsi aseptik ases asesbaşı asetat asetatlı asetik asetik asit asetilen aseton asfalt asfaltit asfaltlama asfaltlamak asfaltlanma asfaltlanmak asfaltlanmış asgarımüşterek asgarî asgarî ücret ashap ası asıda olmak (veya asıda kalmak) asıglı asık asık suratlı asıl asıl nüsha asıl sayılar asıl vurgu asılanma asılanmak asılı asılış asıllar asıllı asılma asılmak asılmış asılmışadam asılsız asıltı asım asım takım asıntı asıntı olmak asıntıolmak asıp kesmek asır asırdide asırlarca asırlık asi aside asidimetre asil asileşme asileşmek asilik asilik etmek asillik asilzade asilzadelik asimetri asimetrik asimilasyon asimilâsyon asimile asimile etmek asimptot asimtot, asimtotik asismik asist asistan asistanlık asistlik asit asit alkol asit borik asit fenik asitölçer asitsiz âsiya ask askarit asker asker çıkarmak asker gibi asker kaçağı asker ocağı asker olmak asker tayını askerce askerci askercik askercilik askere alınmak askere çağrılmak askere gitmek askerî askerî ambargo askerî ataşe askerî inzibat askerî kaput askerî rüştiye askerîleşme askerîleşmek askerîleştirme askerîleştirmek askeriye askerlere askerlik askerlik dairesi askerlik etmek askerlik hizmeti askerlik yapmak askerlik yoklaması askerlikte askersin askı askıda bırakmak askıda kalmak askılı askılık askıntı askıya almak askıya çıkarmak (veya çıkarılmak) askıya çıkmak askıyeri asklı askospor asla aslan aslan ağzı aslan gibi aslan kesilmek aslan kükrerse atın ayağı kösteklenir aslan kükrerse beygir titrer aslan payı aslan sütü aslan yatağından belli olur aslan yürekli aslanağzı aslanca aslangiller aslanım! aslanımsı aslanın ağzında aslankulağı aslankuyruğu aslanlık aslanpençesi aslansı aslansütü aslen aslı astarı aslı astarı (veya aslı aslı) olmamak aslı çıkmak aslı faslı yok aslı nesli aslık aslında aslını asli aslî aslî düşünce aslî maaş aslî nüsha asliye asma asma bahçe asma bıyığı asma biti asma kabağı asma kat asma kilit asma köprü asma merdiven asma yaprağı asmagiller asmagillerden asmak asmalı asmalık asmanın asmolen asonans asorti asortik asosyal asparagas aspidistra aspiratör aspirin aspur asrak asrısaadet asri asrî asrîleşme asrîleşmek asrileştirme asrîleştirmek asrilik asrîlik assai assolist ast astar astar boyası astar kaplama astar sürmek (veya vurmak, çekmek) astarı yüzünden pahalı olmak astarıyüzünden pahalıolmak astarlama astarlamak astarlanma astarlanmak astarlanmış astarlatma astarlatmak astarlı astarlı zarf astarlık astarya astasım astat astatin asteğmen asteğmenlik asterisk astığı astık, kestiği kestik astım astımlı astırma astırmak astigmat astigmatizm astik astr. astragan astrofizik astrolog astroloji astronom astronomi astronomi bilgini astronomik astronomik fiyat astronomik rakam astronot astronotluk astropikal astsubay astsubay başçavuş astsubay çavuş astsubay kıdemli başçavuş astsubay kıdemli çavuş astsubay kıdemli üstçavuş astsubay üstçavuş astsubaylık asturca asturyasça asude asudelik asuman asurca asya asya yağmurcunu asya'da asyalı asyalılık aş aş damı aş erme aş ermek aş evi aş kazanı aş ocağı aş taşarsa çömçenin değeri kalmaz aş taşınca kepçeye paha olmaz aş tavası aş yermek aşağı aşağı (falan) yukarı aşağı almak aşağı bitkiler aşağı cuk oturmak aşağı düşmek aşağı görmek aşağı kalır yeri (veya yanı) yok aşağı kalmamak aşağı kurtarmaz aşağı mahalle aşağı tükürsem sakal aşağı tükürsem sakalım, yukarı tükürsem bıyığım aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık aşağı yukarı aşağı yukarı (yürümek) aşağıalmak aşağıda aşağıdakiler aşağıdan almak aşağıdüşmek aşağıgörmek aşağılama aşağılamak aşağılanan aşağılanma aşağılanmak aşağılanmaktan aşağılaşma aşağılaşmak aşağılatma aşağılatmak aşağılayıcı aşağılı yukarılı aşağılık aşağılık duygusu aşağılık kompleksi aşağısama aşağısamak aşağısı aşağıya aşama aşama sırası aşamalı aşamcak aşan aşar aşarî aşçı aşçı baltası aşçıbaşı aşçıbaşılık aşçılık aşerat aşermek aşevi aşğılık aşhane aşı aşı boyalı aşı boyası aşı kâğıdı aşı olmak aşı taşı aşı vurmak aşıcı aşıcılık âşığa bağdad sorulmaz aşığı cuk oturmak âşığı kesilmek âşığın gözü kördür aşık âşık aşık atmak aşık atmak (veya aşık oynamak) aşık kemiği âşık olmak âşıkane aşıklar âşıklık âşıklısı âşıktaş âşıktaşlık âşıktaşlık etmek aşılama aşılamak aşılanma aşılanmak aşılanmamış aşılatma aşılatmak aşılı aşılma aşılmak aşılması aşım aşındıran aşındırma aşındırmak aşınım aşınma aşınmak aşınmış aşıntı aşıolmak aşır aşıramento aşırı aşırı bellem aşırı besi aşırı doyma aşırı duyu aşırı erime aşırı gitmek aşırı taşırı aşırı uç aşırıcılık aşırıgitmek aşırıheyecanlandırmak aşırıistemek aşırılaştırma aşırılık aşırılıkçılık aşırılma aşırılmak aşırılmış aşırıntı aşırıolmak aşırıüzülmek aşırıüzüntü aşırıyemekten aşırma aşırma kayış aşırmacılık aşırmak aşırmaktan... aşırmasyon aşırtı aşırtma aşırtmak aşısız aşıt aşıvurmak aşıyapılmak aşıyapmak aşikar aşikâr aşikâr etmek aşikâr olmak aşikâre aşina aşinalık aşinalık göstermek aşiret aşiyan aşk aşk etmek aşk olmayınca meşk olmaz aşk olsun aşk yapmak aşka düşmek aşka gelmek aşkar aşkenazca aşkı aşkın aşkıncılık aşkınıkazanmak aşkınlık aşktan aşlama aşlamak aşlıh aşlık aşma aşmak aşna aşna fişne aşne fişne aşoz aştırma aştırmak aşur aşure aşure ayı aşure günü aşurelik aşüfte aşüftelik aşyağı aşyermek at at ahırı at anası at at oluncaya kadar sahibi mat olur at başı (beraber) gitmek at beslenirken, kız istenirken at binenin (veya iş bilenin), kılıç kuşananın at binicisine göre kişner at binicisini tanır at cambazı at çalındıktan sonra ahırın kapısını kapamak at çevirmek at damı at donu at gibi at gözlüğü at hırsızı gibi at izi it izine karışmak at kestanesi at kestanesigiller at koşturacak kadar at koşturmak at kudümüy yurt kudümü, avrat kudümü at meydanı at nalı kadar at olur, meydan olmaz (bulunmaz), meydan olur (bulunur), at olmaz (bulunmaz) at oynatmak at pazarında eşek osurtmuyoruz! at sineği at var, meydan yok at which at yiğidin yoldaşıdır at, adımına göre değil, adamına göre yürür ata ata binen nalını, mıhını arar ata binersen allah'ı, attan inersen atı unutma ata et ata et, ite ot vermek atabay atabeg atabek atabey atacık atacılık ataç atadan atadan babadan görmek ataerki ataerkil atağ atak atak yapmak ataklı ataklığı ataklık atala atalan atalar atalar sözü ataların sözü kura'a girmez; ama yanınca yürür atalet atâlet atalık atalmış atama atamak ataman atan atanma atanma yapmak atanmak ataraksiya atardamar atari atarkanal atarlı atasözleri atasözü ataş ataşe ataşelik atatürk atatürkçü atatürkçü düşünce atatürkçülük atavik atavizm atay atbalığı atçı atçılık ate atefleksiyon ateh ateh getirmek ateist ateizm atelye ateme aterina ateş ateş açmak ateş alev ile söndürülmez ateş almak ateş almaya mı geldin? ateş bacayı (veya saçağı) sarmak ateş balığı ateş basmak ateş böceği ateş böcekleri ateş çıkmak ateş çiçeği ateş demekle ağız yanmaz ateş düştüğü yeri yakar ateş etmek ateş gecesi ateş gemisi ateş gibi ateş gibi yanmak ateş hattı ateş kayığı ateş kesilmek ateş kesmek ateş kırmızısı ateş olmayan yerden duman çıkmaz ateş olsa cirmi kadar yer yakar ateş pahası ateş parçası ateş püskürmek ateş saçmak ateş tuğlası ateş vermek ateş yağdırmak ateş! ateşalmak ateşbacayısarmak ateşbasmak ateşbaz ateşçıkmak ateşçi ateşçilik ateşe atmak ateşe dayanıklı ateşe tutmak ateşe vermek ateşe vurmak ateşe vursa duman vermez ateşi başına vurmak ateşi çıkmak (veya yükselmek) ateşi düşmek ateşi uyandırmak ateşin ateşine (veya nârına) yanmak ateşini almak ateşkes ateşkesilmek ateşle barut bir yerde durmaz ateşle oynamak ateşleme ateşlemek ateşlendirme ateşlendirmek ateşlenme ateşlenmek ateşlenmiş ateşler içinde ateşletme ateşletmek ateşleyici ateşli ateşli ateşli ateşli silâh ateşlik ateşlilik ateşperest ateşpüskürmek ateşsiz ateşte ateşten gömlek ateşvermek atf-ı beyan atfen atfetme atfetmek atgıç atgiller atgillerden atgözlüğü athena atı alan üsküdar'ı geçti atıcı atıcılık atıf atıfet âtıfet atıgay atığ atık atık kâğıt atık su atıksuya atıl atılan atılgan atıl­gan atılganlık atılğan atılı atılım atılımcı atılış atılma atılmak atılmış atım atım tepmez, itim kapmaz deme atımcı atımcılık atımlık atın atın bahtsızı arabaya düşer atın ölümü arpadan olsun atını sağlam kazığa bağlamak atıp atıp (veya atmak) tutmak atış atış yeri atışbilim atışma atışmak atıştırma atıştırma yeri atıştırmak atıştırmalık ati atik atik tetik atiklik atilay atilla atkı atkı iplik atkılama atkılamak atkılı atkuyruğu atkuyruğugiller atkuyruğugillerden atla arpayı dövüştürmek (veya dalaştırmak) atladı geçti genç osman! atlama atlama beygiri atlama tahtası atlama taşı atlama taşı yapmak atlamak atlambaç atlandırma atlandırmak atlangıç atlanılma atlanılmak atlanma atlanmak atlantik atlar anası atlar nallanırken kurbağalar ayak uzatmaz atlar tepişir, arada eşekler ezilir atları atlas atlas çiçeği atlas çiçeğigiller atlas kemiği atlas okyanusu atlatılma atlatılmak atlatma atlatmak atlaya zıplaya atlayarak atlet atlet fanilası atlet fanilâsı atletik atletizm atletizmde atlı atlı karınca atlı kovalarcasına atlı spor atlı/ay atlı/han atlığ atlıkarınca atm atma atma recep, din kardeşiyiz atmaca atmak atman atmasyon atmasyoncu atmasyonculuk atmık atmış atmosfer atmosfer basıncı atmosferik atol atom atom ağırlığı atom bombası atom çağı atom çekirdeği atom enerjisi atom numarası atom reaktörü atom santrali atom sayısı atomal atomcu atomculuk atomik atomizasyon atonal atölye atölye resmi atraksiyon atriyum atropin atsak atsan atılmaz, satsan satılmaz attan inip eşeğe binmek attar attığı tırnak kadar olamamak attırma attırmak atuk atversin au aurikulat aurora aut av av avlanmış, tav tavlanmış av dönemi av köpeği av kuşu av mevsimi av yasağı ava çıkmak ava gelmez kuş olmaz, başa gelmez iş olmaz avadancı avadanlık aval aval aval avam avan avanak avanakça avanaklık avanaklık etmek avane avangard avangart avans avans almak avans çekmek avans vermek avanta avantacı avantacılık avantadan avantaj avantajlı avantajsız avantür avantüriyer avar avara avara kasnak işlemek (veya dönmek) avaraya almak avarca avare avare dolaşmak avare etmek avare olmak avareleşme avareleşmek avarelik avarız avarya avaz avaz avaz (bağırmak) avazı çıktığı kadar avcı avcı eri avcı hattı avcı otu avcı uçağı avcı üzümü avcıl avcıların avcılık avcılık etmek avcu kaşınmak avcuna saymak avcunu yalamak avcunun içi gibi bilmek avcunun içinde tutmak avcunun içine almak avdet avdet etmek avdetî avene averaj avgın avınç avınça avıngu avisto avize avize ağacı avize imalatçısı avlak avlama avlamak avlanma avlanmak avlatma avlatmak avlayıcı avlu avokado avrat avrat malı, kapı mandalı avrat pazarı avret avro avrupa avrupa arı kuşu avrupa atom enerjisi topluluğu avrupa birliği avrupa bodur mürveri avrupa ekonomik alanı avrupa kayını avrupa kömür ve çelik topluluğu avrupa sakası avrupa saksağanı avrupai avrupaî avrupalı avrupalılaşma avrupalılaşmak avrupalılık avsun avşar avşarlamak avşarlandırmak avşarlanmak avuç avuç (veya el) açmak avuç avuç avuç dolusu avuç içi avuç içi kadar avuçlama avuçlamak avuçlayarak avuçu avukat avukat tutmak avukatlık avunan avunç avundurma avundurmak avunma avunmak avunmuş avuntu avurdu avurduna geçmek avurt avurt satmak (veya avurt zavurt etmek) avurt şişirmek avurt ünsüzü avurt zavurt etmek avurtlama avurtlamak avurtları çökmek (veya avurtları birbirine geçmek) avurtlu avustralya avustralya kara tavuğu avustralya karatavuğu avustralya kaşıkçısı avustralya kaşıkgagası avustralyalı avusturya avusturyalı avutan avutma avutmak avutucu avutulma avutulmak ay ay ağılı ay aydın, hesap belli ay balığı ay balığıgiller ay balta ay çekirdeği ay dede ay dedeye misafir olmak ay dönümü ay evi ay gibi ay harmanlanmak ay ışığı ay karanlığı ay modülü ay örümceği ay parçası ay parçası (gibi) ay takvimi ay tutulması ay uzaklığı ay yıldız ay yılı ay-gün takvimi ay-gün yılı ay'ın ay'sın aya ayağa düşmek ayağa fırlamak ayağa kaldırmak ayağa kalkmak ayağı (veya ayakları) dolaşmak ayağı (veya ayakları) suya ermek ayağı alışmak (veya alışmamak) ayağı düşmek ayağı düze basmak ayağı ile (veya kendi ayağı ile) gelmek ayağı uğurlu ayağı üzengide ayağı yerden kesilmek ayağı yürüten baştır ayağıdüşmek ayağına (veya ayaklarına) kapanmak ayağına (veya bacağına) geçirmek ayağına bağ olmak ayağına bağ vurmak ayağına çabuk ayağına çağırmak ayağına çelme takmak ayağına dolanmak (veya dolaşmak) ayağına düşmek ayağına gelmek ayağına getirmek ayağına gitmek ayağına ip takmak ayağına kira istemek ayağına sıcak su mu, soğuk su mu dökelim? ayağına üşenmemek ayağında donu yok, fesleğen ister (veya takar) başına ayağını (veya ayaklarını) altına almak ayağını (veya ayaklarını) öpeyim ayağını alamamak ayağını bağlamak ayağını çekmek ayağını denk almak ayağını denk basmak ayağını giymek ayağını kaydırmak ayağını kesmek ayağını sürümek ayağını tek almak ayağını vurmak ayağını yorganına göre uzatmak ayağının (veya ayaklar) altında ayağının (veya ayaklarının) altını öpeyim ayağının altına almak ayağının altına karpuz kabuğu koymak ayağının bağını çözmek ayağının bağınıçözmek ayağının bastığı yerde ot bitmez ayağının pabucu olamamak ayağının pabucunu başına giymek ayağının tozu ile ayağının tozunu silmeden ayağının türabı olmak ayağınısürümek ayak ayak atmak ayak atmamak ayak ayak üstüne atmak ayak bağı ayak basmak ayak basmamak ayak bileği ayak çekmek ayak değiştirmek ayak diremek ayak divanı ayak işi ayak izi ayak keseri ayak kirası ayak makinesi ayak oyunu ayak satıcısı ayak sürümek ayak tabanı ayak takımı ayak tarağı ayak tedavisi ayak teri ayak topu ayak tutmak ayak ucu ayak uydurmak ayak üstü ayak vermek ayak yalın ayak yapmak ayak yolu ayakaltı ayakaltına almak ayakaltında bırakmak ayakaltında dolaşmak ayakbağı ayakbastı ayakçak ayakçı ayakçın ayakkabı ayakkabı vurmak ayakkabıcı ayakkabıcılık ayakkabıcıya ayakkabılarını çevirmek ayakkabılık ayaklama ayaklamak ayaklandırma ayaklandırmak ayaklanma ayaklanmak ayaklar altına almak ayaklar altında kalmak ayaklar baş, başlar ayak olmak ayakları birbirine dolaşmak ayakları dolaşmak ayakları geri geri gitmek ayakları yere değmemek ayaklarına (veya ayağına) kara su (veya sular) inmek ayaklarını sürümek ayaklarını sürümek ayaklarını yerden kesmek ayaklarının (veya ayağının) ucuna basmak ayaklarla ayaklı ayaklı canavar ayaklı koşma ayaklı kütüphane ayaklı mani ayaklık ayaksız ayaksızlar ayakta ayakta kalmak ayakta tedavi ayakta tutmak ayakta uyumak ayaktakımı ayaktan ayaktaş ayaktaşlık ayaktopu ayakucu ayaküstü ayaküzeri ayakyolu ayal ayam ayan âyan ayan beyan ayan olmak ayandon ayar ayar etmek ayarcı ayarı bozuk ayarlama ayarlamak ayarlanma ayarlanmak ayarlatma ayarlatmak ayarlı ayarlı pense ayarlık ayarsız ayarsızlık ayartan ayartı ayartıcı ayartıcılık ayartık ayartılma ayartılmak ayartma ayartmak ayata ayaz ayaz kesmek ayaz paşa kol geziyor ayaz vurmak ayaza çekmek ayazda kalmak ayazlama ayazlamak ayazlandırılma ayazlandırılmak ayazlandırılmış rakı ayazlandırma ayazlandırmak ayazlanma ayazlanmak ayazlanmasınısağlamak ayazlanmasısağlanmak ayazlatma ayazlatmak ayazlık ayazma aybakım aybala aybalığı aybalığıgillerden aybandı aybar aybaşı aybaşı olmak aybeay aybı aybın aybike ayça ayçiçeği ayçiçeği yağı ayçöreği ayda yılda bir aydan aydar aydemir aydın aydınalp aydıncılık aydınger aydınlanma aydınlanmak aydınlatan aydınlatıcı aydınlatılma aydınlatılmak aydınlatılmış aydınlatma aydınlatmak aydınlatmaz aydınlık aydınlıkölçer aydinç aydolun aydos aydost ayet ayevi aygan aygay aygen aygın aygın baygın aygır aygır deposu aygır gibi aygıt aygıtçık ayguçı ayı ayı akım, kirpi yumuşağım demiş ayı balığı ayı gibi ayı gördüm, yıldıza itibarım (veya minnetim) yok ayı görmeden bayram etme ayı gülü ayı üzümü ayı yavrusu ile oynuyor ayı yürüyüşü ayıbacağı ayıbalığı ayıbı ayıbını yüzüne vurmak ayıboğan ayıcı ayıcılık ayıgiller ayıgillerden ayık ayıkla pirincin taşını! ayıklama ayıklamak ayıklanma ayıklanmak ayıklanmış ayıklatma ayıklatmak ayıklık ayıkmak ayıkulağı ayılık ayılık etmek ayılıp bayılmak ayılma ayılmak ayıltı ayıltma ayıltmak ayım ayın ayın on dördü ayın on dördü gibi ayınga ayıngacı ayıngacılık ayının kırk türküsü var, kırkı da ahlat üstüne ayınları çatlatmak ayıntap ayıp ayıp etmek (veya yapmak) ayıp yerler ayıplama ayıplamak ayıplanma ayıplanmak ayıplanmış ayıplı ayıpsız ayıptır söylemesi ayır ayıraç ayıran ayırbaş ayırdetmeksizin ayırıcı ayırım ayırım yapmak ayırım yaratmak ayırımlama ayırımlamak ayırma ayırmaç ayırmak ayırt ayırt edilmek ayırt etmek ayırtaç ayırtı ayırtım ayırtkanlaştırmak ayırtma ayırtmak ayırtman ayırtmanlık ayırtsama ayısıg ayıt ayıtgu ayıya kaval çalmak ayıyı vurmadan postunu satmak ayidat ayin âyin ayinicem aykaç aykan aykın aykırı aykırı doğrular aykırı düşmek aykırı katmanlaşma aykırı olmak aykırıdavranmak aykırıkanı aykırılama aykırılamak aykırılaşma aykırılaşmak aykırılık ayla aylak aylak olmak aylakçı aylakçılık aylaklık aylaklık etmek aylama aylamak aylan aylandız aylanma aylanmak aylarını aylı aylığa geçmek aylık aylık almak aylık bağlamak aylık vermek aylıkçı aylıklı aylıksız aylu ayma aymak aymaz aymazlık ayn ayna ayna gibi ayna taşı ayna tırnağı aynabakar aynacı aynacılık aynalı aynalı sazan aynalık aynalık tahtası aynasız aynasızlık aynaz aynen aynı aynı ağzı kullanmak aynı kapıya çıkmak aynı potada erimek aynı telden çalmak aynı yolun yolcusu aynı zamanda aynılık aynısefa aynıyla aynî aynî hak ayniyat ayniyet aynştayniyum ayol aypar ayraç ayraç açmak ayral ayrallık ayralsız ayran ayran ağızlı ayran budalası ayran delisi ayran gönüllü ayrancı ayrancılık ayranı kabarmak ayranı yok içmeye, atla (veya tahtırevanla) gider sıçmaya ayranıkabarmak ayranım budur, yarısı sudur ayranlaşma ayranlaşmak ayrı ayrı ayrı ayrı basım ayrı baş çekmek ayrı cinsten ayrı çanak yapraklılar ayrı düşmek ayrı gayrı bilmemek (veya ayrısı gayrısı olmamak) ayrı seçi yapmak ayrı taç yapraklılar ayrı tutmak ayrıca ayrıcalı ayrıcalık ayrıcalık tanınmak (veya göstermek) ayrıcalıklı ayrıcalıksız ayrıcasız ayrıç ayrıdüşmek ayrık ayrık küme ayrık otu ayrıkça ayrıklı ayrıklık ayrıksı ayrıksı ay ayrıksı yıl ayrıksılık ayrıksız ayrılamaz ayrılanma ayrılanmak ayrılaşma ayrılaşmak ayrılganlık ayrılı ayrılık ayrılıkçı ayrılım ayrılış ayrılışma ayrılışmak ayrılma ayrılmak ayrılması ayrılmaz ayrılmazlık ayrılmış ayrım ayrımlama ayrımlanmak ayrımlaşma ayrımlaşmak ayrımlı ayrımlılaşmak ayrımlılık ayrımsama ayrımsamak ayrımsanmak ayrımsız ayrımsızlık ayrınç ayrıntı ayrıntılar ayrıntılara inmek ayrıntılarıyla ayrıntılı ayrıntısız ayrışan ayrışık ayrışıklık ayrışım ayrışma ayrışmak ayrıştırma ayrıştırmak ayrıt ayrıtutmak ayrıyeten aysar aysberg aysberk aysel aysfild aysız aysun ayşe ayşekadın aytar aytek aytın aytış aytışan aytışma aytışmak aytolun aytuk ayur ayün ayva ayva göbekli ayva hoşafı ayva kompostosu ayva marmelâdı ayva reçeli ayva tüyü ayvadana ayvalık ayvan ayvayı yemek ayvaz ayvaz kasap hep bir hesap ayvazlık ayyar ayyarlık ayyaş ayyaşlık ayyuk ayyuka çıkmak az az az az buçuk az bulmak az buz olmamak az çok az daha az değil! az el aş kotarır , çok el iş kotarır az gelişmiş az gelmek az görmek az günün adamı olmamak az kaldı (veya az kalsın) az söyle, çok dinle az tamah çok ziyan getirir az veren candan, çok veren maldan aza aza çoğa bakmamak aza demişler, nereye aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz aza sormuşlar: "nereye?" "çoğun yanına" demiş azab azade azade azade azadelik azakeğiri azalan azalma azalmak azaltan azaltılmış azaltma azaltmak azaltmalar âzam azamet azamet satmak azametli azamî azan azap azap çekmek azap vermek azar azar azar azar işitmek azarlama azarlamak azarlanma azarlanmak azarlatma azarlatmak azarlıyan azat azat etmek azat eylemek azatlı azatlık azatsız azâzîl azboy azca azdıran azdırıcı azdırılma azdırılmak azdırma azdırmak aze azel azelya azeotrop azerbaycan azerbaycanca azerbaycanlı azerbeycan azeri azerî azeri türkçesi azerice azerîce âzerperest azgın azgınlaşma azgınlaşmak azgınlık azı azı çoğa saymak (veya tutmak) azı dişi azıcık azıcık aşım kaygısız başım azık azıklı azıklık azılı azımsama azımsamak azınlık azınlık hükûmeti azınlıkta kalmak azışma azışmak azıştırma azıştırmak azıtma azıtmak azil azim azimet azimet etmek azimkârane azimli azit aziz azize aziziye azizlik azizlik etmek azledilme azledilmek azledilmesi azledilmiş azletme azletmek azlık azlolunma azlolunmak azma azmak azman azman kaya azmanlaşma azmanlaşmak azmeden azmetme azmetmek azmettirme azmettirmek azmış azmış kudurmuştan beterdir azmi aznavur aznavur gibi aznif azoik azol azonal azot azotlama azotlamak azotlanmış azotlu azotometre azotölçer azra azrail azrail'e bir can borcu olmak (veya kalmak) azrail'in elinden kurtulmak azrail'le burun buruna gelmek azrak azrlayan azuk azvay b ba bab baba baba adam baba bucağı baba değil, tırabzan babası baba evi baba hindi baba koruk (veya erik) yer, oğlunun dişi kamaşır baba mirası baba nasihati baba ocağı baba oğluna bir bağ bağışlamış; oğul babaya bir salkım üzüm vermemiş baba olmak baba tatlısı baba yadigârı baba yarısı baba yurdu babaanne babaca babacan babacanca babacanlaşma babacanlaşmak babacanlık babacık babacıl babacılık babaç babaçko babadan babadan babaya babadan oğula babaevi babafingo babaî babaîlik babaköş babalanma babalanmak babalarımız babalı babalık babalık etmek babalık fırın has işler babam! babamın (veya ustamın) adı hıdır, elimden gelen budur babana rahmet babası tutmak (veya babaları üstünde olmak) babasına çekmek babasına rahmet okumak babasının (veya babalarının) çiftliği babasının hayrına babasının oğlu babasız babasızlık babat babayani babayanilik babayiğit babayiğitlik babıâli babıç babında babından babî babîlik babrak babür baca baca başı baca kulağı baca temizleyicisi baca tomruğu bacağın bacak bacak bacak üstüne atmak bacak kadar bacak kadar boyu var, türlü türlü huyu var bacak kalemi bacakkıran bacakları kopmak bacakları tutmamak bacaklı bacaklı yazı bacaklık bacaksız bacanak bacanaklık bacası tütmek bacası tütmez olmak bacı baç baççı baççılık bad badana badana etmek badana etmek (veya vurmak) badanacı badanacılık badanalama badanalamak badanalanma badanalanmak badanalatma badanalatmak badanalı badanasız badas badat bade badehu badeli badeli âşık badem badem ağacı badem bıyık badem ezmesi badem gibi badem gözlü badem içi badem kürk badem parmak badem şekeri badem tırnak badem yağı badema bademci bademcik bademli bademlik bademsi baderna badıç badılcan badısaba badi badi badi yürümek (veya gitmek, koşmak) badigard badik badikleme badiklemek badikleşme badikleşmek badire badiye badminton baduruk badya bafon baga bagaj bagaj kapağı bagaj kilidi bagaj memuru bagatur bagay baget bagetli bagrı bagşi bağ bağ babadan, zeytin dededen kalmalı bağ bahçe bağ bıçağı bağ bozmak bağ bozumu bağ budamak bağ çubuğu bağ doku bağ fiil bağ-fiil bağa bağa bak üzüm olsun, yemeye yüzün olsun bağa bak, üzüm olsun, yemeye yüzün olsun bağam bağamsı bağan bağatur bağban bağboğan bağbozumu bağcak bağcı bağcık bağcıklı bağcıksız bağcılık bağdad'ı tamir etmek bağdadi bağdadî bağdalama bağdalamak bağdama bağdamak bağdaş bağdaş kurmak bağdaşık bağdaşıklaşma bağdaşıklaşmak bağdaşıklaştırma bağdaşıklaştırmak bağdaşıklık bağdaşılma bağdaşılmak bağdaşım bağdaşma bağdaşmak bağdaşmamış bağdaşmaz bağdaşmazlık bağdaştırıcı bağdaştırma bağdaştırmacı bağdaştırmacılık bağdaştırmak bağdaşuk bağdat bağdu bağfiil bağfill bağı bağıcı bağıl bağıl değer bağıl nem bağıldak bağıllık bağıllılık bağım bağımlama bağımlamak bağımlaşma bağımlaşmak bağımlı bağımlı sıralı cümle bağımlılığına bağımlılık bağımsız bağımsız devletler topluluğu bağımsız milletvekili bağımsız sıralı cümle bağımsızlaşma bağımsızlaşmak bağımsızlaştırma bağımsızlaştırmak bağımsızlık bağın bağın vurmak bağıntı bağıntıcı bağıntıcılık bağıntılı bağıntılık bağıntılılık bağır bağır yeleği bağıran bağırarak bağırdak bağırgan bağırı yanmak bağırıp çağırmak bağırış bağırış çağırış bağırışma bağırışmak bağırma bağırmak bağırsak bağırsak askısı bağırsak iltihabı bağırsak ingini bağırsak kazıntısı bağırsak kurdu bağırsak otu bağırsak solucanı bağırsaklarını deşerim bağırtı bağırtkan bağırtlak bağırtma bağırtmak bağısıklık bağış bağış yapmak bağışçı bağışık bağışıklık bağışıklık bilimi bağışıt bağışlama bağışlamak bağışlamamak bağışlaması bağışlamaz bağışlanma bağışlanmak bağışlanmasınıistemek bağışlanmış bağışlatma bağışlatmak bağışlayan bağışlayıcı bağışlayın bağışlayınız bağışta bağıt bağıtçı bağıtla bağıtlanma bağıtlanmak bağıtlaşma bağıtlaşmak bağıtlı bağkesen bağlaç bağlaç grubu bağlaç öbeği bağlaçlı bağlaçlı tamlama bağlaçlı yan cümle bağladığı yerde otlamak bağlağı bağlak bağlam bağlama bağlama zarf fiili bağlamacı bağlamacılık bağlamak bağlamalık bağlamsal bağlamsal anlam bağlanak bağlanarak bağlanım bağlanış bağlanma bağlanmak bağlanmamış bağlanmış bağlantı bağlantı borusu bağlantı kurmak bağlantı ünlüsü bağlantı ünsüzü bağlantı yapmak bağlantılı bağlantısı bağlantısız bağlantısız ülkeler bağlantısızlık bağlantısızlık politikası bağlantısızlık siyaseti bağlarda bağları bağlaşık bağlaşıklık bağlaşım bağlaşımlı bağlaşma bağlaşmak bağlatma bağlatmak bağlayıcı bağlayıcı ünlü bağlayıcı ünsüz bağlı bağlı kalmak bağlı kredi bağlı olmak bağlı su bağlıbağış bağlık bağlık bahçelik,-ği bağlıkalmak bağlılaşık bağlılaşım bağlılaşma bağlılaşmak bağlılık bağman bağnaz bağnazlaşma bağnazlaşmak bağnazlık bağrı bağrı yanık bağrı yufka bağrıkara bağrına basmak bağrına taş basmak bağrını delmek bağrını ezmek bağrınıezmek bağrış bağrış çağrış bağrışa çağrışa bağrışma bağrışmak bağrıştırma bağrıştırmak bağsız bağşı bağy baha baha biçmek bahadır bahadırlık bahaî bahaîlik bahane bahane aramak bahane bulmak bahane etmek bahaneli bahanesiz bahar bahar bayramı bahar dönemi bahar nezlesi bahar noktası baharat baharatçı baharatçılık baharatlandırmak baharatlı baharatsız baharcı baharı başına vurmak bahariye baharlı bahçe bahçe domatesi bahçe kekiği bahçe makası bahçe mimarı bahçe nanesi bahçeci bahçecilik bahçeler bahçelerin bahçeli bahçelik bahçemsi bahçesiz bahçıvan bahçıvanlı bahçıvanlık bahdeniz bahir bahis bahis açmak (veya açılmak) bahis konusu bahis mevzuu olmak bahis tutuşmak bahisçi bahname bahre bahreyn bahrî bahriye bahriye çifte tellisi bahriyeli bahse girmek bahsedilmek bahsetme bahsetmek bahsı bahsız bahsi geçmek bahsi kapamak bahsi kaybetmek bahsi kazanmak bahsi tazelemek bahşetme bahşetmek bahşi bahşiş bahşiş (veya beleş) atın dişine bakılmaz bahşişler baht baht işi bahtabakan bahtı açık bahtı açık olmak bahtı açılmak bahtı bağlı olmak bahtı kapanmak bahtı kara bahtı kara olmak bahtına küsmek bahtiyar bahtiyarlık bahtlı bahtsız bahtsızlık bahusus bak bak! bak! bakaç bakadurmak bakakalma bakakalmak bakalım (veya bakayım) bakalit bakalitli bakalorya bakam bakan bakanak bakanlar kurulu bakanlığı bakanlık bakanlıklarda bakar bakar kör bakar mısınız? bakara bakarak bakarsın bakay bakaya bakı bakıcı bakıcılık bakılırsa bakılma bakılmak bakılmamış bakım bakım evi bakım yapmak bakım yurdu bakımcı bakımevi bakımı bakımına bakımından bakımlı bakımlık bakımlılık bakımsız bakımsızlık bakımyurdu bakıncak bakındı bakınma bakınmak bakır bakır alaşımı bakır çalığı bakır çalmak bakır kaplama bakır oksit bakır pası bakır rengi bakır sülfat bakır taşı bakır tuzu bakırcı bakırcılık bakırdan bakıreç bakırımsı bakırlaşma bakırlaşmak bakırlı bakırpası bakırsı bakırtaşı bakış bakış açısı bakış atmak bakışı bakışık bakışıksız bakışım bakışımlama bakışımlı bakışımsız bakışımsızlık bakışla bakışlarınıayıramamak bakışma bakışmak baki bakî baki kalmak bakir bakire bakirelik bakirlik bakiye bakka bakkal bakkal çakkal bakkal defteri bakkal kâğıdı bakkala bırakma! bakkaliye bakkallık bakkam bakla bakla çiçeği bakla dökmek (veya atmak) bakla falı bakla ıslanmamak bakla kadar bakla kırı bakla oda nohut sofa baklagiller baklagillerden baklalı baklalık baklamsı baklamsı meyve baklan baklava baklava açmak baklava börek baklava dilimi baklavacı baklavacılık baklavalı baklavalık baklayı ağzından çıkarmak baklayıağzından çıkarmak bakliyat bakliye bakma bakmak bakmaktan bakmamak bakraç baksana! baksanıza! baksı bakteri bakteridi bakterigiller bakterisit bakteriyel bakteriyolog bakteriyoloji bakteriyolojik bakteriyoskopi bakteryel baktı baktıkça alır baktırma baktırmak bakuy bal bal alacak çiçeği bilmek (veya bulmak) bal arısı bal bal demekle ağız tatlılanmaz bal başı bal çiçeği bal dök de yala bal dudak bal dudaklı bal gibi bal ile kaymak isteyen akçesine kıymak gerek bal kabağı bal kelebeği bal mumu bal mumu gibi erimek bal mumu macunu bal mumu yapıştırmak bal özlü bal özü bal özü bezi bal özülük bal peteği bal rengi bal sağmak bal tutan parmağını yalar bala balaban balaban kuşu balabanlaşma balabanlaşmak balabanlık balaca balad balak balak gazi balaklava balalayka balama balaman balamir balandı balans balans ayarı balans pensi balar balarısı balasagun balast balast direnç balast gemi balast yem balat balata balayı balbal balcı balcılık balçak balçık balçık hurması balçık inciri balçıklı baldır baldır bacak baldır kemiği baldırak baldıran baldıran şerbeti baldıranlık baldırcan baldırgan baldırı çıplak baldırıkara baldırpatlatan baldırsokan baldız baldo baldudak baldudaklı balduk bale bale:müziksiz balerin balerinlik balet balgam balgam atmak balgam taşı balgamlı balgamtaşı balgay balgümeci balhane balığa çıkmak balığıavlamak balık balık adam balık baştan kokar balık bilimci balık bilimi balık çiftliği balık çorbası balık eti balık etinde balık istifi balık kartalı balık kavağa çıkınca balık otu balık pazarı balık sütü balık tabağı balık tutkalı balık tutmak balık unu balık yağı balık yemi balık yumurtası balıkadam balıkçı balıkçı barınağı balıkçı düğümü balıkçı gemisi balıkçı kazağı balıkçı yaka balıkçıl balıkçıların balıkçılgiller balıkçılık balıkçıllar balıkçın balıketi balıketinde balıkgözü balıkgözü objektif balıkhane balıkkartalı balıklama balıklamak balıklandırma balıklandırmak balıklar balıklarda balıkların balıklava balıklı balıknefesi balıksırtı balıksız baliğ baliğ olmak baliğolmak balina balina çubuğu balina yağı balinagillerden balinalar balinalardan balinalı balistik balkabağı balkan balkanlar balkanlarda balkanlı balkanlılık balkanolog balkanoloji balkar balkarca balkı balkıma balkımak balkın balkır balkon balkonsu balkonumsu balköpüğü ballandıra ballandıra ballandırarak ballandırma ballandırmak ballanma ballanmak ballas ballı ballı börek ballı börekli olmak ballı pasta ballıbaba ballıbabagiller ballıbabagillerden ballıdarı ballık ballıklı balmumu balo balo vermek balon balon lâstik balon uçurmak baloncu baloncuk balonculuk balonvari balotaj baloz balözülük balsam balsamlı balsıra balta balta değmemiş (girmemiş veya görmemiş) balta olmak balta sapını yonamaz balta vurmak baltabaş baltacı baltacık baltadan kurtulmak baltalama baltalamak baltalanmak baltalayıcı baltalayıcılık baltalı baltalık baltalıyıcı baltası kütükten çıkmak baltayı taşa vurmak balteg baltık baltık denizi devletleri konseyi baltık dilleri baltrap baluk balya balya makinesi balya yapmak balyalama balyalamak balyalanma balyalanmak balyemez balyos balyoz balyoz gibi balyozlama balyozlamak balyozlanma balyozlanmak bam teli bam teline basmak (veya dokunmak) bambaşka bambaşkalık bambu bambul bambul otu bamteli bamya bamya tarlası bamyatarlası ban ban ağacı ban otu ban yağı bana bana bak! bana da ... demesinler bana dokunmayan (veya beni sokmayan) yılan bin yaşasın bana mısın dememek banak banal banallik banar banço bançolaşma bançolaşmak banda almak bandaj bandajlama bandajlamak bandajlatma bandajlatmak bandıra bandıralı bandırasız bandırma bandırmak bando bandocu bandoculuk bandrol bandrollü bangır bangır bangır bangır ağlamak bangır bangır bağırmak bangırdama bangırdamak bangladeş bangladeşli bani bank banka banka cüzdanı banka defteri banka gibi banka kartı bankacı bankacılık bankadan çekmek (veya almak) bankamatik bankaya yatırmak banker bankerlik bankerzede banket bankiz banknot banko banko at banko geçme banko geçmek banko sayı bankomat banlak banlama banlamak banliyö banliyö treni banma banmak banotu bant bant çözmek bant doldurmak bant zımpara bantlama bantlamak bantlayıcı banttan vermek banyağı banyo banyo bataryası banyo almak banyo dolabı banyo havlusu banyo kabini banyo kazanı banyo küveti banyo sabunu banyo takımı banyo yapmak banyolu banyosuz baobap bap bar bar ateşi bar bağlamak bar bar bar havası bar tutmak baradan baraj baraj ateşi baraj gölü baraj mesafesi baraj yapmak baraj yapmak (veya kurmak) barajı aşmak barajların barak baraka barakacık baran barata baratarya barba barbakan barbar barbarca barbarizm barbarlaşma barbarlaşmak barbarlık barbaşı barbata barbekü barbunya barbunyagiller barbunyagillerden barbut barcı barcılık barça barçak barçuk art tigin barda bardabaş bardacık bardacık eriği bardağı taşıran damla bardağı taşırmak bardağıtaşırmak bardak bardak eriği bardakaltı bardakçı bardakeriği bardaklık bardaktan boşanırcasına yağmak bardam bardan bardan bardan bardo barem baret barfiks bargâh bargam bargı bargıt bargu barguş barhana barı barık barım barınağı barınak barınakçı barınaksız barındırma barındırmak barınılacak barınılan barınma barınmak barış barış görüş olmak barış yapmak barışantlaşmasınıimzalamak barışçı barışçıl barışçılık barışık barışık olmak barışıklık barışlandırına barışma barışmak barışsever barışseverlik barıştırma barıştırmak barışyapmak bari bâri barigat barika barikat barikat kurmak barikat yapmak barikatlama barikatlamak barisfer barit baritin baritli baritli yıkama bariton bariyer bariz barizleşme barizleşmek bark barka barkan barkarol barkat barklanma barklanmak barkod barkot barkuk barlak barlam barlanmak barlar barlı barlık barmak barmen barmenlik baro baro başkanı barograf barok barok müzik barokçu barokçuluk barometre baron baronluk baroskop barparalel barsak barsam barsama barsamaotu barsuk bartık bartıl bartu barudî barug barunduk barut barut esmeri barut fıçısı barut fıçısı gibi barut gibi barut hakkı barut kabağı barut kesilmek (veya olmak) barut kokusu gelmek barut rengi barutçu barutçuluk baruthane barutla oynamak barutluk baryon baryum baryum karbonat baryum sülfat bas bas (veya bas git) bas bariton bas bas bas tutmak basaç basagar basak basaklı basaksız basamak basamak basamak basamak yapmak basamaklar basamaklı basan basar basarî basarna basbayağı basdı basen basgan bası basıcı basıcılık basık basıklaştırma basıklaştırmak basıklık basıla basıla vermek basılacak basılgan basılı basılış basılma basılma dayanımı basılmak basılmış basım basım evi basımcı basımcılık basımcılıkta basımda basımevi basın basın ataşesi basın bildirisi basın dünyası basın kartı basın özgürlüğü basın toplantısı basın yasağı basıncın basıncına basınç basınçlama basınçlamak basınçlı basınçlı su basınçölçer basınçölçüm basıölçer basıp geçmek basıp gitmek basır basırgama basırgamak basırganma basırganmak basış basil basîr basiret basireti bağlanmak basiretli basîretli basiretsiz basiretsizlik basit basit cisim basit cümle basit faiz basit kelime basit kesir basit renk basitçe basite indirgemek basitleşme basitleşmek basitleştirme basitleştirmek basitlik baskak baskça basket basket yapmak basketbol basketbolcu basketbolculuk basketbolda basketçi baskı baskı altında tutmak baskı grubu baskı kalıbı baskı resim baskı yapmak baskıaltında tutmak baskıcı baskıcılık baskıda kalmak baskıdaki altından askıdaki salkım yeğdir baskılı baskılık baskın baskın basanındır baskın çıkmak (veya gelmek) baskın vermek baskın yapmak baskına uğramak baskıncı baskınlık baskıresim baskısız baskısız büyümek baskıya basklârnet baskül basma basma kalıbı basmaca basmacı basmacılık basmahane basmak basmakalıp basmakalıplaşmak basmalı basmalık basmaya basra basruk bassız basso bastana salatası bastarda bastı bastıbacak bastığ bastığı yerde ot bitmez bastığı yeri bilmemek bastık bastırak bastıran bastırı bastırık bastırılma bastırılmak bastırılmış bastırım bastırma bastırmak bastika baston baston francala baston gibi (veya baston yutmuş gibi) baston yutmuş gibi bastoncu bastonculuk bastonlu bastonsuz basuç basur basur memesi basur otu basurlu basurotu basübadelmevt basya baş baş ağırlık baş ağrısı baş ağrısı olmak baş ağrıtmak baş alamamak baş almak baş aşağı baş aşağı düşmek baş aşağı etmek baş aşağı gelmek baş aşağı gitmek baş bağlamak baş baş baş başa baş başa (veya kafa kafaya) vermek baş başa bırakmak baş başa kalmak baş başa olmak baş başa vermek baş belâsı baş bezi baş bıçağı baş biti baş bulmak baş çanağı baş çekmek baş çevirtmek baş döndürmek baş döndürücü baş dönmesi baş edebilmek baş eğmek baş elde iken baş etmek (veya edememek) baş gelmek baş göstermek baş göz etmek baş göz olmak baş kaldırma baş kaldırmak baş kaldırmamak baş kesmek baş kıç vurmak baş kırılır fes içinde, kol kırılır yen içinde baş komak (koymak) baş koşmak baş nereye giderse, ayak da oraya gider baş ol da, istersen soğan başı ol baş olan boş olmaz baş örtüsü baş sağlığı baş sağlığı dilemek baş sallamak baş tacı baş tacı etmek baş tutamamak baş tutmak baş ucu baş ucu kitabı baş üstünde tutmak baş üstünde yeri var baş üstüne baş vermek baş vurmak baş yakmak baş yapmak baş yarılır (kırılır) börk (fes) içinde, kol kırılır kürk (yen) içinde baş yarılır börk içinde, kol kırılır kürk içinde baş yarma baş yastığı baş yemek (başını yemek) baş-lık başa başa baş başa baş gelmek başa baş noktası başa çıkmak başa geçmek başa gelen çekilir başa gelmek başa güreşmek başa vermek başacı başagut başağaç başağırlık başağrısı başağrısıolmak başak başak bağlamak başak bağlamak (veya tutmak) başak toplamak başakçı başakçık başaklama başaklamak başaklanma başaklanmak başaklı başaktör başaktörlük başaktris başaktrislik başalmış başaltı başaramamak başaramayacağın başaran başarı başarı göstermek (veya kazanmak) başarıdan başarıgösterememek başarılamayan başarılar başarılı başarılma başarılmak başarılmış başarım başarısağlamak başarısağlayamamak başarısız başarısız olmak başarısızlığa uğramak başarısızlık başarıyla başarma başarmak başarmış başasistan başasistanlık başat başat karakter başatlık başatlık yasası başbağ başbakan başbakanlık başbaşa bırakmak başbayan başbayi başbuğ başçavuş başçavuşluk başçeşnici başçı başçık başçıl başdanışman başdanışmanlık başdaş başdekorcu başdekorculuk başdenetçi başdenetmen başdizgici başdizgicilik başdöndürmek başdönmesi başdu başdümenci başdümeni başefendi başeğmek başeksper başel başeser başeski başfiyat başgak başgardiyan başgarson başgarsonluk başgedikli başgelmek başgöstermek başgöz başgöz etmek başgöz olmak başhaberci başhakem başhekim başhekimlik başhemşire başhemşirelik başhostes başı başı açık başı ağrımak başı bağlanmak başı bağlı başı belâda başı belâya girmek (veya uğramak) başı bütün başı çatlamak başı çekmek başı dara düşmek başı daralmak başı darda kalmak başı derde girmek başı dertte başı devletli başı dimdik başı dinç başı dönmek başı dumanlı başı göğe ermek (veya değmek) başı havada başı hoş olmamak başı için başı kalabalık başı kazan gibi olmak başı nâra yanmak başı önünde başı sıkılmak (veya sıkışmak) başı sıkıya gelmek başı taşa değmek başı tutmak başı üstünde yeri olmak başı yastığa düşmek başı yastık yüzü görmemek başı yerde başı yerine gelmek başı yukarda başı yumuşak başı zapt olunmamak başıboş başıboş bırakmak başıboş kalmak başıboşbırakmak başıboşkalmak başıboşluk başıbozuk başıbozukluk başıdönmek başıkabak başıl başım gözüm üstüne başımla beraber başın sağ olsun başına başına balta kesilmek (veya olmak) başına belâ açmak başına belâ almak başına belâ olmak (veya kesilmek) başına bir hâl gelmek başına buyruk başına çalmak başına çalsın başına çıkarmak başına çıkmak başına çorap örmek başına dert etmek (veya açmak) başına devlet kuşu konmak başına dikmek başına dolamak başına dünyanın belâsını sarmak başına ekşimek başına geçirmek başına geçmek başına gelmek başına güneş geçmek başına güneşgeçmek başına iş açmak başına iş çıkarmak başına iş çıkmak başına kakınç etmek başına kakmak başına kalmak başına kan çıkmak başına karalar bağlamak başına oturmak başına sarmak başına taç etmek başına taş düşmek (veya yağmak) başına vur elinden ekmeğini al başına vur, ağzından lokmasını al başına vurmak başına yıkmak başında başında beklemek (veya durmak) başında değirmen çevirmek başında kavak yeli esmek başında olmak başında paralansın başında torbası eksik başından başından almak başından aşağı kaynar sular dökülmek başından aşkın olmak başından atmak başından büyük işlere girişmek (veya kalkışmak) başından geçmek başından kesmek başından korkmak başından savmak başını ağrıtmak başını ağrıtmamak (veya başınızı ağrıtmayayım) başını alamamak başını alıp gitmek başını ateşlere yakmak başını bağlamak başını beklemek başını belâya sokmak başını bir yere bağlamak başını boş bırakmak başını çatmak başını çıkarmak başını derde sokmak başını dik tutmak başını dinlemek başını döndürmek başını duman almak başını ezmek başını gözünü yarmak başını istemek başını kaldırmamak başını kaldırmamak (veya kaldıramamak) başını kaşımaya vakti olmamak (veya başını kaşıyacak vakti olmamak) başını kaşıyacak vakti olmamak başını koltuğunun altına almak başını kurtarmak başını nâra yakmak başını ortaya koymak başını sokmak başını taştan taşa çarpmak başını taştan taşa vurmak başını toplamak başını uçurmak başını vermek başını yakmak başını yemek başınıağrıtmak başınıalıp gitmek başınıbeklemek başınıbelâya sokmak başınıbir yere bağlamak başınıdinlemek başınıeğmek başınıkaldırmamak başınıkurtarmak başının altında başının altından çıkmak başının çaresine bakmak başının derdine düşmek başının dikine gitmek başının etini yemek başının gözünün sadakası başınıuçurmak başıüstünde yeri olmak başimam başka başka biri başka işi yok mu? başka olmak başkaca başkafiye başkahraman başkal başkaları başkalarına başkalarını başkalarınıaldatmak başkalaşım başkalaşma başkalaşmak başkalaştırma başkalaştırmak başkaldıran başkaldırı başkaldırıcı başkaldırma başkaldırmak başkaldırmamak başkalık başkan başkan vekili başkan yardımcısı başkanlar başkanlık başkanlık etmek başkanlık makamı başkanlık sistemi başkara başkarakter başkası başkâtip başkâtiplik başkent başkentlik başkesit başkır başkilise başkişi başkomutan başkomutanlık başkonakçı başkonsolos başkonsolosluk başkoşul başköşe başköşeye kurulmak başkumandan başkumandanlık başkurt başkurtça başladaçu başlag başlâhana başlak başlama başlama meridyeni başlama vuruşu başlama! başlamak başlangıç başlangıç noktası başlangıç tutmak başlangıçta başlanılma başlanılmak başlanma başlanmak başlantı başlarken başlatan başlatıcı başlatılma başlatılmak başlatma başlatmak başlayıcı başlayış başlı başlı başına başlıca başlık başlık atmak (veya koymak) başlık vermek başlıkçı başlıklarda başlıklı başlıksız başmabeyinci başmak başmakale başmakçı başmakçılık başmaklık başmal başmisafir başmuallim başmuallimlik başmubassır başmuharrir başmuharrirlik başmurakıp başmurakıplık başmüdür başmüdürlük başmüfettiş başmüfettişlik başmühendis başmühendislik başmürettip başmürettiplik başmüsevvit başmüşavir başnak başnokta başoda başolgu başoluşmak başoyuncu başoyunculuk başöğretmen başöğretmenlik başörtü başörtülü başpapaz başpapazlık başparmak başpehlivan başpehlivanlık başpiskopos başpiskoposluk başrahip başrahiplik başrejisör başrejisörlük başrol başsağlığıdilemek başsavcı başsavcılık başsız başsızlık başşad başşehir başta başta (veya başında) bulunmak başta gelmek başta gitmek başta taşımak baştaban baştabip baştabiplik baştacı baştaki baştan baştan aşağı baştan aşmak baştan başa baştan çıkarmak baştan çıkmak baştan kalmış (veya kalma) baştan kara etmek baştan kara gitmek (veya etmek) baştan savma baştan savmacı baştan savmacılık baştan sona baştanımaz baştanımazlık baştankara baştankaragiller baştansavma baştarda başteknisyen başteknisyenlik baştın baştınki baştutamamak baştutmak başucu başucu noktası başucu uzaklığı başuzman başuzmanlık başülke başüstü başvekâlet başvekil başvekillik başveren başvermek başvermiş başvurdurma başvurdurmak başvurma başvurmak başvuru başvurucu başvurulma başvurulmak başyapıt başyardımcı başyargıcı başyaver başyaverlik başyazar başyazarlık başyazı başyazman başyazmanlık başyemek başyıldız başyönetmen başyönetmenlik başyukarı bat bata çıka batağa saplanmak batak batak çulluğu batakçı batakçıl batakçılık batakçulluğu batakhane bataklı bataklık bataklık ardıcı bataklık baykuşu bataklık gazı bataklık keteni bataklık kırlangıcı bataklık kuşları bataklık nergisi bataklıkçulluğu bataklıklarda batal batar batarya batarya ateşi batarya kutusu bataryalı batbat bateri baterist batı batı avrupa batı bloku batı türkçesi batıcı batıcılık batıda batık batıl batıl inanç batıl itikat batılı batılıca batılıcalık batılılaşma batılılaşmak batılılaşmasınısağlamak batılılaşmış batılılaştırma batılılaştırmak batılılık batım batın bâtın batının batınî bâtıni batınîye batıran batırık batırılma batırılmak batırma batırmak batış bati batik batimetre batisfer batiskaf batkı batkın batkınlık batma batmak batman batmaz batmış batonsale batöz batruş batsat batsık battal battal edilmek battal etmek battal olmak battaniye battaniyeli battı balık yan gider batu batuga batur baturgan batut batyal bav bavcı bavırgan bavlı bavlıma bavlımak bavul bavul ticareti bavulcu bavullu bavyeralı bay baya bayağı bayağı kaçmak bayağı kesir bayağıkaçmak bayağılaşma bayağılaşmak bayağılaştırma bayağılaştırmak bayağılık bayahtan bayak bayan bayan kuaförü bayan terzisi bayar bayat bayatı bayatî bayatîaraban bayatîbuselik bayatlama bayatlamak bayatlatma bayatlatmak bayatlık bayatsı bayatsımak bayça bayçu baydak baydan baygı baygın baygın baygın bakmak baygın düşmek baygınlaşma baygınlaşmak baygınlık baygınlık geçirmek baygıntı bayıla bayıla bayılma bayılmak bayılmasınısağlamak bayılmış bayıltan bayıltıcı bayıltma bayıltmak bayılttırma bayılttırmak bayın bayındır bayındırcı bayındırlaşma bayındırlaşmak bayındırlaştırma bayındırlaştırmak bayındırlık bayındur bayır bayır aşağı bayır kuşu bayır turpu bayır yukarı bayırdan bayırkuşu bayırlaşma bayırlaşmak bayırlık bayırturpu bayıtmış bayi bayilik baykuş baykuş gibi baykuşgiller baykuşgillerden bayla baylam baylamış baylan baylanış baylanlık baylanma baylanmak bayma baymak baypas baypas ameliyatı bayraç bayrağı yarıya indirmek bayrak bayrak açmak bayrak çekmek (veya asmak) bayrak dikmek bayrak direği bayrak gibi bayrak merasimi bayrak töreni bayrak yarışı bayrakaltı bayrakçı bayrakçık bayrakları açmak bayraklaşma bayraklaşmak bayraklı bayraklık bayraktar bayraktarlığını yapmak bayraktarlık bayraktarlık etmek bayram bayram alayı bayram ayı bayram çocuğu bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü bayram etmek (veya yapmak) bayram günü bayram haftasını mangal tahtası anlamak bayram haftasınımangal tahtasıanlamak bayram havası bayram hediyesi bayram koçu gibi bayram namazı bayram şekeri bayram tebriği bayram topu bayram yeri bayram ziyareti bayramda seyranda bayramdan bayrama bayramî bayramîlik bayramlarda bayramlaşma bayramlaşmak bayramlık bayramlık ad bayramlık ağız bayramlık ağzını açmak bayramlık ağzınıaçmak bayramüstü bayramüzeri bayrı bayrılık baysa baysal baysallık baysan baysin baysungur baytag baytar baytarlık bayuk baz baz losyon baza bazal bazalt bazar bazda bazen bazende bazı bazı bazı bazı dingil döner bazı teker bazıbölgelerde bazıları (veya bazısı) bazısı baziçe bazidiyospor bazik bazik oksitler bazilika bazit bazitli mantarlar bazlama bazlamaç bazlaşma bazman bazuka be bebe bebe aspirini bebe bölük bebecik bebek bebek beklemek bebek gibi bebek ölümü bebekçe bebeklere bebekleşme bebekleşmek bebeklik bebeklik etmek beberuhi bécasse becayiş becayiş etmek becelleşme becelleşmek becerememek beceren beceri becerik becerikli bece­rikli beceriklilik beceriksiz beceriksizce beceriksizler beceriksizleşmek beceriksizlik becerili becerisini becerme becermek becet becik becir becit beç tavuğu beçene beçirik bed bedahet bedaheten bedava bedava sirke baldan tatlıdır bedavacı bedavacılık bedavadan bedavadan ucuz bedavalaşma bedavalaşmak bedavasına bedavaya bedayi bedbaht bedbaht etmek bedbaht olmak bedbahtlık bedbin bedbin etmek bedbin olmak bedbinleşme bedbinleşmek bedbinleştirme bedbinleştirmek bedbinlik bedçehre beddua beddua etmek beddua sinmek bedduası tutmak bedduasını almak bedel bedel tutmak bedel vermek bedelci bedelli bedelli askerlik bedelsiz bedelsiz ithalât beden beden cezası beden eğitimi beden işçisi beden terbiyesi bedence bedenci bedenen bedeni bedenî bedeniyle bedenli bedensel beder bedesten bedeva bedevî bedeviler bedevîlik bedhah bedi bedihî bediî bediîleşme bediîleşmek bediiyat bedik bedir bedirik bedirlenme bedirlenmek bedirleşme bedirleşmek bediz bedizci bednam beduh bedük begayet begdili begen begençe begesin begisi begonvil begonya begonyagiller begonyagillerden begüm beğ beğceğiz beğdaş beğde beğdeş beğdi beğdüz emen beğeç beğence beğendi beğendiği beğendirme beğendirmek beğenen beğeni beğenilecek beğenilen beğenilerek beğenili beğenilir beğenilme beğenilmek beğenilmemek beğenilmesini beğenilmeyen beğenilmez beğenilmiş beğenirlik beğeniş beğenme beğenmek beğenmeme beğenmemek beğenmeyen kızını (veya küçük kızını) vermesin beğenmezlik beğer beğlik beğrek behavyorizm behemehal beher behey behime behimi behimî behimîlik behişt behlül behre behresiz beis beis görmemek beis yok bej bek beka beka bulmak bekar bekâr bekâr kalmak (veya yaşamak) bekâr odası bekâra karı boşaması kolaydır bekâret bekârhane bekarın parasını it yer, yakasını bit bekârların bekârlık bekarlık maskaralık bekârlık sultanlık bekas bekçi bekçi kalmak bekçilik bekçilik etmek bekem beken beket beki bekik bekim bekinme bekinmek bekitme bekitmek bekle yârin köşesini! beklediğim beklediğini bekleme bekleme odası bekleme salonu bekleme yeri beklemeden beklemek beklemeli beklenen beklenildiği beklenilenin beklenilme beklenilmek beklenilmeyen beklenir beklenme beklenmedik beklenmek beklenmeyen beklenmez beklenmezlik beklenmezlik fiili beklenti beklentisi beklersin! beklerulak bekleşme bekleşmek bekletilme bekletilmek bekletme bekletmeden bekletmek bekleyen bekleyerek bekleyiş bekri bekrilik bekrîyelik bektaşi bektaşî bektaşî babası bektaşî dedesi bektaşî sırrı bektaşî üzümü bektaşîkavuğu bektaşîlik bel bel ağrısı bel bağı bel bağlamak bel bel bel bellemek bel etmek bel evlâdı bel fıtığı bel gevşekliği bel kemeri bel kemiği bel kıra kıra bel kırmak bel kündesi bel soğukluğu bel soğukluğuna uğratmak bel vermek bela belâ belâ aramak belâ çıkarmak belâ kesilmek belâ okumak belagat belâgat belâgatli belâgatsiz belâhat belalar belâlar belâlar mübareği belâlı belarus belarus cumhuriyeti belâsı belâsını bulmak belâya çatmak (girmek veya uğramak) belâya uğramak belâyı satın almak belbağı belce belcek belçika belçikalı belçin belde beldeitayyibe beldek beledî belediye belediye başkanı belediye çavuşu belediye encümeni belediye meclisi belediye nikâhı belediye polisi belediye reisi belediye sarayı belediye suçları belediye teşkilâtı belediyeci belediyecilik belediyeler belediyelik belediyelik olmak beleh belek belek gazi beleme belemek belemir belemür belen belenme belenmek belerme belermek belertme belertmek beleş beleş (veya bahşiş) atın dişine (veya yaşına) bakılmaz beleşçi beleşçilik beleşe konmak beleşten belet beletme beletmek belge belge almak belgeci belgeç belgeçerlemek belgegeçer belgeleme belgelemek belgelendirme belgelendirmek belgelenme belgelenmek belgeler belgeleri belgeli belgelik belgesel belgesel film belgeselci belgeselcilik belgesiz belgi belgileme belgilemek belgili belgin belginlik belgisiz belgisiz sıfat belgisiz zamir belgisizlik belgit belgü beli belî beli açılmak beli bükük beli bükülmek beli çökmek beli gelmek beliğ belik belik belik belikleme beliklemek belinden gelmek belini bükmek belini doğrultmak (veya doğrultamamak) belini kırmak belini vermek belinleme belinlemek belirgi belirgin belirginleşme belirginleşmek belirginleştirme belirginleştirmek belirginlik belirleme belirlemek belirlenim belirlenimci belirlenimcilik belirlenme belirlenmek belirlenmezci belirlenmezcilik belirlenmiş belirleşme belirleşmek belirli belirli belirsiz belirli geçmiş belirli nesne belirlilik belirme belirmek belirsiz belirsiz geçmiş belirsizlik belirsizlik sıfatı belirsizlik zamiri belirteç belirten belirtev belirti belirti bilimi belirtibilim belirtik belirtilen belirtiler belirtili belirtili nesne belirtili tamlama belirtilme belirtilmek belirtilmezlik belirtilmiş belirtim belirtisiz belirtisiz nesne belirtisiz tamlama belirtke belirtken belirtme belirtme durumu belirtme grubu belirtme sıfatı belirtmek belit belitken belitleme belitlemek belitlenebilirlik beliye beliz belkemiği belki belki de belkili belladonna bellegen belleğinde belleğini yitirmek bellek bellek karışıklığı bellek kaybı bellek yitimi bellekli bellem bellembeç bellemcelik belleme bellemek bellengeç bellenmek bellenti belleten belletici belletme belletmek belletmen belli belli başlı belli belirsiz belli etmek belli olmak bellik bellilik bellisiz belo belsem bembeyaz bemol ben ben bu işte yokum ben hancı, sen yolcu oldukça ben şahımı (veya şeyhimi) bu kadar severim ben yokum benbenci benbencilik bence benci bencil bencil olmak bencilce bencileyin bencilik bencilleşme bencilleşmek bencillik bencillik etmek bencmarking bende bendegân bendegî bendehane bendelik benden benden de al o kadar benden günah gitti benden söylemesi bendenin bendeniz bendeniz cennet kuşu bendezade bendi bendir bene- benefşe benek benekçik beneklenme beneklenmek beneklerle benekleşme benekleşmek benekli benekli akbaba benekli köpek balığı bengi bengi su bengileme bengilemek bengileşme bengileşmek bengilik bengisu bengü beni sokmayan yılan bin (yıl) yaşasın beniâdem benibeşer benice beniçinci beniçincilik benildeme benildemek benim diyen benim oğlum bina okur, döner döner yine okur benimseme benimseme] benimsemediği benimsemek benimsemiş benimsenilmeyen benimsenme benimsenmek benimsenmiş benimsetme benimsetmek benimseyememe benimseyemeyen benimseyen benimseyiş benin beniz beniz geçmek benizli benk benlenme benlenmek benli benliği yoğurmak benliğinde benliğinden çıkmak benlik benlik çatışması benlik davası benlik ikileşmesi benlik yitimi benlikçi benlikçilik benmari benmerkezci benmerkezcilik benözekçi benözekçil benözekçilik bent bent etmek bent olmak bentler benzek benzeme benzemek benzemeklik benzemez benzen benzer benzer şekiller benzeri benzerler benzerlerine benzerlik benzersiz benzersizlik benzeş benzeşen benzeşik benzeşim benzeşim oranı benzeşlik benzeşme benzeşmek benzeşmezlik benzeştirici benzeştirim benzeştirmek benzet benzetçi benzeteç benzeterek benzetgeç benzeti benzeti ressamı benzetici benzetici ressam benzetilen benzetilme benzetilmek benzetim benzetiş benzetlemek benzetlemeli benzetme benzetmek benzetmek gibi olmasın benzeyen benzeyiş benzeyişsizlik benzi atmak (veya uçmak) benzi kül gibi olmak benzi sararmak benzi uçmak benzin benzin istasyonu benzin pompası benzinci benzincilik benzinde kan kalmamak benzine kan gelmek (veya benzi kanlanmak) benzinleme benzinlemek benzinli benzinlik benzol bera beraat beraat etmek beraat-i istihlal beraatızimmet beraatızimmet asıkdır beraber beraberce berabere bitmek berabere kalmak beraberinde beraberlik beraberlik müziği berat berat gecesi berat kandili berbat berbat etmek (veya eylemek) berbat olmak berber berber balığı berber bataryası berber çırağı berber dükkânı berber koltuğu berber salonu berberî berberlik berceste berçin berdar berdelacuz berdevam berdi berduş berdül'acz fırtınası bere beregen bereket bereket ki (veya bereket versin ki) bereket versin bereketlenme bereketlenmek bereketli bereketli ola! (veya olsun!) bereketlilik bereketsiz bereketsizlik bereleme berelemek berelenme berelenmek bereli beren berenarı bergamodî bergamot berge bergi bergilik bergüzar berhane berhane gibi berhava berhava etmek berhava olmak berhayat berhudar berhudar ol! beri beribenzer beriberi berik beriki beril berilyum berin beriş berjer berk berkan berke berkelyum berkem berkemal berkime berkimek berkin berkinme berkinmek berkit berkitme berkitmek berkli berkliğ berklik berkuk berlam bermuda bermutat berna bernier çamurcunu berrak berraklaşma berraklaşmak berraklaştırma berraklaştırmak berraklık berri berrî berşe bertafsil bertaraf bertaraf etmek bertaraf olmak bertik bertilme bertilmek bertme bertmek berzah besâir besalet besbedava besbelli besbeter beselemek besen beserek besermek besi besi doku besi dokulu besi dokusu besi dokusuz besi hayvanı besi merası besi örü besi suyu besibilim besibilimsel besici besicilik besihane besili besin besinlerin besinli besinsiz besinsizlik besiye çekmek besle kargayı, oysun gözünü beslek besleme besleme basın besleme gibi besleme kız beslemek beslemelik beslenen beslengi beslenilme beslenilmek beslenme beslenme bozukluğu beslenme çantası beslenme eğitimcisi beslenme eğitimi beslenme odası beslenme saati beslenme uzmanı beslenmek beslenmesini besletme besletmek besleyen besleyici besli besmele besmele çekmek besmelesiz beste beste bağlamak beste yapmak besteci bestecinin bestekar bestekâr besteleme bestelemek bestelenme bestelenmek bestelenmiş besteli bestelik bestenigâr bestesiz bestseller beş beş altı beş aşağı beş yukarı beş beter beş binlik beş bir beş dört beş duyu beş iki beş kardeş beş milyonluk beş on beş para almamak beş para etmez beş paralık beş paralık etmek beş paralık olmak beş parasız beş parmak bir olmaz beş üç beş vakit beş yüzlü beş yüzlük beşaret beşaşet beşbıyık beşer beşer şaşar beşerî beşerî coğrafya beşeriyet beşeriyetçi beşeriyetçilik beşerleme beşerli beşgen beşibirarada beşibirlik beşibiryerde beşiğini sallamak beşik beşik kertiği beşik kertme beşik salıncak beşikçi beşiklik beşiklik etmek beşikörtüsü beşiksandalye beşikten mezara kadar beşinci beşinci kol beşîr beşiz beşizli beşkardeş beşleme beşlemek beşli beşlik beşlik simit gibi kurulmak beşme beşparalık etmek beşparalık olmak beşparmak beşparmak otu beşparmakotu beşpençe beştaş beşuş bet bet beniz kalmamak bet bet bakmak bet suratlı beta beta ışınları betatron betelemek betelenmek beter beter etmek beterin beteri var beterleşme beterleşmek beti beti benzi kireç kesilmek (beti benzi atmak, solmak veya beti benzi uçmak) beti bereketi kalmamak (veya kaçmak) betik betikevi betikler betil betili betili sanat betim betimleme betimlemeci betimlemek betimlemeli betimlenme betimlenmek betimleyici betimsel betimsel dil bilgisi betine gitmek betisiz betisiz sanat beton beton gibi betonarme betonarmeci betonarmede betoncu betondan betoniyer betonkarar betonlaşma betonlaşmak betonyer betül bevliye bevliyeci bevliyecilik bevvap bey bey (veya paşa) gibi yaşamak bey armudu bey erki bey kardeş bey mi yaman, el mi yaman beyaban beyan beyan etmek beyanat beyanat vermek (veya beyanatta bulunmak) beyanname beyaz beyaz adam beyaz ayı beyaz baston beyaz cam beyaz dizi beyaz eşya beyaz et beyaz etmek (veya beyaza çekmek) beyaz ırk beyaz iş beyaz kitap beyaz kömür beyaz oy beyaz perde beyaz peynir beyaz rus beyaz rusya beyaz rusya cumhuriyeti beyaz sabun beyaz şarap beyaz zehir beyazca beyazımsı beyazımtırak beyazın adı, esmerin tadı beyazlamak beyazlanma beyazlanmak beyazlaşma beyazlaşmak beyazlaştırmak beyazlatıcı beyazlatılmak beyazlatma beyazlatmak beyazlı beyazlık beyazperde beyazsinek beyaztilki beybaba beybut beycik beyefendi beyge beygir beygir gücü beygirci beygirli beygirlik beygirsiz beyhude beyhude yere beyhudelik beyim beyin beyin cerrahı beyin cerrahîsi beyin göçü beyin gücü beyin jimnastiği beyin kanaması beyin karıncıkları beyin omurilik sıvısı beyin orağı beyin takımı beyin üçgeni beyin yıkamak beyin zarı beyin zarları beyincik beyinli beyinsel beyinsi beyinsiz beyinsizlik beyit beyitli beyiye beylem beylen beyler beyler buyruğu yoksula kan ağlatır beylerbeyi beyli beylik beylik fırın has çıkarır beylik söz beylikçi beynamaz beynelmilel beynelmilelci beynelmilelcilik beynen beyni beyni atmak beyni bulanmak beyni karıncalanmak beyni kaynamak beyni sıçramak beyni sulanmak beynin beyninde beyninde şimşek çakmak beyninde şimşekler çakmak beyninden vurulmuşa dönmek beynine girmek beynine vurmak beynini kemirmek beyoğlu beyrek beysbol beysbolcu beysoylu beyt-i lâhık beytülmal beyyine beyza beyzade beyzadelik beyzi beyzî bez bez alırsan musul'dan, kız alırsan asilden bez bağlamak bez tüyler bez...mekden. bezci bezcilik bezdirici bezdirilme bezdirilmek bezdirme bezdirmek beze bezek bezekçi bezekleme bezeklemek bezekler bezekli bezeksel bezeleme bezelemek bezeli bezelye bezem bezemci bezeme bezemeci bezemecilik bezemecilikle bezemek bezemeli bezemelik bezemleme bezemlemek bezemsel bezen bezeniş bezenme bezenmek bezenmiş bezenti bezetme bezetmek bezeyici bezeyiş bezgi bezgin bezginleşme bezginleşmek bezginlik bezginlik getirmek bezginlik vermek bezi herkesin arşınına göre vermezler bezik bezilme bezilmek bezir bezir yağı bezirgân bezirgân pilavı bezirgânbaşı bezirgânlık bezirleme bezirlemek bezleme bezlemek bezler bezm bezme bezmek bezmiş bezsi bezzaka bezzaz bezzazlık bh bhutan bıcı bıcı bıcı bıcı yapmak bıcıbıcıyapmak bıcıl bıcılgan bıcır bıcır bıcırgan bıcik bıçak bıçak altına yatmak bıçak atmak bıçak bıçağa gelmek bıçak çekmek bıçak gibi bıçak gibi kesilmek bıçak gibi kesmek bıçak gibi saplanmak bıçak kemiğe dayanmak bıçak kınını kesmez bıçak sırtı bıçak silmek bıçak vurmak bıçak yarası onulur, dil yarası onulmaz bıçak yemek bıçakçı bıçakçılık bıçaklama bıçaklamak bıçaklanma bıçaklanmak bıçakları bıçaklatma bıçaklatmak bıçaklı bıçaklık bıçgın bıçık bıçılgan bıçik bıçkı bıçkı evi bıçkı tozu bıçkıcı bıçkıevi bıçkıhane bıçkın bıçkınlaşma bıçkınlaşmak bıçkınlık bıdık bıkılan bıkılma bıkılmak bıkılmayan bıkıp usanmak bıkış bıkışma bıkışmak bıkkın bıkkınlık bıkkınlık gelmek bıkkınlık vermek bıkkıntı bıkma bıkmak bıkmış bıktıran bıktırıcı bıktırma bıktırmak bıldır bıldırcın bıldırcın eti bıldırcın gibi bıldırki bılkıma bılkımak bılla bıllık bıllık bıngıl bıngıl bıngıl bıngıldak bıngıldama bıngıldamak bırak allah'ını seversen bırak ki bırakılma bırakılmak bırakılmış bırakım bırakış bırakışma bırakışmak bırakıt bırakma bırakmak bırakmamak bırakmasınısağlamak bıraktığım (bıraktığı), bağladığım (bağladığı) yerde (çayırda) otluyorsun (otluyor) bıraktırma bıraktırmak bıtık bıtırak bıyığı bıyığı terlemek bıyığıçıkmak bıyığını balta kesmez olmak bıyığını silmek bıyık bıyık altından gülmek bıyık bırakmak bıyık burmak (veya bükmek) bıyıklanma bıyıklanmak bıyıkları ele almak bıyıklı bıyıklı balık bıyıksız bızbız bızdık bızır bi bi- bî-emanî bi-şuur bi-zâtihi bi?l-vâsıda bi't-tab biaman bîaman biat biat edilmek biat etmek bîbaht bibedel bîbehre biber biber atmak biber dolması biber gibi biber gibi yanmak biber salçası biber turşusu biberimsi biberiye biberleme biberlemek biberli biberlik biberon bibersi bibersiz bibi biblio bibliosoph biblisof bibliyofil bibliyograf bibliyografi bibliyografik bibliyografya bibliyoman bibliyomani bibliyotek bibliyotekçi biblo biblo gibi bici bicik bicili bîçare bîçâre bîçare olmak bîçarelik biçe biçem biçembilim biçemleme biçemlemek biçen biçenek biçerbağlar biçerdöver biçici biçicilik biçik biçilme biçilmek biçilmiş biçilmiş kaftan biçim biçim almak biçim bilimi biçim birimi biçim bozulması biçimbilim biçimbilimsel biçimbirim biçimce biçimci biçimcilik biçimde biçimdizim biçime sokmak (veya biçim vermek) biçimi biçimin biçiminde biçimine getirmek biçimini biçimleme biçimlendirilme biçimlendirilmek biçimlendirme biçimlendirmek biçimlenme biçimlenmek biçimlenmiş biçimler biçimleri biçimlerini biçimli biçimsel biçimselleştirme biçimselleştirmek biçimsellik biçimsiz biçimsizleşme biçimsizleşmek biçimsizleşmiş biçimsizlik biçin biçintilik biçiş biçit biçki biçki dikiş kursu biçki dikiş yurdu biçki yapmak biçki yurdu biçkici biçkiyi biçme biçmek biçti biçtirme biçtirmek bid'at bidar bîdar bidayet bide bider bidon bidoncu bienal biftek bifyografi bîgâne bîgânelik bîgaye bige bigem bigen bigendik bigudi bîgünah bîhâb bîhaber bihakkın bihin bîhuş biilâç bîilâç bijon anahtarı bijuteri bîkarar bikarbonat bike bîkes bîkeslik biket bikini bikir bil bilader ağacı bilâder ağacı bilağ bilahara bilâhare bilâistisna bilâkaydüşart bilakis bilâkis bilanço bilânço bilâr bilârdo bilardo sopası bilârdocu bilârdoculuk bilârdoda bilasebep bilâvasıta bilcümle bildiğinden şaşmamak (veya kalmamak) bildiğini bildiğini okumak bildiğini yapmak bildiğini yedi mahalle bilmez bildik bildik çıkmak bildim bileli (veya bildik bileli) bildiren bildirerek bildirge bildiri bildirilme bildirilmek bildirilmiş bildirim bildirim ödencesi bildirimlik bildiriş bildirişim bildirişme bildirişmek bildirme bildirme cümlesi bildirme kipleri bildirmek bile bile bile bile bile lâdes bilecen bilecenlik bileda bileği bileği taşı bileğinde altın bileziği olmak bileğine güvenmek bileğine kadar (veya bileklerine kadar) bileğinin hakkı ile bilek bilek damarı bilek gibi bilek gücü bilek güreşi bilek kuvveti bilek saati bileklik bileme bilemedin (veya bilemediniz) bilemek bilememek bilen bilenme bilenmek bilerek bileşen bileşik bileşik faiz bileşik kap bileşik kaplar bileşik kesir bileşik önerme bileşikgiller bileşikgillerden bileşim bileşke bileşme bileşmek bileştirici bileştirme bileştirmek bilet bilet kesmek biletçi biletçilik biletli biletme biletmek biletsiz bileyici bileyicilik bilez bilezik bilezikli bilfarz bilfiil bilge bilgece bilgelik bilgen bilgi bilgi edinmek bilgi işlem bilgi kuramı bilgi şöleni bilgi toplamak bilgici bilgicilik bilgiç bilgiç bilgiç bilgiçlik bilgiçlik satmak (veya taslamak) bilgilendirme bilgilendirmek bilgilenme bilgilenmek bilgiler bilgileşim bilgili bilgilik bilgilikçi bilgiliksel bilgin bilgince bilginin bilginler bilginlik bilgisayar bilgisayar mühendisi bilgisayar programcısı bilgisayarcı bilgisayarcılık bilgisayarı bilgisayarlamak bilgisayarlaşmak bilgisi bilgisini bilgisiz bilgisizler bilgisizlik bilgiyazar bilgiye bilgiyi bilgü bilhassa bili bili bili bilibamın bilici bilig bililtizam bilim bilim adamı bilim dışı bilim kadını bilim kuramı bilim kurgu bilim kurgusal bilimci bilimcilik bilimde bilimdışı bilime bilimkurgu bilimler bilimsel bilimsel deneycilik bilimsel düşünce bilimsel sosyalizim bilimsel sosyalizm bilimsel toplantı bilimselleştirme bilimselleştirmek bilimsellik bilimsiz bilimsizlik bilinci bilincin bilincine varmak bilincini yitirmek bilinç bilinç akışı bilinç dışı bilinç kaybı bilinçaltı bilinçlendirme bilinçlendirmek bilinçlenme bilinçlenmek bilinçli bilinçlilik bilinçsiz bilinçsizlik bilindik bilinemeyen bilinemez bilinemezci bilinemezcilik bilinen bilinenden bilinircilik biliniyor bilinme bilinmedik bilinmek bilinmeyen bilinmeyenin bilinmeyerek bilinmez bilinmezcilik bilinmezlik bilir bilir bilmez bilirkişi bilirkişi raporu bilirkişilik bilisiz bilisizlik bilistifade biliş biliş çıkmak bilişçıkmak bilişim bilişim ağı bilişim teknolojisi bilişimci bilişimde bilişme bilişmek bilişsel bilit biliyormuyum billahi billâhi billboard billur billûr billûr cisim billûr gibi billur, kristal billûrî billuri, kristalin billûriye billûrlaşma billûrlaşmak billûrlaşmış billûrlaştırma billûrlaştırmak billûrlu billursu billûrsu billurumsu bilme bilmece bilmece çözmek bilmece gibi konuşmak bilmeceli bilmeden bilmediği bilmediği beş vakit namaz bilmek bilmeksizin bilmem hangi (veya bilmem kaç, kim, nasıl, ne) bilmemek bilmemezlik bilmeyerek bilmez bilmezcelik bilmezleme bilmezlemek bilmezlenme bilmezlenmek bilmezlik bilmezlikten gelme bilmezlikten gelmek bilmiş bilmukabele bilmünasebe bilsat bilseme bilumum bilun bilvasıta bilye bilyeli bilyeli yatak bilyon bimarhane bin bin atın varsa inişte in, bir atın varsa yokuşta bin bin bilsen de bir bilene danış bin bir bin bir ayak bir ayak üstüne bin can ile bin dallı bin derde deva bin dereden su getirmek bin işçi, bir başçı bin kalıba girmek bin kat bin nasihatten bir musibet yeğdir bin pişman olmak bin tarakta bezi olmak bin tasa bir borç ödemez bin türlü bin yaşa! bin zahmetle bina bina bakımcısı bina etmek binaen binaenaleyh binalar binalaşmak bînamaz binbaşı binbaşılık binbiryaprak binde bir bindi bindiği dalı kesmek bindirilme bindirilmek bindirilmiş kuvvetler bindirim bindirimli bindirme bindirme kilit bindirmek binek binek atı binek taşı binen biner bingi bini bini aşmak bini bir paraya binici binicilik binilecek binilme binilmek binin yarısı beş yüz (o da bizde yok) bininci biniş binişme binişmek binit binlerce binlik binme binmek binnetice binyıl biokütle biomedikal biomekanik biomikroskop bîperva bir bir ..., bir (veya bir de) bir (veya sağ) elinin verdiğini öbür (veya sol) elin duymasın bir (veya tek başına) bir abam var atarım, nerede olsam yatarım bir acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır bir ağacın gölgesinde bir sürü yatar bir ağızdan bir ağızdan çıkan bin dile yayılır bir ağızdan çıkıp bin dile yayılır bir alay bir âlem bir an bir an önce bir anda bir ara bir araba bir arada bir aralık bir araya gelmek bir araya getirmek bir arpa boyu (gitmek veya yol almak) bir aşağı bir yukarı bir atımlık barutu olmak (veya kalmak) bir avuç bir avuç altının olacağına bir avuç toprağın olsun bir avuç toprak olmak bir ayağı çukurda olmak bir ayak önce (evvel) bir ayak üstünde bin yalan söylemek (veya bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek) bir baba dokuz evlâdı besler, dokuz evlât bir babayı beslemez bir baba dokuz oğlu besler, dokuz oğul bir babayı beslemez bir bakıma bir baltaya sap olmak bir bardak suda fırtına koparmak bir başına bir baştan (veya uçtan) bir başa (veya uca) bir ben, bir de allah bilir bir biçimine getirmek bir bir bir boy bir boyda bir boydan bir boya bir bu eksikti bir çatı altında (olmak veya bulunmak) bir çekirdek geri kalmamak bir çenekliler bir çenetli bir çırpıda bir çiçekle bahar (veya yaz) olmaz bir çiçekle bahar olmaz bir çiçekle yaz olmaz bir çift bir çift söz bir çift sözü olmak bir çoğu bir çok bir çokları bir çöplükte iki horoz ötmez bir çuval inciri berbat etmek bir daha bir daha yüzüne bakmamak bir dalda duramamak bir dalda durmamak bir damla bir de bir dediği bir dediğini tutmamak bir dediği iki olmamak bir dediğini iki etmemek bir defa bir defada bir defalık bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramazmış bir derece bir derece (veya bir dereceye kadar) bir dereceye kadar bir deri bir kemik (kalmak) bir dikili ağacı olmamak bir dirhem bir dirhem bal için bir çeki keçiboynuzu çiğnemek bir dirhem et bin ayıp örter bir dirhem gümüşün üstünde oturmaya bir kantar göt gerek bir dokun bin ah işit (dinle) kaseifağfurdan bir dolu bir don bir gömlek bir dostluk kaldı! bir dudağı yerde bir dudağı gökte bir düzine bir düziye bir el bir el bir eli yıkar, iki el bir yüzü yıkar bir elden bir eli yağda bir eli balda (olmak) bir elin nesi var, iki elin sesi var bir elin sesi çıkmaz bir elini bırakıp ötekini öpmek bir elinin verdiğini öbür elin görmesin bir elle verdiğini öbür elle almak bir elmanın yarısı o bir elmanın yarısı o, yarısı bu bir evcikli bir fende kazık kakmak bir fincan (veya bir acı) kahvenin kırk yıl hatırı vardır bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır bir gecelik bir gömlek aşağı bir gömlek fazla eskitmiş olmak bir görüş, bir kör biliş bir göz ağlarken öbür göz gülmez bir göz gülmek bir gözeli bir gözeliler bir gün evvel bir günden bir güne bir günlük beylik beyliktir bir güzel bir hâl olmak bir hamlede bir hayli bir hoş bir hoş eylemek bir hoş olmak bir hoşeylemek bir hoşluğu olmak bir hoşolmak bir hücreli bir içim su (gibi) bir iğne bir iplik olmak bir iki bir iki demeden (demeye kalmadan) (veya bir iki derken) bir işaretine bakmak bir iştir oldu bir kaç bir kafada bir kalem bir kalem geçmek bir kalemde bir kapıya çıkmak bir karar bir kararda bir allah bir karış bir karış beberuhi bir karıyla bir koca, dırdır eder her gece bir kaşık suda boğmak bir katar deveyi bir eşek yeder bir kazanda kaynamak bir kenarda durmak bir kere bir kerecik bir kıyamettir gitmek (veya kopmak) bir kızı bin kişi ister, bir kişi alır bir kol çengi (olmak) bir koltuğa iki karpuz sığmaz bir korkak bir orduyu bozar bir koşu bir koyundan iki post çıkmaz bir köroğlu, bir ayvaz bir köşeye atmak bir köşeye koymak bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak bir kurşun atımı bir küme bir lahzada bir lokma bir hırka bir mum al da derdine yan bir nebze bir nebzecik bir nefeste bir nice bir numara bir numaralı bir o kadar bir o yana, bir bu yana bir olmak bir ölçüde bir örnek bir papel etmemek bir paralık etmek bir parça bir parmak bir postum var atarım, nerede olsa yatarım bir pul etmemek bir pula satmak bir seksen uzanmak bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, sonunda yakalanırsın çekirge (veya üçüncüsünde avucuma düşersin çekirge) bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, üçüncüde ele geçersin çekirge bir sıkımlık canı olmak bir sıra bir solukta bir söyle on dinle bir söyledi pir söyledi bir söz bin büyüye bedeldir bir sözünü iki etmemek bir sürü bir şey bir şey sanmak bir şey söylemek bir şeye benzememek bir şeyin şuyuu vukuundan beterdir bir şeyler (veya bir şey) olmak bir şeyler, bir şeyler bir tabur bir tahtada bir tahtası eksik bir tane bir tanem bir tarafa bırakmak (veya koymak) bir taşla iki kuş vurmak bir tek atmak bir temiz bir terimli bir tomar bir torba kemik bir tuhaflığı olmak bir tutmak (veya bir görmek) bir türlü bir vakitler bir varmış bir yokmuş bir yakadan baş çıkarmak bir yana bir yana dünya bir yana bir yandan (yanda) bir yastığa baş koymak bir yastıkta kocamak bir yaşına daha girmek bir yığın bir yiyip bin şükretmek bir yol bir yol tutturmak bir yolunu bulmak bir zaman bir zamanlar bira bira bardağı bira mayası biracı biracılık birader birahane birahaneci biralık biraz birazcık birazdan birazı birbiri birbiri için yaratılmış olmak birbiri üstüne gelmek birbirine düşmek birbirine girmek birbirine katmak birbirini tutmaz birbirini yemek birbirinin ağzına girmek birbirinin ağzına tükürmek birbirinin gözünü çıkarmak birbirinin gözünü oymak birci bircilik birçe birçek birçeneklilerden birçoğu birçok birdemlemek birden birdenbire birdirbir bire ... vermek bire beş katmak bire beşkatmak bire bin katmak bire bir bire bir eşleme birebir birebir gelmek birem birer birer birer birer ikişer bireşim bireşimli birey birey oluş birey üstü bireyci bireycilik bireye bireyi bireyin bireyler bireylere bireyleri bireylerin bireyleşme bireyleştirme bireyleştirmek bireylik bireysel bireyselleştirme bireyselleştirmek bireysellik birfiil birge birgen biri biri çok olmak biri eşikte biri beşikte biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar birice biricik biridin birifing biriki birikim birikimci birikimcilik birikimi birikimlik birikinti birikinti konisi birikiş birikişme birikişmek birikme birikme havzası birikmek birikmiş biriktiri biriktirici biriktirim biriktirme biriktirmek biriktirrnek birileri birim birimci ekonomi birimler bölüğü birincasıf birinci birinci çağ birinci gelmek (veya çıkmak) birinci olmak birinci orun birinci zar birincil birincil grup birincilik birincisi birincivasıf birinde birinden birinden) buz gibi soğumak birine birini birinin birinin başına dikilmek birinin çanına ot tıkmak (tıkamak veya tıkanmak) birisi birisinden biri birkaç birkaçı birke birkit birleme birlemek birler birleşen birleşenleri birleşik birleşik cümle birleşik fiil birleşik isim birleşik kap birleşik kaplar birleşik kelime birleşik krallık birleşik oturum birleşik oy pusulası birleşik zaman birleşikgillerden birleşikgillereden birleşilme birleşilmek birleşim birleşimini birleşimlerini birleşimli birleşkecilik birleşme birleşme değeri birleşmek birleşmiş birleşmiş milletler birleşmiş milletler örgütü birleştiren birleştirici birleştirilmiş birleştirme birleştirmek birli birliğini birlik birlik olmak birlikte birliktelik birlikten kuvvet doğar birlikteş birmanya birörnek kaynak kimliği birörnekçilik birörneklik birsam birtakım birtakımı birun biryan biryan pilâvı biryan yağı biryancı biseksüel bisiklet bisiklet yolu bisikletçi bisikletçilik bisikletli bisikletsiz bisküvi bismillah bismillâh bismillah demek bistro bisturi bisülfat bisülfür bişek bişi bişük bit bit kadar bit oranı bit otu bit yeniği bîtap bîtap düşmek bîtaraf bitaraflık bîtaraflık bitek bitelge biten biterge bitev bitevi biteviye biteviyelik bitey biti kanlanmak bitig bitigçi bitigen bitik bitiklik bitim bitimi bitimli bitimsiz bitiren bitirici bitiricilik bitirilme bitirilmek bitirim bitirim yeri bitirimci bitirimhane bitiriş bitiriş yemi bitirme bitirme fiili bitirmek bitirmiş bitiş bitişik bitişik çanak yapraklılar bitişik taç yapraklılar bitişiklik bitişimli bitişk bitişken bitişken dil bitişkenlik bitişme bitişmek bitiştirim bitiştirme bitiştirmek bitki bitki bilimci bitki bilimi bitki bitleri bitki coğrafyası bitki örtüsü bitki patalojisi bitki sütü bitki topluluğu bitkici bitkicilik bitkiler bitkilerde bitkilerin bitkileşme bitkileşmek bitkimsi bitkimsi hayvanlar bitkin bitkinleşmek bitkinlik bitkisel bitkisel hayat bitkisel kazein bitkisel yağ bitkisel yaşam bitleme bitlemek bitlenme bitlenmek bitler bitli bitli (veya kurtlu) baklanın da kör alıcısı olur bitli baklanın kör alıcısı olur bitli kokuş bitlidir bitlis köftesi bitme bitmek bitmek tükenmek bilmemek bitmeme bitmemek bitmemiş bitmeyen bitmez tükenmez (veya bitip tükenmez) bitmiş bitmişi bitnik bitoranı bitpazarı bittabi bitter bitüm bitümleme bitümlemek bitümlü bîvefa biyan biyan balı biyaprak biye biyel biyelcik biyeli biyesiz biyoelektrik biyoelektronik biyoenerji biyofizik biyogaz biyograf biyografi biyografik biyojeografi biyokatalizör biyokimya biyokimya mütehassısı biyolog biyoloji biyoloji uzmanı biyolojici biyolojik biyolojik çeşitlilik biyolojik fizik biyolojinin biyomedikal mühendisi biyomekanik biyometeoroloji biyometri biyonik biyopolimer biyopsi biyopsi yapmak biyosfer biyoşimi biyotit biyum biz biz attık kemik diye, el kaptı ilik diye biz biçiminde biz bize biz bize benzeriz biz kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz bizar bîzar bizar etmek bizar olmak bizatihi bizce bizcileyin bizden bizdenlik bize de mi lolo? bizim gelin bizden kaçar, tutar ellere başını açar bizimki bizleme bizlemek bizlengiç bizmut bizon bizzat bk bkk bl. blâstulâ blender blok blok inşaat blokaj bloke bloke çek bloke etmek bloklaşma bloklaşmak bloknot bloksuz bloksuzluk blöf blöf yapmak blöfçü blucin blûcin blûm blûz boa boagiller boagillerden boalar boartz bobin bobin kırıcı bobinaj bobinajcı boca boca alabanda boca etmek bocalama bocalamak bocalatma bocalatmak boci bocit bocuk bocuk domuzuna dönmek bocurgat bod bodoslama bodoslamadan bodoslamak bodovan bodrum bodrum gibi bodrum katı boduç bodur bodur kalmak bodur mürver bodur pas bodur tavuk her gün (veya her dem) piliç bodurlaşma bodurlaşmak bodurluk boga boğ boğa boğa gibi boğa güreşi boğaç boğada boğak boğalık boğan boğan otu boğanak boğar boğarcık boğasak boğasama boğasamak boğası boğaya çekmek boğaz boğaz açmak boğaz boğaza (veya gırtlak gırtlağa) gelmek boğaz derdi boğaz dokuz boğumdur boğaz durmaz boğaz içinde kavga var boğaz kavgası boğaz meselesi boğaz ola boğaz olmak boğaz tokluğuna boğaz uru boğazı açılmak boğazı düğümlenmek boğazı inmek boğazı işlemek boğazı kurumak boğazıağrımak boğazına bir yumruk tıkanmak (veya gelip oturmak) boğazına dikkat etmek boğazına dizilmek boğazına durmak boğazına düşkün boğazına indirmek boğazına kadar boğazına sarılmak boğazında düğümlenmek boğazında kalmak boğazından artırmak boğazından geçmemek boğazından kesmek boğazını doyurmak boğazını sevmek boğazını sıkmak boğazını yırtmak boğaziçi boğazkesen boğazlak boğazlama boğazlamak boğazlanma boğazlanmak boğazlanmışçasına boğazlaşma boğazlaşmak boğazlatma boğazlatmak boğazlı boğazlık boğazsız boğdan beyliği boğdan prensliği boğdurma boğdurmak boğdurtma boğdurtmak boğdurulma boğdurulmak boğma boğma rakı boğmaca boğmacalı boğmak boğmak boğmak boğmaklı boğmaklı kuş boğtag boğucu boğuk boğuk boğuk boğuklaşma boğuklaşmak boğula boğula boğulma boğulmak boğulmuş boğum boğum boğum boğumlama boğumlamak boğumlanma boğumlanma bölgesi boğumlanma noktası boğumlanmak boğumlu boğumluluk boğumsuz boğuntu boğuntuya getirmek boğunuk boğuşma boğuşmak boğuşulma boğuşulmak boğut bohça bohça böreği bohçacı bohçacılık bohçalama bohçalamak bohçasını koltuğuna almak bohçasını koltuğuna vermek bohçasını toplamak bohem bohem hayatı bohriyum bok bok atmak bok böceği bok canına olsun bok etmek bok karıştırmak bok püsür bok üstün bok bok yedi başı bok yemek bok yemek düşmek bok yemenin arapçası bok yoluna gitmek boka nispetle tezek amberdir boklama boklamak boklanma boklanmak boklaşma boklaşmak boklu bokluk boks boksit boksör boksörlük boktan boku bokuna boku çıkmak bokuk bokun soyu (veya bok soyu) bokunda boncuk bulmak bokunu çıkarmak bokuyla kavga etmek bol bol bol bol bolamat bol bulamaç bol doğramak bol kepçe bol keseden bol paça bolaki bolalma bolalmak bolarma bolarmak bolbol bolca bolcal bolçak bolduçağ bolero bolgan bolgu boliçe bolivya bolivyalı bollanma bollanmak bollaşma bollaşmak bollaştırma bollaştırmak bollatma bollatmak bolluk bolometre bolşevik bolşeviklik bolşevizm bom bomba bomba gibi bomba gibi patlamak bomba patlatmak bombacı bombacılık bombalama bombalamak bombalanma bombalanmak bombalatma bombalatmak bombardıman bombardıman etmek bombardıman uçağı bombardon bombe bombe bezi bombeli bombesiz bombok bomboş bomboz bon otu bonbon bonbon şekeri bonboncu bonbonculuk boncuk boncuk boncuk boncuk fasulye boncuk gibi boncuk mavisi boncuk tutkalı boncukçu boncukçuluk boncuklanış boncuklanma boncuklanmak boncuklaşma boncuklaşmak boncuklu boncukluk boncuksuz bone bonfile bonfilelik bonjur bonkör bonkörlük bonmarşe bono bono kırdırmak bono vermek bonservis bonti bonus booklet bop bopluk bopstil bor bora bora gibi boradan borak boraks boralı boran borani borasit borat borazan borazancı borazancıbaşı borazancılık borca almak borca batmak borca girmek borcu borcunu bilmek borcunu bilmek (veya saymak) borcunu kapatmak (veya borçtan kurtulmak) borç borç almak borç altına girmek borç bini aşmak borç etmek borç gırtlağına çıkmak borç harç borç ödemekle (veya vermekle), yol yürümekle tükenir borç yapmak borç yemek borç yiğidin kamçısıdır borç yiyen kesesinden yer borçlandırılma borçlandırılmak borçlandırma borçlandırmak borçlanılma borçlanılmak borçlanma borçlanmak borçlar borçlu borçlu bulunmak (veya olmak) borçlu çıkmak borçlu ölmez, benzi sararır borçluluk borçluluk dengesi borçlunun dili kısa gerek borçlunun döşeği ateşten olur borçlunun yalımı alçak olur borçsuz borçsuz harçsız borçsuzluk borçtan borda borda bordaya borda etmek borda fenerleri borda hattı bordak bordalama bordalamak bordo bordomsu bordomtırak bordro bordu bordür borik borik asit borikli borina borka borla bornova misketi bornoz borsa borsa acentesi borsa cetveli borsa değeri borsa kâğıdı borsa oyunu borsa simsarı borsa tahtası borsacı borsacılık borş boru boru ağı boru ajüstörü boru askısı boru bileziği boru çalmak boru çiçeği boru çiçeğigiller boru değil (veya boru mu bu?) boru döşeyici boru hattı boru kabağı boru kelepçesi boru mengenesi boru yolu borucu borucuk boruk borulu borumsu borusu ötmek borusu tutmak (veya üstünde) borusunu çalmak bos bosbolamadık boslu bosna hersek bosna sarayı bosna-hersek bosnasaray bostan bostan bekçisi bostan bozuntusu bostan dolabı bostan kebabı bostan korkuluğu bostan patlıcanı bostancı bostancı ocağı bostancılık bostanlık bostanotu bosum boş boş (veya boşta) gezmek veya gezinmek boş atıp dolu tutmak (vurmak) boş başak dik durur boş bırakmak boş bırakmamak boş boş bakmak boş böğür boş bulunmak boş çıkmak boş çıkmamak boş çuval ayakta durmaz boş dönmek boş durmak boş durmamak boş düşmek boş fıçı çok langırdar boş gezenin boş kalfası boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir boş gözlerle bakmak boş inanç boş kafalı boş kâğıdı boş kalmak boş kile dipsiz ambar boş konuşmamak boş koymak boş küme boş lâf boş ol (veya olsun) boş olmak boş oturmak boş söz boş torba ile at tutulmaz boş vermek boş yere boş yerine vurmak boş zaman boşa almak boşa çıkarmak boşa çıkmak boşa gitmek boşa koysan dolmaz, doluya koysan almaz boşa vermek boşalım boşalma boşalmak boşaltaç boşaltı boşaltıcı boşaltılma boşaltılmak boşaltım boşaltım organı boşaltma boşaltma havzası boşaltmak boşama boşamak boşandırma boşandırmak boşanma boşanma davası boşanma ilâmı boşanmak boşanmasınısağlamak boşatma boşatmak boşattırma boşattırmak boşay boşbırakmak boşboğaz boşboğazı cehenneme atmışlar, odun yaş diye bağırmış boşboğazlık boşboğazlık etmek boşboşbakmak boşçıkmak boşdurmak boşgeçirmek boşgur boşgut boşkalmak boşlama boşlamak boşluk boşluk tulumbası boşluklu serpme boşnak boşnak güzeli boşnakça boşnaklık boşolmak boşoturmak boşta gezmek boşta kalmak boşu boşuna boşuna boşvermek boşyere bot botanik botanik bahçesi botanik parkı botanikçi botanist botsvana bovling boy boy abdesti boy almak (veya sürmek) boy atmak boy aynası boy beyi boy bos boy bos yerinde boy boy boy göstermek boy menteşe boy otu boy ölçüşmek boy pos boy vermek boy vermemek boya boya çekmek boya fırçası boya kalemi boya kökü boya kullanmak boya kutusu boya tabakası boya tabancası boya tutmak boya vurmak (veya çekmek, sürmek) boyacı boyacı küpü boyacı küpüne girmiş gibi boyacı sandığı boyacılık boyacılıkla boyacılıkta boyahane boyalama boyalamak boyalanma boyalanmak boyalı boyalı basın boyam boyama boyama kazanı boyama kitabı boyamak boyana boyanma boyanmak boyanması boyar boyar madde boyası atmak boyasıatmak boyasısolmak boyasız boyasızlık boyatılma boyatılmak boyatma boyatmak boyayan boyayıcı boyca boyda boydak boydan boya boydaş boydaşlık boyhane boykot boykot etmek boykotaj boykotçu boykotçuluk boylam boylama boylamak boylamasına boylanış boylanma boylanmak boyler boylu boylu boslu boylu boyunca boylu poslu boyluca boyluğ boyna boyna etmek boynu boynu altında kalsın! boynu armut sapına dönmek boynu bükük boynu eğri boynu kıldan ince olmak boynuna boynuna almak boynuna geçirmek boynunda kalmak boynunu bükmek boynunu kırmak boynunu uzatmak boynunu vurmak boynuz boynuz çekmek boynuz dikmek boynuz eğmek boynuz isterken kulaktan olmak boynuz kulağı geçmek boynuz takmak boynuz takmak (veya takınmak, taktırmak) boynuzlama boynuzlamak boynuzlanma boynuzlanmak boynuzlaşma boynuzlaşmak boynuzlatma boynuzlatmak boynuzlu boynuzlugiller boynuzlugillerden boynuzluteke boynuzsu boynuzsuz boynuzumsu boyoz boysan boysuz boyu boyu (bosu) devrilsin (veya devrilesi) boyu (veya boyuna, boyunca) beraber boyu bacadan mı aştı? boyu boyuna, huyu huyuna boyuma göre boy buldum, huyuma göre huy bulamadım boyun boyun bağı boyun bir karış uzadı boyun borcu boyun bükmek boyun eğmek boyun kesmek boyun kırmak boyun olmak boyun vermek boyuna boyuna bosuna bakmadan boyunbağı boyunca boyunca çocuğu olmak boyunduruğa atmak (veya almak) boyunduruğa vurmak boyunduruk boyunduruk altına girmek boyunduruk parası boyundurukluk boyunlandırmak boyunlu boyunluk boyunun ölçüsünü almak boyut boyut katmak boyut kazanmak boyutlandırma boyutlar boyutları boyutlarında boyutlu boyutsuz boz boz bulanık boz madde boz yel boza boza gibi boza olmak boza sarısı bozacı bozacılık bozacının şahidi şıracı bozahane bozan bozarak bozarık bozarma bozarmak bozayı bozbakkal bozca bozca sarı bozcak bozçin bozdoğan bozdur bozdur harca bozdurma bozdurmak bozdurtma bozdurtmak bozdurulma bozdurulmak bozgeven bozgun bozguna uğramak bozguna uğramak (veya vermek) bozguncu bozgunculuk bozgunluk bozgunsuz bozkır bozkır kedisi bozkır koyunu bozkır tavuğu bozkırlaşma bozkırlaşmak bozkurt bozlak bozlama bozlamak bozma bozmacı bozmak bozördek bozrak bozuk bozuk çalmak bozuk düzen bozuk para bozuk para gibi harcamak bozukça bozukluk bozulabilen bozulgu bozulma bozulmadan bozulmak bozulmaması bozulmamış bozulmamışlık bozulmasına bozulmaya bozulmuş bozuluş bozum bozum etmek bozum havası bozum olmak bozumca bozunma bozuntu bozuntuya uğramak bozuntuya vermemek bozuşma bozuşmak bozuşuk bozuşukluk bozyeşil bozyürük böbrek böbrek taşı böbrek üstü bezi böbrek yağı böbreksi böbülük böbür böbürlenen böbürlenerek böbürlenme böbürlenmek böbürtü böce böce bötü böcek böcek bilimci böcek bilimi böcek çıkarmak böcek gibi böcek kabuğu böcekbaşı böcekçil böcekçiller böcekhane böcekkabuğu böcekkapan böceklenme böceklenmek böceklenmiş böcekler böceklerde böcekleri böcekli böceklik böceksavar böceksiz böcelenme böcelenmek böcü böcül böcül bödge bög bögür böğ böğdün böğet böğsü böğür böğüre böğüre böğürme böğürmek böğürmüş böğürtlen böğürtlenlik böğürtme böğürtmek böğürtü böğürüş böğüş böke bökelik böken bökevul bökli böksik böldürme böldürmek böle bölecik böleç bölek bölekleşmek bölen bölge bölgeci bölgecilik bölgesel bölme bölme işareti bölmece bölmecik bölmeç bölmek bölmeleri bölmeli bölü bölücü bölücülük bölük bölük bölük bölük pörçük bölükbaşı bölüm bölümce bölümleme bölümlemek bölümlendirme bölümlendirmek bölümleniş bölümlenme bölümlenmek bölümler bölümsel bölün bölünç bölünebilen bölünebilme bölünen bölüngü bölünme bölünmek bölünmez bölünmezlik bölünmüş bölüntü bölüntüler bölünüş bölüş bölüşme bölüşmek bölüştürme bölüştürmek bölüşüm bölüt bölütlenme bölütlere bölütlü bön bön bön bön bön bakmak bönce bönger bönleşme bönleşmek bönlük bönlük: börçe börçek börek börek açmak börekçi börekçilik böreklik böri börk börkenek börklüce börte börtme börtmek börttürme börttürmek börtü böcek börtük börtülme börtülmek börü börülce bösme bösmek böü/tigin böyle böyle başa, böyle tıraş böyle böyle böyle gelmiş böyle gider böylece böylecene böylelikle böylemesine böylesi böylesine br brahma brahman brahmanizm brahmanlık braket brakisefal branda branda bezi branş bravo bre brehmen breş brezil brıçka briç brifing brik briket briketçi briketçilik briketleme briketlemek britanya briyantin briyantinli briz brizbiz brode brokar brokkoli brokoli brom bromhidrik bromhidrik asit bromür bromürlü bronş bronşçuk bronşit bronz bronz gibi bronzlaşma bronzlaşmak broş broşür brovning bröve bruxelles lâhanası brüksel lâhanası brülör brüt brüt beton bsah bu bu (veya şu) kadar bu abdestle daha çok namaz kılınır bu arada bu cümleden bu gidişle bu gözle bu günlerde bu haysiyetle bu kabil bu kabilden bu kadar bu kadar kusur kadı kızında da bulunur bu meyanda bu ne perhiz bu ne lâhana turşusu! bu sefer bu sıcağa kar mı dayanır? bu suretle bu türlü bu yüzden buat bubi bubik bucak bucak bucak bucak bucak aramak bucak bucak kaçmak bucak döşşeği buçan buçang buçuk buçuklu budacık budak budak deliği budak özü budaklanma budaklanmak budaklı budala budala budala budalaca budalacasına budalalaşma budalalaşmak budalalık budalalık etmek budama budamacı budamak budan budanış budanma budanmak budatma budatmak buday budayan buddh buddhist buddhizm budist budraç budulgan budun budun betimci budun betimi budun bilimci budun bilimi budun bilimsel budunbetimci budunbilim buduncu budunçi budunçiyir budunsal buga bugan bugay bugu bugur bugün bugün bana ise yarın sana bugün yarın bugünden tezi yok bugünden yarına bugüne bugün bugünkü bugünkü günde bugünkü tavuk yarınki kazdan iyidir bugünlerde bugünlük bugünlük yarınlık buğday buğday başak verince orak pahaya çıkar buğday benizli buğday biti buğday güvesi buğday hicaz'a giderken arpaya ince yufkaya karışma demiş buğday pası buğday rengi buğday sürmesi buğday unu buğdaycıl buğdaygiller buğdaygillerde buğdaygillerden buğdaygillerin buğdayım var deme ambara girmeyince, oğlum var deme yoksulluğa ermeyince buğdaysı buğdaysı meyve buğdaysı tane buğdaysı tohum buğra buğu buğu evi buğu kebabı buğuçan buğul buğul buğulama buğulamak buğulandırma buğulandırmak buğulanış buğulanma buğulanmak buğulanmış buğulaşma buğulaşmak buğulaştırıcı buğulu buğulu buğulu buğur buğusu üstünde buğz buhar buhar kazanı buhar kurutucusu buhar makinesi buhar olmak buhar valfı buharlaşma buharlaşma noktası buharlaşmak buharlaşmasına buharlaştırıcı buharlaştırma buharlaştırmak buharlayıcı buharlı buharlı gemi buharlı ısıtma buharlı makine buharlı tren buharlı ütü buhran buhran geçirmek buhrana tutulmak buhranlı buhur buhurdan buhurdanlık buhurluk buhurumeryem buji buka bukağı bukağı vurmak bukağılama bukağılamak bukağılı bukağılık bukalemun bukalemun gibi renkten renge girmek bukalemungiller bukalemungillerden bukan bukanak buke buket bukle bukle bukle bukleli buklesiz buklet bukran bukuk bul bula bula bula bunu (onu, bir şeyi, bir kimseyi) bulmak bulaç bulada bulagan bulak bulama bulamaç bulamak bulan bulandırıcı bulandırılmak bulandırma bulandırmak bulanık bulanık su, balıkçının yarı kazancıdır bulanıkça bulanıklaşma bulanıklaşmak bulanıklaştırmak bulanıklık bulanış bulanma bulanmak bulantı bulantı vermek bular bulası bulaşan bulaşıcı bulaşıcı hastalık bulaşık bulaşık adam bulaşık bezi bulaşık deniz bulaşık deterjanı bulaşık eldiveni bulaşık gemi bulaşık iş bulaşık makinesi bulaşık makinesi tuzu bulaşık suyu bulaşık suyu gibi bulaşık tozu bulaşıkçı bulaşıkçılık bulaşıkhane bulaşıklık bulaşılma bulaşılmak bulaşım bulaşkan bulaşkanlık bulaşma bulaşmak bulaşmış bulaştırılma bulaştırılmak bulaştırma bulaştırmak bulatmak bulça bulçu bulçum buldak buldok buldozer buldu buldukça bunar (veya bulmuş da bunuyor) buldum bilemedim, bildim bulamadım buldumcuk buldumcuk olmak buldurma buldurmak buldurtma buldurtmak bulgan bulganç bulgar bulgarca bulgari bulgaristan bulgaristanlı bulgaş bulgu bulgucuk bulgulama bulgulamak bulgur bulgur bulgur bulgur çorbası bulgurcu bulgurcuk bulgurculuk bulgurlama bulgurlamak bulgurlanma bulgurlu köfte bulgurlu pilâv bulgurlu'ya gelin mi gidecek? bulgurluk bulgursu bulgurumsu bulgusal bulgusal yöntem bullak bulma bulmaca bulmak bulmeç bulu bulucu bulucuk bulucukçu bulug bulugan buluğ bulûğ bulûğ çağı bulûğa ermek bulum bulunabilir bulunak bulunan bulunduğu bulundurma bulundurmak bulundurur bulung bulunma bulunmak bulunmama bulunmayan bulunmayış bulunmaz bulunmaz hint kumaşı buluntu bulunulan bulunur bulup buluşturmak bulur buluş buluş belgesi buluş hakkı buluşan buluşgan buluşma buluşma yeri buluşmak buluşması buluşturma buluşturmak buluşturuculuk buluşulma buluşulmak buluşumevi bulut bulut gibi bulutçuk bulutlanma bulutlanmak bulutlanmış bulutlu bulutsu bulutsuz buluttan nem kapmak bulvar bumba bumbar bumburuşuk bumbuz bumerang bumin bumlama bumlamak bun buna buna değdi (idi) buna değmedi (idi) diyerek bunak bunakça bunaklık bunalarak bunalım bunalım geçirmek bunalıma düşmek bunalımlı bunalış bunalma bunalmak bunalmış bunaltı bunaltıcı bunaltılma bunaltılmak bunaltma bunaltmak bunama bunamak bunamış bunayış bunca buncağız bunda bunda bir iş var bundan bundan böyle bundan iyisi can sağlığı bung bungalov bungun bungunlaştırmak bungunluk bunlar bunlu bunluğ bunluk bunmak bunu bunun bunun burası bununla birlikte bura buracıkta burada buradan buradayım diye bağırmak burağan burak buralar buralı buram buram buran burası burcu burcu burcu burcumak burç burçak burçigen burçlar kuşağı burçlu burçugin burçuk burdurma burdurmak burg burgacık burgaç burgaçlı sütun burgata burgu burgu makarna burgulama burgulamak burgulanma burgulanmak burgulu burgusuz burhan burjuva burjuva edebiyatı burjuvaca burjuvalık burjuvazi burka burkan burke burkma burkmak burkucu burkulma burkulmak burkulmuş burla burlesk burma burma sütun burmadal burmak burmaktan...burucu burnaz burnu bile kanamamak burnu büyük burnu büyümek burnu havada burnu havada (veya kaf dağında) (olmak) burnu havalarda burnu kırılmak burnu sürtülmek (veya burnu sürtmek) burnu yere düşse almaz burnuna girmek burnunda (veya gözünde) tütmek burnundan (fitil fitil) gelmek burnundan ayrılmamak burnundan düşen bin parça olmak burnundan gelmek burnundan kıl aldırmamak burnundan solumak burnundan yakalamak burnunu çekmek burnunu kırmak burnunu sıksan canı çıkacak burnunu sokmak burnunun dibi burnunun dibine sokulmak burnunun dikine (veya doğrusuna) gitmek burnunun direği kırılmak burnunun direği sızlamak burnunun ucundan ötesini (veya ilerisini) görmemek burnunun ucunu görmemek burnunun yeli harman savurmak burs bursalı bursevi burslu burssuz burtag burtak burtlak buru buruk buruk buruk burukça buruklaşma buruklaşmak burukluk buruksu burul burulma burulma dayanımı burulmak burulmuş burum burum burun burun boşlukları burun buruna burun buruna gelmek burun bükmek burun deliği burun kanadı burun kıvırmak burun otu burun perdesi burun şişirmek burun yapmak burun yüzden düşmez burunçuk burundi burundili burunduruk burungu burunlamak burunlu burunluk burunsak burunsalık buruntu buruölçer buruş buruş buruşma buruşmak buruşturarak buruşturma buruşturmak buruşuk buruşukça buruşukluk buruşuksuz busbulanık buse buselik buselikaşiran busines klas buşku but butafor butaforcu butan butik butik otel butikçi butikçilik butlan buton buut buyan buyandı buydurmak buyma buymak buyot buyra buyrat buyruğu altına girmek buyruk buyruk kulu buyrukçu buyruldu buyrulma buyrulmak buyrultu buyrultusal buyrultusallık buyrum buyrumcu buyrumlu buyrun buyur buyur etmek buyur? buyuran buyurgan buyurganlık buyurma buyurmak buyuru buyurucu buyurucular buyuruk buyurun cenaze namazına! buyururcasına buz buz alanı buz bağlamak buz dağı buz duvarı buz gibi buz kalıbı buz kesilmek buz kesmek buz torbası buz tutmak buz üstüne yazı yazmak buz üstüne yazıyazmak buz yalağı buzağı buzağılama buzağılamak buzağılaşma buzağılaşmak buzağılı buzağısız buzan buzcu buzculuk buzçözer buzdağı buzdolabı buzdolabından buzhane buzkıran buzla buzlanma buzlanmak buzlar çözülmek buzlaşma buzlaşmak buzlu buzlu cam buzluğan buzluk buztutmaz buzuki buzul buzul bilimci buzul bilimi buzul çağı buzul dönemi buzul kar buzul kaynağı buzul masası buzul seli buzul taş buzullaşma buzullaşmak buzullu buzulsuz bübe bübülük bücür bücürleşme bücürleşmek bücürlük büdü büfe büfeci büfecilik bügdüz büğe büğelek büğeme büğemek büğet büğlü büğrü bühtan bühtan etmek bük büke badraç bükemediğin eli öpeceksin büken bükin büklük büklüm büklüm büklüm bükme bükmek büktürme büktürmek bükü bükücü bükücülük büküç bükük bükülgen bükülgenlik bükülme bükülmek bükülmüş bükülü bükülüş büküm bükümlü bükümsüz bükün bükünlü bükünlü dil bükünme bükünmek büküntü büküş bülbül bülbül çanağı bülbül gibi bilmek bülbül gibi konuşmak bülbül gibi konuşmak (veya okumak) bülbül gibi konuşturmak (veya söyletmek) bülbül gibi söylemek bülbül gibi şakımak bülbül kesilmek bülbülkonağı bülbülleşme bülbülleşmek bülbülü altın kafese koymuşlar, "ah vatanım" demiş bülbülü altın kafese koymuşlar, ah vatanım demiş bülbülün çektiği dili belâsı bülbülyuvası bülek bülent bülke bülte bülten büluğ büngü bünye bünyece bürge bürgus bürgü bürgülemek bürgülü bürhan bürkev büro büro nezaretçisi bürokrasi bürokrat bürokratik bürolara bürudet bürük bürülmüş bürülü bürüm bürümcek bürümcük bürümcükten bürümçek bürüme bürümek bürün bürüncük bürünme bürünmek bürünmüş büryan büryan pilâvı büryancı büsbütün büsgevit büst büşra büşrâ bütan bütçe bütçe açığı bütçe yılı bütçeleme bütçelemek büte büten bütün bütün bütün bütün bütüne bütünbirim bütünbirimsel bütüncü ekonomi bütüncül bütüncüllük bütüne bütünleme bütünleme sınavı bütünlemek bütünlemeli bütünlemeye kalmak bütünlenme bütünlenmek bütünler bütünler açı bütünleşik bütünleşme bütünleşmek bütünleştirilmiş sayısal ağ hizmetleri bütünleştirmek bütünletme bütünletmek bütünleyen bütünleyici bütünlük bütünsel bütünsellik bütünü bütünüyle büve büvelek büvet büyü büyü bozmak büyü bozulmak büyü yapmak büyücek büyücü büyücülük büyüğümsü büyük büyük (söz) söylemek büyük abdest büyük abdesti gelmek büyük aile büyük amiral büyük ana büyük anne büyük atardamar büyük baba büyük balık küçük balığı yutar büyük başın derdi büyük olur büyük boy büyük britanya büyük çember büyük dalga büyük defter büyük elçi büyük elçilik büyük görmek (bilmek veya tutmak) büyük hanım büyük harf büyük iskender büyük kalori büyük kan dolaşımı büyük lâf etmek büyük lokma ye büyük söyleme büyük mağaza büyük mevlit ayı büyük okyanus büyük oynamak büyük önerme büyük para büyük peder büyük sahra çölü büyük sesli uyumu büyük söz söylemek büyük sözüme tövbe! büyük şehir büyük tansiyon büyük terim büyük tövbe ayı büyük tövbe ayı ve küçük tövbe ayı büyük ünlü uyumu büyük yemin etmek büyükayı büyükbaş büyükçe büyükelçi büyükle büyük, küçükle küçük olmak büyüklenen büyüklenerek büyüklenme büyüklenmek büyüklenmesini büyüklenmeyen büyüklenmiş büyükler büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpmek büyüklü küçüklü büyüklüğü büyüklüğünde büyüklüğünü büyüklük büyüklük göstermek büyüklük hastalığı büyüklük satmak büyüklük taslamak büyükseme büyüksemek büyüksü büyükten büyüğe büyüleme büyülemek büyüleniş büyülenme büyülenmek büyülenmişbulunmak büyüleyici büyüleyici özellik büyüleyicilik büyüleyim büyüleyimli büyüleyiş büyülteç büyültme büyültmek büyülttürmek büyülü büyüme büyümek büyümesini büyümeyi büyümseme büyümüş büyümüş de küçülmüş büyür büyüsel büyüteç büyütken doku büyütme büyütmek büyütülme büyütülmek büyütülmüş büyütürlük büyütüş büyüye kapılmak (veya tutulmak) büyüyememek büyüyüş büz büzdürme büzdürmek büzgen büzgü büzgüleme büzgülemek büzgülü büzgüsüz büzme büzmek büzük büzüktaş büzülerek büzülme büzülmek büzülmüş büzülüp oturmak (kalmak) büzülür büzülüş büzüşme büzüşmek büzüşük by-pass c c, c c2h5oh ca caba cabadak cabadan cabalak cablusi cacık cadaloz cadalozlaşma cadalozlaşmak cadalozluk cadde caddeyi tutmak cadı cadı gibi cadı kazanı cadılaşma cadılaşmak cadılık cadılık etmek cadısüpürgesi cafcaf cafcaflı cafer ağanın abdest suyu caferî cağ cağımda cağımdı cağlı cağlık cah cahal cahil cahil kalmak cahilâne cahilce cahilin dostluğundan, alimin düşmanlığı yeğdir cahiliye cahiliyet cahiller cahillik cahillik etmek caiz caize caka caka satmak caka yapmak cakacı cakacılık cakalanma cakalanmak cakalı cakasız cakcak cakşı calî california martısı calip calman calût calvinci calvincilik cam cam çivisi cam evi cam gibi cam göbeği cam göz cam kanatlılar cam macunu cam mozaik cam resim cam suyu cam yuvası cam yünü camadan camadan vurmak camadanı fora etmek camadanlı caman camanbay cambaz cambaz ipte, balık dipte gerek cambazhane cambazlık cambul cumbul camcı camcı elması camcı macunu camcılık camdan camekân camekânlı camekânlı kutu camekânsız camevi camgöbeği camgöz camgüzeli camı çerçeveyi indirmek camış camız cami cami duvarına işeyen itin ölümü yakındır cami yıkılmış, ama mihrabı yerinde camia camilerde caminin mumunu yiyen kedinin gözü kör olur camit camlama camlamak camlanma camlanmak camlaşma camlaşmak camlatma camlatmak camlı camlı köşk camlık camlifi campione d'ıtalia camsı camsız camyuvar can can acısı can alacak nokta (veya yer) can alıcı can alıp can vermek can arkadaşı can atmak can baş üstüne can başına sıçramak can bayılmak can beraber can beslemek can boğazdan gelir (veya geçer) can borcunu ödemek can bostanda bitmez can bunaltısı can cana, baş başa can ciğer can ciğer kuzu sarması can ciğer olmak can cümleden aziz can çabası can çekişmek can çekişmektense ölmek yeğdir can çıkmayınca (veya çıkmadan) huy çıkmaz can damarı can damarına basmak can dayanmamak can derdinde olmak can derdine düşmek can direği can dostu can düşmanı can eriği can evi can evinden vurmak can feda can gelmek can gözdesi can havli can havli ile... can kalmamak can kaygısına düşmek can korkusu can kulağı can kulağı ile dinlemek can kurban can kuşu can noktası can olmak can pahasına can pazarı can sağlığı can sevecek bir şey can sıkıcı can sıkıntısı can sıkmak can sohbeti can tahtası can vermek can yakmak can yeleği can yoldaşı cana cana can katmak cana kıymak cana minnet saymak (veya bilmek) cana yakın cana yakınlık canan canavar canavar düdüğü canavar gibi canavar kesilmek canavar otu canavar otugiller canavarca canavarlaşma canavarlaşmak canavarlık canayakın canbaz canberk cancağız candan candan candan candan geçmek candan yürekten candanlık candarma caner canevas canevi canfes canfes gibi yaprak canfeza cangıl cangıl cungul canhıraş canı cânı canı acımak canı ağzına (veya boğazına) gelmek canı burnuna (veya burnundan) gelmek canı burnunda olmak canı cana ölçmek canı canına (veya içine) sığmamak canı cebinde canı cehenneme canı çekilmek canı çekmek canı çıkasıca! canı çıkmak canı çıksın! canı gelip gitmek canı gelmek canı gibi sevmek canı gitmek canı gönülden canı gönülden (veya canı yürekten) canı ile oynamak canı ile uğraşmak canı istemek canı isterse canı pek canı sağ olsun! canı sıkılmak canı sıkkın canı tatlı canı tez canı yanan eşek attan yüğrük olur canı yanmak canı yerine gelmek canı yok mu? canı yürekten canıacımak canıçekmek canıçıkmak canıgönülden canım ciğerim canım dese, canım çıksın diyor sanmak canım! canımı sokakta bulmadım canımın içi canın isterse! canına acımamak canına değmek canına düşkün canına ezan okumak canına geçmek, canına işlemek (veya canına kâr etmek) canına kasdetmek canına kıymak canına minnet canına okumak canına rahmet canına susamak canına tak demek (veya etmek) canına tükürdüğümün (veya üfürdüğümün) canına yandığım canına yandığım (veya yandığımın) canına yetmek canından bezmek (veya bıkmak, usanmak) canından geçmek canını (bir yere) dar atmak canını acıtmak canını almak canını bağışlamak canını burnundan getirmek canını cehenneme göndermek (veya yollamak) canını çıkarmak canını dişine almak (veya takmak) canını sıkmak canını sokakta bulmak canını vermek canını yakmak canınıbağışlamak canınıkorumak canının derdine düşmek canının içine sokacağı gelmek canınıyakmak canıyürekten cani canice canilik canip caniyane canku cankulağı cankurtaran cankurtaran çanı cankurtaran düdüğü cankurtaran gemisi cankurtaran kulübesi cankurtaran salı cankurtaran sandalı cankurtaran simidi cankurtaran şamandırası cankurtaran yeleği cankurtaran yok mu! cankurtaranlık canla başla canlandırı canlandırıcı canlandırıcılık canlandırılma canlandırılmak canlandırım canlandırma canlandırmak canlanma canlanmak canlı canlı canlı canlı cenaze canlı model canlı müzik canlı özdekçilik canlı resim canlı yayın canlıcılık canlıhareketli canlılarda canlılığı canlılığını canlılık canlının cansız cansız cansız cansız düşmek cansız hedef cansızlar cansızlaşma cansızlaşmak cansızlaştırma cansızlaştırmak cansızlık cansızolarak cansiparane cansu cantiyane capacity capcanlı car car car car etmek carcar carcur carıp cari cari hesap cari masraf cari para cari ücret cârih cariye cariyelik cariyelik etmek cariyeniz cariyeniz (veya cariyeleri) carlama carlamak carlı carlık carsız cart cart cart ötmek cart curt cart curt etmek cart kaba kâğıt carta cartadak cartadan cartayı çekmek cartı caruz cascavlak cascavlak kalmak casteddu castilla casus casusluk casusluk etmek catalexe catuk cav cavalacoz cavcava cavıldak cavlağı çekmek cavlak cavlaklık cavlama cavlamak cavlı caydırıcı caydırıcılık caydırılmak caydırış caydırma caydırmak caygın cayır cayır cayırdama cayırdamak cayırdatma cayırdatmak cayırtı cayırtı vermek cayırtıyı basmak (veya cayırtı koparmak) cayış cayma caymak caymasınısağlamak caymasısağlanmak caymaz caymazlık caynak caz caz takımı cazbant cazbantçı cazcı cazcılık cazgır cazgırlık cazır cazır cazırdama cazırdamak cazırdatma cazırdatmak cazırtı cazibe cazibe kanunu cazibedar cazibeleşme cazibeleşmek cazibeleştirmek cazibeli cazibesiz cazip cazipleşme cazipleşmek cazipleştirme cazipleştirmek cazipli caziplik cazlı cazsız cazu cazur cazur cb cc cd cd-rom ce ce demeye mi geldin? cebân cebbar cebe cebe/noyan cebeci cebel cebeli cebelitarık cebelleşme cebelleşmek cebellezi cebellezi etmek ceben cebenoyan ceberut cebi delik cebi delik (kimse) cebi para görmek cebin cebinde akrep olmak cebinden çıkarmak cebine indirmek (veya atmak) cebini doldurmak cebir cebir kullanmak cebire cebirsel cebirsel deyim cebirsel formül cebirsel ifade cebrail cebrâil cebren cebretme cebretmek cebrî cebrî yürüyüş cebrinefs cebriye cece ceddine lânet (veya yedi ceddine lânet!) ceddine rahmet! cedelleşme cedî cedit cedre cefa cefa çekmek (veya görmek) cefa etmek cefakâr cefakeş cefalı cefaya katlanmak ceffelkalem cefni cehalet cehdetme cehdetmek cehennem cehennem azabı cehennem gibi cehennem hayatı cehennem kütüğü cehennem ol cehennem olmak cehennem taşı cehennem zebanisi cehenneme kadar yolu var cehennemi cehennemî cehennemi boylamak cehennemin bucağı (veya dibi) cehennemin dibine gitmek cehennemleşme cehennemleşmek cehennemlik cehil cehiz cehre cehri ceht ceket ceketatay celadet celâdet celal celâl celâlî celâlîlik celallendirmek celâllenme celâllenmek celâlli celâllice celasun celayır celbe celden celep celeplik celî celî yazı celil cellât cellât gibi cellâtlık celme celp celp etmek celp kâğıdı celpname celse celseyi açmak celseyi tatil etmek cem cem etmek cem olmak cem'an cem'an yekûn cemaat cemaat ne kadar çok olsa (veya cami ne kadar büyük olsa) imam gene bildiğini okur cemaatçilik cemaate uymak cemaatimüslimin cemaatle namaz kılmak cemaatleşme cemaatleşmek cemaatli cemaatsiz cemaatsizlik cemadat cemal ceman cemaziyülâhır cemaziyülevvel cemaziyülevvelini bilmek cember cembiye cembiyeli cembiyesiz cemetme cemetmek cemi cemîh cemil cemîl cemile cemilendirme cemilendirmek cemilenme cemilenmek cemiyet cemiyetli cemre cemre düşmek cenabet cenabıhak cenah cenap cenaze cenaze alayı cenaze duası cenaze gibi cenaze levazımatı cenaze merasimi cenaze namazı cenaze töreni cenazeyi kaldırmak cenbiye cendere cendereleşme cendereleşmek cendereye sokmak cenevizli cengaver cengâver cengâverce cengâverlik cengel cengiz cengşi cenin cenini sakıt ceninisakıt cenk cenk etmek cenkçi cenkçilik cenkleşme cenkleşmek cennet cennet balığı cennet balığıgiller cennet biberi cennet gibi cennet kuşu cennet kuşugiller cennet öküzü cennet taamı cennete çevirmek cennete dönmek cennetler cennetleşme cennetleşmek cennetlik cennetmekân centilmen centilmence centilmenlik centilmenlik antlaşması cenubî cenup cenuplu cep cep defteri cep faresi cep feneri cep harçlığı cep harçlığını çıkarmak cep kitabı cep saati cep sözlüğü cep takvimi cep telefonu cep televizyonu cepçi cepçilik cephane cephaneci cephanelik cephe cephe açmak cephe almak cephe gerisi cepheden cepheye koşmak cepheden hücuma geçmek cephelenme cephelenmek cepheleşme cepheleşmek cepheli cepken cepleme ceplemek cepten aramak cepten vermek cer cer hocası cer-penye cerahat cerahatlendirmek cerahatlenme cerahatlenmek cerahatli cerahatsiz ceran cerbeze cerbezeli cereme ceremesini çekmek ceren ceren toprağı cereyan cereyan çarpmak cereyan etmek cereyana kapılmak cereyanda kalmak cereyanlı cerh cerh etmek cerheden ceride ceriha cerime cerkin cermen cermen dilleri cermen menteşe cermence cerrah cerrahî cerrahî müdahale cerrahîde cerrahlık cerrar cerre çıkmak cesamet cesametli cesaret cesaret almak (veya bulmak) cesaret etmek cesaret gelmek cesaret göstermek cesaret vermek cesarete gelmek cesaretini kırmak cesaretini toplamak cesaretle cesaretlendirilme cesaretlendirilmek cesaretlendirme cesaretlendirmek cesaretlenme cesaretlenmek cesaretli cesaretlilik cesaretsiz cesaretsizlik ceset cesim ce­sim ceste ceste ceste cesur cesurane cesurca cesurluk cet cetbecet cetik cetiz cetvel cevaben cevabı dikmek (veya dayamak, yapıştırmak) cevabî cevahir cevahir yumurtlamak cevahirci cevap cevap anahtarı cevap hakkı cevap kâğıdı cevap vermek cevaplama cevaplamak cevaplandırılma cevaplandırılmak cevaplandırma cevaplandırmak cevaplanmak cevaplaşma cevaplı cevaplı telgraf cevapsız cevapsız bırakmak cevaz cevaz vermek cevdet cevelân cevfet cevher cevher yumurtlamak cevheri fiil cevherli cevhersiz cevir ceviz ceviz içi ceviz kırmak cevizgiller cevizî cevizli cevizlik cevretme cevretmek cevval cevvaliyet cevvî cevza ceylan ceylân ceylân bakışlı ceylân gibi ceylânca ceyran ceza ceza alanı ceza almak ceza atışı ceza çekmek ceza evi ceza görmek ceza hukuku ceza kesmek ceza reisi ceza sahası ceza vermek ceza vuruşu ceza yazmak ceza yemek cezaevi cezaî cezalandırılır cezalandırılma cezalandırılmak cezalandırılmamış cezalandırma cezalandırmak cezalanma cezalanmak cezalı cezasını bulmak cezasını çekmek cezasız cezaya çarptırmak cezayir cezayir menekşesi cezayirli cezbe cezbedilmiş cezbelenme cezbelenmek cezbeli cezbesiz cezbetme cezbetmek cezbeye tutulmak (veya kapılmak) cezerye cezir cezire cezp cezrî cezve cezve sürmek cf cgs ch charter check up chiamare q.cuno al cellulare chiamare q.cuno sul cellulare chiloe yaban ördeği choh cıbıl cıbıldak cıbır cıcığı çıkmak (veya cıcığını çıkartmak) cıcık cıda cıdağı cıdak cıgara cıgı cık cılduz cılız cılızlaşma cılızlaşmak cılızlık cılk cılk çıkmak cılk etmek cılkava cılkı çıkmak cılkıçıkmak cılklaşma cılklaşmak cılklık cımbar cımbarlama cımbarlamak cımbız cımbızcı cımbızlama cımbızlamak cımcık cımık cıncık cıncık boncuk cıngı cıngıl cır cır cır cır ötmek cırboğa cırcır cırcır böceği cırcır delgi cırcır kolu cırdaval cırıldama cırıldamak cırıltı cırlak cırlak cırlak cırlama cırlamak cırlatma cırlatmak cırlayık cırmalama cırmalamak cırmık cırnak cırnaklama cırnaklamak cırnık cırt cırtlak cırtlama cırtlamak cırtlık cıs cıva cıva gibi cıvadra cıvalı cıvalı alaşım cıvata cıvatalama cıvatalamak cıvık cıvık cıvık cıvık mantarlar cıvıklanma cıvıklanmak cıvıklaşma cıvıklaşmak cıvıklaştırma cıvıklaştırmak cıvıklık cıvıl cıvıl cıvıldama cıvıldamak cıvıldaşma cıvıldaşmak cıvıltı cıvıltılı cıvıltısız cıvıma cıvımak cıvıtılma cıvıtılmak cıvıtma cıvıtmak cıvma cıvmak cıyak cıyak cıyaklama cıyaklamak cıyaklatma cıyaklatmak cıyırdama cıyırdamak cıyırdatma cıyırdatmak cıyırtı cız cız etmek cız sineği cızbız cızgara cızık cızıktırma cızıktırmak cızıldama cızıldamak cızıltı cızıltılı cızır cızır cızırdama cızırdamak cızırdatma cızırdatmak cızırdayan cızırtı cızırtılı cızlam cızlama cızlamak cızlamı çekmek (veya cızlam etmek) cızlavut cibelik cibilliyet cibilliyetsiz cibilliyetsizlik cibin cibindirik cibinlik cibre cibril cibrîl cibuti cici cici anne cici bici cici mama cicik cicili bicili cicim cicim ayı cicim! cicoz cicozlama cicozlamak cicozluk cidagu cidal cidâl etmek cidalci cidar cidden ciddi ciddî ciddî ciddî ciddîleşme ciddîleşmek ciddîlik ciddîlikten ciddiye almak ciddiyet ciddiyetsiz ciddiyetsizlik cif cife ciga cigara ciğara ciğer ciğer acısı ciğer kebapçısı ciğer otları ciğer otu ciğer sarma ciğer sotesi ciğer yarası ciğer, kebap olmak ciğerci ciğerdeldi ciğeri (veya yüreği) sızlamak ciğeri beş para etmez ciğeri parçalanmak ciğeri yanmak ciğerimin köşesi ciğerine işlemek ciğerini delmek ciğerini okumak ciğerini sökmek ciğerini yakmak ciğerinin içini bilmek ciğerleri bayram etmek ciğerpare ciğil cihan cihana gelmek cihândîde cihânefrüz cihangir cihangirane cihangirlik cihanı tutmak cihanıtutmak cihannüma cihanşinas cihanşümul cihar ciharıdü ciharıse ciharıyek cihat cihat açmak cihaz cihaz, aparat cihazlanma cihazlanmak cihet cihetiyle cilâ cilâ topu cilâ vermek cilâ yağı cilâcı cilâcılık cilalama cilâlama cilâlamak cilâlanma cilâlanmak cilâlatma cilâlatmak cilalı cilâlı cilâlı taş devri cilâsız cilâsun cilban cilbent cildiye cildiyeci cildiyecilik cilet cillop cilt cilt evi cilt kapağı ciltçi ciltçilik ciltçilikte ciltevi ciltleme ciltlemek ciltlenme ciltlenmek ciltlenmiş ciltletme ciltletmek ciltli ciltlik ciltsiz cilve cilve etmek (veya yapmak) cilvebaz cilvegân cilvekâr cilvelenme cilvelenmek cilveleşme cilveleşmek cilveli cilvesiz cim cim karnında bir nokta cima cima etmek cimbakuka cimcime cimdallı cimnastik cimnastikçi cimri cimrice cimrileşme cimrileşmek cimrilik cimrilik etmek cin cin cin bakmak cin çalığı cin çarpmak cin çarpmışa dönmek cin darısı cin fikirli cin gibi cin ifrit kesilmek cin ifrit olmak cin ifrit olmak (veya kesilmek) cin mısırı cin saçı cin tutmak cinaî cinas cinaslı cinayet cinayet işlemek cinci cingil cingöz cingü cini tutmak cinlenme cinlenmek cinler cirit (veya top) oynamak cinleri ayağa kalkmak cinleri başına toplanmak cinleri başına toplanmak (veya üşüşmek) cinleşme cinleşmek cinli cinnet cinnet geçirmek cins cins cibilliyet cins cins cins isim cins ismi cins-i sâlis cinsaçı cinsel cinsel birleşme cinsel ilişki cinsel taciz cinsellik cinsellik bilimci cinsellik bilimi cinsî cinsilatif cinsilâtif cinsiyet cinslik cinslik bilimi cinsliksiz cinyolu cip cips ciranta cirim cirit cirit atma cirit atmak cirit oynamak cirit oyunu cirit ucu ciritçi ciro ciro etmek cisim cisimcik cisimle cisimlenme cisimlenmek cisimleri cisimleşme cisimleşmek cismanî cismanîlik cismen civa civan civanım! civankaşı civanmert civanmertlik civanperçemi civar civciv civcivli civcivlik civelek civeleklik ciyak ciyak ciyaklama ciyaklamak cizvit cizye cl cm co cocos adaları coğrafî coğrafî durum coğrafik coğrafya coğrafyacı coğrafyacılık cokey cokeylik colda communication compulsiveness congalaz constitution conta contalama contalamak conte cop coplama coplamak coplanma coplanmak coplatma coplatmak corum cosmopolitism coşan coşarak coşku coşkulanma coşkulanmak coşkulu coşkun coşkunca coşkunlaşma coşkunlaşmak coşkunluk coşma coşmak coşmuş coşturan coşturma coşturmak coşturucu coşturuculuk coşturulma coşturulmak coşuntu cozutmak cömert cömert davranmak cömertçe cömertleşme cömertleşmek cömertliği cömertlik cöngelez cönk cr crescendo cs cu cubo cuci cud cudam cugul cuk cukka cukkayı yutmak culuk culum cuma cuma gecesi cuma namazı cumartesi cumartesi kibarı gibi süslenmek cumba cumbadak cumbadak dalmak cumbalak cumbalama cumbalamak cumbalatma cumbalatmak cumbalı cumbasız cumbul cumbul cumbuldama cumbuldamak cumbuldatma cumbuldatmak cumburdama cumburdamak cumburlop cumburtu cumhur cumhur cemaat cumhur reisi cumhura muhalefet kuvveihatadandır cumhurbaşkanı cumhurbaşkanlığı cumhurca cumhuriyet cumhuriyet bayramı cumhuriyetçi cumhuriyetçilik cumhuriyetperver cumhurreis cumhurreisi cumudiye cumuk cunda cunta cuntacı cup cupar cuppadak cura cura zurna curacı curcuna curcunalı curcunasız curcunaya çevirmek, döndürmek (veya curcunaya vermek) curnal curnalci curnata curuk custom cuşiş cuşuhuruş cûyun cübbe cübbe gibi cübbeci cübbeli cübür cüce cüce mürver cüceleşme cüceleşmek cücelik cücük cücüklenme cücüklenmek cücükleşme cücükleşmek cüda cüda etmek cühelâ cükceleğen cülûs cülûsiye cümbür cemaat cümbüş cümbüş yapmak cümbüşçü cümbüşlü cümle cümle âlem cümle bilgisi cümle kapısı cümle-i mu'terize cümle-i mutanza cümlecik cümlemsi cümlenin ögeleri cümlesi cümleten cümud cümudiye cüneyt cünha cünun cünüp cünüplük cüppe cür'at cür'et cür'et etmek cür'etkâr cür'etkârlık cür'etlenme cür'etlenmek cür'etli cür'etsiz cüret cüretkâr cürmü meşhut cürmümeşhut cürmümeşhut hâlinde cüruf cürüm cüsse cüsseli cüssesiz cüz cüz'î cüzam cüzamlı cüzdan cüzi cüzî cüziyet cüzzam cüzzamlı cyclothme cylindroid ç ç ç çaba çaba göstermek çaba harcamak çabacı çabalama çabalama kaptan ben gidemem çabalamak çabalanma çabalanmak çabalayan çabalayış çabanın çabar çabasına çabucacık çabucak çabuk çabuk çabuk çabuk ol (veya çabuk) çabuk parlayan çabuk söner çabukça çabuklaşma çabuklaşmak çabuklaştırılma çabuklaştırılmak çabuklaştırma çabuklaştırmak çabukluk çaça çaça balığı çaçaça çaçaron çaçaronca çaçaronluk çad çad gölü çader çadır çadır ağırşağı çadır bezi çadır çanağı çadır çatı çadır çiçeği çadır devlet çadır direği çadır kurmak çadır tiyatrosu çadır uşağı çadır yıkmak çadırcı çadırcılık çadırlı çadırlı ordugâh çadırnişin çadıruşağı çağ çağ açmak çağ dışı çağ dışı olmak (veya kalmak) çağ dışılık çağa çağakan çağan çağanak çağanaklı çağanoz çağanoz gibi çağaş çağaşım çağaşımsal çağatay çağatayca çağcıl çağcıllaşma çağcıllaşmak çağcıllaştırma çağcıllaştırmak çağcıllık çağdaş çağdaşlaşma çağdaşlaşmak çağdaşlaştırma çağdaşlaştırmak çağdaşlık çağı geçmek çağıgeçmek çağıl çağıl çağıl çağıldak çağıldama çağıldamak çağıldar çağıldasın çağıldayış çağıltı çağıltılı çağımız çağın çağın gerisinde kalmak çağını aşmak çağınıaşmak çağır çağıra çağıra çağırı çağırıcı çağırılma çağırılmak çağırım çağırış çağırma çağırmak çağırman çağırtı çağırtkan çağırtma çağırtmaç çağırtmak çağla çağlak çağlama çağlamadan çatlamak çağlamak çağlar çağlasın çağlasun çağlav çağlayan çağlayık çağlayış çağma çağmak çağnak çağrı çağrı cihazı çağrı numarası çağrıcı çağrıcılık çağrılan yere erinme, çağrılmayan yere görünme çağrılı çağrılık çağrılış çağrılma çağrılmak çağrım çağrısız çağrışım çağrışım yapmak çağrışımcı çağrışımcılık çağrışımlı çağrışımsal çağrışımsız çağrışma çağrışmak çağrıştırma çağrıştırmak çağüstü çâk çâk çâk (olmak) çaka çakal çakal armudu çakal eriği çakal yağmuru çakalboğan çakaloz çakan çakar çakaralmaz çaker çâkeri çakı çakı gibi çakıcı çakıl çakıl çukul çakıl kuşu çakıl taşı çakıl yol çakıldak çakıldama çakıldamak çakıldatma çakıldatmak çakılı çakılı kalmak çakılıp kalmak çakıllı çakıllık çakılma çakılmak çakılmış çakıltaşı çakıltı çakım çakın çakıntı çakıntılı çakıntısız çakır çakır ayaz çakır çukur çakır dikeni çakır pençe çakır pençelik çakırcı çakırcılık çakırdiken çakırdikenlik çakırdoğan çakırkanat çakırkeyf çakırkeyif çakırlaşma çakırlaşmak çakısız çakış çakışık çakışma çakışmak çakışmalı çakıştırma çakıştırmak çakma çakma kapı çakmacı çakmak çakmak çakmak çakmak taşı çakmakçı çakmakçılık çakmaklaşma çakmaklaşmak çakmaklı çakmaklık çakmaksız çakmur çakozlama çakozlamak çakşır çakşırlı çakşırsız çaktırılma çaktırılmak çaktırış çaktırma çaktırmadan çaktırmak çaktu çal çala çala kalem çala kamçı çala kaşık çala kılıç çala kürek çala paça çalab çalacak çalâk çalakalem çalâkî çalan çalap çalar çalar saat çalarma çalarmak çalçene çalçenelik çaldırılma çaldırılmak çaldırış çaldırma çaldırmak çalgar çalgı çalgı aleti çalgı çağanak çalgı çalmak çalgı orağı çalgıcı çalgıcı böcek çalgıcı otu çalgıcılık çalgıç çalgıhane çalgılı çalgılı çağanaklı çalgın çalgısız çalhama çalhamaç çalı çalı bülbülü çalı çırpı çalı dikeni çalı fasulyesi çalı gibi çalı horozu çalı idi, çırpı idi, evim idi ya, ayı idi uyu idi, kocam idi ya çalı kakıcı çalı kuşu çalı kuşugiller çalı süpürgesi çalıbülbülü çalıcı çalık çalık kavak çalılandırma çalılandırmak çalıları çalılık çalım çalım atmak (veya yapmak) çalım satmak çalım yemek çalımcı çalımına gelmek (veya getirmek) çalımından geçilmemek çalımlama çalımlamak çalımlanış çalımlanma çalımlanmak çalımlayış çalımlı çalımlı çalımlı çalımlıdavranmak çalımlık çalımlılık çalımlu çalımsız çalımsızlık çalın çalınma çalınmak çalınmış çalıntı çalıp çırpmak çalısız çalış çalışamamak çalışamaz çalışan çalışan aptal, yatan akıllıdan iyidir çalışanları çalışarak çalışgan çalışılacak çalışılan çalışılma çalışılmak çalışım çalışıp çabalamak çalışır çalışkan çalışkan-sın çalışkanlık çalışma çalışma barışı çalışma belgesi çalışma dolabı çalışma ekonomisti çalışma gezisi çalışma günü çalışma hayatı çalışma karnesi çalışma masası çalışma odası çalışma saati çalışma saatleri çalışma yöntemi çalışmacı çalışmada çalışmak çalışmalar çalışmamak çalışmasıdurdurulmak çalışmasınısağlamak çalışmayan çalıştıran çalıştırıcı çalıştırıcılık çalıştırılan çalıştırılma çalıştırılmak çalıştırış çalıştırma çalıştırmak çalkağı çalkak çalkalama çalkalamak çalkalanış çalkalanma çalkalanmak çalkalatış çalkalatma çalkalatmak çalkalayış çalkama çalkamak çalkanan çalkanış çalkanma çalkanmak çalkantı çalkantılı çalkantısız çalkar çalkatma çalkatmak çalkayış çalkı çalkın çalkoyun çalma çalmacı çalmaç çalmadan oynamak çalmak çalpara çaltı çaltılık çaluk çalyaka çalyaka etmek çam çam balı çam devirmek çam fıstığı çam kese böceği çam sakızı çam sakızı çoban armağanı çam sakızı gibi çam yarması (veya bölmesi) çam yeşili çama çakan çaman çamaşır çamaşır değiştirmek çamaşır deterjanı çamaşır dolabı çamaşır ertesi olmak çamaşır ipeği çamaşır ipi çamaşır leğeni çamaşır makinesi çamaşır mandalı çamaşır sabunu çamaşır sepeti çamaşır sodası çamaşır suyu çamaşır takımı çamaşırcı çamaşırcılık çamaşırhane çamaşırını çamaşırlık çamat çamça çamçak çamçak çamçak çâmegûy çamgiller çamgillerden çamıç çamış çamlık çamsakızı çamuka çamur çamur atmak (veya sıçratmak) çamur banyosu çamur deryası çamur gibi çamur ığrıbı çamur ıslah metodu çamur kalemi çamura bulaşmak (veya batmak) çamura taş atmak çamura yatmak çamurcuk çamurcun çamurdan çekip çıkarmak çamurlama çamurlamak çamurlanma çamurlanmak çamurlaşma çamurlaşmak çamurlatma çamurlatmak çamurlu çamurluk çamurlukçu çamurlukçuluk çamursuz çamuru karnında, çiçeği burnunda çan çan çalmak çan çan çan çan etmek (ötmek veya konuşmak) çan çiçeği çan çiçeğigiller çan kulesi çanağa ne doğrarsan kaşığında o çıkar çanak çanak ağızlı çanak anten çanak çömlek çanak tutmak (veya açmak) çanak üzengi çanak yalamak çanak yalayıcı çanak yalayıcılık çanak yalayıcılık etmek çanak yaprağı çanakçı çanakçılık çanaklık çanaksı çanaksı hücreler çanayaz çancı çancılık çançiçeğigillerden çandı çandır çane çanga çangal çangıl çungul çangıl çungul etmek çangır çungur çangırdama çangırdamak çangırtı çanıltı çanına ot tıkamak çanta çanta çiçeği çanta imalatçısı çantacı çantacılık çantada keklik çantadan yetişmek çantalı çantasız çap çap...mak çapa çapacı çapacılık çapaçul çapaçulcu çapaçulculuk çapaçullaştırma çapaçullaştırmak çapaçulluk çapak çapaklanış çapaklanma çapaklanmak çapaklı çapaksız çapalama çapalamak çapalamayan çapalanış çapalanma çapalanmak çapalatma çapalatmak çapalı çapan çapanak çapanoğlu çapanoğlunun abdest suyu gibi çapar çaparız çapari çapasız çapavul çapçak çapgın çapgur çapı çapın çapında çapkımak çapkın çapkınca çapkınlaşma çapkınlaşmak çapkınlık çapla çaplama çaplamak çaplı çapma çapmak çaprak çapraşık çapraşıklaşma çapraşıklaşmak çapraşıklık çapraşma çapraşmak çapraz çapraz ateş çapraz kafiye çapraz kur çapraza almak çapraza sarmak çaprazda sürmek çaprazlama çaprazlamak çaprazlamasına çaprazlaşma çaprazlaşmak çaprazlık çaprazölçer çaprazvari çapsız çaptan düşmek çaptuğ çapul çapula çapulacı çapulacılık çapulcu çapulculuk çapullama çapullamak çaput çar çarçabuk çârçeşm çarçur çarçur etmek çarçur olmak çardak çardaklı çardaksız çardaş çardu çare çaresine bakmak çaresiz çaresiz kalmak çaresizlik çaresizlikten çareviç çargâh çarh çarık çarık çarıkla, sarık sarıkla çarık dikeni çarıkçı çarıkçılık çarıklı çarıklı erkânıharp çarıklık çarıksız çariçe çark çark çevirmek çark etmek çarka çarka vermek (veya çarka çektirmek) çarkacı çarkçı çarkçıbaşı çarkçılık çarkı döndürmek çarkıfelek çarkıfelekgiller çarkına etmek (veya okumak) çarkıt çarklı çarksız çarktan çıkma çarleston çarlık çarliston çarliston biber çarliston marka çarliston marka kereste çarmagun çarmıh çarmıha germek çarmık çarnaçar çarpan çarpan balığı çarpanlara ayırma çarpı çarpıcı çarpıcılık çarpık çarpık çurpuk çarpıkça çarpıklaşma çarpıklaşmak çarpıklaştırma çarpıklaştırmak çarpıklık çarpılan çarpılı çarpılış çarpılma çarpılmak çarpılmış çarpım çarpım cetveli çarpım tablosu çarpınçlı çarpınım çarpınma çarpınmak çarpıntı çarpıntılı çarpıntısı tutmak çarpıntısıtutmak çarpıntısız çarpış çarpışılma çarpışılmak çarpışma çarpışmak çarpıştırma çarpıştırmak çarpıtılma çarpıtılmak çarpıtma çarpıtmak çarpma çarpma işareti çarpma kapı çarpmak çarptırış çarptırma çarptırmak çarşaf çarşaf çarşaf çarşaf gibi çarşaf kadar çarşafa dolanmak çarşafa girmek çarşafçı çarşafçılık çarşaflama çarşaflamak çarşaflanma çarşaflanmak çarşaflatma çarşaflatmak çarşaflı çarşaflık çarşafsız çarşafsızlık çarşak çarşamba çarşamba karısı çarşamba pazarı çarşamba pazarına çevirmek çarşı çarşı ağası çarşı ekmeği çarşı ve pazar dolaşmak (veya gezmek) çarşılı çarşıya çartır çârûb çaryar çasar çaşıt çaşıtlama çaşıtlamak çaşıtlık çaşka çaşut çat çat etmek çat kapı çat orada çat burada çat kapı arkasında çat pat çatak çatak bayrak çatal çatal ağız çatal aşı çatal ayak çatal bel çatal bıçak takımı çatal çivi çatal don çatal görmek çatal iğne çatal kargı çatal kazık çatal kundak çatal kuyruk çatal sakal çatal ses çatal yürekli çatal zıpkın çatalağzı çatallanma çatallanmak çatallaşma çatallaşmak çatallaştırma çatallaştırmak çatallı çatallık çatalmuk çatana çatanacı çatapat çatgal çatı çatı arası çatı ekleri çatı eteği çatı kaplayıcı çatı katı çatı kirişi çatı örtüsü çatı penceresi çatıcı çatık çatık çehre çatık kaş çatık surat çatık yüz çatıklaşma çatıklaşmak çatıklık çatıldama çatıldamak çatılı çatılış çatılma çatılmak çatılmış çatının çatınma çatınmak çatır çatır çatır çatır çatlamak çatır çatır etmek çatır çatır sökmek çatır çutur çatırdama çatırdamak çatırdatma çatırdatmak çatırtı çatırtılı çatısız çatış çatışık çatışılma çatışılmak çatışkı çatışkılı çatışma çatışmak çatıştırma çatıştırmak çatıyı almak çatkı çatkılı çatkılık çatkın çatkınlık çatkısız çatladın mı? çatlak çatlak ses çatlak zurna çatlaklık çatlama çatlamak çatlamış çatlasa da (veya çatlasa da patlasa da) çatlatış çatlatma çatlatmak çatlayış çatlı çatma çatma kaş çatmak çatpat çatra patra çattırma çattırmak çav çava çavalye çavaş çavdar çavdar ekmeği çavdarlı çavdarmahmuzu çavdarsız çavela çavelâ çavgan çavgoodmorning çavlak çavlan çavlanma çavlanmak çavlı çavmak çavşır çavuldur çavun çavunt çavuş çavuş kuşu çavuş kuşugiller çavuş üzümü çavuşluk çavut çay çay bahçesi çay bardağı çay demlemek çay evi çay fincanı çay kaşığı çay kenarında kuyu kazmak çay ocağı çay saati çay servisi çay şekeri çay takımı çay üzümü çay vermek çayan çaycı çaycılık çayda çıra çaydan geçip derede boğulmak çaydanlık çayevi çaygiller çaygillerden çayhane çayhaneci çayhanecilik çayı görmeden paçaları sıvamak çayın çayır çayır güzeli çayır kuşu çayır madımağı çayır mantarı çayır otu çayır peyniri çayır tavuğu çayır teresi çayır tirfili çayır yulafı çayırkuşu çayırlama çayırlamak çayırlanma çayırlanmak çayırlanmasınısağlamak çayırlarda çayırlaşma çayırlaşmak çayırlatma çayırlatmak çayırlı çayırlık çayırmelikesi çayırsedefi çayırsız çaykara çaykızı çaylak çaylak fırtınası çaylakça çaylaklık çaylan çaylı çaylı kek çaylık çe çebe çeber çebi çebiç çecik çeç çeçe çeçen çeçence çedene çedik çeğmel çeğmellenme çeğmellenmek çehiz çehre çehre almak çehre etmek çehre uzatmak çehre züğürdü çehrece çehreli çehresi bozulmak çehresiz çek çek arabanı (veya yalnız çek!) çek valf çek vana çekâçak çekap çekberi çekçe çekçek çeke çekeceği olmak çekecek çekek çekel çekeleme çekelemek çekelez çekelge çekem çekememe çekememek çekememezlik çekemez çekemezlik çeken çeker çekerge çekerli çekersel çeki çeki düzen çeki düzen vermek çeki taşı gibi çekici çekicileşmek çekiciliği çekicilik çekiç çekiç atma çekiç kemiği çekiç makinesi çekiçhane çekiçleme çekiçlemek çekik çekikçe çekilgi çekilgin çekiliş çekilme çekilmek çekilmez çekilmiş çekim çekim ekleri çekimci çekimleme çekimlemek çekimli çekimli fiil çekimlü çekimölçer çekimsenme çekimsenmek çekimser çekimserlik çekimsiz çekimsizlik çekince çekince koymak çekinceli çekincik çekincikler çekindiğini çekine çekine çekinerek çekinge çekingen çekingen davranmak çekingence çekingenleşme çekingenleşmek çekingenlik çekingenlikle çekinik çekinilme çekinilmek çekinilmesi çekinin çekiniş çekinme çekinmeden çekinmek çekinmek: çekinmemek çekinmesi çekinmesiz çekinmez çekinmezlik çekinsel çekinti çekip almak çekip çevirmek çekip gitmek çekirdecik çekirdek çekirdek aile çekirdek ekşiti çekirdek kahve çekirdekçi çekirdekçilik çekirdeklenme çekirdeklenmek çekirdekli çekirdeksel çekirdeksiz çekirdekten yetişme çekirge çekirge kuşu çekirge ötleğeni çekirge şalvar çekiş çekişe çekişe pazarlık (etmek) çekişken çekişli çekişme çekişmek çekişmeli çekişmesiz çekişte çekiştiren çekiştirici çekiştiricilik çekiştirme çekiştirmek çekit çekiver kuyruğunu çekiye gelmek çekiye gelmez çekkin çekli çekme çekme demir çekme kat çekmece çekmeceli çekmecesiz çekmek çekmeli çekmelik çekmen çekmergen çekoslovak çekoslovakyalı çektiri çektirici çektiriş çektirme çektirme ağı çektirmek çekül çekyat çelebi çelebice çelebilik çelek çelem çelen çelenç çelenk çelenk koymak çelgi çeliğe su vermek çelik çelik başlık çelik çember çelik çomak çelik gibi çelik halat çelik kalemi çelik kapı çelik kasa çelik macunu çelik metre çelik pamuğu çelik yelek çelikhane çelikleme çeliklemek çelikleşme çelikleşmek çelikleştirme çelikleştirmek çelikli çeliksi çelim çelimli çelimsiz çelimsizlik çelişik çelişiklik çelişiklik ilkesi çelişiyor çelişken çelişki çelişkili çelişkin çelişkisiz çelişme çelişmek çelişmeli çelişmesiz çelişmezlik çelişmezlik ilkesi çello çelme çelme atmak (veya takmak) çelmece çelmek çelmeleme çelmelemek çelmelenme çelmelenmek çelmeleyiş çelmik çelpek çelpeşük çeltek çeltik çeltik kargası çeltik tarlası çeltikçi çeltikçilik çeltikli çeltiklik çem çembalo çember çember çevirmek çember geçirmek çember içine almak (veya çembere almak) çember kayık çember makası çember sakal çemberden dönmek çemberi yarmak çemberleme çemberlemek çemberlenme çemberlenmek çemberletme çemberletmek çemberli çembersel bölge çembersiz çemçe çemen çemenleme çemenlemek çemenli çemiç çemkiriş çemkirme çemkirmek çemrek çemreme çemremek çemrenme çemrenmek çenber çençen çene çene çalmak çene çukuru çene kavafı çene yarışı çene yarıştırma çene yarıştırmak çene yormak çenebaz çenebazlık çenek çenekli çeneksiz çeneleşme çeneleşmek çeneli çenen tutulsun çenesi açılmak çenesi atmak çenesi durmamak çenesi düşmek çenesi düşük çenesi kitlenmek çenesi kuvvetli çenesi oynamak çenesini açtırmak çenesini açtırmamak çenesini bağlamak çenesini bıçak açmamak çenesini dağıtmak çenesini kapatmak çenesini tutmak çenesinin bağı çözülmek çenesiz çenet çenetli çeneye kuvvet çeng çengel çengel atış çengel atmak çengel çeneliler çengel iğnesi çengel sakızı çengel takmak çengelleme çengelleme atışı çengellemek çengellenmek çengelleyiş çengelli çengelli iğne çengelsi çengi çengi kolu çengi takımı çengilik çengiz çengşi çengüçegane çenileme çenilemek çenk çentik çentik açmak çentik atmak çentikleme çentiklemek çentiklenme çentiklenmek çentikli çentilme çentilmek çentiyan çentme çentmek çep-e-çevre çepçevre çepeçevre çepel çepelleme çepellemek çepellenme çepellenmek çepelli çepellilik çepen çeper çeper çekmek çeperli çepez çepiç çepin çepni çer çer çöp çerağ çerçeve çerçeve anlaşma çerçeveci çerçevecilik çerçeveleme çerçevelemek çerçevelenme çerçevelenmek çerçeveletme çerçeveletmek çerçeveli çerçevesiz çerçi çerçici çerçilik çerçöp çerden çöpten çerez çerezci çerezcilik çerezlenme çerezlenmek çerezlik çerge çergeci çergi çergici çeri çeribaşı çeribaşılık çerkes çerkez çerkez peyniri çerkez tavuğu çerkezce çerkezlik çermik çerviş çervişli çeşidinden çeşit çeşit çeşit çeşitçe çeşitkenar çeşitkenar üçgen çeşitleme çeşitlemek çeşitlendirme çeşitlendirmek çeşitlenme çeşitlenmek çeşitler çeşitli çeşitlilik çeşme çeşmeye gitse çeşme kuruyacak çeşmibülbül çeşni çeşni katmak çeşni tutmak çeşnici çeşnicibaşı çeşnicilik çeşnileme çeşnilemek çeşnilenme çeşnilenmek çeşnili çeşnilik çeşnisine bakmak çete çete savaşı çeteci çetecilik çetele çetele çekmek (veya tutmak) çeteleşme çeteleşmek çeteleştirme çeteleştirmek çeteleye dönmek çetene çetik çetin çetin ceviz çetince çetinleşme çetinleşmek çetinleştirme çetinleştirmek çetinlik çetrefil çetrefilce çetrefilleşme çetrefilleşmek çetrefilli çetrefillik çetrefilsiz çeven çevgen çevik çevikçe çevikleşme çevikleşmek çevikleştirme çevikleştirmek çevikliği çeviklik çevir kazı yanmasın çevir sesi çevir sinyali çevireç çeviren çevirge çevirgeç çevirgi çeviri çeviri dili çevirici çevirici dili çeviriciler çeviricilik çevirim çevirim senaryosu çeviriş çevirme çevirme ağı çevirmece çevirmek çevirmeler çevirmen çevirmenlik çevirti çevirtim çevirtme çevirtmek çevlik çevre çevre açı çevre bilimci çevre bilimi çevre bilimsel çevre kirliliği çevre sağlığı çevre teker çevre yolu çevre yönetimi çevreci çevrecilik çevrede çevreleme çevrelemek çevreleniş çevrelenme çevrelenmek çevreleyiş çevreli çevrelik çevren çevrendekiler çevresel çevresini çevresiyle çevreyi çevri çevrik çevrileme çevrilemek çevrilerek çevrilgen çevrilgenlik çevrili çevriliş çevrilme çevrilmek çevrilmiş çevrim çevrimli çevrimsel çevrimsel çizelge çevrinme çevrinmek çevrinti çevriyazı çeyiz çeyiz çemen çeyiz düzmek çeyizci çeyizcilik çeyizleme çeyizlemek çeyizlenme çeyizlenmek çeyizli çeyizlik çeyizsiz çeyrek çeyrek final çeyrek finalist çeyrek son çeyrekleme çeyreklemek çeyreklenme çeyreklenmek çıban çıban ağırşağı çıban işlemek çıbanbaşı çıbanın başını koparmak çıbanlaşma çıbanlaşmak çıdam çıdama çıdamak çıdamlı çıdık çıfıt çıfıt çarşısı çıfıtlık çıfıtlık etmek çıgay çığ çığ düşmek çığ gibi büyümek çığa çığal çığalanma çığalanmak çığıltı çığın çığır çığır açmak çığırından çıkmak çığırış çığırma çığırmak çığırtı çığırtkan çığırtkanlık çığırtma çığırtmacı çığırtmak çığla çığlan çığlık çığlık atmak (koparmak veya basmak) çığlık çığlığa çığralık çığrış çığrışma çığrışmak çıkacak çıkagelme çıkagelmek çıkak çıkan çıkanak çıkar çıkar budak çıkar yol çıkaran çıkarayazmak çıkarcı çıkarcılık çıkarı çıkarılış çıkarılma çıkarılmak çıkarılmış çıkarım çıkarına bakmak çıkarını çıkarını tepmek çıkarış çıkarken çıkarlarından çıkarma çıkarma birliği çıkarma gemisi çıkarma harekâtı çıkarma işareti çıkarmak çıkarsama çıkartı çıkartılma çıkartılmak çıkartma çıkartmabaskı çıkartmak çıkartmalar çıkçık çıkı çıkık çıkıkçı çıkıkçılık çıkıklık çıkılama çıkılamak çıkılanma çıkılanmak çıkılatma çıkılatmak çıkılma çıkılmak çıkılmaz çıkın çıkın etmek çıkınlama çıkınlamak çıkıntı çıkıntılarısilinmek çıkıntılı çıkıntısız çıkır çıkır çıkış çıkış almak çıkış belgesi çıkış çizgisi çıkış hakemi çıkış kapısı çıkış noktası çıkış takozu çıkış vermek çıkış yapmak çıkış yolu çıkışamamak çıkışan çıkışlı çıkışma çıkışmak çıkıştırma çıkıştırmak çıkıt çıkıyapmak çıkıyaptırmak çıkkın çıkma çıkma durumu çıkmak çıkmaklık çıkmalı çıkmalı tamlama çıkmalı tümleç çıkması çıkmaz çıkmaz ayın son çarşambası çıkmaz sokak çıkmaza girmek çıkmaza sokmak çıkmış çıkra çıkralık çıkrık çıkrıkçı çıkrıkçılık çıkrıkçın çıkrıklı çıkrıksız çıktı çıktığı çılan çılbır çıldım çıldır çıldır çıldırasıya çıldırı çıldırış çıldırma çıldırmak çıldırmış çıldırtıcı çıldırtıcılık çıldırtma çıldırtmak çılgın çılgına dönmek çılgınca çılgıncasına çılgınlaşma çılgınlaşmak çılgınlık çılkava çıma çıma vermek çımacı çımacılık çımbar çımkırma çımkırmak çımrın çın çın çın çın çın inletmek çın çın ötmek çın tutmak çınak çınar çınargiller çınarımsı çınarımsı isfendan çınarlı çınarlık çınayaz çınçınlatmak çıngar çıngar çıkarmak çıngar kopmak çıngay çıngı çıngıl çıngılıç çıngır çıngır çıngırağı çekmek çıngırağıçekmek çıngırak çıngırakçı çıngırakçılık çıngıraklı çıngıraklı yılan çıngıraklı yılangiller çıngırdak çıngırdama çıngırdamak çıngırdatma çıngırdatmak çıngırtı çınlaç çınlak çınlama çınlamak çınlamalı çınlaması çınlatış çınlatma çınlatmak çınlayan çınlayış çınsabah çıntay çıpa çıpı çıpı çıpıl çıpıl çıpıldak çıpır çıpır makinesi çıplak çıplak alev çıplak at çıplak beton çıplak gözle (bakmak) çıplak maden çıplak mülkiyet çıplak resim çıplak tohumlular çıplak ücret çıplaklar kampı çıplaklaşma çıplaklaşmak çıplaklaştırma çıplaklaştırmak çıplaklığıyla çıplaklık çıplanma çıplanmak çır çır çıra çıra dibine ışık vermek çırağ çırak çırak çıkarmak çırak etmek çıraklar çıraklık çıraklık etmek çırakma çırakman çıralı çıralık çıramoz çıray çırçıl çırçıplak çırçıplaklık çırçır çırçırlama çırçırlamak çırganış çırılçıplak çırılçıplaklık çırnık çırpı çırpı (gibi) çırpı ipi çırpı vurmak çırpıcı çırpılma çırpılmak çırpınarak çırpını çırpını çırpınış çırpınma çırpınmak çırpıntı çırpıntılı çırpış çırpışma çırpışmak çırpıştırılma çırpıştırılmak çırpıştırma çırpıştırmak çırpıya getirmek çırpma çırpmacı çırpmacılık çırpmak çırptırma çırptırmak çıt çıt çıkarmamak çıt çıkmamak çıt etmek çıt yok çıta çıtak çıtçıt çıtçıtlama çıtçıtlamak çıtı pıtı çıtır çıtır çıtır çıtır etmek çıtır çıtır konuşmak çıtır pıtır çıtırbom çıtırdama çıtırdamak çıtırdata çıtırdata çıtırdatarak çıtırdatış çıtırdatma çıtırdatmak çıtırdayış çıtırkı çıtırtı çıtkırıldım çıtkırıldımlık çıtlama çıtlamak çıtlatılma çıtlatılmak çıtlatış çıtlatma çıtlatmak çıtlık çıtpıt çıvdırma çıvdırmak çıvgar çıvgın çıvlama çıvlamak çıvma çıvmak çıyan çıyan gibi çıyan gözlü çıyanlık çıyanlık etmek çızıktırma çızıktırmak çiçe çiçeğe kesmek çiçeği burnunda çiçeği burnunda (veya çiçeği burnunda, çamuru karnında) çiçeğimsi çiçeğin çiçek çiçek açmak (veya vermek) çiçek aşısı çiçek bahçesi çiçek biti çiçek boyası çiçek bozuğu çiçek çıkarmak çiçek durumu çiçek dürbünü çiçek evi çiçek gibi çiçek hastalığı çiçek olmak çiçek pazarı çiçek sapçığı çiçek sapı çiçek soğanı çiçek suyu çiçek tacı çiçek tozu çiçek yağı çiçek yaprağı çiçekçi çiçekçi esnafı çiçekçilik çiçekleme çiçeklemek çiçeklendirme çiçeklendirmek çiçekleniş çiçeklenme çiçeklenmek çiçeklerde çiçekleşme çiçekleşmek çiçekli çiçekli bitkiler çiçeklik çiçeksever çiçeksi çiçeksime çiçeksimek çiçeksiz çiçeksiz bitkiler çiçi çiçik çift çift atış çift ayaklılar çift camlı çift cinsellik çift çubuk çift dalma çift desimetre çift dikiş çift direkli çift dirsek çift dişliler çift görmek çift kanatlılar çift kapı çift kişilik çift kol çift koşmak çift küme çift motorlu çift parmaklılar çift pencere çift sayı çift sürmek çift vuruş çift yıldız çift zamanı çiftçeneklilerden çiftçi çiftçiler çiftçilik çiftçilik etmek çiftçilikte çiftdudaksıl çifte çifte atmak çifte çubuğa gitmek çifte dalmak çifte dikiş çifte gitmek çifte kavrulmuş çifte kıskaç çifte koşmak çifte kumrular çifte nağra çifte standart çifte vatandaşlık çifte yemek çiftehane çifteleme çiftelemek çiftelenme çiftelenmek çifteleşme çifteleşmek çifteli çifter çifter çiftetelli çifti bozmak çiftkanatlıların çiftleme çiftlemek çiftlenme çiftlenmek çiftleşme çiftleşmek çiftleştiriş çiftleştirme çiftleştirmek çiftlik çiftlik kâhyası çiftlik nezaretçisi çiftteker çifttekerci çifttekercilik çiftucay çigan çigan müziği çigen çigendik çiger çigermiş çigil çigilvar çignenmiş çiğ çiğ börek çiğ çiğ yemek çiğ düşmek çiğ iplik çiğ kaçmak (veya düşmek) çiğ köfte çiğ renkçi çiğ renkçilik çiğ sarı çiğ süt emmiş çiğ toprak çiğ yemedim ki karnım ağrısın çiğde çiğdem çiğden vermek çiğdüşmek çiğe çiğeskin çiğil çiğin çiğindirik çiğiskin çiğit çiğitli çiğleşme çiğleşmek çiğlik çiğlik etmek çiğnek çiğnem çiğneme çiğnemek çiğnemik çiğnemlik çiğneniş çiğnenme çiğnenmek çiğnenmez çiğnenmiş çiğnetme çiğnetmek çiğneyiş çihardost çiklet çikletçi çikletçilik çikolata çikolatacı çikolatacılık çikolatalı çil çil çil çil kuşu çil yavrusu gibi dağılmak çildu çile çile çekmek çile çıkarmak (veya doldurmak) çilecilik çileden çıkarmak çileden çıkmak çilehane çilek çilek reçeli çilek suyu çilek üzümü çilekçi çilekçilik çilekeş çilekeşlik çileli çilemek çilen çilenti çilesi dolmak çileye girmek çilingir çilingir sofrası çilingirlik çillenme çillenmek çilli çilpi çilsiz çim çim çim çimbali çimçek çimçik çimdik çimdik atmak (veya basmak) çimdikleme çimdiklemek çimdiklenme çimdiklenmek çimdirme çimdirmek çimek çimen çimenli çimenlik çimensiz çimento çimentocu çimentoculuk çimentolama çimentolamak çimentolanma çimentolanmak çimentolatma çimentolatmak çimentolu çimentonun çimentosuz çimerlik çimleme çimlemek çimlendirme çimlendirmek çimlenme çimlenmek çimleyiş çimmek çin çin anasonu çin çamı çin dili ve edebiyatı çin floryası çin gülü çin kocabaşı çin lâhanası çin leylağı çin leylâğı çinakop çince çinçilya çinçilyagiller çinçilyagillerden çingen çingene çingene ahtapotu çingene borcu çingene ciğer pişirir, yemeden karnın şişirir çingene çergesi çingene çergesinde musandıra ne arar çingene dili çingene düğünü çingene kavgası çingene palamudu çingene parası çingene pembesi çingene pilici çingene sarısı çingenece çingeneleşme çingeneleşmek çingenelik çini çini döşemek çini mürekkebi çinici çinicilik çinili çinisiz çinkay çinke çinko çinkograf çinkografi çinli çintiyan çip çipil çipilleşme çipilleşmek çipilti çipli çipo çipura çir çiray çirçirci çiriş çiriş gibi çiriş otu çirişçi çirişçi çanağı çirişçilik çirişleme çirişlemek çirişlenme çirişlenmek çirişli çirkef çirkefçe çirkefe (çamura) taş atmak (veya çirkefi üzerine sıçratmak) çirkefe taş atma, üstüne sıçrar çirkefe taş atmak çirkefleşme çirkefleşmek çirkefli çirkeflik çirkin çirkin kaçmak çirkince çirkinleşme çirkinleşmek çirkinleştirme çirkinleştirmek çirkinlik çirkinseme çirkinsemek çiroz çirozlaşma çirozlaşmak çirozluk çis çise çiseleme çiselemek çiseme çisemek çisenti çiskin çiş çiş etmek çiş yapmak çişetmek çişi gelmek çişik çit çit sarmaşığı çit sarmaşığıgiller çita çitar çitari çiten çiti çiti yapmak çitileme çitilemek çitilenme çitilenmek çitili çitilmek çitişme çitişmek çitlembik çitlembik gibi çitleme çitlemek çitme çitmek çitmik çivi çivi çıkar, ama yeri kalır çivi çiviyi söker çivi gibi çivi gibi olmak çivi kesmek çivi kestirmek çivi kırmak çivi sokmak (veya sürmek) çivi yazısı çivi yukarı çivici çivicilik çividî çivileme çivilemek çivilenme çivilenmek çiviletme çiviletmek çivili çivirdik çivisiz çivisiz kalkan çivit çivit mavisi çivit otu çivit rengi çivitleme çivitlemek çivitlenme çivitlenmek çivitli çivitsiz çiy çiyleme çiylemek çizdirme çizdirmek çizecek çizelge çizen çizenek çizer çizeylem çizeylemleme çizge çizgen çizgesel kullanıcı arayüzü çizgi çizgi çekmek çizgi film çizgi im çizgi ölçek çizgi resim çizgi roman çizgidışı çizgileme çizgilemek çizgilenme çizgilenmek çizgiler çizgilerin çizgileşme çizgileşmek çizgili çizgilik çizginme çizginmek çizgisel çizgisiz çizi çizici çizicilik çizik çizik çizik çizikli çiziktirme çiziktirmek çizili çiziliş çizilme çizilmek çizilmesi çizilmiş çizim çizimci çizin çizin çizinti çiziş çizitçi çizme çizmece çizmeci çizmecilik çizmeden yukarı çıkmak çizmeden yukarıçıkmak çizmek çizmeleri çekmek çizmeli çka çoban çoban aldı bağa gitti, kurt aldı dağa gitti çoban böreği çoban çökerten çoban kebabı çoban köpeği çoban kulübesinde padişah rüyası görmek çoban merhemi çoban salatası çoban yıldızı çobanaldatan çobanaldatangiller çobanaldatangillerden çobanaldatanları çobançantası çobandağarcığı çobandeğneği çobandüdüğü çobanıl çobanın gönlü olursa tekeden yağ (süt veya köremez) çıkarır çobaniğnesi çobanlama çobanlık çobanlık etmek çobanpüsküllügillerden çobanpüskülü çobanpüskülügiller çobanpüskülügillerden çobansız koyunu kurt kapar çobansüzgeci çobantarağı çobantuzluğu çobanüzümü çobanyıldızı çobar çocuğu çocuğu olmak çocuğumsu çocuk çocuk aldırmak çocuk bahçesi çocuk bakıcı çocuk bakıcısı çocuk bezi çocuk bilimci çocuk bilimi çocuk dili çocuk dünyaya getirmek çocuk düşe kalka büyür çocuk düşürmek çocuk gibi çocuk gibi sevinmek çocuk işi çocuk kalmak çocuk olmak çocuk oyuncağı çocuk oyuncağı hâline getirmek çocuk oyunu çocuk peydahlamak çocuk pornografisi çocuk pornosu çocuk ruhlu çocuk seversen beşikte, koca seversen döşekte çocuk yapmak çocuk yetiştirmek çocuk yuvası çocukcağız çocukça çocukçu çocukla çocuk, büyükle büyük olmak çocuklar çocuklar! çocuklara çocuklarda çocukların çocuklarına çocuklaşma çocuklaşmak çocuklaştırma çocuklaştırmak çocuklu çocukluğu tutmak çocukluk çocukluk etmek çocuksu çocuksuluk çocuksuz çocuksuzluk çocuktan al haberi çogay çoğalan çoğalış çoğalma çoğalmak çoğaltan çoğaltı çoğaltıcı çoğaltılmak çoğaltım çoğaltış çoğaltma çoğaltma makinesi çoğaltmak çoğaş çoğu çoğu gitti, azı kaldı çoğu kez çoğu zarar, azı karar çoğul çoğul eki çoğul ekleri çoğulcu çoğulculuk çoğullama çoğullamak çoğullandırmak çoğullanmak çoğullaştırma çoğullaştırmak çoğulluk çoğumsama çoğumsamak çoğun çoğunca çoğunluk çoğunlukla çoğurcuk çoğuz çoğuzlaşma çok çok anlamlı çok anlamlılık çok ayaklılar çok bilmiş çok çok çok düzlemli çok eşli çok eşlilik çok fazlı çok geçmeden çok gelmek çok görmek çok gözeli çok hücreli çok hücreliler çok karılı çok karılılık çok katlı otopark çok kısa dalga çok kocalı çok kocalılık çok ortaklı çok partili çok seslendirilmiş çok sesli çok seslilik çok söylemek çok sözlü çok şey! çok şükür! çok tanrıcı çok tanrıcılık çok tasım çok terimli çok uluslu çok yanlı (veya yönlü) çok yıllık çok yüzlü çokal çokan çokbenzerli çokbilmiş çokbilmişlik çokbilmişlik taslamak çokça çokçu çokçuluk çokgen çoklar çokları çoklarınca çokluk çokluk eki çoklukla çokrağan çokrama çokramak çoksamak çoksatar çoktan çoktan (veya çoktandır) çoktandır çoktürel çoktürel tezlendirme çoku çol çolak çolaklık çoldu çolpa çolpalık çolpan çoluk çocuğa karışmak çoluk çocuk çoluk çocuk elinde kalmak çoluk çocuk sahibi olmak çoluklu çocuklu çomak çomak sokmak (veya koymak) çomaklama çomaklamak çomar çomça çongar çopra çopra balığı çopur çopurina çopurlaşma çopurlaşmak çopurlaştırma çopurlaştırmak çopurluk çor çorak çorak toprak çoraklaşma çoraklaşmak çoraklaştırma çoraklaştırmak çoraklık çorap çorap kaçmak çorap örmek çorap söküğü gibi gitmek (veya gelmek) çorapbağı çorapçı çorapçılık çorba çorba etmek çorba gibi çorba içmeye çağırmak çorba kaşığı çorba olmak çorba tabağı çorbacı çorbacılık çorbada tuzu (veya maydanozu) bulunmak çorbalık çorbaya dönmek çorbaya sinek düşmek çorlanmak çorlu çorman çotak çotanak çotira çotiragiller çotiragillerden çotra çotuk çotur çöğdürme çöğdürmek çöğmek çöğüncek çöğünme çöğünmek çöğür çöğürcü çökek çökel çökelek çökelekli çökelge çökelme çökelmek çökelti çökeltme çökeltmek çökerek çökermek çökermiş çökertiş çökertme çökertmek çökertmiş çökkün çökkünleşme çökkünleşmek çökkünlük çöklü çökme çökmek çökmemek çökmeye çökmüş çöktürme çöktürme havuzu çöktürmek çökük çöküklük çöküm çöküntü çöküntü hendeği çöküş çöküşme çöküşmek çöl çöl tavuğu çöl tavuğugiller çölde çöle dönmek çölleşme çölleşmek çölleştirme çölleştirmek çöllük çömber çömçe çömeliş çömelme çömelmek çömeltme çömeltmek çömez çömezlik çömlek çömlek hesabı çömlek kebabı çömlekçi çömlekçilik çömlekleme çömleklemek çömmek çöngül çöp çöp arabası çöp atlamaz çöp gibi çöp kebabı çöp kovası çöp sepeti çöp tenekesi çöp torbası çöpçatan çöpçatanlık çöpçü çöpçülük çöpe dönmek çöple çöpleme çöplenme çöplenmek çöplü çöplüğü çöplük çöplük horozu çöplükçü çöplükçülük çöpsüz çöpsüz üzüm çöpten çelebi çör çöp çördek çöre otu çörek çörek mantarı çörek otu çörekçi çörekçilik çöreklenme çöreklenmek çöreklik çörkü çört çörten çörten gibi çörtü çöven çöz çözdürme çözdürmek çözeli çözelti çözgen çözgü çözgülü çözgün çözgünlük çözme çözmek çözücü çözük çözülemeyecek çözülemeyen çözülen çözülme çözülmek çözülmüş çözülüm çözülüş çözüm çözüm yolu çözümcü çözümleç çözümleme çözümlemek çözümlemeli çözümleniş çözümlenme çözümlenmek çözümlenmesi çözümleyici çözümleyiş çözümsel çözümsel kimya çözümsüz çözümsüzlük çözündürme çözündürmek çözünme çözünmek çözüntü çözünük çözünürlük çözüş çözüşme çözüşmek çözyağı çuban çubuğunu tüttürmek çubuk çubuk ağacı çubuk makarna çubuk odası çubukağacı çubukçu çubuklama çubuklamak çubuklar çubuklu çubukluk çubuksuz çucu çuçi çuçu çufçuf çuğa çuha çuha çiçeği çuha çiçeğigiller çuhacılık çuhaçiçeğigillerden çuhadar çuhadarlık çuhalı çuhçuh çuka çukur çukur açmak çukura düşmek çukurlanma çukurlanmak çukurlaşma çukurlaşmak çukurlaşmış çukurlatma çukurlatmak çukurlu çukurluk çukurunu kazmak çul çul çaput çul tutmaz çulcu çulçu çulha çulha kuşu çullama çullamak çullandırma çullandırmak çullanış çullanma çullanmak çulluk çullukgiller çullukgillerden çulpan çulsuz çultar çultarı çulu düzmek (veya düzeltmek) çunmak çupra çupra balığı çurçur çurlatma çurlatmak çuşka çuval çuval gibi çuvalcı çuvalcılık çuvaldız çuvallama çuvallamak çuvallamasınısağlamak çuvallanma çuvallanmak çuvallatma çuvallatmak çuvallı çuvalsız çuvaş çuvaşça çücen çük çükündür çükür çünki çünkü çürüğe çıkarmak çürük çürük (veya çürüğe) çıkmak çürük boya çürük çarık çürük gaz çürük iş çürük para çürük sakız çürük tahtaya basmak çürükçe çürükçeleşmek çürükçül çürüklü çürüklük çürüksüz çürüme çürümek çürümeye çürümüş çürüten çürütme çürütmek çürütülme çürütülmek çürütüm çürütüş çürüyüş çüş çüt d d d da da / de dadacı dadacılık dadaist dadaizm dadal dadandırma dadandırmak dadanma dadanmak dadaş dadaşlık dadı dadı olmak dadılık dadılık etmek dadlana dag dağ dağ (veya dağlar) gibi (kadar) dağ (veya dağları) devirmek dağ adamı dağ anası dağ ardında olsun da, yer altında olmasın dağ armudu dağ aslanı dağ ayısı dağ başı dağ bayır dağ birliği dağ çamı dağ çayı dağ çayırı dağ çileği dağ dağ üstüne olur, ev ev üstüne olmaz dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur dağ dalak otu dağ doğura doğura bir fare doğurmuş dağ elması dağ eriği dağ eteği dağ evi dağ gölü dağ havası dağ iklimi dağ ispinozu dağ keçisi dağ kestanesi dağ kırlangıcı dağ kolu dağ koyunu dağ köyü dağ lalesi dağ lâlesi dağ merası dağ nanesi dağ oluşu dağ otlağı dağ serçesi dağ servisi dağ sıçanı dağ taş dağ tavuğu dağ topu dağ yolu dağ yürümezse, abdal yürür dağa dağa çıkmak dağa kaldırmak dağalası dağar dağarcığı yüklü dağarcığına atmak dağarcığındakini çıkarmak dağarcık dağarcıkta bir şey kalmamak dağcı dağcıl dağcılık dağda dağda bağın var, yüreğinde dağın var dağda büyümüş dağdağa dağdağalı dağdağasız dağdan gelip bağdakini kovmak dağdan inme dağer dağılım dağılış dağılma dağılmak dağılması dağılmış dağınık dağınık gözenek dağınık ışık dağınıkça dağınıklık dağıntı dağıstanlı dağıtarak dağıtıcı dağıtıcılık dağıtık dağıtılma dağıtılmak dağıtılması dağıtılmış dağıtım dağıtım bürosu dağıtım evi dağıtımcı dağıtımcılık dağıtış dağıtma dağıtmak dağıtmalar dağî dağlağı dağlama dağlama resim dağlama resmi dağlamak dağlanış dağlanma dağlanmak dağlar anası dağlara düşmek dağlara taşlara dağlarda dağların misafir aldığı mevsim dağların şenliği (veya dağların gelin anası) dağlatış dağlatma dağlatmak dağlayış dağlı dağlıç dağlık dah dah diken dah etmek daha daha bir daha da daha daha daha iyisi can sağlığı daha neler! dahacık dahası dahası var dahdah dahi dâhi dâhice dahil dâhil dâhil etmek dahil olmak dâhil olmak dahile dahilek dâhilen dahili dahilî dâhilî dâhilî deniz dâhilî harp dâhilî nizamname dâhilî talimatname dahilik dâhilik dahiliye dâhiliye dâhiliye mütehassısı dâhiliye subayı dahiliyeci dâhiliyeci dâhiyane dahletme dahletmek dahli olmak dahra daim daim etmek (veya eylemek) daim olmak daima daimi daimî dâimî dair daire daire kesmesi daire parçası dairelerde daireli dairesel dairesiz dairevî dak delen dakdaka dakik dakika dakikane dakikası dakikasına dakikası dakikasına uymaz dakikasında daklaşmak daktilo daktilo etmek daktilo kâğıdı daktilo makinesi daktilo masası daktilo şeridi daktiloda daktilograf daktilografi daktiloluk daktiloskopi daktilotekni dal dal budak salmak dal gibi dal gibi kalmak dal vermek dal yarak dala çıka dalak dalak kestirmek dalak otu dalakotu dalâl dalâlet dalâlete düşmek dalama dalamak dalamuk dalan dalancı dalancılık dalap olmak dalaş dalaşma dalaşmak dalavere dalavere çevirmek (veya döndürmek) dalavereci dalaverecilik dalavereler dalavereli dalay dalbastı dalbay dalboy dalcık daldalan daldan daldan dala daldan dala konmak daldırılma daldırılmak daldırış daldırma daldırmak daldırmasınısağlamak daldırtma daldırtmak daldız dalfes dalfidan dalfidan boylu dalga dalga bandı dalga boyu dalga boyu aynı olmak dalga çukuru dalga dalga dalga geçmek dalga genliği dalga hızı dalga kuşağı dalga periyodu dalga saymak dalga sırtı dalga tepesi dalga uzunluğu dalga yüksekliği dalgacı dalgacı mahmut dalgacık dalgacılık dalgakıran dalgalandırıcı dalgalandırış dalgalandırma dalgalandırmak dalgalanım dalgalanımlı dalgalanış dalgalanma dalgalanmak dalgalanmaya bırakmak dalgalı dalgalı akım dalgalı akım üreteci dalgaölçer dalgasına taş atmak dalgasını taşlamak dalgasız dalgaya almak dalgaya düşmek dalgaya düşmek (veya gelmek) dalgaya getirmek dalgayı başa almak dalgı dalgıcın dalgıç dalgıç böcekler dalgıç elbisesi dalgıç gözlüğü dalgıç kuşları dalgıç kuşu dalgıç kuşugiller dalgıç tüpü dalgıçlık dalgın dalgın dalgın dalgınca dalgınlaşma dalgınlaşmak dalgınlaştırma dalgınlaştırmak dalgınlığına gelmek dalgınlığına getirmek dalgınlık dalgır dalgündüz dalıcı dalına basmak dalına binmek dalınç dalıp çıkmak dalıp gitmek dalış dalız dalkavuk dalkavukça dalkavuklaşma dalkavuklaşmak dalkavukluk dalkavukluk etmek dalkılıç dalkıran dalkurutan dall dallama dallamak dallandırma dallandırmak dallanıp budaklanmak veya (bir işi) dallandırıp budaklandırmak dallanış dallanma dallanmak dallanması dallar dalları basmak dallı dallı budaklı dallı güllü dalma dalmaçya pelikanı dalmaçyalı dalmak dalöğle dalsı dalsız daltaban daltonizm daluyku dalya dalyan dalyan ağı dalyan çorbası dalyan gibi dalyan köftesi dalyan sepeti dalyan tarlası dalyan yeri dalyancı dalyanın dalyasan dam dam aktarma dam altı dam koruğu dam koruğugiller dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı dam yandı, içindeki sıçan da (birlikte) yandı dama dama çıkmak dama demek dama tahtası dama taşı dama taşı gibi oynatmak damacana damacı damak damak eteği damak tadı damak ünsüzü damaklı damaklı diş damaksı damaksıl damaksıllaşma damaksıllaşmak damaksıllaşmış damaksıllaştırma damaksıllaştırmak damaksız damalı damar damar aktarma damar damar damar sertliği damar tabaka damar tıkanıklığı damarcık damardaraltan damargenişleten damarı (veya damarları) kabarmak damarı bozuk damarı kurusun damarı tutmak damarına (veya damarlarına) işlemek damarına basmak damarına çekmek damarına girmek damarını bulmak damarlandırma damarlanma damarlanmak damarları ayağa kalkmak damarlı damarsız damasko damat damat girmek damatlık damdan çardağa atlamak damdan düşer gibi (düşercesine) damdazlak damga damga harcı damga kanunu damga pulu damga vergisi damga vurmak damga yemek damgacı damgacılık damgalama damgalamak damgalanma damgalanmak damgalanmamış damgalanmış damgalatma damgalatmak damgalayış damgalı damgasını vurmak damgasız damın damıtıcı damıtık damıtılma damıtılmak damıtılmış damıtma damıtmak damızlık damla damla damla damla hastalığı damla inmek damla sakızı damla taş damla taşı damlacık damlalık damlama damlamak damlasakızı damlataş damlatılma damlatılmak damlatma damlatmak damlaya damlaya göl olur damlı damper damperli damping damsız dan dan dan dun dana dana derisi dana eti dana humması danaayağı danaburnu danacı danadili danakıran otu danalar gibi bağırmak (veya böğürmek) dananın kuyruğu kopmak danca dandik dandini dandini bebek dane dang dangadak dangalak dangalakça dangalaklık dangıl dungul dangıldamak dangırdama dangırdamak danış danışık danışıklı danışıklı dövüş danışıklık danışılma danışılmak danışım danışma danışma bürosu danışma meclisi danışmak danışmalar danışman danışmanlık danıştay danimarka danimarka kırmızısı danimarkalı daniska danişman danişment dank dans dans etmek (veya yapmak) dans sanatçısı dansçı dansık dansimetre dansing danslı dansör dansörlük dansöz dansözlük danssız dantel dantel ağacı dantelâ dantelâlı dantelli dapdar dapdaracık dar dar açı dar aralık dar atmak dar boğaz dar darına dar gelirli dar gelmek dar görüşlü dar hat dar kaçmak dar kafalı dar ünlü dara dara boğmak dara dar dara düşmek dara gelmek dara getirmek daraban daracık daraç darağacı darakotu daralış daralma daralmak daralması daraltan daraltı daraltıcı daraltılma daraltılmak daraltma daraltmak darasını almak darasını düşmek darasız daraş daraşlık daraya atmak (veya çıkarmak) darb darb etmek darb-ı mesel darbe darbe vurmak (veya indirmek) darbe yemek darbeci darbecik darbecilik darbeleme darbelemek darbhane darbımesel darboğazdan geçmek darbuka darbukacı darbukacılık darca darda bulunmak darda kalmak dardağan darga dargın dargın durmak dargınlaşma dargınlaşmak dargınlık dargun darı darı darına darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz dârıdünya dârıfülfül darılgan darılganlık darılma darılmaca darılmak darılmış darıltma darıltmak darısı başına dari darlanma darlanmak darlanmış darlaşma darlaşmak darlaştırma darlaştırmak darlığa darlık darmadağın darmadağın etmek darmadağınık darmadağınıklık darmadağınlık darmaduman darmaduman etmek darmaduman olmak darmstadtium darp darp etmek darphane darsık dart daru daruka darulfünun darulgan darül kurra darülaceze darülâceze darülbedayi darüleytam darülfünun darüssaade ağası darüşşifa darvincilik dasda dasdaracık dasit dasitan dasitanî dâsitanî dasnik dasprosyum dastar daş daşkı data datif datlı dauria kargası daüssıla dav dava dava adamı dava etmek (veya açmak) dava görmek dava gütmek dava vekili davacı davacın kadı olursa yardımcın allah olsun davalaşma davalaşmak davalı davalık davar davar gütmek davası davasını davasının davaya bakmak davet davet etmek davetçi davete icabet etmek davetiye davetkâr davetli davetname davetsiz davlumbaz davrandırma davrandırmak davranı davranılmak davranım davranır davranış davranış bilgisi davranış töresi davranışçılık davranışı davranışın davranışını davranışıyla davranışlar davranışları davranışlarını davranışta davranma davranma! davranmak davudî davul davul (birinin) boynunda, tokmak (bir başkasının) elinde davul çalmak davul çalsan işitmez davul dengi dengine diye çalar davul dövmek davul gibi davul tozu davulcu davulcuların davulculuk davulga davulu biz çaldık, parsayı başkası topladı davulun sesi uzaktan hoş gelir davut'un mezmurları davya dayağa idmanlı olmak dayak dayak arsızı dayak atmak dayak cennetten çıkmıştır dayak düşkünü dayak kaçkını dayak yemek dayaklama dayaklamak dayaklanma dayaklanmak dayaklı dayaklık dayalı dayalı döşeli dayama dayamak dayanabilen dayanacak dayanak dayanak noktası dayanaklı dayanaklık dayanaksız dayanamama dayanamamak dayanan dayanarak dayanca dayancalı dayanç dayançsız dayançsızlık dayandığı dayandırma dayandırmak dayangan dayanıklı dayanıklık dayanıklılaştırmak dayanıklılık dayanıklıolmak dayanıksız dayanıksızlık dayanılarak dayanılma dayanılmak dayanılmaz dayanım dayanım ömrü dayanırlık dayanış dayanışarak dayanışçılık dayanışık dayanışma dayanışmacı dayanışmacılık dayanışmak dayanışmalı dayanma dayanma ömrü dayanmak dayanmamak dayanmasınısağlamak dayanmayan dayanmış dayantı dayar dayatış dayatışma dayatışmak dayatma dayatmacı dayatmak dayattırma dayattırmak dayayıp döşemek dayayış daye dayı dayı oğlu dayıcılık dayılanma dayılanmak dayılık dayıoğlu dayızade daylak dayze daz dazara dazar dazara dazır dazlak dazlaklaşma dazlaklaşmak dazlaklık dazlama dazlamak db de de...de debagat debba debbağ debbe debboy debdebe debdebeli debeleniş debelenme debelenmek debi debil debillik debimetre debiölçer debret debretmek debriyaj debriyaj pedalı deccal decrescendo deddeleğen deddelek dede dede (dedesi) koruk yer, torununun dişi kamaşır dededen kalma dedektif dedektör dedeler dedelik dedi dedi mi dediği çıkmak dediği dedik dediği dedik, çaldığı düdük dediğim dedik, öttürdüğüm (veya çaldığım) düdük dediğim dedikçi dediğin dediğinde dediğinden (dışarı) çıkmak dediğine gelmek dediğine kara demek dedikodu dedikodu etmek (veya yapmak) dedikodu kumkuması dedikoducu dedikoduculuk dedikodunun dedikodusever dedirme dedirmek dedirtme dedirtmek dedüksiyon def def'aten def'etmek defa defalarca defans defansif defaten defedilmek defedilmiş defekt defet! defetme defetmek defibelâ kabilinden defibratör defigam etmek defihacet etmek defile defilelerde defin define defineci definecilik deflâsyon deflektör defleme deflemek defne defne yaprağı defnedilme defnedilmek defnegiller defnegillerden defnetme defnetmek defneyaprağı defnolunma defnolunmak defo defol defol! defolma defolmak defolu deformasyon deforme deforme olmak defosuz defroster defter defter açmak defter emini defter tutmak defterci deftercilik defterdar defterdarlık defterde defterden silmek defterhane defteri dürülmek defteri kapamak defterihakanî defterikebir defterinde olmamak defterini dürmek degaje degajman degelen degeneracy değdiriş değdirme değdirmek değen değer değer analizi değer artırma değer biçmek değer düşürme değer düşürümü değer kuramı değer vermek değer yargısı değerbilir değerbilirlik değerbilmez değerbilmezlik değeri değerinde değerini değerleme değerlemek değerlendirememe değerlendirememek değerlendiren değerlendirici değerlendirilme değerlendirilmek değerlendirilmesi değerlendirme değerlendirmeden değerlendirmek değerlendirmelerde değerlenme değerlenmek değerler değerlerini değerli değerli kâğıt değerlilik değerlü değersiz değersizliğini değersizlik değgin değginlik değil değil a değil mi ki değilmi değim değimli değimsiz değin değini değiniş değinme değinmeceli değinmek değinti değirme değirmek değirmen değirmen taşı değirmen taşının altından diri çıkar değirmenci değirmencilik değirmende değirmende doğan sıçan gök gürültüsünden korkmaz değirmende doğmuş sıçan gök gürlemesinden korkmaz değirmendere fındığı değirmendir değirmenin suyu nereden geliyor? değirmenlerde değirmenlik değirmi değirmi sakal değirmileme değirmilemek değirmileşme değirmileşmek değirmilik değiş değiş etmek değiş tokuş değişebilen değişebilir değişebilirlik değişen değişen yıldız değişerek değişici değişik değişikleme değişiklik değişiklik önergesi değişiklik teklifi değişiklik yapmak değişiklikler değişim değişim yönetimi değişimli değişimli ünsüzler değişinim değişinimci değişinimcilik değişiş değişke değişken değişkenlik değişki değişkin değişkinlik değişme değişmeceli değişmecesel değişmek değişmeksizin değişmeler değişmemek değişmeyen değişmeyerek değişmez değişmez maliyet değişmezlerini değişmezlik değişmiş değiştireç değiştiren değiştirge değiştirgeç değiştirgen değiştiri değiştirici değiştirildiği değiştirilebilen değiştiriliş değiştirilme değiştirilmek değiştirilmiş değiştirim değiştirme değiştirmeden değiştirmek değiştirmeksizin değiştirmemek değiştirtme değiştirtmek değme değme gitsin değme keyfine değmek değmemek değmen değnek değnek gibi değnekçi değnekçilik değnekleme değneklemek değnekli deh deha dehalet dehan dehdeh dehhaş dehleme dehlemek dehlenme dehlenmek dehletmek dehliz dehr dehşet dehşet saçmak dehşete düşürmek dehşete kapılmak (veya düşmek) dehşetengiz dehşetlenme dehşetlenmek dehşetli deist deizm dejenerasyon dejenere dejenere etmek dejenere olmak dejenereleşme dejenereleşmek dejenerelik dek dekadan dekadanlık dekagram dekalitre dekametre dekan dekanlık dekapaj dekar dekartçı dekartçılık dekaster dekatlon dekatloncu dekbaz dekdelek deke düşmek deklânşör deklarasyon deklârasyon deklâre deklare etmek deklâre etmek deklerasyon dekoder dekolte dekolte konuşmak dekompozisyon dekont dekor dekorasyon dekoratif dekoratör dekoratörlük dekorcu dekorculuk dekore dekore etmek dekovil dekstrin dekstroz delâil delâl delâlet delâlet etmek deldirme deldirmek delecek delegasyon delege delegelik delen delep delep delepmek deleyen delgeç delgi delgiç deli deli alacası deli arlanmaz soyu arlanır deli bal deli balta deli bayrağı açmak deli boynuz deli bozuk deli bozukluk deli çıkmak deli dana hastalığı deli dana(lar) gibi dönmek deli deli deli deliden hoşlanır, imam ölüden deli divane deli divane (âşık) olmak deli divane olmak deli dolu deli etmek deli fişek deli fişeklik deli gibi deli gömleği deli güllâbicisi deli ırmak deli ile çıkma yola, başına getirir bela deli kız düğün etmiş, kendi baş sedire geçmiş deli kızın çeyizi gibi deli olmak deli olmak işten değil deli orman deli otu deli pösteki sayar gibi deli raziye gibi deli saçması deli saraylı (gibi) delibaş deliboynuz delibozuk delice delice bakla delice doğan delicesine delicesine tutulmak delici delidolu deligan deliğe tıkmak deliğini delik delik büyük, yama küçük delik deşik delik deşik aramak delik deşik etmek delik deşik olmak delik eğirmek delikanlı delikanlılık delikli delikli boncuk (veya taş) yerde kalmaz delikli taş yerde kalmaz delikliler deliksiz deliksiz uyku delil delilenme delilenmek deliler deliliğe vurmak deliliği tutmak delilik deliller delilsiz cennete bile girilmez delimsirek delinin eline değnek vermek delinme delinmek delinmiş deliorman deliriş delirme delirmek delirtme delirtmek delisava delişmen delişmence delişmenlik delişmenlik etmek deliye dönmek deliye her gün bayram delk dellal dellenen delme delmek delta delta kası dem dem çekmek dem dökmek dem tutmak dem vurmak demagog demagogluk demagoji demagoji yapmak demagojik deme deme (veya değme) gitsin deme! demeç demeç vermek demediğini bırakmamak demediğini bırakmamak (veya komamak) demek demek istemek demek ki (demek oluyor ki) demek olmak demem o deme değil demet demet demet demetçi demetçik demetleme demetlemek demetlenme demetlenmek demetletiş demetletme demetletmek demetleyiş demetli demevi demevî demeye getirmek demeye kalmamak demezcelik demin demincek deminden deminki demir demir ağacı demir almak demir atmak demir bilek demir boku demir dikeni demir gibi demir hat demir kapı demir kırı demir kuş demir oksit demir pası demir perde demir resmi demir sülfat demir taramak demir tavında dövülür demir tavında, dilber çağında demir üzerinde demir yeri demir yolcu demir yolculuk demir yolu demir yumruk demirağ demirbaş demirbaştan düşmek demirci demirci mengenesi demircilik demirden demire vurmak demirhindi demirî demirkapan demirkazık demirleblebi demirleme demirlemek demirleşme demirleşmek demirli demirli beton demirperde demirsiz demirsiz beton demirsizlik demiryolu demiryolu servis nezaretçisi demiurgos demkeş demleme demlemek demlendirme demlendirme suyu demlendirmek demlenme demlenmek demlenmiş demli demlik demode demode olmak demodülasyon demodülatör demograf demografi demografik demokles'in kılıcı demokrasi demokrat demokratik demokratik devlet demokratikleşme demokratikleşmek demokratikleştirme demokratikleştirmek demokratlaşma demokratlaşmak demokratlık demonstrasyon den denaet dendan denden denden işareti dene denek denek taşı denektaşı deneme deneme hayvanı deneme tahtası deneme yayını denemeci denemecilik denemek denenme denenmek denenmiş denenmişi denemek ahmaklıktır deneştirme denet denetçi denetçilik denetici denetilme denetilmek denetim denetim kurulu denetimci denetimli denetimsiz denetleme denetleme kurulu denetleme raporu denetleme yapmak denetlemek denetlenme denetlenmek denetleyen denetleyici deney deney kabı deney tüpü deneyci deneycilik deneyim deneyim kazanmak deneyimci deneyimcilik deneyimli deneyimsel deneyimsiz deneyimsizlik deneyiş deneyleme deneylemek deneylerde deneylere deneylerle deneyli deneylik deneysel deneyselcilik deneysellik deneysiz deneyüstü deneyüstücülük denge denge duru denklemi denge kalası denge taşı dengeci dengecilik dengelem dengeleme dengelemek dengelenme dengelenmek dengelenmiş dengeleşim dengeleyici dengeli dengeli beslenme dengeli kılmak dengelik dengesi bozulmak dengesiz dengesizleştirme dengesizleştirmek dengesizlik dengeşik dengi dengine dengine dengine dengini dengiyle karşılamak dengiz denî denilir denilme denilmek denim deniz deniz akıntısı deniz altı deniz ataşesi deniz aygırı deniz ayısı deniz aynası deniz basması deniz bilimci deniz bilimi deniz bindirmek deniz buzu deniz çakısı deniz çıkmak deniz çulluğu deniz depremi deniz durmak (veya düşmek) deniz feneri deniz fili deniz geçişi deniz hamamı deniz haritası deniz hırsızı deniz hukuku deniz iklimi deniz kaplumbağaları deniz kaplumbağası deniz kazı deniz kırlangıcı deniz kızı deniz kulağı deniz kurdu deniz kuvvetleri deniz marulu deniz mavisi deniz menekşesi deniz mili deniz motoru deniz otobüsü deniz ördeği deniz örümceği deniz pırasası deniz piyadesi deniz rezenesi deniz sarmaşığı deniz seviyesi deniz suyu deniz tavşancılı deniz tutmak deniz tutması deniz uçağı deniz üssü deniz üzümü deniz yeli deniz yeşili deniz yılanı deniz yolu deniz yolu ile deniz yolu ulaşımı deniz yosunu denizalası denizaltı denizaltıcı denizaltıcılık denizaltılarda denizanası denizaslanı denizaşırı denizatı denizayısı denizbilimci denizci denizcilik denizçakısı denizde denizde kum, onda para denizdeki balığın karada komisyonculuğunu yapmak denizden denizden (veya denizi) geçip çayda boğulmak denizden çıkmış balığa dönmek denizden çıkmışbalığa dönmek denize açılmak denize çıkmak denize dökmek denize düşen yılana sarılır denize indirmek denizgergedanı denizgülü denizgüzeli denizhıyarı denizhıyarları denizısırganları denizibiği deniziğnesi denizin denizineği denizkadayıfı denizkedisi denizkestanesi denizkızı denizkozalağı denizköpüğü denizkulağı denizkurdu denizlâleleri denizle denizler denizlerde denizliği denizlik denizmaymunu denizpalamudu denizpelidi denizşakayığı denizşakayıkları deniztarağı deniztavşanı deniztilkisi denizyıldızı denizyıldızları denizyıldızlarından denk denk düşmek denk gelmek denk getirmek denk küme denk yapmak denkçi denkçilik-ği denklem denkleme denklemek denklemler sistemi denklenmek denkleşme denkleşmek denkleştirici denkleştirme denkleştirmek denklik denklik bagıntısı denktaş denkteş denli denli densiz söz söylemek denlilik denme denmek densimetre densiz densizce densizlenme densizlenmek densizleşme densizleşmek densizlik densizlik etmek denşirik denşirme denşirmek denyo deontoloji depar depara geçmek depara kalkmak departman depderin depegen deplasman deplâsman deplâsmana gitmek (veya çıkmak) depo depo etmek depo hamalı depocu depoculuk depoda depolama depolamak depolanma depolanmak depolanması depozit depozito deppoy deprem deprem bilimci deprem bilimi deprem bölgesi deprem kuşağı deprem merkezi deprembilim deprembilimci depremçizer depremleri depremlerin depremsiz depremyazar depremzede deprenme deprenmek depresyon depreşme depreşmek depreştirme depreştirmek der demez der oğlu der deragüş derakap derbeder derbederlik derbent dercetmek dercolunmuş derç derde derman olmak derdest derdest etmek derdi başından aşkın olmak derdi günü derdi veren devasını da verir derdin derdine deva bulunmak derdine düşmek derdine yanmak derdini derdini çekmek derdini deşmek (veya depreştirmek) derdini dökmek derdini marko paşaya anlat derdini söylemeyen derman bulamaz dere dere gibi akmak dere tepe dere tepe düz gitmek derebeyi derebeylik derecat derece derece almak derece derece derece5 dereceleme derecelemek derecelendirilme derecelendirilmek derecelendirme derecelendirmek dereceler derecelerini dereceli derecesinde derecesiz derecik dereden tepeden konuşmak dereke deren derenin dereotu dereyi görmeden paçaları sıvamak dergâh dergi dergicilik dergiler dergilerin derhal derhâl derhatır deri deri altı deri hastalıkları uzmanı derici dericilik deride derili derilme derilmek derim derim evi derin derin derin derin derin düşünmek derin dondurucu derin soğutma derin soğutucu derin su yavaş akar derin uyku derince derinden derinden derine derinin derinlemesine derinleşme derinleşmek derinleşmemek derinleştirerek derinleştirme derinleştirmeden derinleştirmek derinletme derinletmek derinliğine derinlik derinlik kayaçları derinlik ölçümü derinlik...den derinlikölçer derinti derisi derisi dikenliler derisi kemiklerine yapışmak derisine sığmaz derisini yüzmek derişik derişiklik derişme derişmek derivasyon derk derk etmek derkâr derken derkenar derkenar etmek derlem derlemci derlemcilik derleme derlemek derlence derleniş derlenme derlenmek derlenmiş derleyen derleyici derleyicilik derleyip toplamak (veya toparlamak) derli derli toplu derman dermanı kesilmek (veya dermandan kesilmek) dermansız dermansızlar dermansızlaşma dermansızlaşmak dermansızlık dermatit dermatolog dermatoloji derme derme çatma dermek dermeyan dermeyan etmek dermit derneği dernek dernek kurmak dernekçi dernekçilik dernekevi dernekleşme dernekleşmek derneşik derogasyon derpiş derpiş etmek derpişetmek derrace ders ders almak ders çalışmak ders dışı ders görmek ders içi ders olmak ders vermek ders yapmak dershane dershaneci dershanecilik dersiam dersiz topsuz derslerde derslik dert dert anlatmak dert babası dert değil dert dökmek dert edinmek (veya etmek) dert eğirmek dert küpü dert olmak (veya kesilmek) dert ortağı dert sahibi dert yanmak dertlendirmek dertlenme dertlenmek dertler dertlerini dertleşme dertleşmek dertli dertlilik dertop dertop etmek dertsiz dertsiz başını derde sokmak dertsizlik deruhte deruhte etmek derun derûn deruni derunî derviş dervişan dervişane dervişçe dervişin fikri ne ise zikri de odur dervişler dervişlik derya der­ya derya gibi deryadil derz desais descartes'çı descartes'çılık desen desenci desencilik desenleme desenlemek desenli desenli kaplama desensiz desibel desigram desikatör desilitre desimetre desinatör desinatörlük desise desister deskriptif despot despotça despotik despotizm despotluk dessas destan destan düzmek destan gibi destan yaratmak destancı destanî destanlaşma destanlaşmak destanlı destanlık destansal destansı destansız destanvari destar destarî destarlı deste deste deste desteci desteği destek destek doku destek görmek destek olmak destekçi destekleme destekleme alımı desteklemek desteklenme desteklenmek desteklenmemiş desteklenmiş destekleşme destekleşmek destekleyen destekleyici destekleyiş destekli destekli bütçe desteksiz desteksiz atmak desteleme destelemek destelenme destelenmek desteleyici desteleyicilik destere destroyer destur destûr destur! destursuz destursuz atmak destursuz bağa gireni sopa ile kovarlar desturun deşarj deşarj olmak deşeleme deşelemek deşenek deşifre deşifre etmek deşifre olmak deşik deşilme deşilmek deşme deşmek detant detay detaylandırma detaylandırmak detaylı detektif detektiflik detektör deterjan deterjancı deterjancılık determinant determinasyon determinist determinizm detone detone olmak dev dev adımlarıyla ilerlemek dev anası dev aynası dev aynasında görmek dev gibi dev köpek balığıgiller deva devaimisk devalüasyon devam devam etmek devam etmek (veya ettirmek) devamlı devamlı otlatma devamlıhatırlamak devamlılık devamlıolmak devamsız devamsızlık devasa devasız devce deve deve bir akçeye , deve bin akçeye deve bir akçeye, deve bin akçeye deve çökerten deve dikeni deve dişi deve dişi gibi deve döşlü deve elması deve gibi deve kini deve kolu deve kuşu deve kuşu gibi (yüke gelince kuş, uçmaya gelince deve) deve kuşu gibi başını kuma sokmak (veya gömmek) deve kuşuluk deve kuşuluk etmek deve nalbanda bakar gibi deve olmak deve tımarı deve tüyü deve yapmak deve yükü deve yürekli deveboynu deveci deveci ile görüşen kapısını yüksek açmalı devecilik devede kulak deveden büyük fil var deveelması develik developman devenin başı (papucu veya nalı) deveran deveranıdem devetabanı devetüyü deveye hendek atlatmak deveyi düze çıkarmak deveyi hamuduyla yutmak deveyi havuduyla yutmak deveyi havutuyla yutmak deveyi yardan uçuran bir tutam ottur devim devim bilimi devimbilim devimbilimsel devimli devimsel devimsel erke devimsel kuram devimselcilik devimsellik devimsiz devin devin duyumu devindirici devindirme devindirmek devingen devingenlik devingi devinim devinimli devinimsiz devinirlik deviniş devinme devinme olayı devinmek devir devir açmak devirici devirler devirli devirme devirmece devirmek devise devitken devitme devitmek devleşme devleşmek devleştirme devleştirmek devlet devlet adamı devlet baba devlet bakanı devlet bankası devlet başkanı devlet düşkünü devlet kapısı devlet kuşu devlet oğul, mal tahıl, mülk değirmen devlet şeref madalyası devlet-i aliyye-i osmaniye devletçe devletçi devletçilik devlethane devletin devletle! devletler devletler arası devletleri devletleştirilme devletleştirilmek devletleştirme devletleştirmek devletli devletli ile deli bildiğini işler devletliye dokun geç, fukaradan sakın geç devletlû devoniyen devr devralma devralmak devran devre devre mülk devreden devrederek devredilebilir devredilebilirlik devredilme devredilmek devredilmezlik devren devretme devretmek devreye alınmak devreye girmek devreye sokmak devrî devriâlem devridaim devrihindî devrik devrik cümle devrikebir devriklik devriliş devrilme devrilmek devrim devrimci devrimcilik devrirevan devrisaadet devrisi devriye devriye gezmek devrolma devrolmak devrolunma devrolunmak devşirilme devşirilmek devşirim devşirimli devşirimsiz devşirme devşirmek deyi deyibilim deyim deyimleşme deyimleşmek deyimleştirme deyimleştirmek deyin deyip de geçmek deyip de geçmemek deyiş deynek deyola deyvecen deyyus dezavantaj dezenfektan dezenfektasyon dezenfekte dezenfekte etmek dezorganizasyon dg dhkd dıbır dıbır dığa dığan dığdığı dığdık dılak dımbırdatma dımbırdatmak dımdızlak dımdızlak kalmak dımışkî dıngıllıfistan dır dır dır dır etmek dıramudana dırdır dırdırcı dırdırlanma dırdırlanmak dırıltı dırıltı çıkarmak dırlanma dırlanmak dırlaşma dırlaşmak dış dış açı dış âlem dış alım dış alımcı dış alımcılık dış asalak dış başkalaşım dış bellek dış beslenme dış borç dış çevre dış çizgiler durumu dış çokgen dış deri dış dünya dış evlilik dış gebelik dış gezegen dış gezi dış güçler dış hatlar dış işleri dış kapının dış mandalı dış kavuz dış kredi dış kulak dış kutsal dış lâstik dış merkezli dış merkezlik dış odun dış pazar dış pazarlama dış piyasa dış plâzma dış politika dış satım dış satımcı dış satımcılık dış ters açı dış ticaret dış ticaret açığı dış vurum dış vurumcu dış yarıçap dış yüz dış zar dış-arı dışa dışa dönük dışa dönüklük dışa vurmak dışa vurum dışa vurumcu dışa vurumculuk dışaçekim dışalımcılık dışalımlamak dışardan dışarı dışarı atmak dışarı çıkmak dışarı vurmak dışarıatmak dışarıda dışarıdan dışarıdan evlenme dışarık dışarılı dışarılık dışarısı dışarıvurmak dışarlık dışarlıklı dışatım dışaverimcilik dışavurumculuk dışbaşkalaşım dışbeslenen dışbükey dışbükeylik dışı eli yakar, içi beni yakar dışı kalaylı, içi alaylı dışık dışıl dışına çıkmak dışında dışında bırakılmak dışında kalmak dışındaki dışınlı dışınsal dışişleri dışkı dışkılama dışkılık dışkısal dışkısever dışkısı dışla dışlaklama dışlama dışlamak dışlanma dışlanmak dışlanmaları dışlaştırma dışlaştırmak dışmerkezli dışrak dışsal dışsatım dışsatımcı dışsatımlamak dıştan dıştan evlilik dışyüz dıvrak dızdık dızdız dızdızcı dızdızcılık dızlak dızlama dızlamak dızman di dialekt dialkol diaspora diba dibace dibek dibek kafalı dibek kolu dibekte dibelcek dibi düşmek dibi görünmek dibi kırmızı mumla (veya bal mumuyla) mı çağırdım dibine darı ekmek dibine darıekmek dibini bulmak dibini tutmak didaktik didar dide dideban didem didi didik didik didik didik didik didik etmek didik didik etmek (veya olmak) didikleme didiklemek didikleniş didiklenme didiklenmek didikleyerek didiniş didinme didinmeden didinmek didinti didişim didişip durmak didişken didişme didişmek didon didon sakallı didona didona sakallı diesel difana difenbahya diferansiyel diferansiyel denklem diferansiyel hesap difraksiyon difteri difterili diftong diftonglaşma diftonglaşmak difüzör difüzyon digitalis diğer diğeri diğerkâm diğerkamlık diğerkâmlık diğnek dijital dik dik açı dik âlâsı dik başlı dik biçme dik dik bakmak dik kafalı dik kuyruk dik rüzgâr dik silindir dik üçgen dik yamuk dikbaşlı dikçe dikdatör dikdelağaç dikdörtgen dikdörtgensel dikdörtgensel bölge dikeç dikel dikelme dikelmek diken diken diken diken dutu diken üstünde oturmak diken üstünde oturmak (veya olmak) dikence dikencik dikencikli dikenleşme dikenleşmek dikenli dikenli balık dikenli balıkgiller dikenli kabak dikenli meyan dikenli salyangoz dikenli tel dikenli yüzgeçliler dikenlice dikenlik dikensi dikensi çıkıntı dikensiz dikensiz gül olmaz dikey dikey titreşim kipleri dikgen dikici dikicilik dikil dikilen dikili dikili ağacı olmamak dikili taş dikilip durmak (veya kalmak) dikiliş dikilme dikilmek dikilmiş dikim dikim evi dikimevi dikimhane dikine dikine gitmek dikine tıraş dikiş dikiş atmak dikiş iğnesi dikiş kaldı dikiş makinesi dikiş okuması dikiş payı dikiş tutturamamak dikişçi dikişçilik dikişini almak dikişli dikişsiz dikit dikiz dikiz aynası dikiz etmek (veya geçmek) dikizci dikizcilik dikize almak dikizleme dikizlemek dikizlik dikkafalı dikkat dikkat çekmek (veya dikkati çekmek) dikkat etmek dikkat kesilmek dikkat toplaşımı dikkate almak dikkatini çekmek dikkatle dikkatleri dikkatli dikkatsiz dikkatsizce dikkatsizlik dikkatsizlik etmek dikkatsizlikle diklemesine diklenme diklenmek dikleşme dikleşmek dikleşmiş dikleştirme dikleştirmek diklik dikme dikmek dikmelik dikmen dikmiş dikse diksıra diksiyon diksiyoner dikta diktacı diktacılık diktafon diktatör diktatörce diktatörlük diktatörlük etmek dikte dikte etmek diktirme diktirmek diktirtme diktirtmek dil dil (veya diller) dökmek dil ağız vermemek dil akrabalığı dil altı dil altı bezleri dil atlası dil avcısı dil balığı dil bilgisi dil bilimci dil bilimi dil bilimsel dil bir karış dil birliği dil cambazı dil coğrafyası dil çıkarmak dil dalaşı dil ebesi dil felsefesi dil kavgası dil lâboratuvarı dil oğlanı dil otu mu yedin? dil öğrenimi dil öğretimi dil pelesengi dil peyniri dil sürçmek dil sürçmesi dil şakası dil tutmak dil tutukluğu dil uzatmak dil yarası dil yüreğin kepçesidir dilaltı dilâtometre dilâver dilbasan dilbaz dilber dilberdudağı dilbilgisel dilbilgisi dilbilgisine dilbilimci dilbilimcilik dilci dilcik dilcilik dildaş dilde dilden dile dolaşmak dile (dillere) düşmek dile (veya dillere) destan dile gelen ele gelir dile gelmek dile getirilmek dile getirmek dile kolay dile vermek dilediğin(iz) gibi dilediğince dilediğini yapmak dilek dilek kipi dilekçe dilekleme dileme dilemek dilemma dilenci dilenci çanağı dilenci vapuru dilencilik dilencilik etmek dilenciye hıyar vermişler de eğri diye beğenmemiş dilendirme dilendirmek dilenemez dilenci dileniş dilenme dilenmek dilev dilevi dileyici dileyiş dili (başka bir dile) çalmak dili açılmak dili ağırlaşmak dili alışmak dili bir karış dili bir karış dışarı çıkmak dili bir karış dışarı çıkmak (veya sarkmak) dili boğazına akmak dili bozuk dili çözülmek dili damağına yapışmak (veya dili damağı kurumak) dili dolaşmak dili döndüğü kadar dili dönmemek (veya dönmek) dili durmak dili durmamak dili ensesinden çekilsin! dili kılıçtan keskin dili kurusun! dili olsa da söylese (veya anlatsa) dili pabuç kadar dili tutuk dili tutulmak dili uzamak dili uzun dili varmak (veya varmamak) dili varmamak dili yanmak dili yatkın dili zifir dilim dilim dilim dilim dilim etmek dilimin ucunda dilimleme dilimlemek dilimleniş dilimlenme dilimlenmek dilimlenmiş dilimleyiş dilin dilin kemiği yok dilinde tüy bitmek dilinden anlamak dilinden düşürmemek dilinden kurtulamamak diline dolamak diline dolamak (virt etmek veya diline takmak) diline pelesenk etmek diline sağlam olmak dilini (veya dillerini) yutmak dilini bağlamak dilini değdirmemek dilini eşek arısı soksun! dilini kedi (fare) mi yedi? dilini kesmek (veya kesip oturmak) dilini tutamamak dilini tutmak dilini zaptetmek dilinim dilinin altında bir şey olmak dilinin altındaki baklayı çıkarmak dilinin belasını çekmek dilinin cezasını (veya belâsını) çekmek (veya bulmak) dilinin ucuna gelmek dilinin ucunda dilinin ucuyla dilinme dilinmek diliş diliyle sokmak diliyle tutulmak (veya yakalanmak) dillek dillendirme dillendirmek dillenme dillenmek diller dillerde dolaşmak (veya gezmek) dillere destan olmak dilleri dilleşme dilleşmek dilli dilli düdük dilli düdük etmek dilmaç dilmaçlık dilme dilmek dilsel dilsever dilsiz dilsizlik dilüe etmek dilüviyum dimağ dimağçe dimdik dimdik ayakta durmak dimdik durmak dimi diminuendo dimmer dimnit dimorfizm dimyat din din adamı din birliği din dışı din doruğu din erki din felsefesi dinamik dinamik analiz dinamikleşme dinamikleşmek dinamit dinamit lokumu dinamitçi dinamitçilik dinamitleme dinamitlemek dinamitlenme dinamitlenmek dinamizm dinamo dinamometre dinar dinazor dince dincelmek dinci dinci erki dincierki dincierkil dincilik dinç dinçer dinçlenmek dinçleşme dinçleşmek dinçlik dinçlilik dindar dindarlık dindaş dindaş olmak dinde dinden imandan çıkmak dinden imandan olmak dindışı dindirme dindirmek dine dinek dinelme dinelmek dinen dineri dinerkçilik dinerki dinge dingi dingil dingildek dingildeklik dingildeme dingildemek dingilli dingin dingincilik dinginleşme dinginleşmek dinginleştirme dinginleştirmek dinginlik dingo'nun ahırı dinî dini bir uğruna dini bütün dini gibi bilmek dini imanı para dinim hakkı için (veya dinim aşkına) dinimbilim dinin dinine yandığım diniş dink dinleme dinleme salonu dinlemece dinlemek dinlememek dinlemeyen dinlemezlik dinlence dinlendiren dinlendirici dinlendirilmiş dinlendirme dinlendirmek dinlenek dinlenilecek dinlenilen dinlenme dinlenme kampı dinlenme salonu dinlenme yapmak dinlenmeden dinlenmek dinlenmelik dinler dinleti dinletme dinletmek dinleyen dinleyerek dinleyici dinleyicilere dinleyicilik dinleyiş dinme dinmek dinmeyen dinmez dinmiş dinozor dinozorlar dinozorlaşma dinozorlaşmak dinsel dinsiz dinsizin hakkından imansız gelir dinsizlik dinyayar dinyayıcı dioik dip dip ağı dip balıkçılığı dip dibe dip doruk dip koçanı dipçik dipçikleme dipçiklemek dipçiklenme dipçiklenmek dipçin dipdam dipdinç dipdiri dipfriz diplârya dipleme diplemek dipli diploit diploma diplomalı diplomasız diplomasi diplomat diplomatça diplomatik diplomatik dil diplomatlık diplomatlıkta dipnot dipol dipsiz dipsiz kile boş ambar dipsiz kile, boş ambar dipsiz testi diptarih dipyüzey dirayet dirayetli dirayetsiz dirayetsizlik direk direk direk bağırmak direk gibi direkçi direkli direklik direksiyon direksiyon kırmak direksiyon sallamak direksiyona geçmek direkt direktif direktif almak direktif vermek direktör direktörlük direme diremek diren dirence direnci direnç dirençli dirençsiz direnen direnerek direngeç direngen direngenlik direnim direnirlik direniş direnişçi direnleme direnlemek direnme direnmek direşim direşken direşme direşmek direten diretme diretmek direy dirgen dirgenleme dirgenlemek dirhem dirhem dirhem dirhem dirhem satmak dirhemle söylemek (veya konuşmak) diri diri diri diri örtü dirice dirig diriğ diriğ etmek diriğetmek dirik diriklik diriksel diriksel ısı diril diril ısı dirilçoğuz dirilçoğuzları dirileşme dirileşmek dirilfizik dirilik diriliş dirilkimya dirilme dirilmek diriltici diriltme diriltmece diriltmek dirim dirim bilimci dirim bilimcilik dirim bilimi dirim bilimsel dirim konisi dirim kurgu dirim suyu dirimbilim dirimbilimci dirimbilimsel dirimkıran dirimkurgusal dirimli dirimlik dirimölçüm dirimsel dirimselcilik dirimyuvar diriörtü dirlig dirliği dirlik dirlik düzenlik dirlik yüzü görmemek dirlikli dirliksiz dirliksizlik dirsek dirsek çevirmek dirsek çürütmek dirsek dirseğe dirsek kemiği dirsek teması dirsekleme dirseklemek dirseklenme dirseklenmek dirseklik dirsizlik disimilasyon disimilâsyon disiplin disiplin cezası disiplin kurulu disiplin suçu disipline disipline edilmek disiplini disiplinli disiplinsiz disiplinsizlik disk disk atma disk zımpara disk-player diskalifiye diskçalar diskçi diskçilik disket diskjokey disko diskotek diskpleyır diskur diskur geçmek (veya çekmek) dispanser dispeç dispeççi dispersivite dispersiyon dispersiyon eriyik disponibilite disprosyum distilasyon distorsiyon distributed distribütör distribütörlük distrübütör diş diş ağrısı diş bademi diş bilemek diş buğdayı diş çekimi diş çıkarmak diş damak ünsüzü diş diş diş doktoru diş dudak ünsüzü diş eti diş eti damak ünsüzü diş eti dudak ünsüzü diş eti ünsüzü diş fırçası diş geçirememek diş geçirmek diş gıcırdatmak diş göstermek diş hekimi diş hekimliği diş kirası diş macunu diş otu diş otugiller diş özü diş tababeti diş tabibi diş tacı diş taşı diş ünsüzü diş-dudaksı dişbudak dişçi dişçik dişçilik dişe diş dişe dokunmak dişe dokunur dişeği dişeğileme dişeğilemek dişeme dişemek dişeyli dişi dişi bakır dişi demir dişi klişe dişi organ dişil dişileşme dişileşmek dişileştirme dişileştirmek dişilik dişilik organı dişilleştirme dişilleştirmek dişillik dişinden tırnağından artırmak dişindirik dişine göre dişine vurmak dişini sıkmak dişini sökmek dişini tırnağına takmak dişinin kovuğuna bile gitmemek dişisel dişiyle tırnağıyla dişlek dişleme dişlemek dişlenme dişlenmek dişleri dökülmek dişlerin dişletme dişletmek dişli dişli tırnaklı dişlik dişsil dişsildudaksıl dişsiz dişsizlik dişten artırmak diştutmak ditilmek ditiramp ditme ditmek div diva dival divan divan durmak (veya el pençe divan durmak) divan edebiyatı divan kalemi divan sazı divançe divane divane olmak divaneleşme divaneleşmek divanelik divanesi olmak divaneye dönmek divanhane divanıâli divanıharp divanıhümayun divanımuhasebat divanî divanî kırması divik divit divitin divlek diya diyabaz diyabet diyabet bilimi diyabet uzmanı diyabetik diyabetolog diyabetoloji diyafram diyagonal diyagram diyaklâz diyakoz diyakroni diyakronik diyalâj diyalekt diyalektik diyalektikçi diyalektolog diyalektoloji diyalel diyaliz diyalog diyalog kurmak diyanet diyanet işleri diyapazon diyapozitif diyar diyar-ı küfr diyarıgurbet diyastaz diyastol diyatome diye diye diye diyecek diyecek yok diyen diyerek diyesi diyet diyet peyniri diyet uzmanı diyetetik diyetisyen diyez diyoptri diyor diyorit diyorlar diyot diz diz ağırşağı diz bağı diz boyu diz çökmek diz dize diz kapağı diz kapağı kemiği diz üstü çökmek diz(leri)ini dövmek dizanteri dizanterili dizayn dizayncı dizaynır dizdar dizdirme dizdirmek dize dize gelmek dize getirmek dizek dizel dizeleme dizelemek dizeleştirme dizeleştirmek dizelge dizelgelemek dizem dizemli dizemsiz dizey dizge dizgelerde dizgelerin dizgeli dizgesel dizgesiz dizgeyi dizgi dizgi teknisyeni dizgi yeri dizgici dizgicilik dizgin dizgin vurmak dizgine gelmek dizginini çekmek dizginini kesmek dizginleme dizginlemek dizginlenme dizginlenmek dizginleri (ele) vermek dizginleri ele almak dizginleri gevşetmek dizginleri koparmak dizginleri salıvermek dizginsiz dizgiodası dizi dizi (veya dizinin dibi) dizi dizi dizi film dizici dizilemek dizilerek dizili diziliş dizilme dizilmek dizilmıknatıslık dizilmiş dizim dizim dizim dizin dizini dövmek diziş dizlek dizleme dizlemek dizleri kesilmek (veya tutmamak) dizlerine kapanmak dizlerine kara su inmek dizlerinin bağı çözülmek dizlik dizman dizme dizmek dizmen dizüstü dizüstü bilgisayar dizyem dl dm dna do do anahtarı dobra dobra dobra dobruca doç. doçent doçentlik dodurga dogma dogmacı dogmacılık dogmalaştırma dogmalaştırmak dogmatik dogmatik felsefe dogmatizm doğ-um doğa doğa bilgisi doğa bilimci doğa bilimcilik doğa bilimleri doğa dışı doğa ötesi doğa yasası doğacak doğacı doğacılık doğaç doğaçlama doğaçlama tiyatro doğaçlamak doğaçtan doğada doğadışı doğal doğal ayıklanma doğal coğrafya doğal gaz doğal gaz enerjisi doğal kaynak doğal sayı doğal varlık doğalcı doğalcılık doğalgaz tesisat teknisyeni doğallaşma doğallaşmak doğallaştırma doğallaştırmak doğallayın doğallık doğan doğancı doğancılık doğaötesi doğasever doğaüstü doğaüstücü doğaüstücülük doğayı doğduğuna bin pişman doğduğuna pişman etmek doğduğuna pişman olmak doğduğunda doğdurma doğdurmak doğma doğma büyüme doğmaca doğmak doğmuş doğram doğram doğram doğrama doğramacı doğramacılık doğramak doğranma doğranmak doğratma doğratmak doğrayan doğrayış doğru doğru açı doğru akım doğru bulmak doğru çıkmak doğru doğru dosdoğru doğru durmak doğru dürüst doğru orantılı doğru oturmak doğru parçası doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar doğru söz acıdır doğru söz yemin istemez doğru yol doğruca doğrucu doğrucu davut doğruculuk doğrudan doğrudan doğruya doğrulama doğrulamak doğrulamalar doğrulanma doğrulanmak doğrulanmamış doğrulanmış doğruların doğrulatılmış doğrulma doğrulmak doğrulmasınısağlamak doğrultma doğrultmacı doğrultmaç doğrultmak doğrultman doğrultu doğrultucu doğrultusu doğrulu doğruluğu doğruluk doğrulukla doğruluktan doğrulum doğrunun doğrusal doğrusal bileşim doğrusu doğu doğu asya doğu bilimci doğu bilimi doğu bloku doğu cılıbıtı doğu floryası doğu kayını doğu noktası doğu türkçesi doğubilim doğuç doğudan doğulu doğuluca doğulucalık doğululaşma doğululaşmak doğululuk doğum doğum evi doğum günü doğum ilmühaberi doğum kontrolü doğum odası doğum oranı doğum sancısı doğum tarihi doğum yapmak doğum yeri doğumdan doğumevi doğumhane doğumlu doğumsal doğumu doğuran doğuranlar doğurgan doğurganlaşma doğurganlaşmak doğurganlaştırma doğurganlaştırmak doğurganlık doğurgu doğurma doğurmak doğurtma doğurtmak doğurucu doğuruş doğusal doğuş doğuşlarını doğuştan doğuştancılık dok doksan doksan (veya kırk, seksen) kapının ipini çekmek doksanar doksanıncı doksanlık doktor doktor doktor dolaşmak (veya gezmek) doktora doktoralı doktorasız doktorlar doktorluk doktoru doktrin doktrinci doku doku bilimci doku bilimi doku bozukluğu dokubilim dokuları dokuma dokuma teknisyeni dokuma tezgâhı dokumacı dokumacılık dokumacılıkta dokumahane dokumak dokumalar dokumalı dokuman dokunacak dokunaç dokunak dokunaklı dokunaklılık dokunan dokunca dokunca görmek dokuncalı dokuncasız dokuncasızlık dokunç dokundurma dokundurmaca dokundurmak dokundurucu dokunma dokunma duyusu dokunmabana dokunmak dokunmamak dokunmatik dokunmaya dokunmaz dokunmuş dokunsal dokuntu dokunulma dokunulmak dokunulmaması dokunulmamış dokunulmaz dokunulmazlığını kaldırmak dokunulmazlık dokunum dokunuş dokur dokurcuk dokurcun dokutma dokutmak dokuyucu dokuyuş dokuz dokuz arka dokuz ayın çarşambası bir araya gelmek dokuz babalı dokuz canlı dokuz doğurmak dokuz keçe, su geçe; bir deri, soğuk geri dokuz körün bir değneği dokuz köyden kovulmuş dokuz yorgan eskitmek (veya paralamak) dokuz/arka dokuzaltmışbeş dokuzaltmışbeşlik dokuzar dokuzgen dokuzlu dokuztaş dokuzuncu doküman dokümantasyon dokümanter dolaba girmek (veya gelmek) dolabı bozulmak dolak dolaksız dolam dolama dolama otu dolama otugiller dolamak dolamaotugiller dolambaç dolambaçlı dolambaçsız dolamık dolamlılar dolan dolan taşı dolanan dolanarak dolanca dolandı dolandırarak dolandırcı dolandırıcı dolandırıcılık dolandırılış dolandırılma dolandırılmak dolandırış dolandırma dolandırmak dolangaç dolanı dolanı dolanı dolanım dolanış dolanlı iflâs dolanma dolanmak dolantı dolap dolap beygiri dolap beygiri gibi dönüp durmak (veya dolaşmak) dolap çevirmek (veya döndürmek) dolapçı dolar dolaş dolaşan dolaşarak dolaşı dolaşık dolaşıklık dolaşıksız dolaşılma dolaşılmak dolaşım dolaşma dolaşmak dolaşmaya dolaşmayarak dolaştırılma dolaştırılmak dolaştırma dolaştırmak dolay dolay kutupsal dolayı dolayı dolayı dolayım dolayısıyla dolayısiyle dolaylama dolaylı dolaylı anlatmak dolaylı özne dolaylı tümleç dolaylı vergi dolaylıanlatmak dolaylıca dolaylık dolaysız dolaysız vergi doldu doldurma doldurmak doldurtma doldurtmak doldurulma doldurulmak doldurulmuş dolduruş dolduruşa getirmek dolgu dolgu yapmak dolgucu dolgulu dolgun dolgun maaş dolgun ücret dolgunca dolgunlaşma dolgunlaşmak dolgunluk dolikosefal dolma dolma biber dolma kalem dolma otu dolma otugiller dolma yutmak dolmak dolmaları yutmak dolmalık dolmen dolmuş dolmuş durağı dolmuş uçak dolmuş yapmak dolmuşçu dolmuşçuluk dolomit dolu dolu dizgin dolu dizgin gitmek dolu serpme dolu yağmak dolukma dolukmak doluluk dolum dolumlamak dolun dolunay dolup taşmak dolusu doluş doluşma doluşmak doluya koydum almadı, boşa koydum dolmadı domalan domalıç domalış domalma domalmak domaltma domaltmak domat domates domates çorbası domates dolması domates salçası dombay domdom kurşunu domestik dominant dominantlık domino dominyon domur domur domur domurcuk domuşmak domuz domuz arabası domuz ayrık otu domuz balığı domuz damı domuz derisi post olmaz, eski düşman dost olmaz domuz dikeni domuz gibi domuz gibi yemek (veya tıkınmak) domuz otu domuz yağı domuzayağı domuzdan (bir) kıl çekmek (veya koparmak) domuzgiller domuzgillerden domuzlan domuzlaşma domuzlaşmak domuzluk domuzluk etmek domuztırnağı domuzuna don don çözülmek don gömlek don kesmek don tutmak don yağı don yağı gibi dona çekmek donak donakalma donakalmak donam donama donamak donanım donanım kilidi donanımlı donanma donanma gecesi donanmak donanmış donat donatan donatı donatılı beton donatılma donatılmak donatılmış donatım donatımcı donatımları donatımlık donatısız beton donatış donatma donatmak donatmış donattırma donattırmak donatur donduraç donduran dondurma dondurmacı dondurmacılık dondurmak dondurucu dondurulma dondurulmak dondurulmuş done dongu donkişotluk donlu donma donma derecesi donma noktası donmak donmaönler donmuş donmuş sebze donra donsuz donuk donuk donuk donuklaşma donuklaşmak donuklaştırma donuklaştırmak donukluk donuna etmek donuna kaçırmak donuna yapmak (veya doldurmak) donup kalmak dopdolu doping doping yapmak dopingleme dopinglemek dora doran doru doruk doruk çizgisi doruk dal doruk toplantısı doruklama doruklamak doruklanım dorum dosdoğru dost dost ağlatır, düşman güldürür (veya dost sözü acıdır) dost başa, düşman ayağa bakar dost düşman dost edinmek dost evinde başını bağla, düşman evinde tırnağını kes dost kara günde belli olur dost kazığı dost olmak dost tutmak dosta düşmana karşı dostane dostça dostlar dostlar alış verişte görsün (diye) dostlar başına dostlar başından ırak dostlar şehit, biz gazi dostlaşma dostlaşmak dostluğaçevrilemez dostluk dostluk başka, alış veriş başka dostluk etmek dostluk kantarla, alış veriş miskalle dostluk kurmak dostluk okkayla, alış veriş dirhemle dostlukla dostsuz dostumuz dostun attığı taş baş yarmaz dosya dosya açmak (veya hazırlamak) dosyalama dosyalamak dosyalanma dosyalanmak dosyaları doya doya doyasıya doygu doygun doygunlaşmak doygunluk doygunüstü doyma doymaduk doymak doymaz doymazlık doymuş doyulma doyulmak doyulmayan doyum doyum evi doyum olmamak doyumevi doyumlanmak doyumlu doyumluk doyumluluk doyumsama doyumsamak doyumsatmak doyumsuz doyumsuzluk doyunma doyunmak doyuran doyuran buhar doyurgan doyurma doyurmak doyurmalıdır doyurucu doyurulma doyurulmak doyuruş doyuş doyuşma doyuşmak doz dozaj dozer dozunu kaçırmak (veya dozu kaçmak) döger döğen döğerli döğme döğmeci döğmek döğmelik döğünme döğünmek döğüş döğüşçü döğüşçülük döğüşgen döğüşken döğüşmek döke döke döke saça döker dökerek dökme dökme (veya taşıma) su ile değirmen dönmez dökme demir dökmeci dökmecilik dökmek döktürme döktürmek dökük döküklük dökülgen dökülme dökülmek dökülmüş dökülüp saçılmak dökülür dökülüş döküm döküm evi döküman dökümcü dökümcülük dökümevi dökümhan dökümhane dökümhanede dökümleme dökümlemek dökümlü dökünme dökünmek döküntü döküntülü döküntüsüz döküp saçmak döl döl almak döl ayı döl döş döl döş sahibi olmak döl eşi döl suyu döl vermek döl yatağı döl yolu dölek dölen döleşi dölgöze dölleme döllemek dölleniş döllenme döllenmek döllenmesiz döllenmesiz üreme döllü döşlü dölüt dölütte dölyatağı dölyolu dömifinal dömivole dönbaba döndüren döndürme döndürmece döndürmek döndürü döndürülme döndürülmek döndürüm döndürümlemek döndürüp dolaştırmak döndürüş döne döne döneç dönek dönekçe döneklik dönel döneleme dönelemek dönelme dönelmek dönem dönemeç dönemeçsiz dönemi dönemleri dönemsiz dönen dönence dönence yıl dönencel dönencel ay dönenceli dönenme dönenmek döner döner ayna döner kapı döner kavşak döner kebap döner kule döner sahne döner sermaye döner-basar dönerci dönercilik dönerek dönergeçit dönerlik döngeç döngel döngel orucu döngü döngün dönme dönme dolap dönme ekseni dönmek dönmeli dönmez dönmüş dönü dönük dönülme dönülmek dönüm dönüm noktası dönümcül dönümlük dönüp dolaşmak (veya döne dolaşa) dönüş dönüşlü dönüşlü çatı dönüşlü fiil dönüşlü zamir dönüşlülük dönüşme dönüşmek dönüşmüş dönüşsüz dönüştüreç dönüştüren dönüştürme dönüştürmek dönüştürmeler dönüştürücü dönüştürülme dönüştürülmek dönüştürüm dönüşüm dönüşümce dönüşümcü dönüşümcülük dönüşümlerini dönüşümlü döpiyes dörder dördül dördül aktarımı dördültaş dördün dördüncü dördüncü çağ dördüz dördüz yumrucuklar dördüzleme dört dört ayak dört ayak üstüne düşmek dört ayaklılar dört başı mamur dört bir dört bir taraf (veya yan) dört bucak dört çifte dört dönmek dört dörtlük dört duvar arasında kalmak dört elle sarılmak (veya yapışmak) dört göz dört göz bir evlât için dört gözle beklemek (veya bakmak) dört işlem dört kaşlı dört köşe dört köşe olmak dört üstü, murat üstü dört yanı deniz kesilmek dört yol dört yol ağzı dört yüzlü dörtcihar dörtgen dörtgöz dörtkenar dörtköşe dörtleme dörtlemek dörtlü dörtlü final dörtlük dörtnal dörtnala dörtnala kaldırmak dörtnala kalkmak dörttek dörtucay döş döşeğe düşmek döşek döşekli döşeli döşem döşemci döşemcilik döşeme döşemeci döşemeci çivisi döşemecilik döşemecilik teknisyeni döşemek döşemeli döşemelik döşemesini döşemesiz döşengi döşeniş döşenme döşenmek döşenmemiş döşenmiş döşetilme döşetilmek döşetme döşetmek döşeyici döşeyiş döşgömü döteryum dövdürme dövdürmek dövdürtme dövdürtmek dövdürtülme dövdürtülmek dövdürülme dövdürülmek döveç döven dövenci döviz döviz kaçırmak dövizzede dövme dövme yapmak dövmeci dövmecilik dövmeç dövmek dövmelik dövücü dövülgen dövülgenlik dövülme dövülmek dövülüş dövümlük dövünme dövünmek dövünüş dövüş dövüşçü dövüşçülük dövüşken dövüşkenlik dövüşme dövüşmek dövüştürme dövüştürmek dr. dragoman dragon drahmi drahoma draje dram drama dramatik dramatikleşme dramatikleşmek dramatizasyon dramatize etme dramatize etmek dramaturg dren drenaj dretnot drezin dripling dripling yapmak drog drosera droseragiller droseragillerden drupa ds dst du dua dua etmek duacı duahan duası tutmak duasını (veya dua) almak duayen duba duba gibi dubar dubara dubaracı dubaracılık dubaya dublaj dublâj dublâjcı dublâjcılık duble duble etmek dubleks dubleks daire dublör dublörlük dubniyum duçar duçar olmak dudağını (veya dudaklarını) ısırmak dudağını bükmek dudağının ucuna gelmek dudak dudak benzeşmesi dudak boyası dudak bükmek dudak çukuru dudak dudağa gelmek (veya kalmak) dudak eşlemesi dudak ısırtmak dudak kalemi dudak payı bırakmak dudak sarkıtmak dudak tiryakisi dudak ucuyla söylemek dudak ünsüzü dudak yarığı dudaksı dudaksıl dudaksıllaşma dudu dudu dilli duetto duhul duhuliye duhuliye kartı duka dukalık dul dul kalmak dulak dulaptal otu dulaptal otugiller dulaptalotugillerden dulavrat otu dulavratotu dulda dulda tutmak duldalama duldalamak duldalanma duldalanmak duldalı duldasız dulluk duluk duma dumağı duman duman almak duman altı olmak duman attırmak duman etmek duman olmak duman rengi dumana boğmak dumanı doğru çıksın dumanı üstünde dumanı vermek dumanıvermek dumanlama dumanlamak dumanlanma dumanlanmak dumanlı dumansız dumdum dumrul dumur dumur olmak dumura uğramak dun duo dupduru dur dur (veya durun!) dur durak (veya dur dinlen, dur otur) yok dur-ak dur! dura duraç durağan durağan elektrik durağan yıldız durağanlaşma durağanlaşmak durağanlık durak duraklama duraklamak duraklatma duraklatmak duraklayış duraklı duraklı dalga duraklık durakotu duraksama duraksamadan duraksamak duraksamalı duraksamasız duraksayan duraksayarak duraksayış duraksız dural duralama duralamak duralandırma duralayış duralga durallık duran durarak durcu durdu durdu, durdu, turnayı gözünden vurdu durduğu durduğu yerde durduraç durdurma durdurmak durdurtma durdurtmak durdurulma durdurulmak durduruş durendiş durgaç durgan durgu durguluk durgun durgun şişkinlik durgunlaşma durgunlaşmak durgunlaştırma durgunlaştırmak durgunluk durgunluk çökmek durma durmadan durmak durmaksızın durması durmasınısağlamak durmuş durmuş oturmuş durmuş oturmuşluk duromer plâstik dursayı dursun duru durucu duruk durukluk duruksun durul durulama durulamak durulan durulanma durulanmak durulaşma durulaşmak durulaştırmak durulca durulma durulmak durulmaz durulmuş durultma durultmak durultum duruluk durum durum almak durum eki durum ortacı durum ulacı durum vaziyeti duruma durumca durumda durumlar durumları durumu durumu bozulmak durumu düzelmek durumuna düşmek durumunda durumunda olmak (veya bulunmak) durup dinlenmeden durup durup durup dururken durur dalga duruş duruşma duruşmak duruvermek dustan duş duş kabini duş teknesi duşak duşaklama duşaklamak dut dut gibi olmak dut kurusu dut pekmezi dut yemiş bülbüle dönmek dut yemişbülbüle dönmek dutar dutçuluk dutgiller dutgillerden dutluk duva duvağına doymamak duvak duvak düşkünü duvakçı duvakçılık duvaklama duvaklamak duvaklanma duvaklanmak duvaklı duvaksız duvan duvar duvar ayağı duvar çekmek duvar dayağı duvar dişi duvar gazetesi duvar gibi duvar halısı duvar kâğıdı duvar pası duvar resmi duvar saati duvar sarmaşığı duvar sedefi duvar takvimi duvar yapmak duvara duvarcı duvarcılık duvarın beri yüzü beri, öte yüzü öte duvarlara duvarlarda duy duy priz duyan duyar duyar kat duyarca duyarga duyargalılar duyargan duyarı duyarlı duyarlık duyarlıklı duyarlılık duyarsız duyarsızlaşma duyarsızlaşmak duyarsızlaştırma duyarsızlaştırmak duyarsızlık duyduğu duygan duygu duygu uyandırmak duygu uyanmak duyguca duygudan duygudaş duygudaşlık duygulandıran duygulandırma duygulandırmak duygulanım duygulanış duygulanma duygulanmak duygulanmış duygular duyguları duyguları açığa vurmak duygularıaçığa vurmak duyguların duygularını duygularıyla davranmak duygulu duygululuk duygun duygunluk duygusal duygusal düşünme duygusallık duygusu duygusuz duygusuzlaşmak duygusuzluk duyma duymak duymamazlık duymazlık duymazlıktan gelmek duynak duysal duyu duyucu duyuk duyulabilen duyulan duyulanlardan duyulma duyulmak duyulmamış duyulmaz duyulmuş duyulsun duyultu duyultucu duyultulamak duyulur duyulur duyulmaz duyum duyum eşiği duyum ikiliği duyum yitimi duyumculuk duyumlar duyumlu duyumölçer duyumsal duyumsama duyumsamak duyumsamazlık duyumsatma duyumsatmak duyumsuz duyumsuzlaştırıcı duyumsuzlaştırmak duyumsuzluk duyur duyuran duyurma duyurmak duyurmamak duyuru duyuru tahtası duyurucu duyurulan duyurulma duyurulmak duyurulması duyurulmayan duyurum duyusal duyuş duyuşan duyuüstü dü düalist düalizm dübbüasgar dübbüekber dübel dübeş dübür düçar düden düdük düdük gibi düdük gibi kalmak düdük gibi olmak düdük makarnası düdükçü düdükleme düdüklemek düdükler düdüklü düdüklü tencere düello düellocu düet dügâh düggen düğeç düğme düğmeci düğmecilik düğmek düğmeleme düğmelemek düğmelenme düğmelenmek düğmeli düğmesiz düğmük düğü düğüm düğüm atmak düğüm düğüm düğüm noktası düğüm üstüne düğüm vurmak (atmak) düğüm vurmak düğümleme düğümlemek düğümlenme düğümlenmek düğümler düğümlü düğümsüz düğümünü çözmek düğün düğün alayı düğün bayram etmek düğün çiçeği düğün çiçeğigiller düğün çorbası düğün değil, bayram değil, eniştem beni neyi öptü düğün dernek düğün dernek, hep bir örnek düğün evi düğün evi gibi düğün hamamı düğün pilâvı düğün pilâvıyla dost ağırlamak düğün salonu düğün yahnisi düğüncü düğüncübaşı düğünçiçeğigillerden düğüne düğünsüz düğününde kalburla (elekle) su taşımak düğürcek düğürcük düğüş dühul dük dükkan dükkân dükkâncı dükkanlar düklük düktil düldül dülger dülger balığı dülgerlik dümbelek dümbelekçi dümbük dümbüklük dümdar dümdüz dümdüz etmek dümen dümen bedeni dümen boğazı dümen çevirmek dümen evi dümen kırmak dümen kullanmak dümen neferi dümen suyu dümen suyundan gitmek dümen tutmak dümen yapmak dümenci dümencilik dümeni eğri dümeni kırmak dümenine bakmak dümensiz dümtek dümtek tutmak dün dün bir, bugün iki dün cin olmuş, bugün adam çarpıyor dünden dünden bugüne dünden hazır (veya razı) dünden ölmüş dünit dünkü dünkü çocuk dünür dünür düşmek dünür gezmek dünür gitmek dünürcü dünürcülük dünürleşme dünürleşmek dünürlük dünya dünya ahret kardeşim olsun dünya âlem dünya başına dar olmak (veya gelmek) dünya başına yıkılmak dünya bir araya gelse dünya bol olmuş neye yarar, pabuç dar olduktan sonra dünya durdukça dünya durdukça durasın! dünya evi dünya evine girmek dünya görmüş dünya görüşlü dünya görüşü dünya gözü ile görmek dünya gözüne zindan olmak (görünmek veya kesilmek) dünya güzeli dünya kadar dünya kelâmı dünya kelâmı etmek dünya kelâmıetmek dünya malı dünya nimeti dünya penceresi dünya varmış dünya yıkılsa umurunda değil dünya yüzü görmemek dünyacı dünyada dünyada tasasız baş bostan korkuluğunda bulunur dünyadan elini eteğini çekmek dünyadan geçmek (veya el çekmek) dünyadan haberi olmamak dünyaevi dünyalar (biri) -in oldu dünyalı dünyalığı doğrultmak dünyalık dünyanın dünyanın (birşey) -i dünyanın dört bucağı dünyanın kaç bucak (veya köşe) olduğunu göstermek (anlamak) dünyanın öbür (veya bir) ucu dünyanın tadını çıkarmak dünyanın ucu uzundur dünyanın yedi harikası dünyasından geçmek dünyaya gelmek dünyaya getirmek dünyaya gözlerini kapamak (veya yummak) dünyaya kazık çakmak (veya kakmak) dünyaya kazık kakmak dünyayı anlamak dünyayı gözü görmemek dünyayı haram etmek dünyayı toz pembe görmek dünyayı tutmak dünyayı zindan (zehir) etmek (veya dünyayı başına dar etmek) dünyayıgözü görmemek dünyayıtutmak dünyevî düo düpedüz dür dürbün dürbünlü dürbünün tersiyle bakmak dürme dürmece dürmek dürrâc dürtme dürtmek dürtü dürtükleme dürtüklemek dürtülme dürtülmek dürtüş dürtüşleme dürtüşlemek dürtüşme dürtüşmek dürtüştürme dürtüştürmek dürü dürülme dürülmek dürülmüş dürülü dürülüş dürüm dürüm dürüm dürümleme dürümlemek dürüst dürüst oyun dürüstlük dürüşmek dürüşt dürzî dürzü düse düstur düş düş görmek düş gücü düş kırıklığı düş kurmak düşçü düşçülük düşe kalka düşelge düşen düşenin dostu olmaz düşerge düşes düşeslik düşeş düşeş atmak düşey düşey çember düşey düzlem düşeyazma düşeyazmak düşeylik düşgele düşgelim düşgelme düşgelmek düşkurucu düşkü düşkün düşkün olmak düşkünezenlik düşkünler düşkünler evi düşkünler yurdu düşkünlere düşkünlerevi düşkünleşme düşkünleşmek düşkünlük düşkünü düşleme düşlemek düşman düşman ağzı düşman başına düşman çatlatmak düşman düşmana gazel (veya yasin) okumaz düşman kesilmek düşman olmak düşmana düşmanca düşmanın/rakibin düşmanını düşmanlaşma düşmanlaşmak düşmanlık düşme düşmek düşmez kalkmaz bir allah düşmüş düşsel düşsüz düştüğünde düşük düşük yapmak düşüklük düşün düşün düşün, boktur işin düşünce düşünce alış verişi düşünce özgürlüğü düşünceden düşüncedir almak düşüncel düşünceler düşüncelerin düşüncelerini düşünceli düşüncelilik düşüncellik düşüncenin düşüncesince düşüncesinde düşüncesini düşüncesini açmak düşüncesini okumak düşüncesiz düşüncesizce düşüncesizlik düşüncesizlik etmek düşünceye dalmak düşünceye varmak düşünceyi düşündaş düşündeş düşündüğüm düşündüğünü düşündürme düşündürmek düşündürmelik düşündürtme düşündürtmek düşündürücü düşüne düşüne görmeli işi, sonra pişman olmamalı kişi düşünek düşünen düşünerek düşüngü düşüngücü düşüngüsel düşünme düşünme yasaları düşünmeden düşünmediği düşünmek düşünmeksizin düşünmemek düşünsel düşüntüler düşüntülü düşünü düşünücü düşünücülük düşünülemeyen düşünülemez düşünülen düşünüleni düşünülerek düşünülme düşünülmek düşünülmeyen düşünülmüş düşünüm düşünüp taşınmak düşünür düşünürken düşünürlük düşünüş düşünüşü düşüp kalkmak düşürme düşürmek düşürtme düşürtmek düşürülme düşürülmek düşürüm düşürüş düşüş düşüt düşyıkımı düttürü düttürü leylâ düve düveci düvel düven düven dişi düven sürmek (veya dövmek) düvenci düver düvesime düvesimek düvlek düyan düyeci düyek düyun düz düz baskı düz duvara tırmanmak düz kanatlılar düz rakı düz tümleç düz ünlü düz yazı düzayak düzbaskı düzce düzdeğişmece düzdizgi düzdöner düze düze inmek düzeç düzeçleme düzelememek düzelme düzelmek düzelmez düzelten düzelti düzeltici düzeltici jimnastik düzelticilik düzeltilemez düzeltilme düzeltilmek düzeltilmesi düzeltilmiş düzeltilmiş hava hızı düzeltim düzeltme düzeltme işareti düzeltmek düzeltmeler düzeltmen düzem düzeme düzemek düzen düzen açıklaması düzen bağı düzen kurmak düzen teker düzen vermek (düzene koymak veya düzene sokmak) düzenbağı düzenbaz düzenbazdır düzenbazlık düzence düzenci düzencilik düzenek düzengeç düzeni düzenle düzenleç düzenleme düzenlemeci düzenlemek düzenlemeler düzenlemesi düzenlenen düzenleniş düzenlenme düzenlenmek düzenlenmesinde düzenlenmiş düzenleşik düzenleşim düzenleyen düzenleyici düzenleyim düzenli düzenli ordu düzenlik düzenlilik düzensiz düzensizlik düzensizlikleri düzensizliklerin düzenteker düzey düzeyi düzeyli düzeysiz düzeysizleşmek düzeysizlik düzge düzgeçiş düzgü düzgülü düzgün düzgünce düzgüncü düzgüncülük düzgünleme düzgünleştirmek düzgünlü düzgünlük düzgüsel düzgüsüz düziko düzine düzlem düzlem geometri düzlem küre düzleme düzlemek düzlemsel düzlenme düzlenmek düzleşme düzleşmek düzletme düzletmek düzlük düzme düzmece düzmeci düzmecilik düzmek düzmelik düztaban düztabanlık düzülme düzülmek düzülmüş düzülü düzüm düzüm düzüşmek dvd dy dynamism e e mi? e-öğrenme e-posta e, e eba ebabil ebadında ebat ebcet ebcet hesabı ebe ebe olmak ebebulguru ebedi ebedî ebedî uyku ebedî uykuya dalmak ebedidir ebedîleşme ebedîleşmek ebedîleştirme ebedîleştirmek ebedilik ebedîlik ebediyen ebediyet ebegümeci ebegümecigiller ebegümecigillerden ebekuşağı ebeleme ebelemek ebeleyiş ebeli ebelik ebemkuşağı ebenin ebesiz ebet ebeveyn ebinç ebiri ebleh eblehleşme eblehleşmek eblehlik ebonit ebrek ebret ebrişim ebru ebrucu ebruculuk ebrulama ebrulamak ebrulî ebrulu ebucehil karpuzu ebulfeth ebussuut efendinin gelini gibi ebussuut efendinin torunu ebülyoskop ecdat ece ecel ecel aman verirse ecel beşiği ecel geldi cihana, baş ağrısı bahane ecel şerbeti içmek ecel teri ecel teri dökmek ecele çare bulunmaz eceli gelen köpek cami duvarına işer eceli gelen köpek cami duvarına siyer eceli gelen sıçan kedinin taşaklarını kaşır eceli gelmek eceline susamak eceliyle ölmek ecevit eci ecinni ecinniler top oynuyor ecir ecir sabır dilemek ecirlik eciş bücüş ecnebi ecnebilik ecnef ecu ecvad ecza ecza çantası ecza dolabı ecza kutusu eczacı eczacı kalfası eczacılık eczacılıkta eczahane eczalı eczalı pamuk eczane eczasız eçe eçhel ed. eda eda etmek edalı edalım edat edat grubu edat tümleci edat-ı haber edât-ı lâhika edât-ı rabt edatlı edatlı tümleç edavat ede edeb-i kelam edebi edebî edebî eser edebî sanat edebî sanatlar edebikelâm edebini takınmak edebiyat edebiyat bilimi edebiyat tarihi edebiyat yapmak edebiyatça edebiyatçı edebiyatçılık edebiyatsever edebli edememe edememek eden edep edep etmek edep yahu! edep yeri edepleniş edeplenme edeplenmek edepli edepli edepli edepsiz edepsiz edepsiz edepsizce edepsizcesine edepsizleşme edepsizleşmek edepsizlik edeptir söylemesi eder ederkon edevat edgü edgüdi edi edi ile büdü edibane edici edik edil edilenler edilgen edilgen çatı edilgen fiil edilgenlemek edilgenleşme edilgenleşmek edilgenleştirme edilgenleştirmek edilgenlik edilgenlik eki edilgi edilgin edilginlik edilme edilmek edim edimbilim edimci edimler edimli edimlice edimsel edimselcilik edimsiz edinç edinilen edinilme edinilmek edinilmiş edinim edinme edinmek edinti edip edipler edisyon editör editörlük edna edvar edvar musikisi ef'al efalle efdal efe efece efekt efektif efelek efeleniş efelenme efelenmek efeleşme efeleşmek efelik efelik etmek (veya yapmak) efemine efendi efendi efendi efendi gibi yaşamak efendibaba efendice efendiden bir adam efendiler efendilik efendim efendim nerede, ben nerede? efendime söyleyeyim efendimiz efendisizlik effüzyon efhem efil efil efil efil esmek efil efil etmek efkar efkâr efkâr basmak efkâr dağıtmak efkâr etmek efkarıumumiye efkârıumumiye efkârlanış efkârlanma efkarlanmak efkârlanmak efkârlı eflâk eflak prensliği eflak voyvodalığı eflâke ser çekmek eflatun eflâtun eflâtunî efor efradını cami, ağyarını mani efrat efriz efsane efsaneleşme efsaneleşmek efsaneleştirilme efsaneleştirilmek efsaneleştirme efsaneleştirmek efsaneli efsanevi efsanevî efsun efsuncu efsunkar efsunkâr efsunlama efsunlamak efsus eftal eften püften efzal ege ege denizi egeli egemen egemenliği egemenliğin egemenlik eglog ego egoist egoistlik egoizm egosantrik egosantrist egosantrizm egotizm egsoz egzama egzamalı egzamamsı egzersiz egzersiz yapmak egzistansiyalist egzistansiyalizm egzogami egzomorfizm egzos egzost egzotik egzotik çorba egzotizm egzoz egzoz gazı egzozcu eğber eğdiriş eğdirme eğdirmek eğe eğeleme eğelemek eğer eğiç eğik eğik biçme eğik çizgi eğik düzlem eğik silindir eğik yazı eğiklik eğilim eğilimli eğiliş eğilme eğilmek eğilmez eğilmiş eğim eğimi eğimli eğimölçer eğimsiz eğin eğinik eğinme eğinmek eğinti eğir eğir kökü eğir mumu eğirilmiş eğirme eğirmek eğirmen eğirotu eğirtme eğirtmek eğiş eğitbilim eğiten eğitici eğiticilik eğitilme eğitilmek eğitilmemiş eğitilmiş eğitim eğitim bilimi eğitim dönemi eğitim enstitüsü eğitim fakültesi eğitim programı eğitimci eğitimcilik eğitimi eğitimli eğitimsel eğitimsiz eğitme eğitmek eğitmen eğitmenlik eğitmeyurdu eğitsel eğitsellik eğlek eğleme eğlemek eğlence eğlenceli eğlencelik eğlencesiz eğlenceye eğlendiren eğlendiri eğlendirici eğlendiriş eğlendirme eğlendirmek eğlenilme eğlenilmek eğleniş eğlenme eğlenmek eğlenti eğlentili eğleşen eğleşme eğleşmek eğlim eğme eğmeç eğmeçli eğmek eğmür eğnez eğrelti eğrelti otu eğrelti otugiller eğreltiotugillerden eğreti eğreti almak eğreti ata binen tez iner eğreti kuyruk tez kopar eğreti oturmak eğreti vermek eğretileme eğretilik eğretinin canı berk olur eğretiye almak eğrez eğri eğri bakmak (veya eğri gözle bakmak) eğri büğrü eğri çehre eğri gemi doğru sefer eğri otur , doğru söyle eğri oturup doğru konuşalım eğri özdecik eğri söz eğri yüz eğrice eğrili eğrilik eğriliş eğrilme eğrilmek eğrilmiş eğriltme eğriltmek eğrim eğrim eğrim eğrisi doğrusuna gelmek eğritme eğritmek eğriye eğri doğruya doğru eğsi eh ehadiy ehem ehemmiyet ehemmiyet vermek ehemmiyetli ehemmiyet­li ehemmiyetsiz ehil ehil olmak ehli ehlî ehlibeyt ehlidil ehlihibre ehlikeyf ehlikitap ehlîleşme ehlîleşmek ehlîleştirilme ehlîleştirilmek ehlîleştirme ehlîleştirmek ehlisalip ehlisünnet ehlivukuf ehliyet ehliyetli ehliyetname ehliyetsiz ehliyetsizler ehliyetsizlik ehlizevk ehram ehven ehven kurtulmak ehvenişer ehveniyet ehvenlik eidetic imagery eigenfonksiyon einsteinium einsteiniyum einstenyum ejder ejder (ejderha) gibi ejderha ejektör ek ek bent olmak ek bileziği ek bütçe ek ders ek eylem ek fiil ek görev ek kök ek oylum ek ödenek ek tahsisat ekâbir ekalim ekalliyet ekarte ekarte etmek ekâsire ekçe eke eke toka ekecek ekelik ekenek ekeylem ekici ekici ol, bilici olma ekili ekilme ekilmek ekilmemiş ekilmiş ekim ekin ekin biti ekin iti ekin kargası ekinci ekincilik ekinç ekinçsel ekini ekini belli etmemek ekinlik ekinokok ekinoks ekinsel ekinti ekip ekip biçmek ekipman eklektik eklektizm eklem eklem bacaklılar eklem romatizması ekleme ekleme dişi eklemek eklemeli eklemleme eklemlemek eklemlenme eklemlenmek eklemler eklemli eklemliler eklemlilik eklemsiz eklemsizler eklenen eklenik eklenme eklenmek eklenmiş eklenti eklentiler ekler eklesil ekleşme ekleşmek ekleştirme ekleştirmek ekletme ekletmek ekleyerek ekli ekli püklü ekme ekmeden biçilmez ekmediği yerden biter ekmeği dizinde ekmeğinden etmek ekmeğinden olmak ekmeğine göz koymak (veya dikmek) ekmeğine yağ sürmek ekmeğini çıkarmak ekmeğini kana doğramak ekmeğini kazanmak ekmeğini taştan çıkarmak ekmeğini yemek ekmeğiyle oynamak ekmek ekmek ağacı ekmek aslanın ağzında ekmek ayvası ekmek çarpsın ekmek dolması ekmek düşmanı ekmek elden, su gölden ekmek kadayıfı ekmek kapısı ekmek kavgası ekmek kaygısı ekmek küfü ekmek mayası ekmek öpmek ekmek parası ekmek tahtası ekmek tatlısı ekmek ufağı ekmekağacı ekmekçi ekmekçilik ekmeklik ekmeksiz eko ekol ekolâli ekolog ekoloji ekoloji uzmanı ekolojik ekolojik ortam ekolojist ekolu ekonometri ekonometri uzmanı ekonometrist ekonomi ekonomi coğrafya ekonomi politik ekonomi uzmanı ekonomi yapmak ekonomik ekonomik ambargo ekonomik davranmak ekonomist ekonomizm ekopraksi ekose ekosistemlerin ekosuz ekran eksantrik eksantrik mili ekselâns eksen eksen oyuncu eksen ülke eksendeş ekser ekseri ekseriya ekseriyet ekseriyetle eksi eksi sayı eksi uç eksibe eksicik eksicikleri eksicil eksiçekerlik eksiği eksik eksik artık eksik çıkmak eksik doğmak eksik etek eksik etmemek eksik gedik eksik gedik kapamak eksik gelmek eksik olma eksik olmamak eksik olmasın eksik olsun eksiklenme eksiklenmek eksikli eksikliğini eksiklik eksiklikler eksiklikleri eksiksiz eksiksizce eksiksizlik eksilen eksiliş eksilme eksilmek eksilmemek eksilmiş eksilti eksiltili eksiltilme eksiltilmek eksiltme eksiltmek eksiltmeler eksiltmeye çıkarılmak eksin eksinti eksite eksiuç ekskavatör eksoz eksozt ekspansiyon ekspansiyonist ekspansiyonizm eksper eksperimantalizm eksperlik ekspertiz ekspertiz raporu eksperyans eksport ekspoze ekspozisyon ekspres ekspres yol ekspresyon ekspresyonist ekspresyonizm ekstra ekstrafor ekstrasistol ekstre ekstrem ekstrem spor ekstrensek eksük ekşi ekşi elma ekşi kiraz ekşi limon ekşi maya ekşi surat ekşi yonca ekşi yoncagiller ekşi yüz ekşikulak ekşili ekşili çorba ekşilik ekşimcek ekşime ekşimek ekşimik ekşimsi ekşimtırak ekşit ekşitilme ekşitilmek ekşitme ekşitmek ekti ekti püktüler ektilik ektirme ektirmek ektoderm ekü ekümenik ekvator ekvatoral ekzotermik el el açmak el adamı el ağzına bakan, karısını tez boşar el âlem el alışkanlığı el almak el altında el altından el arabası el arı düşman gayreti el atmak el ayak (veya el etek) çekilmek el ayak çekilmek el ayası el bağlamak el basmak el bebek gül bebek el beğenmezse yer beğensin el bende! el bezi el birliği el birliği etmek el bombası el çabukluğu el çantası el çekmek el çektirmek (veya çektirilmek) el çırpmak el değirmeni el değiştirmek el değmemiş el dokunulmak (veya dokunulmamak) el duşu el el için ağlamaz; başına kara bağlamaz el el üstünde oturmak el elde baş başta el elden üstündür (ta arşa kadar) el elden üstündür, taa arşa kadar el ele el ele vermek el elin aynasıdır el elin eşeğini türkü çağırarak arar el emeği el emeği göz nuru el ense çekmek (veya etmek) el erimi el erki el ermez, güç yetmez el etek çekilmek el etek öpmek el etmek el falı el feneri el freni el frenini çekmek el gün el havlusu el için yanma nare, yak çubuğunu bak keyfine el ile (elle) tutulur el ile gelen düğün bayram el işçiliği el işi el işi kâğıdı el kadar el kaldırmak el kantarı el kapısı el kapısına düşmek el katmak el kazanıyla aş kaynatmak el keseri el kılavuzu el kızı el kiri el kitabı el koymak el mi yaman el mi yaman bey mi yaman? el yaman! el oltası el öpenlerin çok olsun el öpmek el pençe divan durmak el sabunu el sanatları el sanatları teknikeri el sıkmak el sözlüğü el sürmemek el şakası el tası el tazelemek el telefonu el telsizi el terazi, göz mizan el topu el tutmak el ulağı el ulaklığı el uzatmak el uzluğu el üstünde gezmek el üstünde gömlek eskimez el üstünde tutmak el vermek el vurmamak el yatkınlığı el yazısı el yazması el yıkamak el yordamı el yordamıyla elâ elâlem elaman elaman çekmek elaman demek elan elastik elâstik elastiki elastikî elâstikî elâstikiyet elatma elban elbasan tavası elbe elbe nehri elbet elbette elbir elbirliği elbirliğiyle elbise elbise dolabı elbiseli elbiselik elbisesiz elbiseye elcek elci elcik elcilik elçek elçi elçik elçilerin elçiliğin elçilik elçilik etmek (veya yapmak) elçilik uzmanı elçiliklerde elçim elçin elçiye zeval olmaz elde elde avuçta (bir şey) kalmamak elde avuçta (ne varsa) elde bir elde bulunan elde bulunan beyde bulunmaz elde etmek elde kalmak elde olmamak elde tutmak eldeci eldeç eldek eldeki eldeli eldem elden elden ağıza yaşamak elden almak elden ayaktan düşmek (veya kesilmek) elden bırakmamak elden çıkarmak elden çıkmak elden düşme elden düşürmemek elden ele elden ele dolaşmak elden ele geçmek elden geçirmek elden gel! elden geldiği kadar elden gelmemek elden gitmek elden kaçırmak elden kaçmak elden ne gelir? elden vefa, zehirden şifa eldesiz eldiven eldivenli eldivensiz eldüz ele alınır ele alınmaz ele almak ele avuca sığmamak ele bakmak ele geçirmek ele geçmek ele gelmek ele güne (veya ele güne karşı) ele güne karşı ele verir talkını, kendi yutar salkımı ele vermek elebaşı elebaşılık elebaşıolmak eleddirik eleğimsağma eleji elek elekçi elekçilik eleklik elekten geçirmek elektirik elektrifikasyon elektriği elektriği kesmek elektriği yakmak elektrik elektrik anahtarı elektrik çarpması elektrik dinamosu elektrik direği elektrik düğmesi elektrik fabrikası elektrik feneri elektrik fırını elektrik fincanı elektrik istihsal mühendisi elektrik kaynağı elektrik montörü elektrik mühendisi elektrik ocağı elektrik saati elektrik santrali elektrik sayacı elektrik süpürgesi elektrik teknikeri elektrik teknisyeni elektrik teli elektrik üreteci elektrik vermek elektrik yayı elektrik yükü elektrik zili elektrikçi elektrikçilik elektrikleme elektriklemek elektriklendirilme elektriklendirme elektriklendirmek elektriklenme elektriklenmek elektrikli elektrikli basaç elektrikli daktilo elektrikli ısıtıcı elektrikli sandalye elektrikli tren elektriksiz elektro elektroansefalografi elektroansefalogram elektrobiyoloji elektrodinamik elektrodinamometre elektrodiyaliz elektrofil elektrofon elektrogitar elektrojen elektrokardiyograf elektrokardiyografi elektrokardiyogram elektrokimya elektrolit elektrolitik solüsyon elektroliz elektroloji elektromanyetik elektromanyetik dalgalar elektromanyetik güç elektromanyetik teori elektromanyetizm elektromanyetizma elektrometalürji elektrometre elektromıknatıs elektromobil elektromotor elektromotor kuvvet elektron elektron akışı elektron demeti elektron gazı elektron lâmbası elektron mikroskobu elektronegatif elektronegativite elektronik elektronik beyin elektronik çalgı elektronik çalgılar elektronik montörü elektronik mühendisi elektronik müzik elektronik posta elektronik saat elektronik teknikeri elektronikçi elektropozitif elektroradyoloji elektrosaz elektroskop elektrostatik elektrostatik serpme elektroşok elektrot elektroteknik elem eleman eleman sayısı eleme eleme sınavı elemek element elemge elemi elemler elemli elemsiz elence elenme elenmek elenmiş elenti elerki eleşmek eleştirel eleştiri eleştirici eleştiricilik eleştirili eleştirilme eleştirilmek eleştirim eleştirimci eleştirimcilik eleştirme eleştirmeci eleştirmecilik eleştirmek eleştirmeli eleştirmen eleştirmenlik elez elezer elezerlik elgay elgin elgün elhac elhak elhal elhamdülillah elhan elhap elhasıl elhazer eli eli açık eli ağır eli alışmak eli altında olmak eli armut devşirmek eli ayağı (olmak) eli ayağı (veya eli kolu) bağlı eli ayağı buz kesilmek (veya tutmamak) eli ayağı dolaşmak eli ayağı düzgün eli ayağı titremek eli ayağı tutmak (veya tutmamak) eli ayağıdolaşmak eli ayağıtitremek eli aza varmamak eli bayraklı eli bol eli boş eli boş çıkmak eli boş dönmek (çevrilmek veya geri gelmek) eli boş gelmek (veya gitmek) eli böğründe eli böğründe (veya koynunda) kalmak eli çabuk eli dar (veya eli darda) olmak eli değmek eli dursa ayağı durmaz eli ekmek tutmak eli ermek (veya ermemek) eli ermez gücü yetmez eli geniş eli genişlemek eli gitmek eli hafif eli harama uzanmak eli işe yatmak eli kalem tutmak eli kırılmak eli kolu bağlı kalmak (veya durmak, olmak) eli koynunda eli koynunda kalmak eli kulağında eli kurusun eli maşalı eli olmak eli para görmek eli selek eli sıkı eli sıkılık eli silâh tutan eli sopalı eli şakağında eli uz eli uzun eli varmamak (veya gitmemek) eli yatkın eli yatmak eli yordamlı eli yüzü düzgün eliaçık elif elifba elifbâ elifî elifi elifine elifi mertek sanmak elik elîm elimi sallasam ellisi, başımı sallasam tellisi eliminasyon elimine elin elin (veya âlemin) ağzı torba değil ki büzesin elin ağzı torba değil ki büzesin elinde elinde avcunda nesi varsa elinde bulunmak (veya olmak) elinde büyümek elinde kalmak elinde olmak elinde olmamak elinde tutmak elinde... var elinden elinden bir iş (veya şey) gelmemek elinden bir kaza (veya sakatlık) çıkmak elinden çıkmak elinden geleni ardına (arkasına) koymamak elinden geleni yapmak elinden gelmek elinden gelmemek elinden hiçbir şey kurtulmamak elinden iş çıkmamak elinden iyi iş gelmek elinden iyi işgelmek elinden kan çıkmak elinden kurtulmak elinden tutmak eline (elinize veya ellerinize) sağlık eline ağır eline almak eline ayağına çabuk eline ayağına kapanmak (sarılmak veya düşmek) eline ayağına üşenmemek eline bakmak eline çabuk eline doğmak eline düşmek eline erkek eli değmemiş olmak eline eteğine doğru eline eteğine sarılmak eline fırsat geçmek eline geçmek eline kalmak eline su dökemez eline tutuşturmak eline vur ekmeğini ağzından al eline yüzüne bulaştırmak elini ayağını kesmek (veya çekmek) elini ayağını öpeyim elini belli etmek (veya göstermek) elini çabuk tutmak elini eteğini çekmek (veya kesmek) elini kalbine (veya vicdanına) koyarak (söylemek, düşünmek veya hüküm vermek) elini kana bulamak (veya bulaştırmak) elini kolunu bağlamak elini kolunu sallaya sallaya gelmek elini kolunu sallaya sallaya gezmek elini kulağına atmak elini oynatmak elini sallasa ellisi elini sallasa ellisi (başını sallasa tellisi) elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak elini sürmemek elini uzatmak elini veren kolunu alamaz elinin altında elinin hamuruyla erkek işine karışmak elinin körü elinle ver, ayağınla ara elips elipsoidal elipsoit eliptik elişi elit elitist elitizm eliyle eliyle koymuş gibi (bulmak) elkab elkızı elkoyucu elkoyuculuk elle tutulacak tarafı (yanı) kalmamak elle tutulur gözle görülür (veya dille anlatılır) elleme ellemek ellenme ellenmek ellenmiş dillenmiş eller eller yukarı! ellerde ellerde gezmek ellerim yanıma gelsin ellerin dert görmesin ellerinde elleşme elleşmek elli ellik ellilik ellinci ellişer elma elma çayı elma da, alma da demesini biliriz elma gibi elma sirkesi elma suyu elma şarabı elma şekeri elma şurubu elmabaş elmacı elmacık elmacık kemiği elmacılık elmalık elmanın yarısı o, yarısı bu elmas elmas gibi elmasım elmasiye elmaslı elmastıraş elmek eloğlu elöpen eltâf eltası elti eltieltiyeküstü eltilik elvan elvan elvan elveda elverir ki elverişli elverişlilik elverişsiz elverişsizlik elverme elvermek elvermemek elyaf elyaf değerlendirici elyaf eksperi elyazması elzem em emanet emanet bırakmak (veya vermek) emanet dolabı emanet etmek emanet yeri emanetçi emanetçilik emanete hıyanet olmaz emaneten emanetullah emare emâre emarecik emaret emay emaye emaylama emaylamak embesil embriyo embriyolog embriyoloji embriyon embriyonun emcek emcik emçek emdiği (helâl) süt haram olmak emdirme emdirmek emdirtme emdirtmek eme eme seme yaramamak eme yaramak eme yaramaz emeç emeği çekilmiş emeği geçmek emek emek çekmek emek harcamak emek olmadan yemek olmaz emek vermek emek/zahmet emekçi emekçilik emekleme emekleme çağı emekleme dönemi emeklemek emekli emekli maaşı emekli aylığı emekli ikramiyesi emekli olmak emeklilik emeklilik çağı emekliye ayırmak (çıkarmak veya çıkartmak) emekliye ayrılmak (veya çıkmak) emeksiz emeksiz evlât emektar emektarlık emel emel beslemek emeline âlet etmek emen emeti emice emiceklik vermek emici emici kıllar emici tüyler emik emilim emilme emilmek emin emin olmak emir emir almak emir cümlesi emir eri emir etmek emir kipi emir kulu emir subayı emir vermek emirber emirberlik emircik emirler emirlik emirname emisyon emiş emişme emişmek emiştirme emiştirmek emlâk emlâk bürosu emlâk vergisi emlakçı emlâkçi emlâkçilik emleme emlemek emlik emme emme basma tulumba emmeç emmek emmesi emmi emmi oğlu emmim, dayım kesem; elimi soksam yesem emniyet emniyet pimi emniyet altına almak emniyet amiri emniyet durağı emniyet düğmesi emniyet etmek emniyet kemeri emniyet kilidi emniyet müdürü emniyet supabı emniyet vermek emniyetli emniyetsiz emniyetsizlik emoglobin emoroit empati empermeabl emperyalist emperyalizm empirik empirme empoze empoze etmek empresyonist empresyonizm emprezaryo emprime emprovizasyon emra emraz emre emre muharrer senet emreden emredilmek emredin emrediniz emretme emretmek emretti patrik efendi! emreyleme emreylemek emrihak emrihak vaki olmak emrine girmek emrine vermek emrivaki emrivaki yapmak emsal emsalsiz emsalsizlik emsile emtia emülatör emülsiyon emval emvat emzice emzik emzik borusu emzik otu emzikli emziksiz emzirilme emzirilmek emziriş emzirme emzirmek emzirtme emzirtmek en en azından en fenası en iyisi en kötüsü enâ enallage enam enaniyet enayi enayi dümbeleği enayice enayicesine enayileşme enayileşmek enayilik enayilik etmek enba enbar enberi enbik enbiya enbube encam encek encik encikleme enciklemek encir encümen endaht endam endam aynası endamlı endamsız endaze endazeleme endazelemek endazeli endazesiz endazeyi kaçırmak endazeyi şaşırmak endeks endeksleme endekslemek endekslenme endekslenmek endeksli endemik ender enderun enderunlu endikasyon endikatör endirekt endirekt atış endişe endişe etmek endişelenme endişelenmek endişelenmek: endişeli endişesiz endişesizlik endişeye düşmek endoderm endogami endokrin endokrinoloji endoktrinasyon endonezyalı endoskop endoskopi endotermik endüksiyon endüstri endüstri mühendisi endüstride endüstrileşme endüstrileşmek endüstriyalizm endüstriyel endüstriyel otomasyon teknisyeni enek eneme enemek enenme enenmek enenmiş eneolitik enerji enerji transferi enerjik enerjiklik enerjisi enes enez eneze enezeleşme enezeleşmek enfarktüs enfeksiyon enfes enfiye enflâsyon enflüanza enflüenza enformasyon enformatik enfraruj enfrastrüktür enfüs enfüsî engebe engebeler engebeli engebelik engebesiz engeç engel engel balığı engel çıkarmak engel olmak engel sınavı engelemek engelleme engellemek engellenme engellenmek engellenmeyen engellenmiş engeller engelleyen engelleyici engelleyim engelleyiş engelli engelli koşu engellik engelsiz engerek engerek otu engerekgiller engerekgillerden engin enginar enginleşme enginleşmek enginlik engizisyon eni enibaz enicuk enik enikleme eniklemek enikonu eninde sonunda enine boyuna enir eniş enişte enişte fındığı enjeksiyon enjeksiyoncu enjektör enkaz enkazcı enkırmen enkiş enkizitör enlem enlem dairesi enlemesine enli enlice enlilik enöte ensar ense ense çukuru ense kökü ense kulak yerinde ense yapmak enseleme enselemek enselenme enselenmek enser ensesi kalın ensesinde boza pişirmek ensesine binmek ensesine yapışmak ensiz ensizlik enstantane enstantane fotoğraf enstitü enstrüman enstrümancı enstrümantal enstrümantal müzik enstrümantalizm ensülin entari entâri entarilik entegrasyon entegre entel entelekt entelektüalizm entelektüel entelektüellik entelekya entellektüel enteresan enteresanlık enterese etmek enterkoneksiyon enterkonnekte entern enternasyonal enternasyonalci enternasyonalcilik enternasyonalizm enterne enterne etmek enternlik entertip entimem entipüften entomoloji entomolojist entrika entrika çevirmek entrikacı entrikacılık entrikaya kurban gitmek enva envâ-ı envâ-ı gam envaiçeşit envaiçeşitli envaitürlü envanter enver enversiyon enversör envestisman enyâr enzâl enzim enzim, mayaözü eosen epe eper epey epeyce epeyi epeyice epidemi epidemioloji epiderm epifit epigenez epigrafi epigram epik epikerem epikurosçu epikurosçuluk epikürcü epikürcülük epilasyon epilog epistemoloji epitel epitelyum epitome epizone epizot epkem eponyme epope eprime eprimek epsilon er er bezi er dişi er dişilik er ekmeği er ekmeği, meydan ekmeği er geç er kişi er lokması er kursağında kalmaz er meydanı er suyu erâbet eradikasyon eralp erat eratheme erbain erbap erbaş erbaşlık erbin erbiyum ercan erce ercecik ercik erçin erdem erdemleri erdemli erdemlilik erdemsiz erdemsizlik erden erdenlik erdiğine erer, ermediğine taş atar erdin erdirme erdirmek ere gitmek (veya varmak) ere vermek erek erek bilimi erekçilik ereklilik ereksel ereksel neden eren erendiz erenler erenlerin sağı solu olmaz erey erez erezyon erg erganun ergen ergen olmak ergene ergene karı boşamak kolay ergenleşme ergenleşmek ergenleştirme ergenleştirmek ergenlik ergenlik çağı ergi ergil ergilik ergime ergime ısısı ergime noktası ergime yasası ergimek ergimiş ergimiş maden ergin erginleme erginlemek erginlenme erginlenmek erginleşme erginleşmek erginlik ergitme ergitmek ergonomi ergonomik erguvan erguvangiller erguvanî ergün ergürmek erigen erik erik hoşafı erik kompostosu erik marmelâdı erik pestili erik rakısı erik reçeli erika eriken eriklik eriksi meyve eril erillik erim erim erim erime erimek erimesine erimez erimli erin erincek erincik erinç erinçli erinçsiz erinleşme erinleşmek erinlik erinme erinmek erinsiz erir erirlik eristik eriş erişek erişen erişilen erişilme erişilmek erişim erişkin erişkinlik erişme erişmek erişmesi erişmiş erişte eriştirme eriştirmek eriten eritici eriticiyi eritilme eritilmek eritiş eritme eritme peynir eritmek eritre eritrosit eriyebilen eriyik eriyip bitmek eriyiş erk erkan erkân erkân kürkü erkânıharbiyeiumumiye erkânıharp erkânıharplik erke erke atlaması erkeç erkeçsakalı erkeğimsi erkek erkek anahtar erkek bakır erkek demir erkek erkeğe erkek fatma (veya ayşe) erkek fiş erkek gibi erkek işi erkek manda erkek olmak erkek organ erkek terzisi erkekçe erkekçil erkekevi erkeklenme erkeklenmek erkekler erkekler hamamı erkeklerde erkekleşme erkekleşmek erkekli erkekli dişili erkekli kadınlı erkeklik erkeklik organı erkeklik öldü mü? erkeklik sende kalsın! erkeklik taslamak erkeksi erkeksilik erkeksin erkeksiz erkeleri erkeli erkem erken erken bunama erken kalktım işime, şeker kattım aşıma erkence erkenci erkenden erkenin erkete erketeci erketecilik erketecilik etmek (veya yapmak) erketelik erketelik yapmak erki erkin erkinci erkincilik erkindik erkinlik erkli erklig erklik erklilik erksizlik erktekelci erler erlik erman ermanı erme ermek ermeni ermeni gelini gibi kırıtmak ermenice ermenistan ermesi ermin ermiş ermişler ermişlik ernek eroin eroin kullanmak eroinci eroincilik eroinman eroinmanlık eros erosal erosçu erosçuluk erotik erotizm erozyon erozyona uğramak ersad ersatz erse erselik erseliklik erseme ersemek ersin ersiz ersizlik ersü erte ertegi erteleme ertelemek erteleniş ertelenme ertelenmek ertelenmiş erteletim erteleyiş ertesi ertik ertim ertin ertingü ervah ervahına yuf olsun ervahlarına yuf olsun erzak erzatz erzene erzi erzik es es demiri es geçmek esame esami esamisi okunmamak esans esaret esarette kalmak esas esas duruş esas vaziyet esas vaziyete geçmek esasa bağlamak esasen esası esası olmamak esasında esasî esaslandırma esaslandırmak esaslanma esaslanmak esaslı esassız esatir esatirî esbabı mucibe esbabımucibe esbak esbap esbol ese esed esef esef etmek esef verici esefle eseflenme eseflenmek esefli eselemek beselemek eselik eseme esen esenleme esenlemek esenleşme esenleşmek esenleştirme esenli esenliğe esenlik esenlikle esenlikli esenlü eser eser kalmamak eseri esericedit esericedit kâğıdı eserler eserme esermek esermek besermek esersiz esham esi esik esim esin esindirme esindirmek esinleme esinlemek esinlenme esinlenmek esinlenmiş esinti esintili esintisiz esir esir almak esir düşmek esir etmek esir olmak esir yatmak esirci esircilik esire esirgediğimiz esirgeme esirgemeden esirgemek esirgememek esirgemeyen esirgemezlik esirgen esirgenç esirgenme esirgenmek esirgesin esirgeyen esirgeyici esirgeyiş esirifiraş esirkiş esirler esirlik esirme esirmek esiş eskatologya eski eski ağıza yeni taam eski ahit eski çağ eski çamlar bardak oldu eski defterleri karıştırmak (veya yoklamak) eski diye atma kürkünü; gerek olur bürünürsün bir günü eski dünya eski düşman dost olmaz eski ermenice eski eserler eski göz ağrısı eski hamam eski tas eski hayratı da berbat etmek eski ingilizce eski kafalı eski kafalılık eski köye yeni âdet eski kurt eski püskü eski toprak eski tüfek eski türkçe eski yazı eski yunanca eskice eskici eskicil eskicilik eskiden eskil eskiler eskileşme eskileşmek eskilik eskime eskimek eskimemiş eskimiş eskimo eskimoca eskimsi eskisi gibi eskisi kadar (veya gibi) eskisi olmayanın acarı olmaz eskisini aratmak eskişehir taşı eskişehirtaşı eskitilme eskitilmek eskitme eskitmek eskiyiş eskiz eskort eskrim eskrimci eskülâbî eslâf eslek esleme eslemek esma esmaülhüsnada esmayı üstüne sıçratmak esmayıhüsnâ esmayışerife esme esmek esmer esmer amber esmer küf esmer küfler esmer ördek esmer su yosunları esmer şeker esmer vatandaş esmerce esmerimsi esmerleşme esmerleşmek esmerleştirme esmerleştirmek esmerlik esna esnaf esnaf ağzı esnaf loncası esnaflık esnasında esneb esnek esnekleşme esnekleşmek esnekleştirme esnekleştirmek esneklik esneme esnemek esnetme esnetmek esneye esneye esneye gerine esneyerek esneyiş espas espase espaslı esperanto esperantocu esperi espiyon espressivo espri espri patlatmak espri yapmak esprili espritüel esrar esrar çekmek esrar kumkuması esrar otu esrar perdesi esrar tekkesi esrara dalmak esrarcı esrarcılık esrarengiz esrarengizlik esrarkeş esrarkeşlik esrarlı esre esri esrik esrik devenin çulu eğri gerek esriklik esrime esrimek esrimiş esritme esritmek essah esseh estafurullah estağfurullah estamp estampaj estanbol estek köstek estelik ester esterleşme estet estetik estetikçi estetikçilik estetisyen estetizm esti estirilme estirilmek estirme estirmek estomp estonca estonya esvab esvap esvaplık esvât eş eş adlı eş adlılık eş anlam eş anlamlı eş anlamlılık eş bacaklılar eş basınç eş basınç eğrisi eş basınçlı eş başkan eş biçim eş biçimli eş biçimlilik eş cinsel eş cinsellik eş çekim eş değer eş değerli eş değerlik eş deprem eş dost eş eksenli eş güdüm eş güdümcü eş güdümlü eş kanatlı eş koşma eş koşmak eş merkezli eş sesli eş seslilik eş sıcak eş sıcak eğrisi eş tutmak eş yapı eş yapım eş yükselti eş yükselti eğrisi eş zaman eş zamanlı eş zamanlı dil bilimi eş zamanlılık eş-dost eşadlı eşanlam eşanlamlılık eşanlık eşantiyon eşarp eşbasınç eğrisi eşbaskı eşbölüm eşbütünleşik eşbütünleşim eşcinsel eşcinsellik eşçekim eşdeğer eşeğe gücü yetmeyip semerini dövmek eşeğe rakı içirmişler; çulunu bahşiş vermiş eşeği düğüne çağırmışlar, "ya su lâzımdır, ya odun" demiş eşeği düğüne çağırmışlar, ya odun eksik, ya su demiş eşeğini (veya atını) sağlam kazığa bağlamak eşek eşek arısı eşek cenneti eşek davası eşek derisi gibi eşek dikeni eşek eşeği ödünç kaşır eşek eyeri eşek gibi eşek hıyarı eşek hoşaftan ne anlar eşek hoşaftan ne anlar (suyunu içer, tanesini bırakır) eşek hoşaftan ne anlar? eşek inadı eşek kadar eşek kafalı eşek kulağı kesilmekle küheylân olmaz eşek kuyruğu gibi ne uzar, ne kısalır eşek marulu eşek maydanozu eşek otu eşek sıpası eşek sırtı eşek sudan gelinceye kadar dövmek eşek şakası eşekbaşı eşekçe eşekçi eşekçilik eşekkulağı eşekleşme eşekleşmek eşeklik eşeksırtı eşekten düşmüş karpuza dönmek eşelek eşeleme eşelemek eşelenme eşelenmek eşelmobil eşey eşey hücresi eşeyli eşeyli üreme eşeylilik eşeysel eşeysiz eşeysiz çoğalma eşgin eşgüdüm eşgüdümlemek eşhas eşi eşi manendi olmamak eşiğine yüz sürmek eşiğini aşındırmak eşiğini atlamak eşik eşil eşilme eşilmek eşim eşingen eşinme eşinmek eşir eşit eşit çenetli eşitçi eşitçilik eşitgen eşitleme eşitlemek eşitlenme eşitlenmek eşitleşme eşitleşmek eşitleştirme eşitleştirmek eşitlik eşitlik derecesi eşitlik eki eşitsiz eşitsizlik eşiz eşizlenme eşkâl eşkaynar eşkenar eşkenar dörtgen eşkenar üçgen eşkere eşkıya eşkıya gibi eşkıyalık eşki eşkin eşkinci eşkinli eşkinsiz eşkiya eşkoşmak eşlek eşleksel eşlem eşleme eşlemek eşlemeli eşlemesiz eşlenik eşlenme eşlenmek eşleşme eşleşmek eşleştirme eşleştirmek eşli eşlik eşlik etmek eşme eşmek eşofman eşortman eşoylum eğrisi eşöğecikli eşölçüm eşraf eşraflık eşref eşref saati eşribegâh eşsıcaklık eğrisi eşsiz eşsizlik eşşek eştirme eştirmek eştutmak eşya eşyada eşyaları eşyalı eşyayı eşyönlü eşyönsüz et et bağlamak et beni et endüstrisi teknikeri et kafalı et kanlı gerek, yiğit canlı et kesimi et kırımı et lokması et ne kadar arık olsa ekmek üstünde yaraşır et obur et oburlar et rengi et sığırı et sineği et sotesi et suyu et şeftalisi et tavuğu et tırnak olmak et tırnaktan ayrılmaz et toprak et tutmak et unu et ve et ürünleri işlemecisi etajer etalon etamin etanol etap etçi etçik etçil etçiller etçillerden eteği eteği arı eteği ayağına dolaşmak eteği belinde eteği düşük eteği kirlenmek eteği temiz eteğindeki taşı dökmek eteğine düşmek (veya sarılmak) eteğine yapışmak (veya sığınmak) etek etek bezi etek dolusu etek kiri etek öpmek etek silkmek etekleme eteklemek etekleri tutuşmak etekleri zil çalmak etekleyiş eteklik etelemek betelemek eten etene etenelenme etenelenmek eteneli eteneliler etenesiz etenesizler eter eterleme eterlemek eterleşme eterleşmek eterleştirme eterleştirmek etfal etfâl etfali etgü etıbba eti eti budu yerinde (veya etine dolgun) eti kemiği eti ne budu ne? eti senin, kemiği benim etibank etige etik etiket etiketçi etiketçilik etiketleme etiketlemek etiketlenme etiketlenmek etiketli etiketlik etiketsiz etil etilalkol etilen etime etimolog etimoloji etimolojik etinden et koparmak (veya kesmek) etine dolgun etingü etioloji etiyoloji etiyopya etiyopyalı etiz etken etken fiil etkenlik etki etkileme etkilemek etkilendirmek etkilenme etkilenmek etkilenmiş etkiler etkileşim etkileşimli etkileşme etkileşmek etkileyen etkileyici etkileyicilik etkili etkili olmak etkililik etkime etkimek etkin etkin okul etkin öğretim etkinci etkincilik etkinlemek etkinleşme etkinleşme erkesi etkinleşmek etkinleştirici etkinleştirme etkinleştirmek etkinliği etkinlik etkinlik-durgunluk etkisi etkisini etkisiz etkisizleşme etkisizleşmek etkisizleştirme etkisizleştirmek etkisizlik etle tırnak arasına girilmez etle tırnak gibi etleç etlenme etlenmek etleri etli etli bitki etli butlu etli canlı etli ekmek etli meyve etli pide etlik etliye sütlüye karışmamak etme etme (veya etme yahu) etme bulma dünyası etme eyleme etmediğini bırakmamak (veya komamak) etmek etmen etnik etnograf etnografya etnolog etnoloji etnoloji uzmanı etnolojik etoburlardan etokrasi etol etraf etrafında dört dönmek etrafını almak etrafınıalmak etraflı etraflıca etsiz ettiği hayır, ürküttüğü kurbağaya değmemek ettiği yanına (kâr) kalmak ettiğini bulmak ( veya çekmek) ettiğini yanına bırakmamak ettiğiyle kalmak ettirgen ettirgen çatı ettirgen fiil ettirgenlik ettirme ettirmek etüt etüt etmek etüv etyaran etyemez etyemezlik etyopya eu ev ev açmak ev adamı ev alma, komşu al ev altı ev bark ev bark yıkmak ev bozmak ev ekmeği ev ekonomisi ev eşyası ev ev dolaşmak ev ev dolaşmak (veya gezmek) ev gailesi ev halkı ev işi ev işletmek ev kadını ev kargası ev kirası ev sahibi ev sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi ev sineği ev tutmak ev yemeği ev-im ev-ler evamir evaze evc evcara evce evcek evci evci çıkmak evcik evcil evcil hayvan evcilik evcilleşme evcilleşmek evcilleştirilme evcilleştirilmek evcilleştirme evcilleştirmek evcillik evcim evcimen evcimik evç evde evde kalmak evdeci evdeki pazar (veya hesap) çarşıya uymamak evdemonizm evdeş eve eve-girerken evecen evecenlik evedden evegen evelemek eveli evelik everme evermek evet evet efendimci evetçe evetleme evetlemek evgi evgin evham evhamlanma evhamlanmak evhamlı evhamsız evi evi ev eden avrat evi sırtında eviç evin evin bağlamak evin direği evindekilerden evine evine göre pişir aşını; erine göre bağla başını evini evinin kadını evinlenme evinlenmek evinli evinsiz evire çevire evireç evirgeç evirgen evirip çevirmek eviriş evirme evirmece evirmek evirmek çevirmek evirtik evirtim evirtmek eviye eviye sifonu evkaf evla evlâ evlâd evlâdiyelik evlâdüıyal evlat evlât evlat doğurdum, gönlünü doğurmadım evlât edinmek evlât gibi (veya evlâdı gibi) evlâtlı evlatlık evlâtlık evlâtsız evlek evlekleme evleklemek evlendirilir evlendirilme evlendirilmek evlendirme evlendirmek evlenirken evleniş evlenme evlenmek evlenmek barklanmak evlenmemiş evlenmeyi evlenmiş evler evlerde evlerden ırak (veya uzak) evlere evlere şenlik evlerin evlerindenolurlar evleviyet evleviyetle evli evli barklı evli evine, köylü köyüne evlik evliliği evlilik evlilik birliği evlilik dışı evlilikdışı evliya evliya gibi evliya otu evliyalık evliyaotu evliyaullah evlürü evmek evolüsyon evrak evrak çantası evrak dolabı evrakları evrat evrat çekmek evre evre çizgesi evre geçişi evreler evren evren bilimi evren bilimsel evren doğumu evren pulu evrencil evrendeğer evrendeşçilik evrendoğum evrenğzip evreni evrenin evrenkent evrenpulu evrensel evrenselcilik evrenselleşme evrenselleşmek evrenselleştirme evrenselleştirmek evrensellik evrik evrilir evrilme evrim evrimci evrimcilik evrimini evrişik evropiyum evsaf evsel evsel atık evseme evsemek evsin evsiz evsiz barksız evvel evvel allah evvel bahar evvel can, sonra canan evvel ve ahir evvel zaman evvelâ evvelâ can, sonra canan evvelce evvelden evvele evvelemirde evveli evveliyat evvelki evvelleri evvelsi exchange exciton expressionnisme externalization ey eyalet eyer eyer boşaltmak eyer kaltağı eyer kapatmak (veya kapamak) eyer kaşı eyer vurmak eyerci eyercilik eyere de gelir, semere de eyeri boş kalmak eyerleme eyerlemek eyerlenme eyerlenmek eyerli eyersiz eygi eygü eyin eyinç eyip eyitmek eylem eylemci eylemcilik eylemde bulunmak eylemdeş eyleme eyleme geçmek eylemek eylemli eylemlik eylemsel eylemsi eylemsiler eylemsiz eylemsizlik eylemsizlik ilkesi eyletmez eyletür eylik eylül eymen eymir eyşi eytam eytam maaşı eytemiş eytişim eytişimsel eyüge eyvah eyvallah eyvallah demek eyvallah etmemek eyvallahı olmamak eyvan eyyam eyyam ağası eyyam efendisi eyyam görmüş (veya sürmüş) eyyam ola eyyamcı eyyamcılık ez de suyunu iç eza eza cefa ezan ezan saati ezan vakti ezancı ezanî ezanî saat ezansız ezber ezber etmek ezber okumak ezberci ezbercilik ezberden ezberden yapmak ezbere ezbere anlatmak ezbere bilmek ezbere iş görmek ezbere konuşmak ezbere yapmak ezberinde ezberleme ezberlemek ezberlenme ezberlenmek ezberletme ezberletmek ezberleyerek ezberleyiş ezcümle ezdi ezdirme ezdirmek ezdirtme ezdirtmek ezel ezel ebet ezeli ezelî ezelî ebedî ezelî takdir ezelidir ezeliyet ezen ezercesine ezerler ezgi ezgiç ezgilenme ezgilenmek ezgiler ezgili ezgin ezgince ezginlik ezici ezik ezik büzük eziklik ezile büzüle ezilgen ezilip büzülmek ezilir eziliş ezilme ezilmek ezilmesine ezilmiş ezilmişlik ezim ezim evi ezim ezim ezinç ezinti ezip büzmek eziyet eziyet çekmek eziyet etmek eziyet vermek eziyete eziyetler eziyetli eziyetsiz ezkar ezkaza ezme ezme boya ezmek ezofori ezogelin çorbası ezoterik ezrail ezvâc f f, f f.k.b fa fa anahtarı faal faaliyet faaliyet göstermek faaliyete geçmek faaliyetler faaliyette bulunmak faaliyetten alıkoymak fabl fabla fabrika fabrikacı fabrikasyon fabrikatör fabrikatörlük facia facialaşma facialaşmak facialı fâcire faça faça etmek façalı façası olmak façasını almak (veya al aşağı etmek) façasıolmak façeta façetalı façuna façuna etmek façunalık fadik fadime fadiş fagosit fagositoz fagot fağfur fağfurdan fağfuri fağfurî fahim fahimane fahir fahiş fahişe fahişelik fahr fahrenhayt fahri fahrî fahriye fahte fahur faide faik fâikıyat faikıyet faikiyet fail failimeçhul failimuhtar faillerini fainal four fair-play faiz faiz fiyatı faizci faizcilik faizcilk faize vermek faizlendirme faizlendirmek faizli faizsiz fak fak fuk fonu faka faka basmak faka bastırmak fakat fakfon fakı fakılık fakır fakih fakir fakir cevher fakir düşmek fakir fukara fakir tavuğu tek tek yumurtlar fakirane fakirce fakirhane fakirizm fakirleşme fakirleşmek fakirleştirme fakirleştirmek fakirlik fakr faks faksimile fakslama fakslamak faktitif faktör faktöriyel fakül fakülte fakülteli fal fal açmak (veya bakmak) fal taşı falaka falakacı falakalı falakaya çekmek (yatırmak, vurmak veya yıkmak) falan falan festekiz falan feşmekân falan fıstık falan filân falanca falanga falanıncı falanj falanjist falcı falcılık falçata falçeta falçete falez falihayır falkland adaları fallus falname falso falso çıkmak falso vermek falso yapmak falsolu falsosuz falya falyanos familier familya familyası fan fanatik fanatiklik fanatizm fanfan fanfar fanfin fangri fani fanî fâni fâni dünya fanilâ fanilik fânilik fanta fantasma fantastik fantaziye fantazya fantazyalı fantezi fantezist fanti fantom fantoma fanus fanuslu fanya fanyol far fâr farad faranjit faraş faraş gibi (veya faraş kadar) faraza farazi farazî faraziyat faraziye farba farbala fare fâre fare çıktığı deliği bilir fare deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna (veya kıçına) kabak bağlamış fare deliği fare deliği bin altın fare dişi fare düşse, başı yarılır fare kuyruğu fare otu farekulağı fareler cirit oynamak farenjit farfara farfaracı farfaracılık farfaralık farıma farımak fariğ fariğ olmak fariğolmak farika faril faris farisi farisî fariza fark fark atmak fark edilmek fark etmek fark etmez fark gözetmek fark olunmak farkına varmak farkında olmak farkında olmamak farkındayız farklı farklıca farklıdavranmak farklılaşma farklılaşmak farklılaştırma farklılaştırmak farklılık farklıolmak farksız farksızlaşma farksızlaşmak farksızlık farmakodinami farmakodinamik farmakognozi farmakolog farmakoloji farmakoloji uzmanı farmason farmasonluk faroz fars farsça farsi fart furt fart furt, farta furta etmek farta furta fartası furtası olmamak faruk farz farz etmek farz olunmak farzet farzetmek farzımuhal fasa fiso fasarya faset faseta fasık fasıl fasıl heyeti fasıla fasıla vermek fasılalı fasılasız fasid fasih fâsih fasîhane fasikül fasile fasîle fasit fâsit fasit daire fasit olmak faska fasla fasla fasletme fasletmek faslı fason fason mal fasone fassal fassâl fassallık fast food fasulya fasulye fasulye gibi kendini nimetten saymak fasulye pilâkisi fasulye piyazı fasulye sırığı gibi fasulyegiller fasulyegillerden fasülye faş fâş faş etmek faş olmak faşetmek faşır faşır faşing faşist faşistleşme faşistleşmek faşistleştirme faşistleştirmek faşistlik faşizan faşizm faşolmak fatalist fatalite fatalizm fatıma fâtır fatih fatih sultan mehmet köprüsü fatiha fatiha okumak fatihane fatîn fatma fatoş fatura faturalama faturalamak faturalı faturalı yaşam faturasını (birine) çıkarmak (veya ödetmek) faturasız fatül faul faullü faulsüz fauna fava favori fay fayans fayans döşemek fayansçı fayansçılık fayda fayda etmemek fayda vermemek faydacı faydacıl faydacılık faydalanan faydalandırmak faydalanılmak faydalanma faydalanmak faydalar faydalı faydalı olmak faydalıolmak faydası dokunmak faydası olmak faydasıdokunmak faydasını görmek faydasınıgörmek faydasıolmak faydasız fayrap fayrap etmek faysal fayton faytoncu faytonculuk faz faz diyagramı faz kalemi fazıl fâzıl fazilet faziletkâr faziletli faziletlilik faziletsiz faziletsizlik fazl fazla fazla gelmek (veya gitmek, kaçmak) fazla kaçırmak fazla mal göz çıkarmaz fazla olmak fazlaca fazladan fazlalaşan fazlalaşma fazlalaşmak fazlalık fazlalık etmek fazlalıklar fazlasıyla fe fecaat fecayi feci fecî fecir fecrikâzip fecrisadık feçes feda feda etmek fedâ olmak feda olsun fedai fedaî fedaîce fedaîlik fedakar fedakâr fedâkâr fedakârca fedakârlığa katlanmak fedakarlık fedakârlık fedakârlık etmek fedakârlık yapmak (veya göstermek) federal federalist federalizm federalleşme federalleşmek federasyon federatif federe feding feemmâ feeri fefhem fehamet fehametlu fehim fehîm fehme fehmetmek fehmi fehva fehvasınca fek fekül fel felah felâh felâh bulmak felak felaket felâket felaketler felaketli felâketli felâketzede felce uğramak felce uğratmak felç felç gelmek felç olmak felçli feldmareşal feldspat feleğe küsmek feleğin çemberinden geçmek feleğin çemberinden geçmiş feleğin sillesine uğramak (veya sillesini yemek) feleğini şaşırmak felek felek düşkünü felek yâr olursa felekiyat felekten bir gün (veya gece) çalmak felekten kâm almak felekzede felemenk felemenkçe felemenkli felfelek felfelek sokmak felfelleme felfellemek feliks fellah fellâh fellek fellek fellik fellik felsefe felsefe yapmak felsefeci felsefî feminen feminist feminizm femm fen fen bilimi fena fena bulmak fena değil (veya fena sayılmaz) fena etmek fena gözle bakmak fena hâlde fena kalpli fena olmak fena yapmak fena yerine vurmak fenafillâh fenalaşma fenalaşmak fenalaştırma fenalaştırmak fenalık fenalık etmek fenalık geçirmek (veya gelmek) fenasına gitmek fenaya çekmek fenaya sarmak fenci fener fener alayı fener balığı fener balığıgiller fener çekmek fenerci fenercilik feneri nerede söndürdün fenerli fenerli burgu fenersiz fenersiz yakalanmak fenik fenike portakalı fenikeli fenlenme fenlenmek fenn-i mesahat-i sütuh fennî fennini almak (veya kapmak) fenol fenoloji fenomen fenomenal fenomenizm fenomenoloji fenotip fent fent çevirmek feodal feodalite feodalizm feodallik fer fer-i fiil ferace feraceli feracelik ferâdis feragat feragat etmek feragat göstermek feragatli ferağ ferah ferah bulmak ferah fahur ferah ferah ferah tut ferahfeza ferahî ferahlama ferahlamak ferahlamasısağlanmak ferahlandırma ferahlandırmak ferahlanma ferahlanmak ferahlatıcı ferahlatma ferahlatmak ferahlı ferahlık ferahlık duymak ferahnâk ferahnâkaşiran ferahnüma feraset ferasetli ferasetsiz ferç ferd ferda ferdâniyet ferdaya salmak ferde ferdenferda ferdî ferdiyet ferdiyetçi ferdiyetçilik feres feresrân ferhane feri ferîb feribot ferih ferih fahur ferik ferik elması feriklik feriş feriştah ferişte ferit ferli ferma ferman ferman çıkarmak ferman dinlemek ferman dinlememek ferman sizin fermanlı fermanlı deli fermantasyon fermantasyon teknikeri fermejüp fermene fermeneci fermeneli ferment fermentasyon fermiyum fermuar fernez fersah fersah fersah fersahlık fersiz fersizleşme fersizleşmek fersizlik fersude fert ferteği çekmek fertiği çekmek fertik fertik çekmek (veya fertiği kırmak) fertiklemek fertler feryad ü figan feryadı basmak feryat feryat etmek feryat figan feryat koparmak ferz ferz çıkarmak ferz çıkmak fes fes rengi fesahat fesat fesat karıştırmak (veya fesat çıkarmak) fesat kumkuması fesata vermek fesatçı fesatçılık fesatlık fesh etmek feshedilme feshedilmek feshedilmiş feshetme feshetmek fesholunmak fesih fesini havaya atmak fesleğen festekiz festfut festival fesuphanallah feşmekân feth feth dâl fetha fetheden fethetme fethetmek fethi fetih fetihler fetihname fetiş fetişist fetişizm fetment fetret fettan fettanca fettane fettanlaşma fettanlaşmak fettanlık fetüs fetva fetva vermek (veya çıkarmak) fetvacı fetvahane fetvayişerife fetvayişerife çıkarmak fevç fevç fevç feveran feveran etmek fevk fevkalade fevkalâde fevkalâde hâl fevkaladelik fevkalâdelik fevkalbeşer fevkanî fevrî fevrîlik fevt fevt etmek fevt olmak fevvare fevz feyezan feyiz feyizlenme feyizlenmek feyizli feylesof feylesofça feylosofluk feyyaz feyz feyzalmak feza fezahat fezleke fıçı fıçı balığı fıçı gibi fıçıcı fıçıcılık fıçılama fıçılamak fıkara fıkdan fıkıh fıkır fıkır fıkır fıkır kaynamak fıkırdak fıkırdaklık fıkırdama fıkırdamak fıkırdaşma fıkırdaşmak fıkırdatma fıkırdatmak fıkırdayış fıkırtı fıkra fıkracı fıkracılık fıkrama fıkramak fıldır fıldır fıldır fındık fındık altını fındık ateşi fındık biti fındık faresi fındık fıstık fındık kabuğu fındık kabuğunu doldurmaz fındık kırmak fındık kurdu fındık kurdu gibi fındık sıçanı fındık yağı fındık yuvası fındıkçı fındıkçılık fındıkî fındıkkıran fındıklık fır fır dönmek fır fır fıransa fırça fırça çekmek fırça gibi fırçacı fırçacılık fırçalama fırçalamak fırçalanma fırçalanmak fırçalatma fırçalatmak fırçalayış fırçalı fırçalık fırdolayı fırdöndü fırfılak fırfır fırfırlı fırıl fırıl fırıldak fırıldak çevirmek (veya döndürmek) fırıldak çiçeği fırıldak gibi fırıldakçı fırıldakçılık fırıldanma fırıldanmak fırıldatma fırıldatmak fırın fırın gibi fırın kebabı fırın süpürgesi fırıncı fırıncılık fırında fırında makarna fırınlama fırınlamak fırınlanma fırınlanmak fırınlanmış fırınlarda fırınlatma fırınlatmak fırınlı fırınlık fırka fırkacı fırkacılık fırkata fırkate fırlak fırlama fırlamak fırlamış fırlatılma fırlatılmak fırlatış fırlatma fırlatmak fırlatmalara fırlayış fırsat fırsat beklemek (veya aramak) fırsat bilmek fırsat bu fırsat fırsat bulmak fırsat düşkünü fırsat düşmek (veya çıkmak) fırsat kollamak fırsat kollamak (veya gözlemek) fırsat vermek fırsat yoksulu fırsatçı fırsatçılık fırsatı ganimet bilmek fırsatı kaçırmamak fırsatıkaçırmak fırsatını düşürmek fırsatınıbulmak fırsatınıdüşürmek fırsattan istifade etmek fırt fırt fırt fırtına fırtına çıkmak fırtına gibi fırtına kopmak (veya patlamak) fırtına kuşu fırtına kuşugiller fırtına uğrağı fırtınalı fırttırma fırttırmak fıs fıs fısfıs fısfıslama fısfıslamak fısfıslanma fısfıslanmak fısıl fısıl fısıldama fısıldamak fısıldanma fısıldanmak fısıldaşma fısıldaşmak fısıldayarak fısıldayıcı fısıltı fısıltı gazetesi fısır fısır fısırtı fısk fıskıye fıskiye fıslama fıslamak fıslanma fıslanmak fıstık fıstık çamı fıstık ezmesi fıstık gibi fıstıkçı fıstıkçılık fıstıki fıstıkî fıstıkî makam fıstıklamak fıstıklık fış fış fışıldama fışıldamak fışıltı fışır fışır fışırdama fışırdamak fışırdatma fışırdatmak fışırtı fışkı fışkılama fışkılamak fışkılık fışkın fışkırdak fışkırık fışkırış fışkırma fışkırmak fışkırmasınısağlamak fışkırmasısağlanmak fışkırtı fışkırtıcı fışkırtılma fışkırtılmak fışkırtma fışkırtmak fışlama fışlamak fıtık fıtık olmak fıtıklı fıtıkotu fıtır bayramı fıtrat fıtraten fıtri fıtrî fıtriye fıttırmak fi fi tarihinde fi?l fi'l-hakîka fiâl fiber fiber optik fiberglas fibril fibrin fibrinojen fidan fidan biti fidan boylu fidan gibi fidan yetiştiricisi fidancık fidanlık fide fideci fidecilik fideizm fideleme fidelemek fidelik fidias fidye fidyeinecat fifre figan figan etmek figen figür figüran figüranlık figüratif figüratif sanat figürcü figürler figürlü fiğ fihrist fihristleme fihristlemek fiil fiil cümlesi fiil çekimi fiil gövdesi fiil kökü fiil tabanı fiil-i cevheri fiile koymak fiilen fiili fiilî fiili bozuk fiilî hizmet fiilî hizmet zammı fiilimsi fiilimsiler fiiliyat fikir fikir (veya birinin fikrini) almak fikir adamı fikir danışmak fikir edinmek fikir hürriyeti fikir işçisi fikir vermek fikir yazısı fikir yormak fikir yürütmek fikirden fikirdeş fikirler fikirli fikirsiz fikirsizlik fikren fikri fikrî fikrini çelmek fikrisabit fikriyat fiks mönü fiksiyon fikstür fiktif fil fil dişi fil elması fil faresi fil gibi fil hastalığı fil yürüyüşü filâman filament filan filân filân falan filân festekiz filânca filânıncı filântrop filâriz filârizleme filârizlemek filârmoni filârmonik filateli filatelist filayağı filbahar filbahri fildekoz fildişi fildişi gibi fildişi karası fildişi rengi file filenk filet fileto filgiller filgillerden filhakika filibit filigran filigranlı filik filika filikacı filinta filinta gibi filipinli filiskin filistin filistinli filiz filiz gibi filiz sürmek filiz vermek filizcik filizî filizkıran filizleme filizlemek filizlenme filizlenmek filizli filkulağı filler film film çekmek film çevirmek film müziği film oynamak film oynatmak film yıldızı filmci filmcilik filmleştirmek filo filogenez filojenez filoksera filolog filoloji filolojik filotillâ filoz filozof filozofça filozofi filozofik filozoflaşma filozoflaşmak filozofluk filpaye filtre filtreli filtresiz filum filvaki filvaki ... ama fin fin hamamı fin ugor final finale kalmak finalist finalizm finans finansal finanse finanse etmek finansman fincan fincan böreği fincan fincan fincan gibi fincan oyunu fincancı fincancı katırlarını ürkütmek fincanlık fince fingir fingir fingirdek fingirdeme fingirdemek fingirdeşme fingirdeşmek finiş finişe kalkmak fink finlandiya fino firak firaklı firar firar etmek firara kadem basmak firarî firavun firavun faresi firavun inciri firavunlaşma firavunlaşmak firavunluk fire fire vermek firek firez firfiri firik firiştahı gelse firkat firkate firkateyn firkete firketeleme firketelemek firma first lady firuze fisebilillâh fiske fiske fiske kabarmak (veya olmak) fiske kondurmamak (veya dokundurmamak) fiskeleme fiskelemek fiskos fiskos etmek fistan fistanlı fistanlık fistansız fisto fistolu fistül fiş fiş açmak fişaçmak fişe fişek fişek atmak fişek gibi fişek salıvermek fişekçi fişekhane fişekli fişeklik fişeklikli fişini tutmak fişka fişkele fişleme fişlemek fişlenme fişlenmek fişli fişlik fit fit olmak fit vermek (veya fit sokmak) fitçi fitçilik fitil fitil fitil burnundan gelmek fitil gibi fitil olmak fitil vermek fitilci fitili almak fitilleme fitillemek fitillenme fitillenmek fitilli fitilsiz fitin fitleme fitlemek fitlenme fitlenmek fitne fitne fesat çıkarmak fitne fücur fitne kumkuması fitne sokmak fitneci fitnecilik fitneleme fitnelemek fitneli fitnelik fitopatoloji fitre fitret fiyaka fiyaka satmak fiyakacı fiyakalı fiyasko fiyasko vermek fiyat fiyat (veya değer) biçmek fiyat ayarlamak fiyat kırmak fiyat vermek fiyatı fiyatıdüşürmek fiyatıindirmek fiyatınıbelirtmek fiyatınıindirmek fiyatlandırma fiyatlandırmak fiyatlanma fiyatlanmak fiyatları dondurmak fiyatlı fiyonk fiyonk makarna fiyort fizibilite fiziğin fizik fizik gücü fizik kondüsyonu fizik ötesi fizik tedavisi fizik yapısı fizikçi fizikî fizikî coğrafya fizikî harita fizikokimya fizikötesi fiziksel fizyokrat fizyokratlık fizyolog fizyoloji fizyoloji bilgini fizyolojik fizyolojist fizyonomi fizyoterapi fizyoterapist flâm flama flâma flâmacı flâman flâman atı flaman kuşu flâman kuşu flâmanca flâmangiller flâmanlar flambaj flamingo flâmingo flândra flândra balığı flânel flaş flâş flâş conta flâşör flauner flâvta flebit flegmon fleol flibit flit flitleme flitlemek flok flor flora floresan floresans flori florin florya floş flöre flört flört etmek (veya yapmak) flûrcun flurya flûrya flüor flüoresan flüoresan lâmba flüoresans flüorışı flüorışıl flüorit flüorür flüt flütçü fm fob fobi fodla fodlacı fodlacılık fodra fodul fodulca fodulluk fok fokgiller fokgillerden fokstrot fokur fokur fokurdak fokurdama fokurdamak fokurdamasınısağlamak fokurdatma fokurdatmak fokurdayarak fokurtu fol fol yok yumurta yok folk folk müziği folk sanatçısı folklor folklorcu folklorculuk folklorik folklorist folluk folyo folyo kâğıdı fon fon müziği fon yöneticisi fonda fonda etmek fondan fondip fondip yapmak fondöten fonem fonetik fonetikçi fonksiyon fonksiyonalist fonksiyonalizm fonksiyonel fonograf fonografi fonojenik fonolit fonolog fonoloji fonotelgraf font for fora fora etmek forint forklift form forma forma başlık formaları formaldehit formalık formalist formalite formaliteci formalizm formasyon format formatlama formatlamak formatlı formda olmak formdan düşmek formel formen formik asit formika formol formunu korumak formül formül bulmak formüle formüle etmek formüler formülleşme formülleşmek formülleştirme formülleştirmek foroz foroz kayığı fors forsa forseps forslu forsmajör forsu olmak fort pense forte fortepiano fortissimo forum forvet forza fos fos çıkmak foseptik fosfat fosfatlama fosfatlamak fosfatlı fosfor fosforışı fosforışıl fosforik fosforik asit fosforlu fosforoskop fosforsuz fosgen fosil fosil yakıt fosilleşme fosilleşmek fosilleştirici fosilleştirmek fosilli foslama foslamak foslatma foslatmak fosseptik fosur fosur fosurdama fosurdamak fosurdatma fosurdatmak fosurtu foşa foşurdama foşurdamak foşurdata foşurdata foşurdatma foşurdatmak foşurdayarak fota fotin foto fotoakım fotoelektrik fotofiniş fotogrametri mühendisi fotoğraf fotoğraf çekmek fotoğraf makinesi fotoğraf yönetmeni fotoğrafçı fotoğrafçılık fotoğrafçılıkta fotoğrafhane fotoğrafını almak fotoğrafınıçekmek fotoğraflama fotoğraflamak fotojen fotojenik fotokimya fotokinezi fotokopi fotokopici fotokopicilik fotolitografi fotoliz fotomekanik fotometre fotometri fotomodel fotomontaj fotomorfoz foton fotoroman fotosel fotosentez fotosfer fotoskop fotoşimi fototaksi fototaktizm fototek fototerapi fototropizm fotsentez foya foyası çıkmak foyasını belli etmek foyasınıbelli etmek foyasız fön fötör fötr fr fragman frak fraklı fraksiyon francala francalacı francalacılık francalalık frank franklık fransa fransız fransızca fransızlaşma fransızlaşmak fransızlaştırma fransızlaştırmak fransızlığıbenimsemek fransızlık fransiyum frapan frapanlık frekans frekans standardı frekansı frekansölçer fren fren mesafesi fren yapmak frenci frengi frengili frenk frenk asması frenk çileği frenk gömleği frenk inciri frenk lahanası frenk lâhanası frenk maydanozu frenk menekşesi frenk soğanı frenk üzümü frenkçe frenkleşme frenkleşmek frenkleştirmek frenklik frenleme frenlemek frenlenme frenlenmek frenleyici frenoloji frer fresk freze frezeci frezeleme frezelemek fribord frigo frigorifik frijider frijidite frijit frikik frikik yakalamak friksiyon frisa frişka fritöz friz frize kaplama front früktoz fuad fuâd fuâdî fuâk fuar fuarcı fuarcılık fuat fuaye fuel oil fuel-oil fuhuş fujer fukara fukara babası fukaralık fukusgiller ful fular fule full- time fulse fultaym fultaymcı fultaymlı fulya fulya balığı fulya balığıgiller funda funda sıçanı funda tavuğu funda toprağı fundagiller fundagillerden fundalar fundalık fundamentalist fundamentalizm funya furgon furkan furta furya fut futa futbol futbolcu futbolda fuzuli fuzulî fücceten fücceten gitmek fücur füg fülûs fülûsüahmere muhtaç füme fümerol fürs füru fürumaye füsun füsunkâr fütuhat fütuhatçı fütur fütur etmemek fütur getirmek fütursuz fütursuzca fütürist fütürizm fütüroloji fütüvvet fütz füze füzeatar füzen füzesavar füzyometre füzyon g g, g ga ga'leb gaa gabağ gabardıç gabardin gabari gabavet gabır gabi gabilik gabin gabonlu gabro gabya gabya yelkeni gabyacı gabyar gacı gacır gacır gacır gucur gacır gucur etmek gacırdama gacırdamak gacırdatma gacırdatmak gacırtı gaco gaddar gaddar gaddar gaddar olmak gaddarca gaddarlık gaddarlık etmek gadifa gadir gadirlik gadolinyum gadre uğramak gadretme gadretmek gadrolma gadrolmak gadrolunma gadrolunmak gaf gaf yapmak gaffar gafil gafil avlamak gafil avlanmak gafilâne gafillik gafillik etmek gâfir gaflet gaflet basmak gaflet uykusu gafur gag gaga gaga burun gagaburun gagaç gagalama gagalamak gagalanma gagalanmak gagalaşma gagalaşmak gagalı gagalı memeli gagalı memeliler gagamsı gagana gagası gagasından yakalamak gagavuz gagavuzca gâh gâhî gâhîce gaile gâile gaile açmak gaileli gailesiz gailesizlik gaip gaiplik gaipten haber vermek gaita gaiz gak gakgoş gaklama gaklamak gal'ba gala galaksi galalit galat galata galatasaray galatıhis galatımeşhur galba gale galebe galebe çalmak galenit galeri galerici galesiz galeta galeta unu galeyan galeyan etmek galeyana gelmek galeyana getirmek galeyanlı galgamak galı galın gali galiba galibarda galibiyet galip galip gelmek galiz gallât galler galon galoş galoşsuz galsame galvaniz galvaniz banyosu galvanizci galvanize galvanizleme galvanizlemek galvanizlenme galvanizlenmek galvanizletme galvanizletmek galvanizli galvanizm galvano galvanokoter galvanometre galvanoplâsti galvanoskop galvanotip galvanotipi galya galyot galyum gam gam çekmek gam yapmak gam yememek gam: gama gama ışınları gamaglobülin gamağ gamalı gamba gambot gamet gametli gamlanma gamlanmak gamlar gamlı gamlılık gamma gammaz gammaz olmasa tilki pazarda gezer gammazlama gammazlamak gammazlanma gammazlanmak gammazlık gamsele gamsız gamsızlık gamze ganad ganalı ganem gang gangama teknesi gangliyon gangster gangsterlik gani gani gani gani gönüllü ganimet ganlı ganyan ganyan oynamak gapız gar gara garabet garacu garaip garaj garajcı garametli garamî garanti garanti etmek garanti vermek garantileme garantilemek garantili garantisiz garantör garaz garaz (veya garez) bağlamak garazı (veya garezi) olmak garazkâr garazkârlık garazlı garazsız garazsız ivazsız garbî garç gurç garç gurç etmek gard gardenparti gardenya gardıfren gardırop gardıropçu gardiyan gardiyanlık gardrop garez gargar gargara gargara yapmak gargaraya getirmek gargılı garıv gari garib gariban garibanlık garibe garibine gitmek garip garip bulmak garip garip garip itin kuyruğu bacağı arasında gerek garip kuşun yuvasını allah yapar garipleşme garipleşmek gariplik gariplik basmak garipseme garipsemek gark gark etmek gark olmak garni garnitür garnitürlü garnizon garoz garp garpçı garpçılık garpkârî garplı garplılaşma garplılaşmak garplılaşmış garplılaştırma garplılaştırmak garplılık garson garsoniyer garsonluk gasbetmek gaseyan gaseyan etmek gasıp gasil gasletme gasletmek gasp gaspak gaspetme gaspetmek gassal gastrit gastroenterolog gastroenteroloji gastroentoroloji gastroentrolog gastroentroloji gastronom gastronomi gastroskop gastroskopi gastrulâ gaşiy gaşyolma gaşyolmak gato gauge gauss gavaser gavın gavıt gavot gâvur gâvur baklası gâvur etmek gâvur eziyeti gâvur icadı gâvur inadı gâvur inadı tutmak gâvur olmak gâvur orucu gibi uzamak gâvur ölüsü gibi gâvura kızıp oruç yemek (veya bozmak) gâvurca gâvurcasına gâvurlar gâvurlaşma gâvurlaşmak gâvurluk gâvurluk etmek gavurun ekmeğini yiyen gavurun kılıcını çalar gayakol gaybana gaybubet gaybubet etmek gaybubetinde gayda gaydacı gaye gayeli gayesiz gayet gayetle gayfa gayfaltı gayınna gayır gaymıkam gayr gayr-i kabil-i nüfûz gayret gayret almak gayret dayıya düştü gayret etmek gayret göstermek gayret kuşağı gayret vermek gayrete gelmek gayretine dokunmak gayretkeş gayretkeşlik gayretlenme gayretlenmek gayretli gayretlilik gayretsiz gayretsizlik gayrı gayrımeşru gayri gayri ahlaki gayri ihtiyari gayri ilmi gayri iradi gayri kanuni gayri kıyasi gayri meşru gayri muntazam gayri müteaddi gayri safi gayri tabii gayriahlâkî gayriaklî gayriciddî gayriihtiyarî gayriilmî gayriinsanî gayriiradî gayrikabil gayrikabiliitiraz gayrikabilikıyas gayrikabilişifa gayrikabilitahmin gayrikabilitelâfi gayrikâfi gayrikanunî gayrikıyasî gayrilâyık gayrimahdut gayrimahsus gayrimakul gayrimalûm gayrimemnun gayrimenkul gayrimenkuller gayrimeskûn gayrimesul gayrimeşru gayrimezru gayrimuayyen gayrimuhtemel gayrimuntazam gayrimutabık gayrimümbit gayrimümkün gayrimünasip gayrimüsavi gayrimüsavî gayrimüslim gayrimüsmir gayrimütecanis gayrinizamî gayrisafi gayrisafi hasılât gayrisafi millî hâsıla gayrisıhhî gayrişahsi gayrişahsî gayrişuurî gayritabii gayritabiî gayrivaki gayrivarit gayrivazıh gayur gayurmuş gayya gayya kuyusu gayz gayzer gayzerit gaz gaz bezi gaz bombası gaz boyaması gaz detektörü gaz ibiği gaz lâmbası gaz maskesi gaz ocağı gaz ölçümü gaz sayacı gaz sobası gaz taşı gaz yağı gaz yuvarı gaza gaza basmak gaza getirmek gazab gazab-ı nefsânî gazaba gelmek gazaba uğramak gazabını yenmek gazabınıyenmek gazal gazali rana gazan gazanfer gazap gazaplandırma gazaplandırmak gazaplanma gazaplanmak gazaplı gazeki gazel gazel damarı gazel okumak gazel tutturmak gazelhan gazelhanlık gazeliyat gazellenme gazellenmek gazete gazete muhabiri gazete satıcısı gazeteci gazetecilik gazetecilikte gazetelik gazhane gazışı gazışıl gazi gazi olmak gaziler helvası gazilik gazino gazinocu gazinoculuk gazla! gazlama gazlamak gazlanma gazlanmak gazları gazlaşma gazlaşmak gazlaştırma gazlaştırmak gazlı gazlı bez gazoil gazojen gazolin gazometre gazometri gazoyl gazoz gazoz ağacı gazozcu gazozculuk gazölçer gazsız gazup gazve gazyağı gd ge gebe gebe kalmak gebe olmak gebelerde gebelik gebelik testi geberik geberip gitmek geberme gebermek gebersin gebertilme gebertilmek gebertme gebertmek gebeş gebeşlik gebol gebre gebre otu gebre otugiller gebreleme gebrelemek gebrelenme gebrelenmek gece gece bekçisi gece gösterimi gece gözü kör gözü gece gündüz gece gündüz dememek gece hayatı gece işçiliği gece işi körler işi gece kıyafeti gece kulübü gece kuşu gece mavisi gece silâhlı gündüz külâhlı gece uçuşu gece yanığı gece yarısı gece yatısı gece yayı gececi geceki gecekondu gecekondu gibi gecekonducu gecekondulaşma gecekondulaşmak geceleme gecelemek geceler gebedir geceleri geceletme geceleyin geceli geceli gündüzlü gecelik gecesefası gecesefasıgiller geceyi gündüze katmak gecikilme gecikilmek gecikiş gecikme gecikmeden gecikmek gecikmeli gecikmesiz geciktirici geciktirilme geciktirilmek geciktirilmiş geciktirim geciktirme geciktirmeden geciktirmek geç geç (veya geç efendim!) geç kalmak geç olsun da güç olmasın geççe geçe geçeğen geçek geçeli geçelim geçen geçende geçenek geçenlerde geçer geçer akçe geçerdeğer geçerken geçerleme geçerlemek geçerletme geçerletmek geçerli geçerli durum geçerliğini geçerlik geçerliliği geçerlilik geçersiz geçersizleşme geçersizleşmek geçersizleştirmek geçersizlik geçgeç geçgeç yapmak geçgeçleme geçgeçlemek geçgel geçgil geçgin geçici geçici madde geçicilik geçilen geçilirlik geçiliş geçilme geçilmek geçilmemek geçilmez geçim geçim derdi geçim dünyası geçim kapısı geçim sıkıntısı geçim yolu geçim zorluğu geçimini doğrultmak geçimli geçimlik geçimlilik geçimlü geçimsiz geçimsizleşme geçimsizleşmek geçimsizlik geçindirme geçindirmek geçinememek geçinge geçinilme geçinilmek geçinim geçinip gitmek geçinme geçinme endeksi geçinmek geçinmeye gönlü olmamak geçiren geçirgen geçirgenlik geçirici geçirilen geçirilme geçirilmek geçirim geçirimli geçirimlilik geçirimsiz geçirimsizlik geçiriş geçirme geçirmek geçirmiş geçirtilme geçirtilmek geçirtme geçirtmek geçiş geçiş hakkı geçiş üstünlüğü geçişim geçişli geçişlik geçişme geçişmek geçişsiz geçiştirici geçiştirilme geçiştirilmek geçiştirme geçiştirmecilik geçiştirmek geçit geçit hakkı geçit resmi geçit töreni geçit vermek geçitler geçitlik geçkin geçkinlik geçme geçme namert köprüsünden, ko aparsın su seni geçmek geçmeli geçmelik geçmez geçmez akçe geçmiş geçmiş ola geçmiş olsun geçmiş zaman geçmiş zaman görünümü geçmiş zaman sıfat-fiili geçmişe mazi, yenmişe kuzu derler geçmişi geçmişi kandilli geçmişi kınalı geçmişi olmak geçmişler geçmişleri geçmişlerini karıştırmak geçmişseverlik geçmişte geçti bor'un pazarı, sür eşeğini niğde'ye (veya geçti bor'un pazarı) geçtiği yoldan geçmek geçtim olsun geda gedek gedik gedik açılmak gedik açmak gedik kapamak gedik kapmak gedikleri tıkamak gedikli gedilme gedilmek gedime gediz gedme gedmek gegez geğin geğiriş geğirme geğirmek geğirti geğrek geğrek batması geh gehgeh gel gel gelelim gel keyfim gel gel zaman git zaman gel-di gel-di-m gel-ir gel-iyor gelberi gelberi etmek geldeç geldi geldim gele geleceği geleceği varsa göreceği de var geleceği varsa, göreceği de var gelecek gelecek bilimi gelecek zaman gelecek zaman görünümü gelecek zaman kipi gelecek zaman sıfat-fiili gelecekçi gelecekçilik gelecekte gelecekteki geleğen gelek gelembe geleme gelen gelen ağam giden paşam gelen geçen gelen giden gelen gideni aratır gelen paşam, giden ağam gelenek gelenekçi gelenekçilik gelenekler geleneklerin geleneklerini gelenekleşme gelenekleşmek gelenekleştirme gelenekleştirmek gelenekli geleneksel gelenekselleşme gelenekselleşmek gelenekte geleni gelenler gelesi gelgeç gelgeççi gelgel gelgelelim gelgelli gelgit geliban gelibbamın gelikli gelin gelin abla gelin alayı gelin alıcı gelin almak gelin boğan gelin böceği gelin çiçeği gelin etmek gelin gitmek gelin güvey olmak gelin hamamı gelin havası gelin kuşağı gelin kuşu gelin olmak gelin olmayan kızın vebali amcası oğlunun boynuna gelin otu gelin teli gelin yazmak gelinboğan gelince gelincik gelincikgiller gelincikgillerden gelinfeneri gelini ata bindirmişler "ya nasip" demiş gelinkuşağı gelinlik gelinlik çağı gelinlik etmek (veya tutmak) gelinlikçi gelinme gelinmek gelinotu gelinparmağı gelip çatmak (veya gelip dayanmak) gelip geçici gelip geçmek gelir gelir dağılımı gelir gider gelir kaynağı gelir vergisi gelirat gelirini gelirler gelirli geliş gelişememek gelişememiş gelişen gelişigüzel gelişim gelişimini gelişir gelişki gelişkin gelişme gelişmek gelişmemek gelişmemiş gelişmesi gelişmesini gelişmeye gelişmiş gelişmiş yapılandırma ve güç arayüzü geliştiğini geliştiren geliştirici geliştirilme geliştirilmek geliştirilmesi geliştirim geliştirme geliştirmek geliyormusun geliyorum gelme gelmek gelmek-sizin gelmeli gelmelisin gelmelisiniz gelmeliyiz gelmeyince gelmiç gelmiş gelmiş geçmiş gelmişsin gelse gelsin... (veya gelsin... gitsin...) gem gem almak gem almamak gem vurmak gemi gemi adamı gemi aslanı gemi azıya almak gemi doğramacısı gemi enkazı gemi ızgarası gemi iskeleti gemi karaya oturmak gemi leşi gemi makine kontrolörü gemi marangozu gemi mühendisi gemi yapım mühendisi gemi yatağı gemici gemicilik gemiler gemilerde gemileri gemilik gemini kısmak geminin gemisi şapa oturmak gemisini kurtaran kaptan gemisini yürütmek gemleme gemlemek gemlenme gemlenmek gen genbirlik gence gencecik gencelme gencelmek gencer genç genç irisi gençken gençler gençleşme gençleşmek gençleştirilme gençleştirilmek gençleştirme gençleştirmek gençlik gençten gendime gene gene de genealoji genel genel af genel ağ genel başkan genel başkanlık genel bütçe genel coğrafya genel dil bilimi genel dilbilim genel ev genel gider genel görünüm genel görünümlü genel görüşlü genel görüşlülük genel görüşme genel grev genel kadın genel kurul genel kütüphane genel müdür genel müdürlük genel ölçek genel sekreter genel sekreterlik genel uygunluk bildirimi genel yazman genel yetenek genel zekâ genele geneleme genelev genelge genelkurmay genelleme genellemek genelleşme genelleşmek genelleşmiş genelleştirilme genelleştirilmek genelleştirme genelleştirmek genellik genellikle genelmek general generallik geneş genetik gengşi gengüdüm geniş geniş açı geniş alan ağı geniş bir nefes almak geniş gönüllü geniş görüşlü geniş görüşlülük geniş karşılamak geniş mezhepli geniş ufuklu geniş ünlü geniş yürekli geniş zaman geniş zaman görünümü geniş zaman sıfat-fiili genişçe genişçe konuşmak genişleme genişlemek genişlemesi genişleterek genişletilme genişletilmek genişletme genişletmek genişleyen genişliğinde genişlik genital genitif geniz geniz ünlüsü geniz ünsüzü genizden (konuşmak) (veya çıkarmak) genizsi genizsil genizsileşme genleşme genleşme kat sayısı genleşmek genleşmeölçer genleşmesine genleştirme genleştirmek genlik genom genosit gensoru gensoru önergesi gensu genzek genzel geoit geologist geometri geometride geometrik geometrik çizim geometrik dizi geometrik toplamı geometrik yer gepegencecik gepegenç gepgenç ger geray gerçeğe gerçeğe aykırı gerçeğe aykırılık gerçeğe uygunluk gerçeğin gerçek gerçek dışı gerçek dışılık gerçek kişi gerçek mantarlar gerçek sayı gerçek zamanlı işletim sistemi gerçekçi gerçekçilik gerçekdışı gerçekleme gerçeklemek gerçeklenme gerçeklenmek gerçeklenmiş gerçekleri gerçekleşemez gerçekleşme gerçekleşmek gerçekleşmemek gerçekleşmesine gerçekleşmeyecek gerçekleştirilememek gerçekleştirilme gerçekleştirilmek gerçekleştirme gerçekleştirmek gerçekli gerçeklik gerçekte gerçekten gerçeküstü gerçeküstücü gerçeküstücülük gerçi gerd gerdan gerdan kırmak gerdaniye gerdaniyebuselik gerdanlık gerdeğe girmek gerdek gerdel gerdenbend gerdirilme gerdirilmek gerdirme gerdirmek gere gere gereç gereçler gereği gereği düşünülmek gereği gibi gereğince gereğinde gereğinden gereğinin gerek gerek görmek gerekçe gerekçe göstermek gerekçelendirme gerekçelendirmek gerekçeli gerekçesiz gereken gerekenler gerekince gerekirci gerekircilik gerekirse gerekli gerekli gereksiz gerekli görmek gerekli kılmak gerekliği gerekliıik gereklik gereklik kipi gereklilik gerekme gerekmek gerekseme gereksemek gereksinim gereksinme gereksinmek gereksiz gereksizce gereksizlik gerektiğince gerektiren gerektirici gerektirim gerektirme gerektirmek gerelti geren gerey gerez gergedan gergedan böceği gergedangiller gergedangillerden gergef gergef işlemek gergen gergi gergili gergin gergince gerginleşme gerginleşmek gerginleştirme gerginleştirmek gerginliği gerginlik gergöz geri geri almak geri basmak geri çekilme geri çekilmek geri çevirmek geri dönmek geri durmak geri geri (çekilmek) geri gitmek geri göndermek geri hizmet geri kafalı geri kalmak geri kalmamak geri kalmış geri kalmışlık geri komamak geri plân geri saymak geri tepme geri vermek geri vites geri zekâlı geriatri gerici gericilik geride geriden geriye gerile gerile gerilek gerileme gerilemek geriletme geriletmek gerileyen gerileyici gerileyici benzeşme gerileyiş gerili gerilik gerilim gerilim ölçümü gerilimli gerilimölçer gerilimsiz geriliş gerilla gerillâ gerillâ savaşı gerillâcı gerillâcılık gerillâlaşmak gerilme gerilmek gerine gerine geriniş gerinme gerinmek gerisingeri gerisingeriye geriş geriye bırakmak geriye dönmek geriye yürütmek geriz gerize taş atmak gerken germ germanist germanistik germanofil germanyum germe germek germen germiyyet gerundium gerze tavuğu gerzek ges kazanı gestalt gestapo gestus getiredurmak getiren getiri getirilme getirilmek getirim getirimci getirimli getiriş getirme getirmek getirtme getirtmek getr getto geveleme gevelemek geveleyiş geven gevenlik geveze gevezelenme gevezelenmek gevezelik gevezelik etmek gevher geviş geviş getirenler geviş getirmek geviş getirmeyenler gevişgetirenlerden gevme gevmek gevrecik gevrek gevrek gevrek gülmek gevrekçi gevrekçilik gevreklik gevreme gevremek gevretilme gevretilmek gevretme gevretmek gevşek gevşek ağızlı gevşek vurgu gevşeklik gevşeme gevşemek gevşemiş gevşetilme gevşetilmek gevşetme gevşetmek gevşeyiş gey geyik geyik böceği geyik böcekleri geyik dikeni geyik etine girmek geyik muhabbeti geyik otu geyikdili geyikgiller geyikgillerden geyikler kırkımında geyiklerin geyikotu geyşa gez gez göz arpacık gezdirilme gezdirilmek gezdiriş gezdirme gezdirmek geze almak gezegen gezegencik gezegenler gezegenler arası gezeğen gezeleme gezelemek gezenti gezerçalar gezerek gezgin gezginci gezgincilik gezginlik gezi gezi yazısı gezici gezici topluluk gezicilik gezilik geziliş gezilme gezilmek gezim gezimci gezimcilik gezinek gezinilen geziniş gezinme gezinmek gezinti gezinti yeri gezip tozmak geziş geziye çıkmak gezleme gezlemek gezlik gezme gezmek gezmen gezmeye gıcak gıccek gıcık gıcık almak gıcık almak (kapmak veya olmak) gıcık etmek gıcık tutmak gıcık vermek gıcıkça gıcıklama gıcıklamak gıcıklanma gıcıklanmak gıcıklayış gıcır gıcır gıcır gıcır gıcır etmek gıcırdama gıcırdamak gıcırdatma gıcırdatmak gıcırdayış gıcırı bükme gıcırtı gıcırtıçıkarmak gıcırtılı gıcırtısız gıç gıda gıda laboratuvar elemanı gıda rejimi gıda teknikeri gıda teknolojisi teknisyeni gıda ve içki teknolojisti gıdaklama gıdaklamak gıdaklayış gıdalı gıdasız gıdasızlık gıdı gıdı gıdık gıdıklama gıdıklamak gıdıklanma gıdıklanmak gıdıklayış gıdım gıdım gıdım gıdik gıgı gıjek gık gık dedirtmemek gık demek gık dememek (veya gıkı çıkmamak) gılaf gıldır gıldır gıldır gıllıgış gıllıgışlı gıllıgışsız gıllügiş gıllügişli gıllügişsiz gına gına gelmek gına getirmek gındıgeç gıpta gıpta etmek gıptasını çekmek gıptasınıçekmek gır gır atmak gır geçmek gır gır gır gır geçmek gır gıra almak (veya getirmek) gır kaynatmak gırağa gırç gırç gırgır gırgır geçmek gırgırcı gırgırlama gırgırlamak gırıl gırıl gırla gırla gitmek gırnata gırnatacı gırt gırt gırt gırtlağına basmak gırtlağına düşkün gırtlağına kadar gırtlağına sarılmak gırtlağından kesmek gırtlak gırtlak gırtlağa gelmek gırtlak ünsüzü gırtlaklama gırtlaklamak gırtlaklaşma gırtlaklaşmak gırtlaklayış gırtlaksı gırtlaksıl gırtlakta gırtlama gırtlamak gıtmır gıy gıy gıyaben gıyabında gıyabi gıyabî gıyabî hüküm gıyabî tutuklama gıyap gıyap kararı gıybet gıybet etmek gıybetçi gıygıy gıygıycı gibi gibi gelmek gibi olmak gibi yapmak gibi: gibilerden gibisi gibisinden gibisine gelmek gibisine getirmek gicişme gicişmek gide gide gideceğim gideğen gidemediğimiz gidememek giden gidenek gider giderayak giderek gideren alan gidergenlik giderici giderilme giderilmek giderilmesine giderilmiş giderler giderme gidermek gidertme gidertmek gidi gidiban gidici gidiliş gidilme gidilmek gidilmeyen yer senin olmaz gidim gidimizi gidimli gidip gelme gidiş gidiş alayı gidiş dönüş gidiş geliş gidiş o gidiş gidişat gidişme gidişmek gidiyorum gidon gilaburu giliç gine gineli ginez ginseng gipür giranbaha giray girdâb girdap girdi girdisi çıktısı girecek delik aramak giren girenleme girenlemek giresun karası giresun yağlısı girgin girginlik girift giriftar giriftar olmak giriftlik giriftzen giriliş girilme girilmek girilmesi girim girimlik girinti girintili girintili çıkıntılı girintisiz girintisiz çıkıntısız girip çıkmak giriş giriş kapısı giriş kartı giriş katı giriş ücreti girişik girişik bezeme girişik cümle girişik tamlama girişilen girişilme girişilmek girişim girişim ölçme girişimci girişimcilik girişimde bulunmak girişimgücü girişimölçer girişken girişkenlik girişlik girişme girişmek girit kekiği giritli girizgâh girme girmek girmelik girmesiyle çıkması bir olmak girmiş girmiş.2-mensub gişe git git! gitar gitarcı gitarcılık gitarist gitcen gitgide gitme gitmek gitmemek gitmeyen gitsin! gitti gitti de geldi gitti gider (dahi gider) gittikçe giydiği yakışırken eller bakışırken giydirici giydirilme giydirilmek giydirip giydirip kuşatmak giydiriş giydirme giydirmek giydirmiş giyecek giyecekler giyiliş giyilme giyilmek giyim giyim evi giyim gösterisi giyim kuşam giyimçizer giyimde giyimevi giyimi kuşamı yerinde giyimli giyimli kuşamlı giyinik giyinip kuşanmak giyiniş giyinişin giyinişinden giyinişte giyinme giyinmek giyinmiş giyiş giyit giyme giymek giyotin giysi giysiler giysilerde giysilerin giysilik giysisi giz gizaçım gizaçımlamak gizdöküm gizdökümlemek gizdüzen gizem gizemci gizemciliği gizemcilik gizemli gizemsel gizil gizil güç giziletimci giziletimcilik gizilgüç gizlem gizleme gizlemeden gizlemek gizlemli gizlenen gizlenilecek gizlenilme gizlenilmek gizleniş gizlenme gizlenmek gizlenmeyen gizlenmiş gizler gizlerle gizleyen gizleyiş gizli gizli celse gizli cemiyet gizli dernek gizli dil gizli din gizli din taşımak gizli duruşma gizli gizli gizli kapaklı gizli oturum gizli oy gizli polis gizli sevgili gizli sıtma gizli sorak gizli şeker gizli tutmak gizli yama gizlice gizlicilik gizliden gizliye gizlilik gizlilikle gizliolmayarak gizmen gizsömürü gizyazılamak gizyazılı glâdyatör glâse glâsnost glâsyolog glâsyoloji glâsyolojist glâyöl glikojen glikol glikoz glikozit glikozüri gliserin global globalleşme globalleşmek globalleştirme globülin glokom glokoni glokum gloss glotis glüten glüten ekmeği glüten tutkalı gnays gnostisizm gobal goblen goca gocalmak gocuk gocuklu gocundurma gocundurmak gocunma gocunmak god godoş godoşluk gofret gohle gol gol atmak gol kaçırmak gol olmak gol toto gol yapmak gol yemek golanyağı golcü golf golf pantolon golfçü golfstrim gollük golyat gomalak gonca goncagül gondol gondolcü gonk gonokok gonyometri goril goşist goşizm gotça gotik gotik harfler gotik sanat gotlar govanmak goygoycu goygoyculuk göbeği biriyle bağlı (veya beraber kesilmiş) göbeği çatlamak göbeği düşmek göbeği sokakta kesilmiş göbeğini kesmek göbek göbek adı göbek atmak göbek bağı göbek bağlamak göbek bağlamak (veya salıvermek) göbek çalkamak (veya çalkalamak) göbek dansı göbek havası göbek odunu göbek otu göbek salıvermek göbek salmak göbek taşı göbeklenme göbeklenmek göbekli göbel göbelek göbelez göce göcek göcen göç göç etmek göç etmek (veya eylemek) göçebe göçebeleşme göçebeleşmek göçebelik göçelge göçer göçer konar göçeri göçerme göçermek göçertme göçertmek göçken göçkün göçme göçmek göçmen göçmen kocabaş göçmenleşme göçmenleşmek göçmenleştirme göçmenleştirmek göçmenlik göçü göçücü göçük göçüm göçüp gitmek göçürme göçürmek göçürtme göçürtmek göçürücü göçürülme göçürülmek göçüş göçüşme göden göden bağırsağı gödeş gögüdsüz göğçek göğe merdiven dayamış göğe merdiven kurmak göğem göğermek göğerti göğsü göğsü daralmak (veya tıkanmak) göğsü kabarmak göğsün göğsünü gere gere göğsünü kabartmak göğsünü yırtmak göğüs göğüs bağır açık (olmak) göğüs boşluğu göğüs cerrahisi göğüs çaprazı göğüs çukuru göğüs darlığı göğüs eti göğüs geçirmek göğüs germek göğüs göğüse göğüs hastalığı göğüs ingini göğüs kafesi göğüs kemiği göğüs kovuğu göğüs sesi göğüs tahtası göğüs vermek göğüsbağı göğüsleme göğüslemek göğüslü göğüslüce göğüslük gök gök ada gök adası gök atlası gök bilimci gök bilimi gök bilimsel gök cismi gök delinmek gök doğan gök ekseni gök eşleği gök evi gök fiziği gök gözlü gök gürlemesi gök gürültüsü gök güvercin gök kır gök kubbe gök kumu gök kuşağı gök kutbu gök küresi gök taşı gök tırmalayıcı gök toprak gök yakut gökada gökçe gökçe yazın gökçeağıl gökçek gökçül gökdelen gökfındık gökfiziği gökgözler gökkandil gökkuşağı gökkuzgun gökkuzgungiller gökkuzgunlar gökkuzgunları gökkuzgunumsular gökler göklere çıkarmak göklere çıkmak gökmen göknar göksel göktaş göktaşı gökte ararken yerde bulmak gökten zembille inmek gökten zembille mi indi göktırmalayan göktırmalayıcı göktürk göktürkçe göktürkler gökyakut gökyeşil gökyeşitözü gökyolu gökyüzü gökyüzü mavisi gökyüzünde düğün var deseler, kadınlar merdiven kurmaya kalkar gökyüzünün göl göl ayağı göl başı göl bilimi göl kestanesi göl olmak gölalası gölcük gölcül gölek gölerme gölermek gölet gölge gölge balığı gölge balığıgiller gölge düşmek gölge düşürmek gölge etmek gölge gibi gölge olay gölge olaycılık gölge oyunu gölge tiyatrosu gölgebalığı2 gölgecil gölgede bırakmak gölgede kalmak gölgeleme gölgelemek gölgelendirme gölgelendirmek gölgelenme gölgelenmek gölgeleyici gölgeleyiş gölgeli gölgeli resim gölgelik gölgesinden korkmak gölgesine sığınmak gölgesiz gölgeye yatmak gölleme göllemek göllenme göllenmek göller göllerde gölleşme gölleşmek göllük gölük gömeç gömgök gömleğinden (veya gömlekten) geçirmek gömlek gömlek değiştirmek gömlek eskitmek gömlekçi gömlekçilik gömlekler gömlekli gömleklik gömlekliler gömleklilerden gömleksiz gömme gömme balkon gömme banyo gömme dolap gömme kilit gömmek gömü gömük gömüldürük gömülemek gömülme gömülmek gömültü gömülü gömülüş gömüş gömüt gömütlük gön göncü gönç gönçlük gönder gönder: gönderen gönderi gönderici gönderildiği gönderilen gönderiler gönderiliş gönderilme gönderilmek gönderilmesini gönderilmiş gönderim gönderiş gönderli gönderme gönderme belgesi göndermek göndertme göndertmek gönen gönence gönenceli gönenci gönenç gönençle gönençli gönendirilme gönendirilmek gönendirme gönendirmek gönendirtme gönendirtmek gönenme gönenmek gönlü gönlü akmak gönlü bol gönlü bulanmak gönlü çekmek gönlü çelinmek gönlü çökmek gönlü gani gönlü ile oynamak gönlü kalmak gönlü kanmak gönlü kara gönlü kararmak gönlü kaymak gönlü kırılmak gönlü olmak gönlü razı olmamak gönlü takılmak gönlü tok gönlü varmamak gönlü yaralı gönlü zengin gönlün yazı var, kışı var gönlünce gönlünde kalmak gönlünden geçirmek (veya geçmek) gönlünden kopmak gönlüne doğmak gönlüne dokunmak gönlüne göre gönlünü çelmek gönlünü düşürmek gönlünü etmek (veya yapmak) gönlünü hoş etmek gönlünü kaptırmak gönlünü karartmak gönlünü pazara çıkarmak gönlünü serin tutmak gönlünü söndürmek gönlünü yaralamak gönlünün dümeni bozuk gönül gönül (veya kalp) kırmak (veya yıkmak) gönül açmak gönül akıtmak gönül almak gönül almak (veya gönlünü almak) gönül avcısı gönül avlamak gönül avutmak gönül bağı gönül bağlamak gönül belâsı gönül birliği gönül borcu gönül borçlusu gönül bulandırmak gönül çekmek gönül çöküşü gönül darlığı gönül dilencisi gönül eğlencisi gönül eğlendirmek gönül eri gönül ferahlığı gönül ferman dinlemez gönül gezdirmek gönül hoşluğu gönül indirmek gönül karımaz gönül kimi severse güzel odur gönül kocamamak gönül koymak gönül maskarası gönül meselesi gönül okşamak gönül okşayıcı gönül rahatlığı gönül rızası gönül tokluğu gönül uğrusu gönül ummadığı yere küser gönül vermek gönül vermek (veya bağlamak) gönül yakmak gönül yarası gönül yıkmak gönüldaş gönülden gönülden çıkarmak gönülden çıkarmamak gönülden ırak olmak gönüldeş gönülgücü gönüllenme gönüllenmek gönüllü gönüllü çocuksuzluk gönüllü gönülsüz gönüllüce gönüllülük gönülsüz gönülsüz çocuksuzluk gönülsüzce gönülsüzlük gönye gönyeleme gönyelemek gör (veya görürsün) gör bak gör-me gördek gördürme gördürmek göre görece görececilik göreceği gelmek (veya göresi gelmek) göreceli görecelik göreci görecilik göreli görelik görelilik görelmek görememek gören gören gözün hakkı vardır göreneğe görenek görenekçi görenekçilik göreneklerine görenekli göreneksel göreneksiz göreneksizlik göresime göresimek görev görev almak görevcilik görevdaş görevdaşlık görevden görevden alınmak görevden almak görevden ayrılmak görevden uzaklaştırmak görevdeşlik göreve görevi görevini görevlendirilme görevlendirilmek görevlendirilmiş görevlendirme görevlendirmek görevlenme görevlenmek görevli görevliler görevlilik görevsel görevsel dil bilimi görevselcilik görevsever görevsiz görevsizlik göreyim seni görgü görgü fukarası görgü kuralları görgü tanığı görgücülük görgülenme görgülenmek görgülü görgülüce görgüsü görgüsüz görgüsüzce görgüsüzlük görk görkem görkemli görkemsiz görklü görme görme açısı görme engelli görme engellilik görme gözesi görme hücresi görme işitsel eğitim görme! görmece görmeden görmediğe dönmek (veya görmemişe dönmek) görmek görmemek görmemezliğe gelmek görmemezlik görmemezlikten gelmek görmemiş görmemişin oğlu olmuş (çekmiş, çükünü koparmış) görmemişlik görmez görmezden gelmek görmezlik görmezlikten gelmek görmüş görmüş geçirmiş görmüşlük görmüşlük duygusu görsel görsel etkileme görsel işitsel görsel işitsel çağrışım görsel işitsel eğitim görsel sanatlar görsel-işitsel görsü görü görücü görücü gitmek görücülük görücüye çıkmak görüldüğünü görülebilen görülegelen görülen görülenlerden görülme görülmedik görülmek görülmemiş görülmeyen görüm görümce görümcelik görümcelik yapmak (veya etmek) görümlük görümsetme görünçlemek görünçlükleme göründü sivas'ın bağları görünen görünen köy kılavuz istemez görünge görüngü görüngü bilimi görüngücülük görünme görünmek görünmemek görünmeyecek görünmeyen görünmez görünmez kaza görünmez olmak görüntü görüntü birimi görüntü keskinliği görüntüleme görüntülemek görüntüleyici görüntülük görüntüsel görüntüsüz görüntüyü görünüleme görünüm görünümlü görünür görünürde görünürdeki görünürlerde görünürlük görünüş görünüş almak görünüşalmak görünüşlü görünüşte görünüşü görünüşü kurtarmak görüp göreceği rahmet bu görüp gözetmek görüş görüş açısı görüş ayrılığı görüş bildirmek görüş birliği görüş sahibi görüş tarzı görüşalmak görüşen görüşleri görüşme görüşme yapmak görüşmeci görüşmeden görüşmek görüşmemek görüşmeyi görüştürme görüştürmek görüştürülme görüştürülmek görüşü görüşülme görüşülmek görüşüm göstere göstere göstereç gösteren gösterge gösterge bilimi göstergeç göstergeleşim gösteri gösteri adamı gösteri yürüyüşü gösterici gösterilen gösteriliş gösterilme gösterilmek gösterilmemiş gösterilmesi gösterim gösterimlemek gösteriş gösteriş yapmak gösterişçi gösterişçilik gösterişe gösterişe kaçmak gösterişi gösterişli gösterişlice gösterişlilik gösterişsiz gösterişsizce gösterişsizlik gösterişyapmak gösterme gösterme hakkı gösterme parmağı gösterme sıfatı gösterme zamiri gösterme zarfı göstermeci göstermecilik göstermek göstermelik göstermeparmağı göstermeyi göstertme göstertmek göşteris göt göt etmek götçü götten bacaklı götün götün götünün kılı ağarmak götüren götürme götürmek götürtme götürtmek götürü götürü iş götürü pazarlık götürü tur götürücü götürülme götürülmek götürüm götürümlü götürümsüz götürüş götveren gövde gövde gösterisi gövdebilim gövdebilimci gövdelenme gövdelenmek gövdeli gövdesel gövdesi gövdesiz gövdesizlik gövdeye atmak (veya indirmek) gövdeyi gövek gövel gövem gövem eriği gövemeriği göveri göveriş göverme gövermek göverti göymek göynek göynük göynüme göynümek göyük göyünme göyünmek göz göz açamamak göz açıp kapayıncaya kadar göz açtırmamak göz akı göz alabildiğine göz alıcı göz alıcı güzellik göz almak göz altı kremi göz ardı etmek göz aşısı göz aşinalığı göz atmak göz aydına gelmek (gitmek) göz bağcı göz bağcılık göz bağı göz bankası göz banyosu göz bebeği göz bilimi göz boncuğu göz boyamacılık göz boyamak göz değmek göz demiri göz dikeği göz dikmek göz dişi göz doldurmak göz doyurmak göz emeği göz erimi göz etçiği göz etmek göz evi göz gezdirmek göz gördüğünü ister göz göre göre göz görmeyince gönül katlanır göz görür, gönül ister göz göz göz göz olmak göz göze göz göze gelmek göz gözü görmemek göz hakkı göz hapsi göz hapsine almak göz kadehi göz kamaştırıcı göz kamaştırmak göz kapağı göz kararı göz kaş süzmek göz kesesi göz kesilmek göz kırpmadan göz kırpmak göz kırpmamak göz koymak göz kulak olmak göz kuyruğu göz kuyruğuyla bakmak göz memesi göz merceği göz nuru göz nuru dökmek göz önü göz önünde göz önünde tutmak (veya bulundurmak) göz önüne almak göz önüne getirmek göz pencere göz pınarı göz sevdası göz süzmek göz taşı göz ucu göz ucuyla bakmak göz ucuyla görmek göz ucuyla süzmek göz var, izan var göz yıldırmak göz yoklaması göz yummak göz yummamak göz yuvarı göz yuvası gözalıcı gözalıcılık gözaltı gözaltına almak gözaydın gözaydın etmek gözbebeği gözceğen gözcü gözcülük gözcülük etmek gözdağı gözdağı vermek gözde gözden gözden çıkarmak gözden düşmek (veya düşürmek) gözden geçirmek gözden gönülden çıkarmak gözden ırak olan gönülden de ırak olur gözden kaçırmak gözden kaçmak (veya gözünden kaçmak) gözden kaybetmek gözden kaybolmak gözden nihan olmak gözden sürmeyi çalmak gözden sürmeyi çalmak (veya çekmek) gözden sürmeyi çekmek gözden uzak tutmak gözden uzaklaşmak göze göze almak göze batmak göze bilimi göze çarpmak göze çekirdeği ekşiti göze diken olmak göze girmek göze görünmek göze görünmemek göze göz göze yasak olmaz göze yutarlığı göze zarı gözel gözeler arası gözeme gözemek gözene gözenek gözenekler gözenekli gözeneklilik gözeneksiz gözeneksizlik gözer gözeten gözeten.bekçi gözetici gözetilme gözetilmek gözetim gözetime almak gözetiminde gözetiş gözetlek gözetleme gözetleme deliği gözetlemek gözetleniş gözetlenme gözetlenmek gözetletme gözetletmek gözetleyici gözetleyicilik gözetleyiş gözetme gözetmek gözetmen gözetmenlik gözettirme gözettirmek gözevi gözeyutarlığı gözgü gözkorkutum gözle gözle görülür, elle tutulur hâle gelmek gözle yemek gözlegörü gözleği gözlem gözlem evi gözlem raporu gözlemci gözlemcilik gözleme gözlemeci gözlemecilik gözlemek gözlemevi gözlemleme gözlemlemek gözlemler gözlemleyerek gözlenme gözlenmek gözler önüne serilmek gözler önüne sermek gözleri açılmak gözleri bayılmak gözleri berraklaşmak gözleri buğulanmak (veya bulutlanmak) gözleri çakmak çakmak (olmak) gözleri çakmak çakmak olmak gözleri çekik gözleri çukura gitmek (veya kaçmak) gözleri dolmak (veya dolu dolu olmak) gözleri dönmek gözleri evinden (veya yuvalarından) uğramak (veya fırlamak) gözleri fal taşı gibi açılmak gözleri fıldır fıldır etmek gözleri ışık içinde (veya ışıklı) gözleri kamaşmak gözleri kan çanağına dönmek gözleri kan çanağına dönmek (veya gözleri kanlanmak) gözleri kapanmak gözleri kararmak gözleri parlamak gözleri sulanmak gözleri süzülmek gözleri takılıp kalmak gözleri velfecri okumak gözleri yaşarmak gözleri yollarda kalmak gözleri yuvalarından fırlamak gözlerinde şimşek (veya şimşekler) çakmak gözlerinden okumak gözlerine fer gelmek gözlerine inanamamak gözlerine uyku girmemek (veya gözlerini uyku tutmamak) gözlerini gözlerini (veya gözünü) oymak gözlerini açmak gözlerini alamamak gözlerini bayıltmak gözlerini belertmek gözlerini bitirmek gözlerini devirmek gözlerini dikmek gözlerini fal taşı gibi açmak gözlerini kaçırmak gözlerini kan bürümek gözlerini kapamak gözlerinin içi gülmek gözlerinin içine kadar kızarmak gözletme gözletmek gözleyen gözleyici gözleyiş gözlü gözlük gözlük takmak gözlükçü gözlükçülük gözlüklü gözlüklü yılan gözlüksüz gözsüz gözucu gözü gözü (veya gözleri) kararmak gözü (veya gözleri) üstünde (kalmak) gözü aç gözü açık gözü açık gitmek gözü açıklık gözü açılmak gözü akmak gözü alışmak gözü almamak gözü arkada kalmak gözü bağlı gözü bağlı olmak gözü bir şeyde (veya bir şeyin üzerinde) olmak gözü bulanmak gözü büyükte olmak gözü çıkasıca gözü çıkmak gözü dalmak gözü dışarda gözü doymak gözü dönesi gözü dönmek gözü dumanlanmak gözü dünyayı görmemek gözü gibi sakınmak (saklamak veya esirgemek) gözü gibi sevmek gözü gitmek gözü gönlü açılmak gözü gönlü tok gözü görmemek gözü görmez olmak gözü göz değil gözü hiçbir şey görmemek gözü ısırmak gözü ilişmek gözü kalmak gözü kapalı gözü kapalı olmak gözü kara gözü kaymak (veya kaçmak) gözü keskin gözü kesmek gözü kesmemek gözü kızmak gözü korkmak gözü kör olsun gözü olmak gözü olmamak gözü önünde gözü pek gözü pek olmak gözü sönmek gözü su içmemek gözü sulu gözü takılmak gözü tok gözü toprağa bakmak gözü tutmak gözü tutmamak gözü uyku tutmamak gözü yememek gözü yılmak gözü yolda (veya yollarda) kalmak gözü yükseklerde olmak gözü yüksekte (veya yükseklerde) olmak gözükara gözükme gözükmek gözüm gözüm çıksın (veya kör olsun) gözüm görmesin gözüm! (veya gözümün nuru) gözün aydın! gözün üstünde kaşın var dememek gözünde gözünde büyümek gözünde büyütmek gözünde olmamak gözünde şimşek çakmak gözünde tütmek gözünden kaçmak gözünden kaçmamak gözünden kıskanmak gözünden sürmeyi çalmak gözünden uyku akmak gözüne bakmak gözüne batmak gözüne çarpmak gözüne dizine dursun gözüne girmek gözüne hiçbir şey görünmemek gözüne ilişmek gözüne karasu inmek gözüne kestirmek gözüne sokmak gözüne uyku girmemek gözünü (bir şeye) dikmek gözünü açmak gözünü ağartmak gözünü alamamak gözünü ayırmamak gözünü bağlamak gözünü bürümek gözünü çıkarmak gözünü daldan budaktan (veya çöpten) esirgememek (veya sakınmamak) gözünü doyurmak gözünü dört açmak gözünü gözüne dikmek gözünü hırs bürümek gözünü kan bürümek gözünü kapamak gözünü kırpmadan gözünü kin bürümek gözünü korkutmak gözünü oymak gözünü sevdiğim gözünü seveyim gözünü toprak doyursun gözünü üstünden ayırmamak gözünü yıldırmak gözünü yummak gözünün bebeği gibi sevmek gözünün çapağını silmeden gözünün içine baka baka gözünün içine bakmak gözünün kapamak gözünün kuyruğuyla (veya ucuyla) bakmak gözünün önünde olmak gözünün önünden geçmek gözünün önünden gitmemek gözünün önüne gelmek gözünün üstünde kaşın var dememek gözünün yaşına bakmamak gözüpek gözüyle görmek gözüyle tartmak gözyaşı gözyaşı bezeleri gözyaşı bezleri gözyaşı etçiği gözyaşı memesi gözyuvası grabar graben grado gradosu düşmek gradyent grafik grafik tasarımcısı grafik teknisyeni grafiklerin grafit grafolog grafoloji grafometre gram gramağırlık gramaj gramatikal gramer gramerci gramere gramkuvvet gramofon gramsantimetre granat grandi grandük granit granit gibi granitleşme granül granülin granülit gravimetre graviton gravür gravürcü gravürcülük gravyer gravyer peyniri grejuva grek grekçe grekoromen gren grena gres gres pompası gres yağı grev grev gözcüsü grev kırıcı grev kırıcılığı grev sözcüsü grev yapmak grevci greyder greyderci greyfrut greyfurt greypfurt gri gril grimsi grimtırak grip gripli grizu grizumetre grizuölçer grobeton grosa groston grostonluk grotesk gruba grup grup grup grup mobilya gruplandırma gruplandırmak gruplanma gruplanmak gruplaşma gruplaşmak gu guano guarani guaş guatemalâlı guatr gubar gudde gudubet gudubetlik guduk dena gufran guft gugu çiçeği guguk guguk gibi kalmak (veya oturmak) guguk yapmak gugukgiller gugukgillerden guguklu guguklu saat gulam gulaş gulden gulet gulgule gulu gulu guluguluk gulüv gulyabani gûn gurbet gurbet acısı gurbet çekmek gurbet eli gurbetçi gurbetçilik gurbete (veya gurbet ellere) düşmek gurbete çıkmak gurbetlik gurbetzede gurfe gurk gurk etmek gurk olmak gurka yatmak gurklamak gurlama gurlamak gurme gursaklı guru guruldama guruldamak gurultu gurup gurup etmek gurup rengi gurur gurur duymak gurur gelmek gururdan gururlanarak gururlanma gururlanmak gururlu gururluca gururuna ağır gelmek gururuna dokunmak gururunu ayak altına almak gururunu okşamak gusletme gusletmek gusto gustulüp gusül gusülhane guşa gûşu gut guttasyon guval guvernör gûy guyana gübre gübre böceği gübre gazı gübreleme gübrelemek gübrelenme gübrelenmek gübreli gübrelik gübresiz gübür gübürcü gübürdemek gübürlük güce sarmak gücemlemek gücemli gücendiren gücendirici gücendirme gücendirmek gücenen gücenik güceniklik gücenilme gücenilmek güceniş gücenme gücenmek gücenmiş gücenmişlik gücü gücü gücüne gücü gücüne yetmek (veya yetmemek) gücü ipliği gücük gücük ay gücümseme gücümsemek gücün gücünden gücüne gitmek gücüne koşmak gücünü güç güç beğenir güç belâ güç birliği güç gelmek güç kaynağı güç mevkide kalmak güçlendiren güçlendirici güçlendirilme güçlendirilmek güçlendirilmiş güçlendirme güçlendirmek güçlenir güçleniş güçlenme güçlenmek güçlenmesi güçlenmiş güçler güçleşme güçleşmek güçleştirme güçleştirmek güçlü güçlü kuvvetli güçlüdür güçlüğe güçlüğü ( veya güçlükleri) yenmek güçlük güçlük çekmek güçlük çıkarmak güçlükle güçlülük güçsünme güçsünmek güçsüz güçsüz düşmek güçsüzce güçsüzler güçsüzleşmek güçsüzleşmiş güçsüzleştirmek güçsüzlük güdâz güdek güdeksiz güdeleme güdelemek güderi güderici güdericilik güderihane güderileme güderilemek güdü güdücü güdük güdük kalmak güdükleme güdükleşme güdükleşmek güdüklük güdülebilen güdüleme güdülemek güdülen güdülenme güdüleyici güdülme güdülmek güdüm güdüm bilimi güdümcü güdümcülük güdümleme güdümlemek güdümlü güdümlü sanat güdümlülük güfte güfteci güftügû gügük güğüm güherçile gük güven gül gül gibi gül gibi bakmak gül gibi geçinmek (veya yaşamak) gül rengi gül suyu gül üstüne gül koklamamak gül yağcı gül yağcılık gül yağı gülabdan gülbahar gülbank gülbeşeker gülböceği gülcü gülcülük güldeste güldü gülecek güldür güldür güldürme güldürmek güldürü güldürücü güle güle güle oynaya gülecen güleç güleçlik güleğen gülek gülencek gülendam güler misin, ağlar mısın! güler yüz güler yüzlü güler yüzlülük gülerek gülerim! (veya güleyim bari!) gülerken ısırır gülgiller gülgillerden gülhatmi gülistan gülkurusu güllâbi güllâbici güllâbicilik güllâbicilik etmek güllâç gülle gülle atma gülle gibi gülleci güllü güllük güllük gülistanlık gülme gülme komşuna, gelir başına gülmece gülmeceli gülmecesel gülmek gülmekten kırılmak (katılmak) gülmeyen gülmüş gülü seven dikenine katlanır gülü tarife ne hacet, ne çiçektir biliriz gülücük gülük gülümseme gülümsemek gülümser gülümseyen gülümseyiş gülünç gülünçleme gülünçleşme gülünçleşmek gülünçleştirme gülünçleştirmek gülünçlü gülünçlük gülünme gülünmek gülüntübetim gülüntübetimlemek gülüntüçizim gülüntüçizimlemek gülüp geçmek gülüp oynamak (veya gülüp söylemek) gülüş gülüşme gülüşmek gülüşülme gülüşülmek gülüt gülütçü güm güm güm güm güm atmak güm güm etmek gümbedek gümbür gümbür gümbürdeme gümbürdemek gümbürdetme gümbürdetmek gümbürdeyerek gümbürdeyiş gümbürtü gümbürtülü güme güme gitmek gümeç gümeç balı gümele gümen gümleme gümlemek gümletme gümletmek gümleyip gitmek gümrah gümrahlık gümrük gümrük kanunu gümrük komisyoncusu gümrük koymak gümrükçü gümrükçülük gümrükleme gümrüklemek gümrüklendirme gümrüklendirmek gümrüklenme gümrüklenmek gümrüklü gümrüksüz gümrükten mal kaçırır gibi gümül gümüş gümüş balığı gümüş balığıgiller gümüş grisi gümüş rengi gümüş sağ olsun, altın gidekosun gümüş servi gümüş yağmurcun gümüşçü gümüşçün gümüşgöz gümüşi gümüşî gümüşîleşme gümüşîleşmek gümüşleme gümüşlemek gümüşlenme gümüşlenmek gümüşletme gümüşletmek gümüşlü gümüşsü gümüşsüz gümüşü gümüşüleşmek gümüşümsü gün gün ağarmak gün almak gün atmak gün balı gün balığı gün batımı gün batısı gün batmak gün beri gün bugün gün çiçeği gün dikilmesi gün doğmadan kimliği söylenmez gün doğmadan neler doğar gün doğmak gün doğusu gün dönümü gün durumu gün geçmek gün gibi açık gün görmek gün görmemek gün görmez gün görmüş gün gülü gün günden gün güne uymaz gün ışığı gün ışığına çıkmak gün kavuşmak gün koymak gün merkezli gün meselesi gün ola harman ola gün olur yılı besler, yıl olur günü beslemez gün ortası gün tutulması gün yağmuru gün yapmak gün yayı gün yeli gün-tün eşitliği günah günah benden gitti (veya gitsin) günah çıkarmak günah işlemek günah keçisi günah olmak günaha girmek günaha sokmak günahı (veya vebali) boynuna günahı kadar sevmemek günahına girmek (veya günahını almak) günahını çekmek günahını vermez günahkâr günâhkâr günahkârlık günahlar günahlı günahsız günahsızların günahsızlık günâşık günaşırı günaydın günaydın! günbegün günberi günce güncek güncel güncelik güncelleme güncellemek güncelleşme güncelleşmek güncelleştirme güncelleştirmek güncelliğini güncelliğini yitirmek güncellik gündaş gündeliğe gitmek gündelik gündelikçi gündelikçi kadın gündelikçilik gündelikli gündem gündem dışı gündeme almak gündeme getirmek günden güne gündeş gündöndü gündüşkünlügü gündüşkünü gündüz gündüz feneri gündüz gözüyle gündüz karşıtı gündüz külâhlı, gece silâhlı gündüz yırtıcıları gündüzcü gündüzleri gündüzlü gündüzlük gündüzsefası gündüzün güne doğrulum günebakan güneç güneğik güneş güneş açmak güneş almak (veya güneş görmek) güneş balçıkla sıvanmaz güneş banyosu güneş batmak güneş çarpmak güneş çavmak güneş dil teorisi güneş doğmak güneş girmeyen eve doktor girer güneş gözlüğü güneş günü güneş hayvancıkları güneş kremi güneş lekeleri güneş odası güneş saati güneş sistemi güneş sütü güneş tacı güneş takvimi güneş tekeri güneş topu güneş tutulması güneş yağı güneş yanığı güneş yılı güneş'in güneşbatmak güneşçarpmak güneşdoğmak güneşe karşı işemek güneşi üzerine doğdurmamak güneşin güneşin alnında (veya güneşin altında) güneşleme güneşlemek güneşlendirme güneşlenme güneşlenmek güneşletme güneşletmek güneşli güneşlik güneşsel güneşsiz güneşsizlik güneşte güneşten güneştopu güney güney asya güney atlantik güney atlas okyanusu güney avrupa güney karamanı güney noktası güney okyanusu güney yarımküre güneybalığı güneybatı güneydoğu güneyli güngörmez güngörmüş güngörmüşlük günindi günleme günlemeç günlemek günler günlerce günlerden bir gün günleri gece olmak günleri sayılı olmak günlü günlük günlük ağacı günlük betik günlük defter günlük güneşlik günlük güneşlik görünmek günlükçü günoğlu günoğluculuk günöte günsüler günsüleri günsüz güntün eşitliği günü günü birliğine günü birlik günü dolmak günü geçmiş günü gününe günü gününe uymaz günü yetmek günübirliğine günübirlik günücü günücülük günüleme günülemek günün adamı günün birinde gününde gününü (veya günlerini) saymak gününü beklemek gününü doldurmak gününü görmek gününü göstermek gününü gün etmek güpegündüz güpgüzel gür gür gür gürbüz gürbüzleşme gürbüzleşmek gürbüzlük gürcistan gürcü gürcüce güre gürecilik gürel gürelik güreş güreş etmek (veya tutmak) güreş mayosu güreş minderi güreşçi güreşçi köprüsü güreşçilik güreşçinin güreşilme güreşilmek güreşirken güreşme güreşmek güreşte güreştirme güreştirmek gürgen gürgengiller gürgengillerden gürgengillerin gürlek gürleme gürlemek gürleşme gürleşmek gürleyen gürleyiş gürlük gürpedek güruh gürül gürül gürüldeme gürüldemek gürültü gürültü bastırmak gürültü çıkarmak (etmek, koparmak veya yapmak) gürültü çıkmak gürültü patırtı gürültücü gürültülü gürültülü patırtılı gürültüsüz gürültüsüzce gürültüye gürültüye (veya patırtıya pabuç bırakmamak) gürültüye (veya patırtıya vermek) gürültüye gelmek gürültüye getirmek (veya boğmak) gürültüye gitmek gürültüyle gürz gütaperka gütme gütmek güttüğüm domuzu bana öğretme güve güveç güvelâ güvelenme güvelenmek güvem eriği güven güven beslemek güven duymak güven ışığı güven kazanmak güven mektubu güven oylaması güven vermek güven yazısı güvence güvence akçesi güvence vermek güvenceci güvenceli güvencelik güvencesiz güvenceye bağlamak güvenç güvendiği dağlara kar yağmak (veya güvendiği dal elinde kalmak) güvendirmek güvenecek güvenerek güveni olmak güveni sarsılmak güvenilen güvenilerek güvenilir güvenilirliği güvenilirlik güvenilme güvenilmek güvenilmez güvenirlik güveniş güvenli güvenlik güvenlik borusu güvenlik görevlisi güvenlik müdürü güvenlik vanası güvenme güvenme dostuna, saman doldurur postuna güvenme varlığa, düşersin darlığa güvenmek güvenmelik güvenmemek güvenoyu güvenoyu almak güvenoyu vermek güvensiz güvensizce güvensizlik güvensizlik duymak güvensizlik önergesi güvercin güvercinboynu güvercingiller güvercingillerden güvercingöğsü güvercinimsiler güvercinler güvercinlerden güvercinlik güverte güvey güvey yemeği güvey,-i güveyfeneri güveyi güveyi girmek güveyi olmadık, ama kapı dışında bekledik güveyilik güveylik güvez güya güz güz çiğdemi güz dönemi güz noktası güzaf güzârişnâme güzel güzel duyu güzel duyuculuk güzel duyusal güzel güzel güzel olmak güzel sanatlar güzel yazı sanatı güzelavrat otu güzelce güzeldir güzelduyu güzelduyubilim güzelduyucu güzelduyuculuk güzelduyusal güzele köken yakışır, çirkine allar neylesin güzelhatun çiçeği güzeli güzelim güzelken güzelleme güzeller güzellerin talihi çirkin olur güzelleşir güzelleşme güzelleşmek güzelleştirilme güzelleştirilmek güzelleştirme güzelleştirmek güzelliği güzelliğini güzellik güzellik enstitüsü güzellik kraliçesi güzellik malzemesi güzellik müstahzarları güzellik salonu güzellik uzmanı güzellik yarışması güzellikle güzelolduğuna güzer güzergah güzergâh güzeşte güzey güzide güzin güzlek güzleme güzlemek güzlük güzün gyga gyte gzis ğ ğ, ğ h h, h ha ha ... ha ... ha babam (veya ha babam ha) ha bire ha bugün ha yarın ha deyince ha hoca ali, ha ali hoca ha şöyle ha şunu bileydin hab hâb-ı haba habanera habaset habbe habbesi kalmadı (veya habbesi yok) habbeyi kubbe yapmak hâbe haber haber ajansı haber almak haber atlamak haber bülteni haber bürosu haber çıkmamak haber deyince haber geçmek haber göndermek haber kaynağı haber kipi haber merkezi haber salmak (veya yollamak) haber stüdyosu haber uçurmak haber vermek haberci habercilik haberdar haberdar etmek haberdar olmak haberden haber ver haberi haberi olmak haberin olsun! haberler haberleşme haberleşme servisi nezaretçisi haberleşme teknikeri haberleşmek haberleşmeler haberli haberlik habersiz habersizce habersizlik habeş habeşî habib habibe habip habire habis habislik habitat habitus hac hacamat hacamat baltası hacamat etmek hacamat etmek (veya yapmak) hacamat şişesi hacamat yapmak hacamatçı hacamatlama hacamatlamak hacca gitmek haccetme haccetmek hâce hacer hacet hacet dilemek hacet görmek hacet kalmamak hacet kapısı hacet penceresi hacet tepesi hacet yeri hacet yok haceti olmak hacetini yapmak hacı hacı bekler gibi beklemek hacı devesi hacı fışfış hacı mekke'de, derviş tekkede hacı olmak hacı yağı hacıağa hacıağalık hacıağalık etmek hacıbektaş taşı hacıbektaştaşı hacılar bayramı hacılar kuşağı hacıların hacılarkuşağı hacılaryolu hacılık hacısı hocası hacıyatmaz hacıyolu hacim hacimli hacimlice hacimsiz hacir hacir altına almak hâcis hacivat haciz haciz koymak hacizli hacmi haczedilmiş haczetme haczetmek haç haç çıkarmak haçı suya atma haçlamak haçlı haçlılar haçvari had hâd hadai' hadde hadde fabrikası haddeci haddeden geçirmek haddehane haddeleme haddelemek haddi hesabı yok haddi mi (veya haddine mi düşmüş) haddi olmamak haddikifayeyi bulmak haddinden fazla haddini aşmak haddini bildirmek haddini bilmek haddizatında hademe hademeihayrat hademelik hadım hadım ağası hadım etmek hadımaağası hadımlaştırma hadımlaştırmak hadımlık hadi hadi hadi hadid hadim hadis hâdis hâdisat hadise hâdise hadise çıkarmak hadiseler hadiseli hâdiseli hadisene hâdisesiz hadsiz hesapsız haf hafakan hafakanlar basmak hafakanlar boğmak (veya basmak) hafazanallah hafız hafıza hafıza kaybı hafızalı hafızali hafızasız hafızayı yoklamak hafızıkütüp hafızlama hafızlamak hafızlık hafi hafi celse hafif hafif atlatmak hafif gelmek hafif giyinmek hafif hafif hafif hapis cezası hafif sanayi hafif sıklet hafif tertip hafif uyku hafif yollu hafifçe hafife almak hafifleme hafiflemek hafifleşme hafifleşmek hafifleştirme hafifleştirmek hafifletici hafifletici sebep, -bi hafifletme hafifletmek hafifleyiş hafiflik hafiflik etmek hafifmeşrep hafifseme hafifsemek hafifsemeye hafifseyiş hafiften hafiften almak hafit hafiye hafiyelik hafniyum hafriyat hafriyatçı hafriyatçılık hafta hafta arası hafta arasında (veya içinde) hafta başı hafta içi hafta sekiz, gün dokuz hafta sonu haftalık haftalıkçı haftalıklı haftayı haftayım haftaym haftı hambal hah hah şöyle haham hahambaşı hahambaşılık hahamhane hahamlık hahha hahhah hahnyum hahvolmuş hail haile hain hain hain haince haincesine hainleşme hainleşmek hainlik hainlik etmek haiz haiz olmak haje hak hâk hak deyince akan sular durur hak dini hak ediş hak etmek hak evi hak getire hâk ile yeksan etmek hâk ile yeksan etmek (veya olmak) hak kazanmak hak kuşu hak sahibi hak vermek hak yemek hak yerde kalmaz hak yerini bulur (veya hak yerde kalmaz) hak yolu hakan hakanlık hakaret hakaret etmek hakaret görmek hakaret saymak hakaretamiz hakas hakasça hakça hakçası hakem hakem heyeti hakem kararı hakemlik hakeza hakıkat hâkî hakikat hakikat olmak hakikaten hakikatı hakikatli hakikatsiz hakikatsiz çıkmak hakikatsizlik hakikatte hakiki hakikî hakim hâkim hâkim olmak hakimane hâkimane hâkimiyet hâkimiyetimilliye hâkimlik hakir hakir görmek hakk'ın rahmetine kavuşmak hakka hakka erenler hakkâk hakkaniyet hakkaniyetli hakkedilmiş hakketme hakketmek hakkı hakkı geçmek hakkı için hakkı olmak hakkı ödenmez hakkı var hakkıhıyar hakkıhuzur hakkın emri hakkın rahmetine kavuşmak (veya hakka kavuşmak, hakka yürümek) hakkına hakkında hakkından gelmek hakkını hakkını aramak hakkını helal etmek hakkını helâl etmek (veya etmemek) hakkını helal etmemek hakkını vermek hakkını yemek hakkınızıaramalısınız hakkısükût hakkıyla haklama haklamak haklar hakları haklaşma haklaşmak haklı haklı bulmak haklı çıkmak haklı olmak haklı söz haksızı bağdat'tan çevirir haklılık haklıyı hakperest hakperestlik haksever hakseverlik haksız haksız bulmak haksız yere haksızca haksızlık haksızlık etmek haksızlıklar hakşinas hakşinaslık haktan haktanır haktanırlık hakuran hakuran kafesi gibi hal hâl hal çaresi hâl değişimi hâl hatır sormak hâl olmak hal tercümesi hâl tercümesi hâl ulacı hal'etme hal'etmek hala hâlâ hâlâ o masal halaç halaçça halaoğlu halâs halâs olmak halâskâr halat halat çekme halat ve kablo ekleyicisi halâvet halay halay çekmek (veya tepmek) halayık halayıklı halayıklık halaza halazade halbuki hâlbuki hâlden anlamak (veya bilmek) haldır haldır hale hâle yola koymak halebî halebî ordaysa arşın burada halef halef selef halef selef olmak halefler halel halel gelmek halel getirmek (veya getirmemek) halel vermek haleldar haleldar olmak halelenme halelenmek haleli halen hâlen halep çıbanı halet haletiruhiye half-time halfa halhal halı halıcı halıcılık hâlık hali hâli hâli (veya hâlleri) duman olmak hâli harap olmak hâli kalmamak hâli tavrı yerinde hâli üzere hâli vakti yerinde haliç halife halifelik hâlihazır hâlihazırda halik hâlik halil halil ibrahim bereketi halile halim halim selim halinde hâlinde hâlinden hâline bakmamak hâline gelmek hâline köpekler gülüyor hâlini almak halis halis muhlis halisane halisüddem halita haliyle halk halk adamı halk ağzı halk avcılığı halk avcısı halk bilgisi halk bilimci halk bilimi halk bilimsel halk dili halk edebiyatı halk etmek halk evi halk evleri halk idaresi halk matinesi halk müziği halk odası halk okulu halk oylaması halk oyu halk ozanı halk sağlığı hemşiresi halk yardakçılığı halk yardakçısı halk yönetimi halka halka (veya âleme) verir talkını (telkini), kendi yutar salkımı halka dizilişli halka dönük halka inmek halka olmak halka oyunları halka yay halkacı halkalama halkalamak halkalanış halkalanma halkalanmak halkalayış halkalı halkalı damar halkalı gözler halkalılar halkalılardan halkamsı halkavî halkbilgisi halkbilimin halkçı halkçılık halkiyat halkoylaması halkoyu hallaç hallaç pamuğu gibi atmak hallaçlamak hallaçlık halledilmesi hallenme hallenmek hâller halleşme halleşmek halletme halletmek hallice hallihamur hallolma hallolmak hallolmuş hallolunma hallolunmak halojen halojenlerden halon hâlsiz hâlsiz düşmek hâlsizce hâlsizleşme hâlsizleşmek halsizlik hâlsizlik halt halt etmek halt karıştırmak halt yemek halter halterci haltercilik haluk halûk halüsinasyon halvet halvet gibi halvet olmak halvethane halveti halvetî halvetiyye ham ham besi suyu ham ervah ham gaz ham hayal ham hum ham hum şaralop ham madde ham payı hamail hamak hamakat hamal hamal camal hamal semeri hamal sırığı hamala semeri yük olmaz hamalbaşı hamaliye hamallığını etmek (veya yapmak) hamallık hamam hamam anası hamam bohçası hamam böceği hamam böceğigiller hamam gibi hamam kesesi hamam leğeni hamam otu hamam takımı hamam tası hamam yapmak hamama giren terler hamamcı hamamcı olmak hamamcılık hamamın namusunu kurtarmak hamamlarda hamamlık haman hamarat hamaratça hamaratlaşma hamaratlaşmak hamaratlık hamarattaze hamaset hamasi hamasî hamaylı hambelî hamburg limanı hamburger hamburgerci hamdan hamdetme hamdetmek hamdolsun hamdüsena hamel hamhalat hamız hami hâmi hâmi.koruyucu hamide hamil hamil olmak hamile hamilelik hamilen hamilikart haminne hamisiz hamiş hâmiş hamiyet hamiyetli hamiyetperver hamiyetperverlik hamiyetsiz hamiyetsizlik hamla hamlacı hamlaç hamlama hamlamak hamlaşma hamlaşmak hamle hamle etmek (veya yapmak) hamleci hamletme hamletmek hamlık hammadde hammallık hamse hamsi hamsi buğulama hamsi çorbası hamsigiller hamsigillerden hamsikuşu hamsili pilâv hamsin hamsinin hamt hamt etmek hamt olsun hamukta hamule hamur hamur açmak hamur boya hamur çorbası hamur gibi hamur işi hamur tahtası hamur tatlısı hamur teknesi hamur tutmak hamurcu hamurculuk hamurkar hamurkâr hamurlama hamurlamak hamurlanma hamurlanmak hamurlaşma hamurlaşmak hamursu hamursuz hamursuz bayramı hamurumsu hâmûşî hamut han han gibi han hamam sahibi han kapısından teğelti atmak hanak hanân hânât hanay hanbelî hanca hancı hancı sarhoş yolcu şarhoş hancılık hançer hançer çiçeği hançere hançere samiti hançerleme hançerlemek hançerlenme hançerlenmek handan hande handikap handiyse hane hanedan hânedan hanedanlık hanefî hanefîlik hanek haneli hanelik hanende hanendelik hangar hangar gibi hangi hangi akla hizmet ediyor? hangi biri? hangi dağda kurt öldü? hangi peygambere kulluk edeceğini şaşırmak hangi rüzgâr attı? hangi taş pekse (katıysa), başını ona vur hangi taşı kaldırsan altından çıkar hangi taşı kaldırsan, altından çıkar hangisi hânık hanım hanım böceği hanım evlâdı hanım hanımcık hanımanne hanımböceği hanımcık hanımefendi hanımefendilik hanımeli hanımeligiller hanımeligillerden hanımeligillilerden hanımgöbeği hanımlık hanımnine hanımparmağı hani hani ya hani yok mu hanidir hânif hanigiller hanigillerden hanlık hannas hant hant hantal hantallaşma hantallaşmak hantallık hanuman hanut hanüman hanümanını yıkmak hanya hanya'yı konya'yı anlamak hanya'yı konya'yı göstermek (veya öğretmek) hanya'yı konya'yı öğrenmek hanzi hap hap etmek hapaz hapazlama hapazlamak hapçı hapçılık hapı yutmak hapır hapır, hapır hupur hapis hapis giymek hapis yatmak hapishane hapishane kaçkını hapislik haploit haploloji hapsedilme hapsedilmek hapsetme hapsetmek hapsettirme hapsettirmek hapşırık hapşırıklı hapşırma hapşırmak hapşırtma hapşırtmak hapşu hapt haptetme haptetmek har har gür har har har hur har vurup harman savurmak hara haraba harabat harabatî harabatîlik harabe harabeler harabelik harabi haraca bağlamak haraca kesmek haraç haraç mezat satmak haraç yemek (veya almak) haraççı haraççılık haraçlı harakiri harala gürele haram haram etmek haram olmak haram olsun! haram para haram yemek harama uçkur çözmek harami haramilik haramsız haramzade haranı harap harap etmek harap olmak haraplaşma haraplaşmak haraplık harar harar gibi hararet hararet basmak hararet kesmek (veya söndürmek) hararet vermek hararetlendirme hararetlendirmek hararetlenme hararetlenmek hararetli hararetli hararetli haraşo haraza harâzet harbe harbi harbî harbi basmak harbi konuşmak harbici harbilik harbiye harbiye nezareti harbiyeli harcama harcama kalemi harcamak harcamalar harcanabilir harcanan harcanır harcanma harcanmak harcanmış harcatmak harcayış harcı harcı olmak harcıâlem harcırah harç harçlı harçlık harçsız hardal hardal rengi hardalgillerden hardaliye hardallı hardallık hardalsı hardalsız hare harekât hareke harekeleme harekelemek harekeli harekesiz hareket hareket dairesi hareket etmek hareket noktası harekete geçirmek harekete geçmek harekete getirmek hareketlendirme hareketlendirmek hareketlenme hareketlenmek hareketler hareketleri hareketlerini hareketli hareketli, dinamik hareketlilik hareketsiz hareketsizlik hareketsizolmamalı hareketten harekî harelenme harelenmek hareli harem harem ağası harem kâhyası haremağası haremlik haremlik selâmlık olmak harezmi yolu harezmî yolu harf harf atmak harf çevirisi harf-i tarif harfendaz harfendazlık harfi harfine harfitarif harfiyat harfiyen harfler harfteş harhara harharyas harharyasgiller harharyasgillerden harı başına vurmak harı geçmek harıl harıl harılanma harılanmak harıldama harıldamak harıltı harım harın haricen harici haricî hariciye hariciye nazırı hariciyeci hariciyecilik hariç hariç olmak hariçten gazel okumak (veya atmak) harîf harika harikalar yaratmak harikulade harikulâde harikulâdelik harim harir haris harita harita alanı harita kadastro teknisyeni harita mühendisi harita teknikeri haritacı haritacılık haritada olmak haritadan silinmek haritadan silmek haritalık hark harlak harlama harlamak harlatma harlatmak harlı harman harman çevirmek harman çorman harman dövmek harman dövmek keçinin işi değil harman etmek (veya yapmak) harman savurmak harman sonu harman sonu dervişlerin harman yel ile, düğün el ile harman yeri harmancı harmancıkakalan harmancılık harmandalı harmani harmaniye harmanlama harmanlamak harmanlanma harmanlanmak harmanlatma harmanlatmak harmanlık harmoni harmonyum harnıp harnup harp harp açmak harp akademileri harp dairesi harp malulü harp malûlü harp okulu harp zengini harpetmek harput köftesi harrangürra harrup hars hart hart hart hart hurt hart kakan harta hartadak hartadan hartama hartlagan hartlağan harttadak hartuç has has un hasa hasan hasanpaşa köftesi hasar hasara uğramak hasarlı hasat hasatçı hasatçılık hasbahçe hasbelkader hasbeten hasbetenlillâh hasbıhal hasbıhâl hasbıhâl etmek hasbî hasbî geçmek hasbihâl hasbihâl etmek hasbîlik hasebi nesebi hasebi?l hasebiyle haseki haseki sultan hasekiküpesi hasenat hasep haset haset etmek hasetçi hasetçilik hasetlenme hasetlenmek hasetli hasetlik hasıl hâsıl hasıl olmak hâsıl olmak hâsıla hasılat hâsılat hâsılatlı hâsılı hâsılı velkelâm hâsılıkelâm hasım hasımca hasımlık hasır hasır altı etmek hasır otu hasır otugiller hasıraltı hasırcı hasırcılık hasırlama hasırlamak hasırlanma hasırlanmak hasırlı hasırotu hasırotugillerden hasis hasislik hasislik etmek hasiyet hasiyetli haslet haspa hasret hasret çekmek hasret gitmek hasret kalmak hasretini çekmek hasretli hasretlik hasretme hasretmek hasrolunma hasrolunmak hassa hassa askeri hassas hassas olmak hassasiyet hassaslık hassaten hasse hassiyum hasta hasta bakıcı hasta bakıcılık hasta etmek hasta ol benim için, öleyim senin için hasta olmak (veya düşmek) hastahane hastahanelerde hastahanelik hastahanelik etmek hastahanelik olmak hastahaneye kaldırmak (veya yatırmak) hastalandırma hastalandırmak hastalanış hastalanma hastalanmak hastalanmaz hastalık hastalık almak (hastalık kapmak veya hastalığa tutulmak) hastalık kantarla girer, miskalle çıkar hastalık tablosu hastalıkbilim hastalıkbilimsel hastalıklar hastalıklı hastalıktan hastane hastanelere hastanenin hastanın hastası olmak hastel hasuda hasut hasutluk haşa hâşâ hâşâ huzurdan (veya huzurunuzdan) hâşâ sümme hâşâ haşarat haşarı haşarıca haşarılaşma haşarılaşmak haşarılık haşat haşat etmek haşat olmak haşatı çıkmak haşefe haşerat haşere haşhaş haşhaş yağı haşhaşhane haşıl haşıllama haşıllamak haşım haşım haşır haşır haşır huşur haşırdama haşırdamak haşırdayan haşırdayarak haşırtı haşırtılı haşin haşinleşme haşinleşmek haşinlik haşir haşir neşir haşir neşir etmek haşir neşir olmak haşiş haşiv haşiye hâşiye haşlak haşlama haşlamak haşlamlılar haşlanış haşlanma haşlanmak haşlatma haşlatmak haşmet haşmetli haşv-i melih haşviyat haşyet hat hat bekçisi hat çekmek hat-trick hata hata etmek (veya işlemek) hata vuruşu hatalı hatalı yürüme hatasız hatasız kul olmaz hataya düşmek hatıl hatıllama hatıllamak hatır hatır almak hatır belâsı hatır gönül bilmemek (saymamak veya tanımamak) hatır hatır hatır hutur hatır için çiğ tavuk yemek hatır için çiğ tavuk yenir hatır senedi hatır sormak hatıra hatıra (veya hatır ve hayale) gelmemek hatıra defteri hatırat hatırbilmez hatırdan hatırı için hatırı kalmak hatırı sayılır hatırına bir şey gelmesin hatırına gelmek hatırında kalmak hatırında olmak hatırında tutmak hatırından (veya hatır ve hayalinden) geçmemek hatırından çıkmamak hatırını hoş etmek hatırını kırmak hatırını saymak hatırını sormak hatırlama hatırlamak hatırlamamak hatırlanamaz hatırlanan hatırlanma hatırlanmak hatırlanmaz hatırlatılmış hatırlatma hatırlatmak hatırlatsın hatırlı hatırsız hatırşinas hatia hatif hatiften gelmek hatim hatim indirmek hatim sürmek hatime hatime çekmek hatip hatiplik hatmetme hatmetmek hatmi hatta hattâb hattat hattatlık hattıhareket hatun hatun kişi hav hava hava açmak (veya açılmak) hava akımı hava alanı hava almak hava atışı hava atmak hava basıncı hava basmak hava bilgisi hava birliği hava boşaltma makinesi hava boşluğu hava bozmak hava bulanmak hava çalmak hava çarpmak hava değişimi hava değiştirmek hava deliği hava durumu hava düzenleyicisi hava gazı hava gazı beki hava gazı fırını hava gazı sayacı hava gemisi hava haritası hava hoş hava hukuku hava indirme hava iyi (veya fena) esmek hava kaçırmak hava kanalı hava kapağı hava kapanmak hava kararmak hava kesesi hava köprüsü hava kuvvetleri hava küre hava limanı hava meydanı hava musluğu hava oyunu hava parası hava patlamak hava raporu hava sahası hava süzgeci hava şartları hava tahmincisi hava tahmini hava taşı hava tebdili hava ulaşımı hava üssü hava vermek hava yastığı hava yastıklı hava yolu hava yolu ile hava yolu ulaşımı hava yuvarı havaalanı havacı havacılık havacılık mühendisi havacıva havaçözüt havada havada kalmak havadan havadan sudan (konuşmak) havadan sudan konuşmak havadar havadis havai havaî havaî fişek havaî mavi havaîlik havaiyat havalandırıcı havalandırılma havalandırılmak havalandırma havalandırmacı havalandırmak havalandırmalı havalanma havalanmak havalara uçmak havale havale etmek havale gelmek havale göndermek (veya yollamak) havaleli havalename havalı havalı direksiyon havalı fren havali havalimanı havan havan dövücünün hınk deyicisi havan topu havanda su dövmek havaneli havanın havanın gözü yaşlı havaölçer havari havarî havarîlik havas havâs havası olmak havasına uymak havasını bulmak havasız havasızlık havataşı havaya havaya gitmek havaya pala (veya kılıç) sallamak havaya savurmak havaya uçmak havayı bozmak havayolu havayuvarı havf havhav havi havi olmak havil havis havlama havlamak havlanma havlanmak havlatma havlatmak havlayış havlı havlıcan havlu havlu atmak havlucu havluculuk havluluk havra havsala havsalası almamak havsalası geniş havsalasına sığmamak havsız havuç havuç suyu havuçlu kek havuduyla yutmak havut havuz havuzcu havuzcuk havuzlama havuzlamak havuzlanma havuzlanmak havuzlar havuzlu havuzsuz havvaanaeli havya havyar havza hay hay allah hay hayı gitmek vay vayı kalmak haya hayâ hayâ perdesi yırtılmak hayal hayal gücü hayal bilim hayal düzeyi hayal etmek hayal gibi hayal gücü hayal kırıklığı hayal kurmak hayal meyal hayal olmak hayal oyunu hayal seviyesi hayalât hayalbaz hayalci hayalcilik hayaldeki hayale hayale dalmak hayale kapılmak hayalen hayalet hayalhane hayâlı hayalî hayalifener hayalifenere dönmek hayalinden geçirmek hayaller hayalli hayalperest hayalperestlik hayâsız hayâsızca hayâsızlık hayat hayat adamı hayat ağacı hayat arkadaşı hayat dolu hayat felsefesi hayat geçirmek hayat hikâyesi hayat kadını hayat kavgası hayat memat hayat memat meselesi hayat mücadelesi hayat okulu hayat pahalılığı hayat seviyesi hayat sigortası hayat standardı hayat şartları hayat tarzı hayat vermek hayat: hayata atılmak hayata bağlamak hayata gözlerini yummak (veya kapamak) hayata küsmek hayatı kaymak hayatın baharı hayatına girmek hayatını (birine) borçlu olmak hayatını kazanmak hayatını yaşamak hayatî hayatiyet hayatiyetli hayatta olmak haybe haybeci haybeden haybeye kürek çekmek hayda haydalama haydalamak haydalanma haydalanmak haydama haydamak haydan gelen huya gider haydar haydarî haydarî yaka haydi haydi canım sen de haydi canım sende haydi haydi haydi oradan haydin haydindi haydisene haydut haydut gibi haydutlar haydutluk haydutluk etmek hayfa hayhay hayhuy hayıf hayıflanma hayıflanmak hayın hayır hayır beklememek hayır dememek hayır dile eşine , hayır gele başına hayır etmemek hayır gelmemek hayır görmemek hayır işlemek hayır kalmamak hayır sahibi hayır yok hayırdır inşallah hayırdua hayırdua etmek hayırhah hayırhahlık hayırla anmak (veya yad etmek) hayırlaşma hayırlaşmak hayırlı hayırlı (veya hayırlısı) olsun hayırlıdır hayırlısı ile hayırperver hayırsever hayırseverlik hayırsız hayırsızlık hayırşinas hayıt hayız hayızdan nifazdan kesilmek haykırı haykırış haykırışma haykırışmak haykırma haykırmak haykırtı haykırtma haykırtmak haylamak haylaz haylazca haylazlaşma haylazlaşmak haylazlık haylazlık etmek haylazlıklarıyla hayli haymana haymana beygiri gibi dolaşmak haymana mandası haymana öküzü haymatlos hayr hayra alâmet değil hayra karşı (olmak) hayra yormak hayran hayran etmek hayran hayran hayran olmak (veya kalmak) hayranlık hayranlık duymak hayranlıkla hayrat hayret hayret etmek hayrete hayrete (veya hayretlere) düşmek hayretle hayrette (veya hayretler içinde) kalmak hayrette bırakmak hayretten donakalmak hayrı dokunmak hayrı olmamak hayrını gör hayrola hayrülhalef haysiyet haysiyet divanı haysiyeti haysiyetine dokunmak haysiyetiyle haysiyetli haysiyetsiz haysiyetsizlik hayta haytalık haytalık etmek hayvan hayvan bilimci hayvan bilimi hayvan gibi hayvan koklaşa koklaşa, insan konuşa konuşa hayvan kömürü hayvan varlığı hayvanat hayvanat bahçesi hayvanca hayvancağız hayvancık hayvancılık hayvanımsı hayvanî hayvaniyet hayvanlar hayvanlara hayvanlarda hayvanlardır hayvanların hayvanlaşma hayvanlaşmak hayvanlaştırma hayvanlaştırmak hayvanlık hayvanlık etmek hayvansal hayvansı haz haz almak haz duymak haz vermek haza hazâb hazakat hazakatli hazan hazandide hazar hazarca hazarî hazcı hazcılık hâzen hazf ü takdir hazfetme hazfetmek hazık hazım hazımlı hazımsız hazımsızlık hazın hazır hazır bulunmak (veya olmak) hazır çorba hazır değer hazır etmek hazır giyim hazır giyim teknikeri hazır kahve hazır kıta hazır mezarın ölüsü hazır ol hazır ol duruşu hazır olmak hazır para hazır yemek hazır yiyici hazıra dağlar dayanmaz hazıra konmak hazırcevap hazırcevaplık hazırcı hazırcılık hazırda hazırdaki hazırdan yemek hazırlama hazırlamak hazırlandığı hazırlanış hazırlanma hazırlanmak hazırlanmış hazırlatma hazırlatmak hazırlayan hazırlayıcı hazırlayış hazırlık hazırlık devresi hazırlık dönemi hazırlık görmek hazırlık sınıfı hazırlıklı hazırlıklı olmak (veya bulunmak) hazırlıksız hazırlıksız olmak (veya bulunmak) hazırlop hazırun hazif hazin hazine hazinedar hazinedarlık haziran haziran böceği haziranböceği hazire hazletmek hazmetme hazmetmek hazmolulan hazne hazret hazreti hazretleri hazza hazzetme hazzetmek hazzını çıkarmak he he demek heba heba etmek heba olmak heba olup gitmek hebenneka hebrid adaları hebridler heccav hece hece ölçüsü hece taşı hece vezni hece yutumu hececi hececilik heceleme hecelemek heceletme heceletmek heceli hecelik hecin hecl hedef hedef almak hedef kitle hedef olmak hedefi hedefleme hedeflemek hedeflenmek heder heder etmek heder olmak hedik hediye hediye etmek hediyelik hedonist hedonizm hegemonya hegit hekim hekimbaşı hekimler hekimliğin hekimlik hekimlikte hektar hektogram hektolitre hektometre hela helâ helak helâk helâk etmek helâk olmak helal helâl helâl etmek helal kazanç ile yağlı pilav yenmez helâl olsun helâl süt emmiş helâlî helâlinden helâlleşme helâlleşmek helâlli helâlliğe almak helâllik helâllik dilemek helâllik vermek helâlühoş olsun helâlzade hele hele bak hele bir hele de hele hele hele şükür! helecan helecanlanma helecanlanmak helen helenist helenistik helenizm helezon helezoni helezonî helezonlaşma helezonlaşmak helezonlu helik helikoit helikon helikopter helis helisel helke hellim helme helme dökmek helme gibi helmelenme helmelenmek helmeli helmintoloji helva helvacı helvacı kabağı helvacı kökü helvacılık helvahane helvalaşma helvalaşmak helvalık helvası helyodor helyograf helyoterapi helyum hem hem de hem de nasıl hem isa'yı hem de musa'yı memnun etmek hem kaçar hem davul çalar hem kel hem fodul hem nalına hem mıhına (vurmak) hem suçlu hem güçlü hem uyuz hem yavuz hem ziyaret hem ticaret hemame hemati hematit hematolog hematoloji hemayar hemcins hemcinslik hemdert hemen hemen hemen hemencecik hemencik hemfiil hemfikir hemhâl hemhâl olmak hemhudut hemi hemodiyaliz hemofil hemofili hemoglobin hemoroit hemoroitli hempa hemşehri hemşehrilik hemşeri hemşire hemşirelik hemşirezade hemze hemzemin hemzemin geçit hendek hendeklerden hendese hendesî hengâm hengâme hentbol hentbolcu henüz hep hep beraber hep beraber hep bir ağız olmak hep bir ağızdan hep birden hepatit hepatoloji hepçil hepimiz hepiniz heple hiç ilkesi hepsi hepsi hepsi hepten hepyek her her aşın kaşığı her biri her boyaya girip çıkmak her boyayı boyadı bir fıstıkî yeşil (mi) kaldı? her daim her dem taze (olmak) her derde deva her firavunun bir musa'sı çıkar her gördüğü sakallıyı babası sanmak her gün her gün papaz pilâv yemez her hâlde her hâlükârda her horoz kendi çöplüğünde öter her ihtimale karşı her işin (her şeyin) başı sağlık her kafadan bir ses çıkmak her koyun kendi bacağından asılır her kuşun eti yenmez her nasılsa her ne hâl ise her ne ise (veya her neyse) her ne kadar her ne pahasına olursa olsun her nedense her şeyin yenisi, dostun eskisi her tarakta bezi olmak her telden çalmak her yerdelik her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır her yiğidin gönlünde bir aslan yatar her yokuşun bir inişi, her inişin bir yokuşu vardır her zaman heralda hercai hercaî hercaî menekşe hercaîce hercaîlik hercümerç hercümerç etmek herek herekleme hereklemek hergele hergeleci hergelelik herhalde herhangi herhangi bir herhangi biri herif herifçioğlu heriflik herik herk herk etmek herke herkes herkes gider mersin'e, biz gideriz tersine herkes kaşık yapar, ama sapını ortaya (veya doğru) getiremez herkes sevdiğini öper, bayram da bahane herkesçe herkese herkese tükrüğü bal herkesin herkesin arşınına göre bez vermezler herkesin geçtiği köprüden sen de geç herkesin gönlünde bir aslan yatar herkesin tenceresi kapalı kaynar herkesin yorulduğu yere han yapılmaz herkeslik herkeste herkez hermafrodit herrü herslenmek herşey hertz herze herze yemek herzevekil hesaba almak (veya hesaba katmak) hesaba almamak (veya katmamak) hesaba çekmek hesaba dökmek hesaba gelmez hesaba katılmak (veya katılmamak) hesaba katmak hesabedilen hesabı kapamak hesabı kesmek hesabı temizlemek hesabı yok hesabına hesabına gelmek hesabını (kitabını) bilmek hesabını almak hesabını görmek hesabî hesap hesap açmak hesap cetveli hesap cüzdanı hesap çıkarmak hesap etmek hesap etmek, kitap etmek hesap görmek hesap günü hesap işi hesap kitap hesap kitap yapmak (veya etmek) hesap özeti hesap pusulası hesap sormak hesap tutmak hesap uzmanı hesap vermek (veya hesabını vermek) hesapça hesapçı hesaplama hesaplamak hesaplamak kitaplamak hesaplanış hesaplanma hesaplanmak hesaplaşma hesaplaşmak hesaplatma hesaplatmak hesaplayış hesaplı hesaplı hareket etmek hesaplı orun hesaplıca hesapsız hesapsız kitapsız hesapsızca hesapsızlık hesapta olmamak hesaptan hesaptan düşmek heterogen heterojen heterotrof heterotrofi hevân hevenk hevenkleşme hevenkleşmek heves heves etmek hevesi hevesi kalmamak hevesi kursağında (veya içinde) kalmak hevesine düşmek hevesini hevesini almak hevesini kırmak heveskâr heveskârlık heveslendirme heveslendirmek hevesleniş heveslenme heveslenmek hevesli heveslisi hevessiz hey hey gidi (hey) heyakil heyamola heyamola ile heybe heybeci heybet heybetli heybetlice heybetlilik heyecan heyecan duymak heyecan vermek heyecana düşürmek heyecana gelmek heyecana kapılmak heyecanı heyecanla heyecanlandırma heyecanlandırmak heyecanlanış heyecanlanma heyecanlanmak heyecanlı heyecanlılık heyecansız heyecansızlık heyecen heyelan heyelân heyet heyetiyle heyhat heyhat! heyhey heyheyler geçirmek heyheyleri tutmak (veya heyheyleri üstünde olmak) heykel heykel gibi heykelci heykelci kalemi heykelcilik heykeller heykelleştirme heykelleştirmek heykelli heykeltıraş heykeltıraşlık heykeltraş heyre heyula heyulâ heyulâ gibi heyya hezaren hezaren örgü hezel hezeyan hezeyan etmek hezimet hezimete uğramak hezliyat hf hg hı hıçkıra hıçkıra hıçkırarak hıçkırık hıçkırık tutmak hıçkırıklarla hıçkırış hıçkırma hıçkırmak hıçkırtma hıçkırtmak hıdiv hıdivlik hıdrellez hıfız hıfz hıfz etmek hıfza çalışmak hıfzıssıhha hıggıdık hıgııı hık hık demiş (anasının, babasının) burnundan düşmüş hık mık hık mık etmek hık tutmak hıkd hıla hıltan hıltar hımbıl hımbıllaşma hımbıllaşmak hımbıllık hımhım hımhımlık hımış hına hıncahınç hıncını çıkarmak hınç hınç (veya hıncını) almak hınçları hınçlı hınçsız hınk hınna hınzır hınzırca hınzırlaşma hınzırlaşmak hınzırlık hınzırlık etmek hır hır çıkarmak hır gür hıra hıraman hırbo hırboluk hırçık hırçın hırçınlaşma hırçınlaşmak hırçınlığı hırçınlık hırçınlık etmek (veya yapmak) hırdavat hırdavatçı hırdavatçılık hırgür hırgür çıkarmak hırıl hırıl hırıldama hırıldamak hırıldaşma hırıldaşmak hırıldayış hırıltı hırıltıcı hırıltılı hırızma hıristiyan hıristiyanlık hıristo hırka hırkalı hırkasız hırkayı başına çekmek hırlama hırlamak hırlaşma hırlaşmak hırlatma hırlatmak hırlayış hırlı hırlı mıdır, hırsız mıdır hırpalama hırpalamak hırpalanır hırpalanış hırpalanma hırpalanmak hırpalatma hırpalatmak hırpalayış hırpanî hırpanîlik hırs hırs bürümek hırsını alamamak hırsını yenmek hırsız hırsız adım hırsız anahtarı hırsız feneri hırsız gibi hırsız kelepçe hırsız yatağı hırsıza yol göstermek hırsızlama hırsızlık hırsızlık etmek (veya yapmak) hırslandırma hırslandırmak hırslanış hırslanma hırslanmak hırslı hırssız hırt hırtapoz hırtapozluk hırtı pırtı hırtlamba hırtlamba gibi giyinmek hırtlambası çıkmak hırtlık hırvat hırvatça hırvatistan hısım hısım akraba hısımlar hısımlık hışıl hışıl hışıldama hışıldamak hışıldatma hışıldatmak hışıldayarak hışıltı hışıltılı hışıltısız hışım hışımına uğramak hışımlanma hışımlanmak hışımlı hışır hışır hışır hışırdama hışırdamak hışırdatma hışırdatmak hışırdayış hışırı çıkmak hışırlık hışırtı hışırtılı hışırtısız hışlama hışlamak hıtap hıyaban hıyanet hıyanetlik hıyar hıyar akçesiyle alınan eşeğin ölümü sudan olur hıyarağa hıyarağalık hıyarağası hıyarcık hıyarcıl hıyarın önü, dutun sonu hıyarlaşma hıyarlaşmak hıyarlık hıyarlık etmek hıyarşembe hız hız almak hız vermek hızar hızarcı hızarcılık hızbilim hızı hızını alamamak hızını almak hızını kaybetmek (veya yitirmek) hızır hızır gibi yetişmek hızla hızlanamamak hızlandıran hızlandırılma hızlandırılmak hızlandırma hızlandırmak hızlanış hızlanma hızlanmak hızlı hızlı akın hızlı hızlı hızlı hücum hızlı sağanak tez geçer hızlı yaşamak hızlılık hızma hızölçer hibe hibe etmek hibeş hibrit hicap hicap duymak (veya etmek) hicaz hicazkâr hiciv hicran hicret hicret etmek hicrî hicrî takvim hicvetme hicvetmek hicviye hiç hiç bir hiç de hiç değil hiç değilse (veya hiç olmazsa) hiç kimse hiç mi hiç hiç yoktan hiçbir hiçbiri hiççi hiççilik hiçe saymak (veya hiçe indirgemek) hiçleme hiçlemek hiçleştirme hiçleştirmek hiçlik hiçten hidatit hidayet hidayete ermek hiddet hiddet etmek hiddete kapılmak hiddetlendirme hiddetlendirmek hiddetleniş hiddetlenme hiddetlenmek hiddetli hiddetsiz hiddetten kudurmak hidr-, hidro- hidra hidra- hidralar hidrasit hidratı hidratlı hidro- hidrobiyoloji hidrodinamik hidroelektrik hidroelektrik santral hidrofil hidrofobi hidrofor hidrograf hidrografi hidrojen hidrojen bombası hidrojenleme hidrojenlemek hidrojeoloji hidrojeoloji mühendisi hidrokarbon hidrokarbonat hidrokarbür hidroklorik asit hidroksil hidroksit hidrolik hidrolik-pnömatik teknisyeni hidroliz hidrolog hidroloji hidrometre hidrosefal hidrosefali hidrosfer hidrosiyanik hidroskopi hidrostatik hidroterapi hidroterapi teknikeri hidrozol hidrür higrofil higrometre higrometrik higroskop higroskopik higrostat higrotropizm hijyen hijyenik hikâye hikâye birleşik zamanı hikâye etmek hikâyeci hikayecik hikâyecik hikâyecilik hikâyeleme hikâyelemek hikayeler hikâyeler hikâyeleştirme hikâyeleştirmek hikayet hikem hikemî hikmet hikmetinden sual olunmaz hikmetler hikmetli hil'at hilâf hilâf olmasın hilâf yok hilafet hilâfet hilâfetçi hilâfetçilik hilâfıhakikat hilafsız hilâfsız hilal hilâl hilâl gibi hilâlî hilâllemek hile hile hurda bilmez hile yapmak hilebaz hileci hilecilik hileişeriye hilekar hilekâr hilekârlık hileli hileli iflâs hilesi, hurdası yok hilesiz hileyapmaz hileye hileyle hilkat hilkaten hilozoizm hilye himaye himaye etmek himaye görmek himayeci himayecilik himayesine almak himayesiz himen himmet himmet etmek himmetin var olsun himmetli hin hindi hindi gibi kabarmak hindiba hindici hindigiller hindistan hindistan cevizi hindistan ödağacı hindistan'da hindistancevizi hindolog hindoloji hindu hinduizm hinleşme hinleşmek hinlik hinoğlu hinoğluhin hint armudu hint bademi hint baklası hint bezelyesi hint biberi hint çiçeği hint darısı hint domuzu hint fıstığı hint fulü hint gergedanı hint güreşi hint hıyarı hint horozu hint hurması hint inciri hint ipeği hint irmiği hint kamışı hint kargası hint keneviri hint kertenkelesi hint kestanesi hint kirazı hint kobrası hint kumaşı hint mandası hint pamuğu hint pirinci hint safranı hint sarısı hint tavuğu hint yağı hint yağı ağacı hint-avrupa hint'ten hintçe hinterland hinterlant hinthorozu hintkamışı hintli hintyağı hiper hiperbol hiperbolik hiperboloidal hiperboloit hipermarket hipermetrop hipertansiyon hipnotizma hipnoz hipoderm hipodrom hipoglisemi hipopotam hipopotamgiller hipostaz hipotalamus hipotansiyon hipotenüs hipotetik hipotez hippi hippilik hirfet his hisâb hisar hisarbuselik hisarlar hisleniş hislenme hislenmek hislerine kapılmak hisli hislilik hisse hisse almak hisse çıkarmak hisse kapmak hisse senedi hissedar hissedâr hisseden hissedici hissedilen hissedilen;sezilen hissedilme hissedilmek hissedilmeli hissediş hisseişayia hisseişayialı hisseler hisseli hissesine hisset hissetme hissetmek hissettirme hissettirmek hissî hissikablelvuku hissini vermek hissiselim hissiyat hissiz hissizlik histerezis histeri histerik histoloji hiş hişt hit hitabe hitaben hitabet hitabı hitam hitam bulmak hitam vermek hitan hitap hitap etmek hitit hititçe hititolog hititoloji hitlercilik hiyerarşi hiyerarşik hiyeroglif hiza hizalama hizalamak hizaya gelmek hizaya getirmek hizip hizipçi hizipçilik hizipleşme hizipleşmek hizmet hizmet akdi hizmet eri hizmet etmek hizmet görmek (veya etmek) hizmet içi eğitim hizmetçi hizmetçilik hizmetçisiz hizmete girmek hizmeti dokunmak hizmetinde olmak hizmetkâr hizmetkârlık hizmetli hmong ho hobi hoca hocalık hocalık etmek hodan hodangiller hodangillerden hodbehot hodbin hodbinlik hodkâm hodkâmlık hodpesent hodpesentlik hodri hofurlanmak hohlama hohlamak hokey hokka hokka gibi hokka gibi oturmak hokkabaz hokkabazlık hokkobaz hol hol -lü holasız holding holdingleşme holdingleşmek holigan holiganlık hollanda hollândaca hollândalı holmiyum holosen holosön holotüritler homeostasis homo homo- homojen homojenleşme homojenleştirme homojenleştirmek homojenlik homolog homolog kromozom homonim homonükleer homoseksüel homoseksüellik homoteti homotetik homotopik homur homur homurdanarak homurdanış homurdanma homurdanmadan homurdanmak homurtu homurtulu homurtusuz hona honduraslı hop hop hop hop oturup hop kalkmak hoparlör hoparlörlü hoparlörsüz hoplama hoplamak hoplatılma hoplatılmak hoplatış hoplatma hoplatmak hoplaya zıplaya hoplayış hoppa hoppaca hoppadak hoppala hoppala bebek hoppalık hoppalık etmek hoptek hopurdatma hopurdatmak hor hor bakmak (veya görmek) hor görmek hor kullanmak hor tutmak hora hora geçmek hora tepmek horanta horasan horasanî horasanlı horgörülen horhor horlama horlamak horlanış horlanma horlanmak horlayış horluk hormon hornblent horon horon tepmek horona kalkan silkelenir horoz horoz ağırlık horoz akıllı horoz dövüşü horoz evlenir, tavuk tellenir horoz fasulyesi horoz gibi horoz ibiği horoz kafalı horoz karası horoz mantarı horoz ölür, gözü çöplükte kalır horoz siklet horoz şekeri horoz vakti horozayağı horozbina horozbinagiller horozbinagillerden horozcuk horozcuk otu horozdan kaçmak horozgözü horozibiğigiller horozlanış horozlanma horozlanmak horozlar ötmek horozlaşma horozlaşmak horozsu horozu çok olan köyde sabah geç olur horozumsu horst hortikültör hortlak hortlama hortlamak hortlatma hortlatmak hortum hortum gibi hortum sıkmak hortumlu hortumlu böcekler hortumlular horul horul horuldama horuldamak horuldayış horultu hostes hosteslik hoş hoş bulduk hoş bulmak hoş geldiniz hoş görmek (veya karşılamak) hoş tutmak hoşa hoşa gitmek hoşaf hoşaf gibi hoşafın yağı kesilmek hoşafına gitmek hoşaflık hoşbeş hoşbeş etmek hoşça hoşça kal (veya kalın) hoşgörme hoşgörmek hoşgörmemek hoşgörü hoşgörücü hoşgörülü hoşgörülük hoşgörünmek hoşgörürlük hoşgörüsüz hoşgörüsüzlük hoşhoş hoşkarşılanmamak hoşkuran hoşlanan hoşlandığı hoşlanılmayan hoşlanış hoşlanma hoşlanmacılık hoşlanmak hoşlanmamak hoşlaşma hoşlaşmak hoşlaştırma hoşlaştırmak hoşluk hoşluluk hoşmeşreb hoşnut hoşnut etmek hoşnut olmak hoşnutluk hoşnutluk getirmek hoşnutsuz hoşnutsuzluğunu hoşnutsuzluk hoşnutsuzluk getirmek hoşsohbet hoşşik hoşt hoşt hoşt hoşuna gitmek hoşur hot zot hotanto hotoz hotozlu hotum hovarda hovardaca hovardalaşma hovardalaşmak hovardalık hovardalık etmek hoyrat hoyratça hoyratlık hoyratlık etmek hoyraz hoyuk hozalma hozalmak hozan hödük hödükçe hödükleşme hödükleşmek hödüklük hödüklük etmek hökelek höl höllük höpürdetme höpürdetmek höpürtü höpürtülü hörgüç hörgüçlü höst höşmerim höt höt demek höykürme höykürmek höyük hristiyan hristiyanlarda hristiyanların hristiyanlaşma hristiyanlaşmak hristiyanlaştırma hristiyanlaştırmak hristiyanlık hristo hristo teyeli hs hu hu çekmek (veya demek) hububat huda hudayinabit hudut hudut boyu hudut dışı hudut dışı etmek hudutlandırma hudutlandırmak hudutlu hudutsuz huffâş hufre huğ hukşat hukuk hukuk sekreteri hukukçu hukukçuların hukukçuluk hukuken hukuki hukukî hukukî metroloji hukuklu hukuksal hukuksuzluk hulasa hulâsa hulâsa etmek hulâsaten huligan hulliyat hulûl hulûl etmek hulûs hulûs çakmak hulûskâr hulûskârlık hulya hulyalaşma hulyalaşmak hulyalaştırma hulyalaştırmak hulyalı hulyaya dalmak humanizma humar humbara humbara ocağı humbaracı humbarahane humma hummalı humor humus hun hunhar hunharca hunharlık huni hunnak hunriz hunu hura hurafe hurç hurda hurdacı hurdacılık hurdahaş hurdahaş etmek hurdahaş olmak hurdalık hurdası çıkmak hurdaya çevirmek huri huri gibi hurma hurma ağacı hurma tatlısı hurmagillerden hurmalık hurra huruç hurufat hurufî hurufîlik huruşan husuf husul husul bulmak husumet husumet beslemek husumetkâr husus hususî hususiyet hususiyetle hususuyla husye huş huşkî huşu huşunet hutbe hûtun hutut huy huy canın altındadır huy edinmek huylandırma huylandırmak huylanış huylanma huylanmak huylar huylu huysuz huysuzca huysuzlanış huysuzlanma huysuzlanmak huysuzlaşma huysuzlaşmak huysuzlaştırma huysuzlaştırmak huysuzluğu huysuzluk huysuzluk etmek huyu huyuna suyu suyuna (uygun) huyuna suyuna gitmek huyunu huzme huzmeli huzur huzur evi huzur hakkı huzur vermek huzura huzurevi huzurla huzurlu huzursuz huzursuzca huzursuzluk huzuru huzurunda huzurunu kaçırmak hüccet hücre hücre bilimi hücre yutarlığı hücreler arası hücrelerin hücreyutarlığı hücum hücum etmek hücum oyuncusu hücuma kalkmak hücumbot hücumcu hüda hüdâ hükme varmak hükmeden hükmedercesine hükmedici hükmen hükmetme hükmetmek hükmî hükmi şahıs hükmî şahsiyet hükmolunma hükmolunmak hükmü geçmek (veya hüküm yürütmek) hükmü olmak (veya olmamak) hükmü parasına geçmek hükmü var (veya yok) hükmünde hükmünde olmak hükûmet hükûmet darbesi hükûmet erkânı hükûmet etmek hükûmet gibi hükûmet kapısı hükûmet konağı hükûmet kurmak hükûmet merkezi hükûmet sürmek hükûmeti devirmek hükûmeti kurmak hükûmetin hüküm hüküm giymek hüküm sürmek hüküm vermek hüküm yemek hükümdar hükümdara hükümdarca hükümdarın hükümdarlar hükümdarların hükümdarlık hükümet hükümferma hükümler hükümlü hükümlülük hükümran hükümranlık hükümsüz hükümsüz kılmak hükümsüzlük hülasa hülâsa hülasaten hülle hülleci hülya hümanist hümanistleşme hümanistleşmek hümanite hümanizm hümanizma hümayun hümermek hüner hüner göstermek hünerli hünersiz hüngür hüngür hüngürdeme hüngürdemek hüngürtü hünkâr hünkârbeğendi hünnap hünnapgiller hünnapgillerden hünsa hür hür teşebbüs hürle hürlük hürmet hürmet etmek hürmeten hürmetkar hürmetkâr hürmetkârane hürmetli hürmetlice hürmetsiz hürmetsizlik hürmette kusur etmek hürriyet hürriyetçi hürriyetçilik hürriyeti seçmek hürriyetperver hürriyetsiz hürriyetsizlik hürya hürya etmek hüryemez hüseynî hüsnü kabul göstermek hüsnühâl hüsnühâl kâğıdı hüsnühat hüsnükabul hüsnükuruntu hüsnüniyet hüsnüniyetle hüsnütelâkki hüsnüteveccüh hüsnüyusuf hüsran hüsrana uğramak hüsrevane hüsün hüt hüthüt hüve hüvelbaki hüveyda hüviyet hüviyet cüzdanı hüzme hüznü hüzün hüzün çökmek (veya içine bir hüzün çökmek) hüzüne kapılmak hüzünlendirme hüzünlendirmek hüzünleniş hüzünlenme hüzünlenmek hüzünlü hüzünsüz hüzünsüzlük hüzüntülü hüzzam hüzzam beşlisi hypericum hypermètre hypnagogic hysteria hz ı ı, ı ıbadet ıbis ıblık ıcığı cıcığı ıcığını cıcığını çıkarmak ıcığını cıcığını sormak ıçbükey ıçermek ıçinde ıçindekiler ıçinden ıçine ıçli ıçten ıdadî ıdare ıdareli ıddianame ıdiomorphe ıdukkut ıffetli ıffetsiz ıguana ığıl ığıl ığıl ığnelemek ığneyi ığralamak ığrenç ığrenmiş ığrıp ığrıp çekmek ığrıp çevirmek ığrıp kayığı ığşalamak ıh ıhı ıhlama ıhlamak ıhlamur ıhlamurgiller ıhlamurgillerden ıhma ıhmak ıhracat ıhtırılma ıhtırılmak ıhtırma ıhtırmak ıı ııı ıkıl ıkıl ıkına sıkına ıkına tıkına ıkındırma ıkındırmak ıkınıp sıkınmak ıkınma ıkınmak ıkıntı ıki ıkici ıkircik ıklama ıklamak ıklaya sıklaya ıklığ ıklım tıklım ıl ılaç ılâç ılâçsız ılâhî ılâhiyat ıldız ıle ılenmek ıleride ılerlemek ılerlemiş ılgama ılgamak ılgar ılgar etmek ılgarcı ılgarlama ılgarlamak ılgaz ılgım ılgım salgım ılgın ılgıncar ılgıngiller ılgıngillerden ılgıt ılgıt ılgi ılgilendirici ılgilendirmek ılgilenmek ılgili ılgiliye ılgisi ılgisiz ılgisizlik ılgiyi ılı ılıca ılıcak ılık ılık ılık ılıkça ılıklaşma ılıklaşmak ılıklaştırma ılıklaştırmak ılıklık ılım ılıma ılımak ılıman ılımanlık ılımlı ılımlılık ılın ılıncık ılındırma ılındırmak ılınlama ılınma ılınmak ılıştırma ılıştırmak ılıtma ılıtmak ılişki ıliştirilmiş ılk ılke ılkeli ılkı ılle ıltar ıltifat ıltihaplanmada ımdat ımızganma ımızganmak ımleç ımlık ımrenmek ımtiyazlı ın ınancılık ınanç ınançlı ınanmak ınanmış ınat ınatçı ınayet ıncalız ınce ıncelemek ınceleyici ıncelikle ıncinmek ınciten ındirimli ındirimsiz ınek ınen ıngin ınilti ıniş ınlemek ınleyen ınleyici ınmeli ınsana ınsanı ınsanın ınsanları ınsanlığına ınsansever ıpekli ıpekten ıpıl ıpıl ıpıslak ıpıssız ıplik ıpsiler ır ıra ırade ıradesiz ıradıyo ırahat ırak ırakça ırakgörür ırakı ıraklaşma ıraklaşmak ıraklı ıraklık ıraksak ıraksak mercek ıraksama ıraksamak ıraksınma ıraksınmak ıralama ıralamak ırama ıramak ıramatlık ıramık ırat ırfan ırgalama ırgalamak ırgalanma ırgalanmak ırgama ırgamak ırganma ırganmak ırgat ırgat gibi çalışmak ırgat pazarına döndürmek ırgatbaşı ırgatlık ırıp ıri ırileşmek ırinlendirmek ıriölçekte ırk ırk ayrımı ırk bilimi ırk birliği ırkçı ırkçılığa ırkçılık ırki ırkî ırkiyat ırksal ırktaş ırlamak ırmağı ırmağın ırmak ırmak roman ırmaklarda ırmaklaşma ırmaklaşmak ırmızan ırsî ırz ırz düşmanı ırz ehli ırzına geçmek ırzını bozmak ırzsız ıs ısfahan ıshalli ısı ısı aktarımı ısı cam ısı dam ısı iletimi ısı kuşak ısı ölçümü ısı yayımı ısı yuvarı ısıalan ısıcak ısıdam ısıdenetir ısıl ısıl erke ısıldevimbilim ısıldevimbilimde ısılkesim ısılkimya ısılpil ısın ısınamamak ısındırma ısındırmak ısının ısınış ısınma ısınma ısısı ısınma koşusu ısınmak ısınması ısıot ısıölçer ısıracak it dişini göstermez ısıran ısırgan ısırgangiller ısırgangillerden ısırgın ısırıcı ısırık ısırılma ısırılmak ısırımlık ısırma ısırmak ısırtma ısırtmak ısısavar ısısı ısıtaç ısıtaççı ısıtıcı ısıtılma ısıtılmak ısıtıp ısıtıp önüne koymak ısıtış ısıtma ısıtmaç ısıtmak ısıveren ısıyayar ısim ıska ıska geçilmek ıska geçmek ıskaça ıskala ıskala yapmak ıskalama ıskalamak ıskara ıskaralık ıskarça ıskarmoz ıskarpelâ ıskarta ıskartaya çıkarmak (veya ayırmak) ıskartaya çıkmak ıskat ıskatçı ıskonta ıskonto ıskonto etmek ıskontolu ıskontosuz ıskota ıskotaların ıskuna ıslah ıslah etmek ıslah evi ıslah olmak ıslah olmaz ıslahat ıslahatçı ıslahatçılık ıslahevi ıslahhane ıslak ıslak karga ıslak sıçan ıslak zemin ıslaklığını ıslaklık ıslama ıslamak ıslanış ıslanma ıslanmak ıslatıcı ıslatılma ıslatılmak ıslatış ıslatkı ıslatma ıslatma suyu ıslatmak ıslık ıslık çalmak ıslıklama ıslıklamak ıslıklanış ıslıklanma ıslıklanmak ıslıklı ıslıklı ünsüz ısmarıç ısmarlama ısmarlama hac, hac olmaz ısmarlamak ısmarlanma ısmarlanmak ısmarlatma ısmarlatmak ısmılak ısot ıspanak ıspanakgiller ıspanakgillerden ıspanaklar ıspanaklı ıspanaklı börek ıspanaklı yumurta ısparmaça ısparta gülü ısparta halısı ıspatula ıspavli ıspazmoz ıspazmoza tutulmak ıspinozgillerden ıspiyon ısrar ısrar etmek ısrarcı ısrarla ısrarlı ıssı ıssız ıssız kalmak ıssızlaşma ıssızlaşmak ıssızlık ıssızlık çökmek ıstaka ıstakoz ıstakoz ağı ıstakoz gibi ıstakoz gibi kızarmak ıstakoz gibi olmak ıstakozlar ıstakozlardan ıstakozluk ıstampa ıstampa resim ıstampacı ıstampacılık ıstampalama ıstampalamak ıstanbulin ıstanpa ıstar ıstasyon ıstavroz ısteği ısteklendirme ısteklendirmek ısteklerini ısteksiz ısteksizlik ıstemesine ıstemeyerek ıstenççilik ıstenilen ıstenileni ıstenilmek ısteyerek ıstıfa ıstıfıl olmak ıstılah ıstılah paralamak ıstırap ıstırap çekmek ıstıraplı ıstırapsız ıstırar ıstırarî ıstirahat ıstiridye ıstisnasız ış ışaret ışaretlenmiş ışçi ışçinin ışemek ışgüzar ışığa doğrulum ışığa göçüm ışığı ışığı altında ışığın ışığını akşamdan önce yakan sabaha çırasında yağ bulamaz ışık ışık akısı ışık aylası ışık aynası ışık bacası ışık çanağı ışık eğrisi ışık göçüm ışık gölge ışık hızı ışık ışını ışık korkusu ışık küre ışık ölçümü ışık tutmak ışık yılı ışık yuvarı ışıkçı ışıkçılık ışıkgözü ışıkkesen ışıkla ışıklama ışıklandıran ışıklandırılma ışıklandırılmak ışıklandırılmış ışıklandırma ışıklandırmak ışıklanma ışıklanmak ışıklı ışıklılık ışıkölçer ışıközü ışıksız ışıksızlık ışıl ışıl ışıl ışıl ışıl bakmak ışıl küf ışıl küfler ışıl küflüce ışılak ışılama ışılamak ışılatma ışılatmak ışılbireşim ışıldak ışıldama ışıldamak ışıldatma ışıldatmak ışıldayan ışılkesim ışıltı ışıltılı ışıma ışımak ışın ışın bilimci ışın bilimi ışın etkin ışın etkinlik ışıncık ışınetki ışınetkin ışınetkinlik ışınım ışınım akısı ışınım alıcısı ışınım basıncı ışınım dengesi ışınım kimyası ışınımölçer ışınır ışınırlık ışınkıvıl etki ışınlama ışınlamak ışınlandırma ışınlandırmak ışınlanma ışınlanmak ışınların ışınlayıcı ışınlı ışınlılar ışınölçer ışınsal ışıntı ışıntı lâmbası ışıtan ışıtım ışıtma ışıtmak ışıyan ışi ışin ışitilmiş ışitken ışitme ışkı ışkın ışkırlak ışlemez ışler ışsiz ıştahlı ıştır ıterek ıthalât ıtır ıtır çiçeği ıtır yaprağı ıtırlı ıtibarı ıtibarsız ıtlak ıtlak olunmak ıtlak üzre ıtlenmek ıtmek ıtnab-ı makbul ıtnap ıtrah ıtrah etmek ıtrışahî ıtrî ıtriyat ıtriyatçı ıtriyatçılık ıttıla ıttırat ıvaz ıvecen ıvedi ıvedilikle ıvır zıvır ıx ıy ıydiye ıyi ıyice ıyileşmek ıyileşmez ıyileştirilemeyen ıyileştirme ıyileştirmek ıyilik ıyon ıyonlaşma ıyy ız ızbandut ızbandut gibi ızci ızgara ızgara demiri ızgara köfte ızgara köftecisi ızgara parmaklığı ızgara yatağı ızgaralı ızgaralık ızgarasız ızgın ızin ızleyen ızmarit ızmaritgillerden ızometri ızrar ıztırap ıztırar i i, i iade iade edilmek iade etmek iadeiziyaret iadeli iadeli taahhütlü iaks iane iare iaşe iaşe etmek iaşe ve ibate ib'ad ib'as ibad ibâdat ibadet ibâdet ibadet de gizli, kabahat de ibadet etmek ibadetgâh ibadethane ibadetler ibadullah ibahî ibare ibaret ibaret olmak (veya kalmak) ibate ibâte ibate etmek ibcal ibda ibdaî ibdakâr ibham ibibik ibibullah sivri külah ibik ibikli ibiksi ibis ibiş ibiş gibi ibka iblâ iblâğ iblâğ etmek iblis iblisane iblisçe iblisçilik iblisçilik etmek ibne ibnelik ibra ibra edilmek ibra etmek ibraname ibranca ibranî ibranîce ibraz ibraz etmek ibre ibret ibret almak ibret olmak ibretamiz ibreten ibretiâlem ibretiâlem için ibretin kudreti ibretlik ibrik ibrikçi ibriktar ibriktar usta ibrişim ibrişim kurdu ibtidâda ibzal ibzal etmek icabet icabet etmek icabına bakmak icabında icap icap etmek icap ettirmek icapçı icar icara vermek icat icat çıkarmak icat etmek icatçı icaz icazet icazet almak icazetname icbar icbar etmek iccas iciği ciciği icma icmal icmal etmek icra icra etmek icra ve iflâs hukuku icra vekili icraat icraata geçmek icraatçı icracı icraya vermek ictinâb iç iç açıcı iç açmak iç ağa iç asalak iç bağlamak iç bakla iç barış iç başkalaşım iç bellek iç bölge iç bulantısı iç bükün iç cep iç cümle iç çamaşırı iç çekmek iç çokgen iç denge iç deniz iç deri iç dil iç donu iç dünya iç ek iç etmek iç evlilik iç geçirmek iç gezegen iç gıcıklamak iç göbek iç güvey iç güveyi iç güveyi girmek iç güveyinden hâllice iç güveylik iç güveysi iç harp iç hastalıkları iç hastalıkları uzmanı iç hat iç ısıtıcı iç içe iç işleri iç kapak iç kavuz iç kulak iç kuyu iç lâstik iç merkez iç mimar iç mimarî iç mimarlık iç odun iç oğlanı iç pazar iç pilâv iç plâzma iç politika iç salgı iç salgı bezi iç salgı bilimi iç savaş iç ses iç ses düşmesi iç su iç sular iç sürme iç ters açı iç tezyinat dekoratörü iç turizm iç tutmak iç tutmak (veya iç bağlamak) iç tümce iç türeme iç tüzük iç yarıçap iç yüz iç zar içavlu içbükey iççevre içe bakış içe dönük içe dönüklük içe kapanık içe kapanıklık içe yöneliklik içeceği içeceğim içecek içecek suyu olmak içecekler içeri içeri düşmek içeri girmek içeride olmak içeriden içeriden evlenmek içeriğinin içerik içerikli içerisi içeriye atmak (almak veya tıkamak) içeriye dalmak içeriye düşmek içerlek içerleme içerlemek içerleyiş içerme içermek içetek içgörü içgörür içgüç içgüdü içgüdülü içgüdüsel içgüveyi içgüveysi içi içi (veya midesi) kazınmak (veya kıyılmak) içi açılmak içi alaylı, dışı kalaylı içi almamak içi bayılmak içi beni yakar, dışı eli (veya seni) yakar içi bulanmak içi burkulmak (veya içi sızlanmak) içi cız etmek içi çekmek içi çıfıt çarşısı içi dar içi daralmak içi dayanmamak içi dışı bir içi dışına çıkmak içi erimek içi ezilmek içi geçmek içi geniş içi gitmek içi götürmemek içi hop etmek içi ısınmak içi içine geçmek içi içine sığmamak içi içini yemek içi kabul etmemek içi kalkmak (veya kabarmak) içi kan ağlamak içi kapanmak içi kararmak içi paralanmak (veya parçalanmak) içi pır pır etmek içi rahat etmek içi sıkılmak içi sızlamak içi sürmek içi tez içi titremek (veya titrememek) içi vık vık (fık fık veya pır pır) etmek içi vık vık etmek içi yağ bağlamak içi yanmak içici içicilik içildikten içilebilen içiliş içilme içilmek içim içimli içimlik için için için için için gülmek (veya gülümsemek) için için kaynamak için için yanmak içinde içinde duymak içinde kaybolmak içinde yüzmek içindekiler içinden içinden bir şeyler kopmak içinden çıkmak içinden geçirmek içinden geçmek içinden gelmek (veya gelmemek) içinden gülmek içinden kan gitmek içinden konuşmak (veya demek) içinden okumak içinden pazarlıklı (veya içten pazarlıklı) içinden yanmak içine içine almak içine ateş atmak içine ateş düşmek içine atmak içine baygınlıklar çökmek içine çekilmek içine çekmek içine dert olmak içine doğmak içine dokunmak içine etmek içine hüzün çökmek içine işlemek içine kapanmak (veya içine çekilmek) içine kurt düşmek içine oturmak içine sıçmak içine sinmek (veya sinmemek) içine sokacağı gelmek içine tükürmek içini açmak içini bayıltmak (veya kıymak) içini boşaltmak içini çekmek (iç çekmek veya iç geçirmek) içini çürütmek içini dökmek içini ezmek içini karartmak içini kemirmek içini kurt yemek (veya kemirmek) içini okumak içini parçalamak (veya parça parça etmek) içini sarmak içini sıkmak içini yakmak içini yemek içinin (veya yüreğinin) yağı erimek içinin ateşi küllenmek içirik içirilme içirilmek içirip içiriş içirme içirmek içirtme içirtmek içiş içişleri içit içitim içitme içitmek içken içki içki âlemi içki masası içki psikozu içki sefası içki sofrası içkici içkicilik içkiler içkili içkin içkinlik içkisiz içkiyi bırakmak içküme içlem içlendirme içlendirmek içlene içlene içleniş içlenme içlenmek içler (veya yürekler) acısı içler acısı içli içli dışlı içli dışlı olmak içli dışlılık içli köfte içlik içlilik içme içme suyu içmece içmeden içmek içmekten içmeler içre içrek içsel içsiz içsürdürücü içteki içten içten evlilik içten içe içten pazarlıklı içtenlik içtenlikle içtenlikli içtenliksiz içtenliksizlik içtensiz içtensizlik içtepi içtihat içtikleri su ayrı gitmemek içtim içtima içtima etmek içtimaî içtimaiyat içtimaiyatçı içtime içtinab içtinap içtinap etmek içyağı içyapışkanlık içyüz içyüzü idadî idadiye idam idam cezası idam etmek idam sehpası idame idame etmek idamlık idare idare etmek idare hukuku idare kandili idare lambası idare lâmbası idarece idareci idarecilik idarehane idareimaslahat idareimaslahat etmek idareimaslahat politikası idareimaslahatçı idareli idaresini bilmek idaresiz idaresizlik idareten idari idarî idbar iddia iddia etmek iddiacı iddiacılık iddialaşma iddialaşmak iddialı iddianame iddiası iddiasını iddiasının iddiasız iddiasızlık iddiaya tutuşmak ide idea ideal idealist idealistlik idealizasyon idealize idealize etmek idealizm ideallerini idealleştirme idealleştirmek idealsiz idefiks identik ideografi ideografik ideolog ideologlar ideoloji ideolojik ideolojinin idikut idil idiopati idiş idman idman yapmak idmancı idmanlı idmansız idmansızlık idrak idrak etmek idrak-i dakik idraksiz idraksizlik idrar idrar zoru idris ağacı idris otu ifa ifa etmek ifade ifade etmek ifade vermek ifadelendirme ifadelendirmek ifadesi alınmak ifadesini almak iffet iffetli iffetsiz iffetsizlik ifham ifil ifil ifildeme ifildemek iflâh iflâh etmek iflâh olmak iflâh olmamak iflâhı kesilmek iflâhını kesmek iflas iflâs iflâs anlaşması iflas bayrağını çekmek iflâs bayrağını çekmek (veya borusunu çalmak) iflâs davası iflâs etmek iflâs masası iflasa ifna ifna etmek ifrağ ifrat ifrat derecede ifrat tefrit ifrat tefritte kalmak (veya bulunmak) ifrata kaçmak ifrata vardırmak ifraz ifraz etmek ifrazat ifrit ifrit kesilmek (veya olmak) ifritleşme ifritleşmek ifsat ifşa ifşa etmek ifşaat ifta iftar iftar etmek iftar sofrası iftar tabağı iftar topu iftar vakti iftar yemeği iftar zamanı iftariye iftariyelik iftarlık iftihar iftihar etmek iftihar listesi iftihara geçmek iftira iftira etmek (veya atmak) iftiracı iftiracılık iftiraya uğramak iglo iglu igtirâr iguana iguanagiller iguanagillerden iğ iğ ağacı iğ iplik iğ yağı iğbirar iğci iğde iğdegiller iğdemir iğdir iğdiş iğdiş etmek iğdişetmek iğfal iğfal etmek iğlik iğmek iğne iğne ardı iğne atsan yere düşmez iğne deliği iğne deliği gibi iğne deliğinden hindistan'ı seyretmek iğne deliğine girmek iğne ile kuyu kazmak iğne ipliğe dönmek iğne oyası iğne üstünde oturmak iğne yapmak (veya vurmak) iğne yaprak iğne yapraklılar iğne yastığı iğne yurdu iğne yutmuş ite (veya maymuna dönmek) iğneci iğnecik iğnecilik iğneden ipliğe kadar iğnedenlik iğneleme iğnelemek iğnelenme iğnelenmek iğnelenmiş iğneleyici iğneleyiş iğneli iğneli fıçı iğneli söz iğnelik iğneyi iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batırmak iğrenç iğrençlik iğrendirici iğrendirme iğrendirmek iğrenerek iğrengen iğrengenlik iğrenilme iğrenilmek iğreniş iğrenme iğrenmek iğrenmiş iğrenti iğreti iğretileme iğretilik iğri iğrilik iğrilmek iğritilik iğritmek iğtinam iğtiyar iha ihada ihale ihale etmek ihaleye çıkarılmak iham ihanet ihanet etmek ihanete uğramak ihata ihata etmek ihatalı ihbar ihbar etmek ihbar tazminatı ihbarcı ihbarcılık ihbariye ihbarlama ihbarlamak ihbarlı ihbarname ihdas ihdas etmek ihlâl ihlal etmek ihlâl etmek ihlâs ihlâslı ihmal ihmal edilmek ihmal etmek ihmalci ihmalcilik ihmalkâr ihmalkârlık ihnaklama ihracat ihracatçı ihracatçılık ihraç ihraç edilmek ihraç etmek ihraççı ihram ihrama girmek ihramdan çıkmak ihraz ihraz etmek (veya eylemek) ihsan ihsan etmek (veya buyurmak) ihsanıhümayun ihsas ihsas etmek iht ihtar ihtar etmek ihtarname ihtida ihtifal ihtikar ihtikâr ihtilâç ihtilâç etmek ihtilaf ihtilâf ihtilâfa düşmek ihtilal ihtilâl ihtilâlci ihtilâlcilik ihtilâm ihtilâs ihtilât ihtilât etmek (veya yapmak) ihtimal ihtimal ki ihtimal vermemek ihtimalî ihtimaliyet hesabı ihtimaller hesabı ihtimalli ihtimam ihtimam etmek (veya göstermek) ihtimam göstermek ihtira ihtira beratı ihtirâk ihtiram ihtiram birliği ihtiram duruşu ihtiram kıt'ası ihtiras ihtiraslı ihtirassız ihtiraz ihtisap ihtisar ihtisaren ihtisas ihtisas yapmak ihtisaslaşma ihtisaslaşmak ihtişam ihtişamlı ihtiva ihtiva etmek ihtiyaca cevap vermek ihtiyacı olmak ihtiyaç ihtiyaç duymak ihtiyaçları ihtiyâl ihtiyar ihtiyar etmek ihtiyar heyeti ihtiyar meclisi ihtiyar olmak ihtiyarcık ihtiyari ihtiyarî ihtiyarlama ihtiyarlamak ihtiyarlatma ihtiyarlatmak ihtiyarlayış ihtiyarlık ihtiyarlık sigortası ihtiyarsız ihtiyat ihtiyat akçesi ihtiyat kaydı ile ihtiyaten ihtiyatî ihtiyatî tedbir ihtiyatkar ihtiyatkâr ihtiyatkârlık ihtiyatlı ihtiyatlı bulunmak ihtiyatlı davranmak ihtiyatlı olmak ihtiyatsız ihtiyatsızlık ihtiyatsızlık etmek ihtizaz ihvan ihya ihya etmek ihya olmak ihzar ihzarî iıenmek iik ika ika etmek ikab ikame ikame etmek ikame mallar ikamet ikamet etmek ikamete memur edilmek ikametgâh ikametgâh ilmühaberi ikametgâh kâğıdı ikaz ikaz etmek ikbağı ikbal ikbal düşkünlüğü ikbal düşkünü ikbali sönmek ikbalperest ikbalperestlik ikdam ikdar ikebana iken iki iki ahbap çavuş iki anlamlı iki anlamlılık iki arada bir derede (kalmak) iki arada kalmak iki ateş arasında (kalmak) iki ayağını bir pabuca sokmak iki ayaklı iki ayaklılık iki başlı iki başlılık iki baştan olmak iki bir iki buçukluk iki büklüm iki büklüm olmak iki cambaz bir ipte oynamaz iki cami arasında kalmış beynamaz (veya bînamaz) iki canlı iki canlılık iki cihan iki cihanda iki cinslikli iki çenekliler iki çenetli iki çenetliler iki çıplak bir hamama yakışır iki çift lâf (lâkırdı veya söz) etmek iki çifte iki dilli iki dillilik iki dinle bir söyle iki dirhem bir çekirdek iki düzlemli iki el bir baş için iki eli (birinin) yakasında olmak iki eli böğründe kalmak iki eli kanda (veya kızıl kanda) olsa iki eli şakaklarında düşünmek iki eli yanına gelmek iki eşeyli iki evcikli iki fazlı iki geçeli iki gönül bir olunca samanlık seyran olur iki gözü iki çeşme ağlamak iki gözüm (iki gözümün nuru) iki hırtı, bir pırtı iki kanatlılar iki kaptan bir gemiyi batırır iki karılı bitten, iki analı sütten ölür iki karpuzu bir koltuğa sığdırmak iki kat olmak iki katlı iki kere iki dört eder iki kişi başında fes yok derse başını yokla iki kulak bir dil için iki lâfı bir araya getirememek iki lâkırdı etmek iki lâkırdıyı bir araya getirmek iki nokta iki ön dişliler iki paralık iki paralık etmek iki paralık olmak iki parmaklı iki rahmetten (veya iyilikten) biri iki satır lâf etmek (veya konuşmak) iki seksen uzanmak iki söz bir pazar iki sözü (veya lâkırdıyı) bir araya getirememek iki şekilli iki şıktan biri iki tek iki tek atmak iki telli iki terimli iki ucu boklu değnek iki ucunu bir araya getirememek iki yakası bir araya gelmemek iki yakasını bir araya getirmek iki yaşayışlı iki yüzlü ikibiçimlilik ikici ikicilik ikiçenekli ikiçenekliler ikiçeneklilerden ikide bir ikide bir (veya ikide birde) ikidebir ikievcikli ikil ikilem ikileme ikilemek ikilenme ikilenmek ikileşme ikileşmek ikiletme ikiletmek ikili ikili çatı ikili kök ikili oynamak ikili önekler ikili ünlü ikili yatak ikilik ikinci ikinci çağ ikinci el ikinci ferik ikinci gelmek ikinci yarı ikinci zaman ikinci zar ikincil ikincil grup ikincilik ikindi ikindi ezanı ikindi namazı ikindi vakti ikindi zamanı ikindiden sonra dükkân açmak ikindiüstü ikindiüzeri ikindiyin ikircik ikirciklenme ikirciklenmek ikircikli ikirciklik ikircil ikircim ikircimli ikircimlik ikisi bir kapıya çıkmak ikisini bir kazana koysalar kaynamazlar ikişer ikişer ikişer ikişer olmak ikiyüzlü ikiyüzlülük ikiyüzlülükle ikiz ikiz anlam ikiz anlamlı ikiz doğurmak ikiz ünlü ikiz ünsüz ikizkenar ikizkenar üçgen ikizkenar yamuk ikizleme ikizler ikizleşme ikizli ikizlilik ikizuç iklim iklim bilimci iklim bilimi iklimleme iklimleme cihazı iklimler ikmal ikmal etmek ikmal imtihanı ikmale bırakmak ikmale kalmak ikna ikna etmek ikna olmak ikon ikona ikonografi ikrah ikrah etmek ikrah getirmek ikrahlık ikram ikram etmek ikram görmek ikramcı ikramiye ikramiyeli ikrar ikrar etmek ikrar vermek ikraz ikraz etmek iksir ikter iktibas iktibas etmek iktidar iktidardan düşmek iktidarsız iktidarsızlar iktidarsızlaşma iktidarsızlaşmak iktidarsızlık iktifa iktifa etmek iktiran iktiran etmek iktisad iktisaden iktisadî iktisadiyat iktisap iktisap etmek iktisat iktisat etmek iktisat etmek (veya yapmak) iktisatçı iktisatçılık iktisatlı iktisatsız iktiza iktiza etmek il ilâ ilaç ilâç ilâç için ... yok ... ilâç yapmak (veya hazırlamak) ilâç yazmak ilâçlama ilâçlamak ilâçlanış ilaçlanma ilâçlanmak ilâçlanmamış ilâçlanmış ilâçlara ilâçlı ilâçlık ilâçsız ilâçsızlık ilah ilâh ilâh gibi ilahe ilâhe ilahi ilahî ilâhi ilâhî ilâhî kitap ilahiler ilahiyat ilâhiyat ilahiyatçı ilâhiyatçı ilâhlaşma ilâhlaşmak ilâhlaştırma ilâhlaştırmak ilâm ilâm almak ilâm etmek ilâmaşallah ilan ilân ilan etmek ilân etmek ilân tahtası ilân vermek ilâncılık ilânen ilânıaşk ilânıaşk etmek ilânihaye ilârya ilâve ilâve etmek ilaveli ilâveli ilâvesi ilâveten ilbay ilca ilca etmek ilçe ilçe belediyesi ilçebay ilçelerin ildeş ile ilelebet ilen ilenç ileniş ilenme ilenmek iler tutar yeri olmamak (veya kalmamak) ilerde ileri ileri (veya öne) sürmek ileri almak ileri atılmak (veya çıkmak) ileri geçmek ileri gelenler ileri gelmek ileri geri ileri geri etmemek ileri geri konuşmak (lâflar etmek veya söylemek) ileri geri söz (etmek veya söylemek) ileri gitmek (veya varmak) ileri görüş ileri görüşlü ileri götürmek ileri sürmek ileri uç ileri uç oyuncusu ilerici ilericilik ileride ilerisi ilerisine gitmek ilerisini gerisini hesaplamamak (veya düşünmemek) ileriyi görmek ilerlek ilerleme ilerlemek ilerlemeye ilerlemiş ilerletme ilerletmek ilerleyen ilerleyici ilerleyici benzeşme ilerleyiş ileteç ileti iletici iletilen iletiliş iletilme iletilmek iletim iletiş iletişim iletişim ağı iletişim araçları iletişim merkezi iletişim ortamı iletişme iletişmek iletken iletken damarlar iletkenlik iletki iletme iletmek iletmez ilga ilga etmek ilgeç ilgeçli ilgeçli tümleç ilgi ilgi alanı ilgi çekici ilgi çekmek (toplamak veya uyandırmak) ilgi duymak ilgi eki ilgi görmek ilgi göstermek ilgi toplamak ilgileme ilgilemek ilgilendiren ilgilendirici ilgilendiriş ilgilendirme ilgilendirmek ilgilenilen ilgileniş ilgilenme ilgilenmek ilgilenmemek ilgiler ilgili ilgilik ilgililer ilgililik ilgiliye ilginç ilginçleşme ilginçleşmek ilginçlik ilginlik ilgisi ilgisini kesmek ilgisiz ilgisizliğinden ilgisizlik ilgiyi ilgiyle ilhak ilhâk ilhak etmek ilham ilham almak ilham etmek (veya vermek) ilham kaynağı ilham kaynağı olmak ilham perisi ilhan ilhana ilhanî ilhanlı ilhanlık ilig iliğ iliğine (veya iliklerine) kadar iliğine işlemek (veya geçmek) iliğine kadar ıslanmak iliğini (veya iliğini kemiğini) kurutmak iliğini kemirmek ilik ilik gibi ilikçi ilikçilik ilikleme iliklemek iliklenme iliklenmek iliklenmiş iliklerinde duymak ilikleyiş ilikli iliksiz ilim ilim adamı ilim kadını iliman ilimci ilimcilik ilimler ilinçak ilinek ilineksel ilinge ilinti ilintileme ilintilemek ilintili ilistir ilişiği kalmamak ilişiğini kesmek ilişik ilişikli ilişiksiz ilişilme ilişilmek ilişilmez ilişken ilişkenli ilişki ilişki kurmak ilişkilendirmek ilişkiler ilişkili ilişkin ilişkinlik ilişkisi ilişkisiz ilişkisizlik ilişme ilişmek iliştirilme iliştirilmek iliştirilmiş iliştirilmiş kaynak bilgisayar ağı iliştirme iliştirmek ilk ilk adım ilk ağızda ilk çağ ilk dördün ilk elden ilk gösteri ilk göz ağrısı ilk kânun ilk önce ilk örnek ilk plânda ilk sezi ilk teşrin ilk ve son ilk yardım ilk yardım hastahanesi ilk yarı ilkah ilkah etmek ilkbahar ilke ilkeci ilkecilik ilkel ilkel memeliler ilkel toplum ilkelce ilkelciler ilkelcilik ilkelerini ilkeleşme ilkeleşmek ilkelleşme ilkelleşmek ilkelleştirme ilkelleştirmek ilkellik ilkesel ilkeyi ilkgirişim ilkgüz ilkin ilkleme ilkokul ilköğrenim ilköğretim ilkönce ilkörnek ilkten ilktip ilkyaz illa illâ illâki illâllah illâllah demek illâllah etmek ille ille velakin ille velâkin illegal illegalite illegallik illet illet etmek illet olmak illetine uğramak illetli illi illî illiyet illuzyon illüstrasyon illüzyon illüzyonist illüzyonizm ilm-i evzan ilme ilmek ilmekleme ilmeklemek ilmî ilmî ahlâk ilmi belagat ilmiahlâk ilmiarz ilmihâl ilmik ilmik atmak ilmikleme ilmiklemek ilmiklenme ilmiklenmek ilmikli ilmiksiz ilminden anlamak ilmini almak ilmiye ilmühaber ilsizleşmek ilteber iltibas iltibasa yol açmak iltica iltica etmek iltica hakkı iltifat iltifat etmek iltifatkâr iltifatlı iltihabî iltihak iltihak etmek iltihap iltihaplanma iltihaplanmada iltihaplanmak iltihaplı iltihapsız iltimas iltimas etmek (veya geçmek) iltimasçı iltimasçılık iltiması olmak iltimaslı iltisak iltisaki iltisakî iltisakî diller iltizam iltizam etmek iltizamcı iltizamî ilyen ilzam ilzam etmek im im bilimi ima ima etmek imaj imajinasyon imajiner imal imal etmek imalat imalât imalât resmi imalâtçı imalatçılık imalâtçılık imalathane imalâthane imalatını imale imâle imale etmek imale yapmak imalı imam imam evi imam kayığı imam nikâhı imam nikâhlı imam osurursa, cemaat sıçar imam suyu imambayıldı imame imamet imamın kayığına binmek imamkayığı imamlık iman iman etmek iman getirmek iman sahibi iman tahtası imana gelmek imana getirmek imanı gevremek (kısa söyleyişle) imanı yok (kısa söyleyişle) imanım (kısa söyleyişle) imanına kadar (kısa söyleyişle) imaniye imanlı imansız imansız gitmek imansız peynir imansızlık imar imar etmek imaret imarethane imbat imbik imbikten çekme imbikten çekmek imbisat imbisat etmek imce imcelik imdada (veya imdadına) koşmak (veya yetişmek) imdat imdat etmek imdat ummak imdatçı imdi imece imek imge imgeci imgelem imgeleme imgelemek imgelenme imgelenmek imgeli imgesel imgeye imha imha ateşi imha etmek imiğine sarılmak imik imişçesine imitasyon imkân imkân vermek imkânı yok imkânları imkânlarınıyitirmek imkansız imkânsız imkânsızlaşma imkânsızlaşmak imkansızlık imkânsızlık imlâ imlâ etmek imlâ yanlışı imlâya gelmemek imleç imlek imlem imleme imlemek immoral immoralizm immünoloji imparator imparator otu imparatoriçe imparatoriçelik imparatorluk impulsion imrahor imren imrence imrendirme imrendirmek imrenilen imrenilme imrenilmek imreniş imrenme imrenmek imrenti imroz imrûz imsak imsak etmek imsak vakti imsakiye imsakli imtihan imtihan etmek imtihan olmak imtihan vermek imtihana çekmek imtina imtina etmek imtisal imtisal etmek imtisas imtiyaz imtiyazlı imtiyazsız imtizaç imtizaç etmek imtizaçsız imyazım imza imzâ imza atmak (veya bir şeyi) imza etmek imza günü imza kâğıdı imza sahibi imza sirküleri imza toplamak imza töreni imza vermek imzalama imzalamak imzalanış imzalanma imzalanmak imzalanmış imzalatma imzalatmak imzalayan imzalayış imzalı imzasız imzayı basmak (veya çakmak) in in cin in cin top oynamak (veya in cin yok) in cin top oynuyor in gibi in misin, cin misin in-group inada binmek (veya bindirmek) inadı tutmak inadına inak inakçı inakçılık inaksal inal inam inan inan olmaz inan olsun inanamamak inanan inanca inancı inancılık inanç inançlarını inançlı inançlılık inançsız inançsızlık inandığı inandıran inandırıcı inandırıcılık inandırılma inandırılmak inandırma inandırmak inanılır inanılma inanılmak inanılmaz inanırlık inanış inanlı inanma inanmak inanmayın inanmayınız inanmaz inanmazlık inanmış inansız inansızlık inat inat etınek inat etmek inatçı inatçılık inatlaşma inatlaşmak inaye inayet inayet etmek (veya eylemek) inayet ola inayette bulunmak ince ince ağrı ince ayrım ince bağırsak ince donanma ince eleyip (veya eğirip) sık dokumak ince gül yağı ince hastalık ince ince ince iş ince kesim ince saz ince ses ince sıva ince tıraşcı ince tutkal ince ünlü ince yağ ince yapılı ince zar incecik incecikten inceden inceden inceye incekabuk inceleme incelemeci incelemeden incelemek incelemeler inceleniş incelenme incelenmek incelenmemiş inceletiş inceletme inceletmek inceleyen inceleyerek inceleyici inceliği inceliğin incelik incelikle inceliklerini incelikli inceliksiz inceliş incelme incelmek incelmemiş incelmiş inceltici inceltiş inceltme inceltme işareti inceltmek incentive incerek inci inci balığı inci çiçeği inci gibi inci saçmak inci taşı incik incik boncuk incik kemiği incil incinen incinme incinmek incinmiş incir incir çekirdeğini doldurmamak incir kuşu incirkuşu incirlik incirsi meyve inciten incitici incitilme incitilmek incitiş incitme incitmebeni incitmek incizap inç indeks indeterminist indeterminizm indî indifa indifa etmek indifaî indikatör indinde indir indirgeç indirgeme indirgemek indirgen indirgenebilir indirgeniş indirgenlik indirgenme indirgenmek indirgenmiş sıcaklık indirgeyici indirilme indirilmek indirilmiş indirim indirim yapmak indirimli indirimli satışlar indirimsiz indiriş indirme indirme-bindirme indirmek indirtme indirtmek indis individüalist individüalizm individüel indiyum induit indükleç indükleme indükleme akımı indükleme makinesi indüklemek indüksiyon indüksiyon, indükleme, indüklem indüktör ineb inebe inebolu kütüğü ineç inegöl köftesi ineğin inek inek ağzından sağılır inek yağı inekağacı inekçi inekçilik inekhane inekleme ineklemek ineklik inen ineze infak infaz infaz etmek infaz ve koruma memuru infial infial uyandırmak infiale kapılmak infilak infilâk infilâk etmek infinitezimal infirak infirat infiratçı infiratçılık infisah infisah etmek informatik ingiliz ingiliz anahtarı ingiliz ingilizcesi ingiliz ipi ingiliz sicimi ingiliz sicimi (veya ipi) ile asılmak ingiliz siyaseti ingiliz tabancası gibi kurulmak ingiliz tuzu ingilizce ingiltere ingiltere'de ingiltereli ingin inginlik inha inha etmek inhibe inhibitör inhidam inhilal inhilâl inhilâl etmek inhimak inhina inhiraf inhiraf etmek inhisar inhisar etmek inhisara almak (veya inhisarına almak) inhisarcı inhisarcılık inhisarında olmak inhitat inhitat etmek ini inik inik deniz inikâs inikâs etmek inikat inildeme inildemek inildetme inildetmek inildeyiş inileme inilemek inilme inilmek inilti iniltili inim inim inim inim inlemek inim inim inletmek inisiyatif inisiyatifi ele almak (veya geçirmek) inisiyatifini kullanmak inisyal iniş iniş aşağı iniş çıkış iniş yokuş inişli inişli çıkışlı inişli yokuşlu inişliyer iniyoruz inkâr inkâr etmek inkâr etmek (veya inkârdan gelmek) inkar mahkemenin kilidi inkârcı inkarcılık inkârcılık inkıbaz inkıbazlık inkılab inkılap inkılâp inkılâp etmek inkılapçı inkılâpçı inkılâpçılık inkıraz inkıraz bulmak inkıraza uğramak inkısam inkıta inkıtaa uğramak inkıyat inkıyat etmek inkisar inkisar etmek (veya inkisarda bulunmak) inkisarı tutmak inkisarıhayal inkişaf inkişaf etmek inkişaf ettirmek inleme inlemek inlemeli inletme inletmek inleyen inleyerek inleyici inleyiş inme inme inmek inmek inmeli inmiş inorganik inorganik kimya input insaf insaf etmek insafa gelmek insafına kalmış insafla insaflı insaflılık insafsız insafsızca insafsızcasına insafsızlık insafsızlık etmek insan insan ayağı değmemiş (veya basmamış) insan başlı insan biçimcilik insan bilimci insan bilimi insan bilimsel insan coğrafyası insan eli değmemiş (veya dokunmamış) insan eti yemek insan evlâdı insan gibi insan gönlünün artığını söyler insan hâli insan içine çıkmak insan konuşa konuşa, hayvan koklaşa koklaşa insan kurusu insan kuş misali insan müsveddesi insan sarrafı insan-ı kamil insana insanbaşlı insanca insancı insancıl insancılık insancıllaşma insancıllaşmak insancıllık insangiller insanı insanımsılar insanın insanın adı çıkacağına canı çıksın insanın alacası içinde insanın eti yenmez, derisi giyilmez; tatlı dilinden başka nesi var? insanışaşırtmak insanî insaniçincilik insaniyet insaniyet namına insaniyetli insaniyetsiz insaniyetsizlik insanlar insanlarda insanları insanların insanlaşma insanlaşmak insanlığına insanlık insanlık etmek insanlık hâli insanlıktan çıkmak insanmerkezcilik insanoğlu insanoğlu çiğ süt emmiş insanoğulları insansever insansı insansılar insanüstü insektaryum insicam insicamlı insicamlılık insicamsız insicamsızlık insight insiraf insirafi insirafî insiyak insiyakî insiyatif instant coffee insülin inşa inşa etmek inşaat inşaat çeliği montörü inşaat çivisi inşaat elemanları kalıpçısı inşaat kalfası inşaat marangozu inşaat mühendisi inşaat sürveyanı inşaatçı inşaatçılık inşallah inşallahla maşallahla inşası inşat inşat etmek inşirah inşirah bulmak intaç intaç etmek intak intan intanî intaniye intaniyeci integral integral denklemi integral hesapları integrasyon integre intelekt intelektüalizm intelijans interaktif interferometre interferometri interferon interkinez interkoneksiyon intermezzo internal environment internet internet iletişim kuralları intiba intibah intibak intibak etmek intibaksız intibaksızlık intifa intifa hakkı intiha intihabat intihal intihalcı intihap intihar intihar etmek intikal intikal etmek intikam intikam almak intikamcı intisap intisap etmek intişar intişar etmek intizam intizamlı intizamsız intizamsızlık intizar intizar etmek intranet inzal inzibat inzibatî inzibatsız inzimam inzimam etmek inziva inzivaya çekilmek ip ip atlamak ip cambazı ip merdiven ip takmak ip torba ip torbalı ipçi ipçik ipçilik ipe çekmek ipe dizmek ipe gelesice ipe gitmek ipe sapa gelmeyen (veya gelmez) ipe un sermek ipek ipek ağacı ipek böceği ipek böceği kelebeği ipek böcekçiliği ipek çiçeği ipek gibi ipek matı ipek temizleyici ipeka ipekçi ipekçiçeği ipekçilik ipekhane ipekli ipeksi ipham ipi (birinin) eline geçmek ipi çözmek ipi çürük ipi kırık ipi kırmak ipi koparmak ipi sapı yok ipil ipil ipil ipileme ipilemek ipilti ipin ucunu kaçırmak ipince ipini çekmek ipini kırmak ipini koparan ipipullah ipipullah, sivri külâh (kalmak) ipiyle kuyuya inilmez ipka ipka etmek ipka kalmak iple çekmek iplemek iplememek ipleri birinin elinde olmak iplicik ipliği pazara çıkmak iplik iplik çekmek iplik iplik iplik kurdu iplik solucanlar iplik teknisyeni iplikçi iplikçik iplikçilik iplikhane ipliklenme ipliklenmek ipliksi ipnos ipnotize ipnotize etmek ipnotize olmak ipnotizma ipnotizmacı ipnotizmalı ipnoz ipotek ipotek etmek ipotekli ipotetik ipotez ipsi ipsi solucanlar ipsiler ipsiz ipsiz sapsız iptal iptal etmek ipten kazıktan kurtulmuş ipten kuşak kuşanmak iptida iptidaî iptidaî mektep iptidaîlik iptidaları iptila iptilâ iptizal ipucu ipucu vermek ir irade irâde irade beyanı irade dışı irade kaybı irade yitimi iradeci iradecilik iradedışı iradeli iradesiz iradesizlik iradımesel iradi iradî iradiye iran irani iranist iranistik iranlı irap irapta mahalli yok irat irat etmek irca irca etmek irdeleme irdelemek irdeleyici ireng irfan irgiteç irgitim iri iri iri iri kıyım iri lâf iri yarı iribaş irice iridyum irileşme irileşmek irili ufaklı irilik irin irinlendirmek irinlenme irinlenmek irinlenmiş irinli irinsiz irinti iriölçekte iriözdecik iris iriş irişgi iriyarı irkiliş irkilme irkilmek irkilteç irkilten irkiltici irkiltme irkiltmek irkinti irkme irkmek irlandalı irmik irmik helvası ironi irrasyonalizm irrasyonel irrealist irredantizm irritability irs irsal irsalât irsaliye irsen irsî irsiyet irşat irşat etmek irtibat irtibat kurmak irtibatlı irtibatsız irtibatsızlık irtica irticaî irtical irticalen irtifa irtifak irtifak hakkı irtihal irtihal etmek irtikap irtikâp irtisam irtişa is is'at is'at etmek isa'yı küstürdü, muhammed'i memnun edemedi isabet isâbet isabet almak isabet etmek isabet oldu isabetli isabetsiz isaf isal isale ise ise tutmak isevi isevî isevîlik isfendan isfenks ishak kuşu ishal ishal olmak ishalli isilik isim isim cümlesi isim çekimi isim durumu isim gövdesi isim hakkı isim hâli isim koymak isim kökü isim soylu yüklem isim tabanı isim tamlaması isim tasrif lahikası isim tasrifi isim vermek isim yapmak isim-fiil isimcilik isimden türeme fiil isimden türeme isim isimdeş isimlendirme isimlendirmek isimler isimleri isimli isimlik isimsiz iskalârya iskambil iskambil kâğıdı iskambil kâğıdı gibi devrilmek iskan iskân iskân etmek iskandil iskandil etmek iskandinav iskandinav dilleri iskandinavyalı iskarpelâ iskarpin iskarto iskele iskele almak iskele babası iskele kelepçesi iskele kuşu iskele tavası iskelekuşu iskelet iskelet gibi iskelet mobilya iskeleti çıkmak iskemle iskerlet iskete iski iskillenmek iskitçe iskitler iskoç iskoçça iskoçya iskoçyalı iskolâstik iskonto iskontolu iskontosuz iskorbüt iskorçina iskorpit iskorpitgiller iskorpitgillerden iskota islam islâm islâm gizemciliği islâm hukuku islâmcı islâmcılık islâmî islamiyet islâmiyet islâmlaşma islâmlaşmak islâmlaştırma islâmlaştırmak islâmlık islâv islâvca islâvcılık islâvist islâvistik islâvlaştırmak isleme islemek islenme islenmek islenmiş isli isli küf islim islim arkadan gelsin isloven ism-i tasgir ismen ismet ismetli ismetsiz ismi ismi çıkmak ismi geçmek ismi var cismi yok ismini cismini almak ismini cismini bilmemek ismiyle cismiyle isnaden isnat isnat etmek isnat grubu isot ispalya ispanya ispanya'da ispanyol ispanyol dansı ispanyol müziği ispanyol nezlesi ispanyolca ispanyolet ispanyolet kilit ispari ispat ispat etmek ispati ispatlama ispatlamak ispatlanış ispatlanma ispatlanmak ispatlayış ispatlı ispatlı şahitli ispazmoz ispenç ispenç horozu ispençhorozu ispençiyari ispendek ispermeçet ispermeçet balinası ispikci ispinoz ispinozgiller ispinozgillerden ispir ispiralya ispirte ispirto ispirto ocağı ispirtocu ispirtolu ispirtoluk ispirtosuz ispit ispiyon ispiyoncu ispiyonculuk ispiyonlama ispiyonlamak ispritizma ispritizmacı ispritizmacılık israf israf etmek israfa kaçmak israfil israil israilli istadya istalagmit istalaktit istalâktit istanbul istanbul boğazı istanbul efendisi istanbul kekiği istanbul lalesi istanbul'da istanbulin istasyon istasyon yapmak istatik uzmanı istatikçi istatistik istatistikçi istatistiki istatistikte istavrit istavrit azmanı istavroz istavroz çıkarmak istediği istediği gibi at koşturmak (düz oynatmak) istediğini isteğe isteği isteğin isteğince istek istek duymak istek uyandırmak istek yutumu isteka istekle isteklendiren isteklendirici isteklendirme isteklendirmek istekleniş isteklenme isteklenmek istekler istekleri isteklerinde isteklerini istekli isteksiz isteksizce isteksizlik istem isteme isteme kipleri istemeden istemek istemeksizin istemem istememek istemesine istemeye istemeye istemeyerek istemez istemli istemseme istemsiz istemsizlik istenç istenç dışı istenç yitimi istenççi istenççilik istençdışı istençli istençsel istençsiz istençsizlik istenen istenilen istenileni istenilme istenilmek istenilmeme istenilmeyen istenme istenmek istenmeyen istenmeyen durum istenmeyen kişi ister ister istemez ister misin? isteri isteri nöbeti isterik isterse istetme istetmek isteyen isteyeninin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara isteyerek isteyiş istiane istiane etmek istiap istiap etmek istiap haddi istiare istiare-i temsiliye istibat istibat etmek istibdat istical istical etmek isticar isticar etmek isticvap istida istidaname istidat istidatlı istidatsız istidlâl istidlâl etmek istif istif etmek istifa istifa etmek istifade istifade etmek istifaname istifayı basmak istifçi istifçilik istifham istifini bozmamak istifleme istiflemek istifleniş istiflenme istiflenmek istifleyiş istifra istifra etmek istifrağ istifrağ etmek istifsar istifsarıhatır istiğfar istiğfar etmek istiğna istiğrak istihale istihale etmek istihare istihareye yatmak istihbar istihbar etmek istihbarat istihbarat dairesi istihbarat memuru istihbarat servisi istihdaf istihdaf etmek istihdam istihdam etmek istihfaf istihfaf etmek istihkak istihkam istihkâm istihkâm sınıfı istihkâmcılık istihkar istihkar etmek istihlaf istihlâk istihlâk etmek istihraç istihraç etmek istihsal istihsal etmek istihsal yerleri istihza istihza etmek istihzalı istihzar istika istikamet istikamet vermek istikbal istikbal etmek istiklâl istikra istikrah istikrah etmek istikrar istikrar bulmak istikrarlı istikrarlılık istikrarsız istikrarsızlık istikraz istikraz etmek istikşaf istila istilâ istila etmek istilâ etmek istilacı istilâcı istilâcılık istilzam istilzam etmek istilzaziye istim istim arkadan gelsin istim üstünde olmak istima' istimal istimal etmek istimara istimator istimbot istimdat istimdat etmek istimlâk istimlâk etmek istimna istimrar istimval istimzaç istimzaç etmek istinabe istinaden istinaf istinaf mahkemesi istinas istinat istinat duvarı istinat etmek istinatgâh istinga istinga etmek istinkâf istinkâf etmek istinsah istinsah etmek istintaç istintaç etmek istintak istintak edilmek istintak etmek istirahat istirahat etmek istirahatgah istirdat istirham istirham etmek istirham etmek (veya istirhamda bulunmak) istiridye istiskal istiskal etmek istismar istismar etmek istismarcı istismarcılık istisna istisna etmek istisnai istisnaî istisnasız istişare istişare etmek istişare heyeti istitrat istiva istiva hattı istiyen istizah istizah etmek istizan istizan etmek (veya eylemek) istop istop etmek istor istralya istralyalar istrongilos isveç isveççe isveçli isviçre isviçreli isyan isyan bayrağını açmak isyan bayrağını çekmek isyan etmek isyancı isyancılık isyankar isyankâr isyankârlık iş iş (birinden) bitmek iş (birine) kalmak iş (güç) edinmek iş açmak iş adamı iş akdi iş alanı iş ayağa düşmek iş başa düşmek iş başı iş başı yapmak iş başında eğitim iş başında eğitim (görmek veya yapmak) iş bırakımcı iş bırakımı iş bilenin, kılıç kuşananın iş bilimi iş bilmek iş birliği iş birliği yapmak iş birlikçi iş birlikli iş bitirmek iş bölümü iş çatallanmak iş çevirmek iş çığrından çıkmak iş çıkarmak iş dayıya düştü iş değil iş donu iş düşmek iş edinmek iş eri iş etmek iş görmek iş göstermek iş gücü iş güç iş güç sahibi iş günü iş hanı iş inada binmek iş insanın aynasıdır iş insanın kalayı iş işlemek iş işten geçmek iş kadını iş karıştırmak iş kazası iş ki iş kolu iş makineleri teknikeri iş merkezi iş mi? iş ola iş olacağına varır iş olsun diye iş parçacığı iş saatleri iş sarpa sarmak iş sözleşmesi iş tutmak iş vermek iş yapmak iş yeri iş yok iş'ar iş'arî iş'arî oy iş] işaret işaret etmek işaret parmağı işaret sıfatı işaret vermek işaretçi işareti saymak işaretleme işaretlemek işaretlenme işaretlenmek işaretlenmiş işaretleşme işaretleşmek işaretli işaretsiz işba işbilim işbirliği işbu işcen işçe işçelik işçen işçi işçi sigortası işçi-işveren işçik işçilik işçinin işe bak! işe girmek işe karışmak işe koşmak işe uygun işe yaramak (veya yaramamak) işe yarar işeme işemek işenmek işetme işetmek işgal işgal etmek işgalci işgalcilik işgaliye işgaliye resmi işgücü işgücü devir hızı işgüder işgüderlik işgüzar işgüzarca işgüzarlık işgüzarlık etmek işi işi ...e dökmek işi ...e vurmak işi (bir şeye) vurmak işi aksi gitmek işi allah'a kalmak işi anlamak işi azıtmak işi başından aşmak (veya aşkın olmak) işi bitmek işi bozmak işi bozulmak işi ciddîye almak işi çıkmak işi duman işi düşmek işi gücü bırakmak işi ileri götürmek işi iş olmak işi ne? işi olmak işi oluruna bırakmak işi pişirmek işi rast gitmek işi resmiyete dökmek işi savsaklamak işi tatlıya bağlamak işi temizlemek işi tıkırında işi uzatmak işi üç nalla bir ata kaldı işi(m) iş kaşığı(m) gümüş işin işin alayında olmak işin başı işin içinde iş var işin içinden çıkamamak işin içinden çıkmak (veya sıyrılmak) işin kolayına kaçmak işin kötüsü (veya fenası) işin mi yok işin rengi değişmek işin tuhafı işin ucu işin ucu birine dokunmak işin üstesinden gelmek işinde işinden olmak işine bak! işine gelmek (veya gelmemek) işine göre işine koyulmak işini işini bilmek işini bitirmek işini görmek işini uydurmak işini yoluna koymak işinin adamı işiten işitici işitilen işitilme işitilmedik işitilmek işitilmemiş işitilmiş işitim işitiş işitme işitme kesesi işitme taşı işitmek işitmemezlik işitmemiş işitmeyen işitmezliğe getirmek (veya işitmezlikten gelmek) işitmezlik işitsel işitsin işittirme işittirmek işkâl işkâl etmek işkapatımı işkembe işkembe çorbası işkembe suratlı işkembeci işkembecilik işkembeden atmak (veya söylemek) işkembeli işkembesi geniş işkembesini düşünmek işkembesini şişirmek işkembesiz işkence işkence etmek (veya yapmak) işkenceci işkenceye sokmak işkil işkillendirme işkillendirmek işkillenme işkillenmek işkilli işkilli büzük dingilder işkilli olmak işkillilik işkilsiz işkilsizlik işkine işlek işlek ek işleklik işlem işlem hacmi işlemce işlemci işleme işlemeci işlemecilik işlemek işlemeli işlemeyen işlemez işlemezlik işlemin işlemler işlemleyici işlence işlenge işleniş işlenme işlenmek işlenmemiş işlenmiş işlenti işler işler açılmak işler becermek işleri işlerlik işletilen işletilme işletilmek işletilmesi işletilmesini işletiş işletme işletme defteri işletme şirketi işletmeci işletmecilik işletmek işletmen işletmenlik işlev işlev yitimi işlevci işlevcilik işlevlerini işlevsel işlevsiz işlevsizlik işleybilim işleyemeyen işleyen işleyen demir ışıldar işleyen eşeğin boynu boncuklu olur işleyim işleyimsel işleyiş işleyişini işleysel işli işlik işlik orun işliklerde işlikleri işmar işmar etmek (veya geçmek) işporta işporta malı işportacı işportacılık işportaya düşmek işret işsiz işsiz güçsüz işsiz güçsüz kalmak işsizlik işsizlikten iştah iştah açmak iştah kapamak (veya kesmek) iştaha gelmek iştahı açılmak iştahı kabarmak iştahı kapanmak (veya kesilmek) iştahı olmak iştahıkesilmek iştahlandırma iştahlandırmak iştahlanma iştahlanmak iştahlı iştahlılık iştahsız iştahsızlık işte işten (bile) değil işten el çektirmek (veya çektirilmek) işten güçten kalmak işteş işteş çatı işteş fiil işteşlik iştial iştial etmek iştigal iştigal etmek iştiha iştihar iştihası yerinde olmak iştikak iştikak etmek iştira iştira etmek iştirak iştirak etmek iştirakçi iştiyak iştiyak duymak iştiyaklı işve işvebaz işveli işvelim işveren işvereni işverenin işyar işyeri işyerlerinde it it canlı it dişi domuz derisi it elli it gibi çalışmak it hıyarı it ite (buyurur), it de kuyruğuna it ite buyurur, it de kuyruğuna it iti ısırmaz it itin kuyruğunu bırakmaz it izi, at izine karışmak it kopuk it kuyruğu it sürüsü kadar it taşlayan it ürür, kervan yürür it üzümü ita ita amiri ita âmiri ita emri itaat itaat etmek itaatkar itaatkâr itaatli itaatsiz itaatsizlik itaatsizlik etmek italik italya italya yarımadası italya'nın italyan italyanca itap itap etmek itboğan itburnu itçe itdirseği ite atsan yemez ite dalanmaktan çalıyı dolanmak iyidir ite kaka ite ot, ata et vermek iteği itekleme iteklemek iteleme itelemek itelenme itelenmek itenek iterasyon iterbiyum iterek itfa itfa etmek itfaiye itfaiye aracı itfaiyeci itfaiyecilik ithaf ithaf etmek ithaf yazısı ithafname ithal ithal etmek ithal malı ithalât ithalâtçı ithalatçılık ithalâtçılık itham itham etmek (veya ithamda bulunmak) ithamname iti iti öldürene sürükletirler itibar îtibar itibar etmek itibar görmek itibar mektubu itibar sahibi itibara almak itibardan düşmek itibaren itibarı itibarıyla itibari itibarî itibarî hizmet zammı itibarî sayfa itibariyle itibarlı itibarsız itibarsızlaşma itibarsızlaşmak itibarsızlık itici iticilik itidal itidal sahibi itidalini kaybetmek itidalini muhafaza etmek itidalli itikâf itikal itikâl itikat itikatlı itikatsız itikâtsız itikatsızlık itilâ itilâ etmek itilâf itilâf etmek itilâfçı itilâfçılık itiliş itilme itilmek itimat itimat beslemek itimat etmek itimat mektubu itimat telkin etmek itimatlı itimatname itimatsız itimatsızlık itin götüne (veya kıçına) sokmak itin kuyruğunda itina itina etmek itinalı itinasız itinasızlık itiraf itiraf etmek itirafçı itiraz itiraz etmek itiraza itirazcı itirazsız itiş itiş kakış itişip kakışmak itişme itişmek itiştirme itiştirmek itiyat itiyat etmek (veya edinmek) itizar itizar etmek itki itlâf itlâf etmek itlenme itlenmek itleşme itleşmek itlik itmam itmam etmek itme itmek itminan itrak itriyum itriyumlu itsiz köy gibi tenha itsiz köye dönmek itterbiyum ittırat ittifak ittifak etmek ittifakla ittihat ittihat etmek ittihatçı ittihatçılık ittihaz ittihaz etmek ittika ittirme ittirmek ittisal ivaz ivazlı ivazsız ivdirgen ivdirici ivdirim ivdirme ivdirmek ivecen ivecenlik ivedi ivedilenme ivedilenmek ivedileşme ivedileşmek ivedileştirme ivedileştirmek ivedili ivedilik ivedilikle iveğen ivesi ivgi ivinti ivinti yeri ivme ivmek ivmeölçer ivmeyazar iye iyelik iyelik eki iyelikli tamlama iyesi olmak iyesiz iyi iyi (veya temiz) iş altı ayda çıkar iyi çalışan iyi yer iyi etmek iyi evlat babayı vezir, kötü evlat rezil eder iyi gelmek iyi gitmek iyi gözle bakmamak iyi gün iyi gün dostu iyi gün dostu olmak iyi hâl iyi hâl belgesi iyi hoş (ama) iyi insan sözünün üstüne gelir iyi iş (doğrusu) iyi kalpli iyi ki iyi kötü iyi niyet iyi olmak iyi saatte olsunlar iyi söylemek iyi yürekli iyice iyicene iyicil iyiden iyiye iyiler iyileşme iyileşmek iyileşmemek iyileşmez iyileştiren iyileştirilemeyen iyileştirme iyileştirmek iyileştirmeler iyiliğe iyilik olsaydı, koca öküze bıçak olmazdı iyiliği iyiliği dokunmak iyilik iyilik bilmek iyilik etmek iyilik etmek (veya yapmak) iyilik görmek iyilik güzellik iyilik perisi iyilik sağlık iyilikbilir iyilikbilirlik iyilikbilmez iyilikçi iyilikçilik iyilikle iyilikler iyiliklerini iyiliksever iyilikseverlik iyimser iyimserlik iyisi iyisi mi iyiye çekmek iyiye iyi, kötüye kötü demek iyiyi iyodür iyon iyon denizi iyon yuvarı iyonik iyonlanma iyonlaşma iyonlaştırma iyonlaştırmak iyonya denizi iyot iyotlama iyotlu tuz iz iz bırakmak iz düşümlü iz düşümsel iz düşümü iz sürmek iz'aç iz'aç etmek iz'an iz'an etmek iz'anı yok iz'anlı iz'ansız iz'ansızca iz'ansızlık izabe izabe fırını izabe noktası izae izaf izafe izafe etmek izafet izafeten izafi izafî izafîlik izafiye izafiyet izah izah etmek izahat izahat vermek (veya izahatta bulunmak) izahlı izale izale etmek izaleişüyu izam izam etmek izamik izan izanlı izansız izansızlık izaz izaz etmek izazüikram izbandut izbe izbelik izbiro izci izcilere izcilik izçeker izdeş izdibam izdiham izdivâc izdivaç izdivaç etmek izdüşüm alan izdüşüren izgebilim izgeçizer izgeölçer izhar izhar etmek izi belirsiz olmak izi silinmek izi tozu kalmamak izik izin izin almak izin çıkmak izin istemek izin koparmak izin vermek izinden izinden yürümek izine basmak izine dönmek izine düşmek izine uymak izini düşürmek izini kaybetmek izinli izinname izinsiz izinsizlik izlanda izleç izlek izlem izlemci izlemcilik izleme izlemek izlence izlenim izlenim vermek izlenimci izlenimcilik izleniş izlenme izlenmek izlenti izlentici izleti izletilme izletilmek izletme izletmek izleyen izleyerek izleyici izleyiş izmarit izmaritgiller izmaritgillerden izmaritlerden izmihlâl izmir böreği izmir köfte izmir köftesi izobar izobar eğrisi izohips izohips eğrisi izokron izolant izolasyon izolâsyon izolâtor izolatör izolâtör izole izole bant izole etmek izomer izomeri izomerik izomerleşme izomerleşme, izomerizasyon izometri izomorf izomorfik izomorfizm izomori izomorlik izoterm izoterm eğrisi izotop izotrop izotropik izzet izzetinefis izzetinefisli izzetinefse dokunmak izzetinefsine yedirememek izzetü ikram izzetüikbal izzetüikram j j j jagar jaguar jakar jaketatay jaketataylı jakoben jakobenizm jakuzi jale jalûzi jambon jambonluk jandarma jandarmalık janjan janjanlı janr jant japon japon armudu japon bezi japon denizi japon elması japon gülü japon hurması japon kaktüsü japon kocabaşı japon sarmaşığı japon turnası japonca japone japonya jargon jarse jartiyer java je jel jelâtin jelâtinleme jelâtinlemek jelâtinli jelibon jeloz jen jenarasyon jenerasyon jeneratör jenerik jenetik jenital jenosit jenotip jeodezi jeodezi mühendisi jeodezi ve fotogrametri mühendisi jeodinamik jeofizik jeofizik mühendisi jeofizikçi jeokimya jeolog jeoloji jeolojik jeomorfolog jeomorfoloji jeopolitik jeosantrik jeosantrizm jeosenklinal jeosismik jeoteknik teknikeri jeotermal jeotermal enerji jeotermi jeotermik jeotropizma jersey jest jet jet gibi jet motoru jet yakıtı jeton jeton geç düşmek jetoncu jig jigolo jigolo tutmak jigololuk jikle jiklet jile jilet jilet gibi jimnastik jimnastik yapmak jimnastikçi jimnastikçilerin jin jinekolog jinekoloji jip jips jiroskop jiujitsu jiujitsucu jive jogging jokey jonglör jorjet jöle jön jönprömiye judo judocu jul jupon jurnal jurnal etmek jurnalcı jurnalcılık jurnalci jurnalcilik jurnalleme jurnallemek juro juxtaposition jübile jül jülide jüpiter jüpon jüri jüt jüvenil k k, k ka'yseri kaba kaba beton kaba dayı kaba düşmek kaba düzen kaba et kaba kâğıt kaba kurgu kaba kuşluk kaba kuvvet kaba saba kaba sakal kaba sıva kaba sofu kaba şiş kaba taslak kaba türkçesi kaba yapı kaba yel kababurun kabaca kabadayı kabadayıca kabadayılanma kabadayılanmak kabadayılaşma kabadayılaşmak kabadayılık kabadayılık etmek kabadayılık taslamak kabahat kabahat bulmak kabahat etmek (veya işlemek) kabahat öldürende değil, ölendedir kabahat samur kürk olsa, kimse sırtına almaz kabahati (birine veya bir şeye) yüklemek kabahatli kabahatlilik kabahatsiz kabahatsizlik kabak kabak (birinin) başına (veya başında) patlamak kabak çekirdeği kabak çıkmak kabak çıkmak (karpuz, kavun vb. için) kabak çiçeği kabak çiçeği gibi açılmak kabak gibi kabak kafalı kabak kemane kabak tadı kabak tadı vermek kabak tatlısı kabakçı kabakgiller kabakgillerden kabaklama kabaklamak kabaklaşma kabaklaşmak kabaklık kabakulak kabakulak olmak kabakulak otu kabala kabalacı kabalak kabalaşma kabalaşmak kabalaştırma kabalaştırmak kabalığını kabalık kabalist kabalizm kaballama kaballamak kaban kabana kabara kabara kabara kabaralı kabarcık kabarcıklı kabarcıklı düzeç kabare kabare tiyatrosu kabareci kabarecilik kabarık kabarık deniz kabarıklık kabarış kabarma kabarma-alçalma kabarmak kabartı kabartıcı kabartılı kabartılmış kabartma kabartma tozu kabartmak kabartmalı kabasını almak kabaşiş kâbe kabına sığmamak kâbına varamamak kabız kabız olmak kabızlık kabil kabil değil kabil-i tahyic kabile kâbile kabili kıyas kabilinden kabiliyet kabiliyetleri kabiliyetli kabiliyetsiz kabiliyetsizlik kabin kabine kabine çekilmek kabine düşmek kabir kabir azabı kabir azabı çekmek kabir suali kabir suali sormak kabl kablelmilât kablelvuku kablo kablocu kablolu kablolu yayın kabotaj kabotaj bayramı kabotaj gemisi kabotaj hakkı kabristan kabuğu dışına çıkmak kabuğuna çekilmek kabuğunu çatlatmak (veya kabuğunu kırmak) kabuk kabuk bağlamak (veya tutmak) kabuk bilimi kabuk böcekleri kabuk değiştirme kabuk gibi kabuk kahvesi kabuk yönetim kabuki kabuklanma kabuklanmak kabukları kabuklaşma kabuklaşmak kabuklu kabuklu bit kabuklular kabuklulardan kabuksu kabuksuz kabuksuz yumurtlatmak kabul kabul etmek kabul eylemek kabul günü kabul kredisi kabul odası kabul odası; kabul salonu kabul salonu kabul töreni kabul yeri kabullenememe kabullenemeyen kabullenen kabullenme kabullenmek kabullenmemek kabullenmiş kaburga kaburgaları çıkmak (veya sayılmak) kaburgaları sayılmak kâbus kâbus basmak (veya çökmek) kâbus gibi kâbuslu kabuz kabuzcu kabz kabza kabzımal kabzımallık kacak kaç kaç para eder? kaç paralık (adam veya şey) kaç parça olayım! kaç yaşındasınız? kaç zamandır kaça kaça kaç kaça patlamak kaçacak delik aramak kaçak kaçak güreşmek kaçakçı kaçakçılığı kaçakçılık kaçaklık kaçamak kaçamak yapmak kaçamak yol kaçamak yolu kaçamaklı kaçan balık büyük olur kaçan kaçana kaçanın anası ağlamamış kaçar kaçgöç kaçı kaçık kaçık öz kaçıkça kaçıklık kaçılma kaçılmak kaçımsama kaçımsamak kaçımsar kaçın kur'ası kaçınan kaçıncı kaçıngan kaçınganlık kaçınık kaçınılmaz kaçınım erkesi kaçınma kaçınmak kaçıntı kaçırga kaçırılma kaçırılmak kaçırış kaçırma kaçırmak kaçırtma kaçırtmak kaçış kaçışılma kaçışma kaçışmak kaçkın kaçkınlık kaçlı kaçlık kaçma kaçmak kaçmaklık kaçmaktan kovalamaya vakit olmamak kaçmaz kaçmış kaçta kaçurga kad çekmek kada kadak kadana kadana gibi kadar kadastro kadastrolama kadastrolamak kadastrolanma kadastrolanmak kadastroya geçmek kadaş kadavra kadavralaşma kadavralaşmak kadayıf kadayıfçı kadayıfçılık kadeh kadeh arkadaşı kadeh arkadaşlığı kadeh kaldırmak kadeh tokuşturmak kadehçik kadehdaş kadem kademe kademe ilerlemesi kademe kademe kademeleme kademelemek kademelendirme kademelendirmek kademelenme kademelenmek kademeler kademeli kademesiz kademhane kademli kademli olsun! kademsiz kademsizlik kader kader birliği kader birliği etmek kaderci kadercilik kadere kadere boyun eğmek kaderin cilvesi kaderiye kadersiz kadersizlik kadı kadı lokması kadıköy taşı kadılık kadımalak kadın kadın avcısı kadın berberi kadın evi kadın hareketi kadın hastalıkları kadın kadına kadın kadıncık kadın kocasının çarığı, anasının sarığıdır kadın olmak kadın terzisi kadın ticareti kadına kadınana kadınbudu kadınbudu köfte kadınca kadıncağız kadıncık kadıncıl kadındüğmesi kadıngöbeği kadınımsı kadının fendi, erkeği yendi kadının yüzünün karası erkeğin elinin kınası kadınlar kadınlar hamamı kadınların kadınlaşma kadınlaşmak kadınlaşmış kadınlı kadınlı erkekli kadınlık kadınnine kadınsal kadınsı kadınsılaşma kadınsılaşmak kadınsılık kadınsız kadıntuluğu kadıntuzluğu kadırga kadırga balığı kadidi çıkmak kadife kadife çiçeği kadife gibi kadifeleşme kadifeleşmek kadifeleştirme kadifeleştirmek kadifelik kadifemsi kadim kadîm kadim dost kadimi kadinne kadir kadir gecesi kadir gecesi doğmuş kadir olmak kadirbilir kadirbilirlik kadirbilmez kadirbilmezlik kadirî kadirîlik kadiriye kadirşinas kadirşinaslık kadit kadmiyum kadmiyumlu kadran kadrat kadre kadril kadrini anlamak kadrini bilmek kadro kadrolandırma kadrolandırmak kadrolaşma kadrolaşmak kadrolu kadrosuz kadrosuzluk kadük kadük olmak kadüklük kaf kafa kafa atmak kafa bulmak kafa cilâlamak kafa çekmek kafa çıkışı kafa değiştirmek kafa dengi kafa dinlemek kafa eskitmek kafa göz yarmak kafa içi kafa işçisi kafa kafaya vermek kafa kâğıdı kafa kalmamak kafa koçanı kafa kol kafa kola almak kafa patlatmak kafa sallamak kafa şişirmek kafa tutmak kafa ütülemek kafa yapmak kafa yok! kafa yormak kafaca kafadan kafadan atmak kafadan bacaklılar kafadan gayri müsellâh kafadan kontak kafadar kafadarlar kafadarlık kafadaş kafadaşlık kafaiçi kafakâğıdı kafaları çekmek kafalı kafası almamak kafası boş kafası bozulmak kafası bulanmak kafası bulutlu kafası çalışmak kafası çatlak kafası dönmek kafası dumanlanmak kafası dumanlı kafası durmak kafası düzelmek kafası ile oynamak kafası işlemek kafası iyi kafası kazan olmak kafası kıyak kafası kızmak kafası kontak kafası küflü kafası örümcekli kafası sersem sepet (olmak) kafası şişmek kafası takılmak kafası tembel kafası yerinde olmamak kafası yerine gelmek kafasına dank etmek (veya demek) kafasına geçirmek kafasına koymak kafasına sığmamak kafasına söz girmemek kafasına uymak kafasına vur, ekmeğini elinden al kafasına vura vura kafasına vurmak kafasında şimşek çakmak kafasında şimşekler çakmak kafasında tutmak kafasından çıkarmak kafasından geçirmek kafasını dinlemek kafasını ezmek kafasını kaldırmak kafasını kaşıyacak vakti olmamak kafasını kırmak kafasını kullanmak kafasını kurcalamak kafasını sokmak kafasını taştan taşa çarpmak kafasını toplamak kafasını tütsülemek kafasını uçurmak kafasını vurmak kafasının bir tahtası noksan olmak kafasının dikine gitmek kafasının etini yemek kafasının kontağı atmak kafasız kafasızlık kafatasçı kafatasçılık kafatası kafaya çıkmak kafayı (yere) vurmak kafayı bulandırmak kafayı bulmak kafayı çalıştırmak kafayı çekmek kafayı değiştirmek kafayı dinlemek kafayı işletmek kafayı tütsülemek kafayı üşütmek kafayı yemek kafdağı kafe kafein kafes kafes gibi kafes teli kafesçi kafese girmek kafese koymak kafesleme kafeslemek kafesli kafeşantan kafeterya kâffe kâffesi kâfi kâfi gelmek kafile kâfir kâfiristan kâfirler kâfirleşme kâfirleşmek kâfirlik kafiye kafiyeli kafiyesiz kafiyesizlik kafkasya kafkasyalı kaftan kaftancı kâfur kâfur ağacı kâfuru kagir kâgir kağan kağanlık kâğıda dökmek kağıt kâğıt kâğıt açmak kâğıt ağacı kâğıt balığı kâğıt balığıgiller kâğıt dutu kâğıt gibi (olmak) kâğıt helvacı kâğıt helvası kâğıt kaleme sarılmak kâğıt kebabı kâğıt oynamak kâğıt oyunu kağıt teknikeri kâğıt torba kâğıt üzerinde (üstünde) kalmak kâğıtbalığı kâğıtbalığıgillerden kâğıtçı kâğıtçılık kâğıtdutu kâğıthelvası kâğıtlama kâğıtlamak kâğıtlanma kâğıtlanmak kâğıtlı kâğıtlık kâğıtsı kâğıttan kağnı kağnı arabası kağnı gibi (gitmek) kağnı mazısı kağnının kağşak kağşama kağşamak kâh kahat kahhar kahır kahır (veya kahrını) çekememek kahır (veya kahrını) çekmek kahır yüzünden lütfa uğramak kahırlanma kahırlanmak kahırlı kâhil kâhillik kahin kâhin kahinlik kâhinlik kahir kahir ekseriyet kahir kuvvet kahire kahkaha kahkaha atmak kahkaha çiçeği kahkahaçiçeği kahkahadan kırılmak kahkahayı basmak (koparmak veya salıvermek) kahpe kahpe dölü kahpe felek kahpece kahpecik kahpelenme kahpelenmek kahpeleşme kahpeleşmek kahpelik kahpelik etmek kahpenin dölü kahraman kahramanca kahramanı kahramanları;cinler kahramanlaşma kahramanlaşmak kahramanlık kahreden kahredici kahretme kahretmek kahreyleme kahreylemek kahreyleyiş kahrı çekilir kahrı çekilmez kahrından ölmek kahrolası kahrolma kahrolmak kahrolsun! kahroluş kahvaltı kahvaltı etmek kahvaltıcı kahvaltılık kahve kahve ağabeyi kahve ağası kahve cezvesi kahve değirmeni kahve dibeği kahve dolabı kahve dövücünün hınk deyicisi kahve dövücüsünün hınk deyicisi kahve falı kahve fincanı kahve kaşığı kahve makinesi kahve ocağı kahve parası kahve tabağı kahve takımı kahve tepsisi kahveci kahvecilik kahvehane kahvehaneci kahvelerde kahverengi kahya kâhya kâhya kesilmek kâhyalık kâhyalık etmek kaide kaideci kaideler kaideli kaidesiz kail kail olmak kaim kaim olmak kaime kaimelik kâin kainat kâinat kak kaka kaka yapmak kakacan kakaç kakafoni kakalama kakalamak kakalanma kakalanmak kakao kakaolu kakaolu kek kakavan kakavanlık kakavanlık etmek kakıç kakılıp kalmak kakılma kakılmak kakım kakıma kakımak kakınç kakıntı kakır kakır kakır kakır gülmek kakırca kakırdak kakırdak poğaçası kakırdama kakırdamak kakırdık kakırtı kakış kakışma kakışmak kakıştırma kakıştırmak kaklık kakma kakma aşı kakmacı kakmacılık kakmak kakmalı kaknem kakofoni kaks kaktüs kaktüsgiller kaktüsgillerden kâkul kakule kakuleli kakum kâkül kâküllü kal kala kala kala kalaazar kalaba kalabalık kalabalık ağızlı kalabalık etmek kalabalıkça kalabalıklaşma kalabalıklaşmak kalacak kalafat kalafat yeri kalafata çekmek kalafatçı kalafatçılar kalafatçılık kalafatlama kalafatlamak kalafatlanma kalafatlanmak kalafatsız kalak kalakalma kalakalmak kalamar kalamata kalambek kalamin kalamit kalan kalandır kalandır makinesi kalandırcı kalanlı bölme kalantor kalantorca kalantorluk kalas kalas gibi kalastra kalavra kalavrahane kalay kalay balık kalaycı kalaycılık kalaydan çıkmak kalayhane kalayı basmak kalaylama kalaylamak kalaylanma kalaylanmak kalaylatma kalaylatmak kalaylı kalaysız kalb kalb-gâh kalbe doğmak kalbe dokunmak kalbe işlemek kalben kalbî kalbi ağzına gelmek kalbi çarpmak kalbi dayanmamak kalbi ferahlamak kalbi kararmak kalbi kırık kalbi parçalanmak kalbi sızlamak kalbi temiz kalbi yerinden oynamak kalbi yıkmak kolay, yapmak zordur kalbi yırtılmak kalbin kalbine doğmak kalbine girmek kalbine göre kalbini açmak kalbini çalmak kalbini doldurmak kalbini eritmek kalbini kazanmak kalbini kırmak kalbini okumak kalbiyle konuşmak kalbolunmuş kalbur kalbur gibi kalbur kemiği kalbura çevirmek kalbura dönmek kalburabastı kalburcu kalburculuk kalburdan geçirmek kalburla su taşımak kalburlama kalburlamak kalburlanma kalburlanmak kalburlatma kalburlatmak kalburüstü kalburüstüne gelmek (veya kalburüstü kalmak) kalcı kalça kalça kemiği kalçalı kalçalık kalçasız kalçete kalçın kalçıncı kalde kaldı ki kaldıraç kaldıran kaldırıcı kaldırılış kaldırılma kaldırılmak kaldırılmış kaldırım kaldırım çiğnemek kaldırım işçisi kaldırım kabadayılığı kaldırım kabadayısı kaldırım kargası kaldırım mühendisi kaldırım süpürgesi kaldırım taşı kaldırım yosması kaldırıma düşmek kaldırımcı kaldırımcılık kaldırımları arşınlamak kaldırımlı kaldırımsı kaldırımsız kaldırış kaldırma kaldırma kolcusu kaldırmaç kaldırmak kaldırmamak kaldırtma kaldırtmak kale kale almamak kale bedeni kale çizgisi kale gibi kale vuruşu kalebent kalebent etmek kalebentlik kaleci kaleci eldiveni kalecik kalecilik kaleideskop kaleler kalem kalem açacağı kalem açmak kalem aşısı kalem beyi kalem çekmek kalem efendisi kalem erbabı kalem işi kalem kaşlı kalem kavgası kalem kömürü kalem kulaklı kalem kutusu kalem oynatma kalem oynatmak kalem parmaklı kalem pil kalem sahibi kalem şuarası kalembek kaleme (veya kaleme kâğıda) sarılmak kaleme almak kaleme gelir kaleme gelmemek kalemi olmak kaleminden çıkmak kaleminden kan damlamak kalemis kalemiyle yaşamak (veya geçinmek) kalemkâr kalemkârlık kalemler kalemlik kalemşor kalemtıraş kalender kalenderce kalenderi kalenderî kalenderiye kalenderleşme kalenderleşmek kalenderlik kalensöve kaleska kalevî kalevra kaleydoskop kaleyi içinden fethetmek kalfa kalfalık kalgıma kalgımak kalhane kalıba dökmek kalıba vurmak kalıbı değiştirmek (veya dinlendirmek) kalıbı kıyafeti yerinde kalıbını basmak kalıbının adamı olmamak kalıcı kalıcı ruj kalıcılık kalıç kalık kalıklık kalım kalımlı kalımlılık kalımsız kalın kalın bağırsak kalın kafa kalın kafalı kalın kafalılık kalın ses kalın ünlü kalın yağ kalınacak kalınak kalınca kalınkara kalınlaşma kalınlaşmak kalınlaşmış kalınlaştırma kalınlaştırmak kalınlatma kalınlatmak kalınlık kalınma kalınmak kalıntı kalıntılar kalıntıları kalıp kalıp gibi kalıp gibi oturmak kalıp gibi serilmek kalıp gibi uyumak kalıp kesilmek kalıp kıyafet kalıp sigarası kalıp-desenleme kalıpçı kalıpçılık kalıplama kalıplamak kalıplanma kalıplanmak kalıplaşma kalıplaşmak kalıplaşmış kalıplatma kalıplatmak kalıplı kalıplı kıyafetli kalıpsız kalıpsız kıyafetsiz kalıpta kalıptan kalıba girmek kalır yeri yok kalış kalıt kalıt almak kalıtçı kalıtım kalıtım bilimi kalıtımsal kalıtsal kalıtsallık kaliborit kalibraj kalibrasyon kalibrasyon testi kalibre kalibre hava sürati kalifiye kalifiye işçi kaliforniya martısı kaliforniyum kaligrafi kaliko kalinis kalinos kalipso kaliptra kalite kalite çemberleri kalite kontrolü kalite riski kalite, vasıf kaliteli kalitesiz kalitesizlik kaliteyi kalk kalk borusu kalkacağın yere oturma kalkan kalkan balığı kalkan balığıgiller kalkan bezi kalkan böcekleri kalkanbezi kalkancık kalker kalkerleşme kalkerleşmek kalkerli kalkersiz kalkık kalkıklık kalkımak kalkındırma kalkındırmak kalkınış kalkınma kalkınma hızı kalkınmak kalkıp kalkıp oturmak kalkış kalkışa geçmek kalkışılma kalkışılmak kalkışma kalkışmak kalkma kalkmak kalkojen kalkolitik kallab kallavi kallavi fincan kallem kalleş kalleşçe kalleşlik kalleşlik etmek kallevi kalli kalma kalma durumu kalmadı kalmak kalmalı kalmalı tümleç kalmamak kalmamış kalmış kaloma kalomel kalori kalorifer kalorifer borusu kalorifer dairesi kalorifer kazanı kalorifer peteği kaloriferci kalorifercilik kalorimetre kalorimetri kaloş kaloşsuz kalotip kalp kalp acısı kalp ağrısı kalp akçe kalp aksesi kalp çarpıntısı kalp etmek kalp kalbe karşıdır kalp kası kalp kazanır, kaltaban gönenir kalp kazanmak (veya fethetmek) kalp kırmak kalp krizi kalp olmak kalp olmamak kalp sektesi kalp spazmı kalp yarası kalpak kalpakçı kalpakçılık kalpaklı kalpaklık kalpazan kalpazanlık kalpçi kalplaşma kalplaşmak kalple kalpler kalplık kalpli kalpsiz kalpsizlik kalsa (veya kalırsa) kalseduan kalsemi kalsın kalsifikasyon kalsit kalsiyum kalsiyum fosfat kalsiyum karbonat kalsiyum klorür kalsiyum oksit kalsiyumlu kalsiyumsuz kaltaban kaltabanlık kaltak kaltakçı kaltaklık kalubelâ kalubelâdan beri kâlûc kalvenci kalvencilik kalvenizm kalya kalyon kalyoncu kam kâm kâm almak kama kama basmak kamacı kamacılık kamâl kamalama kamalamak kamalı kamamsı kamanço kamanço etmek (veya edilmek) kamara kamaramsı kamarillâ kamarot kamarotluk kamasız kamaşma kamaşmak kamaştırma kamaştırmak kamber kambersiz düğün olmaz kambium kambiyo kambiyo ajanı kambiyo cirosu kambiyo senedi kambiyocu kambiyoculuk kambriyen kambriyen öncesi kambur kambur felek kambur kambur kambur üstüne kambur (veya kambur kambur üstüne) kambur zambur kambura kambura makinesi kambura vermek kambura yatmak kamburlaşma kamburlaşmak kamburlaştırma kamburlaştırmak kamburluk kamburu çıkmak kamburumsu kamburunu çıkarmak kamcı kamçı kamçı çalmak (veya vurmak) kamçı kuyruk kamçıbaşı kamçılama kamçılamak kamçılanış kamçılanma kamçılanmak kamçılaşmak kamçılatma kamçılatmak kamçılayış kamçılı kamçılılar kame kamelya kamer kamer balığı kamera kameraman kameraman yardımcısı kamerbalığı kamerî kamerî ay kamerî takvim kamerî yıl kameriye kameriyeli kamersiz kamerun kamerunlu kamet kamet getirmek kameti artırmak kamga kamış kamış atmak (veya koymak) kamış kalem kamış kemik kamış kulak kamışçık kamışlı kamışlık kamışsı kamikaze kamil kâmil kâmilen kamineto kamis kamkaz kamp kamp kurmak kampa girmek (veya kamp yapmak) kampana kampana çalmak kampanacı kampanya kampanyacı kampçı kampçılık kamping kamplaşma kamplaşmak kampus kampüs kamu kamu davası kamu düzeni kamu güvenliği kamu hizmeti kamu hukuku kamu idaresi kamu kesimi kamu kurumu kamu personeli kamu sağlığı kamu sektörü kamu tanrıcı kamu tanrıcılık kamu yararı kamu yönetimi kamuflâj kamufle kamufle etmek kamulaştırılma kamulaştırılmak kamulaştırma kamulaştırmak kamuoyu kamuoyu oluşturmak (veya yaratmak) kamus kamusal kamusallaşma kamusallaşmak kamutay kamyon kamyoncu kamyonculuk kamyonet kamyonetçi kamyonetçilik kan kân kan ağlamak kan akçesi kan akıtmak kan akmak kan aktarımı kan alacak damarı bilmek kan almak kan bağı kan bankası kan basıncı kan başına sıçramak (veya beynine çıkmak) kan beynine çıkmak kan beynine sıçramak kan bilimci kan bilimi kan boğmak kan çanağı gibi kan çekmek kan çıbanı kan çıkmak kan davası kan doku kan dolaşımı kan dökmek kan gelmek kan gitmek kan gövdeyi götürmek kan grubu kan gütmek kan istemek kan işeme kan kanseri kan kardeşi kan kaybetmek kan kırmızı kan kusturmak kan kusup kızılcık şerbeti içtim kan nakli kan olmak kan otu kan oturmak kan pahası kan parası kan plâzması kan portakalı kan revan içinde kan serumu kan taşı kan ter içinde (kalmak) kan tere batmak kan tutmak kan unu kan vermek kan yürümek kan, kanla yunmaz kana kana boyamak (veya bulamak) kana kan kana kan istemek kana kana kana susamak kanaat kanaat etmek kanaat getirmek kanaatkâr kanaatkârlık kanaatli kanada kanada geyiği kanada kavağı kanadalı kanadı altına almak kanadı altına almak (veya birinin üstüne) kanat germek kanadı kolu kanadiyen kanal kanalcık kanalcıklı kanalet kanalıyla kanalizasyon kanalize etmek kanallar kanama kanamak kanamalı kanara kanarya kanarya çiçeği kanarya otu kanaryaçiçeği kanaryalık kanaryaotu kanasta kanat kanat açmak kanat alıştırmak kanata kanatçık kanatış kanatlandırma kanatlandırmak kanatlanış kanatlanma kanatlanmak kanatları kanatlı kanatlı meyve kanatlılar kanatma kanatmak kanatsız kanatsızlar kanava kanaviçe kanayaklı kanayan yara olmak kanayış kanbiyit kanboya kanca kancabaş kancacı kancalama kancalamak kancalanma kancalanmak kancalı kancalı iğne kancalı kurt kancasız kancayı takmak (veya atmak) kancık kancık yalanmadan erkek dolanmaz kancıkça kancıklık kancıklık etmek (veya yapmak) kancıl kancur kançaru kançılar kançılarlık kançılarya kanda kandamlası kandaş kandaşlık kande kandela kandelâ kandıra ağacı kandıra otu kandıran kandırarak kandırıcı kandırıcılık kandırıkçı kandırılış kandırılma kandırılmak kandırış kandırma kandırmaca kandırmak kandidoz kandil kandil çiçeği kandil çöreği kandil gecesi kandil günü kandil simidi kandil yağı kandilci kandilçiçeği kandilin yağı tükenmek kandilisa kandilleşme kandilleşmek kandilli kandilli küfür kandilli selâm kandilli temenna kandillik kanela kanepe kangal kangal köpeği kangallama kangallamak kangallanma kangallanmak kangel kangren kangren olmak kangrenleşme kangrenleşmek kangrenleştirme kangrenleştirmek kangrenli kanguru kangurugiller kangurugillerden kangurular kanı kanı ayaklı kanı başına çıkmak (veya sıçramak veya toplamak) kanı bozuk kanı donmak kanı ısınmak kanı içine akmak kanı kanla yumazlar, kanı suyla yurlar kanı kaynamak kanı kurumak kanı pahasına kanı sıcak kanı sulanmak kanı temizlenmek kanık kanıklanma kanıklanmak kanıklık kanıkma kanıkmak kanıksama kanıksamak kanıksayış kanıma göre (veya kanımca) kanımca kanın kanına dokunmak kanına ekmek doğramak kanına girmek kanına susamak kanını emmek kanını içine akıtmak kanını kaynatmak kanını kurutmak kanını yerde koymak kanırma kanırmak kanırtma kanırtmaç kanırtmak kanısıcak kanısında olmak kanış kanıt kanıtı kanıtlama kanıtlamak kanıtlandırma kanıtlandırmak kanıtlanış kanıtlanma kanıtlanmadan kanıtlanmak kanıtlanmış kanıtlı kanıtsama kanıtsamak kanıya varmak kanıyı kanıyla ödemek kani kânî kani olmak kaniş kânit kanji kanka kankan kanki kankurutan kanlama kanlamak kanlandırma kanlandırmak kanlanma kanlanmak kanlı kanlı basur kanlı bıçaklı kanlı bıçaklı olmak kanlı canlı kanlı katil kanlı yaş(lar) dökmek kanlılık kanlısı olmak kanma kanmak kanmaz kanmazlık kanmış kano kanon kanonik kanotiye kansa kanser kanser bilimi kanserleşme kanserleşmek kanserleştirici kanserleştirme kanserli kanserojen kanseroloji kansız kansız ameliyat kansız cansız kansızlaşma kansızlaşmak kansızlık kansüzüm kant kantar kantar ağası kantar kabağı kantar kolu kantar topu kantara çekmek (veya vurmak) kantarcı kantarcılık kantarı belinde kantarın topunu kaçırmak kantariye kantarlama kantarlamak kantarlı kantarlı küfür kantarlık kantarma kantaron kantat kantçı kantçılık kantin kantinci kantincilik kantite kantiyane kanto kantocu kantoculuk kanton kantonit kanû kanun kânun kanun adamı kanun dışı kanun hükmünde kararname kanun koyucu kanun lâhiyası kanun maddesi kanun sözcüsü kanun tasarısı kanun teklifi kanun yoluyla kanuna kanuncu kanunen kanunî kanuniyet kanuniyet kesp etmek kanunlar kanunlaşma kanunlaşmak kanunlaşmış kanunlaştırılma kanunlaştırılmak kanunlaştırma kanunlaştırmak kanunname kanunsuz kanunsuzluk kanunuesasi kanunuesasî kânunuevvel kânunusani kanyak kanyon kaolin kaolinit kaolinli kaos kap kâp kap kacak kap kaşıkçısı kap kaşıkgagası kap ördeği kapacık kapaç kapağı kapağı atmak kapak kapak atmak kapak bıçkıcısı kapak bıçkısı kapak kızı kapak tahtası kapak takımı kapak taşı kapak yıldızı kapakçık kapaklanma kapaklanmak kapaklı kapaklık kapaksız kapalı kapalı bölge kapalı çarşı kapalı devre kapalı duruşma kapalı duruşma yapmak kapalı geçmek kapalı gişe kapalı hava kapalı hece kapalı kalp ameliyatı kapalı kutu kapalı olmak kapalı oturum kapalı rejim kapalı tohumlular kapalı tribün kapalı yer korkusu kapalı yetişmek kapalı yüzme havuzu kapalıca kapalıcalık kapalılık kapama kapamacı kapamaç kapamak kapan kapan duygu kapan kapana kapan kurmak kapana düşmek (girmek, kısılmak, kaymak, tutulmak veya yakalanmak) kapana düşürmek (veya kıstırmak) kapana sıkıştırmak kapanca kapancı kapanık kapanıklık kapanın elinde kalmak kapanış kapaniçe kapanma kapanmak kapanmamış kapanmış kapantı kapari kaparo kaparo vermek kaparolu kaparosuz kaparoz kaparozcu kaparozculuk kaparozlama kaparozlamak kapasimetre kapasite kapasiteli kapasitesiz kapatılan kapatılış kapatılma kapatılmak kapatılmış kapatış kapatma kapatmak kapattırma kapattırmak kapayan kapçak kapçık kapçık meyve kapçıklı kapçun kapelâ kapı kapı (bir) komşu kapı açmak kapı ağası kapı ağzı kapı almak (veya yapmak) kapı aralamak kapı aramak kapı baca açık (veya kilitli) kapı çuhadarı kapı dışarı etmek kapı duvar kapı gibi kapı halkı kapı kadar kapı kâhyası kapı kapamaca kapı kapı aramak kapı kapı dolaşmak (veya gezmek) kapı karşı kapı kethüdası kapı kolu kapı komşu kapı kulesi kapı kulu kapı mandalı kapı oğlanı kapı perdesi kapı tokmağı kapı yapmak kapı yoldaşı kapıcı kapıcık kapıcılık kapıda kalmak kapıdan çevirmek kapıdan kovsan bacadan düşer kapıkule kapıkulu kapılandırma kapılandırmak kapılanma kapılanmak kapılanmış kapılar yüzüne (üzerine, üstüne) kapanmak kapılar yüzüne kapanmak kapıları açık tutmak kapıları kapamak kapılgan kapılganlık kapılgı kapılgın kapılı kapılış kapılma kapılmak kapının ipini çekmek kapıp koyuvermek kapısı kapısı açık kapısına kilit vurmak kapısını aşındırmak kapısını çalmak kapısını yapmak kapısız kapısuyu kapış kapış kapış kapış kapış gitmek kapış kapış yapmak kapışılma kapışılmak kapışma kapışmak kapıştırma kapıştırmak kapıya dayanmak kapıyı açmak kapıyı büyük açmak kapıyı göstermek kapik kapital kapitalist kapitalistleşme kapitalistleşmek kapitalistleştirme kapitalistleştirmek kapitalizasyon kapitalizm kapitone kapitülâsyon kapkaç kapkaççı kapkaççılık kapkara kapkaranlık kaplam kaplama kaplamacı kaplamacılık kaplamak kaplamalı kaplamalı mobilya kaplamlı kaplamsal kaplamsallık kaplan kaplan atlaması kaplan böcek kaplan böcekler kaplan derisi kaplanboğan kaplanış kaplanma kaplanmak kapların kaplaşma kaplaştırma kaplatış kaplatma kaplatmak kaplayan kaplayış kaplı kaplıca kaplıcalık kaplık kaplumbağa kaplumbağa gibi kaplumbağa yürüyüşü kaplumbağalar kaplumbağalardan kapma kapmaca kapmak kapnisit kapora kaporta kaportacı kaportacılık kapriçyo kapris kapris yapmak kaprisli kaprissiz kapsam kapsama kapsama alanı kapsamak kapsamına alma (veya alınma) kapsamını genişletmek kapsamlayış kapsamlı kapsatmak kapsayan kapsayıcı kapsız kapsül kaptan kaptan köprüsü kaptan köşkü kaptan paşa kaptan pilot kaptanıderya kaptanın kaptanlık kaptıkaçtı kaptırma kaptırmak kapuçin kapuska kaput kaput bezi kaput etmek kaput gitmek (veya olmak) kaputbezi kaputluk kapuz kapüşon kar kâr kar ayakkabısı kar baykuşu kâr bırakmak kar çiçeği kar dikeni kâr etmek kâr etmemek kâr getirmek kar gibi kâr haddi kar helvası kar ispinozu kâr koymak kar kuşu kar kuyusu kâr merkezi kâr payı kâr paylaşımı kar sapanı kar susuzluk kandırmaz kar yağmak kâr zararın kardeşidir kara kara ağızlı kara baht kara borsa kara borsacı kara borsacılık kara borsaya düşmek kara boya kara bulut kara cahil kara cümle kara çalmak kara çavuş kara damaklı kara davar kara delik kara derili kara düzen kara elmas kara et kara evli kara fırın kara gün kara gün dostu kara haber kara haber tez duyulur kara humma kara iklimi kara iskete kara kafalı kara kalem kara kaplı kitap kara kara düşünmek kara kaş kara kedi geçmek kara kehribar kara keme kara kış kara koca kara kovan kara kullukçu kara kurbağası kara kuru kara kusmuk kara kutu kara kuvvet kara kuvvetleri kara leylek kara liste kara maşa kara mili kara mizah kara para kara pazar kara saban kara sarı kara sevda kara sevdalı kara su kara suları kara sürmek kara tahta kara tren kara turp kara vapuru kara yağız kara yazı kara yel kara yeli kara yer kara yolu kara yosunları kara yosunu kara yüz kara yüzlü karaağaç karaağaçgiller karaardıç karaasma karabacak karabakal karabaldır karabalık karaballık karabasan karabaş karabatak karabatak gibi karabatakgiller karabatakgillerden karabet karabiber karabibergiller karabina karabinyer karaboya karabuğday karabuğdaygiller karabuğdaygillerden karabulut karaburçak karaca karaca darısı karaca kemiği karaca kuruca karaca ot karacaot karacı karacılık karaciğer karaç karaçalan karaçalı karaçalıcı karaçalılık karaçam karaçayca karaçayır karaçaylı karada karada ölüm yok karadağ karadağlı karadamgalı karadeniz karadeniz'de gemilerin mi battı? karadul karadut karafa karafaki karafatma karagevrek karagöz karagöz oynatmak karagözcü karagözcülük karagözlük karagözlük etmek karagül karagünlü karağı karahalile karahanlı karahanlılar karahindiba karahip karahipler karahumma karaiğne karaim karaimce karakabarcık karakaçan karakafes karakalpakça karakarga karakaş karakavak karakavuk karakavza karakeçi karakılçık karakış karakol karakol gemisi karakol gezmek karakolluk karakolluk olmak karakoncolos karakter karakterine karakteristik karakterize karakterize etmek karakterli karakteroloji karaktersiz karaktersizlik karakucak karakul karakulak karakuş karakuşî karalâhana karalâhana çorbası karalama karalama defteri karalamak karalanma karalanmak karalar bağlamak (veya giymek) karalatma karalatmak karalayıcı karalayış karaleylek karalı karalı beyazlı karalık karaltı karama karamak karaman karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu karamandola karamanli karamanov karamasal karambol karambole getirmek karamelâ karamsar karamsar olmak karamsarlaşma karamsarlaşmak karamsarlaştırma karamsarlaştırmak karamsarlık karamuk karamusal karamusal (veya karamürsel) sepeti karamusal (veya karamürsel) sepeti sanmak karanfil karanfil yağı karanfilci karanfilgiller karanfilgillerden karanfili sıkmak karanın karanlığa gömülmek karanlığa kalmak karanlığı deşmek (veya yırtmak) karanlık karanlık basmak (veya çökmek) karanlık etmek karanlık oda karanlıkçı karanlıkçılık karanlıkta göz kırpmak karantina karantina müddeti karantina süresi karapapak karar ka­rar karar almak karar altına almak karar bulmak karar kılmak karar vermek karâr-gir karara bağlamak karara kalmak karara varmak karargah karargâh kararınca kararında kararında bırakmak kararından kararış kararlama kararlamadan kararlamak kararlaşma kararlaşmak kararlaşmış kararlaştırılan kararlaştırılma kararlaştırılmak kararlaştırılmış kararlaştırma kararlaştırmak kararlayarak kararlı kararlı dalga kararlı denge kararlılık kararlılıkla kararma kararmak kararmış kararname kararsız kararsız denge kararsızlık karartı karartılma karartılmak karartma karartmak karasakız karasal karasal iklim karasal kumul karasal oluşuk karasığır karasinek karasu karaşın karataban karatavuk karatavukgiller karatavukgillerden karatavukgillereden karate karateci karaturp karavan karavana karavana borusu karavana çıkmak karavanacı karavanadan yemek karavaş karavaşlık karavel karavelâ karavide karay karaya karaya ayak basmak karaya çıkarmak karaya düşmek karaya oturmak karaya vurmak karayaka karayan karayandık karayanık karayazılı karayca karayemiş karayemiş ağacı karayıkım karayılan karayip karayipler karayipler'de karayla karayolu karayolunda karbojen karboksil karboksilik karboksilli karbon karbon dönemi karbon kâğıdı karbonado karbonat karbonatlama karbonatlamak karbonatlı karbondioksidin karbondioksit karbonhidrat karbonifer karbonik karbonik asit karbonil karbonit karbonizasyon karbonlama karbonlamak karbonlaşma karbonlaşmak karbonlu karbonmonoksit karborundum karbür karbüratör karbürleme karcığar karda karda yürüyüp (gezip) izini belli etmemek kardaş kardelen kardeş kardeş kanı kardeş kardeş kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş kardeş kardeşin ne öldüğünü ister; ne onduğunu kardeş kavgası kardeş okul kardeş parti kardeş payı kardeş şehir kardeşçe kardeşim kardeşim olsun da kanlım olsun kardeşkanı kardeşkanı ağacı kardeşlenme kardeşlenmek kardeşlik kardeşlik etmek kardırma kardırmak kardinal kardinal kuşu kardinallik kardiyak kardiyograf kardiyografi kardiyogram kardiyolog kardiyoloji kardiyopati kardiyoskleroz kardiyoskop kardiyoskopi kare kare kare karekök karekök almak kareleme karelemek kareli kareograf kareografi karesel bölge karesi karesini almak karfiçe karga karga bok yemeden karga burun karga düleği karga etmek karga gibi karga tulumba karga tulumba etmek karga yürüyüşü kargabeyni kargaburnu kargaburun kargabüken kargacık kargacık burgacık kargadelen kargagilerden kargagiller kargagillerden kargasekmez kargaşa kargaşa çıkarmak kargaşacı kargaşalı kargaşalık kargı kargılama kargılamak kargılanmak kargılı kargılık kargıma kargımak kargın kargınmış kargış kargış etmek (veya vermek) kargışlama kargışlamak kargışlanmış kargışlı kârgir kargo kargocu kargoculuk karha kârhane karı karı ağızlı karı gibi karı koca karı kocalık kârı olmamak karık karıklama karıklamak karıkma karıkmak karılaşma karılaşmak karılı karılı kocalı karılık karılık etmek karılma karılmak karım köylü karıma karımak karın karın ağrısı karın boşluğu karın çatlağı karın doyurmak karın zarı karın zarı iltihabı karın zarı yangısı karınca karınca asidi karınca belli karınca duası karınca duası gibi karınca ezmez karınca kaderince karınca kararınca karınca kuşu karınca kuşugiller karınca yuvası karınca yuvası gibi kaynamak karıncaezmez karıncaincitmez karıncalanış karıncalanma karıncalanmak karıncalar karıncalı karıncasever karıncayı bile ezmemek (veya incitmemek) karıncayı bile incitmemek karıncayiyen karıncayiyengiller karıncayiyengillerden karıncazevali gelince kanatlanır karıncık karından ayaklılar karından bacaklılar karındaş kârını tamam etmek karının saçlısı, tarlanın taşlısı karınlama karınlamak karınlı karınma karınmak karınsa karıntası karıntı karısı ağızlı karısı köylü karısınıboşamak karış karış karış karışabilme karışan karışanı karışanı görüşeni olmamak karışık karışıklık karışılma karışılmak karışım karışlama karışlamak karışma karışmak karışmamak karışmamış karışmış karışmışolmak karıştığı karıştıran karıştırıcı karıştırıcılık karıştırılma karıştırılmak karıştırılmış karıştırış karıştırma karıştırmak kari karides karides ağı karidesçi kariha karikatür karikatürcü karikatürcülük karikatürist karikatürize karikatürize etmek karikatürleştirme karikatürleştirmek karikatürlük karina karina etmek (veya karinaya basmak) karinalılar karine karine ile anlamak kariyer kariyer yapmak karizma karizmatik karkara karkas karlama karlamak karlanma karlanmak karlı kârlı kârlı iş karlık karlılık karluk karma karma eğitim karma ekonomi karma okul karma sergi karma tamlama karmaç karmak karmakarış karmakarış etmek karmakarış olmak karmakarışık karmakarışık etmek karmakarışık olmak karmalık karman çorman karman çorman etmek karman çorman olmak karmanyola karmanyolacı karmanyolacılık karmaş karmaşa karmaşık karmaşık sayı karmaşıklaşma karmaşıklaşmak karmaşıklık karmaşma karmaşmak karmaştırma karmaştırmak karmık karmuk karnabahar karnabit karnaval karnaval maskarası karnaval maskesi karne karnı karnı aç karnı burnunda karnı büyümek karnı geniş karnı tok karnı tok sırtı pek karnı zil çalmak karnıbahar karnıkara karnın karnından konuşan karnından konuşmak (veya söylemek) karnını doldurmak karnıyarık karni karnivor karo karoser karoserci karoseri karpel karpit karpit lâmbası karpuz karpuz fener karpuz kabuğuyla büyüyen eşeğin ölümü sudan olur karpuz kökeninde büyür karpuzcu karpuzculuk karpuzsu karpuzumsu karsak kârsız karst karstik karşı karşı akın karşı çıkmak karşı devrim karşı durmak karşı düşürüm karşı gelim karşı gelmek karşı görüş karşı karşıya karşı karşıya gelmek karşı koymak karşı olmak karşı olum karşı oy karşı sav karşıberi karşıcı karşıcıl karşıcılık karşıdakiniinandırır karşıdan karşıya karşıdurmak karşıgelmek karşıkoymak karşılama karşılama töreni karşılamak karşılanış karşılanma karşılanmak karşılaşılmak karşılaşma karşılaşmak karşılaşmaları karşılaştırarak karşılaştırılabilir karşılaştırılamaz karşılaştırılma karşılaştırılmak karşılaştırma karşılaştırma derecesi karşılaştırmacı karşılaştırmak karşılaştırmalı karşılaştırmalı dil bilgisi karşılaştırmalı dil bilimi karşılaştırmalı edebiyat karşılayan karşılayıcı karşılayış karşılığında karşılığınıvermek karşılığıverilmek karşılık karşılık vermek karşılıklı karşılıklı yapraklar karşılıklıdoymak karşılıklısevişmek karşılıklıtatlıtatlısöyleşmek karşılıklıvuruşmak karşılıksız karşılıksız aşk karşılıksız çek karşılıkta bulunmak karşın karşısına almak karşısına geçmek karşısında karşıt karşıt anlamlı karşıt duygu karşıt özdek karşıtanlamlı karşıtçı karşıtçılık karşıtçıllık karşıtı karşıtlam karşıtlama karşıtlamak karşıtlaşma karşıtlaşmak karşıtlı karşıtlık kart kart basmak kart çıkarmak kartal kartal ağacı kartalgiller kartalgillerden kartallar kartallardan kartallı kartallı eğrelti otu kartalma kartalmak kartaloş kartaloz kartça karteks dolabı kartel kartelâ kartelleşme kartelleşmek kartezyen kartezyenizm kartlaşma kartlaşmak kartlaşmış kartlık kartograf kartografi kartografik kartografya karton kartoncu kartonlama kartonlamak kartonpiyer kartonumsu kartopu kartotek kartpostal kartpostalcı kartuk kartuş kartvizit karun karyağdı karye karyokinez karyola kas kas doku kas tutukluğu kasa kasa defteri kasa fişi kasa sayımı kasaba kasabacık kasabalı kasacı kasadar kasalama kasalamak kasalanma kasalanmak kasalı kasalık kasap kasaphane kasaplık kasar kasara kasatura kasavan kasaved kasavet kasavet çekmek kasavet etmek kasavetlenme kasavetlenmek kasavetli kasavetsiz kasavetsiz ağız anahtarsız açılır kasayı devretmek kâse kâsecik kâseletme kâseletmek kasem kaset kasetçalar kasetçi kasetçilik kasık kasık bağcı kasık bağı kasık biti kasık çatlağı kasık otu kasıkotu kasıl kasıl duyumlar kasılabilen kasılarak kasılgan kasılganlık kasılış kasılma kasılmak kasım kasım kasım kasımpatı kasınç kasınma kasınmak kasıntı kasıntılı kasıntısız kasıp kavurmak kasır kasırga kasıt kasıtla kasıtlı kasıtsız kaside kasideci kasidehan kasis kasiyer kask kaskatı kaskatı kesilmek kasket kasketçi kasketçilik kasketli kasketsiz kasko kaslar kaslarda kasları kasların kaslaşma kaslaşmak kaslı kasma kasmak kasnak kasnak işlemek kasnakçı kasnaklama kasnaklamak kasnı kasr kassız kast kastanyet kastanyola kastanyola yuvası kastar kastarcı kastarcılık kastarlama kastarlamak kastarlı kasten kastetme kastetmek kastı olmak kastırıcı kasti kastî kastor kasvet kasvet basmak (veya çökmek) kasvet vermek kasvetli kasvetsiz kaş kaş çatmak kaş göz etmek kaş göz işareti yapmak kaş ile göz, gerisi söz kaş jölesi kaş yapayım derken göz çıkartmak kaş yıkamak kaşağı kaşağılama kaşağılamak kaşağılanma kaşağılanmak kaşağılatma kaşağılatmak kaşalot kaşan kaşan yeri kaşandırma kaşandırmak kâşâne kaşanma kaşanmak kaşar kaşar peyniri kaşarlanma kaşarlanmak kaşarlanmış kaşarlı kaşbastı kaşe kaşeksi kaşeleme kaşelemek kaşelenme kaşelenmek kaşeletme kaşeletmek kaşeli kaşı kaşık kaşık atmak kaşık atmak (veya çalmak) kaşık çalımı kaşık çalmak kaşık düşmanı kaşık havası kaşık kadar kaşık kaşık kaşık otu kaşık oyunu kaşık sallamak kaşıkçı kaşıkçı kuşu kaşıkçılık kaşıkçın kaşıkla yedirip sapıyla (gözünü) çıkartmak kaşıklama kaşıklamak kaşıklanma kaşıklanmak kaşıklayış kaşıklık kaşıma kaşımak kaşındıran kaşındırma kaşındırmak kaşının altında gözün var dememek kaşınış kaşınma kaşınma kazığı kaşınmak kaşıntı kaşıntılı kâşif kaşkariko kaşkaval kaşkol kaşkorse kaşla göz arası kaşlama kaşlamak kaşlı kaşlı gözlü kaşmer kaşmerlik kaşmir kaşpusiye kaşsız kat kat çıkmak kat kat kat sayı kat yuvarı kat'etmek kat'i kat'î kat'î olarak kat'îleşme kat'ileşmek kat'îleşmek kat'iyen kat'iyet katabolizma katafalk katafot katakofti katakomp katakulli katakulli okumak katalan katalanca katalepsi kataleptik katalitik katalitik reaksiyon katalitik soba kataliz katalizlemek katalizör katalog kataloglama kataloglamak katalpa katana katapult katar katar katar katarakt katarlama katarlamak katarlanma katarlanmak katavaşya katbekat katedral kategori kategorik kategorize etmek katet katetme katetmek katgüt katı katı kalpli katı söz katı yağ katı yumurta katı yürekli katık katık etmek katıklama katıklamak katıklı katıklı aş katıksız katıla katıla katıla katıla gülmek katılaşma katılaşmak katılaştırma katılaştırmak katılgan doku katılığını katılık katılım katılımcı katılış katılma katılmak katılmamak katılmış katıltma katıltmak katım katımlık katıntı katır katır boncuğu katır gibi katır karı katır kutur katır kuyruğu gibi kalmak katır tepmişe dönmek katır yılanı katırcı katırcılık katırkuyruğu katırlaşma katırlaşmak katırlık katırtırnağı katışık katışıklık katışıksız katışıksız;hilesiz;noksansız katışıksızlık katışma katışmaç katışmak katıştırma katıştırmak katıyürekli kati kâtib kâtibe kâtibiadil katil katil etmek katileşme katileşmek katillik katip kâtip kâtipıik kâtipler kâtiplik katiyen katiyet katiyetle katkı katkı maddesi katkı payı katkıda bulunmak katkılanma katkılanmak katkılı katkısız katlama katlamak katlanabilir katlanamama katlanamamak katlanamayan katlanan katlandırma katlandırmak katlanılabilir katlanılamaz katlanılma katlanılmak katlanılmaz katlanır katlanış katlanma katlanmak katlanmış katlantısızlık katlatma katlatmak katlayış katledilmek katletme katletmek katlı katlı kur katliam katma katma aşı katma bütçe katma bütçesi katma değer vergisi katmak katmalı katman katman bulut katmanlaşma katmanlaşmak katmanlı katmanlı akış katmansız katmanyazar katmer katmer kaldırmak katmer katmer katmerci katmercilik katmerleşme katmerleşmek katmerli katmerli badem katmerli birleşik zaman katmerli iyelik katmerli katmerli gülmek katmerli yalan katmersiz katolik katoliklerde katoliklik katolunma katolunmak katostrofizm katot katra katrak katran katran ağacı katran çamı katran gibi katran ruhu katran suyu katran taşı katran yağı katrancı katrancılık katranı kaynatsan olur mu şeker? katranköpüğü katranlama katranlamak katranlanma katranlanmak katranlı katre katre katre katresi kalmadı (veya katresi yok) katrilyon katur kutur katyon kauçuk kauçuklu kaurit tutkalı kav kav gibi kav mantarı kavaf kavaf işi kavaflık kavait kavak kavak inciri kavak, yaprağını tepeden dökerse kış çok olur kavakçılık kavaklık kaval kaval kemiği kaval tüfek kavalcı kavalye kavalyelik kavalyelik etmek kavanço kavanoz kavanoz dipli dünya kavara kavara çekmek kavaracı kavas kavaser kavaslık kavasya kavat kavata kavatlık kavelâ kavga kavga adamı kavga bizim yorganın başına imiş kavga çıkarmak kavga çıkmak kavga etmek kavga kaşağısı kavga kopmak kavgacı kavgacılık kavgada kılıç ödünç verilmez kavgada yumruk sayılmamak kavgalaşma kavgalaşmak kavgalı kavgasız kavgasızlık kavgaya kavgaya girişmek (veya tutuşmak) kavi kavil kavileşme kavileşmek kavileştirme kavileştirmek kavilleşme kavilleşmek kavilya kavim kavim kardaş kavimler kavis kavis çizmek kavislendirme kavislenme kavisli kavkı kavkılı kavlağan kavlak kavlama kavlamak kavlanma kavlanmak kavlaşma kavlaşmak kavlatma kavlatmak kavlen kavletme kavletmek kavlıç kavlık kavlince kavlükarar kavlükarar etmek kavmi kavmî kavmiyat kavmiyet kavmiyetçi kavmiyetçilik kavraç kavrak kavram kavram karmaşası kavrama kavrama noktası kavramacılık kavramak kavramaz kavramcılık kavramın kavramların kavramlaşma kavramlaşmak kavramsal kavran kavranılma kavranılmak kavranılmaz kavranma kavranmak kavratma kavratmak kavrayamamak kavrayış kavrayışı kavrayışlı kavrayışsız kavrayışsızlık kavruk kavrukluk kavrulma kavrulmak kavrulmuş kavruluş kavşak kavşak adası kavuk kavuk sallamak kavukçu kavuklu kavukluk kavun kavuncu kavuniçi kavunsu kavunumsu kavurga kavurgan kavurma kavurmacı kavurmaç kavurmak kavurmalı kavurmalık kavurtma kavurtmak kavurucu kavurur kavuruş kavuşan kavuşma kavuşmak kavuşmaz kavuşmuş kavuştak kavuşturma kavuşturmak kavuşulma kavuşulmak kavuşum kavuşum devri kavuşur su yosunları kavut kavuz kavuzlular kavvaser kavzama kavzamak kay kay etmek kaya kaya balığı kaya balığıgiller kaya davarı kaya gibi kaya güvercini kaya hanisi kaya horozu kaya keleri kaya lifi kaya örümceği kaya sansarı kaya sarımsağı kaya sarmaşığı kaya suyu kaya tuzu kaya uçmazsa dere dolmaz kayabalığıgillerden kayabaşı kayaç kayaçların kayagan kayağan kayağan taş kayağanlık kayak kayak evi kayakça kayakçı kayakçılık kayakkabı kayakta kayaların kayalık kayan kayanyıldız kayar kayarlama kayarlamak kayarto kaybeden kaybedilme kaybedilmek kaybedilmiş kaybetme kaybetmek kaybetmiş kaybolasıca kaybolma kaybolmak kaybolması kaybolmasına kayboluş kayda değer kayda geçirmek kaydedici kaydedilme kaydedilmek kaydedilmesi kaydet kaydetme kaydetmek kaydettirme kaydettirmek kaydıhayat kaydıhayatla kaydıihtiyat kaydınısilmek kaydırak kaydırılma kaydırılmak kaydırış kaydırma kaydırmak kaydırtma kaydırtmak kaydiye kaydolma kaydolmak kaygan kaygana kayganalık kayganlık kaygı kaygı çekmek kaygılandıran kaygılandırma kaygılandırmak kaygılanış kaygılanma kaygılanmak kaygılanmamak kaygılar kaygılı kaygın kaygısız kaygısızca kaygısızlık kayı kayıcı kayık kayık gibi kayık salıncak kayık tabak kayık yaka kayık yanaştırmak kayıkçı kayıkçı kavgası kayıkçılık kayıkhane kayın kayın baba kayın birader kayın peder kayın valide kayınbaba kayınbirader kayınço kayıngiller kayıngillerden kayınlık kayınpeder kayıntı kayınvalide kayıp kayıp vermek kayıplar kayıplara karışmak kayır kayıran kayırıcı kayırıcılık kayırılan kayırılma kayırılmak kayırılmayan kayırış kayırma kayırmak kayırmış kayırtma kayırtmak kayısı kayısı hoşafı kayısı kompostosu kayısı kurusu kayış kayış baldırlı kayış balığı kayış dili kayış gibi kayışa çekmek kayışçı kayışkıran kayıt kayıt altına girmek kayıt defteri kayıt koymak kayıt kuyut kayıtım kayıtımla uslamlama kayıtlama kayıtlamak kayıtlı kayıtma kayıtmak kayıtsız kayıtsız kalmak kayıtsız olmak kayıtsız şartsız kayıtsızca kayıtsızlık kayıttan düşmek (veya birinin kaydını silmek) kaykay kaykılma kaykılmak kaykıltma kaykıltmak kayma kaymağını almak kaymak kaymak bağlamak (veya tutmak) kaymak gibi kaymak kâğıdı kaymak tabakası kaymak takımı kaymak taşı kaymakaltı kaymakam kaymakamlık kaymakçı kaymaklanma kaymaklanmak kaymaklı kaymaklı dondurma kaymaktaşı kaymaoluşum kaymaoluşumsal kayme kaymelik kaymış kaynaç kaynaç taşı kaynağı kaynağını almak kaynak kaynak kişi kaynak makinesi kaynak suyu kaynak yapmak kaynakça kaynakçacı kaynakçı kaynakçılık kaynakhane kaynaklanma kaynaklanmak kaynaklar kaynama kaynama noktası kaynamak kaynana kaynana ağzı kaynana zırıltısı kaynanadili kaynanalık kaynanalık etmek kaynar kaynar kazanı kaynarca kaynaşan kaynaşık kaynaşma kaynaşmak kaynaşmış kaynaştırma kaynaştırma sesi kaynaştırmak kaynata kaynatalık kaynatan kaynatanın kaynatılan kaynatılma kaynatılmak kaynatma kaynatmak kaynayan kazan kapak tutmaz kaynayış kaypak kaypakça kaypaklaşma kaypaklaşmak kaypaklık kaypama kaypamak kayra kayracılık kayrak kayran kayrılma kayrılmak kayser kayşa kayşama kayşamak kayşat kaytaban kaytak kaytaklık kaytan kaytan bıyıklı kaytanlı kaytarıcı kaytarıcılık kaytarış kaytarma kaytarmacı kaytarmacılık kaytarmak kayyım kayyum kayyumluk kaz kaz ayağı kaz gelen yerden tavuk esirgenmez kaz kafalı kaza kaza dairesi kaza etmek kaza geliyorum demez kaza ile kaza kurşunu kaza ve kader kazaen kazağı kazai kazak kazak çömelmesi kazakça kazakistan kazaklık kazalar kazalı kazamat kazan kazan (biri) kepçe kazan dairesi kazan kaldırmak (veya devirmek) kazan kaynamayan yerde maymun oynamaz kazan taşı kazan yapıcısı kazanan kazancı kazancılık kazancınınmuştusudur kazanç kazançlı kazançsız kazandırma kazandırmak kazandibi kazanı kapalı kaynamak) kazanılma kazanılmak kazanılmış kazanım kazanımlamak kazanımlı kazanış kazanma kazanmak kazanmış kazar kazara kazaratar kazasız kazasız belâsız kazaska kazasker kazaskerlik kazaya bırakmak kazaya kalmak kazaya rıza göstermek kazayağı kazaz kazazede kazboku kazdığı çukura (veya kuyuya) kendisi düşmek kazdırma kazdırmak kazein kazein tutkalı kazevi kazgıç kazı kazı bilimci kazı bilimi kazı bilimsel kazı koz anlamak kazıcı kazığa vurmak kazık kazık atmak kazık dikmek kazık gibi kazık kadar kazık kakmak kazık kök kazık marka kazık yemek kazık yutmuş gibi kazıkazan kazıkçı kazıklama kazıklamak kazıklanma kazıklanmak kazıklayış kazıklı kazıklı humma kazıklıhumma kazıl kazılış kazılma kazılmak kazılması kazılmış kazım kazıma kazıma resim kazımak kazımık kazın ayağı öyle değil kazındığında kazınma kazınmak kazıntı kazıntılı kazıtma kazıtmak kazıyarak kazıyış kâzib-üş-şekl kazibe kaziye kazkanadı kazma kazma diş kazma gibi kazmacı kazmaç kazmak kazmir kazolit kazsılar kazulet kazurat kazzâz kb ke kebap kebapçı kebapçılık kebaplı kebaplık kebe kebere kebir kebze kebzeci kec-hûy keçe keçe külâh etmek keçe külâh olmak keçeci keçecilik keçeleme keçelemek keçelenme keçelenmek keçeleşme keçeleşmek keçeleştirme keçeleştirmek keçeli keçesini sudan çıkarmak keçeyi suya atmak keçi keçi geberse de kuyruğunu indirmez keçi inadı keçi kömüreni keçi kulağı keçi kurttan kurtulsa gergedan olur keçi mantarı keçi postu keçi sakal keçi söğüdü keçi yemişi keçi yolu keçiboynuzu keçiboynuzu gibi keçiler keçileri kaçırmak keçileşme keçileşmek keçilik keçilik etmek keçimemesi keçisağan keçisakalı keçisedefi keçitırnağı keçiye can kaygısı keçiye can kaygısı, kasaba et (veya yağ) kaygısı keçiye can kaygısı, kasaba et kaygısı keçiye içki içirmişler kurdun evini sormuş keçiyemişi keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur keder keder çekmek keder vermek kederlendiren kederlendirme kederlendirmek kederleniş kederlenme kederlenmek kederler kederli kederlilik kedernâk kedersiz kedi kedi (veya eti) ne, budu ne? kedi balı kedi balığı kedi balığıgiller kedi ciğere bakar gibi bakmak (veya süzmek, seyretmek) kedi gibi kedi gibi dört ayak üzerine düşmek kedi ile harara girmek kedi ile köpek gibi kedi nanesi kedi olalı bir fare tuttu kedi otu kedi otugiller kedi uzanamadığı ciğere, pis der kedi yavrusunu yerken sıçana benzetir kedi yetişemediği (veya uzanamadığı) ciğere pis (veya murdar) dermiş kedi, yavrusunu yerken sıçana benzetir kediayağı kedibastı kedidili kedigiller kedigillerden kedigözü kedinin boynuna ciğer asılmaz kediyaladı kediye peynir ( veya ciğer) ısmarlamak keeling adaları kefâ kefal kefalet kefaleten kefaletname kefalgiller kefalgillerden kefaller kefaret kefaretini ödemek kefe kefek kefeki kefeki tutmak kefekiye dönmek kefeleme kefelemek kefeli kefen kefenci kefeni boynunda olmak kefeni yırtmak kefenin cebi yok kefenleme kefenlemek kefenleyiş kefenli kefenlik kefenlik para kefensiz kefere kefil kefil göstermek kefil olmak kefillik kefin kefir kefiye kefne kehâ kehanet kehanette bulunmak kehet kehkeşan kehle kehribar kehribar balı kehribar gibi kehribar sarısı kehribarcı kek kekâ kekâh keke kekeç kekeçen kekeleme kekelemek kekeleyiş kekelik kekeme kekemeleşme kekemeleşmek kekemelik kekik kekik yağı kekikli keklik keklik etmek keklik gibi kekre kekrelik kekremsi kekremsilik kekresi kel kel kâhya kel ölür, sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur kelam kelâm kelâm-ı arabî kelamıkadim kelâmıkadim kelâmıkibar kelaynak kelbaşa şimşir tarak kele kele köseden yardım olmaz kelebek kelebek ağacı kelebek camı kelebek çiçeği kelebek gözlük kelebek otu kelebekler keleci kelee kelek keleklik kelekotu kelem keleme kelep kelepçe kelepçe vurmak (takmak veya kelepçeye vurmak) kelepçeleme kelepçelemek kelepçelenme kelepçelenmek kelepçeli kelepir kelepirci kelepircilik kelepire konmak (veya yakalamak) kelepleme keleplemek kelepser keler keler balığı kelergiller keleş keleşlik keleye çekmek keli görünmek keli kızmak keli körü toplamak kelifit kelik kelime kelime cambazı kelime cambazlığı kelime hazinesi kelime kadrosu kelime karışıklığı kelime oyunu kelime sıklığı kelime türü kelime vurgusu kelimecik kelimede kelimeişahadet kelimelerde kelimeleri kelimeleri tartarak konuşmak kelimeleşmek kelimenin tam anlamıyla kelimesi kelimesine kelimesiz kelin merhemi olsa başına sürer (veya kelin medarı olsa kendi başında olur) kelle kelle götürmek kelle kazanı kelle koltukta (gezmek) kelle koparmak kelle koşturmak kelle kulak yerinde (olmak) kellesinden olmak kellesini koltuğuna almak kellesini uçurmak kellesini vurdurmak kelleşme kelleşmek kelleyi vermek kelli kelli felli kellik keloğlan kelp kelt kem kem göz kem gözle bakmak kem küm kem söz kem akçe sahibinindir kemâh kemakân kemal kemâl kemale ermek (gelmek veya kemal bulmak) kemalist kemalizm kemalpaşa tatlısı keman keman gibi keman yayı kemancı kemancılık kemança kemane kemane çekme kemanî kemankeş keme kemed kemençe kemençeci kement kement atmak kemente kementlemek kemer kemer bağlama kemer gözü kemer patlıcanı kemere kemeri dolu olmak kemerini sıkmak kemerleme kemerlemek kemerli kemerlik kemersiz kemha kemiğine (kemiklerine) kadar kemik kemik atmak kemik bilimci kemik bilimi kemik doku kemik gibi kemik rengi kemik yalayıcı kemik zarı kemikçik kemikleri sayılmak kemikleri sızlamak kemiklerini kırmak kemikleşme kemikleşmek kemikleştirme kemikleştirmek kemikli kemikli balıklar kemikli gurbağa kemiksi kemiksi bölge kemiksiz kemircik kemirdek kemiren kemirgen kemirgenler kemirgenlerden kemirici kemiriciler kemiricilerden kemirilme kemirilmek kemiriş kemirme kemirmek kemis kemiyet kemleyici kemlik kemlik etmek kemoterapi kemre kemreleme kemrelemek kemrelik kenan kenar kenar bobini kenar gezmek kenar mahalle kenar semt kenar suyu kenara atmak kenara çekilmek kenarcı kenarda kalmak kenarda köşede kenarı bastırmak kenarın dilberi kenarlı kenarlık kenarortay kenarsız kendi kendi adına kendi ağzıyla tutulmak kendi başına kendi beslek kendi derdine düşmek kendi düşen ağlamaz kendi göbeğini kendi kesmek kendi hâlinde kendi hâlinde bırakmak kendi hâline kendi hâline bırakmak kendi havasında gitmek (veya havasında olmak) kendi hesabına kendi içine çekilmek kendi kabuğuna çekilmek kendi kanatlarıyla uçmak kendi kendine kendi kendine gelin güvey olmak kendi kendini yemek kendi kendini yemek (veya kendini yemek) kendi köşesinde yaşamak kendi kuyusunu kendi kazmak kendi payıma kendi söyler kendi dinler kendi yağıyla kavrulmak kendigelen kendiliğinden kendiliğinden üreme kendiliğindencilik kendiliğindenlik kendilik kendimizsağlamalıyız kendimseme kendimsemek kendince kendinde kendinde olmamak kendinde toplamak kendinden kendinden geçmek kendine kendine ... süsü vermek kendine gel! kendine gelmek kendine has kendine kıymak kendine mahsus kendine mal etmek kendine özgü kendine yedirememek (veya onuruna yedirememek) kendine yontmak kendini kendini (kapıp) koyuvermek kendini alamamak kendini aşağı görmek kendini ateşe atmak kendini atmak kendini avutmak kendini beğendirmek kendini beğenmek kendini bırakmak kendini bilen (veya bilir) kendini bilmek kendini bir şey sanmak kendini bir yerde bulmak kendini bulmak kendini dar etmek kendini dev aynasında görmek kendini dinlemek kendini dirhem dirhem satmak kendini düşünmek kendini ele vermek kendini fasulye gibi nimetten saymak kendini göstermek kendini harap etmek kendini hissettirmek kendini kapı dışında bulmak kendini kaptırmak kendini kaybetmek kendini matah sanmak kendini naza çekmek kendini paralamak kendini satmak kendini sıkmak kendini tartmak kendini toparlamak (veya toplamak) kendini tutamamak kendini tutmak kendini vermek (vurmak veya çalmak) kendini yiyip bitirmek kendini yoklamak kendir kendir bükücü kendircilik kendirgiller kendirgillerden kendirik kendisi kendisince kendisine kendisini kendiüretir kene kene ağacı kene gibi yapışmak kene göz kene otu kenef keneler kenet kenet etmek kenet gibi yapışmak kenet mili kenetleme kenetlemek kenetleniş kenetlenme kenetlenmek kenetli kenevir kenevir helvası kenevir yağı kenevircilik kengel kengel sakızı kenger kenger sakızı kent kent soylu kent soyluluk kental kentbilim kentçi kentçilik kentet kentilyon kentler arası kentlerarası kentleşme kentleşmek kentli kentlileşme kentlileşmek kentlileşmiş kentsel kentsoylu kentsoylular kenttaş kenyalı kep kepaze kepaze etmek kepaze olmak kepazelik kepbastı kepçe kepçe gibi kepçe kulak kepçe kuyruk kepçe surat kepçeburun kepçeleme kepçelemek kepçeli kepek kepekçi kepeklenme kepeklenmek kepekli kepenek kepenek altında er yatar kepenk kepenkleri indirmek kepez kepik kepir kepme kepmek ker kerahat kerahet kerahet vakti keramet keramet buyurdunuz (veya keramette bulundunuz) keramet sahibi kerameti kendinden menkul kerametli keramette bulunmak kerata keratin keratinleşme keratinleşmek keratinli kerde kere kerem kerem buyurun (veya eyleyin) kerem etmek kerem gibi sevmek (veya yanmak) kerem sahibi kerempe kerenti keres kereste keresteci kerestecilik keresteli kerestelik kerevet kerevides kerevit kereviz kergek bolmak kerh kerhane kerhaneci kerhen kerih kerim kerîm kerime keriz kerizci kerkenez kerkes kerki kerli ferli kermen kermes kerpeten kerpiç kerpiç dökmek kerpiç gibi kerpiççi kerpiçleşme kerpiçleşmek kerrake kerrakeli kerrat kerrat cetveli kerte kerte kerte kerteleme kerteles kerteli kertenkele kertenkeleler kertenkelelerden kertenkeleleri kerteriz kerteriz almak (veya etmek) kerteriz noktası kertesine gelmek kertesine getirmek kerti kertik kertik kertik kertikleme kertiklemek kertikli kertilme kertilmek kertme kertmek kervan kervan çulluğu kervan saray kervan yıldızı kervana katılmak kervanbaşı kervancı kervankıran kervansaray kerye kes kesafet kesat kesatlık kesbetmek kese kese çiçeği kese kâğıdı kese kurdu kesecek keseci kesecik kesedar kesek keseklenme keseklenmek kesekli kesel kesel gelmek kesel perdesi keseleme keselemek keseleniş keselenme keselenmek keseletme keseletmek keseli keseli kurt keseliler keselilerden kesen kesene keseneğe almak keseneğe vermek kesenek kesenekçi kesenin ağzını açmak kesenin dibi görünmek kesenize bereket kesenkes keser kesesi elvermemek kesesine bir şey girmemek kesesine göre kesesine güvenmek kesesini doldurmak keseye davranmak kesici kesici aletler bileyicisi kesici diş kesif kesif yem kesik kesik hava kesik kelime kesik kerem kesik kesik kesik koni kesik piramit kesik prizma kesikli kesiklik kesiklik vermek kesiksiz kesilen kesiliş kesilme kesilmeden kesilmek kesilmeme kesilmemek kesilmiş kesim kesim evi kesimci kesimevi kesimhane kesimlik kesin kesin bilgi kesin olarak kesin orantılar yasası kesinkes kesinleme kesinleşme kesinleşmek kesinleşmemiş kesinleşmiş kesinleştirme kesinleştirmek kesinlik kesinlikle kesinme kesinmek kesinsizlik kesinti kesintili kesintisiz kesintiye almak kesintiye uğramak kesip (veya kestirip) atmak kesip biçmek kesir kesir ölçek kesirler kesirli kesirli sayı kesirsiz kesiş kesişen kesişme kesişmek kesit kesitçekim keskenme keskenmek keski keskin keskin sirke küpüne (veya kabına) zarar keskin zekâ keramete kıç attırır keskinleşme keskinleşmek keskinleştirme keskinleştirmek keskinletme keskinletmek keskinlik kesme kesme imi kesme işareti kesme kaya kesme şeker kesme taş kesmece kesmeç kesmek kesmelik kesmez kesmik kesmikli kesp kesp etmek kesre kesret kestane kestane dorusu kestane fişeği kestane kabağı kestane kabuğundan çıkmış da kabuğunu beğenmemiş kestane kargası kestane rengi kestane suyu gibi kestane şekeri kestaneci kestanecik kestanelik kestere kestiği (veya attığı) tırnak olamamak kestirilemez kestirilme kestirilmek kestirim kestirip atmak kestiriş kestirme kestirmece kestirmeden kestirmeden gitmek kestirmek kesyap keş keşan keşen keşfeden keşfedilme keşfedilmek keşfedilmiş keşfetme keşfetmek keşfettirme keşfettirmek keşîd keşide keşideci keşif keşif kolu keşik keşikleme keşikleşme keşikleşmek keşiş keşişhane keşişleme keşişlik keşke keşkef keşkek keşkekçi keşki keşkül keşkülüfukara keşleme keşlemek keşmekeş keşmekeşlik keşmir keşşaf keşşaflık ket ket vurmak ketal ketçap kete ketebe keten keten helva keten helvacı keten helvası keten kuşu keten tohumu ketencik ketengiller ketengillerden ketenpere kethüda kethüda bey kethüdalık ketleme ketmolunan keton ketum ketum olmak ketumiyet ketumluk kevaşe kevel kevelci keven kevgir kevkebe kevn kevser kevser gibi key keyfetme keyfetmek keyfi keyfî keyfi bozulmak keyfi bilmek (biri) keyfi gelmek keyfi kaçmak keyfi oluncaya kadar keyfi sıra keyfi yerinde keyfilik keyfîlik keyfince keyfinden bayılmak (veya dört köşe olmak) keyfine bakmak keyfine gitmek keyfini çıkarmak keyfini kaçırmak (veya bozmak) keyfini yapmak keyfinin kâhyası olmamak keyfiyet keyif keyif benim, köy mehmet ağanın keyif çatmak keyif ehli keyif etmek keyif hâli keyif sormak keyif sürmek keyif vermek keyifle keyiflendirmek keyiflenme keyiflenmek keyifli keyifli keyifli keyifsiz keyifsizlenme keyifsizlenmek keyifsizlik keylogger keylus keymus keyveni kez keza kezalik kezâlik kezzâb kezzap kıble kıblenüma kıbrıslı kıç kıç atmak kıç attırmak kıçı kırık kıçın kıçın kıçın kıçın gitmek kıçına bakarak (veya kıçına baka baka) kıçına tekmeyi atmak (vurmak veya yapıştırmak) kıçını yırtmak kıçtan bacaklı kıçtankara kıçüstü kıçüstü oturmak kıdem kıdem tazminatı kıdemce kıdemli kıdemli başçavuş kıdemli üstçavuş kıdemlilik kıdemsiz kıdemsizlik kıdım kıdım kıgısal kığ kığalak kığı kığılama kığılamak kıh kıkır kıkır kıkır kıkır gülmek kıkırdak kıkırdak bilimi kıkırdak doku kıkırdaklaşmış kıkırdaklı kıkırdama kıkırdamak kıkırdatma kıkırdatmak kıkırdayış kıkırlık kıkırtı kıl kıl (kadar) kalmak kıl burun kıl çadır kıl gibi kıl ibik kıl keçisi kıl kuyruk kıl otu kıl payı kıl testere kıl yumağı kılâ kılabdan kılâde kılağı kılağılama kılağılamak kılağılanma kılağılanmak kılağılanmamış kılağılanmış kılağılı kılağısını almak kılağısız kılaptan kılâptan kılavuz kılavuzlama kılavuzlamak kılavuzluk kılavuzluk etmek kılbaz kılcal kılcal boru kılcal damar kılcal etki kılcal kök kılcallık kılcan kılçık kılçık atmak kılçıklı kılçıksız kıldan kıldırma kıldırmak kıldırtma kıldırtmak kılgı kılgılı kılgın kılgısal kılı kılına kılı kıpırdamamak kılı kırk yarmak kılıbık kılıbıklaşma kılıbıklaşmak kılıbıklık kılıbıklık etmek kılıcına kılıç kılıç alayı kılıç bacak kılıç balığı kılıç balığıgiller kılıç çalmak kılıç çekmek kılıç gagalı kılıç kınını kesmez kılıç kuşanma kılıç kuşanmak (veya takmak) kılıç oynatmak kılıç oyuncusu kılıç oyunu kılıç pabucu kılıç sallamak kılıç üşürmek kılıççı kılıçhane kılıçı kınına koymak kılıçkuyruk kılıçlama kılıçlama kaçmak kılıçlamak kılıçlayış kılıçlı kılıçoyunu kılıçtan geçirmek kılıf kılıfçı kılıfına uydurmak kılıflama kılıflamak kılıflı kılıfsız kılığına çeki düzen vermek kılığına girmek kılık kılık kıyafet kılık kıyafet düşkünü kılık kıyafet köpeklere ziyafet kılık kıyafeti düzmek kılıklı kılıklı kıyafetli kılıksız kılıksızdır kılıksızlaşma kılıksızlaşmak kılıksızlık kılıktan kılığa girmek kılına dokunmamak kılını bile kıpırdatmamak (veya oynatmamak) kılınış kılınma kılınmak kılır kılış kılkapan kılkıran kılkuyruk kıllanma kıllanmak kıllı kılma kılmak kılsız kılükal kımıl kımıl kımıl kımıldama kımıldama! kımıldamadan kımıldamak kımıldamaksızın kımıldamayan kımıldanış kımıldanma kımıldanmak kımıldatma kımıldatmak kımıldayan kımıldayış kımıltı kımız kımkım kımkım etmek kımlanma kımlanmak kın kın kanat kın kanatlılar kına kına ağacı kına çiçeği kına çiçeğigiller kına gecesi kına gibi kına yakmak (koymak, sürmek, vurmak veya yakınmak) kına(lar) yakmak kınacık kınaçiçeği kınaçiçeğigillerden kınakına kınalama kınalamak kınalanma kınalanmak kınalı kınalı keklik kınalı yapıncak kınama kınama cezası kınamak kınanacak kınanma kınanmak kınasız kınayış kındıra kındıraç kınık kınkanatlılardan kınlama kınlamak kınlı kınnap kınsız kıpçak kıpçakça kıpık kıpık gözlü kıpıklık kıpır kıpır kıpırdak kıpırdaklık kıpırdama kıpırdamak kıpırdamaksızın kıpırdanma kıpırdanmak kıpırdaşma kıpırdaşmak kıpırdatma kıpırdatmak kıpırtı kıpırtılı kıpırtısız kıpıştırma kıpıştırmak kıpkıp kıpkırmızı kıpkırmızı kesilmek (veya olmak) kıpkızıl kıpma kıpmak kıprama kıpramak kıprayış kıprayışlı kıprayışsız kıpti kıptî kıptîlik kır kır bekçisi kır boynunu! kır çiçeği kır düşmek kır eğlencesi kır gerillâsı kır gülü kır kahvesi kır serdarı kıraat kıraat etmek kıraathane kıraathaneci kıracak kıraç kıraçlaşma kıraçlaşmak kıraçlık kırağı kırağı çalmak (veya vurmak) kırağı düşmek (veya yağmak) kırağılı kıramamak kıran kıran girmek kıran kırana kıranlar kıranta kırat kıratın yanında duran ya huyundan ya suyundan (almak) kıratını ölçmek kıratlık kıray kırba kırbacık kırbaç kırbaç kurdu kırbaç kurtları kırbaçlama kırbaçlamak kırbaçlanma kırbaçlanmak kırca kırcı kırcı mantı kırcın kırç kırçan kırçıl kırçıllanma kırçıllanmak kırçıllaşma kırçıllaşmak kırçıllık kırda kırdığı koz (veya ceviz) kırkı (veya bini) aşmak kırdırma kırdırmak kırdırtma kırdırtmak kırgın kırgınlığa kırgınlık kırgınlıkla kırgız kırgızca kırgızistan kırguz kırıcı kırıcılık kırığı olmak kırık kırık çizgi kırık dökük kırık dölü kırık hava kırık plâk gibi kırıkçı kırıkçılık kırıklama kırıklamak kırıklık kırılan kırılca kırılcal kırılgan kırılganlık kırılıp kırılıp bükülmek kırılıp dökülmek kırılış kırılma kırılmak kırılması kırılmış kırım kırım kırım kırımlı kırınım kırınma kırınmak kırıntı kırıntı külte kırıntılı kırıp dökmek kırıp geçirmek kırıp sarmak kırış kırış kırış kırışık kırışıklı kırışıklık kırışıksız kırışma kırışmak kırıştırma kırıştırmak kırıta kırıta kırıtarak kırıtım kırıtım kırıtım kırıtış kırıtkan kırıtkanlık kırıtma kırıtmak kırk kırk (veya bin) dereden su getirmek kırk basmak kırk basması kırk bir (buçuk) maşallah kırk bir buçuk kırk bir kere maşallah! kırk budak kırk evin kedisi kırk hamamı kırk ikindi kırk kapının ipini çekmek kırk merak kırk merdiveni kırk para kırk tarakta bezi olmak kırk yıl kırk yıl kıran olmuş, eceli gelen ölmüş kırk yılda bir kırk yılın başı (veya başında) kırk yıllık kırk yıllık yani, olur mu kâni kırkağaç kavunu kırkambar kırkar kırkayak kırkbayır kırkbeşlik kırkgeçit kırkı kırkı çıkmak kırkıcı kırkılma kırkılmak kırkım kırkımcı kırkıncı kırkından sonra at olup da kuyruk mu sallayacak kırkından sonra azmak kırkından sonra saz çalmak kırkıntı kırkikilik kırklama kırklamak kırklanma kırklanmak kırklar kırklara karışmak kırkları karışmış olmak kırklı kırklık kırkma kırkmak kırkmerdiven kırkmerdiveni kırktırma kırktırmak kırkyama kırkyıllık kırlangıç kırlangıç balığı kırlangıç balığıgiller kırlangıç dönümü kırlangıç fırtınası kırlangıç otu kırlangıçbalığı kırlangıçbalığıgillerden kırlangıçgiller kırlangıçgillerden kırlangıçkuyruğu kırlangıçotu kırlarda kırlaşma kırlaşmak kırlent kırlık kırma kırmacı kırmadan kırmak kırmalı kırmalık kırmasız kırmataş kırmız kırmız böceği kırmız madeni kırmızböceği kırmızı kırmızı çizgi kırmızı çürük kırmızı dipli mumla davet etmek kırmızı et kırmızı fener kırmızı gömlek kırmızı kart kırmızı kart görmek kırmızı lâhana kırmızı oy kırmızı panda kırmızıbiber kırmızıfener kırmızılaşma kırmızılaşmak kırmızılık kırmızımsı kırmızımtırak kırmızıturp kırnak kırnap kırnav kırpık kırpılma kırpılmak kırpıntı kırpıntı bohçası kırpışma kırpışmak kırpıştıra kırpıştıra kırpıştırarak kırpıştırma kırpıştırmak kırpma kırpmak kırptırma kırptırmak kırsal kırsal alan kırsal bölge kırsal nüfus kırt kırt kırtas kırtasiye kırtasiyeci kırtasiyecilik kırtık kırtıklı kırtıpil kırtıpilleşme kırtıpilleşmek kırtlama kıs kıs kıs kıs gülmek kısa kısa çizgi kısa dalga kısa devre kısa far kısa görüşlü kısa günün kârı kısa kafalı kısa kesmek kısa kısa kısa mesafe kısa ömürlü kısa tutmak kısa ünlü kısa vadeli kısa yoldan kısaca kısacası kısacık kısaıtma kısalık kısalış kısalma kısalmak kısaltarak kısaltılma kısaltılmak kısaltılmış kısaltım kısaltış kısaltma kısaltmak kısaltmalar kısaltmalı kısaltmalı kelime kısalttırma kısalttırmak kısarak kısas kısas etmek kısasa kısas kısık kısıkça kısıklaşmak kısıklık kısılış kısılma kısılmak kısılmasına kısılmış kısım kısım kısım kısımlama kısımlamak kısımlar kısınma kısınmak kısıntı kısıntı yapmak kısıntılar kısıntılı kısıntısız kısır kısır döngü kısırgan kısırganma kısırganmak kısırlaşma kısırlaşmak kısırlaştırılmış kısırlaştırma kısırlaştırmak kısırlık kısış kısıt kısıt altına almak kısıtlama kısıtlamak kısıtlanış kısıtlanma kısıtlanmak kısıtlanmış kısıtlayan kısıtlayıcı kısıtlayış kısıtlı kısıtlılık kıska kıskacı kıskacılık kıskaç kıskaç gözlük kıskaçlama kıskaçlamak kıskanç kıskançlık kıskançlık etmek kıskandırma kıskandırmak kıskanılma kıskanılmak kıskanış kıskanma kıskanmak kıskı kıskıvrak kıskıvrak yakalamak (veya bağlamak) kısma kısma ad kısmak kısmen kısmet kısmet (veya kısmeti) çıkmak kısmet ağacı kısmet beklemek kısmet gökten zembille inmez kısmet ise gelir hint'ten, yemen'den, kısmet değilse ne gelir elden? kısmet kapısı kısmet olmak kısmeti açılmak kısmeti ayağına (kadar) gelmek kısmeti bağlanmak kısmeti çıkmak kısmetinde ne varsa kaşığında o çıkar kısmetine mani olmak kısmetini ayağıyla tepmek kısmetini bağlamak kısmetli kısmetsiz kısmetsizlik kısmı kısmık kısmi kısmî kısmî felç kısmî seçim kısrak kıssa kıssadan hisse kıssadan hisse almak (veya çıkarmak) kıssalar kıstak kıstas kıstas tutmak kıstelyevm kıstırılma kıstırılmak kıstırma kıstırmak kış kış basmak kış dönemi kış dönencesi kış günü kış kayıtı kış kıyamet kış uykusu kış yapmak kışı geçirmek kışın kışır kışkırtan kışkırtı kışkırtıcı kışkırtıcı ajan kışkırtıcılık kışkırtılar kışkırtılma kışkırtılmak kışkırtılmış kışkırtış kışkırtma kışkırtmacı kışkırtmacılık kışkırtmak kışkırtmalar kışkırtmıştır kışkışlama kışkışlamak kışla kışlak kışlama kışlamak kışlatma kışlatmak kışlık kıt kıt kanaat kıt'a kıt'a sahanlığı kıt'alar arası kıta kıtâ kıtaat kıtal kıtalar kıtı kıtına kıtık kıtıklama kıtıklamak kıtıklı kıtıpiyos kıtıpiyozluk kıtır kıtır atmak kıtır kıtır kıtıra almak kıtırcı kıtırdama kıtırdamak kıtırdatma kıtırdatmak kıtırtı kıtipiyoz kıtlama kıtlaşma kıtlaşmak kıtlığına kıran girmek kıtlık kıtlıktan çıkmış gibi (yemek) kıvam kıvamını bulmak (veya kıvamına gelmek) kıvamlanma kıvamlanmak kıvamlaştırıcı kıvamlaştırma kıvamlaştırmak kıvamlı kıvamsız kıvanç kıvanç duymak kıvançla kıvançlanma kıvançlanmak kıvançlı kıvanış kıvanma kıvanmak kıvıl kıvıl kıvıl kıvıl yük kıvılcım kıvılcımlanma kıvılcımlanmak kıvılcımlar kıvılcımlı kıvılcımsız kıvıldevimbilim kıvıldinimbilim kıvıliter kuvvet kıvılkesilgen kıvılkesim kıvılkesimde kıvılkesimsel çözelti kıvılkimya kıvıllandırma kıvılmıknatıs kuramı kıvılmıknatıslık kıvıluç kıvır kıvır kıvır zıvır kıvırarak kıvırcık kıvırcık koyun kıvırcık labada kıvırcık salata kıvırcıklaşma kıvırcıklaşmak kıvırış kıvırma kıvırmak kıvırtma kıvırtmak kıvlandırmak kıvracık kıvrak kıvrak kıvrak kıvrakça kıvraklaşma kıvraklaşmak kıvraklık kıvrama kıvramak kıvrandırma kıvrandırmak kıvranış kıvranma kıvranmak kıvrantı kıvratma kıvratmak kıvrık kıvrıkdal kıvrıklık kıvrılarak kıvrılış kıvrılma kıvrılmak kıvrılmış kıvrım kıvrım kıvrım kıvrım kıvrım kıvranmak kıvrımdal kıvrımlanma kıvrımlanmak kıvrımlı kıvrıntı kıya kıyacı kıyafet kıyafet balosu kıyafet düşkünü kıyafetli kıyafetname kıyafetsiz kıyafetsizlik kıyak kıyak kaçmak kıyak yapmak kıyakçı kıyaklaşma kıyaklaşmak kıyaklık kıyam kıyamet kıyamet alâmeti kıyamet gibi (veya kıyamet kadar) kıyamet günü kıyamet kopmak kıyamet mi kopar? kıyamete kadar kıyamete kalmak kıyametleri koparmak kıyas kıyas etmek kıyas eylemek kıyas kabul etmez kıyasa muhalefet kıyasen kıyasımukassem kıyasımukassim kıyasıya kıyasî kıyasla kıyaslama kıyaslamak kıyaslamaya kıyaslanma kıyaslanmak kıyaslayarak kıydırma kıydırmak kıygı kıygın kıygınlık kıyı kıyı balıkçılığı kıyı bucak kıyı dili kıyı kıyı kıyı tırmığı kıyıcı kıyıcılık kıyıcılık etmek kıyıcılık: kıyıda bucakta kıyıda köşede kıyıda köşede kalmak kıyıdan kıyıdaş kıyık kıyılama kıyılamak kıyılarda kıyılık kıyılma kıyılmak kıyılmış kıyım kıyım kıyım kıyımlar kıyımlı kıyımlık kıyın kıyın kıyın kıyınç kıyınma kıyınmak kıyıntı kıyış kıyışma kıyışmak kıyıya atmak kıyıya çıkmak kıyma kıymak kıymalı kıymalı börek kıymalı ıspanak kıymalı makarna kıymalı pide kıymalı yumurta kıymalık kıymasız kıymet kıymetiharbiye kıymetini bilmek kıymetlendirilme kıymetlendirilmek kıymetlendirme kıymetlendirmek kıymetlenme kıymetlenmek kıymetleşme kıymetleşmek kıymetleştirme kıymetleştirmek kıymetli kıymetli evrak kıymetlilik kıymetsiz kıymetsizlik kıymettar kıymık kıymıklı kıynak kıytırık kıytırıklık kıyye kız kız almak kız beşikte (veya kundakta), çeyiz sandıkta kız böceği kız böcekleri kız evi naz evi kız gibi kız istemek kız kaçırmak kız kardeş kız kızan kız kilimi kız kurusu kız kuşu kız oğlan kız oğlan kız kız vermek kızağa çekmek kızak kızak yapmak kızaklama kızaklamak kızaklık kızamık kızamıkçık kızamıklı kızan kızana gelmek kızancık kızanlık kızarık kızarıklık kızarıp bozarmak kızarış kızarma kızarmak kızarmış kızartı kızartıcı kızartılı kızartılma kızartılmak kızartılmış kızartma kızartmak kızbân kızcağız kızdıran kızdırılma kızdırılmak kızdırma kızdırmak kızgın kızgın bulut kızgınlaşma kızgınlaşmak kızgınlığı kızgınlık kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya kaçar (veya varır) ya zurnacıya kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya varır , ya zurnacıya kızı kısrağı kızıevlendirmek kızık kızıl kızıl boya kızıl ısı kızıl iblis kızıl kıyamet kızıl ötesi kızıl panda kızıl su yosunları kızıl tepeli turna kızıl yara kızıl yel kızılağaç kızılaltı kızılan kızılbaş kızılbaşlık kızılboya kızılca kızılca kıyamet kızılca kıyamet kopmak kızılcadişi kızılcık kızılcık reçeli kızılcık şerbeti kızılcık şurubu kızılcık tarhanası kızılcıkgiller kızılcıkgillerden kızılçam kızılderili kızılelma kızılış kızılkanat kızılkantaron kızılkantarongiller kızılkantarongillerden kızılkök kızılkurt kızılkuyruk kızıllaşma kızıllaşmak kızıllık kızılma kızılmak kızılötesi kızılötesi bağ erişim kuralları kızılötesi veri birliği kızılşap kızıltı kızılyaprak kızılyara kızılyörük kızım sana söylüyorum (veya dedim) gelinim sen işit kızını (veya evlâdını) dövmeyen dizini döver kızıp durmak kızış kızışık kızışma kızışmak kızıştırıcı kızıştırış kızıştırma kızıştırmak kızkalbi kızkuşu kızlar ağası kızlık kızlık zarı kızma kızmabirader kızmaca kızmak kızmaya kızmemesi kızmış kızoğlan kız ki kib kibar kibar düşkünü kibar lokması kibarca kibarlar kibarlar âlemi kibarlaşma kibarlaşmak kibarlığı tutmak kibarlık kibarlık akmak kibarlık budalası kibarlık düşkünü kibarlık etmek kibarlık taslamak kibarzade kibâş kibernetik kibibayt kibir kibirlenen kibirlenerek kibirleniş kibirlenme kibirlenmek kibirli kibirsiz kibirsizlik kibrine dokunmak kibrine yedirememek kibrit kibrit çakmak kibrit suyu kibritçi kibritlik kibutz kidin kifaf kifafınefs kifafınefs etmek kifaflanma kifaflanmak kifayet kifayet etmek kifayetli kifayetsiz kifayetsizlik kik kikirik kiklâ kiklon kiklotron kil kil taşı kile kiler kilerci kilermeni kilidi küreği olmamak kilim kilimci kilimci ile kör hacı kilimcilik kilise kilise çanı kilise direği gibi kilise hukuku kilişi kilit kilit (kürek) altına almak kilit dili kilit gibi olmak kilit kürek olmak kilit mevkii kilit noktası kilit sarma kilit taşı kilit vurmak kilit yeri kilitleme kilitlemek kilitlenme kilitlenmek kilitlenmemiş kilitlenmiş kilitletme kilitletmek kilitleyici kilitli kilitsiz kilitsiz küreksiz kiliz kiliz balığı kilizman killeme killemek killi kilo kilo almak kilo vermek kiloamper kilobayt kilobit kilogram kilogramağırlık kilogramkuvvet kilogrammetre kilohertz kilojul kilokalori kilolu kiloluk kilometre kilometre kare kilometre taşı kilometrelerce kilosikl kilot kiloton kilovat kilovat saat kilovolt kils kilt kilüs kim kim bilir kim kime, dum duma kim oluyor? kim vurduya gitmek kime ne kimeçıktı kimesne kimi kimi kimsesi kimi kimsesi olmamak kimi köprü bulamaz geçmeye, kimi su bulamaz içmeye kimi vakit kimi zaman kimileyin kimin arabasına binerse onun türküsünü çağırır kimin nesi? kimine hay hay, kimine vay vay kiminin parası, kiminin duası kimisi kimliği kimlik kimlik asıllama kimlik belgesi kimlik doğrulama kimlik kartı kimlikçe kimono kimse kimse kendi memleketinde peygamber olmaz kimse yoğurdum ekşi demez kimsecik kimsecikler kimseden kimseye hayır yok kimseden kimseye hayır yok (veya gelmez) kimsesi kimsesiz kimsesizlik kimseyi kimüs kimya kimya doğrulumu kimya göçümü kimya laboratuvarı görevlisi kimya olmak kimya teknisyeni kimyacı kimyacılık kimyadoğrulumu kimyager kimyagerlik kimyasal kimyasal örüt kimyasal savaş kimyasal silâh kimyevî kimyon kimyonî kimyonlu kin kin bağlamak kin beslemek (veya tutmak) kin duymak kin gütmek kinaye kinayeli kinayeli kinayeli kinci kincilik kindar kindarlık kindik kinematik kinestezi kinetik kinetik enerji kinetik teori kinik kinin kinin gibi kinin sülfatı kininli kiniş kinizm kinlenme kinlenmek kinli kinsiz kip kip gelmek kipçözer kipçözüm kipe kipkirli kiplenim kipleyici kiplik kiprik kir kir götürmek kir pas kir tutmak kira kira arabası kira bedeli kira kontratı kiracı kiracılık kirada olmak (veya oturmak) kiralama kiralamak kiralanma kiralanmak kiralayan kiralayıcı kiralı kiralık kiralık adam kiralık ev kiralık kadın kiralık kasa kiralık katil kiralık kız kiraya vermek kiraz kiraz dut yetişmese beni yiyenin boynunu sapıma döndürürüm demiş kiraz elması kiraz reçeli kiraz zamkı kirazelması kirazlık kirbit kirde kirdeci kirebolu kirecimsi kireç kireç fabrikası kireç gibi (olmak) kireç kaymağı kireç kuyusu kireç ocağı kireç söndürmek kireç suyu kireç sütü kireç taşı kireççi kireççil kireçleme kireçlemek kireçlenme kireçlenmek kireçleşme kireçleşmek kireçli kireçlik kireçsi kireçsileme kireçsilemek kireçsiz kireçsizlenme kireçsizleştirme kireçsizleştirmek kireçtaşı kireçyeren kiremit kiremit fabrikası kiremit rengi kiremitçi kiremitçilik kiremithane kiremitli kirez kiri kabarmak kiril alfabesi kiriş kirişçi kirişhane kirişi kırmak kirişleme kirişlemek kirişler kirişli kirişlik kirişsiz kirizma kirizma yapmak (veya etmek) kirizmalama kirizmalamak kirizme kirkit kirkitle kirlenirsin kirlenme kirlenmek kirlenmemiş kirletici kirletme kirletmek kirli kirli çamaşır kirli çamaşırlarını ortaya dökmek kirli çıkı kirli çıkın kirli kan kirli kartopu kirli sarı kirlihanım peyniri kirlilik kirliye atmak kirloş kirloz kirmen kirpi kirpigiller kirpigillerden kirpiği kirpiğine değmemek kirpik kirpik besleyici kirpikli kirpikliler kirpiksi kirpiksi cisim kirş kirtikli kirtil kirve kirvelik kirvelik etmek kisbî kisedar kispet kispet çıkarılması kispî kisralar kist kistleşme kistleşmek kisve kisvesi altında kişi kişi eki kişi refikinden azar kişi zamiri kişide kişiler kişiler arası kişiler arası ilişki kişileri kişilerin kişilerle kişileşme kişileşmek kişileştirme kişileştirmek kişiliği kişilik kişilik dışı kişilik kazanmak kişilikdışı kişilikli kişiliksiz kişiliksizlik kişinin kişioğlu kişisel kişiye kişiye özel kişiyi vezir eden de karısı, rezil eden de kişizade kişmirî kişmiş kişneme kişnemek kişneyiş kişniş kişniş şekeri kit kitâb kitaba (veya kitabına) uydurmak kitaba el basmak kitabe kitabet kitabevi kitabı kapamak kitabî kitap kitap açacağı kitap dolabı kitap ehli kitap evi kitap kurdu kitap sarayı kitapbilir kitapça kitapçı kitapçılık kitaplar kitapların kitaplarına kitaplaştırma kitaplaştırmak kitaplık kitaplık bilimci kitaplık bilimi kitaplık görevlisi kitapsever kitapseverlik kitapsız kitapta yeri olmak kitara kitaracı kitin kitle kitle haberleşmesi kitle iletişim aracı kitle iletişimi kitleleri kitlemek kitli kitre kivi kivigiller kivigillerden kiyanus kiyaset kizir klâkson klâkson çalmak klân klâpa klâpe klârnet klârnetçi klas klâs klasifikasyon klasik klâsik klâsikleşme klâsikleşmek klâsiklik klasisizm klâsisizm klâsman klâsör klavsen klâvsen klâvsenci klavuz klavye klâvye klâvyeli kleptoman kleptomani klerikalizm klik klikçi klikleşme klikleşmek klima klimatolog klimatoloji klinik klinker klinometre klip klips kliring klişe klişeci klişecilik klişehane klişeleşme klişeleşmek klitoris klor klorhidrat klorhidrik klorik klorik asit klorlama klorlamak klorlanma klorlanmak klorlu klorofil klorofilsiz kloroform klorometri kloroplâst kloroz klorölçer klorun klorür klorürlendirme klorürlendirmek klorürleştirme klorürleştirmek klostrofobi kloş klozet klüz know-how koagülasyon koaksiyal koalisyon koalisyon hükûmeti koaptör kobalt kobalt bombası kobay kobaygiller kobaygillerden kobra kobragiller kobragillerden koca koca bebek koca bulmak koca koca koca kuşluk koca yemiş kocabaş kocabaşı kocakarı kocakarı fındığı kocakarı ilâcı kocakarı masalı kocakarı soğuğu kocakarılığı tutmak kocakarılık kocalar kocalı kocalık kocalma kocalmak kocaltma kocaltmak kocama kocamak kocaman kocaman kocaman kocamanca kocamanlaştırma kocamanlaştırmak kocamış kocana göre bağla başını, harcına göre pişir aşını kocaoğlan kocasız kocasızlık kocatma kocatmak kocaya gitmek kocaya kaçmak kocaya varmak kocaya vermek kocayemiş kocayış koç koç burunlu koç katımı koç katımı fırtınası koç yiğit koç yumurtası koçak koçaklama koçaklamalı koçan koçan bağlamak koçancı koçancılık koçari koçbaşı koçboynuzu koçkar koçlanma koçlanmak koçlar koçma koçmak koçsama koçsamak koçu koçuşmak kod kodaman kodamanlık kodana kodein kodeks kodes kodese tıkmak kodesi boylamak kodifikasyon kodik kodlama kodlamak kodoş kodoşluk koersivite kof kof çıkmak kofa kofalık kofana koflaşma koflaşmak kofluk kofra kofti koful kognitif koğ koğalamak koğalanmak koğcu koğculuk koğdurmak koğma koğmak koğulmak koğuş koh koh basili kohenit kohezif kohezyon kointegrasyon kointegre kok kok kömürü koka kokain kokainci kokainman kokainoman kokainomani kokak kokak ağaç kokan kokar ağaç kokar ali kokarca kokart kokartlı kokbit koket koketlik koketri kokimbit kokkömürü koklama koklamak koklaşma koklaşmak koklaştırma koklaştırmak koklatma koklatmak koklayış kokma kokmak kokmuş kokon kokona kokona gibi kokoreç kokoreççi kokoreççilik kokoroz kokorozlanma kokorozlanmak kokoş kokot kokoz kokozlanma kokozlanmak kokozluk kokpit kokteyl koku koku alma duyusu koku alma organı kokucu kokulandırma kokulandırmak kokulanma kokulanmak kokulu kokulu çayır otu kokulu kiraz kokulu sabun kokurdan kokusu kokusu çıkmak kokusu sinmek kokusunu kokusunu (veya koku) almak (veya duymak) kokusuz kokuş kokuşma kokuşmak kokuşmuş kokuşturma kokuşturmak kokuşuk kokutma kokutmak kol kol akımı kol atmak kol bağı kol böreği kol değirmeni kol demiri kol gezmek kol kanat germek kol kanat olmak (veya germek) kol kapağı kol kemiği kol kola kol nizamı kol saati kol uzatmak kol vermek kol vurmak kola kola cevizi kola çıkma kola çıkmak kolacı kolacılık kolaçan kolaçan etmek kolagiller kolagillerden kolağası kolağzı kolaj kolâj kolalama kolalamak kolalanma kolalanmak kolalanmış kolalatma kolalatmak kolalayış kolalı kolan kolan balığı kolan çekmek kolan vurmak kolancı kolancılık kolay kolay değil kolay gele! (veya gelsin!) kolay kolay kolay zamk kolayca kolaycacık kolaycı kolaycılık kolayda kolayı var kolayına bakmak (veya kolayına kaçmak) kolayına gelmek kolayını aramak kolayını bulmak kolayınıbulmak kolaylama kolaylamak kolaylanma kolaylanmak kolaylaşma kolaylaşmak kolaylaştırma kolaylaştırmak kolaylaştırmalar kolaylığı kolaylık kolaylık göstermek kolaylıkla kolbastı kolbaşı kolbaşılık kolcu kolcuk kolculuk kolçak kolçaklı sandalye koldaş koldaşlık koledok kolej kolejli koleksiyon koleksiyoncu koleksiyonculuk kolektif kolektif ortaklık kolektif şirket kolektifleşme kolektifleşmek kolektifleştirme kolektifleştirmek kolektivist kolektivizm kolektör kolemanit kolera koleralı kolesterin kolesterol kolhoz koli kolibasil kolibri kolibrigiller kolibrigillerden kolik kolit kollama kollamak kollanma kollanmak kollar kolları (veya kol ve paçaları) sıvamak kolları kopmak kollarıaçarak kollarını açmak kollarını sallaya sallaya gelmek kollarının kollarının arasına almak kollayan kollayıcı kolleksiyon kollektif ortaklık kollenkima kollu kolluk kolluk kuvveti kollukçu kolodyum kolofan koloidal koloit kolokyum kolombiyum kolon koloni kolonileştirmek koloniyalist kolonizasyon kolonya kolonyal kolonyalama kolonyalamak kolonyalanma kolonyalanmak kolonyalanmış kolonyalı kolonyalist kolordu koloridye kolorimetre kolorimetri kolostrum kolpa kolpocu kolsu ayaklılar kolsuz koltuğa girme koltuğa girmek koltuğu doldurmak koltuğuna girmek (veya koltuğunun altına sığınmak) koltuk koltuk altı koltuk başı koltuk değneği koltuk düşkünü koltuk gözü koltuk kapısı koltuk kavgası koltuk meyhanesi koltuk vermek koltukçu koltukçuluk koltuklama koltuklamak koltuklanma koltuklanmak koltukları kabarmak koltuklu koltukluk koltukta olmak kolu kolu kanadı kırılmak kolu uzun kolun koluna girmek koluna kuvvet kolunda altın bileziği olmak kolye kolyoz kolza kom koma komadan çıkmak komak komalık komalık etmek komalık olmak komandit komandit ortaklık komandit şirket komandite komanditer komando komando er komar komaya girmek kombi kombina kombinasyon kombinezon kombiyum komedi komedi yazarı komedya komedyacı komedyen komi komik komikleşme komikleşmek komiklik kominizm komiser komiserlik komisyon komisyoncu komisyonculuk komisyoncusu komita komitacı komitacılık komite komodin komodor komondor komot kompakt disk kompartıman kompas kompetan kompetitif kompilâsyon komple komple kilit kompleks kompleksli komplikasyon komplike kompliman kompliman yapmak komplo komplo hazırlamak komplo kurmak komplocu komponent kompostlar komposto kompostoluk kompoze kompozisyon kompozitör komprador kompres kompresör komprime kompüter komşu komşu açı komşu hatırı komşu kapısı komşu kapısına çevirmek komşu komşunun külüne (veya tütününe) muhtaçtır komşuda pişer, bize de düşer komşuluk komşuluk etmek (veya yapmak) komşun kör ise senkıpabak komşunun tavuğu komşuya kaz (karısı kız) görünür komunistlik komut komut vermek komuta komuta etmek komutan komutanlığı komutanlık komünikasyon komünist komünistlik komünizm komütatör kona göçe konak konak gibi konak yavrusu konakça konakçı konaklama konaklamak konaklayan konaklık konalga konalgalanmak konargöçer konbiçim konbiçim etkileşimi konca koncolos konç konçerto konçina konçlu konçsuz kondansatör kondansör kondenseleşme kondisyon kondisyon aleti kondisyon bisikleti kondom kondor kondu kondurma kondurmak kondüit kondüktör kondüktörlük konektör konfederasyon konfederatif konfedere konfeksiyon konfeksiyon mağazası konfeksiyoncu konfeksiyonculuk konferans konferans çekmek konferans vermek konferansçı konferansçılık konfeti konfigürasyon konfor konforlu konformasyon konformist konformizm konforsuz konforsuzluk konglomera kongo kongolu kongövde kongövdeli kongre kongre ve fuar hostesi koni konik koniklik konişmento konjektür konjonktür konkasör konkav konken konkordato konkre konkret konkur konkurhipik konma konmak konmaktan konnektör pensi konoluşum konsa konsantrasyon konsantre konsantre etmek (veya olmak) konsayı konsayı dizgesi konsensus konsensüs konsept konseptüalizm konser konser vemek konserto konservasyon konservatör konservatuar konservatuvar konserve konservecilik konservelik konsey konsol konsol saati konsolidasyon konsolide konsolide bütçe konsolit konsolitçi konsolos konsoloshane konsolosluk konsomasyon konsomatris konsomatrislik konson konsonant konsorsiyum konstrüksiyon konstrüktif aşık konstrüktivizm konsulto konsül konsültasyon konsültasyon yapmak konşimento kont kont gibi kont gibi yaşamak kontak kontak açmak kontak anahtarı kontak atmak kontak kapama kontak kapatmak kontak kurmak kontak lens kontak yapmak konteks kontekst kontenjan kontenjan sistemi kontes konteyner konteynerizasyon konteynir kontluk kontör kontörlük kontra kontra gitmek kontra mizana kontrabas kontralto kontras kontraslı kontrasomun kontrast kontrastlı kontrat kontrat yapmak kontratabla kontratak kontratlı kontratsız kontrbas kontrbasçı kontrfile kontrgerillâ kontrol kontrol altına almak kontrol etmek kontrol kalemi kontrol kulesi kontrol saati kontrolcü kontrolör kontrolörlük kontrpiye kontrpiyede kalmak kontrplak kontrplâk kontrpuan kontur kontuvar konu konu komşu konu mankeni konuda konuğu olmak konuk konuk etmek konuk evi konuk gelmek konuk köşesi konuk olmak konuk sanatçı konuk..bu konukçu konukçuluk konukevi konuklama konuklamak konukluk konuksever konukseverlik konulma konulmak konulu konum konumlama konumlamak konumlandırma konumlandırmak konumlanma konumlanmak konur konur al konusu konusunda konusuz konuş konuş! konuşacak konuşan konuşkan konuşkanlık konuşlandırma konuşlandırmak konuşlanma konuşlanmak konuşma konuşma bozukluğu konuşma dili konuşma güçlüğü konuşma korkusu konuşma merkezi konuşma yapmak konuşma yetersizliği konuşmacı konuşmada konuşmak konuşmalar konuşmalık konuşmama konuşmama hakkı konuşmamak konuşmaya dalmak konuşmayan konuşmayı konuşturma konuşturmak konuşturmamak konuşu konuşucu konuşulan konuşulma konuşulmak konuşulmamak konuşulmayan konuşumluk konut konut belgesi konut dokunulmazlığı konut fonu konut kredisi konutlanmak konuya konuyu konvansiyon konvansiyonel konveks konveksiyon konvektör konvensiyonel silâh konversiyon konvertibilite konvertibl konvertisör konveyör konvoy konyak kooperatif kooperatifçi kooperatifçilik kooperatifleşme kooperatifleşmek koordinasyon koordinat koordinat sistemi koordinatlar koordinatör koordine koordine etmek kopal kopanaki koparan koparılamaz koparılma koparılmak koparılmayan koparıp atmak koparış koparma koparmak kopartılma kopartılmak kopartma kopartmak koparttırma koparttırmak kopça kopçalama kopçalamak kopçalanma kopçalanmak kopçalı kopçasız kopek kopil kopkoyu kopma kopmak kopmuş kopolimer kopolimerleşme kopoy kopuk kopukluk kopuksuz kopuntu kopup gelmek kopuş kopuz kopuzcu kopya kopya çekmek (veya yapmak) kopya defteri kopya etmek (yapmak veya kopyasını çıkarmak) kopya kâğıdı kopya kalemi kopya mürekkebi kopya vermek kopyacı kopyacılık kopyalama kopyalamak kopyalanmak kopye kor kor dökmek kor gibi kor gibi yanmak kora koral koramiral koramirallik koray korboksilli kordalılar kordalye kordiplomatik kordon kordon altına almak kordon boyu kordone korece koregraf koregrafi korekt korelasyon korelâsyon korelasyon enerjisi koreli koreograf koreografi korgeneral korgenerallik korida koridor korindon kork aprilin beşinden, öküzü ayırır eşinden korka korka korkak korkak bezirgan ne kâr eder ne zarar (veya ziyan) korkakça korkaklık korkaklık etmek korkalama korkalamak korkarak korkma korkmadan korkmadığını korkmak korkmama korkmamak korktuğu başına gelmek (veya korktuğuna uğramak) korktuklarından korku korku dağları bekler (veya aşırır) korku damarı korku düşmek (veya korkuya kapılmak) korku saçmak korku vermek korkudan korkudan çıldırmak korkulan korkulma korkulmak korkulu korkulu rüya (veya düş) görmektense uyanık yatmak evlâdır (veya yeğdir) korkuluk korkunç korkunçlaşma korkunçlaşmak korkunçlaştırma korkunçlaştırmak korkunçluk korkuntu korkunun ecele faydası yoktur korkusu korkusuz korkusuzca korkusuzluk korkutan korkutma korkutmaca korkutmak korkutucu korkutur, boşu kırk kişiyi korkuya kesmek korlanma korlanmak korlaşma korlaşmak korluk korna kornea korner korner atışı korner direği kornet kornetçi korniş kornişçi kornişçilik kornişon korno koro koro hâlinde koroner korozyon korporasyon korporatif korrekt korsan korsanlık korse korseci korsecilik korseli korsesiz kort korte korte etmek kortej korteks kortizon kortizonlu kortizonlu ilâç koru korucu korucuk koruculuk korugan koruk koruk lüferi koruk suyu koruk şerbeti korularda koruluk koruma koruma görevi koruma polisi koruma ünsüzü korumacı korumacılık korumak korumalık korumamak koruman korumasız korumaya korun korun dokusu korunabilen korunak korunaklı korunaksız korunan koruncak koruncaklı koruncalık korunç korunduğu korunga korungalık korunma korunma görmek korunmak korunması korunmayan korunmuş korunulacak korunum korunumlu koruyan koruyanı koruyucu koruyucu hekimlik koruyucu ünsüz koruyuculuk koruyucusu koruyucusuz koruyuş korvet korza kosa kosinüs koskoca koskocaman kosmos kosova kostak kostaklanma kostaklanmak koster kostik kostüm kostümcü kostümlü kostümlük koş koş-arak koşa koşa karımak koşa koşa koşaç koşağırmak koşalık koşaltı koşam koşamlama koşamlamak koşan koşar adım koşarak koşarcasına koşin koşku koşma koşmaca koşmak koşmaktan koşnil koşturarak koşturma koşturmak koşturulma koşturulmak koşu koşu atı koşu koparmak koşu yolu koşucu koşuk koşukça koşuklu koşul koşularda koşullama koşullamak koşullandırma koşullandırmak koşullanma koşullanmak koşullar koşullarına koşullu koşullu tepke koşullu yan cümle koşulma koşulmak koşulsuz koşulsuz tepke koşulu araç sürücüsü koşum koşum atı koşum hayvanı koşum takımı koşumcu koşumlu koşun koşun bağlamak koşun koşun koşuntu koşuş koşuşa koşuşa koşuşarak koşuşma koşuşmak koşuşturarak koşuşturma koşuşturmak koşuşturmayla koşut koşut tepkimeler koşutçuluk koşutlaştırma koşutlaştırmak koşutluk kot kot kumaşı kota kotan kotarılma kotarılmak kotarma kotarmak kotlama kotlamak kotlet kotletpane koton kotonperle kotra kotu kov kov etmek kova kova kova kova olmak kovalama kovalamaca kovalamak kovalanış kovalanma kovalanmak kovalayan kovalayış kovalık kovan kovan anahtar kovan otu kovanlık kovboy kovboyculuk kovcu kovculuk kovculuklar kovdurma kovdurmak kovlama kovlamak kovlanmak kovma kovmak kovucuk kovuk kovulma kovulmak kovulmuş kovuluş kovumsama kovumsamak kovuntu kovuş kovuşturma kovuşturma açmak kovuşturma yapmak kovuşturmak kovuşturulma koy koyacak koyak koyar koycuk koyduğum yerde otluyor koydunsa bul! koydurma koydurmak koygun koyma koyma akıl koymak koynuna almak koynuna girmek koynunda yılan beslemek koyu koyu gri koyu kahverengi koyu kır koyu kırmızı koyu koyu koyu koyu düşünmek koyu lâcivert koyu mavi koyu pembe koyu sarı koyu yeşil koyulaşma koyulaşmak koyulaşmış koyulaştırma koyulaştırmak koyulma koyulmak koyultma koyultmak koyuluk koyun koyun bakışlı koyun baklası koyun can derdinde, kasap et derdinde koyun can derdinde, kasap yağ derdinde koyun dede koyun eti koyun gibi koyun kaval dinler gibi dinlemek koyun koyuna koyun mantarı koyuncu koyunculuk koyungöbeği koyungözü koyunotu koyuntu koyunu yüze yetir, el onu bine yetirir koyunun bulunmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi derler koyunyünü koyut koyuverme koyuvermek koyverme koyvermek koz koz helva koz helvacı koz helvası koz kırmak koz vermek koza koza çekmek kozacı kozacılık kozak kozalak kozalaklılar kozalaklılardan kozalaksı kozalaksı bez kozaların kozalı kozasına çekilmek kozasız kozmetik kozmetik teknikeri kozmik kozmik ışınlar kozmik madde kozmogoni kozmogonik kozmografya kozmoloji kozmolojik kozmonot kozmopolit kozmos kozu kaybetmek kozunu oynamak kozunu paylaşmak (veya pay etmek) köbek köçek köçekçe köçeklik köfte köfteci köftecilik köftehor köftelik köfter köfterlik köftün köhne köhneleşme köhneleşmek köhnelik köhneme köhnemek köhnemiş kök kök bacaklılar kök bilgisi kök boyası kök boyasıgiller kök doğrayıcısı kök işareti kök kaplama kök kırmızısı kök kurdu kök mantar kök salmak kök sap kök saplı kök sökmek kök söktürmek kökboyası kökboyasıgillerden kökçü kökçük köken köken belgesi köken bilimci köken bilimi köken bilimsel kökenbilim kökeni kökeninden kökenlenme kökenlenmek kökenli kökensel kökensiz kökertme kökertmek kökirek kökkurdu kökleme köklemek köklendiriş köklendirme köklendirmek kökleniş köklenme köklenmek kökler kökleşik kökleşme kökleşmek kökleşmiş kökleştiriş kökleştirme kökleştirmek köklü köklü aile köklüce köknar köknar sakızı köksel köksü köksüz köksüzlük kökten kökten çiçekli kökten dinci kökten dincilik kökten sürme köktenci köktencilik kökteş kökteş tümleç köktürk köktürkçe kökü kazınmak kökünden kökünden halletmek köküne kibrit suyu köküne kibrit suyu dökmek (veya kökünü kurutmak) kökünü (veya kökünden) kazımak kölçer köle köleci köleler köleleşme köleleşmek köleleştiriş köleleştirme köleleştirmek köleli kölelik kölelik düzeni kölemen kölemenler kölen olayım! köleniz (veya köleleri) kölesiz kölle kölük kömbe kömeç kömür kömür başa vurmak kömür gibi kömür kalem kömür kayası kömürcü kömürcü çırağına dönmek kömürcülük kömüren kömürleşme kömürleşmek kömürleştirilme kömürleştirilmek kömürleştiriş kömürleştirme kömürleştirmek kömürlü kömürlük kömürözü kömürsü kömürtozu kömürümsü kömüş köp köpeğe atsan yemez köpeğe hoşt, kediye pişt dememek köpeği bağlasan durmaz köpeğin ağzına kemik atmak köpek köpek balığı köpek balıkları köpek dişi köpek gibi köpek memesi köpek sarımsağı köpek soğanı köpek soyu köpek suya düşmeyince yüzmeyi öğrenmez köpek üzümü köpek yese kudurur köpekayası köpekgiller köpekgillerden köpekkuyruğu köpekle yatan pire ile kalkar köpekleme köpeklemek köpekleniş köpeklenme köpeklenmek köpekleşiş köpekleşme köpekleşmek köpekli köpeklik köpekoğlu köpekoğlu köpek köpeksiz köpeksiz köy bulmuş da çomaksız (veya değneksiz) geziyor köpeksiz köye (veya sürüye) kurt iner (veya girer) köpoğlu köpoğluluk köprü köprü altı çocuğu köprü başı köprü başını (veya köprü başlarını) tutmak köprü kurmak köprü yol köprücü köprücük köprücük kemiği köprücülük köprüden (veya köprüyü) geçinceye kadar ayıya dayı derler köprüleniş köprülenme köprülenmek köprüleri atmak köprülerin köprülü köprünün (veya köprülerin) altından çok su (veya sular) aktı (veya geçti) köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı derler köpük köpük gibi köpüklenen köpükleniş köpüklenme köpüklenmek köpüklenmemiş köpüklü köpüksüz köpüleme köpülemek köpülenmiş köpüre köpüre köpürerek köpürme köpürmek köpürtme köpürtmek köpürtücü köpürtüş köpürüş kör kör ağaç kör alan kör baca kör bağırsak kör boğaz kör çapa kör değneğini beller gibi kör dövüşü kör duman kör düğüm kör fare kör faregiller kör hat kör kadı kör kandil kör kaya kör kör parmağım gözüne kör köstebek kör kurşun kör kurttan bile vazgeçmemek kör kuyu kör nişancı kör nişancılık kör nokta kör ocak kör oğlu kör olası (veya kör olasıca, olsun) kör ölür badem gözlü olur kör ölür badem gözlü olur, kel ölür sırma saçlı olur kör satıcının kör alıcısı olur kör sıçan kör şans kör şeytan kör şeytandan bulmak kör talih kör tapa kör topal kör uçuş kör yılan kör yılangiller körcesine kördüğüm köre körebe köreliş körelme körelmek köreltme köreltmek köreşe körfez körfezcik körfezlere körkütük körle yatan şaşı kalkar körlemeden körleniş körlenme körlenmek körler mahallesinde ayna satmak körleşme körleşmek körleşmiş körleştiriş körleştirme körleştirmek körletiş körletme körletmek körlük köroğlu körpe körpecik körpelik körü körüne körük körük gibi körükçü körükçülük körükleme körüklemek körüklenme körüklenmek körükleyici körüklü körüksüz körün istediği bir göz, allah verdi iki göz körün taşı körünü kırmak körünü öldürmek kös kös dinlemek kös dinlemiş kös kös kösçü köse köse buğday köse sakal köseği kösele kösele gibi kösele suratlı kösele taşı köselik kösem kösemen kösemenlik kösemenlik etmek köseyle alay edenin top sakalı kara gerek köskelmek köskötürüm kösmek kösnü kösnük kösnül kösnüllü kösnüllük kösnülme kösnülmek kösnülü kösnümek köstebek köstebek illeti köstebekgiller köstebekgillerden kösteği kırmak köstek köstek olmak köstek vurmak köstekleme kösteklemek köstekleniş kösteklenme kösteklenmek köstekleyiş köstekli köstekli saat kösteksiz köstere köşe köşe atışı köşe başı köşe başını tutmak köşe bucak köşe bucak kaçmak köşe demiri köşe dolabı köşe dönmeci köşe dönücü köşe dönücülük köşe kadısı köşe kapmaca köşe kapmaca oynamak köşe koltuğu köşe minderi köşe penceresi köşe rafı köşe taşı köşe tutmak köşe vuruşu köşe yastığı köşe yazarı köşe yazarlığı köşe yazısı köşebent köşede bucakta kalmak köşegen köşek köşekleme köşeklemek köşeleme köşelemek köşeli köşeli ayraç köşeli parantez köşelik köşesiz köşeye atılmak köşeye çekilmek köşeye oturmak köşeye sinmek köşeyi dönmek köşk köşker köşkerlik köşklü kötek kötek atmak (veya çekmek) kötek yemek kötü kötü adam kötü göz kötü gözle bakmak kötü haber tez duyulur kötü kadın kötü kişi olmak kötü kötü düşünmek kötü olmak kötü söylemek kötü yol kötü yola düşmek kötü yola sapmak kötü yola sürüklemek (veya saptırmak) kötücül kötüleme kötülemek kötüleniş kötülenme kötülenmek kötüleşme kötüleşmek kötüleştirici kötüleştiriş kötüleştirme kötüleştirmek kötüleyen kötüleyici kötüleyiş kötülüğe kötülük kötülük etmek (veya yapmak) kötülükçü kötülükçülük kötümseme kötümsemek kötümser kötümserleşme kötümserleşmek kötümserlik kötürüm kötürüm olmak (veya kalmak) kötürümleşme kötürümleşmek kötürümlük kötüye çekmek kötüye kullanmak kötüyü kövb köy köy ağası köy ekmeği köy ihtiyar heyeti köy ihtiyar meclisi köy imamı köy koruculuğu köy korucusu köy köy köy meydanı köy muhtarı köy odası köy oyunu köy romanı köy türküsü köy yeri köy;mahalle köycü köycülük köyde köydeş köyler köyleşme köyleşmek köyleştirmek köylü köylü çorbası köylü kentli köylük köylük yer köylülük köynek köysülmek köz közleme közlemek közleşme közleşmek közlük kr kraça kraft kâğıdı kral kralcı kralcılık kraldan çok kralcı olmak kraliçe kraliçe gibi kraliçelik kraliyet krallar krallara lâyık krallık kramatoryum kramp kramp girmek krampon kraniyoloji krank krater krater gölü kravat kravatlı kravatsız kravl kreasyon kreatif kreatör kredi kredi açmak kredi anlaşması kredi kartı kredi limiti kredi mektubu kredi sözleşmesi kredileme kredilemek kredilendirme kredilendirmek kredili satış kredisi düşmek krem krem rengi krema kremalı kremasız krematoryum kremleme kremlemek kreozot krep krepdöşin kreplin krepon krepon kâğıdı krepsaten kreş kreşendo kretase kreten kretenizm kreton krezol kriket kriko krikocu krikoculuk kriminolog kriminoloji kripto kriptografi kriptolog kriptoloji kripton kriptos kristal kristal cam kristal mavisi kristalleşme kristalleşmek kristaloit kriter kritik kritik etmek kritikçi kritisizm kriyoskopi kriz kriz geçirmek kriz masası kriz yöneticisi kriz yönetimi krizalit krizantem krizolit krokant kroki krokodil krom kromaj kromatik kromatik iplik kromatin kromatit kromatofor kromatograf kromatografi krome kromlu kromofor kromoplâst kromosfer kromotropizm kromozom kromozon kron kronaksi kronik kronikçi kronikleşme kronikleşmek kronograf kronoloji kronolojik kronometre kros kroşe kruasan krupiye krupiyelik kruvaze kruvazör ksenofobi ksenon ksilofon ksiloloji ku kuaför kuartet kubarma kubarmak kubaşma kubaşmak kubat kubatlık kubbe kubbealtı kubbeli kubbeli delik kubbeli fırın kubbesiz kubur kubur sıkmak kuburluk kucağına düşmek kucağına oturmak kucak kucak açmak kucak çocuğu kucak dolusu kucak kucağa kucak kucak kucaklama kucaklamak kucaklanış kucaklanma kucaklanmak kucaklaşma kucaklaşmak kucaklayış kucakta kucaktan kucağa kucaktan kucağa dolaşmak (veya gezmek) kuçu kuçu kuçu kuçukuçu kudas kudema kudret kudret hamamı kudret helvası kudret narı kudretli kudretnarı kudretsiz kudretsizlik kudretten kudurgan kudurganlık kudurma kudurmak kudurtma kudurtmak kudurtucu kuduruk kuduruş kuduz kuduz böceği kuduz böcekleri kuduz otu kuduzböceği kuduzluk kudüm kudümzen kudüs'ü kûfî kuğu kuğu (gibi) kuğurma kuğurmak kuhi kuintet kuka kukla kukla gibi kukla gibi oynatmak kukla hükûmet kukla oyunu kukla tiyatrosu kuklacı kuklacılık kuklalık kuklavari kuku kukul kukuleta kukuletalı kukuletasız kukulya kukumav kukumav gibi kukumav gibi düşünüp durmak kul kul azmayınca hak yazmaz kul cinsi kul hakkı kul kâhyası kul köle (veya kul kurban) olmak kul oğlanı kul oğlu kul olmak kul sıkılmayınca hızır yetişmez kul taksimi kul yapısı kula kula kul olmak kulacık kulaç kulaç atmak kulaçlama kulaçlamak kulaçlayış kulağa kulağakaçan kulağı (bir şeyde) olmak kulağı (veya kulaktan) çınlasın kulağı ağır işitmek kulağı delik kulağı dikilmek kulağı duvar olmak kulağı kirişte (olmak) kulağı kirişte (veya tetikte olmak) kulağı okşamak kulağı ters taraftan göstermek kulağı tıkalı kulağın kulağına çalınmak kulağına çarpmak kulağına fısıldamak kulağına gelmek kulağına girmek kulağına inanmamak kulağına kar suyu kaçmak kulağına koymak (veya sokmak) kulağına küpe olmak (veya etmek) kulağına söylemek kulağını açmak kulağını bükmek kulağını çekmek kulağını çınlatmak kulağını doldurmak kulak kulak altı bezi kulak ardı etmek kulak asma! kulak asmak (veya asmamak) kulak çivisi kulak davulu kulak demiri kulak dolgunluğu kulak erimi kulak kabartmak kulak kepçesi kulak kesilmek kulak kıvırmak kulak kulağa kulak mantısı kulak memesi kulak misafiri kulak misafiri olmak kulak tıkacı kulak tıkamak kulak tırmalamak kulak tırmalayıcı kulak tozu kulak tozuna vurmak kulak tutmak kulak vermek kulak zarı kulakçı kulakçık kulakdavulu kulakdemiri kulakkepçesi kulakları dolmak kulakları paslanmak kulaklarına kadar kızarmak kulaklarını dikmek kulaklarını tıkamak kulaklarının pasını gidermek kulaklı kulaklı somun kulaklık kulaksız kulaktan kulaktan dolma kulaktan kulağa kulakzarı kulampara kulamparalık kule kuleli kapı kulis kulis çalışması kulis faaliyeti kulis yapmak kullan kullanarak kullandırma kullandırmak kullanıcının kullanılamaz kullanılan kullanılma kullanılmak kullanılmamak kullanılmamış kullanılması kullanılmaya kullanılmayan kullanılmaz kullanılmış kullanım kullanımbilim kullanımı kullanış kullanışlı kullanışsız kullanma kullanma süresi kullanmak kullap kullar kullaşma kullaşmak kulluk kulluk etmek kulluk kölelik kullukçu kuloğlu kulp kulp takmak kulplu kulplu beygir kulpsuz kulpunu bulmak kulûb kuluçka kuluçka devri kuluçka dönemi kuluçka makinesi kuluçka olmak kuluçkahane kuluçkalık kuluçkaya oturmak (veya yatmak) kulun kulun atmak kulunç kulunç girmek kulunç kırmak kulunlama kulunlamak kulunluk kulunuz kulübe kulübü kulüp kulüpçü kulüpçülük kulüpler arası kulvar kulyuç kum kum balığı kum balığıgiller kum çölü kum engereği kum fırtınası kum gibi kum grisi kum havucu kum havuzu kum kamyonu kum kayası kum otu kum püskürtücü kum saati kum taşı kum torbası kuma kumalı kuman kumanca kumanda kumanda etmek kumandan kumandan gemisi kumandanlı kumandanlık kumandansız kumandı kumanya kumanyacı kumanyacılık kumar kumar ebesi kumar oynamak kumarbaz kumarbazlık kumarcı kumarcılık kumarda kumarhane kumarhaneci kumarhanecilik kumasız kumaş kumaş mengenesi kumaşçı kumaşçılık kumaşlı kumaşsız kumaştan kumbara kumbaracı kumbarahane kumbaşı kumcu kumcul kumda oynamak kumkazan kumkuma kumla kumlama kumlamak kumlu kumluk kumotu, nu kumpanya kumpas kumpas kurmak kumpir kumral kumru kumru gibi kumsal kumsallık kumsuz kumuç kumuk kumukça kumul kunda kundak kundak koymak kundak sokmak (veya koymak) kundakçı kundakçılık kundaklama kundaklamak kundaklanış kundaklanma kundaklanmak kundaklatmak kundaklayış kundaklı kundaksız kundura kunduracı kunduracıların kunduracılık kunduru kunduz kunduz böceği kungfu kunt kunun kup kupa kupe kupes kupkuru kupkuru etmek kupkuru kesilmek kupon kupür kur kur yapmak kur'a kur'a çekmek kur'a efradı kur'acı kur'an kur'an (veya ekmek) çarpsın! kur'an-ı kerim kur'anıkerim kur'ası olmak kura kurabiye kurabiye gibi kurabiyeci kurabiyecilik kurada kurak kurakçıl kuraklık kural kural dışı kurala kurala aykırı kurala aykırılık kuralcı kuralcılık kuraldışı kuralı kurallar kurallara kuralları kuralların kurallarla kurallaşma kurallaşmak kurallaştırma kurallaştırmak kurallı kurallı cümle kuralsız kuralsızlık kuram kurama kuramca kuramcı kuramcılık kuramlar kuramların kuramlaştırma kuramlaştırmak kuramsal kuramsal dilbilim kuramsal kimya kuran kurander kurbağa kurbağa adam kurbağa balığı kurbağa balığıgiller kurbağa otu kurbağa testi kurbağa zehiri kurbağa zehirigiller kurbağaadam kurbağacık kurbağagillerden kurbağalama kurbağalar kurbağalardan kurban kurban bayramı kurban eti kurban etmek kurban gitmek kurban kesmek kurban olayım! kurban olmak kurban vermek kurbanı olmak kurbanlar kurbanlık kurbanlık koyun kurbiyet kurca kurca çıbanı kurcalama kurcalamak kurcalandığı kurcalanış kurcalanma kurcalanmak kurcalayış kurçatovyum kurçer kurdela kurdele kurdele balığı kurdele balığıgiller kurdelebalığı kurdelebalığıgillerden kurdeleli kurdelesiz kurdeşen kurdun oğlu akıbet kurt olur kurdunu kırmak kurdurma kurdurmak kurdurtma kurdurtmak kurgan kurgu kurgu bilimi kurgucu kurguculuk kurgulama kurgulamak kurgulanma kurgulanmak kurgulu kurgusal kurgusuz kurk kurlağan kurma kurmaca kurmacılık kurmak kurmay kurmay başkanı kurmaylık kurna kurnalı kurnasız kurnaz kurnazca kurnazlaşma kurnazlaşmak kurnazlık kurnazlıkla kuron kurs kursağında kalmak kursak kursaklı kursaksız kursiyer kurşun kurşun atmak kurşun dokunmak kurşun dökmek kurşun erimi kurşun gibi kurşun grisi kurşun kalem kurşun otu kurşun rengi kurşun sıkmak kurşun tutmak kurşun yağdırmak kurşun yağmuruna tutmak kurşun yemek kurşuna dizmek kurşuncu kurşunculuk kurşungeçirmez kurşuni kurşunî kurşunîleşme kurşunîleşmek kurşunlama kurşunlamak kurşunlanma kurşunlanmak kurşunlaşma kurşunlaşmak kurşunlu kurşunsu kurşunsuz kurşunumsu kurt kurt baklası kurt bilimci kurt bilimi kurt dumanlı havayı sever kurt gibi kurt gibi kemirmek (veya yemek) kurt kapanı kurt kocayınca çakallara (köpeklere) maskara olur kurt komşusunu yemez kurt köpeği kurt kuş kurt kuyusu kurt mantarı kurt masalı kurt sineği kurt yeniği kurtağzı kurtaran kurtaran: kurtarıcı kurtarıcılık kurtarılma kurtarılmak kurtarım kurtarımcılık kurtarış kurtarma kurtarma aracı kurtarma gemisi kurtarma kazısı kurtarmak kurtayağı kurtayağı tozu kurtbağrı kurtboğan kurtçuk kurtçukları kurtçul kurtkıyan kurtlandırma kurtlandırmak kurtlanış kurtlanma kurtlanmak kurtlanmış kurtlarını dökmek kurtlaşma kurtlaşmak kurtlu kurtluca kurtluk kurtpençesi kurtsuz kurttırnağı kurtul kurtulma kurtulmak kurtulmalık kurtulmuş kurtuluş kuru kuru başına kalmak kuru çay kuru çayır kuru çeşme kuru dere kuru duvar kuru ekmek kuru erik kuru fasulye kuru filtre kuru gürültü kuru gürültüye pabuç bırakmamak kuru hasır (veya kilim) üstünde kalmak kuru hava kuru iftira kuru incir kuru kafa kuru kahve kuru kahveci kuru kahvecilik kuru kalabalık kuru kayısı kuru kemik kuru köfte kuru kuruya kuru kuyu kuru lâf kuru meyve kuru öksürük kuru pasta kuru pil kuru sebze kuru sıkı kuru soğan kuru soğuk kuru söz kuru tahtada kalmak kuru tarım kuru temizleme kuru temizleyici kuru üzüm kuru yemiş kuru yemişçi kuru yük kuru yük gemisi kuru ziraat kurucu kuruculuk kuruçekim kuruda kalmak kurul kurulama kurulamak kurulanış kurulanma kurulanmak kurularak kurulaşma kurulaşmak kurulayış kurulma kurulmak kurulması kurulmuş kurultay kurulu kurulu düzen kuruluk kuruluş kuruluşçuluk kuruluşlar kuruluşlar bütünü kuruluşu kurum kurum kurum kurumlanmak (veya kurulmak) kurum satmak kuruma kurumak kurumamış kurumlanış kurumlanma kurumlanmak kurumlar kurumlara kurumları kurumlaşma kurumlaşmak kurumlaştırma kurumlaştırmak kurumlu kurumsal kurumsallaşmak kurumsuz kurun kuruntu kuruntu etmek kuruntucu kuruntulanmak kuruntular kuruntulu kuruntusuz kuruntuya kapılmak kurup takma kurusıkı atıcı kurusıkı atıcılık kuruş kuruş kuruş kuruşlandırma kuruşlandırmak kuruşluk kuruşu kuruşuna kurut kurutaç kurutan kurutma kurutma kabı kurutma kâğıdı kurutma makinesi kurutmaç kurutmak kurutmalı kurutmalık kurutucu kurutulma kurutulmak kurutulmamış kurutuş kuruyasıca kuruyemiş kuruyuş kurvaziyer kurya kurye kuryelik kuskulandırmak kuskulanmak kuskun kuskunlu kuskunsuz kuskunu düşük kuskus kuskus çorbası kuskus pilâvı kusma kusmak kusmuk kust-i bahri kusturan kusturma kusturmak kusturucu kusturuş kusuntu kusur kusur aramak kusur bulmak kusur etmek (veya etmemek) kusur işlemek kusura bakmamak (veya kalmamak) kusurlar kusurları kusurlu kusurluluk kusursuz kusursuzluk kusuru kuş kuş bakışı kuş beyinli kuş bilimci kuş bilimi kuş dili kuş ekmeği kuş gibi kuş gibi (veya kadar) yemek kuş gibi çırpınmak kuş gibi uçup gitmek kuş kadar canı olmak kuş kafesi kuş kafesi gibi kuş kanadına kira istemez kuş kanadıyla gitmek kuş kirazı kuş kura kuş madımağı kuş mu konduracak? kuş otu kuş sütü kuş sütü ile beslemek kuş sütünden başka her şey var kuş tüyü kuş tüyü gibi kuş uçmaz, kervan geçmez kuş uçurmamak kuş uçuşu kuş uykusu kuş üzümü kuş yuvası kuşa benzemek (veya dönmek) kuşa benzetmek kuşa çevirmek kuşak kuşak bağlama kuşaklama kuşaklamak kuşaklar kuşaklı kuşaksız kuşam kuşamlı kuşane kuşanılma kuşanılmak kuşanır kuşanış kuşanma kuşanmak kuşantı kuşatan kuşatılma kuşatılmak kuşatılmış kuşatış kuşatma kuşatmadan kuşatmak kuşatmış kuşbaşı kuşbaşılı kuşbaz kuşburnu kuşçu kuşçubaşı kuşçuluk kuşdili kuşe kuşe kâğıdı kuşekmeği kuşet kuşetli kuşetsiz kuşgana kuşgömü kuşgözü kuşhane kuşkanadı kuşkirazı kuşkonmaz kuşku kuşku beslemek (veya kuşku duymak) kuşku duymak kuşku uyanmak kuşkucu kuşkuculuk kuşkulandırma kuşkulandırmak kuşkulanma kuşkulanmak kuşkular kuşkulu kuşkulu kuşkulu kuşkusu kalmamak kuşkusuz kuşkuya düşmek kuşkuyu düşmek kuşlak kuşlar kuşları kuşların kuşlokumu kuşluk kuşluk namazı kuşluk vakti kuşluk yemeği kuşmar kuşpalazı kuşyemi kut kutan kutay kutlama kutlamak kutlamaların kutlanış kutlanma kutlanmak kutlanmasına kutlayalım kutlayış kutlu kutlu olsun kutlulamak kutluluk kutnu kutsal kutsalcı kutsallaşma kutsallaşmak kutsallaştırış kutsallaştırma kutsallaştırmak kutsallık kutsama kutsamak kutsanmış kutsi kutsî kutsîleşme kutsîleşmek kutsiyet kutsuz kutsuzluk kutu kutu gibi kutu kutu kutucu kutucuk kutuculuk kutulama kutulamak kutulanış kutulanma kutulanmak kutulayış kutulu kutulu telefon kutun kutup kutup ayısı kutup engel kutup ışığı kutup yıldızı kutuplanma kutuplanmak kutuplaşma kutuplaşmak kutupsal kutur kutyır kuvâ-yı câzibe kuvâdiye kuvantum kuvars kuvarsit kuvertur kuvertür kuveyt kuvöz kuvva kuvve kuvveden fiile çıkarmak kuvvet kuvvet almak kuvvet bulamamak kuvvet çifti kuvvet komutanları kuvvet vermek kuvvetin kuvvetini toplamak kuvvetle kuvvetledirici kuvvetlendirici kuvvetlendiriş kuvvetlendirme kuvvetlendirmek kuvvetleniş kuvvetlenme kuvvetlenmek kuvvetler kuvvetleştirme kuvvetleştirmek kuvvetli kuvvetlice kuvvetölçer kuvvetsiz kuvvetsizler kuvvetsizlik kuvvetten düşmek kuymak kuyruğa girmek kuyruğu dikmek kuyruğu kapana kısılmak (veya sıkışmak) kuyruğu titretmek kuyruğuna basmak kuyruğuna teneke bağlamak kuyruğunu kısmak kuyruğunu kıstırmak kuyruğunu tava sapına çevirmek kuyruk kuyruk acısı kuyruk çekmek kuyruk kemiği kuyruk olmak kuyruk sallamak kuyruk sokumu kuyruk sokumu kemiği kuyruk yağı kuyruk yapmak kuyrukkakan kuyruklu kuyruklu kelebek kuyruklu kurbağa kuyruklu piyano kuyruklu yalan kuyruklu yıldız kuyruklu yıldız başı kuyruklu yıldız çekirdeği kuyruklu yıldız saçı kuyruklular kuyruksallayan kuyruksallayangiller kuyruksallayangillerden kuyruksuz kuyruksuzlar kuyruksüren kuytu kuytuluk kuyu kuyu açmak kuyu bileziği kuyu çıkrığı kuyu fındığı kuyu gibi kuyu kebabı kuyu suyu kuyu topuğu kuyucu kuyuculuk kuyudan adam çıkarmak kuyudat kuyum kuyumcu kuyumcu terazisi kuyumculuk kuyusunu kazmak kuz kuzay kuzen kuzey kuzey adası kahverengi kivisi kuzey adası kivisi kuzey afrika kuzey atlantik kuzey atlas okyanusu kuzey buz denizi kuzey kutbu kuzey noktası kuzey yarımküre kuzey yıldızı kuzeybatı kuzeybatı italya kuzeydoğu kuzeydoğu italya kuzeyli kuzeyli ayı kuzgun kuzgun gibi kuzguna yavrusu şahin (veya anka) görünür kuzguncuk kuzgunî kuzgunî siyah kuzgunkılıcı kuzin kuzine kuzu kuzu çevirmek kuzu dişi kuzu eti kuzu gibi kuzu gibi olmak kuzu kapama kuzu kapısı kuzu kesilmek kuzu kestanesi kuzu kuzu kuzu mantarı kuzu postuna bürünmek kuzu sarmaşığı kuzugöbeği kuzukulağı kuzukulağı asidi kuzulama kuzulamak kuzulaşma kuzulaşmak kuzulu kuzuluk kuzuluk kapısı kuzum! kuzupıtrağı kübalı kübik kübist kübizm küçücük küçük küçük abdest küçük ad küçük akbaba küçük asya küçük ay küçük bey küçük burjuva küçük çaplı küçük çapta küçük dağları ben yarattım demek küçük dalga küçük dil küçük dil ünsüzü küçük dilini yutmak küçük düşmek küçük düşürmek küçük gezegen küçük görmek küçük hanım küçük harf küçük hindistan cevizi küçük kan dolaşımı küçük karga küçük köprü küçük köyün büyük ağası küçük kumru küçük martı küçük mevlit ayı küçük oynamak küçük önerme küçük panda küçük parmak küçük sakarca küçük sesli uyumu küçük şalgam küçük tansiyon küçük terim küçük tövbe ayı küçük ünlü uyumu küçükayı küçükbaş küçükçe küçükle küçük, büyükle büyük olmak küçükleşme küçükleşmek küçüklü büyüklü küçüklük küçüksemek küçülme küçülmek küçültme küçültme eki küçültmek küçültmeli küçültü küçültülmüş küçülüş küçümen küçümencik küçümseme küçümsemek küçümsenme küçümsenmek küçümseyen küçümseyici küçümseyiş küçürek küf küf bağlamak (veya tutmak) küf kokmak küf kokusu küf yeşili küfe küfeci küfecilik küfelik küfelik olmak küffar küflendirme küflendirmek küflenme küflenmek küflet küfletme küfletmek küflü küflüce küfran küfranlık küfreden küfretme küfretmek küfrü basmak küfür küfür küfür küfür savurmak küfür yemek küfürbaz küfürbazlık küfürü basmak küfüv küheylan küheylân kükre kükreme kükremek kükreyiş kükürdümsü kükürt kükürt çiçeği kükürtatar kükürtleme kükürtlemek kükürtlenme kükürtlenmek kükürtlü kükürtsü kükürtsüz kül kül bağlamak kül çöreği kül etmek kül gibi kül kedisi kül kesilmek kül olmak kül rengi kül rengi et sineği kül tablası kül ufak olmak kül yemek (veya yutmak) kül yutmak külah külâh külâh giydirmek külâh kapmak külâh peşinde olmak külâh takmak külâhçı külâhıma anlat! külahımsı külâhımsı külâhını havaya atmak külâhını ters giydirmek külâhları değiştirmek (veya değişmek) külâhlı külahsı külâhsız külbastı külbastılık külçe külçe gibi oturmak külçeleşme külçeleşmek küldöken küldür külek külfet külfete katlanmak külfetli külfetsiz külfetsizce külhan külhan makinesi külhanbeyce külhanbeyi külhanbeyi ağzı külhanbeyilik külhanbeylerinin külhanbeylik külhancı külhanî külkedisi külleme küllemek külleniş küllenme küllenmek küllî külliyat külliyât külliye külliyen külliyet külliyetli küllü küllü su küllük küllük ağzı külot külot pantolon külotlu çorap külrengi kült külte kültivatör kültür kültür akımı kültür balıkçılığı kültür bitkileri kültür çevresi kültür fizik eğitimcisi kültür göçü kültür ortamı kültür sarayı kültür sitesi kültür varlıkları kültürcü kültüre alma kültürel kültürel antropoloji kültürfizik kültürlenme kültürlenmek kültürlü kültürlülük kültürsüz kültürsüzlük külüg külük külünk külünü savurmak külür külüstür külüstürlük külyutmaz kümbet küme küme bulut küme çalışması küme küme kümeden düşme kümeleme kümelemek kümeleniş kümelenme kümelenmek kümeleşim kümeleşme kümeleşmek kümeli kümes kümmel-i beşer kümülâtif kümültü kümülüs küncü künde kündeden atmak kündekâri kündeleme kündelemek kündeye gelmek kündeye getirilmek kündeye getirmek künefe küney künge küngüldeme küngüldemek küngür küngürdemek künh künhüne varmak künk künye künyesi bozuk künyesi gelmek künyesini okumak küp küp gibi küp şeker küpe küpe çiçeği küpe çiçeğigiller küpe dönmek küpe küp deyince küp adama düp der küpeli küpelik küpeşte küpleği küpleme küplere binmek küplü küpünü doldurmak kür kür yapmak kürar küraso küratör kürdan kürdan gibi kürdanlık kürdî kürdîlihicazkâr küre küre kuşağı küreğin kürek kürek ayaklılar kürek cezası kürek çekmek kürek kadar (veya papuç kadar) dili olmak kürek kemiği kürek kürek kürekçi kürekçilik kürekleme küreleme kürelemek kürelenme kürelenmek küreme küremek küremsi küresel küresel gök bilimi küresel üçgen küresel valf küreselleşme küreselleşmek küreselleştirme kürevî küreyici küreyve kürit küriyum kürk kürk böceği kürk terzisi kürkas kürkçü kürkçülük kürklü kürneme kürnemek kürsü kürsü başkanı kürsü hocası kürsü şeyhi kürt kürtaj kürtajcı kürtün kürüme kürümek küs küs küs küseğen küskü küskün küskün küskün küskünleşme küskünleşmek küskünlüğünü küskünlük küsküt küskütük küslük küsme küsmek küsmüş küspe küstah küstahça küstahlaşma küstahlaşmak küstahlık küstahlık etmek küstere küstüm otu küstürme küstürmek küsuf küsur küsurat küsurlu küsursuz küsü küsülü küsüşme küsüşmek küşade küşat küşayiş küşne küşüm küşümlenme küşümlenmek küt küt inme küt küt kütikül kütin kütinleşme kütle kütleme kütlemek kütlesel kütlesi kütleşme kütleşmek kütleştirme kütleştirmek kütletme kütletmek kütlü kütlük küttedek kütüğe geçirmek kütük kütük gibi kütükleşme kütükleşmek kütüklük kütüphane kütüphaneci kütüphanecilik kütür kütür kütürdeme kütürdemek kütürdetme kütürdetmek kütürtü küvet küveytli küyük l l demiri l, l la lâ lâakal labada lâbada labaratuar labaratuvar labirent lâbirent laborant lâborant lâborantlık laboratuar laboratuvar lâboratuvar lâboratuvar muayenesi laboratuvarda lâboratuvarda lâbrador labret labros lâbros lacerem lâciverdî lâcivert taşı lâcivert,-di lâcivertlik lâçin lâçka lâçka etmek laçka olmak lâçka olmak lâçkalaşma lâçkalaşmak lâçkalık lâden lâdengiller lâdengillerden lâdenli lâdes lâdes kemiği lâdes oyunu lâdes tutuşmak lâdin ladini lâdini lâdinî ladino lâedri lâedriye laf lâf lâf (veya söz) altında kalmamak lâf açmak lâf ağzında kalmak lâf altında kalmamak lâf anlamaz lâf anlatmak lâf aramızda lâf atmak lâf cambazı lâf cambazlığı lâf çıkarmak lâf çıkmak lâf ebeliği lâf ebesi laf etmek laf işitmek lâf kalabalığı lâf kaynayıp gitmek lâf lâfı açar lâf ola beri gele! lâf olsun âdet yerini bulsun lâf oturtmak lâf salatası lâf söyledi bal kabağı lâf söyledi bal kabağı! lâf taşımak lâf yakıştırmak lâf yapmak lâf yetiştirmek lâf yok! lâfa boğmak lâfa dalmak lâfa karışmak lâfa tutmak lâfazan lâfazanlık lâfçı lâfçılık lâfı ağzına tıkamak lâfı ağzında bırakmak lâfı ağzında kalmak lâfı bağlamak lâfı değiştirmek lâfı geçmek lâfı kıçından dinlemek (veya anlamak) lâfı kısa kesmek lâfı mı olur? lâfı sulandırmak lâfı uzatmak lâfı yabana atmamak lâfını (veya lâfınızı) balla kestim lâfını bilmek lâfını etmek lâfını kesmek lâfını şaşırmak lâfını yedirmek lâfız lâflama laflamak lâflamak lâflaya lâflaya laforizma lâfta kalmak lâftan anlamak lâfügüzaf lafz-ı türkî lâfzen lâfzî lâgar lâgos lagün lâgün lâğım lağım çukuru lâğım çukuru lâğım döşemi lâğımcı lâğımcılık lâğımla atmak lâğıv lâğvedilme lâğvedilmek lâğvetme lağvetmek lâğvetmek lâğvolma lağvolmak lâğvolunma lâğvolunmak lahana lâhana lahana sarması lâhavle lâhavle çekmek (veya okumak) lâhika lahika-i mukaddime lahit lâhit lâhmacun lâhmacuncu lâhmacunculuk lahos lâhos lahsa lâhurakî lâhurî lahut lâhut lahuti lâhuti lâhutî lahza lâhza lâhzacık lahzada lâhzada lâik lâikleşme lâikleşmek lâikleştirme lâikleştirmek laiklik lâiklik lain lâin laisizm lâisizm lak laka lâka lakacı lâkacı lâkap lâkap takmak lakaplar lakaplı lâkaplı lakaydi lâkaydî lakayıt lakayıtlık lakayt lâkayt lâkayt kalmak lakaytlık lâkaytlık lakçı lâke lâkerda lâkerdacı lakırdı lâkırdı lâkırdı taşımak lâkırdı ağzından dökülmek lâkırdı altında kalmamak lâkırdı çıkarmak lâkırdı ebesi lâkırdı etmek lâkırdı kavafı lâkırdı olmak lâkırdı yetiştirmek lâkırdıcı lâkırdısı ağzında kalmak lâkırdısı az lâkırdısı mı olur? lâkırdısını etmek lâkırdısını etmek lâkırdıya boğmak lâkırdıya tutmak lâkırdıyı ağzına tıkamak lâkırdıyı ezip büzmek lakırtı lakırtı ağzından dökülmek lakırtı ebesi lakırtı kavafı lakin lâkin lâklâk lâklak etmek lâklâka lâklâkıyat lâkonik lâkoz lâkrimal lâktaz lâktik asit lâktoz lal lâl lâl etmek lala lala paşa eğlendirmek lalalık lalanga lâlanga lale lâle lâle ağacı laleağacı lâleli lâlelik lalettayin lâlettayin lâlezar lâlüebkem lâm lâm elif çevirmek (veya çizmek) lama lâma lâmacı lâmacılık lâmaist lâmaizm lamba lâmba lâmba açmak lâmba karpuzu lâmbada lâmbada dansı lâmbalama lâmbalamak lâmbalı lâmbalık lâmbasız lâmbayı açmak lambri lâmbri lâme lâmekân lâmekân takımı lamel lâmel lamelif lâmı cimi yok lâminarya lâmise lan lânarkit lando lândo landon lândon lanet lânet lanet etmek lânet etmek lânet okumak lânet olsun! lanetleme lânetleme lanetlemek lânetlemek lânetlenme lanetlenmek lânetlenmek lânetlenmiş lânetli langır lungur lângırt lango lângur lângust lânolin lânse lanse etmek lânse etmek lanseolat lantan lântan lântanit laos lâp lâp lâp lâpa lâpa gibi lâpa lâpa lâpa vurmak lâpacı lapacılık lâpacılık lâpçın lâpçınlı lâpilli lâpina lâpinagiller lapinagillerden lâpinagillerden lapon lâpon lâponca laponyalı lâponyalı lâppadak lârenjit larghetto largo lârp lârpadak larva lârva lârvacıl laser lâskî lâskine lâso lâsta lâsteks lastik lâstik lâstik ağacı lâstik gibi lâstik tutkalı lastikağacı lâstikçi lâstikli lâstikli söz lastikotin lâstikotin lâşe lâşka lâta lâtanya lâteks lâteksli lâterit lâteritli lâterna lâternacı latif lâtif latifçe lâtifçe latife lâtife lâtife etmek lâtife götürmek latife latif gerek lâtife lâtif gerek lâtifeci lâtiflik lâtifundia lâtifundiacılık lâtilokum lâtin lâtin çiçeği lâtin çiçeğigiller lâtin çiçekleri lâtin dilleri lâtin halkları lâtin yelkeni lâtince latinçiçeği latinçiçeklerinden lâtinlik lâubali lâubalî lâubalî olmak lâubalice lâubalîleşme lâubalîleşmek lâubalîlik lâubaliyane lav lâv lâv silâhı lâv taşması lâva lâva etmek lavabo lâvabo lâvabo bataryası lâvabo musluğu lâvaj lâvaj yapmak lavanta lâvanta lâvanta çiçeği lâvanta mavisi lâvantacı lâvantacılık lavantaçiçeği lâvantalık lâvantin lâvaş lâvdanom lavgar lavman lâvman lâvrensiyum lâvrovit lâvsonit lavta lâvta lâvtacı lâvtacılık lawrencyum layemut lâyemut lâyenkati lâyığını bulmak layık lâyık lâyık görmek lâyık olmak lâyıkıyla lâyıktır layiha lâyiha laytmotif lâytmotif lâyuhti lâz lâza lâzanya lâzca lâzer lâzım lâzım gelmek (veya olmak) lâzıme lâzımlık lâzim lâzlık lâzut ldva le leb lebalep lebbeyk lebiderya leblebi leblebi şekeri leblebici leblebicilik leblebiden nem kapmak leçe leçek leçelik ledün ledün ilmi lef lef etmek leffetme leffetmek leffüneşir legal legalleşme legalleşmek legato légende legorn leğen leğen başından almak leğen ibrik leğenölçüm leh lehçe lehçe bilimi lehçeci lehçeleri lehd lehdar lehim lehimci lehimcilik lehimleme lehimlemek lehimlenme lehimlenmek lehimletme lehimletmek lehimleyen lehimli lehinde olmak lehinde söylemek (veya bulunmak) lehine olmak lehtar lehte olmak lejant lejitimist lejyon lejyoner leke leke etmek (veya yapmak) leke getirmek leke olmak leke sıçratmak leke sürmek lekeci lekeci kili lekecilik lekeleme lekelemek lekelenme lekelenmek lekelenmiş lekeli lekeli humma lekende lekesiz leksem leksikbirim leksikograf leksikografi leksikolog leksikoloji lektör lektörlük lema lemis lemur lemurları lenduha lenf lenfa lenfatik lenfatizm lenfosit lenfte lenger lengüist lengüistik leninci lenincilik leninist leninizm lens lento leopar lep lepiska lepra lepton lerzan lerze lesepase leş leş gibi leş gibi sarhoş leş gibi serilmek leş kargası leşcil leşcil akbaba leşini çıkarmak leşini sermek leşkargası leşker letafet letâif letarji letçe leton dili letonca letonya leva levanten levanti levazım levâzım levazım bölüğü levazım sınıfı levazımat levazımatçı levazımcı levazımcılık levendane levent leventlik levha levhacı levhacık levhacılık levrek levrekgiller levrekgillerden levüloz levye ley leyla leylak leylâk leylâkî leyleği havada görmek leyleğin (yuvadan) attığı yavru leyleğin ömrü (veya günü) lâklâkla geçer leylek leylek gibi leylekgagası leylekgiller leylekgillerden leylekler leyleksiler leyleksilerden leylî leylî meccanî lezar lezbiyen lezbiyenizm lezbiyenlik leziz lezyon lezzet lezzet almak lezzetlendirme lezzetlendirmek lezzetlenme lezzetlenmek lezzetli lezzetlilik lezzetsiz lezzetsizlik lgbt lığ lığlama lığlamak lığlanma lığlanmak lığlı lıkır lıkır lıkır lıkırdama lıkırdamak li libas liberal liberalizm liberalleşme liberalleşmek liberallik liberasyon liberasyon listesi libido liboş libre libretto libya libyalı lider liderlik liet lif lif kabağı lif lif lifle dağıtılan veri arayüzü lifleme liflemek liflenme liflenmek lifler lifleşme lifleşmek lifleştirme lifleştirmek lifli lift lig liga ligden düşmek lignin lihye lik lika likaba liken liken bilimi likeness likidasyon likide likidite likit likorinoz likör likör bardağı lilyana limaki liman liman cüzdanı liman işçisi liman reisi limanı limanlama limanlamak limanlık limbo lime lime lime lime lime etmek lime lime olmak limit limitet limitet ortaklık limitet şirket limitsiz limnoloji limon limon asidi limon bahçesi limon esansı limon gibi limon kabuğu limon kabuğu gibi limon küfü limon otu limon sarısı limon suyu limon tozu limon tuzu limonata limonata bardağı limonata gibi limonatacı limonatacılık limoncu limonî limonî hava limoni tabiatlı limonit limonlama limonlamak limonlu limonluk limonsu limonumsu linç linç etmek lineer linet lingirdemek linin link linolyum linotip linyit lipari liparit lipit lipom lipsos lir lira liralık liret lirik lirik şiir lirizm lisan lisân-ı arab lisana gelmek lisanıhâl lisanımünasip lisanî lisaniyat li­sânları lisans lisansiyer lisanslı lisansüstü lisansüstü eğitim lise liseli liste liste başı listeci listeleme listelemek literatür litografi litografya litografya taşı litografyacı litoloji litosfer litre litrelik liturya litvanya lityum lityumlu liva livar livarlı livarlı tekne liyakat liyakat göstermek liyakat sahibi liyakatli liyakatsiz liyakatsizlik liyazon liyezon lizol lizozom lizöz lobelya lobi lobici lobicilik lobut lobye loca loça loda loder lodos lodos balığı lodosa çevirmek (veya dönmek) lodoslama lodoslamak lodoslu lodosluk logaritma logaritma tablosu logaritmik logistik logo logos loğ loğlama loğlamak loğusa loğusa çorbası loğusa humması loğusa otu loğusa şekeri loğusa şerbeti loğusahumması loğusalık loğusaotu lohusa humması lohusa otu lohusalık lojik lojistik lojistik dairesi lojistik hizmet lojman lok lokal lokalizasyon lokalize etmek lokanta lokantacı lokantacılık lokantalı lokasyon lokatif lokavt lokma lokma anahtar lokma başlığı lokma çiğnenmeden yutulmaz lokma dökmek lokma etmek lokma göz lokma gözlü lokma lokma lokma tatlısı lokmacı lokmacık lokmacılık lokman hekimin ye dediği lokman ruhu lokmanruhu lokması ağzında büyümek lokmasını dökmek lokmasını saymak lokomobil lokomotif lokomotifin lokomotifli lokomotifsiz lokosit lokulus lokum lokum gibi lolo lololo lombar lomboz lonca lonca ustası loncacılık london longa longoz longpley lop lop et lop incir lop lop lop yumurta lopçuk loppadak lopur lopur lopur lor lord lorentiyum lorisleri lorke lort lort gibi lorta lortlar kamarası lostra lostra salonu lostracı lostromo lostromoluk losyon loş loşça loşlaşma loşlaşmak loşlaştırma loşlaştırmak loşluk lot lota lotarya lotaryacı lotaryacılık lotus lök lök gibi oturmak (veya çökmek, dikilmek) lökeşe lökleme löklemek lökoplâst lökosit lökoz lökün löp löp löp löpür löpür löpür lös lösemi lösemit lr ls-bağlaşımı lşıkölçer ltd. lu lugat lûmbago lumbuz lûnapark lup lustrin lutetyum lûtî lutr lûtr lutuf etmek lübnan lübnanlı lüfer lüferci lüfere çıkmak lüfergiller lügat lügat paralamak lügat parçalamak lügatçe lügatçi lügatçilik lügol lük lük boyası lüknet lüks lüks baskı lüks hayat lüks koltuk lüks lambası lüks lâmbası lüks mevki lüks tarife lüksemburg lüksmetre lüle lüle lüle lüle taşı lüleci lüleci çamuru lülecilik lüleli lületaşı lülüye gelmek lümen lümensaat lümpen lünet lüp lüpçü lüpçülük lüpletme lüpletmek lüpten lüterci lütercilik lütesyum lütfen lütfetme lütfetmek lütfeyleme lütfeylemek lütuf lütuf dilemek lütufkar lütufkâr lütufkârane lütufkârlık lüzucet lüzucî lüzum lüzum görmek (veya görmemek) lüzum var lüzum yok lüzumlu lüzumlu lüzumsuz lüzumsuz lüzumsuz adam lüzumsuz görmek lüzumsuz yere lüzumsuzca lüzumsuzluk lüzumu halinde lüzumundan fazla lv lw lx lxx lxxx m m, m m45 ma mâ-ba'd mâ?lum ma'ariv ma'dûd ma'siyyet ma& maabir maacîn maad maada maaile maakıl maalesef maalif maalim maalmemnuniye maarif maarif vekâleti maarifçi maaş maaş almak maaş bağlamak maaş bordrosu maaş vermek maaşa geçmek maaşlı maaşsız maatteessüf maaz maazallah mabat mabet mabet ağacı mabeyin mabeyinci mabeyincilik mabeyn mablak mabude mabut macar macar biberi macar ineği macar salamı macarca macaristan macarlık macera macera aramak macera sporu maceracı maceracılık maceralı maceraperest macerasız maceraya atılmak macun macun çekmek macun küreği macuncu macunculuk macunlama macunlamak macunlanma macunlanmak macunlar macunlaşma macunlaşmak macunluk maç maç maç maç satmak maç yapmak maça maça beyi maça beyi gibi kurulmak maça kızı maçuna madagaskar çamurcunu madagaskarlı madalya madalya töreni madalyalı madalyanın (veya madalyonun) ters tarafı (veya tersi) madalyasız madalyon madalyoncu madam madama madara madara etmek madara olmak madaralaşma madaralaşmak madde madde başı madde-i asliye madde. maddeci maddecilik maddeleşme maddeleşmek maddenin maddesel maddesel nokta maddeten maddeye maddi maddî maddîleşme maddîleşmek maddîlik maddiyat maddiyet madelet madem mademki maden maden bilimi maden cevheri maden damarı maden devri maden filizi maden gazı maden kirası maden kömürü maden kuyusu maden mavisi maden ocağı maden sodası maden suyu maden yatağı maden yünü madenci madencilik madenî madenî para madenî yağ madenî yün madenkırmız madenkömürü madenlerde madenleri madensel madenselleşmek madensi madensuyu mader maderşahî maderşahîlik maderzad maderzat madımak madik madik atmak (etmek veya oynamak) madikçi madikleme madiklemek madiyan madlen madrabaz madrabazlık madreporlar madrigal madrup madun maestoso maestro mafevk mâfiha mafiş mafsal mafsal iltihabı mafya mafyacı mafyacılık mafyalaşma mafyalaşmak mafyalık maganda magandalık magazin magazinleşme magazinleşmek magbut magma magmasal magmatik magnezyum magnezyum karbonat magnezyum klorür magnezyum sülfat magnezyumlu magri mağara mağara bilimci mağara bilimi mağara resmi mağara sesi mağaza mağazacı mağbun mağdariyet mağdur mağdur etmek mağdur olmak mağduriyet mağdurluk mağfiret mağfiret etmek mağfur mağlubiyet mağlûbiyet mağlup mağlûp mağlûp etmek mağlûp olmak mağmum mağribî mağrip mağrur mağrurane mağrurca mağrurcasına mağrurlanma mağrurlanmak mağrurluk mağşuş mağz mah mahadim mahal mahal kalmamak mahal yok mahalle mahalle arası mahalle arkadaşı mahalle bekçisi mahalle çapkını mahalle imamı mahalle kahvesi mahalle kahvesi gibi mahalle karısı mahalle mektebi mahalle muhtarı mahallebi mahallebici mahallebicilik mahallece mahalleli mahalleyi ayağa kaldırmak mahalli mahallî mahallî idare mahallî seçim mahallîleşme mahallîleşmek mahana mahane maharet maharet kazanmak maharetli maharetlilik maharetsiz maharetsizlik mahbes mahbube mahbup mahcubane mahcubiyet mahcup mahcup çıkarmak (veya çıkarmamak) mahcup etmek mahcup kalmak mahcup olmak mahcupça mahcupluk mahcur mahcuz mahçup mahçup etmek mahçupluk mahdum mahdut mahf?uz mahfaza mahfazalı mahfe mahfel mahfi mahfil mahfuz mahfuzen mahıv mâhî mahir mahirane mahitap mahiyane mahiye mahiyet mahiyeti mahiyetini mahkeme mahkeme duvarı mahkeme kadıya mülk değil mahkeme kapısı mahkeme kararı mahkeme masrafı mahkemede mahkemede dayısı olmak mahkemelerde mahkemeleşme mahkemeleşmek mahkemeli mahkemelik mahkemelik olmak (biri başkasıyla) mahkemeye düşmek mahkuk mahkûk mahkûkât mahkûm mahkûm etmek mahkûm olmak mahkûmane mahkûmcasına mahkûmiyet mahkûmmuşcasına mahlas mahlâs mahlep mahluk mahlûk mahlûkat mahlûl mahlût mahmud mahmude mahmudiye mahmul mâhmul mahmul olmak mahmur mahmur bakış mahmur çiçeği mahmurçiçeği mahmurlaşma mahmurlaşmak mahmurluk mahmut mahmuz mahmuz çiçeği mahmuzlama mahmuzlamak mahmuzlanma mahmuzlanmak mahmuzlu mahna mahpus mahpushane mahpusluk mahra mahrama mahreç mahrek mahrem mahremiyet mahremiyetine girmek mahremlik mahruk mahrukat mahrum mahrum olmak mahrumiyet mahrumluk mahrur mahrut mahrutî mahruz mahsuben mahsubunu yapmak mahsul mahsulât mahsuldar mahsun mahsup mahsup etmek mahsur mahsur kalmak mahsus mahsûs mahsusen mahşer mahşer gibi mahşer günü mahşer midillisi mahşere dönmek mahşerî mahûf mahunya mahur mahurbuselik mahut mahv mahveden mahvetme mahvetmek mahviyet mahviyyet mahvolma mahvolmak mahvolmuş mahya mahya ışıklığı mahya kiremidi mahya şenliği mahyacı mahyacılık mahyalık mahz mahzar mahzen mahzenmezar mahzuf mahzun mahzun etmek mahzun mahzun mahzun olmak mahzunane mahzunca mahzuncasına mahzunlaşma mahzunlaşmak mahzunluk mahzur mahzur doğurmak mahzur görmek mahzurlu mahzursuz maî maide mail maile main maişet maiyet maiyet memuru maiyetinde maiyyet majeste majesteleri majör majör gam majüskül makabil mâkabl makabline şamil makadam makadamlama makadamlamak makak makale makam makam arabası makam odası makam otomobili makam ödeneği makam şoförü makam tazminatı makara makara çekmek makara gibi makaraları koyuvermek (zapt edememek veya salıvermek) makaralı makaralı kuş makaraya almak makarena makarna makarnacı makarnacılık makas makas almak makas hakkı makas payı makas vurmak makasçı makasçılık makasid makaskâr makaslama makaslamak makaslanma makaslanmak makaslı makaslı böcek makastar makat makber makbul makbul olmak makbule geçmek makbuz makedon makedonca makedonya makedonyalı makedonyalı ııı. aleksander maket maket bıçağı maketçi maketçilik makferlân maki makigiller makigillerden makilik makime makina makine makine çekmek makine dolabı makine gibi makine gibi adam makine gücü makine mühendisi makine odası makine teknikeri makine yağı makineci makinelerde makineleşme makineleşmek makineleştirme makineleştirmek makineli makineli tabanca makineli tüfek makineli tüfek gibi makineyi bozmak makinist makinistlik makrama makro makro- makrome makromeli makromolekül makrosefal makroskobik maksadıyla maksadlar maksat maksat gütmek maksat hâsıl olmak maksatlı maksatsız maksi maksi etek maksimal maksimum maksure maksut makta maktacı maktel maktu maktu fiyat maktul maktul düşmek maktul düşmek (veya olmak) makul makul olmak makule makûs makyaj makyaj odası makyaj takımı makyaj yapmak makyajcı makyajcılık makyajlama makyajlamak makyajlı makyajsız makyavelcilik makyavelizm mal mal beyanı mal bildirimi mal birliği mal bulmuş mağribî gibi mal canın yongasıdır mal canlısı mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan mal edinmek mal etmek mal kaldırmak mal kapatmak mal malamatı örter mal meydanda mal müdürlüğü mal müdürü mal mülk mal olmak mal para mal sahibi mal sandığı mal varlığı mal yapmak mala malafa malaga malak malakit malaklama malaklamak malalama malalamak malama malarya malavi malayani malaz malca malç maldar malen malgama malı malı taşı malın gözü malını mali malî malî yıl malî analist malî belge malî cebir malî senet malibu malihulya malik malik olmak malikane malikâne malikî malikîlik malikiyet maliye maliyeci maliyecilik maliyet maliyet fiyatı maliyetli maliyetsiz malkar malkarca malkıran malkoç mallanma mallanmak mallar malları malların mallarına malt malta malta eriği malta humması malta palamudu malta taşı maltahumması maltalı maltapalamudu maltız maltız keçisi maltlanma maltlanmak maltoz malûl malûl gazi malûlen maluliyet malûliyet malullük malûllük malûm mâlum malûm değil malûm olmak malûm ya! malûmat malûmat almak malûmat edinmek malûmat sahibi malûmat vermek malûmatfuruş malûmatfuruşluk malumatlı malûmatlı malûmatsız malûmattar malûmattar etmek malûmu ilâm etmek malül malvin adaları malya malzeme mama mamafih mamaliga mambo mamelek mamuk mamul mamulat mamulât mamur mamure mâmuriyet mamurluk mamut man man adası mana mana çıkarmak mana çıkmak mana vermek manaca manalandıran manalandırma manalandırmak manalı mânalı manalı manalı manas manasız manasızlık manastır manat manav manavlık manaya gelmek manca mancana mancar mancınık mancınık işi mancınıkçı mançu mançu-tunguz mançuca mançurya turnası manda manda gibi manda gibi yayılmak manda gibi yemek mandacı mandacılık mandagözü mandal mandalina mandallama mandallamak mandallanma mandallanmak mandallı mandalsız mandapost mandar mandarin mandarin çincesi mandarinlik mandater mandepsi mandepsiye basmak (veya bastırmak, düşmek) mandıra mandıracı mandıracılık mandolin mandolinci manej manen manevî manevî evlât manevî ilim manevî tazminat manevî zarar manevîlik maneviyat maneviyatı bozulmak maneviyatını kırmak manevra manevra fişeği manevra yapmak manga mangal mangal gibi yüreği olmak mangal kömürü mangal yağı mangal yürekli mangalda kül bırakmamak mangan manganez manganin mangır mangırlı mangırsız mangiz mango mani mâni mani düzmek (veya yakmak) mâni olmak mâni,-i mânia mânialı mâniasız manicilik manidar mânidâr manifatura manifaturacı manifaturacılık manifesto maniheizm manik manika manikür manikürcü manikürcülük manikürlü manikürsüz maniple manipülâsyon manipülâtör manisa kebabı manisa lâlesi manisalalesi manişka manita manitacı manitacılık manivelâ manivelâlı mankafa mankafalık manken manken gibi mankenlik manolya manolyagiller manolyagillerden manometre mansap mansaplar mansıp mansiyon manşet manşon mantalite mantar mantar ağacı mantar atmak mantar bilimci mantar bilimi mantar çorbası mantar gibi bitmek mantar gibi yerden bitmek mantar hastalığı mantar kent mantar meşesi mantar özü mantar tabakası mantar tabancası mantar teknikeri mantara mantara basmak mantarağacı mantarcı mantarcılık mantardoğuran mantarhane mantarlama mantarlamak mantarlar mantarlardan mantarlaşma mantarlaşmak mantarlı mantarlık mantarözü mantarsı mantenot mantı mantıcı mantığa mantık mantık dışı mantık öncesi mantıkça mantıkçı mantıkçılık mantıken mantıki mantıkî mantıklı mantıksal mantıksız mantıksızlık mantıkta manti mantin mantinota mantis manto mantolu mantoluk mantosuz manüel manyak manyakça manyaklaşma manyaklaşmak manyaklık manyamak manyat manyetik manyetik alan manyetik disk manyetik kart manyetik kartuş manyetik kaset manyetik rezonans manyetik şerit manyetik tambur manyetit manyetize manyetize etmek manyetize olmak manyetizma manyetizmacı manyetizmacılık manyeto manyetolu manyetometre manyezi manyezit manyok manzara manzara koymak manzaralı manzarasız manzum manzume manzur maocu maoculuk mapa mapus mapushane maraba marabacılık marabut maral marangoz marangoz balığı marangoz mengenesi marangozculuk marangozhane marangozluk marangozlukta maranta maraş dondurması maraş işi maraton maratoncu maraz maraza maraza aramak maraza çıkarmak marazi marazî marazlanma marazlanmak marazlar marazlı marazlık marazlık etmek marche marda mareşal mareşallerin mareşallik mareşallik asası margarik asit margarin maric marid marifet mârifet marifetiyle marifetli marifetsiz marihuana marina marinacılık mariz marizleme marizlemek marj marjin marjinal marjinalite marjlı mark marka markacı markaj markalama markalamak markalanma markalanmak markalı markanın markasız marke marke etmek market marketçi marketçilik marketing marketri marki markiz markizet markka markos markör marksçı marksçılık marksist marksizm marley marmara çırası marmara çırası gibi (yakmak veya yanmak) marmara çırası gibi yanmak marmelat marmelât marmoset marn marnlama marnlamak maroken marokenci marokencilik maron marpuç marpuççu marr mars mars etmek mars olmak marsama marsamaotu marsık marsık gibi marsıvan marsıvan ayısı marsıvan eşeği marsıvan otu marş marş marş! marşandiz marşapa mart mart ayların çingenesidir mart dokuzu mart havası gibi mart içeri, pire dışarı mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır mart kedisi mart kedisi gibi martaloz martaval martaval atmak (veya okumak) martavalcı martavalcılık martı martıgiller martıgillerden martin martini martolos martopikör martta sürmez, eylülde ekmezsen sabanı bırak maruf marûf marufiyet marul marulcu marulcuk marunî maruz maruz bırakmak maruz bulunmak (veya olmak) maruz kalmak maruz kalmak (veya kalmamak) maruzat marxçılık marya marya ağı marzi marziyat marziyyün mas mas etmek masa masa başı masa örtüsü masa saati masa tablası masa takvimi masa tenisi masa topu masa üstü yayıncılık masada masaif masaj masajcı masajlama masajlamak masal masal âlemi masal âleminde yaşamak masal gibi masal okumak (veya anlatmak) masalcı masalımsı masallaştırmak masalsı masara masarif masarika masat masatenisi masatopu masif masiko mask maskanyin maskara maskara etmek maskara olmak maskaraca maskaralanma maskaralanmak maskaralaşma maskaralaşmak maskaralık maskarası olmak maskarasını çıkarmak maskarat maskarata maskaraya almak maskaraya çevirmek maske maskeleme maskelemek maskelenme maskelenmek maskelenmiş maskeli maskeli balo maskeli kocabaş maskesi düşmek maskesini atmak maskesini düşürmek (veya sıyırmak) maskesini kaldırmak maskesiz maskot maskulen maslahat maslahatgüzar maslahatgüzarlık maslak maslûp masmavi masnu masnuat masochistic sabotage mason mason locası masonluk masör masöz masraf masraf etmek masraf görmek masraf kapısı masraf kapısı açmak masrafa girmek masrafı çekmek masraflar masraflı masraflıolmak masrafsız masraftan çıkmak masruf massetme massetmek mastaba mastar mastara master mastı mastı çiçeği mastıçiçeği mastika mastor mastur masturi mastürbasyon masum masum masum masumane masumca masume masumiyet masumluk masumlukla masun masuniyet masura maş maşa maşa gibi maşa gibi kullanmak maşa kadar maşa varken elini yakmak maşacı maşacılık maşala maşalama maşalamak maşalanmak maşalı maşalık maşalık etmek maşallah maşallahı var maşası olmak maşatlık maşer maşerî maşlah maşrapa maşrık maşşakga maşuk maşuka mat mat etmek mat olmak matador matafora matafyon matah matara matba matbaa matbaacı matbaacılık matbaacılık teknikeri matbaacılıkta matbah matbu matbua matbuat matem matem ayı matem havası matem tutmak matematiğin matematik matematikçi matematiksel matematiksel coğrafya matematisyen matemli materia materyal materyalist materyalizm matine matiz matiz olmak matizlik matkab matkap matla matlaşma matlaşmak matlaştırma matlaştırmak matlık matlup matlûp matmazel matrağa almak matrah matrak matrak geçmek matrakçı matriarkal matriks matris matris kâğıdı matrûh matruk matruş matruşluk matrut matuf matuf olmak matuh maun mauritius mauritius cumhuriyeti maval maval okumak mavera mavi mavi boncuk mavi boncuk dağıtmak mavi boncuk kimde? mavi hastalık mavi kantaron mavi küf mavikantaron mavileşme mavileşmek mavili mavilik mavimsi mavimtırak maviş maviş maviş (bakmak) mavna mavnacı mavra mavracı mavruka mavuna mavzer maxime maya maya ağacı mayabozan mayai mayalama mayalamak mayalanan mayalandırma mayalandırmak mayalanma mayalanmak mayalı mayalık mayası bozuk mayasıl mayasıl otu mayasız maydanoz maydanoz olmak maydanozgiller maydanozgillerden maydonoz maydonozgillerden maye mayhoş mayhoşluk mayın mayın dökmek mayın gemisi mayın tarlası mayıncı mayınlama mayınlamak mayınlanma mayınlanmak mayınları mayınlı mayınsız mayıs mayıs böceği mayıs böcekleri mayısböceği mayısböceklerinden mayıslamak mayıslı mayışma mayışmak mayi mayistra maymun maymun balığı maymun gibi maymun gözünü açtı maymun iştahlı maymuna benzetmek (çevirmek veya döndürmek) maymuna dönmek maymuncuk maymunlar maymunlardan maymunlaşma maymunlaşmak maymunlaştırma maymunlaştırmak maymunluk maymunsu mayna mayna etmek mayo mayocu mayoculuk mayonez mayonezli mayşor maytaba almak maytap mazak mazarrat mazbata mazbata muharriri mazbut mazca mazeret mâzeret mazeret bulmak mazeret kâğıdı mazeretli mazeretsiz mazgal mazgallı mazhar mazhar olmak mazhariyet mazı mazı meşesi mazılık mazi maziye karışmak mazlum mazlumluk mazmun maznun mazoşist mazoşizm mazot mazotlama mazotlamak mazrıb mazruf mazrup mazur mazur görmek mazur olmak mazurka mazuryum me me'yus meal mealen meâni mebahis mebde mebhut mebi mebiz meblâğ mebna mebni mebrur mebus mebusluk mebzul mebzuliyet mec. mec.soylu mecaat mecal mecal kalmamak mecalsiz mecalsiz düşmek mecalsizlik mecaz mecazen mecazi mecazî mecazimürsel mecazlı mecbur mecbur etmek mecbur kalmak (veya olmak) mecbur tutmak mecburen mecburî mecburiyet meccan meccanen meccani meccanî mecd mecdud mecelle mechud mecid mecidit mecidiye mecla meclis meclis araştırması meclis kurmak meclisara meclûp meclüp mecma mecmu mecmua mecmuacı mecmuacılık mecmuu mecnun mecnun olmak mecnunane mecnunca mecra mecrası değişmek mecruh mecur mecus mecusi mecusî mecusîlik meczup meç meçhul meçhulât meçhuller med cezir medar medar olmak medarı medarı iftihar medarıiftihar medcezir medd meddah meddahlık meddücezir medek medeni medenî medenî kanun medenî nikâh medenîleşme medenîleşmek medenileşmemiş medenileşmiş medenîleşmiş medenîleştirme medenîleştirmek medenîlik medeniyeci medeniyet medeniyetçilik medeniyetsiz medeniyetsizlik meder medet medet allah! medet ummak (veya beklemek) medfen medh medhüsenâ medih medine dilencisi medine kurdu meditasyon mediyastin medlûl medrese medreseli medreseye düşmek medüz medya medya camiası medya maydonozu medya starı medyacı medyatik medyum medyumluk medyun medyun olmak mef'ul mefahir mefaze mefharet mefhum mefhumcu mefhumculuk mefkaret mefkûre mefkûreci mefkûrecilik meflûç mefret mefruş mefruşat mefruşatçı mefruşatçılık mefsuh meftun meftun etmek meftun olmak meftuniyet meftunluk meful mega mega store megafon megahertz megaloman megalomani megaton megatonluk megavat megavatlık meğer meğerki meğerse meh-ru mehabet mehabetli mehar mehaz mehdî mehel mehenk mehere mehil mehil müddeti mehil vermek mehle mehmet arif mehmetçik mehmum mehmus mehmuz mehr mehtaba çıkmak mehtap mehtaplı mehtaplı takımı mehter mehter musikisi mehter müziği mehter takımı mehter yürüyüşü mehteran mehterbaşı mehterhane mehterhâne mehterler meitneryum mekan mekân mekân akustiği mekân grupları mekân tutmak mekân zarfı mekâncı mekanik mekanikçi mekanikçilik mekanikleştiricilik mekanizasyon mekanize mekanize birliği mekanizm mekanizma mekanizmalarını mekik mekik atmak mekik diplomasisi mekik dokumak mekik gibi mekik oyası mekkâre mekkâreci meknuz mekr mekruh meksefe meksikalı mekşuf mektebi asmak mektep mektep çocuğu mektep görmemiş mektep kaçağı mektep medrese görmüş mektepli mektepten çıkan eşek marsuvan'dan çıkmaz mektubu dışından okumak mektum mektup mektup almak mektup atmak mektupçu mektupçuluk mektuplaşma mektuplaşmak mektupüstü mekûl mel mel mel mel bakmak mel'anet mel'un mel'unca melâhat melâike melal melâl melâmet melâmî melâmîlik melânit melânkoli melânkolik melânurya melâs melce melek melek gibi melek gibi insan melek otu meleke melekler melekler gibi melekût meleküt meleme melemek melemür melengiç meles meleş meleşme meleşmek melez melezleme melezlemek melezleşme melezleşmek melezleştirme melezleştirmek melezlik melfuf melfufen melhem melhuz melih meliha melik melike melikü'l-mülûk melil melinit melis melisa mellah melodi melodik melodram melon meltem melul melun melül melül mahzun melül melül memalik memat memati memba memba suyu memdûha meme meme başı meme bezi meme süngeri meme vermek meme yapmak memecik memede olmak memeden kesmek memeli memeliler memelilerde memelilerden memelileri mememsi memişhane memleha memleket memleket havası memleketçi memleketçilik memleketine memleketler memleketler arası memleketli memlûk memnu memnu meyve memnu mıntaka memnuiyet memnun memnun etmek memnun memnun memnun olmak memnunca memnuniyet memnuniyetle memnuniyetsiz memnuniyetsizlik memnunluk memnunlukla memorandum memul memul etmek memul olmak memur memur etmek memure memurin memuriyet memurlar memurların memurluk men men'eden men\'etmek menafi menafiiumumiye menajer menajerlik menakıp menakıpname menâm mendebur mendeburluk mendelevyum menderes mendil mendil atmak mendil kadar mendil sallamak mendilli mendilsiz mendirek menecer menecerlik menedilme menedilmek menejer menekşe menekşe gözlü menekşe gülü menekşe rengi menekşegiller menekşegillerden menemen menengiç menenjit menent menepoz menetme menetmek meneviş menevişlenme menevişlenmek menevişli menfa menfaat menfaat düşkünü menfaat gütmek (veya gütmemek) menfaatçı menfaatçi menfaatçilik menfaatine menfaatperest menfaatperestlik menfaatperver menfaattar menfez menfi menfilik menfur mengel mengene mengene gibi menguş mengü menhiyat menhus meni menisk menisküs menkıbe menkıbeler menkıbevi menkul menolunma menolunmak menopoz menopoza girmek menstrüasyon mensubiyet mensucat mensucat beyazlatıcı mensup mensup olmak mensur mensur şiir menşe menşe bilgisi menşe şahadetnamesi menşei menşeli menşevik menşeviklik menşur menteşe mentol mentollü menus menü menüsküs menzil menzil atmak menzil dikmek menzilci menzilci beygiri gibi koşmak menzile menzilhane mephas-ı esvat mepsuten mer'i mer'iyet mera mera bitkileri merak merak etme! (k kalın okunur) merak etmek merak etmek (k kalın okunur) merak getirmek merak olmak merak sarmak (duymak veya salmak) meraka düşmek merâkım merakına dokunmak (veya merakına mucip olmak ) merakını uyandırmak meraki merakla meraklandırma meraklandırmak meraklanış meraklanma meraklanmak meraklı meraksız meraksızlık merakta bırakmak merakta kalmak meraktan çatlamak meral meram meram anlatmak (veya meramını anlatmak) meram etmek merasim merasim salonu merasimli merasimsiz merbut merbut olmak merbutiyet mercan mercan adası mercan ağacı mercan balığı mercan iğnesi mercan otu mercan resifi mercan teknesi mercan terliği mercan tespih mercan yeşili mercan yılanı mercancı mercanköşk mercanlar mercanlı mercek mercekli merci mercimeği fırına vermek mercimek mercimek çorbası mercimek kadar mercimek kemiği mercimek köfte mercimek köftesi mercimekli köfte merdane merdaneleme merdanelemek merdikıpti merdiven merdiven altı merdiven boşluğu merdiven dayamak merdiven evi merdiven korkuluğu merdiven kovası merdiven sahanlığı merdivenci merdivenli merdivensi merdut merdüm merdümgiriz merdümperest merek meres meret merfûu mergup merhaba merhaba etmek merhabalaşma merhabalaşmak merhabası olmak merhabayı kesmek merhale merhamet merhamet etmek merhamete merhamete gelmek merhameten merhametli merhametsiz merhametsiz olmak merhametsizce merhametsizlik merhem merhem olmak merhemleme merhemlemek merhum merhum olmak merhume merhun meri merîd meridyen meridyen dairesi meridyen düzlemi merih merinos merinos koyunu meristem meriyet merkantilist merkantilizm merkat merkep merkepçi merkez merkez açı merkezce merkezci merkezcil merkezcilik merkezçek kuvveti merkezde merkeze merkezî merkezî ısıtma merkezî idare merkezî ülke merkezî yıkama merkezî yönetim merkezîleşme merkezîleşmek merkezîleştirme merkezîleştirmek merkeziyet merkeziyetçi merkeziyetçilik merkezkaç merkezkaç kuvvet merkezkaçlama merkezleme merkezlemek merkezlenme merkezlenmek merkezleşme merkezleşmek merkezleştirme merkezleştirmek merkum merkûp merkür merlanos mermer mermer gibi mermer kireci mermer tornacısı mermerci mermerci ve süsleme taşçısı mermercilik mermerde mermeri mermerimsi mermerleşme mermerleşmek mermerli mermerlik mermersi mermerşahi mermi mermilerde merminin merraren merre merriam-webster merserize mersi mersin mersin ağacı mersin balığı mersin balığıgiller mersin balıkları mersin morinası mersingiller mersingillerden mersiye mersiyehan mert mert çingene övünmek için hırsızlığını anlatır mertçe mertebe mertebeler mertek mertlik meryem meryem ana kandili gibi meryem pelesengi meryemana asması meryemana dikeni meryemana kuşağı meryemanaeldiveni meryemanakuşağı merzengûş mes'udane mes'ul mes'ul olmak mes'ul tutmak mes'uliyet mes'uliyet almak mes'uliyetli mes'uliyetsiz mes'uliyetsizlik mes'ut mes'ut etmek mes'ut olmak mesâ mesabe mesabesinde mesafe mesafe bırakmak (veya koymak) mesafeli mesafelik mesaha mesahaisathiye mesai mesai saati mesai yapmak (veya mesaiye kalmak) mesâib mesail mesaj mesaj bırakmak mesamat mesame mesane mescidi haram mescit mesel mesel olmak mesela meselâ mesele mesele çıkarmak mesele yapmak mesele yok! meseleler meselesi mesen meserret meserretle meses mesh meshetme meshetmek mesih mesire mesirelik mesken mesken tutmak meskenet mesket türkleri meskûk meskûkât meskûn meskûn kılmak meskûn mahal meskût meskût geçmek meskût kalmak mesleği mesleğinden mesleğini mesleğinin eri olmak meslek meslek icabı meslek içi eğitim meslek seçmek meslekdaş meslekî mesleklere mesleksel mesleksiz mesleksizlik meslektaş meslektaşlık meslekte mesmu mesmû mesmum mesned mesnet mesnet reaksiyonu mesnet tepkisi mesnetlenmek mesnetli mesnetsiz mesnevî mesreh mesrur mest mest etmek mest olmak mestane mestçi mestçilik mestur mesture mesudane mesul mesuliyet mesuliyetli mesuliyetsiz mesuliyetsizlik mesut mesutça meş' meş'ale meş'um meşakkat meşakkat çekmek meşakkate katlanmak meşakkatli meşakkatsiz meşale meşale çekmek meşaleci meşatlık meşbu meşcere meşe meşe kömürü meşe odunu meşe palamudu meşecik meşekkat meşelik meşfû meşgale meşgul meşgul etmek meşgul olmak meşguliyet meşher meşhet meşhur meşhur olmak meşhurluk meşhut meşhut cürümler mahkemesi meşhut suç meşihat meşime meşin meşin gibi meşin suratlı meşin yuvarlak meşk meşk almak meşk etmek meşk vermek meşkûk meşkûr meşrep meşru meşru müdafaa meşru saymak meşrubat meşrubatçı meşruhat meşruiyet meşrulaşma meşrulaşmak meşrulaştırma meşrulaştırmak meşruluk meşrut meşruta meşruten meşruten tahliye meşrutî meşrutiyet meşrutiyetçi meşum meşveret meşveret etmek met meta metabolik metabolizma metafaz metafizik metafizikçi metafizikçilik metafor metal metal bilimi metal dökücü metal hadde çekicisi metal işleri teknikeri metal şerit kuramı metal temizleyici metal yatak metalden metalik metalinguistik metalografi metaloit metalsi metalurji ve malzeme mühendisi metalurjide metalürji metalürjik metamorfik metamorfizm metamorfoz metan metanet metanet göstermek metanetli metanetsiz metanetsizlik metapsişik metapsychics metastaz metatez metazori metbu meteliğe kurşun atmak meteliğe kurşun sıkmak metelik metelik etmez metelik vermemek meteliksiz meteliksizlik meteor meteor taşı meteorit meteorolog meteoroloji meteoroloji istasyonu meteoroloji uzmanı meteorolojik meteortaşı meteroit metfen metfun meth methal methaldar methali olmak methar methedilmek methedilmiş methetme methetmek methini işitmek (veya duymak) methiye methiye düzmek methüsena metil metilen metilik metin metin olmak metin yazarı metince metis metlemek metod metodik metodoloji metodolojik metot metot mühendisi metotlu metotsuz metotsuzluk metraj metrajlı metrdotel metrdotellik metre metre kare metre küp metre sistemi metrelik metres metres tutmak metresel önekler metreslik metreslik etmek metrik metrik sistem metris metro metroloji metrolojinin metronom metropol metropolit metropoliten metrûk metrukat metrûkât metruke metrukiyet metruklar metûr mev'ıza mev'id meva mevâhib meval mevali mevc mevce mevcudat mevcudiyet mevcudiyetinde mevcudu kalmamak mevcut mevcut olmak mevcutlu mevcutsuz mevdu mevduat mevduat defteri mevhibe mevhibeiilâhiye mevhum mevize mevki mevkidaş mevkii olmak mevkuf mevkufen mevkufhane mevkufiyet mevkut mevkute mevla mevlâ mevlânâ mevlâsını bulmak mevlevî mevlevî pilâvı mevlevîhane mevlevîlik mevlit mevlit alayı mevlit kandili mevlit şekeri mevlithan mevlut mevlût mevrut mevsim mevsimi mevsimli mevsimli mevsimsiz mevsimlik mevsimsel mevsimsiz mevsuf mevsuk mevsul mevt mevta mevut mevzi mevzii mevziî mevzilenme mevzilenmek mevzu mevzua girmek mevzuat mevzulu mevzun mevzusuz mevzuubahis mevzuubahis etmek mevzuubahsetme mevzuubahsetmek mey meyal meyan meyan balı meyan kökü meyan şerbeti meyancı meyancılık meyane meyanesi gelmek meydan meydan (bir şeye veya kimseye) kalmamak meydan açmak meydan almak meydan bırakmamak meydan bulamamak meydan dayağı meydan dayağına çekmek meydan korkusu meydan muharebesi meydan okumak meydan saati meydan savaşı meydan sazı meydan vermemek meydana meydana atılmak meydana atmak meydana çıkarmak meydana çıkmak meydana dökmek meydana düşmek meydana gelmek meydana getirmek meydana koymak meydana vurmak meydancı meydancık meydancılık meydanda meydanda bırakmak meydanı (birine veya bir şeye) bırakmak meydanı boş bulmak meydanî meydanlık meyhane meyhane pilâvı meyhaneci meyhaneci otu meyhaneciden kefil istemişler,bozacıyı göstermiş meyhanecilik meyhaneler meyhanelerde meyil meyil vermek meyilli meyilsiz meyl-i ibtisam meyletme meyletmek meyletmiş meyli olmak meymenet meymenetli meymenetsiz meymenetsizlik meyus meyus etmek meyus olmak meyusiyet meyva meyve meyve ağacı meyve bahçesi meyve dışı meyve ezmesi meyve içi meyve kabuğu meyve ortası meyve reçeli meyve sineği meyve sineğigiller meyve suyu meyve şekeri meyve veren ağaç taşlanır meyve yaprak meyveci meyvecilik meyvedar meyvehoş meyvelenme meyvelenmek meyvelerde meyvelere meyveli meyveli ağacı taşlarlar meyveli ağaç taşlanır meyvelik meyvemsi meyvesi meyvesiz meyvesizlik meyyal meyyâl meyyit mezalim mezam mezamir mezar mezar kaçkını mezar taşı mezar taşı ile övünülmez mezarcı mezarcılık mezardan çıkarmak mezarını kazmak mezaristan mezarlık mezat mezat malı mezata çıkarmak (veya koymak) mezatçı mezbaha mezbele mezbelelik mezbuhane mezcetme mezcetmek meze mezeci mezecilik mezelik mezellet mezemmet mezesiz mezgit mezgitgiller mezgitgillerden mezhebi geniş mezhep mezhepçi mezhepçilik meziyet meziyetli mezkûr mezmurlar mezoderm mezon mezosfer mezozoik mezozom mezozoyik mezra mezraa mezru mezun mezun olmak mezuniyet mezura mezure mezür mezzosoprano mg mgcl2 mgco3 mgso4 mı / mi mı / mi, mu / mü mıcır mıcırık mıgırlık mıgri mıh mıhlama mıhlamak mıhlanma mıhlanmak mıhlanmış mıhlayıcı mıhlı mıhsıçtı mıhsıçtılık mıhta mıklep mıknatıs mıknatısî mıknatısiyet mıknatıslama mıknatıslamak mıknatıslanma mıknatıslanmak mıknatıslı mıknatıslı iğne mıknatıslık mıknatıssal mıknatıssal yankılaşım mıncık mıncık mıncıklama mıncıklamak mıncıklanma mıncıklanmak mıncıklayarak mıncırık mıntıka mıntıkalar mır mır mırıl mırıl mırıldama mırıldamak mırıldanarak mırıldanış mırıldanma mırıldanmak mırıltı mırın kırın mırın kırın etmek mırlama mırlamak mırlanan mırmır mırmırık mırnav mırra mırtıp mısdak mısır mısır akbabası mısır baklası mısır ekmeği mısır fulü mısır gülü mısır kalburu mısır kazı mısır özü mısır patlatmak mısır püskülü mısır püskülü gibi mısır tavuğu mısır turnası mısır unu mısır yağı mısır'da mısır'daki sağır sultan bile duydu mısırcı mısırlı mısırlık mıskal mıskala mısmıl mısra mıstar mıstara mışıl mışıl mışıldama mışıldamak mışmış mıymıntı mıymıntılık mızganma mızıka mızıkacı mızıkalı mızıkçı mızıkçılık mızıkçılık etmek mızıklanma mızıklanmak mızıldanma mızıldanmak mızıma mızımak mızırdanma mızırdanmak mızmız mızmızca mızmızlanma mızmızlanmak mızmızlık mızmızlık etmek mızrak mızrak çuvala girmez (sığmaz) mızraklı mızraklı ilmihâl mızraksı mızraksız mızrap mızraplı mi miadı dolmak miadı gelmek miat mibzer miçel miço mide mide ağzı mide bulandırmak mide fesadı mide fesadına uğramak mide görüm mide kapısı mideci midegörür midesi (veya içi) ezilmek (veya kazınmak) midesi almamak (kaldırmamak, kabul etmemek veya götürmemek) midesi bulanmak midesi ekşimek (kaynamak veya yanmak) midesiz midevî mideye oturmak mideyi bastırmak midi midi etek midibüs midibüsçü midilli midye midyeci midyecilik midyelik miftah migfer migmatit migren miğfer mihanikî mihenge vurmak mihenk mihmam mihman mihman olmak mihmandar mihmandarlık mihnet mihnet çekmek mihnetli mihnetsiz mihr mihr-bân mihrabımsı mihrace mihrak mihrap mihver mika mikado mikalı mikalı cam mikâp mikaşist mikoloji mikos mikoz mikro mikro- mikroamper mikrobik mikrobiyolog mikrobiyoloji mikrodalga mikrofilm mikrofon mikrofona koymak mikrofoncu mikrofonik mikrokok mikrokredi mikrolit mikrometre mikron mikroorganizma mikrop mikroplanma mikroplanmak mikroplu mikropluk mikropsuz mikropsuzlandırma mikropsuzlandırmak mikropsuzlaştırma mikropsuzlaştırmak mikrosefal mikrosinema mikroskobik mikroskop mikroskop altına koymak miksefe mikser miktar miktarı miktarını mikyas mikyaslı mikyassız mil mil çekmek milâdî milâdî takvim milâdî tarih milahat milât milâttan önce milâttan sonra mildiyu milel milenyum milföy mili- milibar miligram mililitre milim milim oynamamak milim şaşmamak milimetre milimetrik milimi milimine milimikron milis militan militanlaşma militanlaşmak militanlaştırma militanlaştırmak militanlık militarist militarizm milivolt millenme millenmek millet millet meclisi milletçe milletin milletler milletler arası milletler arasıcı milletler arasıcılık milletlerarası milletlerarasıcı milletlerarasıcılık milletleri milletsever milletseverlik millettaş milletvekili milletvekilliği millî milli egemenlik millî eğitim millî ekonomi milli forma millî gelir millî güvenlik millî hüviyet millî iktisat millî irade millî kimlik millî marş millî mücadele millî müdafaa millî savunma millî takım millîleşme millîleşmek millîleştirme millîleştirmek millîlik milliyet milliyetçi milliyetçilik milliyetperver milliyetperverlik milliyetsever milliyetseverlik milliyetsiz milyar milyarder milyarderlik milyarlarca milyarlık milyon milyoner milyonerlik milyonlarca milyonluk mim mim koymak mimar mimarbaşı mimarı mimari mimarî mimarîsiz mimarlık mimarlıkta mimik mimleme mimlemek mimlenme mimlenmek mimlenmiş mimli mimoza minakop minare minare boyu minare gibi minare gölgesi minare kırması minareci minarecik minarecilik minarelerde minareli minaresiz minareyi çalan kılıfını hazırlar minareyi yaptırmayan yerden bitmiş sanır minber mincane minder minder altı etmek minder çürütmek minder dışına atmak minderaltı mine mine çiçeği mine çiçeğigiller mineci mineleme minelemek mineli mineral mineral bilimci mineral bilimi mineral yakıtlar mineralbilim mineralleştirici mineralleştirme mineralleştirmek mineralli yağlar mineraloji minerolog mineroloji mini mini etek minibüs minibüsçü minibüsçülük minicik minik minimal minimetre minimini minimum miniskül mink minkale minnacık minnet minnet altında kalmamak minnet duymak minnet etmek minnettar minnettar kalmak minnettar olmak minnettarane minnettarca minnettarlık minnoş minor minorka minör mintan mintanlık minüskül minüsküs minval minyatür minyatürcü minyatürcülük minyatürleştirme minyatürleştirmek minyon minzi mir mira miraç miraç gecesi miraç kandili mirad miralay miralaylık miras miras helal, hele al demişler miras yemek mirasa konmak mirasçı mirasçılar mirasyedi mirasyedilik mirat mirî mirî kâtibi mirî mal mirici mirim mirliva mirlivalık mirrid mirza mis mis gibi mis sabunu mis üzümü misafir misafir ağırlamak misafir etmek misafir ev sahibinin kuzusudur misafir gibi oturmak misafir kalmak misafir misafiri istemez , ev sahibi ikisini de misafir odası misafir olmak misafir salonu misafir umduğunu değil bulduğunu yer misafirhane misafirin umduğu ev sahibine iki övün olur misafirlik misafirperver misafirperverlik misak misakımillî misal misel misil misilleme misina misis misk misk gibi misk yerini belli eder miskab miskal miskalle misket misket oyunu miskin miskin miskin miskinane miskince miskincesine miskinhane miskinler tekkesi miskinleşme miskinleşmek miskinlik misl misli menendi yok missi mister mistik mistisizm misvak misyon misyon üstlenmek misyoner misyonerlik mişkat mit mitekondri mitil miting mitingci mitleri mitleşme mitleşmek mitleştirme mitleştirmek mitokondri mitoloji mitolojideki mitolojik mitoman mitomani mitos mitoz mitral mitral darlığı mitral hücreler mitral kapakçığı mitral yetersizlik mitralyöz mitralyöz gibi (konuşma için) miyad miyane miyar miyasma miyat miyav miyavlama miyavlamak miyavlatma miyavlatmak miyaz miyokart miyom miyon miyop miyopluk miyosen miza mizac mizaç mizaçgir mizaçgirlik mizaçlar mizaçlı mizaçsız mizah mizahçı mizahçılık mizahımsı mizahi mizahî mizahsı mizampaj mizan mizana mizanpaj mizanpli mizansen mizantrop mn mnemotekni mo mobil mobilet mobilize mobilize etmek mobilya mobilyacı mobilyacılık mobilyada mobilyalı mobilyasız moda moda evi moda olmak moda tasarım asistanı modacı modacılık modalaşma modalaşmak modalaştırma modalaştırmak modalist modası geçmek modasıgeçmek model model salonu modelaj modelâj modelci modelcilik modellik modem moderato modern modern mobilya modernizasyon modernize modernize etmek modernleşme modernleşmek modernleştirme modernleştirmek modernlik modifikasyon modifiye modistra modul modullamak modül modülasyon modülâsyon modülatör modüler modüler sistem modüllü moğol moğolca moher mohs ölçeği moka mokasen mola mola taşı mola vermek molallık molarlık molas molasız moldova moldovya molekül moleküler moleküler biyolog moleküler grup moleküller moleküllere moleküllerin molibden molibdin molla mollalık molotof kokteyli moloylumu moloz moloz duvar moloz taş molozluk moment momentum monadizm monarşi monarşist monarşizm monat monatçılık monden mongolist mongolistik monist monitör monizm monoblok monofiletik monogam monogami monografi monokl monolitik monolog monologların monomer monopol monoray monoteist monoteizm monotip monoton monotonlaşma monotonlaşmak monotonluk monsenyör mont montaj montaj aşığı montajcı montajcılık montajı montajına montajlama monte etmek montgomer mor mor karaman mor ötesi mor salkım moral moral eğitimi moral çöküntü moral vermek morali bozulmak moralini bozmak moralizm morarış morarma morarmak morartı morartma morartmak moratoryum moren morfem morfin morfinlenme morfinlenmek morfinoman morfoloji morfolojik morg morg raporu morga kaldırmak morgeyç morgiç morina moritanyalı morityus morityus cumhuriyeti morkaraman morlaşma morlaşmak morluk mormenekşe morötesi mors mors alfabesi morsgiller morsgillerden mortadella mortlama mortlamak morto mortocu mortoyu çekmek moruk moruklaşma moruklaşmak morulâ morumsu morumtırak moskof moskof camı moskof gâvuru moskof toprağı moskofluk mosmor mosmor kesilmek mosmor olmak mostra mostra olmak mostralık motamot motamot çeviri motel motelci motelcilik motif motifli motifsiz motivasyon motive etmek moto- motokaravan motopomp motor motor yağı motorbot motorcu motorculuk motorin motorize motorkaravan motorkros motorkrosçu motorlu motorlu taşıt motorlu tren motoru motosiklet mototren motris moturaf mozaik mozaik döşeme mozaik plâka mozaikçi mozak mozambik mozole möble möbleli möblesiz mökkem mönü mösyö mt mu muaccel muacciz muaddel muadele muadelet muadil muaf muaf tutmak (veya tutulmak) muafiyet muafiyet tanımak muafiyet sınavı muaflık muahede muahedename muaheze muaheze etmek muahezename muahhar muahharen muakale muakkip mualacet muallâ muallâk muallâkta olmak (veya muallâkta kalmak) muallel muallim muallime muallimlik mualllâ muamelat muamelât muamele muamele etmek muamele görmek muameleten muamma muamma asmak muammalı muammalık muammer muammer olmak muannit muaraza muare muarefe muareke muarız muasır muasırlaşma muasırlaşmak muasırlaştırma muasırlık muaşaka muaşakada olmak muaşer muaşeret muaşeret adabı muatib muâtib muattal muattar muavenet muavenet etmek muavin muavinlik muayede muayene muayene etmek muayene olmak muayeneci muayenehane muayyen muayyeniyet muayyer muazzam muazzep muazzep olmak muazzep etmek muazzep olmak muazzez mubah mubah görmek mubassır mubayaa mubayaa etmek mubayaacı mubayenet mucibince mucip mucip olmak mucip sebep mucir mucit mucize mucize göstermek mucize kabilinden mucizeli mucrimiyet mucuk mucur muço mudarebe mudi mudil mufâraka mufassal mufla muflon muflonlu mugaddi mugalâta mugalâtacı muganni muganniye mugayeret mugayir muğber muğber olmak muğlak muğlâk muğlaklık muhabbet muhabbet beslemek muhabbet çiçeği muhabbet çiçeğigiller muhabbet etmek muhabbet kuşu muhabbet tellalı muhabbet tellâlı muhabbet tellallığı muhabbetname muhabbetotu muhaberat muhabere muhabere etmek muhabere memuru muhabere sınıfı muhabereci muhabir muhabirlik muhaceret muhaceret etmek muhacim muhacir muhacir arabası muhacir gitmek muhacir olmak muhacirlik muhaddep muhaddis muhafaza muhafaza altına almak muhafaza etmek muhafaza etmek (veya edilmek) muhafazakar muhafazakâr muhafazakârlık muhafazalı muhafazasız muhafız muhafız alayı muhafızlık muhakeme muhakeme etmek muhakeme usulü muhakeme yürütmek muhakkak muhakkik muhal muhalefet muhalefet etmek muhalefet partisi muhalefet şerhi muhalif muhallebi muhallebi çocuğu muhallebici muhallebicilik muhammedî muhammen muhammes muhammin muharebe muharip muharrem muharrer muharrik muharrir muharrirlik muharriş muhasamat muhasara muhasara etmek muhasebat muhasebe muhasebeci muhasebecilik muhasebesini yapmak muhasım muhasır muhasip muhasiplik muhassala muhassas muhassasat muhassenat muhassıl muhat muhatap muhatap olmak muhatara muhataralı muhatarasız muhavere muhavere etmek muhavvil muhavvile muhayyel muhayyer muhayyer bırakmak muhayyerbuselik muhayyerkürdî muhayyerlik muhayyersümbüle muhayyile muhbir muhbirlik muhik muhil muhip muhit muhît muhit yapmak (veya edinmek) muhkem muhla muhlama muhlis muhrik muhrip muhsin muhtaç muhtaç etmek muhtaç olmak muhtaçlık muhtar muhtariyet muhtarlık muhtasar muhtasaran muhtekir muhtel muhtelif muhtelis muhtelit muhtemel muhtemel olmak muhtemelen muhterem muhteri muhteris muhteriz muhtesip muhteşem muhteva muhtevalı muhtevasızlaşmak muhtevi muhteviyat muhtır muhtıra muhzır muin muinli muinsiz muit mujdelemek mujik mukaar mukabele mukabele etmek mukabele okumak mukabeleci mukabelede bulunmak mukabeleli mukabelesiz mukabil mukaddem mukaddema mukaddeme mukadder mukadderat mukaddes mukaddesat mukaddesatçı mukaddime mukaffa mukallit mukâllit mukallitlik mukannen mukarenet mukarrer mukarrer bulunmak mukarrerat mukarrib mukaseme mukassem mukassi mukassî mukataa mukataalı mukattaât mukattar mukavele mukavele yapmak mukaveleli mukavelename mukavelesiz mukavemet mukavemet etmek mukavemet göstermek mukavemet koşusu mukavemetçi mukavemeti kırılmak mukavemetli mukavemetsiz mukavim mukavva mukavves mukavvi mukayase etmek mukayese mukayese etmek mukayeseli mukayyet mukayyet olmak mukayyit mukedder mûkız mukim mukle mukni mukoza mukriz muktebes muktedir muktedir olmak muktesit mukteza muktezi muktezî mukus mulaj mulaj kâğıdı mûlin mum mum ağacı mum ampul mum aydınlatma mum boya mum boyası mum cilâsı mum çiçeği mum dibine ışık vermek mum dibine ışık vermez mum direk mum duruşu mum etmek mum gibi mum kesilmek mum olmak mum palmiyesi mum yakmak mum yapıştırmak muma çevirmek muma döndürmek muma döndürmek (veya çevirmek) mumaileyh mumbar mumcu mumhane mumla aramak mumla aratmak mumlama mumlamak mumlanma mumlanmak mumlaşma mumlaşmak mumlayıcı mumlu mumlu kâğıt mumluk mumsöndü mumya mumya gibi mumyalama mumyalamak mumyalanma mumyalanmak mumyalaşma mumyalaşmak munafık munafıklık munci mundar mundar etmek mundarlık munebbihat munfail munfasıl munis mûnis munkabız munkalip munkariz munsab munsadı munsap munsif munsifane muntabı muntabi muntafi muntasıf muntazam muntazaman muntazır muntazır olmak munzam munzur mûr murabaha murabahacı murabahacılık murabba murabıt murabut murabut kuşu murad murada ermek muradına ermek murafaa murahhas murahhaslık muraî murakabe murakabe etmek murakıp murakıplık murakka murakkak murana murassa murat murat almak murat etmek murç murdar murdarilik murdarlık muris murt murt yememek murur musabaka musabere musaddak musaffa musaffî musağğar musahabe musahhih musahhihlik musahip musahiplik musakka musalla musalla taşı musallat musallat etmek musallat olmak musalli musallî musamaha etmek musandıra musanna musannâ musannif musap musavver museccel musevî musevîlik mushaf musır musırr musibet musibetler musikar musiki musikişinas musil muska muska böreği muskacı muskacılık muslihane muslihîn muslin musluğun musluk muslukçu muslukçuluk musluklu musluksuz muson mustafa mustarip mustarip etmek mustatil mustazaf mustur musul muş muşahhas muşamba muşamba gibi muşambalaşma muşambalaşmak muşmula muşmula gibi muşta muştalama muştalamak muştu muştucu muştulama muştulamak muştulanma muştulanmak muştulu muştuluk mut muta mutaassıp mutaassıplık mutabakat mutabakat-ı elfaz mutabık mutabık kalmak mutabık olmak mutaf mutahhir mutâlaa mutalebe mutalla mutallâka mutantan mutar mutarıza mutariza mutasarrıf mutasarrıflık mutasavver mutasavvıf mutasyon mutasyonist mutasyonizm mutat mutatabbip mutavaat mutavaat fiili mutavassıt mutavvel mutâyebe mutayyeb mutazallil mutazallim mutazarrır mutçuluk muteber muteber olmak muteber olmak üzere muteberan muteberler mutedil mutedillik mutekid mutekit mûtemer mutemet mutemetlik mutena muteriz mûteriza mutezile mutfağını mutfak mutfak dolabı mutfak havalandırması mutfak havlusu mutfak merdiveni muthiş muti mûtî mutlak mutlak değer mutlak mera mutlak nem mutlak sıcaklık mutlak sıfır mutlaka mutlakçı mutlakçılık mutlakiyet mutlandırma mutlandırmak mutlanma mutlanmak mutlu mutlu etmek mutlu olmak mutluca mutlulandırma mutlulandırmak mutlulanma mutlulanmak mutluluğa mutluluk mutluluk çubuğu mutmain mutmain olmak mutruf mutsuz mutsuzlaşma mutsuzlaşmak mutsuzluk muttali muttali olmak muttarit muttasıf muttasıl muvacehe muvâcehe muvacehesinde muvafakat muvafakat etmek muvaffak muvaffak olmak muvaffakıyet muvaffakıyetli muvaffakıyetsiz muvaffakıyetsizlik muvaffakiyet muvaffakiyetli muvaffakiyetsiz muvaffakiyetsizlik muvafık muvafık bulma(ma)k muvafık olmak muvahhiş muvahhit muvakkat muvakkaten muvakkî muvakkit muvakkithane muvaneset muvasala muvasalat muvasalat etmek muvassıl muvaşşah muvaz muvazaa muvazaalı muvazat muvazene muvazeneli muvazenesiz muvazenesizlik muvazi muvazîn muvazzaf muvazzaf hizmet muvazzaf subay muvazzaflık muylu muylu yatağı muymul muz muzad muzaffer muzaffer olmak muzafferane muzafferce muzafferiyet muzahame muzaheret muzahir mûze muzgiller muzgillerden muzır muzırlaşma muzırlaşmak muzırlık muzî muzip muzipçe muzipleşme muzipleşmek muzipliğine uğramak muziplik muziplik etmek muzlim muzmahil muzmahill muzmer muzmir muztar muztar kalmak muztarip mü mü'min mü'minane mü'mince mü'mineler mübadat mübadele mübadele etmek mübadil mübahase mübâhât mübâhî mübalağa mübalâğa mübalâğa etmek mübalağacı mübalâğacı mübalağacılık mübalâğacılık mübalağalı mübalâğalı mübalâğalıkonuşmak mübalâğasız mübalat mübarek mübarek ay mübarek gün mübarek olsun! mübarek otu mübarekdikeni mübâreklik mübareze mübariz mübaşeret mübaşir mübaşirlik mübayaacı mübayenet mübeccel mübeddel mübelliğ müberra mübeşşir mübeyyen mübeyyiz mübîn mübrem mübriz mübteda mücadele mücadele etmek mücadele vermek mücadeleci mücahede mücahit mücahitlik mücamaa mücavebe mücavir mücazat mücbir mücbir sebep mücef müceffif mücehhez mücehhez olmak mücehhiz mücellâ mücelled mücellit mücellithane mücellitlik mücerreb mücerred mücerrep mücerret mücerretçilik mücessem mücevher mücevher kutusu mücevher mahfazası mücevher tarih mücevherat mücevherat tamircisi mücevherci mücevhercilik mücevherler mücmel mücre mücrim müctebâ müctehid müctehidîn müctehidler mücver müçtehit müdafaa müdafaa etmek müdafaaname müdafi müdahale müdahale etmek müdahele müdahil müdâhin müdâm müdâmî müdana müdana etmek müdara müdara etmek müdâvele müdavi müdâvî müdavim müdavim olmak müdbir müdde müddebir müddei müddeî müddeialeyh müddeiumumî müddeiumumîlik müddet müddetli müddetsiz müdebbir müdebdeb müdekkih müdekkik müdellel müderris müderrislik müdevven müdevvenat müdevver müdevvir müdir müdiran müdire müdiriyet müdrik müdrike müdrir müdür müdür muavini müdür yardımcısı müdüriyet müdürler müdürlük müebbed müebbet müeccel müeddeb müeddep müeddî müeddib müellefat müellif müellim müemmen müennes müesses müessese müesseselerle müesseseleşme müesseseleşmek müessif müessir müessir olmak müessiriyet müessis müevvel müeyyide müezzin müezzinlik müfekkire müferrih müfessir müfettiş müfettişlik müfid müfit müflis müfredat müfredat programı müfret müfrez müfreze müfrit müfritlik müfsid müfsit müft müftehir müfteri müfterilik müftü müftülük müge mühasif mühendis mühendishane mühendislerin mühendislik müheyya müheyyiç mühim mühimmat mühimseme mühimsemek mühimsemezlik mühlet mühlet istemek mühlet vermek mühlik mühliye mühmel mühre mühreleme mührelemek mühreli mühresenk mührünü basmak mührüsüleyman mühted mühtedi mühür mühür basmak mühür gözlü mühür kazmak mühür kimde ise süleyman odur mühür mumu mühür pensi mühürbend mühürcü mühürcülük mühürdar mühürleme mühürlemek mühürlenme mühürlenmek mühürlenmiş mühürletme mühürletmek mühürlü mühürsüz müjde müjde koşturmak müjde vermek (veya götürmek) müjdeci müjdeleme müjdelemek müjdelenme müjdelenmek müjdeleyen müjdeli müjdelik müjgân mükafat mükâfat mükâfât mükâfat almak mükâfaten mükâfatını görmek mükâfatlandırma mükâfatlandırmak mükâleme mükedder mükedder olmak mükellef mükellefiyet mükemmel mükemmelen mükemmeliyet mükemmellik mükerrer mükerreren mükesser mükessir mükevvenat mükevvin mükeyyifat mükrim mükteseb müktesebat müktesep müktesib mülabese mülâhaza mülâhaza yapmak mülahazat mülâhazat mülâhazat hanesi mülâhazat hanesini açık bırakmak mülahham mülâhham mülahhas mülakat mülâkat mülâkat vermek mülâkat yapmak mülaki mülâki mülâki olmak mülakkab mülasık mülayemet mülâyemet mülâyim mülâyimlik mülazım mülâzım mülehham mülemma mülevven mülevves mülevvin müleyyin mülga mülhak mülhak bütçe mülhakat mülhem mülhem olmak mülhid mülhit mülk mülkî mülkî idare mülkî idare amiri mülkiye mülkiye idadîsi mülkiye mektebi mülkiye memuru mülkiye müfettişi mülkiyeli mülkiyet mülkiyetinde mülkü mültasık mülteci mültefit mülteka mültemi mültezim mülti mültipleks müluk mümanaat mümanaat etmek mümarese mümârese mümas mümasil mümâzece mümbit mümessil mümessillik mümeyyez mümeyyiz mümeyyizlik mümin müminat müminlik mümkün mümkün mertebe mümkün olmak mümtaz mümted mümteni mümteni' mümtezic mümza mümzî mün mün'im münacat münadi münadî münadilik münaferet münafık münafıklık münafi münakalât münâkalât münakale münakasa münakaşa münakaşa etmek münakaşa götürmemek münakaşalı münakis münakkah münakkahiyet münakkaş münakkat münasafaten münasebat münasebe münasebet münasebet almak (veya almamak) münasebet düşmek münasebet kurmak münasebete girmek münasebeti düşmek münasebetini getirmek münasebetiyle münasebetler münasebetli münasebetli münasebetsiz münasebetsiz münasebetsizlik münasebette bulunmak münâsib münasip münasip bulmak münasip görmek münasiptir münavebe münavebe ile münavebeli münavebeten münazaa münazara münazi münazil münbais münbasıt münbasit münbit münceli müncemid müncer müncer olmak müncezib münci mündefi mündemiç münderecat münderic mündericat münderiç münderis münebbih münebbihler müneccim müneccimbaşı müneccimlik münekkit münekkitlik münevver münevvim münezzeh münfail münfehim münfek münfekk münferiç münferiden münferit münfesih münhal münhani münharif münhasır münhasıran münhat münhazım münhedim münhemik münhezim münih münîr münkalib münkariz münkasım münkasim münkatı münkehe münker münkerat münkesif münkesir münkeşif münkir münkir-i hakikat münkirlik münnevvir münsecil münsed münselib münşak münşeat münşerih münşi müntahabat müntahap müntahip müntakid müntakil müntefi münteha müntehab müntehap müntehi müntehib müntehil müntehip müntehir müntekim müntesib müntesip münteşir müntic müntin münzel münzevi müphem müphemiyet müphemlik müpteda müptedi müptela müptelâ müptelâ olmak müptezel müracaat müracaat etmek müracaat etmek (veya müracatta bulunmak) müracaatçı müradif mürafakat mürai müraî mürâi mürailik müraîlik mürâilik müraselat mürasele mürd mürd olmak mürdesenk mürdüm mürdüm eriği mürdümük mürebbi mürebbî mürebbiye mürebbiyelik müreccah müreddef müreffeh müreffehen mürekkebi kurumadan bozmak mürekkep mürekkep balığı mürekkep olmak mürekkep yalamak mürekkep yalamış mürekkepçi mürekkepleme mürekkeplemek mürekkeplenme mürekkeplenmek mürekkepli mürettebat mürettep mürettip mürettiphane mürettiphâne mürettiplik mürevviç mürîd mürit müritlik mürsel mecaz mürsil mürşîd mürşidinden mürşit mürt mürt olmak mürteci mürtefi mürtekip mürtesem mürteşi mürtet mürur müruriye müruruzaman mürüvvet mürüvvet-mend mürüvvetini görmek mürüvvetli mürüvvetsiz mürver müsaade müsaade etmek müsaade etmek (veya buyurmak) müsaadesiz müsabaka müsabakaya girmek müsabık müsademe müsadere müsadere etmek müsadif müsait müsakaba müsakkafat müsamaha müsamahakâr müsamahakârlık müsamahalı müsamahasız müsamahasızlık müsamede müsamere müsaraat müsavat müsavatçılık müsavatsız müsavatsızlık müsavi müsavî müsbet ilimler müsebbeb müsebbip müseccel müseddes müsekkin müsellem müselles müsellesat müsellim müselsel müsemma müsemmen müsevvit müshil müskirat müslemek müslim müslüman müslüman adam müslüman mahallesinde salyangoz satmak müslümanların müslümanlaştırma müslümanlaştırmak müslümanlık müslümanlıkta müsmir müsned müsnedünileyh müsnet müspet müspet ilimler müsrif müsriflik müstacel müstacelen müstaceliyet müstafi müstağni müstağrip müstahak müstahak olmak müstahdem müstahfaz müstahkem müstahkem mevki müstahsil müstahzar müstahzarat müstahzır müstait müstakar müstakbel müstakil müstakil ev müstakim müstamel müstantik müstantiklik müstear müstebat müstebit müstebitlik müstecir müstefit müstefit etmek müstefit olmak müstehak müstehase müstehcen müstehcenleşme müstehcenleşmek müstehcenlik müstehcin müstehil müstehlik müstehzi müstekreh müstelzim müstemirren müstemleke müstemlekeci müstemlekecilik müsteniden müstenit müstenkif müstensih müsterih müsterih olmak müstesna müsteşar müsteşarlık müsteşrik müstevi müstevî müstevli müstezat müsvedde müsvedde defteri müsveddelik müsveddelik kâğıt müşabehet müşabih müşahade müşahede müşahede etmek müşahhas müşâhid müşahit müşâkele müşareket müşareket etmek müşareket fiili müşârik müşarünileyh müşavere müşavir müşavirlik müşebbeh müşekkel müşerref müşerref olmak müşevveş müşevvik müşfik müşir müşirlik müşkilât çıkarmak müşkül müşkülât müşkülât çekmek müşkülâtlı müşküle müşkülleşme müşkülleşmek müşkülpesent müşrik müşriklik müştak müştakkunminh müştehi müşteki müşteki olmak müştemilât müşterek müşterek bahis müştereken müşteri müşteri hizmeti müşterilerle müşteriye müt'a müt'a nikâhı mütâbeat mütalaa mütalâa mütalaa etmek mütalâa etmek mütalâada bulunmak mütamadî mütareke müteaddi müteaddit müteaffin müteahhit müteahhitlik müteakıben müteakıp müteakiben müteakip müteal mütealiye müteallik müteammim mütearife mütebahhir mütebaki mütebasbıs mütebeddil mütebessim mütecanis mütecanis lafız mütecasir mütecaviz mütecehhiz mütecessis mütedair mütedavil mütedavil sermaye mütedeyyin müteessif müteessif olmak müteessir müteessir olmak mütefekkir mütefennin müteferrik müteferrika mütegallibe mütehakkim mütehammil müteharrik mütehassıs mütehassıs hekim mütehassıslık mütehassis mütehassis etmek mütehassis olmak mütehavvil mütehayyir mütehevvir müteheyyiç mütekabil mütekabiliyet mütekabiliyet esası üzerine mütekait mütekâmil mütekarip mütekâsif mütekebbir mütekellim müteksif mütelezziz mütelezziz olmak mütemadi mütemadiyen mütemâs mütemayil mütemayiz mütemeddin mütemekkin mütemennâ mütemerkiz mütemmim mütenakıs mütenakız mütenasip mütenavip mütenazır mütenebbih müteneffir mütenekkir mütenekkiren mütenevvi müteradif müterakim müterakki mütercem mütercim mütercimlik mütereddi mütereddit mütesanit müteselli müteselli olmak müteselsil müteşair müteşebbis müteşekkil müteşekkir mütetebbi mütevahhiş mütevakkıf mütevali mütevazı mütevazi mütevazin müteveccih müteveccihen müteveffa mütevehhim mütevekkil mütevelli mütevelli heyeti mütevellit müteverrim müteyakkız müteyakkiz mütezayit müthiş müttefik müttefikan müttehiden müttehit müvekkil müvellidülhumuza müvellidülma müverrih müvesvis müvezzi müvezzilik müyesser müyesser olmak müzaheret müzaheret etmek müzahir müzahrefat müzakerat müzakere müzakere etmek müzakere etmek (veya yapmak) müzakereci müzakereler müzayaka müzayede müze müze gibi müzebzeb müzebzep müzeci müzecilik müzehhep müzekker müzekkere müzelik müzevir müzevirleme müzevirlemek müzevirlik müzevirlik etmek müzevver müzeyyel müzeyyen müziç müziğini müzik müzik aleti müzik bilimci müzik bilimi müzik corner müzik dolabı müzik köşesi müzik market müzik odası müzik salonu müzikal müzikalite müzikçi müzikçilik müzikhol müziklendirmek müzikli müzikolog müzikoloji müziksever müziksiz müzisyen müzmin müzminleşme müzminleşmek müzminleştirme müzminleştirmek müzminlik mv mw myanmar n na nâ-çâr nâ-pesend nâ-ümid naaş naat nabekâr nabız nabız almak nabzı atmak nabzı durmak nabzına girmek nabzına göre şerbet vermek nabzını saymak nabzını tutmak nabzını yoklamak (veya nabız yoklamak) nacak naci naçar naçar kalmak naçiz naçizane nadan nadanca nadanlık nadas nadas etmek nadasa bırakmak (veya nadasa yatırmak) nadaslı nadaslık nadide nadim nadim olmak nadir nadirat nadiren nafaka nafaka bağlanmak nafaka sağlamak nafakalanma nafakalanmak nafıa nafız nafi nafile nafile namazı nafile yere nafiz nafta naftalin naftalinleme naftalinlemek naftalinlenme naftalinlenmek nagâh nagehan nâgehan nagehâne nağme nağme yapmak nağmeler nağmeli nağmesiz nahak nahak yere nahır nahırcı nahif nâhit nahiv nahiye nahiye müdürü nahoş nahpo4 naif nail nail olmak naip naiplik nakarat nakaratlı nakaratsız nakavt nakavt etmek nakavt olmak nâkde nakden nakdî nakdî ceza nakdî kıymet nakdî teminat nakdî vergi nakdî yardım nakıs nakısa nakış nakış ipliği nakış işlemek nakış makinesi nakışçı nakışçılık nakışlama nakışlamak nakışlar nakışlı nakışlık nakışsız nakız nakibüleşraf nakil nâkil nakil aracı nakil etmek nakil vasıtası nakip nakisa nakit nakit para nakkare nakkarhane nakkaş nakkaşlık nakl nakledilme nakledilmek naklen naklen yayın nakletme nakletmek naklettirme naklettirmek naklî naklî mazi nakliyat nakliyatçı nakliyatçılık nakliye nakliyeci nakliyecilik nakşetme nakşetmek nakşibendî nakşibendîlik nakşîlik nakşolma nakşolmak nakşolunma nakşolunmak nakz nakzen nakzen görmek nakzen iade etmek nakzetme nakzetmek nal nal çakmak nal deyip mıh dememek nal toplamak nalan nalân nalâyık nalbant nalbantların nalbantlık nalbur nalburluk nalça nalçalı nalçasız naldöken nale nâlekâr nalın nalıncı nalıncı keseri nalıncı keseri gibi kendine yontmak nalıncılık nalını sökmek için ölmüş eşek aramak nalınlı nalınsız nalîş nallama nallamak nallanış nallanma nallanmak nalları dikmek nam nam almak nam kazanmak nam salmak nam vermek (veya salmak) nama namağlup namahdut namahrem namahremlik namaz namaz bezi namaz kılmak namaz niyaz namaz örtüsü namaz seccadesi namaz vakti namaza durmak namazbozan namazcı namazgâh namazı kılınmak namazında niyazında (olmak) namazlağı namazlar namazlı namazlık namazsız namdar name name okumak namerde muhtaç olmak (veya namerde muhtaç bırakmak) namert namertçe namertlik namevcut namı nişanı kalmamak namık namına namibyalı namlı namlı şanlı namlu namus namus belâsı namus davası namus sözü namuskâr namuslu namusluluk namussuz namussuzca namussuzluk namusu namusu iki paralık olmak namusu temizlenmek namusuna namusuna dokunmak namusuna sinek kondurmamak namusunu temizlemek namusuyla yaşamak namuzsuz namünasip namüsait namütenahi namütenahilik namzet namzet göstermek namzetlik nan nanay nane nane likörü nane ruhu nane suyu nane şekeri nane yemek naneli nanemolla nanesiz nanıaziz nanik nanikleme naniklemek nankör nankörce nankörleşme nankörleşmek nankörlük nankörlük görmek nansuk napalm napalm bombası nar nâr nar balinası nar çiçeği nar gibi nara nara atmak (veya basmak) nâra yakmak narcıl nardenk nardin narenc narenciye narenciyeci nargile nargile tütünü nargiller nargillerden nargöz narh narh koymak nârıbeyza nârına (veya nâra) yanmak narin narinlik narkotik narkotizm narkoz narkoz vermek narkozcu narkozculuk narkozitör narsis narsis kompleksi narsisizm narsislik narsist narval narven nas nasbetme nasbetmek nasfet nasıl nasıl ki nasıl olmuşsa nasıl olsa nasıl? nasılsa nasılsın nasılsınız nasıp nasır nasır bağlamak nasır bağlamak (veya tutmak) nasırına basmak nasırlanma nasırlanmak nasırlaşma nasırlaşmak nasırlaşmış nasırlı nasırsız nasibi nasibini almak nasihat nasihat etmek (vermek veya nasihatte bulunmak) nasihat yollu nasihatçi nasihatçilik nasihatname nasip nasip almak nasip etmek nasip etmek (veya etmemek) nasip olmak nasiplenme nasiplenmek nasipli nasipsiz nasir nasranî nasranîlik nasrettin hoca'nın türbesi gibi nasyonal sosyalizm nasyonalist nasyonalizm naş naşi naşir naşirlik natamam natıka natıkalı natıkasız natır natır nalını natırlık nationalization nativizm nato natron natuk natura naturmort natür natüralist natüralizm natürel natürist natürizm natürmort navçağan navigasyon navlun navrak naylon naylon fatura naylon kız naz naz etmek naza çekmek nazal nazan nazar nazar boncuğu nazar değmek (veya nazara gelmek) nazaran nazarıdikkat nazarıdikkatini çekmek nazarıitibar nazarıitibara almak nazarında nazarıyla bakmak nazarî nazariyat nazariyatçı nazariye nazariyeci nazarlık nazdar nazenin nazı geçmek nazım nâzım nazım birimi nâzım plân nazım türü nazına katlanmak nazını çekmek nazır nazi nazik nazikâne nazikçe nazikler nazikleşme nazikleşmek naziklik nazil nazileştirme nazileştirmek nazir nazîr nazire nazire yapmak nazirsiz nazizm nazlanarak nazlanı nazlanı nazlanış nazlanma nazlanmak nazlı nazlılık nazlım nazli nazmen nazmetme nazmetmek nazmi nazret nb nd ne ne âlâ ne âlâ memleket ne âlem ne âlemde? ne alıp veremiyor? ne altını bırakmak ne üstünü ne arar (veya onda ... ne gezer) ne arıyor ne biçim? ne buyrulur? ne çare ne çıkar ne çiçektir, biliriz ne dağda bağım var, ne çakaldan davam ne de olsa ne dedim de ne demek ne demek olsun ne demek? ne demeye ne denir! (veya ne dersin) ne denli ne dese beğenirsin? ne diye? ne ekersen onu biçersin ne fayda ne gezer ne gibi? ne gözle bakmak ne güne duruyor? ne günlere kaldık! ne haber? ne hacet ne haddine! ne hâlde? ne hâli varsa görsün ne hesaba gelmek, ne de kantara ne hikmetse (hikmettir) ne idiği belirsiz ne imiş? ne ise ne istediğini bilmek ne iyi! ne kadar ne kadar olsa ne kızı verir ne dünürü küstürür ne kokar ne bulaşır ne lâzım ne mal olduğunu biliriz ne mal olduğunu bilmek ne mal olduğunu bilmek (veya anlamak) ne mene ne mümkün ne münasebet! ne o? ne od var ne ocak ne olacak! ne olduğunu bilememek ne oldum delisi olmak ne oldum dememeli, ne olacağım demeli ne olur (veya ne olursun, ne olursunuz) ne olur ne olmaz ne olursa olsun ne oluyor? ne pahasına olursa olsun ne sakala minnet ne bıyığa ne söylüyorsun? ne sularda? ne şam'ın şekeri ne arap'ın zekeri (veya yüzü) ne şeytanı gör ne salavat getir ne şiş yansın ne kebap ne var ki ne var ne yok ne yaparsın ki (veya ne yapmalı ki) ne yapıp yapıp ne yârdan geçer ne serden ne yazar ne yüzle ne- ne... ne... nebat nebatat nebatat bahçesi nebatî nebevî nebi nebiler nebilik nebülöz nebze nebzecik necabet necaset necat necat bulmak necati neccar nece necef taşı neci neci oluyor! necip necm nedamet nedamet duymak (veya getirmek) nedametle nedbe neden neden bilimi neden ise neden olmak neden sonra neden tanrıcılık nedeniyle nedenle nedenli nedenli nedensiz nedense nedensel nedensellik nedensellik ilkesi nedensi nedensiz nedim nedime nedir ki nedret nedret kesbetmek nedürür nefaset nefer nefes nefes aldırmamak nefes almak nefes borusu nefes çekmek nefes darlığı nefes etmek nefes kesici nefes nefese nefes nefese kalmak nefes tüketmek nefesi durmak nefesi kesilmek (daralmak veya tutulmak) nefesleme nefeslemek nefeslenme nefeslenmek nefesli nefesli çalgı nefeslik nefha nefi nefir nefis nefis muhasebesi nefis mücadelesi nefis müdafaası nefisler nefiy nefiy edilmek nefiy etmek nefret nefret duymak nefret etmek nefret uyandırmak nefrit nefs nefsanî nefsaniyet nefsâniyyet nefsi müdafaa nefsine düşkün nefsine uymak nefsine yedirememek nefsini körletmek neft neft yağı nefti neftî neftîleşme neftîleşmek neftîleştirme neftîleştirmek neftimsi nefyedilme nefyedilmek nefyetme nefyetmek negatif negatif büyüklük negatif sayı nehari neharî nehî nehir nehir roman nehirin nehirlerin nehiy nekahet nekahethane nekais nekbet nekes nekeslik nekpet nekre nekrelik nekroloji nekrotik nekroz nektar neler neler de neler, maydanozlu köfteler nem nema nemalandırma nemalandırmak nemalanma nemalanmak nemcil nemçe nemçeker nemdenetir neme gerek neme lâzım neme lâzımcı neme lâzımcılık neme yönelim nemesis nemf nemfo nemfoman nemi nemlendirici nemlendirici krem nemlendirme nemlendirmek nemleniş nemlenme nemlenmek nemletme nemletmek nemli nemli nemli nemlilik nemölçer nemrut nemrutlaşma nemrutlaşmak nemrutluk nemse nene neo-plâtonizm neodim neodmiyum neojen neolitik neolojizm neon neon lâmbası neon tüpü neoplâzma neozoik nepal nepotist nepotizm neptün neptünyum nerde nerde çokluk, orda bokluk nerden nerdeyse nere nerede nerede akşam orada sabah nerede bu bolluk nerede hareket, orada bereket nerede ise nerede kaldı nerede kaldı ki nerede, ... nerede nereden nereden nereye neredesin! neredeyse nereli neresi nereye nergis nergis zambağı nergisgiller nergisgillerden neriman neritik nervür nervürlü neseb nesebi gayrisahih nesebi sahih nesep nesi nesi var nesi yok nesiç nesih nesil nesilden nesile nesim nesir neskafe nesli tükenmek nesne nesne öbeği nesnel nesnelci nesnelcilik nesneler nesnelerin nesnelleşme nesnelleşmek nesnellik nesnenin nesnesel nesnesiz nesrin nesturî neşe neşelendiren neşelendirme neşelendirmek neşeleniş neşelenme neşelenmek neşelenmesini neşeli neşelilik neşesi neşesi kaçmak neşesi yerinde neşesini bulmak neşesiz neşesizlik neşet neşet etmek neşetli neşide neşir neşredilme neşredilmek neşredilmiş neşren neşretme neşretmek neşriyat neşrolunma neşrolunmak neşter neşter vurmak neşterleme neşterlemek neşv neşve neşveli neşvet neşvünema neşvünema bulmak net net resim net ücret netameli netekim netice neticede neticelendiren neticelendirme neticelendirmek neticeleniş neticelenme neticelenmek neticeleşme neticeleşmek neticesiz neticeten netizen netleşme netleşmek netleştirme netleştirmek netlik neuzübillâh nev nev?an nev'i şahsına münhasır neva nevabuselik nevale nevaleyi düzmek nevazil nevaziş nevbahar nevbet neveser nevi neviler nevir nevmîd nevmîdî nevmit nevmit olmak nevralji nevraljik nevrasteni nevresim nevri dönmek nevrofik nevroloji nevropat nevroz nevruz nevruz bayramı nevruz otu nevruzotu nevton nevyunanîlik nevzat ney ney üflemek (veya üfürmek) neyçe neye neye uğradığını bilememek (veya şaşırmak) neyi neyin nesi (kimin fesi) neyleyim neymiş neyse neyse ne neyseki neyyire neyzen neyzen bakışlı nez hâli nez'etme nez'etmek nezafet nezahet nezaket nezaket göstermek nezaket kesp etmek nezaketen nezaketle nezaketli nezaketlilik nezaketsiz nezaketsizlik nezaret nezaret etmek nezarete almak nezarethane nezaretli nezaretsiz nezd nezdinde nezelmek nezif nezih nezir nezîr nezir etmek nezle nezle otu nezleli nezretme nezretmek nezt nıkris nısf nısfet nısfınnehar nısfiye nısfiyy-ül-şekl nısıf nısıf kutur nışadır nışadır kaymağı nışadır ruhu nışadırruhu ni nice nice nice nicel niceleme nicelemek niceleyici niceleyiş niceliği nicelik nicem nicemde nicemsel sürem nicep nicepsin niçin niçin? nida nifak nifak sokmak nifakçı nifâs nihai nihaî nihaî karar nihal nihale nihan nihâni nihavent nihayet nihayet vermek nihayetinde nihayetlenme nihayetlenmek nihayetsiz nihilist nihilizm nijerya nijeryalı nikâb nikâh nikâh düşmek nikâh etmek nikâh kıymak nikâh memuru nikâh şekeri nikâh tazelemek nikâhı olmak nikâhlama nikâhlamak nikahlamalıdır nikâhlanış nikâhlanma nikâhlanmak nikâhlayış nikâhlı nikâhlık nikâhlılık nikâhsız nikâhsızlık nikâhta keramet vardır nikap nikaragualı nikbet nikbin nikbinlik nikel nikel kaplama nikelâj nikelleme nikellemek nikelli nikelsiz nikfer nikofer nikotin nikris nikriz nil kazı nilüfer nilüfergiller nilüfergillerden nim nimbus nimet nimet bilmek nimet hakkı nimeti ayağıyla tepmek nimetlendiren nimetşinas nine ninni niobyum nipel nirengi nirengi haritası nirengi noktası nirvana nisa nisaî nisaiye nisaiyeci nisaiyecilik nisan nisan balığı nisan yağmuru nisap nisbet nisp nispet nispet eki nispet etmek nispet kabul etmek nispet kabul etmemek nispet vermek (veya yapmak) nispetçi nispeten nispeti olmak nispetle nispetli nispetsiz nispetsizlik nispi nispî nispî temsil nisyan niş nişaburek nişadır nişadır ruhu nişan nişan almak nişan atmak nişan halkası nişan koymak nişan takmak nişan vermek nişan yapmak nişan yüzüğü nişancı nişancılık nişane nişangâh nişangeç nişanı atmak (veya bozmak) nişanlama nişanlamak nişanlanış nişanlanma nişanlanmak nişanlı nişanlık nişanlılık nişansız nişasta nişasta buğdayı nişastacılık nişastalanma nişastalanmak nite nitekim nitel niteleme niteleme belirteci niteleme sıfatı niteleme zarfı nitelemek nitelendirilme nitelendirilmek nitelendirme nitelendirmek niteleniş nitelenme nitelenmek nitelenmiş niteleyen niteleyerek niteleyiş niteliği niteliğideğiştirilemez nitelik nitelikler nitelikleri nitelikli nitelikli işçi niteliksiz niteliksiz işçi niteliksizlik nitem nitramit nitrat nitratin nitratlaşma nitratlı nitrik asit nitrik oksit nitrogliserin nitrojen nitroselüloz niyabet niyâm niyaz niyaz etmek niyaz etmek (veya eylemek) niyaz eylemek niye niyet niyet çekmek niyet etmek niyet tutmak niyetçi niyetçilik niyeti bozuk niyetinden niyetini niyetleniş niyetlenme niyetlenmek niyetli niyetlilik niyetsiz niyobyum niza nizam nizâm nizami nizamî nizamiye nizamiye kapısı nizamiye karakolu nizamlı nizamname nizamsız nizamsızlık nizâr nnb no nobelyum nobran nobranca nobranlık noda nodul nodullama nodullamak nodullanma nodullanmak noel noel ağacı noel baba nofrost nogay nogayca nohudi nohudî nohut nohut oda nohut oda, bakla sofa nohutlu nohutsuz nokra noksan noksan bulmak noksanlık noksanlıklar noksansız nokta nokta memuru nokta nokta noktacı noktacılık noktadan noktaya bağlantı noktainazar noktainazardan noktalama noktalama işareti noktalama işaretleri noktalamak noktalanma noktalanmak noktalanmış noktalatma noktalayış noktalı noktalı delik noktalı virgül noktası noktasına noktasız noktrün nom nomad nominal nominal değer nominalist nominalizm nominatif nomograf nomografi nomonklatür non-stop nonfigüratif nonoş norfolk adası norm normal normalaltı normalleşme normalleşmek normalleştirme normalleştirmek normallik normalüstü norman normandiyalı normatif nors norton eleği norveç norveç dili norveççe norveçli nosferatu nostalji nostaljik nosyon not not almak not atmak not düşmek not etmek not kırmak not tutmak not vermek nota notalama notalamak notaların notam noter noterlik notunu (veya numarasını) vermek nova nöbet nöbet beklemek nöbet beklemek (veya tutmak) nöbet çalmak nöbet şekeri nöbet tutmak nöbetçi nöbetçilik nöbetle nöbetleşe nöbetleşme nöbetleşmek nörolog nöroloji nöron nörotik nörotik karakter nörotik kişilik nötr nötr, nötür nötralizasyon nötralize etme, nötürleştirme nötralize etmek nötrleme nötrlemek nötrleşme nötrleşmek nötrleştirme nötrleştirmek nötrlük nötron növbet np nuh nuh der, peygamber demez nuh nebiden kalma nuhuset nukut nuküş numara numara yapmak numaracı numaracılık numaralama numaralamak numaralandırma numaralandırmak numaralanış numaralanma numaralanmak numaralayış numaralı numarasını vermek numarasız numaratör numen numerik numerus numune numuneci numunelik nur nûr nur gibi nur içinde yatsın nur inmek nur ol! nur topu gibi nur yüzlü nuranî nurlandıran nurlandırma nurlandırmak nurlanış nurlanma nurlanmak nurlu nursuz nursuz pirsiz nurten nuruaynım nuruçeşmim nurudidem nusayrî nush ile uslanmayanın hakkı tekrir, tekrir ile uslanmayanın hakkı kötektir nusret nûş nutku tutulmak nutuk nutuk atmak nutuk atmak (veya çekmek) nutuk vermek nuzul nü nüans nübüvvet nücûm nüfus nüfus bilimci nüfus bilimi nüfus bilimsel nüfus coğrafyası nüfus cüzdanı nüfus kâğıdı nüfus kalemi nüfus kaydı nüfus kesafeti nüfus kütüğü nüfus memurluğu nüfus patlaması nüfus plânlaması nüfus sayımı nüfus tezkeresi nüfus yoğunluğu nüfusçu nüfusunu çıkarmak nüfuz nüfuz etmek nüfuz ticareti nüfuzkâr nüfuzlu nüfuzsuz nüfuzu altında tutmak nühüft nükleer nükleer enerji nükleer güç mühendisi nükleer reaktör nükleer santral nükleer silâh nükleik asit nükleon nükleoprotein nüks etmek nüksetme nüksetmek nükte nükte yapmak nükteci nüktecilik nüktedan nüktedanlık nükteli nüktesiz nükul nükul etmek nümâyân nümayiş nümayişçi nümayişkâr nüsha nüsum nütasyon nüvaziş nüve nüvit nüzul nüzul inmek (veya gelmek) nüzullü o o bu o denli o duvar senin, bu duvar benim o gün bugün(dür) o hâlde o kadar o kapı (mahalle) senin bu kapı (mahalle) benim o saat o sırada o taraflı olmamak o tarakta bezi olmamak o yolda o yolun yolcusu o, o oba obabaşı obartı obartıcı obartılmak obartma obartmak obelisk oberj obje objektif objektif olmak objektiflik objektivist objektivite objektivizm obligasyon obruk obruklu observasyon observatuvar obsesyon obskürantist obskürantizm obstrüksiyon obua obuacı obur oburca oburcasına oburlaşma oburlaşmak oburluk obüs obüslerden ocağı batmak ocağı kör kalmak ocağı sönmek ocağı tütmek ocağına darı ekmek ocağına düşmek ocağına incir dikmek ocağını yeşertmek ocak ocak başı ocak eşeği ocak kaşı ocak katı ocak taşı ocakçı ocakçılık ocaklardan ocaklı ocaklık occludere ocumak od od ocak od yok ocak yok oda oda hapsi oda müziği oda spreyi oda-y-a odabaşı odacı odacık odacılık odak odak noktası odaklama odaklamak odaklanma odaklanmak odaklaşma odaklaşmak odaklaştırma odaklaştırmak odaklayıcı odalarda odalı odalık odeon oditoryum odsuz odsuz ocaksız odun odun bilimi odun gibi odun kömürü odun özü odun sobası oduncu oduncul odunculuk odunlaşma odunlaşmak odunluk odunsu odunumsu odyometre odyovizüel of of çekmek ofis oflama oflamak oflatıp puflatmak oflaya puflaya oflaz ofris ofsayt ofset ofsetçi oftalmolog oftalmoloji oftalmoskop oguz oğalamak oğan oğdurmak oğlak oğlak dönencesi oğlaklamak oğlan oğlan atadan öğrenir sofra açmayı, kız anadan öğrenir biçki biçmeyi oğlan doğurdum, oydu beni; kız doğurdum, soydu beni oğlan evi oğlancı oğlancık oğlancılık oğlanevi oğmaç oğmak oğraş oğrun oğul oğul balı oğul çıkarmak oğul oğul oğul otu oğul uşak oğul vermek oğulcuk oğulduruk oğullanma oğullanmak oğullar oğullu oğulluk oğulsuz oğunmak oğuşturmak oğuz oğuzca oh oh çekmek oh demek oh olsun! oha ohlama ohlamak ohm oje ojeli ojit ok ok atmak ok gibi (yerinden) fırlamak ok meydanı ok meydanında buhurdan yakmak ok yaydan (veya yayından) çıkmak ok yılanı okaliptüs okapi okar okazyon okçu okçuluk okey okeylemek okka okka çekmek okka her yerde dört yüz dirhem okkalama okkalamak okkalı okkalı kahve okkalık okkanın altına gitmek oklama oklamak oklangeç oklanma oklanmak oklar okların oklava oklava (veya baston) yutmuş gibi oklavı oklayış oklu kirpi okluk oklukirpi okrama okramak oksalat oksalik oksalik asit oksidasyon oksidiyon taşı oksijen oksijen çadırı oksijenleme oksijenlemek oksijenlenebilir oksijenlenmek oksijenli oksijenli su oksilit oksit oksitleme oksitlemek oksitlenme oksitlenmek oksiyür okşama okşamak okşamalık okşanma okşanmak okşantı okşarövgü okşarövgülemek okşatma okşatmak okşayıcı okşayış oktan oktant oktav oktrua oku-n-mak okul okul çocuğu okul kaçağı okul kooperatifi okul öncesi okul sonrası okulda okuldan ayrılmak okuldaş okullarda okullaşma okullaşmak okullu okulu asmak (veya kırmak) okuma okuma kitabı okuma saati okuma yazma okuma yitimi okumak okumamış okumasını okumaya okume okumuş okumuş olmak okumuşluk okun okunabilen okunaklı okunaksız okuncak okunma okunmak okunması okuntu okunulma okunulmak okunuş okur okuryazar okuryazarlık okus pokus okuşma okutma okutmak okutman okutmanlar okutmanlık okutturma okutturmak okutulma okutulmak okutuş okuyabilmek okuyucu okuyuculuk okuyup okuyup üflemek okuyuş oküler okült okültizm okyanus okyanus çukuru okyanus mavisi okyanusu okyanusya'da ol ola ola ki olabildiğince olabilen olabilir olabilirlik olabilme olabilmek olacağını olacak olacak gibi değil olacakların olagelen olagelme olagelmek olağan olağan dışı olağana olağandan olağandışı olağandışılık olağanlaşma olağanlaşmak olağanlaştırma olağanlaştırmak olağanlık olağanüstü olağanüstü hâl olağanüstülük olamayacak olamaz olan olan biten (veya olup biten) olan dört bağlar, olmayan dert bağlar olan oldu olanak olanak sağlamak olanaklarının olanaklı olanaksız olanaksızlaşma olanaksızlaşmak olanaksızlık olanca olanlar olarak olası olasıcılık olasılı olasılık olasılık hesabı olasıya olay olay alıcısı olay bilimi olay çıkarmak olay yapmak olaycılık olayın olaylar olayların olaylaştırma olaylaştırmak olaylı olaysız olcay olçum oldu oldu bittiye getirmek oldu olacak oldu olacak, kırıldı nacak oldu olanlar oldubitti oldubittiye (veya olupbittiye) getirmek oldubittiye getirmek oldukça oldulamak oldum bittim oldum bittim (oldum olası veya oldum olasıya) oldum olası oldurgan oldurma oldurmak ole olefin oleik oleik asit olein oleometre olgaç olgu olgucu olguculuk olgul olgulara olgun olgun odun olgunca olgunlaşma olgunlaşmak olgunlaşmamış olgunlaşmış olgunlaştırma olgunlaştırmak olgunluk olgunluk çağı olgunluk sınavı olgunluk yaşı oligarşi oligoklâz oligopol oligosen olijist olimpik olimpiyat olivin olma olmadık olmak olmak: olmamış olması olmasın! olmasına olmasını olmayacak olmayacak duaya âmin demek olmayan olmaz olmaz olmaz olmazlama olmazlamak olmazlı olmazlık olmazsa olmuş olmuş (veya pişmiş) armut gibi eline düşmek olmuş armut gibi eline geçmek olmuyor olsa da olsa olsa olta olta balığı olta iğnesi olta takımı oltacı oltacılık oltaya düşmek oltaya vurmak oltayı yutmak oltu kebabı oltu otu oltu taşı oltu tozu oluk oluk gibi akmak oluk oluk olukçuk oluklar oluklaşma oluklaşmak oluklu olum olumlama olumlu olumlu bildirme eki olumlu cümle olumlu eylem olumlu fiil olumlu tümce olumluluk olumlusu olumsal olumsallık olumsuz olumsuz cümle olumsuz eylem olumsuz fiil olumsuz tümce olumsuzlama olumsuzluk olumsuzluk eki olumsuzluk kelimesi olunca olunma olunmak olup olacağı olupbitti olupbittiye getirmek olur olur almak olur ki olur olmaz olur şey olur şey (veya olur ... değil) olur şey değil olur! olurlama olurlamak olurluk oluruna bakmak oluruna bırakmak oluruna bırakmak (veya bağlamak) oluruyla yetinmek oluş oluşan oluşma oluşmak oluşmuş oluşturan oluşturma oluşturmak oluşturulan oluşturulma oluşturulmak oluşu oluşuk oluşum oluşumcu oluşumculuk oluşumunu om oma omaca ombra omça omfazit omlet ommatidyum omnibüs omnivor omur omurga omurgalılar omurgalılarda omurgalılardan omurgalıların omurgasız omurgasızlar omurilik omurların omuz omuz başı omuz eklemi omuz kaldırmak omuz omza omuz öpüşmek omuz silkmek omuz vermek omuzda taşımak omuzdaş omuzdaşlık omuzlama omuzlamak omuzlanma omuzlanmak omuzları çökmek omuzlu omuzluk omzuna binmek on on (defa veya kere) on (veya beş) para etmez on altılık on ayaklılar on binlerce on binlik on bir aylık on iki telli on para on aslanın ağzında on paralık on paralık etmek on parasız on paraya on taklak atar on parmağı boğazında olmak on parmağında on hüner (veya marifet) on parmağında on kara ona ona buna dil uzatmak ona göre hava hoş onam onama onamak onamama onanizm onanma onanmak onar onar onar onarıcı onarılamaz onarılma onarılmak onarım onarım görmek onarımcı onarımcılık onarımı onarma onarmak onartma onartmak onaşmak onat onay onay almak onayına sunmak onaylama onaylamak onaylamamak onaylamayan onaylanış onaylanma onaylanmak onaylanmamış onaylanması onaylanmış onaylatma onaylatmak onaylayan onaylı onaysız onbaşı onbaşılık onbeş onbir onbirli onca onculayın onda ondalık ondalık kesir ondalık sayı ondalıkçı ondan ondurma ondurmak ondurmaz ondülâtör ondüle ondüleli ondülesiz onejit ongen ongun ongun besi suyu ongunculuk ongunlu ongunluk onikiparmak bağırsağı oniks onkoloji onlar onlarca onlu onlu önekler onluğu onluk onluk bozma onluklar onma onmadık onmak onmamak onmasız onmaz onomastik onomatope onomatopeik ons onsuz ontik ontogenez ontojenez ontoloji ontolojik ontolojizm onu onulma onulmak onulmaz onum onun onun için onuncu onur onur belgesi onur kurulu onur üyesi onurlandırıcı onurlandırma onurlandırmak onurlanma onurlanmak onurlu onurluk onursal onursal başkan onursuz onursuzluk onuruna ... vermek onuruna dokunmak onuruna yedirememek onuruyla ooid oosfer oosit op opak opal opalin opalleşme oparlör opçın opera operacı operada operakomik operasyon operasyon: operatör operatörleşme operatörleşmek operatörlük operatörün operatris operet operetçi oportünist oportünizm opsiyon optik optik cam kesici optik kaydırma optikçi optimal optimetri optimist optimizm optimum opus or ora oracık oracıkta orada orada burada oradan oradan buradan orak orak ayı orak böceği orakçı orakçılık oraklaşma oraklaşmak oral oralarda olmamak oralı oralı olmamak oralı olmamak (veya oralı bile olmamak) oralılık oramiral oramirallik oran oran dışı oranca orangutan oranla oranlama oranlamak oranlamaya oranlanan oranlayan oranlayarak oranlı oransız oransızlık orantı orantılama orantılamak orantılanma orantılanmak orantılı orası orası senin, burası benim dolaşmak (veya gezmek) orasına burasına oratoryo oraya orbit orcik ord. ordinaryüs ordinat ordino ordonat ordövr ordövr arabası ordövr tabağı ordu ordu donatım ordu evi ordu komutanı ordu merkezi ordubozan ordubozanlık orducu orduevi ordugâh ordugüdüm ordunun ordusuz orfoz org organ organ aktarımı organ nakli organik organik gübre organik kimya organik kütle organikçi organizasyon organizasyon-metot organizatör organize organize etmek organize sanayi organize suç organizma organlar organlaşma organlaşmak organlık organoleptik organtin organze orgazm orgcu orgeneral orgenerallik orhon orhun orijin orijinal orijinalite orijinallik orion orjinal orjinallik orkestra orkestracı orkestralama orkestralı orkestrasız orkide orkinos orkit orkut orlon orman orman çayırı orman endüstri mühendisi orman evi orman gibi orman gülü orman işletmesi orman kebabı orman kibarı orman koruma memuru orman köylüsü orman köyü orman kuşağı orman mühendisi orman sarmaşığı orman serçesi orman sıçanı orman taşlamak orman tavuğu orman tavuğugiller orman yeşili ormancı ormancılık ormanda ormanlarda ormanlaşma ormanlaşmak ormanlaştırma ormanlaştırmak ormanlık ormansarmaşığı ormansız ormansızlaşma ormansızlaşmak ornatım ornatma ornatmak ornitolog ornitoloji ornitorenk orojeni orospu orospu bohçası orospu böreği orospu çocuğu orospu yemeği orospuluk orostopol orostopolluk orsa orsa alabanda orsa boca orsa poca orsalama orsalamak orta orta afrika orta ağırlık orta asya orta boy orta boylu orta çağ orta dalga orta damar orta deri orta dikme orta direk orta doğu orta elçi orta hâlli orta hece yutumu orta hizmetçisi orta hizmeti orta işi orta italya orta kaldırım orta karar orta karın orta kulak orta kulak boşluğu orta kulak iltihabı orta kuşak orta malı orta masası orta mektep orta nokta orta oyunculuğu orta oyuncusu orta oyunu orta öğrenim orta öğretim orta parmak orta saha orta sıklet orta şark orta şekerli orta tedrisat orta terim orta uç orta yaşlı orta yaylak orta yol orta yolcu orta yolculuk orta yuvar orta yuvarlak ortacıklar ortaç ortaçağda ortada or­tada ortada bırakmak ortada fol yok yumurta yok ortada kalmak ortada olmak ortadan kaldırmak ortadan kaybolmak ortadan sır olmak ortadan söylemek ortagüz ortak ortak (veya kuma) gemisi yürümüş, elti gemisi yürümemiş ortak bölen ortak çarpan ortak dil ortak etmek ortak fark ortak gider ortak hesap ortak kat ortak mülkiyet ortak nesne ortak olmak ortak ölçülmez sayılar ortak özne ortak payda ortak tam bölen ortak tümleç ortak yapım ortak yaşama ortak yönetim ortak yüklem ortakçı ortakçılık ortaklar ortaklaşa ortaklaşacı ortaklaşacılık ortaklaşma ortaklaşmak ortaklaştırma ortaklaştırmak ortaklık ortaklık etmek ortaklık kurmak ortaklık senedi ortaklık sözleşmesi ortaksama ortakyaşar ortakyaşarlık ortakyönetim ortalama ortalamak ortalamasına ortalayarak ortalı ortalığı ... almak ortalığı ... götürmek ortalığı birbirine katmak ortalığı kırıp geçirmek ortalığıkarıştırmak ortalık ortalık ağarmak ortalık düzelmek ortalık kararmak ortalık karışmak ortalık yatışmak ortalıkçı ortalıkta ortam ortam yaratmak ortama ortamında ortamlar ortanca ortancalı ortanın sağı ortanın solu ortaokul ortaöğretim ortası ortasında ortasından ortasını bulmak ortay ortaya almak ortaya atılmak ortaya atmak ortaya bir balgam atmak ortaya çıkarmak ortaya çıkmak ortaya dökmek ortaya düşmek ortaya koymak ortaya sürülmek ortaya yayılmak ortodoks ortodoksluk ortodonti ortoklâz ortopedi ortopedik ortopedist ortoz orucunda olmak oruç oruç açmak oruç bozmak oruç tutmak oruç yemek oruçlu oruçsuz orun orundaş orunlama orya oryan oryantal oryantalist oryantalistik oryantalizm oryantasyon oryantiring os osilatör oskara yağlısı osmalicada osmanî osmâniyye osmanlı osmanlı devleti osmanlı imparatorluğu osmanlı lalesi osmanlı türkçesi osmanlıca osmanlıcacılık osmanlıcılık osmanlıda osmanlılarca osmanlılarda osmanlılık osmiyum osmiyumlu osteolog osteoloji osteololi osteopat osurgan osurgan böceği osurma osurmak osuruğu cinli osuruk oşinograf oşinografi oşul ot ot kökü üstünde biter ot tutunmak ot yiyenler ot yoldurmak otacı otacılık otağ otak otakçı otalama otalamak otama otamak otantik otarma otarmak otarsi otarşi otçu otçul otel otelci otelcilik otellerde otellere otist otizm otlak otlakçı otlakçılık otlakiye otlama otlamak otlanma otlanmak otlatılma otlatılmak otlatma otlatma sistemi otlatmak otlu otlu bağa otlu peynir otlu tava otluk oto oto camcısı oto döşemecisi oto elektrikçi oto kaportacı oto parkçılık otoban otobiyografi otobiyografik otobos otobüs otobüsçü otobüsçülük otodidakt otoerotizm otogar otograf otografi otojestiyon otokar otoklâv otokontrol otokorelasyon otokrasi otokrat otokritik otokton otolit otoman otomasyon otomat otomatiğe almak (veya bağlamak) otomatiğe geçmek otomatik otomatik olarak otomatik sigorta otomatikleşme otomatikleşmek otomatiklik otomatikman otomatizm otomobil otomobilci otomobilcilik otomobilde otomobilin otomobiller otomobillerde otomotiv otonom otonomi otopark otoparkçı otoplâsti otoprodüktör otopsi otoray otorite otorite sağlamak (veya temin etmek) otoriteli otoriter otoriterli otosist otoskopi otostop otostop yapmak otostopçu otostopçuluk ototrof ototrofi otoyol otsu otsu topluluk otsul otsuz otu çek köküne bak otur oturacak oturak oturak âlemi oturak kündesi oturaklı oturaklılık oturan oturanlar oturduğu oturma oturma belgesi oturma duvarı oturma grevi oturma grubu oturma izni oturma mobilyası oturma odası oturmadan oturmak oturmalık oturmaya oturmuş oturmuşluk oturtma oturtmak oturtmalık oturtulma oturtulmak oturubamısınız oturulan oturulma oturulmak oturum oturup kalkmak oturuş oturuşma oturuşmak oturuşun oturuyormusunuz otuz otuz beşlik otuzar otuzluk otuzuncu out output ova oval ovalama ovalamak ovalanma ovalanmak ovalarını ovalatma ovalatmak ovalı ovalık ovaryum gözü ovasız ovdurma ovdurmak ovdurtma ovdurtmak overlok oversatu ration ovma ovmaç ovmak ovogon ovogon dağarcığı ovolit ovucu ovulma ovulmak ovum ovumcu ovunma ovunmak ovuşmak ovuşturma ovuşturmak ovül oy oy birliği oy birliği ile oy çokluğu oy hakkı oy sandığı oy vermek (veya oyunu kullanmak) oya oya çiçeği oya gibi oya koymak oyacı oyacılık oyalama oyalamak oyalandırma oyalandırmak oyalanma oyalanmak oyalantı oyalayıcı oyalı oybirliğiyle oyculuk oydaş oydaşım oydurma oydurmak oygubaskı oylama oylamada oylamak oylamaya geçmek oylamaya koymak oylanış oylanma oylanmak oylaşma oyluk oylum oylum oylum oylumlama oylumlamak oylumlu oylumluca oylumsuz oyma oyma akıl oyma baskı oymacı oymacılık oymağı oymak oymak oymak oymakbaşı oymalı oymalı yaprak oynak oynak kemiği oynakça oynaklanma oynaklık oynama oynama! oynamak oynamasını bilmeyen gelin yerim dar demiş oynanca oynanış oynanma oynanmak oynar oynaş oynaşlık oynaşlık etmek oynaşma oynaşmak oynatılma oynatılmak oynatım oynatımcı oynatış oynatma oynatmak oynatmaya oynaya oynaya oynayan oynayış oysa oysaki oyuk oyukları oyuklu oyulga oyulgalama oyulgalamak oyulgalanma oyulgalanmak oyulgama oyulgamak oyulgan oyulganma oyulganmak oyulma oyulmak oyulmuş oyuluş oyum oyumlama oyumlamak oyun oyun alanı oyun almak oyun bağlamak oyun bozmak oyun çıkarmak oyun ebesi oyun etmek oyun havası oyun kâğıdı oyun kurmak oyun kurucu oyun masası oyun oynamak oyun sahası oyun salonu oyun vermek oyun yapmak oyun yazarı oyun yazarlığı oyuna çıkmak oyuna gelmek oyuna getirmek oyuna kurban gitmek oyunbaz oyunbazlık oyunbozan oyunbozanlık oyunbozanlık etmek oyunca oyuncağı olmak oyuncak oyuncakçı oyuncakçılık oyuncaklı oyuncu oyunculara oyunculuk oyunda oyunla oyunlarını oyunlaştırılma oyunlaştırılmak oyunlaştırma oyunlaştırmak oyunluk oyuntu oyunu almak oyuş ozalit ozalitçi ozan ozanca ozanı ozanımsı ozanlar ozanlık ozansı ozansılık ozmonoloji ozmos ozmoz ozokerit ozon ozon ölçüm ozon tedavisi ozon yuvarı ozonlama ozonlama cihazı ozonlamak ozonlaşma ozonlaşmak ozonlaştırıcı ozonlayıcı ozonoliz ozonometre ozonosfer ozonoskop ozonölçer ozonür ozuga ö ö, ö öbek öbek öbek öbeklenme öbeklenmek öbekleşme öbekleşmek öbeksi öbür öbür dünya öbür dünyayı boylamak öbürdünya öbürkü öbürü öbürüne öcü öcünü çıkarmak öç öç almak öç almak (veya öcünü almak) öçbe öçlenme öçlenmek öçlü öd öd ağacı öd dışı öd kanalı öd kesesi ödek ödem ödeme ödemek ödemeli ödememek ödemezlik ödemli ödence ödenek ödenekli ödenince ödenir ödeniş ödenme ödenmek ödenmez ödenti ödeş ödeşme ödeşmek ödetme ödetmek ödev ödev bilgisi ödev bilmek (veya saymak) ödevcil ödevine ödevlendirilme ödevlendirilmek ödevlendirme ödevlendirmek ödevli ödeyen ödiyometre ödkesesi ödlek ödlekçe ödleklik ödü bokuna karışmak ödü kopmak (veya patlamak) ödül ödül almak ödül kazanmak ödül vermek ödüllendirme ödüllendirmek ödün ödün vermek ödüncü ödüncülük ödünç ödünç alma ödünçleme ödünçleşme ödünleme ödünlemek ödünlü ödünsüz ödünü koparmak ödünü koparmak (veya patlatmak) ödünü patlatmak ödyometre öf öfke öfke baldan tatlıdır öfke ile kalkan ziyanla (zararla) oturur öfke topuklarına çıkmak öfkelendirme öfkelendirmek öfkelenerek öfkeleniş öfkelenme öfkelenmek öfkelenmiş öfkeli öfkesellik öfkesi öfkesi burnunda öfkesi kabarmak öfkesini öfkesini çıkarmak (veya almak) öfkesini yenmek öfkesiz öfkeye kapılmak öfkeyle öge ögeler ögelerinin öger öglena öglenagiller ögretimde öğecik öğecik yapısı öğeciklerde öğecikleri öğeciklerin öğecikleşme öğle öğle ezanı öğle namazı öğle paydosu öğle tatili öğle uykusu öğle vakti öğle yemeği öğlen öğlenci öğlende öğleüstü öğleüzeri öğleyin öğmek öğrek öğrence öğrencelik öğrenci öğrenci belgesi öğrenci bileti öğrenci kartı öğrenci kimliği öğrenci yurdu öğrencilere öğrencileri öğrencilerin öğrencilik öğrenilme öğrenilmek öğrenilmez öğrenilmiş öğrenim öğrenim belgesi öğrenimli öğrenimlik öğreniş öğrenme öğrenmek öğrenmelik öğrenmiş öğreten öğreti öğretici öğreticilik öğretileme öğretilme öğretilmek öğretim öğretim bilgisi öğretim görevlisi öğretim programı öğretim üyesi öğretim yapmak öğretim yardımcıları öğretim yılı öğretimde öğretiş öğretme öğretmek öğretmen öğretmen evi öğretmenlik öğrüm öğün öğünme öğünmek öğür öğür olmak öğüreceği gelmek öğürleşme öğürleşmek öğürlük öğürme öğürmek öğürten öğürtleme öğürtlemek öğürtme öğürtmek öğürtü öğürtü gelmek öğürtücü öğürüş öğüt öğüt vermek (veya öğütte bulunmak) öğütçü öğütleme öğütlemek öğütlenmek öğütlerine öğütlük öğütme öğütme haznesi öğütmek öğütörnek öğütücü öğütücü diş öğütülme öğütülmek öğütülmüş öğütülüş öğütüş öhö öib ök ökçe ökçe çene ökçeci ökçeli ökçesiz öke ökelik ökleme ökse ökse çubuğu ökse kuşu ökse otu ökse otugiller ökseleme ökselemek ökseme ökseotu ökseotugillerden ökseye basmak öksürme öksürmek öksürten öksürtme öksürtmek öksürtücü öksürük öksürük otu öksürük tıksırık öksürüklü öksürüklü tıksırıklı öksürüp tıksırmak öksürüş öksüz öksüz çocuk göbeğini kendisi keser öksüz kalmak öksüz oğlan göbeğini kendi keser öksüzdoyuran öksüzler anası, öksüzler babası öksüzlük öksüzsevindiren öktem öküz öküz arabası öküz arabası gibi öküz balığı öküz boyunduruğa bakar gibi bakmak öküz damı öküz gibi öküz gibi bakmak öküz ırmağı öküz öldü, ortaklık bozuldu (veya bitti) öküz soğuğu öküz trene baktığı gibi bakmak öküzburnu öküzdili öküze boynuzu yük olmaz (veya ağır gelmez) öküze boyunduruğunu kuyruğundan vurmak öküzgözü öküzlük öküzsoğuğu öküzün altında buzağı aramak öküzün trene baktığı gibi bakmak öl öl dediği yerde ölmek, kal dediği yerde kalmak ölçek ölçek çizgisi ölçekli ölçen ölçer ölçerme ölçermek ölçme ölçmek ölçmen ölçmenlik ölçtürme ölçtürmek ölçü ölçü almak ölçü bilimci ölçü bilimi ölçü vermek ölçübilim ölçücü ölçülebilen ölçülebilir ölçüleme ölçülemez ölçülen ölçülendirme ölçülendirmek ölçülme ölçülmek ölçülmemiş ölçülmesi ölçülmüş ölçülü ölçülü biçili ölçülülük ölçüm ölçümleme ölçümlemek ölçümlerini ölçümlü ölçün ölçün sapma ölçünlemek ölçünlü ölçünlü dil ölçünme ölçünmek ölçüp biçmek ölçüsünde ölçüsüz ölçüsüzlük ölçüş ölçüşme ölçüşmek ölçüştürme ölçüştürmek ölçüt ölçüyü ölçüyü kaçırmak öldüren öldüresiye öldürme öldürmek öldürmemek öldürtme öldürtmek öldürücü öldürülen öldürülme öldürülmek öldürülmüş öldürürcesine öldürüş ölen ölenle ölünmez ölesiye ölet öleyazma öleyazmak ölgün ölgünlük ölme ölme eşeğim ölme ölme eşeğim, ölme (yaza yonca bitecek) ölme hakkı ölmeden ölmek ölmek var, dönmek yok! ölmemek ölmez ölmez çiçek ölmez oğlu ölmez otu ölmezleştirme ölmezleştirmek ölmezlik ölmezoğlu ölmezsem ölmüş ölmüşler ölsün ölsün! ölsüsüz ölü ölü açı ölü dalga ölü deniz ölü dil ölü doğum ölü fiyatına ölü gibi ölü gözü gibi ölü gözü kadar ölü gözünden yaş ummak ölü helvası ölü mevsim ölü nokta ölü örtü ölü renk ölü saat ölü salı ölü sezon ölü yatırım ölü yemeği ölü yıkama ölü yıkayıcı ölü zaman ölüdoğa ölük ölükuyruğu ölüler ölülük ölüm ölüm allah'ın emri ölüm cezası ölüm dirim ölüm döşeği ölüm emri ölüm fermanı ölüm hak miras helâl ölüm kâğıdı ölüm kalım ölüm kalım meselesi ölüm kalım savaşı ölüm korkusu ölüm meleği ölüm oranı ölüm orucu ölüm ölüm de, hırlamaya ne borcum var? ölüm sessizliği ölüm sigortası ölüm sükûtu ölüm sükûtu çökmek ölüm tazminatı ölüm var dirim var ölümcül ölüme ölümle burun buruna gelmek ölümle öç alınmaz ölümler ölümlü ölümlü dünya ölümlük ölümlük dirimlik ölümlülük ölümsek ölümsü ölümsüz ölümsüzleşme ölümsüzleşmek ölümsüzleştirme ölümsüzleştirmek ölümsüzlük ölümü göze almak ölümü öp ölümün soluğunu ensesinde duymak ölümüne susamak (veya ölüme koşmak) ölünme ölünmek ölüp ölüp dirilmek ölür müsün, öldürür müsün? ölürse yer beğensin, kalırsa el beğensin ölüsü kandilli ölüsü kınalı ölüsü ortada kalmak ölüsünü öpmek ölüş ölüyin ölüyü ölüyü güldürmek ölüzge ömer ömre bedel ömrü oldukça ömrü uzamak ömrü vefa etmemek ömrübillâh ömrüde ömrühayat ömrümün varı ömrünce ömrüne bereket ömür ömür adam ömür boyu ömür boyunca ömür çürütmek ömür geçirmek ömür sürmek ömür törpüsü ömürler olsun ömürlü ömürsüz ön ön ad ön alım ön alım hakkı ön arıtma ön asya ön avurt ön avurt ünsüzü ön belirti ön bilgi ön bilim ön çalışma ön damak ön damak ünsüzü ön denetim ön deyi ön deyiş ön ek ön göğüs ön görmek ön gün ön içki ön kol ön kol kemiği ön koşul ön lisans ön oda ön oluş ön oluşum ön seçici ön seçim ön ses ön ses düşmesi ön sezi ön sezili ön soruşturma ön söz ön sözleşme ön şart ön tasar ön tasım ön teker ön türeme ön uyum ön vurgu ön yargı ön yargılı ön yaylak ön yüzbaşı önad önalgı önalım önayak önayak etmek önayak olmak önbesi önbileşen önbili önbilici önce önce bilim önce can sonra canan öncecilik önceden önceki öncel öncel belirleme öncel düzen önceleme öncelemek önceleri öncelik öncelikle öncelikli öncesi öncesiz öncesizlik öncü öncü oyun öncü tiyatro öncül öncül olmak öncülük öncülük etmek önçe önde önde gelmek öndeç öndeki öndelik önden önder önderlik öndeyi öne almak (veya alınmak) öne düşmek öne sermek öne sürmek önek önel önelcik önem önem vermek önemi önemini önemlerine önemli önemlice önemseme önemsemek önemsememek önemsememesi önemsemeye önemsemeyen önemsemeyerek önemsemezlik önemseniş önemsenme önemsenmek önemseyiş önemsiz önemsizce önemsizlik önerge önerge vermek öneri öneride bulunmak öneriş önerme önermek önerti önetken öneze öngörme öngörmek öngörü öngörülme öngörülmek öngörülü öngüdü öngün önlem önlem almak önleme ön­leme önlemek önlemli önlemsiz önleniş önlenme önlenmek önleyen önleyici önleyimevi önleyiş önlük önlüklü önlüklük önmaymun önoloji önödence önörgü önsel önsellik önsezi önsöz önsuç önsuçlu önsüz öntest önü önü alınmak önü sıra önünce (veya önünden) önünde önünde ardında gidilmez önünde perende atılmamak önünde sonunda önünden önüne arkasına bakmadan önüne bakmak önüne bir kemik atmak önüne çıkmak önüne dikilmek önüne geçmek önüne geçmek önüne geçmek önüne gelen önüne geleni kapar, ardına geleni teper önüne katmak önünü almak önünü ardını düşünmemek önünü kesmek önyapım önyüz öp babanın elini öp de başına koy öperken ısırır öpme öpmek öptürme öptürmek öpücük öpücük göndermek (veya yollamak) öpücük kondurmak öpülme öpülmek öpüp başına koymak öpüş öpüşme öpüşmek örcin ördek ördek avlamak ördek balığı ördek gagası ördek yürüyüşü ördekbaşı ördekgagası ördekgiller ördekgillerden ördekler ördekmercimeği ördürme ördürmek örek öreke örekmen örelemek ören örenlik örf örfî örfî idare örge örgen örgensel örgin örgü örgücü örgüde örgülü örgülü pilâv örgün örgün eğitim örgüsüz örgüt örgüt kurmak örgütçü örgütçülük örgütleme örgütlemek örgütlendirilme örgütlendirilmek örgütlendirme örgütlendirmek örgütleniş örgütlenme örgütlenmek örgütleyici örgütleyiş örgütlü örgütsel örgütsüz örgütsüzlük örk örkleme örklemek örme örme kepenek örmek örneğin örneğini almak örneğini çıkarmak örnek örnek almak örnek olmak örnekbiçim örnekçe örnekçeleme örnekköy örneklem örnekleme örneklemek örneklendirme örneklendirmek örneklenme örneklenmek örneklik örneklik etmek örnekseme örneksemek örs örs kemiği örs ve çekiç arasında kalmak örseleme örselemek örseleniş örselenme örselenmek örseleyiş ört ki ölem örtbas örtbasedilemez örtelmek örtemek örtenek örtenmek örteşmek örtetmek örtlek örtme örtmece örtmek örttürme örttürmek örtü örtübaşı örtük örtükat örtül örtülme örtülmek örtülmemiş örtülmüş örtülü örtülü omurgalılar örtülü ödenek örtümlü örtünen örtünme örtünmek örtüsüz örtüş örtüşme örtüşmek örü örücü örücülük örük örükleme örüklemek örülme örülmek örülmüş örülü örülü olmak örülüş örüm örümce örümceğimsiler örümceğimsilerin örümcek örümcek bağlamak örümcek kafalı örümcek kuşu örümcek kuşugiller örümcek sarmak örümceklenme örümceklenmek örümcekler örümcekli örümceksi örümceksi zar örüş örüşük üçlü örütbağ östaki östaki borusu öşür öşürcü öt ötanazi öte öte beri öte gün öte yandan ötede ötede beride öteden beri öteden beriden ötedevim öteduyum öteki öteki beriki öteki dünya ötekisi öteleme ötelenme ötepü ötesi ötesi (var mı?) ötesi berisi ötesinde ötesinde berisinde öteye beriye öteyi beriyi ötleğen ötleğengiller ötleğengillerden ötleği ötme ötmek ötre öttürme öttürmek ötücü ötücü kuşlar ötümlü ötümlüleşme ötümlüleşmek ötümlülük ötümsüz ötümsüzleşme ötümsüzleşmek ötümsüzlük ötürme ötürmek ötürü ötürük ötürüklü ötüş ötüşme ötüşmek öve öve öveç öven övgü övgücü övgücülük övgülemek övme övmek övret övücü övücülük övülme övülmek övülmüş övülüş övünce övünceler övünç övünç çizelgesi övünç duymak övünçlü övündürücü övündürücülük övünek övünen övünerek övüngen övüngenlik övünme övünmek övünmek gibi olmasın övüntü övünülen övünüş övür övüş öykü öyküce öykücü öykücük öykücülük öyküleme öykülemek öyküleştirmek öykünce öyküncü öykünen öykünleme öykünme öykünmeci öykünmek öykünmeli öyküntü öykünücü öykünülen öyle öyle (veya öyle yağma) yok! öyle gelmek öyle olsun öyle öyle öyle veya böyle öyle ya öylece öylelikle öylemesine öylesi öylesine öyleyse öz öz bağışıklık öz beslenen öz beslenme öz denetim öz devim öz devinim öz deyiş öz dışı öz dikeni öz direnç öz eleştiri öz geçmiş öz güven öz ışın öz indükleme öz itme öz itmeli öz kardeş öz kedi balığıgiller öz kesit öz odun öz öğrenim öz öğrenimli öz saygı öz su öz tahta öz yapı öz yaşam öz yaşam öyküsü öz yönetim özaldatı özbek özbek pilâvı özbek türkçesi özbekçe özbekistan özbelirlenim özbenimseyiş özbeöz özbiçim özbiliş özcesi özdecik özdecik topağı özdecikleri özdeciklerin özdecikte özdeğin özdek özdekçe özdekçi özdekçilik özdeksel özdemlilik özdemsellik özden özdenlik özdeş özdeşleme özdeşlemek özdeşleşme özdeşleşmek özdeşleştirme özdeşleştirmek özdeşlik özdeşme özdeşmezlik özdeştirme özdeştirmek özdevim özdevimli özdevinim özdeyiş öze özek özek ağacı özek demiri özek doku özekçek kuvveti özekdoku özekkaç özeklik özeksel özeksel işleme birimi özel özel ad özel af özel dil özel girişim özel girişimci özel girişimcilik özel hayat özel kesim özel mülkiyet özel okul özel radyo özel sayı özel sektör özel televizyon özel teşebbüs özel tiyatro özel ulak özel yaşam özeladbilim özelik özelleşme özelleşmek özelleştirme özelleştirmek özelliği özellik özellikle özellikler özellikleri özelliklerin özelliklerini özellikli özeme özemek özen özen göstermek özence özenci özenç özendiren özendirme özendirmek özene bezene özengen özengenlik özeni özenilme özenilmek özenilmiş özenip bezenmek özeniş özenle özenli özenme özenmeden özenmek özenmeksizin özensiz özensizce özensizlik özenti özentici özenticilik özentili özentisiz özerk özerkleşme özerkleşmek özerkleştirme özerkleştirmek özerklik özet özetkitap özetle özetleme özetlemek özetlenme özetlenmek özetlersek özetleyin özetli özezer özezerlik özge özgeci özgecil özgecilik özgeçmiş özgelik özgen özgidimli özgörev özgörü özgörüm özgü özgüdil özgül özgül ağırlık özgüleme özgülemek özgüllük özgülük özgün özgünleşme özgünleşmek özgünleştirme özgünleştirmek özgünlük özgür özgürce özgürleşme özgürleşmek özgürleştiren özgürleştirme özgürleştirmek özgürlüğü özgürlüğüne özgürlük özgürlükçü özgürlükçü demokrasi özgürlükçülük özişlev özküçültüm özkütle özle özlem özlemden özleme özlemek özlemini çekmek özlemini duymak özlemli özlenen özlenme özlenmek özlenti özlentili özleşme özleşmek özleştirme özleştirmeci özleştirmecilik özleştirmek özletme özletmek özleyen özleyiş özlü özlü çamur özlü söz özlü un özlük özlük hakkı özlük işleri özne özne grubu özne öbeği öznel öznelci öznelcilik öznellik özneyi özrü özrü kabahatinden büyük özsel özsen özsever özseverlik özsıkıdüzen özsüz özü özü sözü bir özümleme özümleme dokusu özümlemek özümlenme özümlenmek özümseme özümsemek özümsenme özümsenmek özün erosluk özünden özünlü özünü özür özür dilemek özürlü özürsüz özüştürül özüt özveren özveri özverili özverinin özveriyi özveriyle özyazı özyeterlik p p, p pa pâ-yı pabucu büyüğe okutmak pabucu dama atılmak pabucuna kum dolmak (veya taş kaçmak) pabucunu dama atmak (veya pabucu dama atılmak) pabucunu eline vermek pabucunu ters giydirmek pabuç pabuç bırakmamak pabuç bırakmamak pabuç eskitmek (veya paralamak) pabuç kadar dili olmak pabuç pahalı pabuççu pabuççuluk pabuçlarını çevirmek pabuçlu pabuçluk pabuçsuz pabuçtan aşağı paç paça paça günü paça kasnak paçacı paçacılık paçal paçaları (veya kolları) sıvamak paçaları tutuşmak paçalarından akmak paçalı paçalık paçarız paçası düşük paçasından tutup atmak paçasını çekecek (veya toplayacak) hâli olmamak paçasız paçavra paçavra gibi paçavra hastalığı paçavracı paçavracılık paçavralaşma paçavralaşmak paçavrasını çıkarmak paçavraya çevirmek paçavraya çevirmek (veya paçavrasını çıkarmak) paçayı kaptırmak paçayı kurtarmak paççı paçile paçoz padalya padavra padavra gibi padavrası çıkmış padişah padişah divanı padişahın padişahî padişahlar padişahların padişahlık padok pafta paftalı paftasız pagan paganizm pagoda pah paha paha biçilmez paha biçmek pahacı pahacılık pahadan düşmek pahal pahalanma pahalanmak pahalı pahalıca pahalılaşma pahalılaşmak pahalılık pahalıya mal olmak pahalıya oturmak (veya pahalıya mal olmak) pahasına pahaya çıkmak pahaya geçmek pahlama pahlamak pak pâk pak olmak paket paket değişimi paket etmek paket program paket taşı paket tur paketleme paketlemek paketlemeyi paketleniş paketlenme paketlenmek paketletme paketletmek paketleyiş pakistan pakistanlı pakize paklama paklamak paklanma paklanmak paklık pakt pal pala pala bıyık pala bıyıklı pala çalmak pala çalmak (veya sallamak) pala çekmek pala sallamak pala sürtmek paladyum palalık palamar palamar boyu palamar parası palamar resmi palamarcı palamarı çözmek palamarı koparmak palamarı koparmak (veya çözmek) palamut palamut meşesi palamutlama palamutlamak palamutlular palan palan vurmak palandız palandöken palanduz palanga palangalı palangasız palanka palas palas pandıras palaska palaspare palavra palavra savurmak palavra savurmak (atmak veya sıkmak) palavra sıkmak palavracı palavracılık palaz palazlama palazlamak palazlanma palazlanmak palazlaşma palazlaşmak paldım paldımı aşmak paldır küldür paleograf paleografi paleontoloji paleozoik palet paletli paletsiz palıt palikarya palisat palisat dokusu palladyum palmitat palmitik palmitik asit palmitil palmitin palmiye palmiyegiller palmiyegillerden palmiyeler palmiyelik palto paltolu paltoluk paltosuz palûze palûze gibi palyaço palyaço gibi palyaçoluk palyatif palyoş pamal pampa pamuğu pamuk pamuk atmak pamuk balı pamuk balığı pamuk bezi pamuk elması pamuk gibi pamuk ipliği pamuk ipliğiyle bağlamak pamuk taş pamuk yağı pamukaki pamukçu pamukçuk pamukçuluk pamuklanma pamuklanmak pamuklu pamuktan panama panamalı panayır panayır yeri panayırcı panayırcılık pancar pancar gibi olmak (veya pancar kesilmek) pancarcı pancarcılık pancargillerden pancarlaşma pancarlaşmak pancur panda pandantif pandeizm pandemi pandispanya pandispanya gazetesi pandomim pandomima pandomima kopmak pandufla pandül panel panel köprü paniğe kapılmak paniğe vermek panik panik olmak panik yaratmak panikleme paniklemek panislâmcı panislâmcılık panislâmizm panjur pankart pankartlı pankras pankreas pano panorama panoramik pansiyon pansiyoncu pansiyonculuk pansiyoner panslavizm pansuman pansuman yapmak pansumancı pansumancılık pantalon panteist panteizm panteon panter panti pantograf pantol pantolon pantoloncu pantolonculuk pantomim pantomima pantufl pantufla pantuflacı pantuflacılık panturanizm pantürkizm panzehir panzehir otu panzehir taşı panzer papa papağan papağan anahtarı papağan gibi ezberlemek papağan gibi tekrarlamak papağan yemi papağangiller papağangillerden papağanlar papağanlık papak papalık papalina papara papara (veya zılgıt) yemek paparayı yemek papatya papatya falı papatyalı papatyasız papaya papaz papaz balığı papaz balığıgiller papaz her gün pilâv yemez papaz karası papaz uçurmak papaz yahnisi papaza dönmek papaza kızıp oruç (veya perhiz) bozmak papazi papazkaçtı papazlık papazlık etmek papel papelci papelcilik papikçi papirüs papirüsgiller papirüsgillerden paprika papua yeni gine papuç papura papyekuşe papyon papyon kravat par par par par yanmak par yavşanı para para alım satımı para babası para basma para basmak para bozmak para canlısı para cezası para cüzdanı para çantası para çekmek para çıkarmak para çıkışmamak para darlığı para dediğin el kiri para değişimi para dökmek para dönmek para etmek para etmemek para getirmek para ile değil para ile değil, sıra ile para isteme benden, buz gibi soğurum senden para kesmek para kırmak para kısıtlaması para kısıtlayıcı para olmak para parayı çeker para peşin, kırmızı meşin para pul para saymak para sızdırmak (veya koparmak) para şişkinliği para tutmak para yapmak para yatırmak para yedirmek para yemek parabellum parabol parabolik paraboloit paraca paraçol paradan çıkmak paradi paradigma paradoks paradoksal paraf parafazi parafe parafe etmek parafeleme parafelemek parafin parafinli parafinsiz paraflama paraflamak paragat paragöz paragraf paraguay paraguaylı parajin paraka parakazanmalıdır paraketa parakete paraketeci paralaks paralâks paralama paralamak paralanma paralanmak paralar paralatma paralatmak paralayıcı paralel paralel akım paralel kaidesi paralel reaksiyonlar paralel yüz paralelizm paralelkenar paralelleştirme paralelleştirmek paralellik paralı paralı asker paralıca paralık paralitik paralizi paralojik paralojizm paramanyetizm parametre parametreleme parametrelemek parametreli parametrik paramparça paramparça olmak paranın üstü paranın yüzü sıcaktır parankima paranoya paranoyak parantez parantez açmak parantez bacak parantez kapatmak parapet parasal parasempatik parasempatik sinir sistemi parası parasına parasını parasını çıkarmak parasını sokağa atmak parasını yemek parasının parasıyla rezil olmak parasız parasız pulsuz parasız yatılı parasızlık parasoley paraşol paraşüt paraşüt birlikleri paraşüt ile atlama paraşüt kulesi paraşütçü paraşütçülük paraşütlü paratoner paratüberküloz paravan paravan menteşesi paravan yapmak paravana paraya paraya çevirmek paraya düşkün paraya kıymak paraya para dememek paraya pul dememek parayı parayı araya değil, paraya vermeli parayı denize atmak parayı domuzun boynuna takmışlar da domuz ağa! diye çağırmışlar parayı veren düdüğü çalar parayıesirgememek parazit parazitlenme parazitlenmek parazitli parazitlik parazitoloji parazitsiz parça parça almak parça başına parça bohçası parça bölük parça parça parça parça etmek parça pürçük parçacı parçacık parçacılık parçalama parçalamak parçalanamaz parçalanış parçalanma parçalanmak parçalanmamış parçalanmış parçalar parçalatma parçalatmak parçalayan parçalayıcı parçalayış parçalı parçalı bohça parçalı bohça gibi parçasız pardesü pardon pardösü pare pâre pare pare parekende pârelemek parfüm parfümcü parfümcülük parfümeri parıl parıl parıldama parıldamak parıldatma parıldatmak parıldayan parıldayarak parıldayıcı parıldayış parıltı parıltılı parıltısız parisli parite parizyen park park etmek (veya yapmak) park saati park yeri parka parkçı parkçılık parke parke taşı parkeci parkecilik parkeleme parkelemek parkeletme parkeletmek parklar parkmetre parkur parlak parlaklaşma parlaklaşmak parlaklığı parlaklığını parlaklık parlama parlamak parlaması parlamentarizm parlâmentarizm parlamenter parlâmenter parlamento parlâmento parlatan parlatıcı parlatılmak parlatılmamış parlatılmış parlatma parlatmak parlayan parlayarak parlayıcı parlayış parmağı ağzında kalmak parmağı olmak parmağı var parmağına dolamak parmağında oynatmak parmağını aramak (birinin) parmağı olmak parmağını bile kıpırdatmamak (veya oynatmamak) parmağını yaranın üzerine basmak parmağının ucuyla (veya ucunda) çevirmek parmak parmak atmak parmak basmak parmak bozmak parmak disk parmak hesabı parmak ısırmak parmak ısırtmak parmak izi parmak kadar parmak kaldı parmak kaldırmak parmak parmak parmak tatlısı parmak üzümü parmak yalamak parmakla gösterilmek parmakla sayılmak parmaklama parmaklamak parmaklarını (birlikte) yemek parmaklayarak parmaklık parmaklıklı parmaklıksız parmaksı parmıcan parodi parola parpa parpı pars parsa parsa toplamak parsayı başkası toplamak parsça parsel parselâsyon parselleme parsellemek parsellenme parsellenmek parselletme parselletmek parselli parsi parşömen parşömen kâğıdı partal partenogenez partenojenez parter parti parti çevirmek parti vermek partici particilik partikül partileşme partileşmek partili partisip partisyon partiyi kaybetmek partiyi vurmak partizan partizanca partizanlık partner partöner parttaym parya pas pas açmak pas almak pas geçmek pas mantarı pas mantarıgiller pas rengi pas tutmak pas vermek pasaj pasak pasaklı pasaklılık pasaparola pasaport pasaportunu eline vermek pasata pasavan pasif pasif korunma pasifik pasifik okyanusu pasifikasyon pasifleşme pasifleşmek pasifleştirme pasifleştirmek pasiflik pasiyans paskal paskallık paskalya paskalya çöreği paskalya yumurtası paskalya yumurtası gibi paslandırma paslandırmak paslanış paslanma paslanmak paslanmaz paslanmaz çelik paslanmış paslaşma paslaşmak paslatma paslatmak paslı paso pasör paspal paspallık paspartu paspas paspas yapmak paspasçı paspasçılık paspaslama paspaslamak paspaslanma paspaslanmak paspaslatma paspaslatmak passız pasta pasta kalıbı pastacı pastacıların pastacılık pastahane pastahaneci pastahanecilik pastal pastalı pastav pastav makinesi pastavla pazarlık pastel pastırma pastırma ayazı pastırma yazı pastırmacı pastırmacılık pastırmalı pastırmalı yumurta pastırmalık pastırmasını çıkarmak pastil pastis pastiş pastişçi pastoral pastoral oyun pastörizasyon pastörize pastörize etmek pastra paşa paşa ağacı paşa çayı paşa gibi yaşamak paşa kapısı paşa olmak paşa paşa paşababa paşaçadırı paşalı paşalık paşazade paşmak paşmakçı pat pat diye pat krem pat küt pat pat pat sat pata pata çakmak pata gelmek pata krem pata olmak patadak patak pataklama pataklamak pataklanma pataklanmak patalya patat patates patates böceği patates çorbası patates köftesi patates peronosporası patates püresi patates salatası patates sufle patatesli patavatsız patavatsızca patavatsızlık patchwork paten patenci patent patent damgası patent hakkı patentinin altına almak paternalizm patetik patge patır kütür patır patır patırdama patırdamak patırdatma patırdatmak patırtı patırtı çıkarmak patırtı kopmak patırtılı patırtısız patırtıya (veya gürültüye) vermek patırtıya pabuç bırakmamak pati patik patika patina patinaj patinaj yapmak patinaj zinciri patis patiska patlak patlak göz patlak vermek patlakça patlama patlamak patlamalı patlangaç patlangıç patlatma patlatmak patlayıcı patlayıcı ünsüz patlayış patlıcan patlıcan böreği patlıcan inciri patlıcan kebap patlıcan kızartması patlıcan oturtması patlıcan salatası patlıcangiller patlıcangillerden patlıcanî patlıcanlı patojen patolog patoloji patolojik patpat patriarkal patrik patrikhane patriklik patron patron çıkarmak patrona patronaj patronca patroncu patronculuk patronluk pattadak pattadan pattern pavkırma pavkırmak pavurya pavyon pavyoncu pavyonculuk pay pay bırakmak pay biçmek pay çıkarmak pay etmek pay vermek payalanmak payalı payam payan pâyân payan olmamak payanda payanda vurmak payandalama payandalamak payandaları çözmek payandalı payansız payansız olmak payansızlık paybent payda paydaş paydaşlı paydaşlık paydos paydos borusu paydos borusu çalmak paydos demek paydos etmek paydos vakti paye pâye paye vermek payedar payelendirme payelendirmek payen payet payı payına düşmek payını almak payıtaht payidar payidar olmak payimal payitaht paylama paylamak paylanma paylanmak paylar paylaşılma paylaşılmak paylaşım paylaşımcı paylaşma paylaşmak paylaştırma paylaştırmak paylatma paylatmak paylı paylıyan paymal paymal etmek payplayn payreks paytak paytak adım paytak paytak paytakça paytaklık payton paytoncu payvent pazar pazar ertesi pazar kayığı pazar kayığı gibi pazar ola! pazar yeri pazar yerine dönmek pazara çıkarmak pazarbaşı pazarcı pazarcılık pazarlama pazarlamacı pazarlamacılık pazarlamak pazarlanma pazarlanmak pazarlarda pazarlaşma pazarlaşmak pazarlıga tutuşmak pazarlığa girişmek pazarlığı pişirmek pazarlık pazarlık etmek pazarlıkçı pazarlıklı pazarlıklı alış veriş pazarlıksız pazarlıkta pazartesi pazen pazı pazı kemiği pazıbent pazıbentli pazılı pazısız pazubent pazval pazvant pb pbo pc pd pe peç peçe peçeleme peçelemek peçelenme peçelenmek peçeli peçenek peçenekçe peçesiz peçete peçiç pedagog pedagoji pedagojik pedal pedavra pedavra gibi (veya pedavrası çıkmış) peder pederane pederler pederşahî pederşahîlik pediatri pediatrik pedikür pedikürcü pedikürcülük pedodonti pedolog pedoloji pedometre peganit pegmatit pehle pehlivan pehlivan duası pehlivan yakısı pehlivanane pehlivanca pehlivanlık pehpeh pehpehleme pehpehlemek pejmürde pejmürdelik pejoratif péjoratif pek pek başlı pek canlı pek çok pek doku pek gözlü pek iyi pek pek pek söylemek pek tutmak pek yürekli pek yüzlü pekâlâ pekçe pekent peki pekin ördeği pekişme pekişmek pekiştirilmek pekiştirilmiş pekiştirme pekiştirme ünlüsü pekiştirmek pekiştirmeli pekiştirmeli isim pekiştirmeli kelime pekiştirmeli özne pekiştirmeli sıfat pekiştirmeli zarf pekitme pekitmek pekiyi pekleşme pekleşmek pekleştirme pekleştirmek peklik peklik çekmek pekmez pekmez helvası pekmez kaynatmak pekmez köpüğü pekmez toprağı pekmezci pekmezcilik pekmezkefi pekmezköpüğü pekmezli pekmezlik peksimet pektin pektoral peleme pelemir peleng pelenk pelerin pelerinli pelerinli çamurcun pelesenk pelesenk ağacı pelet pelikan pelikangiller pelikangillerden pelikanları pelikansılar pelikül pelin pelit pelte pelte gibi peltek peltek diş ünsüzü peltekleşme peltekleşmek pelteklik peltelenme peltelenmek pelteleşme pelteleşmek pelür pelüş pelvimetri pembe pembe dizi pembe gemre pembe görmek pembekurt pembeleşme pembeleşmek pembeleştirme pembeleştirmek pembelik pembemsi pembemtırak pembezar pena penah penâh penaltı penaltı alanı penaltı atışı penaltı noktası pencere pencere açmak pencere eteği pencere kanadı pencere yöneticisi pencereli pencik pencüdü pencüse pencüyek pençe pençe atmak pençe pençe pençe pençeye gelmek pençe vurmak pençeleme pençelemek pençelenme pençelenmek pençeleşme pençeleşmek pençeletme pençeletmek pençeli pençesine düşmek pençesiz pençgâh pençik pend pendname peneplanation peneplen penes pengö penguen penguengiller penguengillerden penguenler peni penis penisilin pens pense pentan pentatlon pentür penuar penye pepe pepeleme pepelemek pepelik pepeme pepemelik pepsin pepton pera perakende perakendeci perakendeciden perakendecilere perakendecilik perçem perçemi perçemli perçin perçin tabancası perçinleme perçinlemek perçinleniş perçinlenme perçinlenmek perçinleşme perçinleşmek perçinleştirme perçinleştirmek perçinleyiş perçinli perçinsiz perdah perdah çekmek perdah vurmak perdah vurmak (veya etmek) perdahçı perdahçılık perdahlama perdahlamak perdahlanma perdahlanmak perdahlanmamış perdahlanması perdahlanmış perdahlatmak perdahlı perdahsız perde perde arkası perde arkasında (veya arkasından) perde ayaklılar perde çekmek perde inmek perde kurmak perde perde perdeayaklılardan perdeci perdecilik perdedar perdeleme perdelemek perdelenme perdelenmek perdelerini açmak perdeli perdeli pilâv perdelik perdesi sıyrık perdesi yırtık perdesiz perdesizleşme perdesizlik pereme peremeci peren perende perende atamamak perende atmak perese peresesine getirmek pereseye almak perestij etmek perestiş perestiş etmek perestişkâr perfeksiyonist perfeksiyonizm perforaj performans pergament kâğıdı pergel pergel hareketi pergelleme pergellemek pergelleri açmak pergola perhiz perhiz yapmak (veya etmek) perhizkâr perhizkârlık perhizli perhizsiz peri peri bacası peri gibi peri hastalığı peri masalı peri masası peri oyunu peri peyker peri piramidi pericik peridot peridotit periferi perihan perikart periler perileri bağdaşmak perili peripatetizm perisi hoşlanmamak periskop perişan perişan etmek perişan olmak perişanlık perişanlık vermek periton peritonit periyodik periyot perki perlit perlitli perlon perlon fırça perma permanant permanganat permeçe permi permiyen permütasyon peroksit peron peronospora persçe persenk personel personel devir hızı personel uzmanı perspektif perşembe perşembenin gelişi çarşambadan bellidir pert pertavsız perturbation peru peruk peruka perukacı perukacılık perukâr perulu perva pervane pervane balığı pervane gibi pervane kesilmek pervane olmak pervanebalığı pervaneci pervaneli pervanesiz pervası olmamak pervasız pervasızca pervasızcasına pervasızlık pervaz pervaz etmek pervin pes pes demek pes etmek pes perdeden (konuşmak) pesah pesek pesent peseta pesimist pesimizm pesleşme pesleşmek peso pespaye pespayelik pespembe pest pestenkerani pestil pestil gibi pestile çevirmek pestili çıkmak pestilini çıkarmak pestilleşme pestilleşmek pesüs peş peş peşe peşi peşine peşi sıra peşin peşin cevap peşin fikir peşin hüküm peşin pazarlık peşin peşin peşin piyasa peşin satış peşin yargı peşinat peşinatsız peşinci peşinde peşinde (veya peşinden) koşmak peşinde dolaşmak (veya gezmek) peşinde gitmek peşinden peşinden sürüklemek peşinden yürümek peşine düşmek peşine düşmek (veya gitmek) peşine takılmak peşine takmak peşinen peşini bırakmak (veya bırakmamak) peşini bırakmamak peşkeş peşkeş çekmek peşkir peşkirci peşkircilik peşlemek peşli peşmelba peşpeşe peşrev peşrevlenme peşrevlenmek peştahta peştamal peştamal kuşanmak peştemal peştemalcı peştemalcılık peştemallı peştemallık peştemalsız peştu peştuca pet şişe petek petek dokuma petek göz petek güvesi petografi petrifikasyon petrografi petrokimya petrokimyacı petrol petrol lambası petrol lâmbası petrol mavisi petrol ve doğalgaz mühendisi petrolcü petroloji petrolü petrolün petunya pevrende pey pey akçesi pey sürmek peyam peyapey peyâpey peyda peyda etmek peyda eylemek peyda olmak peydâ olmak peydah peydahlama peydahlamak peydahlanma peydahlanmak peyderpey peygamber peygamber ağacı peygamber balığı peygamber çiçeği peygamber dikeni peygamber otu peygamber üzümü peygamberane peygamberce peygamberçiçeği peygamberdevesi peygamberler peygamberlerine peygamberlik peygamberöküzü peygambervari peyitaht peyk peykan peyke peyker peyklik peylek peyleme peylemek peylenme peylenmek peyman peynir peynir ağacı peynir dişi peynir ekmek gibi peynir helvası peynir şekeri peynir tatlısı peynirci peynircilik peynirhane peynirimsi peynirleşme peynirleşmek peynirli peynirli börek peynirli pide peynirsi peynirsiz peypamberine peyrev peyvend peyveste peyzaj pezevenk pezevenklik pezik pezo ph phidias pıhtı pıhtılanma pıhtılanmak pıhtılaşma pıhtılaşmak pıhtılaştırma pıhtılaştırmak pılı pırtı pılıyı pırtıyı (veya pılı pırtıyı) toplamak pıllım pıllım pıllım pıllım olmak pınar pır pır pır pır pır etmek pırasa pırasa bıyıklı pırasanın pırazvana pırçıklı pırıl pırıl pırıldak pırıldakçı pırıldama pırıldamak pırıltı pırıltılı pırlak pırlama pırlamak pırlangıç pırlanmak pırlanta pırlanta gibi pırlantalı pırnal pırnal kömürü pırnallık pırpı pırpırı pırpırlama pırpırlamak pırpırlanma pırpırlanmak pırpıt pırpıtçı pırtı pırtık pırtlak pırtlama pırtlamak pırtlamış pısırık pısırıkça pısırıklaşma pısırıklaşmak pısırıklık pısik pısma pısmak pışpışlama pışpışlamak pışt pışt demek pıt pıt pıt pıt pıt atmak pıtık pıtır pıtır pıtırdama pıtırdamak pıtırdatma pıtırdatmak pıtırtı pıtırtı etmek pıtrak pıtrak gibi pıttırma pıyrım pıyrım pi sayısı pianta piç piç etmek piç kurusu piç olmak piç sinek piçleşme piçleşmek piçlik piçuta pide pide gibi pideci pidecilik pideli piemonte pigme pigment pijama pik pik boru pikaj pikajcı pikajcılık pikap pike pike yapmak piket piknik piknik alanı piknik tip piknik tüpü piknik yapmak piknikçi piknometre piko pikocu pikoculuk pikoya vermek pikrik asit pil pilaj pilâki pilav pilâv pilâv yiyen kaşığını yanında (veya belinde) taşır pilâvdan dönenin kaşığı kırılsın pilâvlık piliç piliç gibi pilili piling pilli pilon pilot pilot bölge pilot kabini pilot köşkü pilotaj pilotluk pilpaye pim pimpirik pin pinekleme pineklemek pinel pines pingpong pinhan pinpon pinter pinti pintileşme pintileşmek pintilik pipet pipi pipiriklenme pipiriklenmek pipo pir pir aşkına pir ol! pirahen piramidal piramit piramitçik piramitli piramitsi piran piraye pire pire gibi pire için (veya pireye kızıp) yorgan yakmak pire otu pirekapan pirekateşin pirekıran pirelendirme pirelendirmek pirelenme pirelenmek pireler pirelerden pireli pireyi deve yapmak pireyi gözünden vurmak pirifani pirifanî pirina pirince giderken evdeki bulgurdan olmak pirinci (çok) su kaldırmamak (veya götürmemek) pirinci su kaldırmamak pirincin taşını ayıklamak pirinç pirinç çorbası pirinç örgü pirinç pilâvı pirinç taneleri pirinç unu pirinçli pirinçsi pirit pirler pirogravür piroğu piroksen piroliz pirometre pirometri pirosfer pirpiri piruhi pirüpak pirüpak olmak piryol pirzola pirzolalık pis pis bıyık pis lâkırdı pis pis pis pis düşünmek pis pis gülmek pis söz pis su pis su borusu pis su tesisatı pisboğaz pisboğazlık pisi pisi balığı pisi pisi pisi pisi otu pisi pisine pisik pisim pisin piskopos piskoposhane piskoposluk pisleme pislemek pislenme pislenmek pisletme pisletmek pislik pislik böceği pislik götürmek pislik parmağından (veya paçalarından) akmak pislikarkı pislikçil pist piston pistonlu pisuvar piş pişanı pişar pişbop pişdar pişeğen pişek pişekâr pişi pişik pişim pişiren pişirgeç pişirici pişirici-konserveci pişiriliş pişirilme pişirilmek pişirim pişirimlik pişirip kotarmak pişiriş pişirme pişirmek pişirtme pişirtmek pişkin pişkince pişkinliğe vurmak pişkinlik pişman pişman etmek pişman olmak pişmaniye pişmaniyeci pişmanlığını pişmanlık pişmanlık duymak (veya getirmek) pişme pişmek pişmiş pişmiş armut gibi (birinin) eline düşmek pişmiş aşa (soğuk) su katmak pişmiş kelle gibi sırıtmak pişmiş tavuğun başına gelmemek pişpirik pişpirikçi pişt pişti piştov pişva piti piti pitikare piton pitoresk piyade piyale piyan piyango piyango çekmek piyango vurmak veya çıkmak piyangocu piyangoculuk piyangolu piyanist piyano piyano menteşe piyanocu piyanoculuk piyasa piyasa ekonomisi piyasa etmek piyasacı piyasaya düşmek piyata piyata eğe piyata tabağı piyaz piyazcı piyazcılık piyazlama piyazlamak piyes piyon piyore pizolit pizza pizzacı pizzacılık pizzicato plâçka plâçkacı plaj plâj plâjiyoklâz plâk plâk bozulmak plaka plâka plâkacı plâkacılık plâkalı plâkasız plâkasız otomobil plâkçı plâkçılık plaket plâket plan plân plân kurmak plana plâncı plâncılık plânçete plânda tutmak plânerit plânet plânetaryum planını planimetre plankton plânkton plânlama plânlamacı plânlamacılık plânlamak plânlanış plânlanma plânlanmak plânlı plânlı büyüme plânlı ekonomi planör plânör plânörcü plânörcülük plânsız plânsız programsız plântasyon planya plânya plânyacı plânyalama plânyalamak plâse plâse etmek plâseleme plâselemek plasenta plâsenta plasman plâsman plâster plastik plâstik plâstik ameliyat plâstik boru plâstik cam plâstik cerrahî plastik doğrama imalatçısı plastik sanatlar plâstik sanatlar plâstik tutkal plâstikçi plâstikçilik plâstomer plâstik plâstron plâterina plâtform plâtika platin plâtin platinimsi platinsi plato plâto plâtolarını platon plâtoncu plâtonculuk plâtonik plâtonizm play-back playback plâza plâzma plâzma kimyası plâzmalaştırma plâzmalaştırmak plebisit pleistosen plevra pleybek pleybek yapmak pli plili plisiz pliyosen plonjon plutokrasi plutonyum plûtonyum plüralist plüralizim plüralizm plütokrasi plütokrat plüton plütonyum plüviyometre pm pnömoni po poaça poca podosüet podösüet podyum poem pof pofur pofur pofurdama pofurdamak pofurdatma pofurdatmak pog pogrom poğaça poğaçacı poğaçacılık pohpoh pohpohçu pohpohlama pohpohlamak pohpohlanma pohpohlanmak poker poker çevirmek pokerci pokercilik pokerde polak polar polargı polarıcı polarılma polarılmak polarimetre polarimetre, kutupölçer polarimetri polariskop polarite polarizasyon polârizasyon polarizör polarma polarma düzlemi polarmak polaroit polarölçer polat polemiğe girmek polemiğe girmek (veya girişmek) polemik polemikçi polemikçilik poli poliandri poliasit poliçe poliçe çekmek polietilen polifoni polifonik poligam poligami poligon poligram polijini poliklinik polim polimce polimci polimer polimeri polimerizasyon polimerleşme polimerleşme derecesi polimerleşmek polimerleştirme polimerleştirmek polimerlik polip polis polis arabası polis evi polis hafiyesi polis noktası polisaj polisiye polisiye film polisiye roman polislik politeist politeizm politik politika politika gütmek politika yapmak politikacı politikacılık politikada poliüretan polka polo polonez polonya polonyalı polonyum polyester pomak pomakça pomat pomel menteşe pompa pompacı pompaj pompalama pompalamak pompalanma pompalanmak pompalar pompalı pompalı silâh pompalı tüfek ponje ponje patis ponksiyon ponpon ponton pontur ponza ponza taşı ponzalama ponzalamak ponzalanma ponzalanmak pop pop müzik popçu popçuluk poplin popo popülarite popülarite kazanmak popülasyon popüler popülerlik popülist popülizm por porfir porfirit porno pornografi pornografik porselen porselenci porselencilik porsiyon porsuk porsuk ağacı porsuk çayı porsukgiller porsukgillerden porsukgilleri porsuma porsumak porsumuş portakal portakal bahçesi portakal rengi portakal suyu portakalımsı portakallık portakalsı portatif portbagaj portbebe porte portekiz portekiz'de portekizce portekizli portföy portmanto portmone porto portör portörlük portre portreci portrecilik porusk pos pos bıyık pos bıyıklı posa posalanma posalanmak posalı posasını çıkarmak posasız post post elden gitmek post it post kavgası post vermek post-scriptum posta posta etmek posta kartı posta koymak (veya atmak) posta kutusu posta posta posta pulu posta treni posta valisi posta yapmak postacı postacılık postahane postal postalama postalamak postalanma postalanmak postaya atmak postaya atmak (veya vermek) postayı kesmek posteki poster postface postin postiş postlu postnişin postposition postrestant postsuz postu postu deldirmek postu kaptırmak postu kurtarmak postu sermek postu vermek postulat postulât postundan olmak poşa poşet poşetleme poşetlemek poşu poşu puşu poşulu pot pot başı pot gelmek pot kırmak pot yapmak pot yeri pot: pota potalı potalı atış potansiyel potansiyel farkı potansiyel suçlu potas potas kostik potasyum potasyum hidroksit potasyum klorür potasyum nitrat potasyum sülfat potasyum sülfür potasyumlu potin potkal potlaç potlanma potlanmak potpuri potrel potuk potur poturlu pound poy poyra poyraz poyrazlama poyrazlamak poyrazlanmak poz poz vermek pozisyon pozitif pozitif bilim(ler) pozitif elektrik pozitif film pozitif görüntü pozitif hukuk pozitif kutup pozitif sayı pozitiflik pozitiv pozitivist pozitivizm poziton pozitonyum pozitron pozitronyum pozsuz pöç pöçük pöf pöhrenk pörsük pörsüklük pörsüme pörsümek pörsümemiş pörsümüş pörtlek pörtlek göz pörtleme pörtlemek pösteki pösteki saydırmak pöstekini sermek pöstekiyi kurtarmak pötibör pötifur pötikare pr prafa pragmacı pragmacılık pragmatik pragmatist pragmatizm pranga pranga cezası pranga kaçağı pranga mahkûmu prangalı prangasız prangaya vurmak praseodim praseodmiyum pratik pratika pratikleşme pratikleşmek pratiklik pratikte pratisyen prediksiyon prefabrik konut prefabrikasyon prefabrike prehistorik prehistorya prekambriyen prelüt prematüre prens prens** prenses prenseslik prensip prenslik preparat preperception pres pres yapmak presbit presbiteryen presbiteryenlik presbitlik presçi presçilik prese presesyon presleme preslemek preslenme preslenmek prestij presto prevantoryum prezantabl prezantasyon prezante prezante etmek prezentabl prezervatif prezidyum prim primadonna primat primatlar primatlardan primitif primitivizm print printer priz prizma proactive proaktinyum probabilizm problem problematik problemli problemsiz produksiyon prodüksiyon prodüktif prodüktivite prodüktör prodüktörlük prodüsiyon prof. profesör profesörlük profesyonel profesyoneli olmak profesyonelleşme profesyonelleşmek profesyonellik profil proforma fatura program programcı programcılık programlama programlamak programlamk programlanma programlanmak programlaştırma programlaştırmak programlı programsız proje proje yapmak projeci projeksiyon projektör projektör ışığı projektör ışığında olmak projelendiren projelendirme projelendirmek projelerini proletarya proleter proleterleşme proleterleşmek prolog promethiyum prometyum promosyon promönat propaganda propagandacı propagandacılık propagandist propoganda propogandacı propogandist prosedir prosedür proses prosimiyen prospektüs prostat prostelâ prostelâlı protaktinyum protein proteinli proteinsiz protestan protestanlık protesto protesto çekmek protesto etmek protez protezci protezcilik protojin protokol protokolcü protokole dahil proton protonema protoplâzma protoplazmalarından prototip prova prova yapmak providansializm providansiyalizm provizyon provizyonsuz provokasyon provokatör provoke prozodi prömiyer prusyalı pruva pruva hattı psikanalist psikanalitik psikanaliz psikanalizci psikasteni psikiyatr psikiyatri psikiyatrist psikolog psikoloji psikolojik psikolojik harp psikolojik savaş psikolojizm psikometri psikopat psikopati psikopatoloji psikopatolojik psikoterapi psikoz psişik pskoloji psychometry pt ptiyalin pu puan puan almak (veya kazanmak) puan hesabıyla yenmek puan tutturmak puan vermek puanlama puanlamak puanlandırma puanlandırmak puanlı puanlık puantaj puanter puantör puding pudra pudra şeker pudralama pudralamak pudralı pudralık pudriyer puf puf böreği pufla pufla gibi puflama puflamak puhu pul pul biber pul kanatlılar pul pul pul şişe pulat pulat gibi pulcu pulculuk pullama pullamak pullanma pullanmak pullaştırma pullaştırmak pullu pullu sazan pulluk pullukçu pulluklarda pulman pulmoner arter pulmoner atardamar pulsuz puluç puluçluk pulutokrasi puma pumba pumpa punç punduna getirmek (veya pundunu bulmak) punt punto puntolu pupa pupa yelken pupa yelken ilerlemek pupa yelken ilerlemek (gitmek...) puro pus pus.25 pusarık pusarma pusarmak pusat pusatçı pusatlandırma pusatlandırmak pusatlanma pusatlanmak pusatlı puselik puset pusetçi pusla puslandırma puslandırmak puslanma puslanmak puslanmış puslu pusma pusmak pusmuş pusu pusu kurmak pusucu pusula pusulalı pusulama pusulamak pusulasız pusulayı şaşırmak pusuluk pusuya düşmek pusuya düşürmek pusuya yatmak pusval puşt puşt olmak puştluk put put gibi put kesilmek putatapar putlaşma putlaşmak putlaştırma putlaştırmak putperest putperestlik putrel putrelli puvan puya püf püf desen uçacak püf noktası püfkürme püfkürmek püfleme püflemek püfür püfür püklü pülverizatör pünez pür pür hiddet pürçek pürçeklenme pürçeklenmek pürçekli pürçeksiz pürçük pürçüklü pürdikkat püre püren pürhiddet pürik pürin püriten püritenlik pürizm pürmelal pürmelâl pürneşe pürsıhhat pürtelâş pürtük pürtüklenme pürtüklenmek pürtüklü pürümbek pürüz pürüzalır pürüzlenme pürüzlenmek pürüzlü pürüzsüz pürüzsüzce pürüzsüzlük püskü püskül püskül kuyruklular püskülcük püsküllenmek püsküllü püsküllü belâ püskülsüz püskürgeç püskürme püskürme benli püskürmek püskürteç püskürtme püskürtme makinesi püskürtme tabancası püskürtmek püskürtü püskürtücü püskürtülme püskürtülmek püskürtüş püskürük püskürük külte püskürük taş püslü püstül püsür püsürlü püsürsüz püsürüklük pütür pütür pütür pütürlenme pütürlenmek pütürlü pütürsüz pütürsüzlük py qam qamcı qamçı quasi-proximity quiproquo r, r ra rab rabab rabb rabbanî rabbena rabbena hakkı için rabbim rabıt rabıt edatı rabıt sıygası rabıta rabıtalı rabıtasız rabıtasızlık rabia rabib rabt raca raci raci olmak raciha racil racilen racon racon kesmek radansa radar radarcı radarcılık radde raddelerinde radika radikal radikalist radikalizm radikalleşme radikalleşmek radiyen radon radyan radyasyon radyasyon kimyası radyatör radyatörcü radyo radyo etkinliği radyo evi radyo gazetesi radyo istasyonu radyo muhabiri radyo oyunu radyo taksi radyo yayını radyo-tv yayıncılığı teknikeri radyoaktif radyoaktif izotoplar radyoaktifleştirme radyoaktiflik radyoaktivite radyobiyoloji radyocu radyoculuk radyoda radyoelektrik radyoelektriksel radyoelektronik radyofizik radyofizyoloji radyofoni radyofonik radyofonik ses radyofoto radyofrekans radyografi radyogram radyoizotop radyokimya radyolink radyolog radyoloji radyometre radyometri radyometrik radyonun radyoskopi radyoteknoloji radyotelefon radyotelgraf radyoterapi radyoterapist radyum raf rafa koymak (veya kaldırmak) rafadan rafet rafıza rafızî rafızîlik rafinaj rafinatör rafine rafineri rafit raflı rafting rafya rafz ragabat ragbi rağbet rağbet etmek rağbet etmek (veya göstermek) rağbet görmek rağbet görmek (veya kazanmak) rağbeten rağbetler rağbetli rağbetsiz rağbetsizlik rağm rağmen rağmına rahasa rahat rahat batmak rahat bırakmamak (veya vermemek) rahat döşeği rahat durmak rahat duruş rahat etmek rahat kıçına batmak rahat olmak rahat rahat rahat yüzü görmemek rahata rahatça rahatı rahatı kaçmak rahatına bakmak rahatını rahatlama rahatlamak rahatlatan rahatlatma rahatlatmak rahatlığını rahatlığınıhissetmek rahatlık rahatlıkla rahatsız rahatsız etmek rahatsız olmak rahatsızlanma rahatsızlanmak rahatsızlaşma rahatsızlaşmak rahatsızlığı rahatsızlık rahatsızlık duymak rahatsızlık vermek rahibe rahibelik rahîl rahile rahim rahîm rahip rahipler rahiplik rahle rahleitedrisinde rahman rahmanî rahmet rahmet okumak rahmet olsun canına rahmetli rahmetli olmak rahmetlik rahmetlik olmak rahne raht rahvan raif rakam rakamlama rakamlamak rakamlar rakamlı raket rakı rakı âlemi rakı bardağı rakı meclisi rakıcı rakıcılık rakım rakib rakîb rakibe râkid rakik rakîk rakip rakiplik rakipsiz rakit rakkas rakkase rakkaslı rakor rakorlu musluk rakrak raks raks aksağı raksetme raksetmek ralli rallici ram ram etmek ram olmak ramak ramazan ramazan bayramı ramazan davulu ramazan keyfi ramazan pidesi ramazan topu ramazanda ramazaniyelik ramazanlık rambo rami ramp ramp ışığına çıkarmak rampa rampa etmek rampacı rampalama rampalamak rampalı rânâ randa randevu randevu almak randevu evi randevu vermek randevucu randevuculuk randevuevi randevulaşma randevulaşmak randevusu olmak randıman randımanlı rant rantabilite rantabl rantçı rantçılık rantiye rantiyeci rantiyecilik ranza rap rap rap rapor rapor vermek raporcu raporlama raporlamak raporlu raportör raportörlük rappadak rapsodi rapten raptetme raptetmek raptiye raptiyeleme raptiyelemek raptiyelenme raptiyelenmek rasafet rasat rasatçı rasathane rasatlar rasem rasgele rasıt raslantı raspa raspa etmek raspa taşı raspacı raspalama raspalamak raspalanma raspalanmak rassas rast rast geliş rast gelmek rast getirmek rast gitmek rastgele rastgeliş rastık rastık çekmek rastıklı rastlama rastlamak rastlanma rastlanmak rastlantı rastlantısal rastlantıyla rastlaşma rastlaşmak rastlatmak rastlayan rastlayış rasyon rasyonalist rasyonalite rasyonalizasyon rasyonalizm rasyonel rasyonel sayı rasyonelleşme rasyonelleşmek rasyonelleştirme rasyonelleştirmek raşe râşe raşelenme raşelenmek raşî raşitik raşitizm ratanya rate ratıp rating raunt ravent ravi ray rayba raydan (veya rayından çıkmak) rayına girmek rayına oturtmak rayiç rayiç fiyat rayiha rayihalı razakı razgrad razı razı etmek razı gelmek razı olmak razılık razıolmak raziye razmol rb re reaksiyon reaksiyoner reaktif reaktör realist realist olmak realite realizm reanimasyon reasürans reaya rebabî rebap rebiyülâhır rebiyülevvel recat reccessive recep recim recmetme recmetmek reçel reçelci reçelcilik reçellik reçete reçete gibi reçeteli reçetesiz reçeteyi yaptırmak reçine reçine kanalı reçine kesesi reçine yağı reçineli redaksiyon redaktör redaktörlük reddedilen reddedilme reddedilmek reddediş reddet reddetme reddetmek reddeyleme reddeylemek reddiye reddolunma reddolunmak reddolunmuş redevans redif redifli redingot redingotlu redoks redresör redüksiyon redüktör reel reenkarnasyon reeskont refah refahlı refakat refakat etmek refakatçi refe referandum referans refetme refetmek refî refik refika refkeks refleks refleks yayı reflektör reflexology reform reformcu reformculuk reformist refref reftiye refüj refüze etmek regaip regaip gecesi regaip kandili reglân regresyon regülasyon regülatör regülâtör regülatörler regüle etmek reha rehabilitasyon rehavet rehavet çökmek (veya basmak) rehayi rehber rehber öğretmen rehberli rehberlik rehberlik etmek rehbersiz rehin rehin etmek rehine rehine koymak (veya vermek) reis reis bey reis efendi reisicumhur reislik reisülküttap reji reji kolcusu reji masası reji odası rejim rejim yapmak rejisör rejisörlük rejisörlük etmek rekabet rekabet etmek rekabetçi rekâket rekât rekiz rekizasyon reklam reklâm reklâm etmek reklâm filmi reklâm ışıntısı reklâm kuşağı reklâm levhası reklam ressamı reklâm yapmak reklam yazarı reklâmcı reklamcılık reklâmcılık rekolte rekonstrüksiyon rekor rekor kırmak rekortmen rekortmenlik rekreasyon rekreasyon alanı rektör rektörlük rektum rekzetme rekzetmek relatif remayözcü remel remende remi remil remil atmak (veya dökmek) remilci remilcilik remim remiz remz ren geyiği rencber rencide rencide etmek rencide olmak rencidelik rencür rençber rençberlik rençper rençperlik rende rendeleme rendelemek rendelenebilen rendelenme rendelenmek rendelenmemiş rendelenmiş rendeli rendesiz rendide rengarenk rengârenk rengi rengi atmak rengi atmak (kaçmak veya uçmak) rengini renk renk almak renk bilimi renk cümbüşü renk gelmek renk körlüğü renk körü renk ölçme renk renk renk vermek (veya katmak) renk vermek (veya rengini belli etmek) renk vermemek renk yuvarı renkçi renkgideren renkleme renklemek renklemeli renklendirici renklendirilmesine renklendirme renklendirmek renklenme renklenmek renkler renklerde renkli renkli basın renkli film renkli işitme renkli televizyon renklilik renkölçer renkseme renksemez renkser renkseyici renksiz renksizlik renktaş renktaşlık renkten renge girmek renkveren renyum reomür reorganizasyon reosta repertuar replik replik almak replikasyon repo repocu repoculuk represant reprint reprodüksiyon reprodüksiyon ve klişe teknisyeni resen resepsiyon resepsiyoncu reseptör resesif resesyon resif resim resim almak resim çekmek (veya çıkarmak) resim gibi resim yazı resimci resimde resimleme resimlemek resimlendirme resimlendirmek resimler resimlere resimleşme resimleşmek resimli resimli roman resimlik resimsi resistivity resital resmegider resmen resmetme resmetmek resmî resmî dil resmî elbise resmî giysi resmî nikâh resmigeçit resmikabul resmiküşat resmîleşme resmîleşmek resmîleştirme resmîleştirmek resmîlik resmiyet resmiyete dökmek ressam ressamların ressamlık rest rest çekmek resti görmek restitüsyon restleşme restleşmek restoran restoranlar restorasyon restorasyon teknisyeni restore restore etmek resul resülmal reşit reşit olmak reşme ret retina retorik reva reva görmek (veya görmemek) revaç revaç bulmak revaçta olmak revak revakiye revalüasyon revan revan olmak revani revanici revanicilik revanlaşma revanlaşmak reverans revir reviş revize revizyon revizyoncu revizyonculuk revizyonist revizyonizm revnak revnak vermek revnaklı revolver revü revzene rey rey vermek reybe reybî reye reye pantolon reyhan reyhanî reyon reyting rezalet rezalet çıkarmak rezalet;alçaklık rezan rezanet rezaya reze rezede rezede çiçeği rezeksiyon rezeleme rezelemek rezene rezerv rezervasyon rezerve rezervuar rezidans rezil rezil etmek rezil olmak rezil rüsva olmak (veya rezil kepaze olmak) rezilce rezili çıkmak rezilleşmek rezillik rezistans rezonans rezonatör rf rh rhenyum rhodiyum rıh rıhdan rıhtım rısk rıza rıza göstermek rızası olmak rızasını almak rızk rızkını çıkarmak riayet riayet etmek riayeten riayetkâr riayetsiz riayetsizlik ric'at ric'at etmek rica rica etmek ricacı ricada bulunmak (veya birinden rica etmek) rical ricat ricl rijit rik'a rikabdar rikkat rikkat vermek rikkatli rimel rimelleme rimellemek rimellenme rimellenmek rimelli rina rindane ring ring seferi ringa rint rintçe rintlik risale risalet risk riskli risling ritim ritimli ritimsiz ritm ritmi ritmik ritmik sayma ritmli ritmsiz rituel ritüel rivayet rivayet birleşik zamanı rivayet etmek rivayet olunmak (veya edilmek) riya riyakar riyakâr riyakârane riyakârca riyakarlık riyakârlık riyal riyala riyaset riyasız riyazet riyazî riyaziyat riyaziye riyaziyeci riyolit riziko rn roba robalı robdöşambr robot robotik robotlaşma robotlaşmak robotlaştırma robotlaştırmak robotluk roda rodaj rodeo rodeocu rodezyalı rodyum roka roket roketatar rokfor rokfor peyniri rokoko rol rol almak rol çatışması rol iflâsı rol kesmek rol oynamak rol yapmak rolcü rolcülük rolü olmak rolüne çıkmak rom roma romalı romalıların roman roman dilleri romanca romancı romancılık romanesk romanımsı romanist romanlaştırma romanlaştırmak romanoloji romans romansı romantik romantiklik romantizm romanya romanyalı romatizma romatizması tutmak romen romen rakamları rondelâ rop ropdöşambr rosto rostoluk rot rota rotasyon rotatif rotatifçi rotayı değiştirmek rotil rotor roza rozbif roze rozet röfle rölâns rölânti rölântide durmak (veya çalışmak) rölântiye almak rölatif rölâtif rölâtivist rölativite rölâtivite rölâtivizm röle rölöve rölyef rölyefli römork römorkör rönesans röntgen röntgen çekmek röntgenci röntgencilik röntgenleme röntgenlemek röportaj röportajcı röportajcılık röportör röprezantan röprodüksiyon rötar rötarlı rötuş rötuş etmek rötuş etmek (veya yapmak) rötuş yapmak rötuşçu rötuşlama rötuşlamak rötuşlu rövanş rövanşı almak röveşata ru ruam ruba rubaba rubaî rubidyum ruble rubu rudbar ruf rufaî rufaîler karışır rufaîlik rugan rugby ruh ruh bilgini ruh bilimci ruh bilimcilik ruh bilimi ruh bilimsel ruh çöküntüsü ruh doktoru ruh göçü ruh hastası ruh hekimi ruh hekimliği ruh karmaşası ruh kazandırmak ruh kazandırmak (veya vermek) ruh ölçümü ruh ötesi ruh sağlığı ruhanî ruhanidir ruhaniyet ruhban ruhbaniyet ruhbanlık ruhbilim ruhbilimsel ruhçözümcü ruhçözümsel ruhçözümü ruhçul ruhçuluk ruhen ruhi ruhî ruhiyat ruhiyatçı ruhiyatçılık ruhlar ruhlu ruhölçümü ruhötesi ruhs ruhsal ruhsarçruhsare ruhsat ruhsatiye ruhsatlı ruhsatname ruhsatsız ruhsuz ruhsuzlaşma ruhsuzlaşmak ruhsuzlaştırma ruhsuzlaştırmak ruhsuzluk ruhu ruhu (bile) duymamak ruhu şad olsun! ruhum! ruhunda güneş açmak ruhunu şad etmek ruhunu teslim etmek ruj rujlama rujlamak rujlanma rujlanmak rukiye rukum rulet rulman rulo rum rum ateşi rumba rumca rumelili rumen rumence rumh rumî rumlaşma rumlaşmak rumlaştırma rumlaştırmak rumluk rumuz rumuzlu run runik rupi rus rus ruleti rus salatası rusça rusçuk ruslaşma ruslaşmak ruslaştırma ruslaştırmak rusluk rustaî rustik rusya rusya'da ruşen ruteb rutenyum ruthenyum rutherfordyum rutin rutubet rutubetlendirme rutubetlendirmek rutubetlenme rutubetlenmek rutubetli rutubetsiz ruz rûz ruzgar ruziklenmek ruznamçe ruzname ruzname tutmak ruzuşeb rübap rücu rücu etmek rücu hakkı rüçhan rüçhan hakkı rüesa rüfeka rüfekaa rükbe rükû rükün rüküş rüküşlük rümh rün rünik rüping sistemi rüppell akbabası rüsta rüstik rüsub rüsum rüsumat rüsup rüsva rüsvalık rüsvay rüsvaylik rüşdünü isbat etmek rüşeym rüşt rüştiye rüşvet rüşvet almak rüşvet vermek rüşvet yemek rüşvetçi rüşvetçilik rütbe rütbeli rütbesiz rüveyde rüya rüya gibi rüyalarına girmek rüyası çıkmak rüyasında görememek rüyasında görse hayra yormamak rüyet rüzdak rüzgar rüzgâr rüzgâr almak rüzgâr altı rüzgâr ekip fırtına biçmek rüzgâr gelecek delikleri tıkamak rüzgâr gibi rüzgâr gülü rüzgar payı rüzgâr tutmak (veya tutmamak) rüzgâr üstü rüzgârlama rüzgârlamak rüzgârlanma rüzgârlanmak rüzgarlı rüzgârlı rüzgârlı havanın kuytusu, yağmurlu havanın uykusu rüzgârlık rüzgârölçer rüzgârsız s s, s s?e s. saadet saadet asrı saadet zinciri saadethane saadetle saadetli saadetlu saat saat camı saat açısı saat ayarı saat başı saat başı galiba! saat bu saat saat cebi saat çiçeği saat dairesi saat dilimi saat farkı saat gibi saat gibi işlemek saat kulesi saat on bir buçuğu çalmak saatçi saatçilik saati çalmak saati saatine saati saatine (veya dakikası dakikasına) uymamak saati tutmak saatin saatlerce saatli saatli bomba saatlik saba saba rüzgârı sababuselik sabah sabah akşam sabah ezanı sabah kahvaltısı sabah keyfi sabah koşusu sabah namazı sabah ola, hayır ola sabah sabah sabah vakti sabah yeli sabaha çıkmamak sabaha doğru sabahçı sabahçı kahvesi sabahı bulmak sabahı bulmak (veya etmek) sabahın köründe sabahki sabahlama sabahlamak sabahlar hayrolsun! sabahları sabahlatma sabahlatmak sabahleyin sabahlı sabahlık sabahtan sabahtan akşama sabahyıldızı saban saban balığı saban demiri saban kemiği saban kulağı saban sürmek sabanın sabanın tutağına yapışan el aç kalmaz sabankıran sabık sabıka sabıka kaydı sabıkalı sabıkasız sabın sabır sabır acıdır, meyvesi tatlıdır sabır etmek sabır taşı sabırla sabırlı sabırsız sabırsızlanış sabırsızlanma sabırsızlanmak sabırsızlık sabırsızlıkla sabi sabih sabikan sabiler sabit sabit fikir sabit fikirli sabit kalem sabit olmak sabite sabitkadem sabitleşme sabitleşmek sabitleştirme sabitleştirmek sabitlik sabo sabotaj sabotaj yapmak sabotajcı sabotajcılık sabote sabote etmek sabredememek sabreden sabreden derviş muradına ermiş sabretme sabretmek sabreyleme sabreylemek sabrı taşmak (veya tükenmek) sabrınıtüketmek sabuh sabuk sabuklama sabuklanma sabuklanmak sabun sabun ağacı sabun balığı sabun köpüğü gibi sönmek sabun otu sabun taşı sabun tozu sabuncu sabunculuk sabunhane sabuniye sabunlama sabunlamak sabunlanış sabunlanma sabunlanmak sabunlaşma sabunlaşmak sabunlaştırma sabunlaştırmak sabunlayış sabunlu sabunluk sabunsuz sabur sabura sac sac böreği sac ekmeği sac kavurması sac kebabı sacayağı sacayak sacdan sactan saç saç ağartmak saç baş saç örgüsü saç saça saç saça baş başa (saç saça baş başa gelmek veya dövüşmek) saç sakal ağartmak saç sakala karışmış saçak saçak bulut saçak kök saçak öpmek saçaklanma saçaklanmak saçaklı saçalama saçalamak saçalanma saçalanmak saçan saçı saçı başı ağarmak saçı bitmedik (yetim) saçı kılmak (veya saçı atmak) saçı sakalı akar gibi saçı topuklarını dövmek saçı uzun aklı kısa saçık saçılıp dökülmek saçılış saçılma saçılmak saçılmış saçın ak mı kara mı, önüne düşünce görürsün saçına (sakalına) kar yağmak saçına ak düşmek saçına başına bakmadan saçını başını yolmak saçını süpürge etmek saçıntı saçıp savurmak saçış saçıştırma saçıştırmak saçkıran saçları saçları iki türlü olmak saçların saçlarıörmek saçlı saçlı meşe saçlı sakallı saçma saçma sapan saçma sapan konuşmak saçma tiyatro saçmacı saçmak saçmalama saçmalamak saçmalaşma saçmalaşmak saçmalık saçsız saçta saçula sada sadak sadaka sadakat sadâkat sadakatli sadakatlilik sadakatsiz sadakatsizlik sadakatsizlik göstermek sadaklı sadakor sadalı sadaret sadasız sade sade birimler bölüğü sade kahve sade kek sade suya sadece sadede gelmek sadeleşme sadeleşmek sadeleştirme sadeleştirmek sadelik sadet sadettin sadeyağ sadık sadık dost sadık kalmak sadıkane sadıkça sadır sâdır sadır olmak sadıra şifa vermek sadik sadiklik sadir sadist sadistçe sadistlik sadizm sadme sadra şifa vermek sadrazam sadrazamın sadrazamlık sadun saf saf bağlamak saf dışı saf dışı etmek saf kan saf saf safa safahat safalı safari safça safderun safdil safer saffet safha safhalar safi safiha safir safir mavisi safiyet sâfiyet saflaşma saflaşmak saflaştırılmış saflaştırma saflaştırmak saflık safra safra atmak safra bastırmak safra kesesi safra yeşili safrakesesi safralı safran safran gibi safrası kabarmak safsata safsatacı safsatacılık safsatalı saftirik safvet sagak sagar saglamlaştırmak sagu sagucu sağ sağ açık sağ akçe sağ bek sağ çıkarma sağ çıkarmak sağ eğilimli sağ elinin verdiğini sol elin görmesin sağ eliyle sol kulağını göstermek sağ esen sağ gözünü sol gözünden sakınmak sağ haf sağ iç sağ kalmak sağ kanat sağ kolu sağ ol sağ olsun sağ para sağ salim sağ şerit sağ yap! sağa kaymak sağa sola sağa sola bakmadan sağalma sağalmak sağaltıcı sağaltım sağaltımcı sağaltımevi sağaltma sağaltma: sağaltmak sağanak sağanlar sağbeğeni sağcı sağcılık sağdan geri dönmek (veya sağdan geri etmek) sağdıç sağdıç emeği sağdıçlık sağdırma sağdırmak sağduyu sağduyulu sağduyuya sağgörü sağgörülü sağgörüsüz sağgörüsüzlük sağı sağı solu olmamak sağıcı sağılan sağılış sağılma sağılmak sağım sağım makinesi sağımlı sağımlık sağın sağın bilimler sağını solunu bilmemek sağır sağır dilsiz sağır duvar sağır etmek sağır işitmez uydurur sağır kapı sağır kef sağır nun sağır olmak sağır pencere sağır renk sağır yılan sağırlaşma sağırlaşmak sağırlık sağîr sağistem sağladığıyarar sağlam sağlam ayakkabı değil sağlam durmak sağlam kazığa (veya sağlama) bağlamak sağlam para sağlama sağlamak sağlamalar sağlamca sağlamcı sağlamlama sağlamlamak sağlamlaşma sağlamlaşmak sağlamlaştırılmış sağlamlaştırma sağlamlaştırmak sağlamlığı sağlamlığını sağlamlık sağlanılmak sağlanış sağlanma sağlanmak sağlanmış sağlayan sağlayıcı sağlı sollu sağlıcakla sağlıcakla kal sağlığı sağlığın sağlığında sağlığını sağlığınıkazanmak sağlığınıza sağlık sağlık bilgisi sağlık bilimi sağlık evi sağlık görevlisi sağlık hizmeti sağlık karnesi sağlık kurulu sağlık memuru sağlık merkezi sağlık muayenesi sağlık ocağı sağlık olsun! sağlık sigortası sağlık taraması sağlık yurdu sağlıkbilim sağlıkbilimsel sağlıkla sağlıklama sağlıklı sağlıklı yaşam sağlıksal sağlıksız sağlıksızlık sağma sağmak sağmal sağmal inek sağpaylı sağrı sağrı kemiği sağsöz sağu sağu sağmak sağucu sağuculuk sağyağ sah sah çekmek saha saha avantajı sahabe sahabeler sahabet sahabet etmek sahabetçi sahaca sahaf sahaflık sahan sahanlık sahavet sahel sahel kuşağı sahi sahibe sahici sahiden sahife sahih sahihlik sahil sahil boyu sahil çizgisi sahil kordonu sahil şeridi sahildar sahileşme sahileşmek sahileştirme sahileştirmek sahip sahip çıkmak sahip kılmak sahip olmak sahipkıran sahiplenmek sahipler sahiplik sahipsiz sahipsiz eve it buyruk sahipsizlik sahir sâhir sahlep sahn sahne sahne adı sahne almak sahne aşağısı sahne ismi sahne olmak sahneleme sahnelemek sahnelenme sahnelenmek sahneleyiş sahneye çıkmak sahneye koymak sahra sahra çölü sahra topu sahre sahre-i mücâvire sahte sahte süslü sahteci sahtecilik sahtekar sahtekâr sahtekârlık sahtelik sahtesini sahtiyan sahtiyancı sahtiyancılık sahur sahur yemeği sahura kalkmak sahurluk saik saika sair sairfilmenam sait sak sak durmak sak yatmak saka saka beygiri gibi saka kuşu sakaf sakağı sakak sakal sakal bırakmak (koyuvermek, salıvermek veya uzatmak) sakal oynatmaz sakala soğan doğramak sakalı sakalı bitmek sakalı değirmende ağartmak sakalı ele vermek (veya sakalı kaptırmak) sakalı saydırmak sakalık sakalım yok ki sözüm dinlensin sakalın sakalına göre tarak vurmak sakalına gülmek sakalının altına girmek sakallanma sakallanmak sakallı sakallı kartal sakalsız sakamet sakametli sakandırık sakar sakar meke sakar otu sakarca sakarimetre sakarimetri sakarin sakarlaşma sakarlaşmak sakarlık sakarometre sakaroz sakarozölçer sakarya sakat sakat olmak sakatat sakatatçı sakatatçılık sakatçı sakatlama sakatlamak sakatlanır sakatlanış sakatlanma sakatlanmak sakatlık sakın sakın ha! sakınca sakıncalı sakıncasız sakındığınıbelirtmek sakıngan sakınganlık sakınılan göze çöp batar sakınım sakınımlı sakınınız sakınış sakınma sakınmadan sakınmak sakınması olmamak sakınmasız sakınmayı sakınmaz sakınmazlık sakıntı sakıntılı sakıntısız sakır sakır sakırdama sakırdamak sakırga sakırtı sakısgı sakıt sakıt olmak sakız sakız ağacı sakız bademi sakız baklası sakız dikeni sakız enginarı sakız gibi sakız gibi yapışmak sakız kabağı sakız leblebisi sakız rakısı sakız tatlısı sakızlaşma sakızlaşmak sakızlaştırma sakızlaştırmak sakızlı saki sakil sakim sa­kîm sakin sakin olmak sakin sakin sakince sakinleme sakinlemek sakinler sakinleşme sakinleşmek sakinleştiren sakinleştirme sakinleştirmek sakinlik sakit sakit kalmak sakla samanı, gelir zamanı saklam saklama saklamadan saklamak saklamaksızın saklambaç saklamcı saklamlık saklanan saklanbaç saklancalık saklanılma saklanılmak saklanılması saklanılmış saklanış saklanma saklanmak saklanması saklanmış saklantı saklatma saklatmak saklayan saklayarak saklayış saklı saklık sako sakrum saksafon saksağan saksı saksı toprağı saksıgüzeli saksılık saksofon saksofoncu saksofonculuk sakson saksonya saku sakuleta sal sal yarışı salâ salâ vermek salâ vermek (veya okumak) salâbet salacak salâh salâh bulmak salahiyet salâhiyet salâhiyetli salâhiyetsiz salâhiyetsizlik salâhiyettar salak salakça salaklaşma salaklaşmak salaklık salam salamandra salamanje salamura salamuracı salamuracılık salamuralık salangan salapurya salapurya gibi salaş salaşpur salât salata salatalara salatalık salâvat salâvat getirmek salâvat parmağı salcan salcı salcılık salça salçalama salçalamak salçalanma salçalanmak salçalı salçalı makarna salçalık saldıran saldırgan saldırganlaşma saldırganlaşmak saldırganlaştırmak saldırganlık saldırı saldırıcı saldırıcılık saldırılarına saldırısız saldırış saldırıteknesi saldırıya uğramak saldırma saldırmak saldırmazlık saldırmazlık antlaşması saldırmazlık paktı saldırtmak salep salepçi salepçilik salepgiller salepgillerden salgı salgılama salgılamak salgılar salgılayıcı salgılayış salgılı salgın salgıncı salgınlaşma salgınlaşmak salhane salı salık salık vermek salına salına salıncak salıncakçı salıncaklı salıncaksız salınım salınış salınma salınmak salınmış salıntı salıntılı salıverilme salıverilmek salıverme salıvermek salih salik salik olmak salim salimen salip salipli salipsiz salise salisen salisilât salisilik salisilik asit salkı salkım salkım ağacı salkım başak salkım küpe salkım saçak salkım sakulta salkım salkım salkım söğüt salkım topu salkıma salkımak salkımsı sallabaş sallama sallamak sallamamak sallana sallana sallanabilen sallanarak sallandırma sallandırmak sallangeç sallanır sandalye sallanış sallanma sallanmak sallantı sallantıda bırakmak sallantıda kalmak sallapati sallapatilik sallasırt sallasırt etmek sallı salma salma gezmek salma tomruk salmak salmalar salmalık salman salmastra salname salon salon adamı salon çamı salon çiçeği saloz salozlaşma salozlaşmak salozluk salpa salpak salt salt çoğunluk salt değer salt nem salt sıcaklık salt sıfır salta salta durmak saltanat saltanat sürmek saltanatçı saltanatlı saltanatsız saltçılık saltık saltıkçı saltıkçılık salto salto atmak salur salvo salya salyamsı salyane salyangoz sam sam yeli saman saman alevi saman alevi gibi saman altından su yürütmek saman gibi saman kâğıdı saman nezlesi saman rengi saman sarısı samanî samankapan samanlı samanlı gübre samanlı kerpiç samanlık samanuğrusu samanyolu samara samaryum samba sami samî samilerin samimi samimî samimi olmak samimî olmak samimîleşme samimîleşmek samimîlik samimiyet samimiyetle samimiyetsiz samimiyetsizlik samit samsa samsun samur samur kaşlı samur kürk samuray samut samyeli san sana sana taşla vurana sen aşla var (veya dokun) sana vereyim bir öğüt: kendi ununu kendin öğüt sana yalan, bana gerçek sanal sanal sayı sanar sanarak sanat sanat adamı sanat dünyası sanat enstitüsü sanat eri sanat eseri sanat evi sanat filmi sanat okulu sanatçı sanatçılık sanatçının sanatı sanatkâr sanatkârane sanatkârca sanatkârlık sanatlı sanatlıca sanatoryum sanatsal sanatsever sanatta sanayi sanayi bölgesi sanayi elması sanayi kuruluşu sanayi odası sanayi sitesi sanayi ülkesi sanayi yatırımı sanayici sanayicilik sanayii sanayiinefise sanayileşme sanayileşmek sanayileşmemiş sanayileştirme sanayileştirmek sancağı sancak sancak beyi sancaktar sancı sancı otu sancılanma sancılanmak sancılı sancıma sancımak sancısı tutmak sançma sançmak sandal sandal ağacı sandalcı sandalcılık sandalet sandalgiller sandalgillerden sandalı sandalye sandalye kavgası sandalyeci sandalyecilik sandalyeli sandalyelik sandalyesiz sandık sandık balığı sandık balığıgiller sandık başkanı sandık düzmek sandık emini sandık eşyası sandık kurulu sandık lekesi sandık odası sandık sepet sandıkçı sandıkçılık sandıklama sandıklamak sandıklanma sandıklanmak sandıklı sandıktaki sırtında, ambardaki karnında sandıktan çıkmak sandırma sandırmak sanduka sandviç sandviççi sanem sangı sangılama sangılamak sangılık sanı sanığı sanık sanıklık sanılma sanılmak sanısına kapılmak sanısıuyandırmak sanısıvermek sania sanidin sanitasyon saniye saniyelik sanki sanlı sanlık sanma sanmak sanrı sanrıl sanrılama sanrılamak sanrısal sansar sansargiller sansargillerden sansasyon sansasyon yaratmak sansasyonel sansız sanskeritçe sanskrit sanskritçe sanssız sansüalizm sansür sansür etmek sansür etmek (veya sansürden geçirmek) sansürcü sansürcülük sansürleme sansürlemek sansürlenme sansürlenmek sansürlü santi santiar santigram santigrat santilitre santim santim kaçırmamak santimantal santimantalite santimantalizm santimetre santimetrelik santra santra çizgisi santra noktası santra yuvarlağı santral santralci santrfor santrfüj santrhaf santrifüj santrifüjleme santrifüjör santrozom santur santurcu santurî sap sap çekmek sap derken saman demek sap döner, keser döner, gün gelir hesap döner sap gibi sap takıcı sap yiyip saman sıçmak sapa sapak sapakar sapaklık sapan saparna saparta sapartayı vermek sapartayı yemek sapasağlam sapçık sapı silik sapık sapıkça sapıklaşma sapıklaşmak sapıklık sapılma sapılmak sapına kadar sapınç sapır sapır sapış sapıtış sapıtma sapıtmak sapkı sapkın sapkın kaya sapkınlı sapkınlık sapla samanı karıştırmak saplama saplamak saplanış saplanma saplanmak saplanmış saplantı saplantılı saplayan saplayış saplı saplı meşe sapma sapmadan sapmak sapmış sapot ağacı sapotgiller sapotgillerden saprofit sapsarı sapsarı kesilmek (veya olmak) sapsız sapsız balta saptama saptamak saptanca saptanım saptanımcılık saptanış saptanma saptanmak saptayan saptayıcı saptayış saptırıcı saptırılma saptırılmak saptırım saptırımcı saptırımcılık saptırma saptırmak saptırmalar sara saraç saraçhane saraçlık sarahat sarahaten sarahatle sarak saraka saraka etmek sarakacı sarakaya almak saralı saran sararıp solmak sararış sararma sararmak sararmış sarartı sarartma sarartmak sarat saray saray çiçeği saray lokması saray menekşesi saraybosna saraylarda saraylı saraypatı sarban sarbanbaşı sarbanlık sardalya sardalye sardalye gibi istif olmak sardırma sardırmak sardinya sardoğan sardun sardunya sardunyagiller sardunyagillerden sarf sarf etmek sarf ü nahiv sarfınazar sarfınazar etmek sarfiyat sargı sargılama sargılamak sargılı sargın sargısız sarhoş sarhoş etmek sarhoş olmak sarhoşça sarhoşetmek sarhoşlaşma sarhoşlaşmak sarhoşluğa vurmak sarhoşluk sarhoşolmak sarhoştan deli bile korkar sarı sarı benek sarı bez sarı çalı sarı çizmeli mehmet ağa sarı fındık sarı humma sarı ırk sarı kart sarı kart görmek sarı lira sarı sendika sarı sendikacılık sarı sıcak sarı yağ sarı yağız sarı yağlı sarıağı sarıağız sarıasma sarıasmagiller sarıbalık sarıburma sarıca sarıcalık sarıcı sarıcık sarıcılık sarıçalı sarıçıyan sarıçiçek sarıçiğdem sarıdiken sarıerik sarıfiğ sarıgöz sarığıburma sarıhalile sarıhani sarık sarıkanat sarıkçı sarıkız sarıklı sarıklılar sarıkuyruk sarılaşma sarılaşmak sarılgan sarılgan gövde sarılı sarılıcı sarılık sarılıklı sarılış sarılışma sarılışmak sarılma sarılmak sarılmış sarım sarımercimek sarımlı sarımsağı gelin etmişler de kırk gün kokusu çıkmamış sarımsak sarımsak hardalı sarımsak otu sarımsak yemedim ki ağzım koksun sarımsaklama sarımsaklamak sarımsaklı sarımsı sarımtırak sarınma sarınmak sarıp sarmalamak sarıpapatya sarısabır sarısalkım sarış sarışın sarışınca sarışınlık sarıyonca sarızambak sari sâri sarig sarih sârih sarih mef'ul sârik sarkaç sarkaçlama sarkaçlamak sarkık sarkıklık sarkıl sarkıntı sarkıntı olmak sarkıntılık sarkıntılık etmek sarkıntılık etmek (veya yapmak) sarkış sarkıt sarkıtma sarkıtmak sarkma sarkmak sarkmış sarkom sarma sarma kafiye sarmaç sarmaçlamak sarmak sarmal sarmalaç sarmalama sarmalamak sarmalanma sarmalanmak sarman sarmaş dolaş sarmaş dolaş olmak sarmaşan sarmaşık sarmaşıkgiller sarmaşıkgillerden sarmaşma sarmaşmak sarmısak sarnıç sarnıç gemisi sarnıç vagonu sarnıçlı sarp sarpa sarpa sarmak sarpın sarpi sarplaşma sarplaşmak sarplık sarraf sarrafiye sarraflık sarsak sarsak sarsak sarsak sursak sarsakça sarsaklık sarsalama sarsalamak sarsan sarsıcı sarsık sarsıla sarsıla sarsılan sarsılarak sarsılış sarsılma sarsılmak sarsılmayan sarsılmış sarsım sarsıntı sarsıntılı sarsıntısız sarsış sarsma sarsmak saruç sası sası kokmak sası sası sasıma sasımak saşırmak saşkın sât satabilen satan sataşan sataşılma sataşılmak sataşkan sataşma sataşmak saten sathî sathileşme sathîleşme sathîleşmek sathileştirme sathîleştirme sathîleştirmek sathîlik satı satıcı satıcılık satıcının satıh satılığa çıkarmak satılık satılık ziftin olsun, selânik'ten kel gelir satılış satılma satılmak satılmamış satım satımca satımcı satımevi satımlık satın satın alma satın almacı satınalma mümessili satıp savmak satır satır atmak satır başı satır satır satır sonu satırları satış satış bedeli satış değeri satış fiyatı satış merkezi satış mukavelesi satış reklamcısı satış ruhsatı satış sarayı satış sözleşmesi satış şartnamesi satış yapmak satış yeri satışa çıkarmak satışlık satıya çıkarmak satir satirik satirik şiir satkınlık satlıcan satma satmak satranç satranç tahtası satranç takımı satranç taşı satranç vezni satranççı satranççılık satrançlı satrançta satrap satsuma sattırma sattırmak satürn satvet sauna sav sav-söz sava savacı savacılık savak savaklama savaklamak savan savana savaş savaş açmak savaş açmak (veya ilân etmek) savaş malulü savaşan savaşçı savaşçılık savaşım savaşım vermek savaşımcı savaşkan savaşkanlık savaşlarda savaşma savaşmak savaşsızlık savaşta savaştan savat savatlama savatlamak savatlanmış savatlı savca savcı savcılık savdırma savdırmak savı savı kanıtsama savılma savılmak savla savlama savlamak savlayıcı savlet savlık savma savmak savruk savrukluk savrulma savrulmak savruluş savruntu savsak savsaklama savsaklamak savsaklanma savsaklanmak savsaklayış savsama savsamak savt-ı taklidi savti savti şedde savtiyat savul savul, savulun! savulan savulma savulmak savulun savunma savunma yapmak savunmak savunmalı savunmalık savunman savunmasız savunu savunucu savunuculuk savunulma savunulmak savunuş savurgan savurganca savurganlık savurma savurmak savurtma savurtmak savurtuş savuşma savuşmak savuşturma savuşturmak savuşup gitmek say say beni, sayayım seni saya sayacı sayacılık sayaç sayaç takımı sayal sayar sayarak sayd saydam saydam resim saydam tabaka saydamlaşma saydamlaşmak saydamlaştırma saydamlaştırmak saydamlık saydamsız saydamsızlık saydırma saydırmak saye sayeban sayesinde sayesinde sayeban olmak sayfa sayfa bağlamak sayfa ekran sayfalama sayfalamak sayfalandırma sayfalandırmak sayfalanmış sayfalanmış program sayfalık sayfiye sayfiyeler saygı saygı duruşu saygı duymak saygı duymak (veya beslemek) saygı göstermek saygıbilir saygıbilirlik saygıbilmez saygıbilmezlik saygıdeğer saygıduymak saygıgöstermek saygılı saygılıca saygın saygınlaştırma saygınlığını saygınlık saygısız saygısızca saygısızlık saygısızlık etmek saygıyla sayha sayı sayı boncuğu sayı farkı sayı göstergesi sayı hesabıyla sayı levhası sayı sıfatı sayıbilgisi sayıbilim sayıca sayıcı sayıçizge sayıklama sayıklamak sayıl sayılama sayılamak sayılan sayılar sayılı sayılı fırtına sayılır sayılma sayılmak sayılmama sayılmazsa sayıltı sayım sayım bilimi sayım suyum yok sayım vergisi sayımlama sayımlama uzmanı sayımlamacı sayımlamak sayımlamalı sayımlı sayımsal sayımsız sayın sayıp dökmek sayısal sayısal lotto sayısıartmak sayısını sayısını allah bilir sayısınıazaltmak sayısız sayısızlık sayış sayışma sayışmak sayıştay sayıt sayıtım saykal saykal-kâr saykal-zede saykal-zen saykallama saykallamak saylama saylamak saylav sayma saymaca saymak saymakla bitmemek (veya tükenmemek) saymamak saymamazlık sayman saymanlık saymasak saymazlık saynsfikşın sayrı sayrıl sayrılanmış sayrılar evi sayrılarevi sayrılık sayrımsak sayrımsama sayrımsamak sayru sayrûret sayvan saz saz benizli saz eseri saz evi saz rengi saz semaîsi saz şairi saz şiiri saz takımı saz tavuğu sazak sazan sazan gibi sazangiller sazangillerden sazangilleredn sazcı sazcılık sazende sazendelik sazevi sazkâr sazkayası sazlı sazlı sözlü sazlık sazsız sb sc scallywag scanveging scatola schizofrenic barrier science-fiction score board se seaborgiyum seans sebat sebat etmek sebat etmek (veya göstermek) sebatkar sebatkâr sebatlı sebatsız sebatsızlık sebayüdü sebeb sebebiyet sebebiyet vermek sebebiyle sebep sebep bilimi sebep olan sebepsiz kalsın sebep olmak sebeplenme sebeplenmek sebepler sebepli sebepli sebepsiz sebepsiz sebepsiz kalmak sebepsizce sebf sebil sebil etmek sebilci sebilhane sebilhane bardağı gibi sebkihindi sebuh sebven sebze sebze çorbası sebze meyve toptancısı sebzeci sebzecilık sebzecilik sebzeler sebzeleri sebzelik sebzevat seccade seccadeci secde secde etmek (secdeye varmak veya kapanmak) secen seci seciye seciyeli seciyesiz seciyesizlik seçal seçen seçenek seçerek seçi seçici seçici kurul seçiciler kurulu seçicilik seçik seçilebilen seçiliş seçilme seçilmek seçilmen seçilmenler seçilmenler kurulu seçilmiş seçim seçim bölgesi seçim çevresi seçim sandığı seçim tutanağı seçim yapmak seçim yasağı seçimle seçimler seçimlik seçimlik ders seçiş seçke seçki seçkin seçkincilik seçkinler seçkinleşme seçkinleşmek seçkinlik seçme seçme hakkı seçme süresi seçme yetkisi seçmece seçmeci seçmecilik seçmeden seçmek seçmeler seçmeli seçmeli ders seçmeli yemek seçmen seçmen kütüğü seçmenlik seçmesiz seçmesiz yemek seçtirme seçtirmek seda sedalı sedalılık sedasız sedasızlık sedat sedatif sedd sedef sedef hastalığı sedef kakma sedef otu sedef otugiller sedefçi sedefçilik sedefimsi sedefkâr sedefli sedefli kalker sedefotugillerden sedefsi sedefsi bulut sedimantasyon sedimantoloji sedir sedye sedyeci sedyelik sedyelik olmak sefa sefa (veya sefalar) bulduk sefa geldin (veya geldiniz) sefa geldine gitmek sefa pezevengi sefa sürmek sefahat sefalet sefalet çekmek sefalı sefaret sefarethane sefasını sürmek sefer sefer tası sefer tası gibi seferber seferber etmek seferber olmak seferberlik seferberlik ilân etmek seferî seferî durum seferî hâl seferli seferlik sefih sefihane sefil sefilâne sefilce sefillik sefine sefir sefire sefirikebir sefirlik segâh segâh perdesi segman seğirdim seğirdim yolu seğirdimci seğirme seğirmek seğirtme seğirtmek seğmen seğreme seğremek seğrime seher seher yeli sehim sehiv sehpa sehpaya çekmek sehven sek sekans sekant sekban sekbanbaşı sekel sekenât sekendiz sekene sekeneler seki sekil sekileme sekilemek sekilenmek sekili sekilik sekincilik sekiş sekiz sekiz tek sekiz yüzlü sekizer sekizgen sekizinci sekizli sekizlik seklem sekme sekmek sekmen sekoya sekre sekretarya sekreter sekreterlik seks seks işçisi seksapel seksek seksen seksen kapının ipini çekmek seksener sekseninci seksenlik seksi seksiyon seksolog seksoloji sekstant seksüel sekte sekte vermek sekte vurmak sekteikalp sekter sekteye uğratmak sektirme sektirme pas sektirmek sektirmemek sektör sekunder sekülarist seküler sel sel gibi (akmak) sel gider, kum kalır sel götürmek sel ile gelen yel ile gider sel seli götürmek selam selâm selâm almak selâm çakmak selâm durmak (veya selâma durmak) selâm etmek selâm olsun selâm otu selâm para, kelâm para selâm sabah selâm söylemek selâm söylemek (veya yollamak) selâm verdik, borçlu çıktık selâm vermek selamet selâmet selâmete çıkmak selâmetleme selametlemek selâmetlemek selâmı sabahı kesmek selâmlama selâmlamak selâmlanma selâmlanmak selâmlaşma selâmlaşmak selâmlayış selâmlık selâmsız selâmsız sabahsız selamünaleyküm selâmünaleyküm selâmünaleyküm kör kadı selâmünkavlen selâset selâtin selâtin camii selâtin meyhanesi selcik selçukî selçuklu selçuklu türkçesi selçukluca sele sele gitmek sele zeytini selef selek seleklik seleksiyon selektif selektör selen selender selenli selentereler selenterelerden selenterelerin selenyum self acceptance self awareness self determinasyon self-abasement self-deception self-discipline selfdeterminasyon selfservis seli suyu kalmamış selika selim selinti selis sellemehüsselâm selobant selofan seloteyp selp selp etmek selüloit selüloz selülozdan selülozik selva selvi selviçe selzede sem sema semafor semah semahane semahat semaî semaî kahvesi semalar seman semantik semavat semaver semavi semavî semavi kitap semazen semazen başı sembol sembolik sembolist sembolizm semboller sembolleşme sembolleşmek sembolleştirme sembolleştirmek seme seme tavuk semeleşme semeleşmek semen semen peyda etmek semender semendergilerden semendergiller semendergillerden semer semer vurmak semerci semercilik semere semereli semeresini vermek semeresiz semeri semeri devirmek semerleme semerlemek semerlenme semerlenmek semerli semersiz semi semih semiha seminer semiosis semirgin semirme semirmek semirtilmiş semirtme semirtmek semitik semiyoloji semiyotik semiz semiz otu semiz otugiller semizce semizleme semizlemek semizlenme semizlenmek semizleşme semizleşmek semizletmek semizlik semizotugillerden sempati sempati duymak (veya beslemek) sempatik sempatik sinir sistemi sempatisini kazanmak sempatizan sempozyum semptom semptomatoloji semra semt semtine uğramamak semtürreis sen sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa sen ağa ben ağa, koyunları (veya inekleri) kim sağa? sen ben davası (veya kavgası) sen bilirsin (veya siz bilirsiniz) sen giderken ben geliyordum sen işten korkma, iş senden korksun sen sağ, ben selâmet sena senâ senarist senaryo senaryocu senaryoculuk senato senatör senatörlük sendele sendeleme sendelemek sendik sendika sendikacı sendikacılık sendikal sendikalaşma sendikalaşmak sendikalaştırma sendikalaştırmak sendikalı sendikalılık sendikalist sendikalizm sendikasız sendikasızlık sendrom sene senegalli senei devriye senei kebise seneidevriye seneikebire seneikebise senek senelik senet senet sepet senet vermek senetleşmek senetli senetli sepetli senetsiz senetsiz sepetsiz senevî senfoni senfoni orkestrası senfonik sengin semaî seni gidi seni (veya seni seni) seninki can da benimki patlıcan mı? senir senit senkretizm senkron senkroni senkronik senkronizasyon senktraş senli benli senli benli olmak senozoik sensen sentagma sentaks sentaktik sentetik sentez senyör senyörlük separatör sepek sepelek sepeleme sepelemek sepet sepet havası çalmak sepet kafalı sepet sandık sepet topu sepetçi sepetçi söğüdü sepetçilik sepetkulpu sepetleme sepetlemek sepetlenme sepetlenmek sepetli sepetli motosiklet sepetlik sepetsiz sepette pamuğu olmamak sepettopu sepi sepici sepicilik sepicilikte sepil sepil sepil sepileme sepilemek sepilenme sepilenmek sepilenmiş sepili sepken septik septisemi septisizm sepya ser ser verip sır vermemek sera seracı seracılık seracılık teknikeri serak seralarda seramik seramik dekoratörü seramik teknikeri seramikçi seramikçilik serap serapa serasker serasker kapısı seraskerlik serazat serbaz serbest serbest bırakmak serbest bölge serbest çalışma serbest elektron serbest enerji serbest güreş serbest kart serbest meslek serbest mıntıka serbest nazım serbest su serbest vuruş serbest yük serbestçe serbesti serbestî serbestleme serbestlemek serbestlik serçe serçe parmak serçeden korkan darı ekmez serçegiller serçegillerden serçin serdar serde ... var serdengeçti serdengeçtilik serdetme serdetmek serdirme serdirmek serdümen sere sere serpe seremoni seren serenat serencam serendi seretan serf sergen sergerde sergerdelik sergi sergi açmak sergi evi sergi salonu sergi sermek sergici sergievi sergileme sergilemek sergileniş sergilenme sergilenmek sergileyiş sergilik sergin sergin vermek sergiyeri sergüzeşt sergüzeştçi serhat seri serian serigrafi serili serilip serpilmek serilip yatmak seriliş serilme serilmek serilmesi serilmiş serim serin serin kanlı serin kanlılık serin tutmak serince serinkanlı serinleme serinlemek serinlenme serinlenmek serinleşme serinleşmek serinletme serinletmek serinlik serinlik vermek seriş serkeş serkeşlik serlevha sermaye sermaye piyasası sermaye yapmak sermayeci sermayecilik sermayedar sermayeli sermayesiz sermayesizlik sermayeyi doğrultmak sermayeyi kediye yüklemek serme sermed sermedi sermek sermest sermest olmak sermestane sermestî sermestlik sermet sermuharrir sermuharrirlik sermürettip sermürettiplik serpantin serpe serpe serpeleme serpelemek serpici serpilme serpilmek serpilmiş serpinme serpinti serpiş serpiştirme serpiştirmek serpme serpmek serptirme serptirmek serpuş sersefil sersem sersem etmek sersem etmek (veya serseme çevirmek) sersem gibi sersem sepelek sersemce sersemleme sersemlemek sersemleşmek sersemleşmiş sersemletme sersemletmek sersemlik serseri serseri mayın serseri serseri serserice serserilerin serserileşme serserileşmek serserilik serserilik etmek serserilik yapmak sert sert buğday sert damak sert doku sert sert sert su sert tabaka sert ünsüz sert zar sertabip sertaç sertap sertelme sertelmek sertifika sertifikalı sertifikasyon sertitikasız sertlenme sertlenmek sertleşme sertleşmek sertleşmiş sertleştirici sertleştirme sertleştirmek sertlik serum serüven serüvenci serüvencilik serüvenli serüvensiz serv server servet servet sahibi servete servi servi boylu servigiller servigillerden servigilleri servilik servis servis arabası servis aracı servis asansörü servis atmak servis garsonu servis istasyonu servis kapısı servis merdiveni servis otobüsü servis tabağı servis takımı servis yapmak servisçi servise çıkmak seryaver seryum seryumlu serzeniş serzenişte bulunmak ses ses aleti ses aygıtı ses bilgisi ses bilimi ses birimi ses çıkarmamak (veya etmemek) ses çıkmamak ses dalgaları ses değişmesi ses duvarı ses düşmesi ses etmek ses ikizlenmesi ses ikizleşmesi ses kakışımı ses karşılanması ses kesilmek ses kirişi ses kirişleri ses kuşağı ses organları ses perdesi ses sanatçısı ses sanatkarı ses seda ses seda çıkmamak ses seda kesilmek (veya kalmamak) ses seda yok ses soluk ses telleri ses türemesi ses uyumu ses vermek (veya vermemek) ses yitimi ses yolu ses yönetmeni sesalıcı sesbilgisi sesbirim sesbüyütür sesçi sesçil sesçil alfabe sesçil yazım sesdağılım seselim sesi (veya sesi soluğu) çıkmamak sesi ayyuka çıkmak sesin sesini çıkarmamak sesini kesmek sesini kısmak sesini yükseltmek sesizlik seslem sesleme seslemek seslemlemek seslendirici seslendiricilik seslendiriş seslendirme seslendirmek sesleniş seslenme seslenmek sesler seslerin sesletim sesletmek sesli sesli film sesli harf sesli okuma sesli taş sesli uyumu seslik seslikçi sessiz sessiz film sessiz harf sessiz okuma sessiz sedasız sessiz sessiz sessiz uyumu sessiz yürüyüş sessizce sessizleşme sessizleşmek sessizliğe gömülmek sessizlik sestaş sesteş sesteşlik sesyayar sesyazar set set çekmek seter setir setliç setre setretme setretmek setriavret sev beni sev-in-mek sevap sevap kazanmak (veya işlemek) sevda sevda çekmek sevdalanış sevdalanma sevdalanmak sevdalı sevdalıolmak sevdasına düşmek sevdiceğim sevdiği sevdirme sevdirmek sevecek sevecen sevecenlik seveklemek seven sever severek severlenmek severler sevgeç sevgi sevgi beslemek sevgi seli sevgili sevgilim sevgisiz sevgiyle sevi sevici sevicilik seviçli sevilen seviliş sevilme sevilmek sevilmemek sevilmeyen sevim sevimli sevimlileşme sevimlileşmek sevimlileştirme sevimlileştirmek sevimlilik sevimsiz sevimsizleşme sevimsizleşmek sevimsizlik sevince sevinci kursağında kalmak sevincinden ağzı kulaklarına varmak sevinç sevinç göz yaşları (veya sevinç yaşları) dökmek sevinçle sevinçli sevinçsiz sevinçten sevinçten uçmak sevindiren sevindirici sevindirme sevindirmek sevindirmiş sevinerek seviniş sevinme sevinmek sevinmiş sevir seviş sevişme sevişmek sevişmezlik seviye seviyeli seviyesi seviyesiz seviyesizleşmek seviyesizlik sevk sevk etmek sevk olmak sevk pusulası sevketmek sevkıtabii sevkıtabiî sevkıyat sevkitabii sevkiyat sevkulceyş sevkülceyş sevme sevmek sevmemek sevmeyecek sevmiş sevniç sevsinler! seyahat seyahat acentesi seyahat etmek seyahat rehberi seyahatname seyek seyelân seyfiye seyhun seyir seyir etmek seyir zabiti seyirci seyirci kalmak seyirlik seyirlik oyun seyirtme seyirtmek seyis seyislik seyit seylân taşı seylanî seylânî seylâp seymen seyran seyran etmek (veya eylemek) seyrana çıkmak seyranlık seyre dalmak seyreden seyredilme seyredilmek seyrek seyrek otlatma seyrekçe seyrekleşme seyrekleşmek seyrekleştiriş seyrekleştirme seyrekleştirmek seyreklik seyrelme seyrelmek seyreltik seyreltiklik seyreltilme seyreltilmek seyreltme seyreltmek seyret! seyretme seyretmek seyreyle gümbürtüyü seyreyleme seyreylemek seyrüsefer seyyâd seyyah seyyahlık seyyal seyyâle seyyanen seyyar seyyar hastahane seyyar satıcı seyyare seyyiat seyyibe seyyie seza sezâ sezaryen sezaryenli sezaryensiz sezdiri sezdiriş sezdirme sezdirmeden sezdirmek sezen sezgi sezgicilik sezgili sezgisel sezgisi sezi sezilme sezilmek sezilmez sezinç sezinçli sezindirme sezindirmek sezinleme sezinlemek sezinletmek sezinleyiş sezinme sezinmek seziş sezişler sezme sezmek sezmemek sezmeyen sezon sezü sezyum sfagnum sfenks sg sıbyan sıcacık sıcağı sıcağına sıcak sıcak bakmak sıcak basmak (veya bastırmak) sıcak dalgası sıcak haddeci sıcak harp sıcak kuşak sıcak metal dövmeci sıcak mutfak aşçısı sıcak olmak sıcak para sıcak renkler sıcak savaş sıcak sıcak sıcak yüz göstermek sıcakça sıcakkanlı sıcakkanlılık sıcaklaşma sıcaklaşmak sıcaklaştırma sıcaklaştırmak sıcaklığı sıcaklığın sıcaklık sıcaklık seviyesi sıcaklıkölçer sıcaklıkölçüm sıcaklıkyayar sıcakölçer sıçan sıçan deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna kabak bağlamış sıçan deliği bin akçe sıçan deliğine paha biçilmez olmak sıçan dişi sıçan düşse başı yarılır sıçan kırı sıçan otu sıçan yolu sıçana dönmek sıçandişi sıçangiller sıçangillerden sıçanımsılar sıçankulağı sıçankuyruğu sıçanotu sıçıp sıvamak sıçırgan sıçırganlık sıçma sıçmak sıçrama sıçrama tahtası sıçramak sıçramış sıçraşmak sıçratma sıçratmak sıçrayarak sıçrayıcı sıçrayış sıçtı cafer, bez getir sıdk sıdkı sıyrılmak sıfat sıfat takımı sıfat tamlaması sıfat-fiil sıfat-fiil grubu sıfatlandırma sıfatlandırmak sıfatlaştırma sıfatlaştırmak sıfır sıfır numara sıfıra inmek sıfıra sıfır, elde var sıfır sıfırcı sıfırdan başlamak sıfırı tüketmek sıfırlama sıfırlamak sıfırlayıcı sığ sığa sığamak sığamsal sığaölçer sığdamı sığdırılma sığdırılmak sığdırış sığdırma sığdırmak sığın sığınak sığınan sığınık sığınılacak sığınılma sığınılmak sığınış sığınma sığınma cebi sığınma hakkı sığınmacı sığınmacılık sığınmak sığıntı sığır sığır eti sığır mantarı sığır sineği sığır şeridi sığır tenyası sığır vebası sığırcı sığırcık sığırcılık sığırdili sığırdiligiller sığırdiligillerden sığırgözü sığırkuyruğu sığırlarda sığırödü sığırtenyası sığırtmaç sığışma sığışmak sığıştırma sığıştırmak sığla sığla yağı sığlaşma sığlaşmak sığlık sığma sığmak sığolmak sıhhat sıhhatler olsun sıhhatli sıhhatsiz sıhhî sıhhî imdat sıhhî tesisat sıhhi tesisatçı sıhhî tesisatçı sıhhî tesisatçılık sıhhiye sıhhiyeci sıhrî sıhri hısımlık sıhriyet sıhriyet peyda etmek sık sık boğaz sık otlatma sık sık sıkacak sıkaç sıkça sıkı sıkı ağızlı sıkı basmak sıkı denetim sıkı doku sıkı durmak sıkı düzen sıkı fıkı sıkı sıkı sıkı sıkıya sıkı tutmak sıkıca sıkıcı sıkıdenetim sıkıdenetimci sıkıdüzen sıkılama sıkılamak sıkılanma sıkılanmak sıkılarak sıkılgan sıkılganlığını sıkılganlık sıkılganlıkla sıkılık sıkılış sıkılma sıkılmadan sıkılmak sıkılması sıkılmaya sıkılmayan sıkılmaz sıkılmazlık sıkım sıkınma sıkınmak sıkıntı sıkıntı basmak sıkıntı çekmek sıkıntı vermek sıkıntıda olmak sıkıntılar sıkıntılı sıkıntısı sıkıntısı olmak sıkıntısız sıkıntıvermek sıkıntıya sıkıntıya düşmek sıkıntıya gelememek sıkıntıyaratmak sıkıntıyı sıkıntıyıatmak sıkıntıyıgidermek sıkıntıyıhalletmek sıkışık sıkışıklık sıkışma sıkışmak sıkıştırıcı sıkıştırılma sıkıştırılmak sıkıştırılmış sıkıştırış sıkıştırma sıkıştırmak sıkıt sıkıya almak sıkıya gelmek sıkıyönetim sıkıysa! sıkkın sıkkınlık sıklamak sıklaşma sıklaşmak sıklaşmış sıklaştırılma sıklaştırılmak sıklaştırma sıklaştırmak sıklet sıklık sıklıkölçer sıkma sıkma baş sıkmaç sıkmak sıkmalık sıksayı sıksayı ölçünü sıktırma sıla sıla özlemi sıla sıygası sılacı sılaya gitmek sıma sımak sımsıcak sımsıkı sınaat sınaî sınaklı sınaksız sınama sınamak sınanma sınanmak sınanmış sınatma sınatmak sınav sınav vermek sınava çekilmek sınava girmek sınavda sınavlarda sınayış sıncan sındı sındırılma sındırılmak sındırma sındırmak sıngın sınıf sınıflama sınıflamak sınıflandıran sınıflandırma sınıflandırmak sınıflanış sınıflanma sınıflanmak sınıfları sınıflaşma sınıflaşmak sınıflı sınıfsal sınıfsız sınıfta çakmak sınıfta çaktırmak sınıfta kalmak sınık sınıkbilim sınıkçı sınıkçılık sınır sınır açı sınır boyu sınır çekmek (veya çizmek) sınır dışı sınır dışı etmek sınır karakolu sınır ötesi sınır taşı sınırdaş sınırdaşlık sınırı sınırlama sınırlamak sınırlamalar sınırlandırılmış sınırlandırma sınırlandırmak sınırlandırmalar sınırlanış sınırlanma sınırlanmak sınırlanmış sınırlayan sınırlayış sınırlı sınırlı doğru sınırlı ortaklık sınırlı sayı sınırlı sorumluluk sınırsız sınırsız doğru sınırsız sayı sınırsız sorumluluk sınırsız yetki sınma sınmak sıpa sıpırtmak sıpsıcak sır sır kâtibi sır küpü sır olmak sır tutmak (veya saklamak) sır vermek (veya sızdırmak) sıra sıra dayağı sıra dayağı çekmek sıra dışı sıra malı sıra olmak sıra savmak (veya sırasını savmak) sıra sayı sıfatı sıra sıra sıraca sıraca otu sıracagiller sıracagillerden sıracalı sıracaotu sıracı sırada sıradağ sıradağlar sıradan sıradanlık sıralaç sıralama sıralamak sıralanım sıralanış sıralanma sıralanmak sıralanmış sıralatma sıralatmak sıralayan sıralayıcı sıralayıcı harf sıralayış sıralı sıralı cümle sıralı oluş sıralı sırasız sıram sıram sıram sıram dizilmek sırası sırası düşmek sırası gelmek sırası gelmişken sırasıgelince sırasına geçmek sırasına getirmek (veya sırasını getirmek) sırasına göre sırasında sırasını sırasını kaybetmek sırasıyla sırasız sırat sırat köprüsü sırat köprüsünden geçmek sıraya sıraya koymak sırayla sırbistan sırça sırça köşkte oturan komşusuna taş atmamalı sırçacı sırdaş sırdaşça sırdaşlık sırf sırık sırık domatesi sırık fasulyesi sırık gibi sırık hamalı sırıkçı sırıkla atlama sırıklama sırıklamak sırılsıklam sırılsıklam âşık sırılsıklam olmak sırım sırım gibi sırıma sırımak sırıtık sırıtış sırıtkan sırıtkanlık sırıtma sırıtmak sırlak sırlama sırlamak sırlan sırlanca sırlanma sırlanmak sırlar sırlı sırlıtaş sırma sırma saç sırmakeş sırmakeşhane sırmalı sırnaşan sırnaşarak sırnaşık sırnaşıkça sırnaşıklık sırnaşış sırnaşma sırnaşmak sırnaştırma sırnaştırmak sırp sırp-hırvatça sırpat sırpça sırplık sırra ermek sırra kadem basmak sırretme sırretmek sırrını sırrınıçözmek sırrolma sırrolmak sırsıklam sırsıklam âşık sırsıklam olmak sırsız sırt sırt çevirmek (çevirmemek) sırt sırta sırt sırta vermek sırtar sırtar balığı sırtarma sırtarmak sırtçı sırtçılık sırtı kaşınıyor sırtı pek sırtı sıra sırtı yere gelmek sırtı yere gelmemek sırtı yufka sırtıkara sırtına sırtına almak sırtına geçirmek sırtında (veya arkasında) yumurta küfesi yok ya! (veya olmamak) sırtından (para) kazanmak sırtından atmak sırtından çıkarmak sırtından geçinmek sırtını dayamak sırtını dayamak (veya vermek) sırtını yere getirmek sırtlama sırtlamak sırtlan sırtlangiller sırtlangillerden sırtlık sırtüstü sırtüstü yatmak sıska sıska olmak sıskalaşma sıskalaşmak sıskalık sıskası çıkmak sıtıl sıtıra sıtma sıtma bilimi sıtma görmemiş (ses) sıtma nöbeti sıtma tutmak sıtmalanma sıtmalanmak sıtmalı sıtmalık sıva sıva vurmak sıvacı sıvacı kuşu sıvacı kuşugiller sıvacılık sıvadibi sıvalama sıvalamak sıvalı sıvama sıvamak sıvanma sıvanmak sıvanmış sıvaşma sıvaşmak sıvaştırma sıvaştırmak sıvatma sıvatmak sıvazlama sıvazlamak sıvazlatma sıvazlatmak sıvı sıvı yağ sıvıçözüt sıvık sıvıklaştırma sıvıklaştırmak sıvıları sıvıların sıvılaştırma sıvılaştırmak sıvındırma sıvındırmak sıvının sıvınma sıvınmak sıvıölçer sıvırya sıvışık sıvışma sıvışmak sıyanet sıyanet etmek sıyga sıygaya çekmek sıygı sıyırarak sıyırga sıyırık sıyırış sıyırma sıyırmak sıyırtma sıyırtmak sıyrık sıyrılış sıyrılma sıyrılmak sıyrıntı sıyt sızak sızdırılma sızdırılmak sızdırılmamalıdır sızdırma sızdırmak sızgıt sızı sızıcı sızıcı ünsüz sızıldanma sızıldanmak sızılı sızıltı sızıltısız sızım sızım sızım sızım sızlanmak sızınım sızıntı sızıntılı sızırma sızırmak sızış sızlama sızlamak sızlamalı sızlanan sızlanarak sızlanış sızlanma sızlanmak sızlanmasız sızlatma sızlatmak sızlayış sızma sızmak si sibak sibakusiyak sibernasyon sibernetik sibernitik sibirya sibob sibop sicil sicil vermek sicilli sicilyalı sicim sicim gibi siderit sideroz sidik sidik borusu sidik kavuğu sidik söktürücü sidik torbası sidik yarışı sidik yolu sidik zoru sidikkavuğu sidikli sidikli meşe sidiklik sidiktorbası sidimbilim sidimbilimsel siesta sif sifilis sifin sifon sifonlama sifonlamak sifonlular sifonu çekmek (veya sifon çekilmek) siftah siftah etmek siftahlama siftahlamak siftinlik siftinme siftinmek sigala sigar sigara sigara böceği sigara böreği sigara içmek sigara kâğıdı sigara kâğıdı gibi sigara sarmak sigara tabakası sigara tablası sigara tiryakisi sigaraböceği sigaracı sigaralı sigaralık sigarasız sigarayı tellendirmek sigorta sigorta atmak sigorta etmek sigorta memuru sigorta olmak sigortacı sigortacılık sigortalama sigortalamak sigortalanma sigortalanmak sigortalı sigortalılık sigortalının sigortası atmak sigortasız sigortasızlık siğil siğil otu sihâm sihir sihirbaz sihirbazlık sihirbazlıkta sihirlenme sihirlenmek sihirleyici sihirli siirt sik sikalar sikatif sikindirik sikiş sikişmek sikke sikkeleme sikkelemek sikkeler siklâmen siklememek siklon sikmek siktir et! siktir! siktirici siktirip gitmek siktirmek sil sil baştan silah silâh silâh başı etmek silâh başına silâh çatmak silâh çekmek silâh patlamak silâh silâha girmek silâha davranmak silâhaltı silâhaltına almak silâhaltında bulunmak silâhçı silâhendaz silâhhane silâhlama silâhlamak silâhlandırma silâhlandırmak silâhlanma silâhlanmak silâhlı silahlı kuvvetler silâhlı kuvvetler silâhlık silâhsız silâhsızlandırma silâhsızlandırmak silâhsızlanma silâhsızlanmak silâhşor silâhşorluk silahşör silâhtar silâhtar ağa silâj sildirilme sildirilmek sildirme sildirmek sildirtme sildirtmek silecek silepçe silgeç silgi silgiç sili silici silik silikat silikatlama silikatlamak silikatlaşma silikatlaşmış silikleşme silikleşmek silikleştirme silikleştirmek siliklik silikon silikoz sililik silimsi silimsiz imge silindir silindir gibi ezmek silindir kalıplama silindir şapka silindir ütücü silindir yağı silindiraj silindirik silindirimsi silindirli silindirsel silindirsel yüzey silinip gitmek siliniş silinme silinmek silinmiş silinti silip süpürmek silis silisçil silisik asit silisiz silisizlik silisli silisseven silistre silisyum siliş silkeleme silkelemek silkelenme silkelenmek silkeleyiş silki silkindirme silkindirmek silkinip sıyrılmak silkiniş silkinme silkinmek silkinti silkip atmak silkme silkmek silktirme silktirmek sille sille tokat silme silme kalıbı silme makinesi silme tahtası silmece silmeci silmek silmetaş silo silolama silolamak silsile silsilename siluet silüryen silvikültör sim sima simetri simetrik simetrikleştirme simetrili simetrisiz simetrisizlik simge simgeci simgecilik simgeleme simgelemek simgeleşme simgeleşmek simgeleştirmek simgesel simgesel mantık simit simitçi simitçilik simla simpleks simpozyum simsar simsariye simsarlık simsiyah simultane simultanéisme simultanéité simurg simülasyon simülatör simültane simya simyacı sin sina yarımadası sinagog sinagrit sinameki sinameki gibi sinan sinara sinarit sincabî sincap sincapgiller sincapgillerden sindirgen sindirilme sindirilmek sindirim sindirim aygıtı sindirim bilimci sindirim bilimi sindirim organları sindirim sistemi sindirimbilim sindirimbilimci sindiriş sindirme sindirmek sine sinek sinek ağırlık sinek avlamak sinek bar sinek kuşu sinek mantarı sinek sıklet sinek ufak (veya küçük), ama mide bulandırır sinekçil sinekkapan sinekkapan bitkisi sinekkapangiller sinekkaydı sineklenme sineklenmek sinekler sineklik sinekoloji sinekromi sineksavar sinekten yağ çıkarmak sinekyutan sinema sinema endüstrisi sinema kamerası sinema perdesi sinema salonu sinema sanatçısı sinema sanayii sinema tekniği sinemacı sinemacılık sinemacılıkta sinemada sinemalaştırmak sinemasever sinemaskop sinematek sinematik sinematograf sinerama sinerji sineroman sinestezi sineye çekmek singin sini sinik sinir sinir argınlığı sinir bilimi sinir buhranı sinir doku sinir harbi sinir hastalığı sinir hastası sinir ilâcı sinir kanatlılar sinir kesilmek sinir küpü sinir otları sinir otu sinir otugiller sinir savaşı sinir sistemi sinir törpüsü sinirbilim sinirce siniri oynamak siniri tutmak sinirine dokunmak) sinirleme sinirlemek sinirlendiren sinirlendirici sinirlendirme sinirlendirmeden sinirlendirmek sinirleniş sinirlenme sinirlenmek sinirler sinirleri sinirleri alt üst olmak sinirleri ayakta olmak sinirleri boşanmak sinirleri bozulmak sinirleri gergin olmak sinirleri gerilmek sinirleri gevşemek sinirleri gevşemek (veya yatışmak) sinirleri kuvvetli sinirleri zayıf sinirlerine hâkim olmak sinirlerini bozmak sinirli sinirlilik sinirotları sinirotu sinirotugillerden sinirsel sinirsiz sinirsizlik siniş sinizm sinle sinlik sinme sinmek sinmiş sinni samit sinolog sinoloji sinonim sinsi sinsice sinsileşme sinsileşmek sinsilik sinsin sintaks sintigrafi sintine sinüs sinüzit sinüzoidal sinüzoit sinyal sinyal lâmbası sinyal müziği sinyal vermek sinyalizasyon sinyor sipahi sipahilik sipariş sipariş almak sipariş etmek sipariş vermek siparişçi sipastik siper siper almak siper etmek sipere yatmak siperisaika siperlenme siperlenmek siperli siperlik siplemek sipolin sipsi sipsipullah sipsivri sipsivri kalmak sirayet sirayet etmek siren sirer sîret siri derya sirk sirkat sirke sirke ruhu sirke sineği sirkeci sirkecilik sirkelenme sirkelenmek sirkeleşme sirkeleşmek sirkeli sirkelik sirken sirkengebin sirkülasyon sirkülâsyon sirküler sirmo siroko siroz sirozlu sirrus sirtaki sirto sis sis bombası sis farı sis lâmbası sis perdesi sislendirme sislendirmek sislenme sislenmek sislenmiş sisli sismik sismograf sismolog sismoloji sistem sistem analisti sistem değerlendirmeci sistem mühendisi sistematik sistemcilik sistemik sistemleşme sistemleşmek sistemleştirme sistemleştirmek sistemli sistemsiz sistemsizlik sistire sistireci sistireleme sistirelemek sistit sistol sit sit alanı sitayiş sitayişkâr site sitem sitem etmek sitemkâr sitemli sitil sitoloji sitoplâzma sitr sitrik asit sitteisevir sitteisevir her saati bir devir sitteisevir kapıyı çevirir sittinsene sivil sivil idare sivil polis sivil savunma sivil yönetim sivilce sivilceli sivilize sivilleşme sivilleşmek sivilleştirme sivilleştirmek sivillik sivişmek sivri sivri akıllı sivri biber sivri fare sivriç sivrikuyruk sivrilen sivrileşme sivrileşmek sivrileştirme sivrileştirmek sivrilik sivriliş sivrilme sivrilmek sivrilmiş sivriltme sivriltmek sivrisinek siya siya siya siya siya gitmek siyah siyah beyaz siyah gemre siyah ırk siyah kalem siyahımsı siyahımtırak siyahi siyahî siyahlanma siyahlanmak siyahlaşma siyahlaşmak siyahlaştırmak siyahlatma siyahlatmak siyahlık siyak siyakat siyakat yazısı siyakusibak siyanojen siyantist siyanür siyanürik siyanürleme siyanürlemek siyasa siyasal siyasal parti siyaset siyaset bilimcisi siyaset bilimi siyaset meydanı siyasetçi siyasetçilik siyaseten siyasetname siyasette siyasi siyasî siyasî ambargo siyasî coğrafya siyasî harita siyasî parti siyasiyat siyatik siyehkâr siyek siyenit siyer siyga siyim siyim siyit siyme siymek siyonist siyonizm siz siz bilirsiniz siz sağ olun sizden iyi olmasın size size (veya sizlere) ömür size doyum olmaz siziincitirler sizik sk skala skaler skandal skandinav skandiyum skavut skeç ski skif skink skinkgiller skinkgillerden skleroz skoç skoda bacak skolâstik skor skorbord skorbort skrayper slâlom slâlomcu slav slavca slavcılık slavist slavistik slavlar slavlaşma slavlaşmak slavlaştırmak slavlık slayt slâyt slip slogan slogan atmak slogancı slogancılık sloganlaşma sloganlaşmak sloganlaştırma sloganlaştırmak slovak slovakça slovakya slovakyalı sloven slovence slovenya slovenya dili slovenyalı sm smaç smaçör smokin sn snack-bar snek bar snobizm snop snopluk soba sobacı sobacılık sobalık sobe sobeleme sobelemek soda sodyum sodyum bikarbonat sodyum flüorit sodyum fosfat sodyum hidroksit sodyum hiposülfit sodyum karbonat sodyum klorür sodyum nitrat sodyum sülfat sodyumlu sof sofa sofi sofiler sofîlik sofist sofistik sofistike sofistlik sofiyan sofiyane sofizm sofra sofra (veya sofrayı) kaldırmak (veya toplamak) sofra (veya sofrayı) kurmak sofra başı sofra bezi sofra donatmak sofra duası sofra örtüsü sofra tahtası sofra takımı sofracı sofralık sofrası açık softa softaca softalaşma softalaşmak softalık sofu sofuca sofuluk soğan soğan çiçeği soğan yemedim ki ağzım koksun soğancı soğancık soğanımsı soğanlama soğanlamak soğanlı soğansı soğdakça soğdca soğra soğrulma soğrulmak soğrumsama soğu soğuk soğuk algınlığı soğuk almak soğuk bez soğuk büfe soğuk çalmak soğuk çıkmak soğuk dalgası soğuk damga soğuk durmak soğuk duş etkisi yapmak soğuk düşmek (veya kaçmak) soğuk harp soğuk hava deposu soğuk ısırması soğuk mutfak aşçısı soğuk neva soğuk nevale soğuk renkler soğuk savaş soğuk şaka soğuk ter dökmek (veya soğuk ter basmak) soğuk vurmak (veya yakmak) soğukça soğukkan soğukkanlı soğukkanlı havyanlar soğukkanlı olmak soğukkanlılık soğukkanlılıkla soğukkanlıolmak soğuklama soğuklamak soğuklaşma soğuklaşmak soğuklaştırma soğuklaştırmak soğukluk soğulcan soğulma soğulmak soğuma soğumak soğumluluk soğumölçer soğuran soğurgan soğurganlık soğurma soğurmak soğurmalı soğurucu soğurulmak soğuruş soğuşma soğuşmak soğutkan soğutma soğutmaç soğutmadan soğutmak soğutmalı soğutucu soğutulma soğutulmak soğutum soğutuş soğuyuş sohbet sohbet etmek sohbet ustası sohum sokağa sokağa (veya sokaklara) düşmek sokağa atmak sokağa atsan sokağa çıkmak sokağa dökülmek sokak sokak çocuğu sokak kadını sokak kapısı sokak kızı sokak satıcısı sokak süpürgesi sokakta bulmamak sokakta kalmak sokaktaki adam sokaktan toplamak sokan soket sokma sokmak sokman sokra sokranma sokranmak sokrat sokrates sokturma sokturmak soku sokucu sokulgan sokulganlık sokulma sokulmak sokulu sokuluş sokum sokur sokuş sokuşma sokuşmak sokuşturma sokuşturmak sol sol açık sol anahtarı sol bek sol eğilimli sol eli beklemek sol haf sol iç sol şerit sol tarafından kalkmak sol yapmak sola kaymak solak solaklık solaryum solcu solculuk solda sıfır soldat soldurma soldurmak solfej solgun solgunlaşma solgunlaşmak solgunluk solidarist solidarite solidarizm solipsizm solist solistlik solku sollama sollama yapmak sollamak sollayış sollu solluk solma solmak solmamış solmayan solmaz solmuş solo solo yapmak solocu solubilite solucan solucan düşürücü solucan gibi solucan otu solucanlar solucanların soluğan soluğan etmek soluğu (bir yerde) almak soluğu kesilmek (veya tutulmak) soluğu kesmek soluk soluk aldırmamak soluk almadan (dinlemek, izlemek veya bakmak) soluk almak soluk borusu soluk darlığı soluk kesici soluk soluğa soluk soluğa kalmak soluklama soluklamak soluklanma soluklanmak soluklaşma soluklaşmak solukluk soluksuz soluksuzluk soluma solumak solungaç solunma solunmak solunum solunum aygıtı solunum sistemi solusyon soluş solutma solutmak soluyarak soluyuş solüsyon solvent som soma somak somaki somali somalili soman soman balığı somata somon somon balığı somun somurdanma somurdanmak somurma somurmak somurtkan somurtkanlık somurtma somurtmak somurtuk somurtuş somurulma somurulmak somut somut isim somutlanma somutlanmak somutlaşma somutlaşmak somutlaştırma somutlaştırmak somutluk somya son son adam son birim son bulmak (veya sona ermek) son derece son deyiş son dört son ek son görev son gürlüğü son kânun son kozunu oynamak son nefes son nefesini vermek son pişmanlık fayda vermez (veya etmez) son ses son ses düşmesi son teşrin son turfanda son vazife son vermek sona kalan dona kalır sonar sonat sonbahar sonbaharda soncul sonda sondaj sondaj kuyusu sondaj teknikeri sondaj yapmak sondajcı sondajı sondajlarda sondalama sondalamacı sondalamacılık sondalamak sondeyiş sondurmak sone songüz sonlama sonlamak sonlu sonlu büyüklük sonra sonradan sonradan gelen devlet devlet değildir sonradan görme sonradan görme, gâvurdan dönme sonradan görmelik sonradan görmüş sonradan görmüşlük sonradan olma sonraki sonraları sonrasız sonrasızlık sonsal sonsöz sonsuz sonsuz küçük sonsuzlaşma sonsuzlaşmak sonsuzlaştırmak sonsuzluk sonteşrin sonu sonu gelmek sonuç sonuç almak sonuç karşılaşması sonuç oyuncusu sonuç takımı sonuç vermek sonuç yarışması sonuçlama sonuçlamak sonuçlandırma sonuçlandırmak sonuçlanış sonuçlanma sonuçlanmak sonuçlanmamak sonuçlu sonuçsuz sonuçsuzluk sonuçta sonuk sonuncu sonunda sonunu almak sonunu getirememek sonunu getirmek sonurgu sonurtu sonuşmaz sonuyarı sop sopa sopa atmak (veya çekmek) sopa yemek sopalama sopalamak sopalanma sopalanmak sopalı soplu sopran soprano sopsoğuk sora sora sora sora bağdad (veya kâbe) bulunur sorak sorakçı soraklandırmak soraklanmak soraklı sorarak sordurma sordurmak sorgu sorgu hakimi sorgu sual sorgu suale çekmek sorgu yargıcı sorgucu sorguç sorguçlanmak sorguçlu sorguçsuz sorgulama sorgulamak sorgulanış sorgulanma sorgulanmak sorgulayıcı sorgun sorgusuz sorgusuz sualsiz sorguya çekmek sorit sorkun sorma sorma kişinin aslını, sohbetinden bellidir sorma! (sormayın! veya sorma gitsin!) sormaca sormadan sormak sormak (veya sorması) ayıp olmasın sormuk sorti sorti yapmak soru soru cümlesi soru eki soru işareti soru sıfatı soru sormak soru zamiri soru zarfı sorulama sorulma sorulmak sorulu görünüm sorulursa sorum soruma sorumak sorumlu sorumlu tutmak sorumluluk sorumluluk düşmek sorumluluklar sorumsuz sorumsuzca sorumsuzlaşma sorumsuzlaşmak sorumsuzluk sorun sorunca soruncacı soruncalı sorunları sorunlu sorunsal sorunsuz soruşma soruşmak soruşturma soruşturma açmak soruşturma kurulu soruşturma raporu soruşturmacı soruşturmacılık soruşturmak soruşturmalar soruşturucu sorutkan sorutma sorutmak sos sosis sosları sosluk sosyal sosyal adalet sosyal antropolog sosyal antropoloji sosyal bilgiler sosyal bilim sosyal bilimler sosyal bünye sosyal değerler sosyal değişme sosyal demokrasi sosyal demokrat sosyal devlet sosyal düzen sosyal faaliyet sosyal gelişme sosyal güvenlik sosyal hayat sosyal hizmet uzmanı sosyal ilişki sosyal konut sosyal olay sosyal olgu sosyal oluşum sosyal psikoloji sosyal sigorta sosyal statü sosyal tabaka sosyal yapı sosyal yardım sosyal yaşam sosyalist sosyalistik sosyalistlik sosyalizasyon sosyalizm sosyalleşme sosyalleşmek sosyalleştirme sosyalleştirmek sosyete sosyetik sosyo- sosyoekonomik sosyokültürel sosyolengüistik sosyolog sosyoloji sosyolojizm sosyometri sote sound sovan sovhoz sovyet soy soy ağacı soy gazlar soy ismi soy kırımı soy kütüğü soy oluş soy sop soya soya çekim soya çekmek soya fasulyesi soyaçekim soyadı soyağacı soyaktaran soybilim soyca soyda soydaş soydaşlık soydur çeker, boktur kokar soydurma soydurmak soygun soyguncu soygunculuk soyka soykırım soykırımı soylama soylamak soylu soylu erki soylu soplu soylular soyluluğun soyluluk soyma soymak soymuk soysal soyserim soysuz soysuzca soysuzlar soysuzlaşma soysuzlaşmak soysuzlaşmış soysuzlaştırma soysuzlaştırmak soysuzluk soytarı soytarılık soyulma soyulmak soyulmuş soyunma soyunmak soyuntu soyunup dökünmek soyunuş soyup soğana çevirmek soyuş soyut soyut isim soyut sayı soyutçuluk soyutlama soyutlamak soyutlamalara soyutlanma soyutlanmak soyutlara soyutlaşmak soyutlaştırmak soyutluk soyyapı söbe söğdürme söğdürmek söğe söğme söğmek söğülme söğülmek söğüntü söğürme söğüş söğüşlemek söğüşlük söğüşme söğüşmek söğüştürmek söğüt söğütgiller söğütgillerden söğütlü söğütlük söhret sökel sökme sökmek söktürme söktürmek sökü otu sökük sökük dikmek sökükçü sökülme sökülmek sökülmesi sökülmüş sökülüş söküm sökün söküntü söküp atmak söküş sölenterlerden sölom sölomlular sölpük sölpüme sölpümek sömestir sömestr sömikok sömürge sömürgeci sömürgecilik sömürgeleşme sömürgeleşmek sömürgeleştirme sömürgeleştirmek sömürgen sömürgenlik sömürme sömürmek sömürü sömürücü sömürücülük sömürülen sömürülme sömürülmek sömürüş söndürme söndürmek söndürücü söndürülme söndürülmek sönme sönmek sönmüş sönük sönüklük sönüm sönüm ayrımı sönüm katsayısı sönümleme sönümlemek sönümlü sönümsüz sör sörf sörfçü sövdürme sövdürmek söve söven sövgü sövgücü sövme sövmek sövücü sövülme sövülmek sövüntü sövüp saymak sövüş sövüşme sövüşmek sövüştürme sövüştürmek söyle-n-ti söyledi söylediğini söylem söyleme söylemediğini bırakmamak söylemek söylememek söylemesi ayıp söylemeye söylemseme söylemsemek söylence söylencebilim söylencebilimsel söylenceler söylencesel söylenecek söylenegelmiş söylenen söylenilme söylenilmek söyleniş söylenişine söylenme söylenmek söylenmemiş söylenti söyleşi söyleşim söyleşme söyleşmek söyletme söyletmek söyletmemek söylev söylevci söyleyeceği olmak söyleyeceğim söyleyememek söyleyen söyleyerek söyleyim söyleyiniz söyleyiş söz söz (veya lâf) altında kalmamak söz (veya lâf) aramızda söz (veya lâf) düşmemek söz (veya lâf) işitmek söz açmak söz almak söz anlayan beri gelsin söz arasında söz atmak söz ayağa düşmek söz başı söz biliyorsan söyle, inansınlar; bilmiyorsan söyleme, seni bir adam sansınlar söz bir, allah bir söz birliği söz birliği etmek söz bölüğü söz bölükleri söz cambazı söz cambazlığı söz çıkmak söz dağarcığı söz dalaşı söz dinlemek (veya söz tutmak) söz dizimi söz dizimsel söz düellosu söz düşürmek söz ebesi söz ehli söz etmek söz geçirmek söz gelimi söz gelişi söz gelmek söz getirmek söz göstergesi söz gösterisi söz götürmek söz götürmez söz gümüşse sükût altındır söz kaldırmamak söz karışıklığı söz kesimi söz kesmek söz konusu söz konusu olmak (veya söz konusu etmek) söz meydanı söz misali söz olmak söz rüşveti söz sahibi söz sahibi olmak söz sırası söz sözü açmak söz temsili söz tutmak söz ustası söz var, iş bitirir; söz var, baş yitirir söz varlığı söz vermek söz yarışı söz yazarı söz yitimi söz yok! söz zinciri sözavcılığı sözavcısı sözbilim sözce sözcü sözcük sözcük hazinesi sözcük türü sözcük vurgusu sözcüklerin sözcülük sözde sözde kalmak sözde özne söze atılmak söze başlamak söze karışmak söze son vermek söze yatmak sözel sözel öğrenme sözgelişi sözgötürmez sözle sözlendirici sözlendiricilik sözlendirme sözlendirmede sözlendirmek sözlenme sözlenmek sözler sözleri sözlerin sözleriyle sözleşme sözleşme tutanağı sözleşme yapmak sözleşmeci sözleşmek sözleşmeli sözleşmesiz sözlü sözlü film sözlü sınav sözlü soru sözlük sözlük bilgisi sözlük bilimci sözlük bilimi sözlük birimi sözlükbirim sözlükçe sözlükçü sözlükçülük sözsüz sözsüz oyun sözü sözü (veya lâfı) ağzında gevelemek sözü açılmak sözü ağzına tıkamak sözü ağzında bırakmak (veya sözü ağzından almak) sözü ağzında kalmak sözü bağlamak sözü çevirmek sözü dağıtmak sözü edilmek sözü geçmek sözü kesmek sözü mü olur? sözü sohbeti yerinde sözü tartmak sözü uzatmak sözügeçer sözüm ona sözüm yabana (veya sözüm meclisten dışarı) sözün sözün ardı boşa çıkmak sözün kısası sözünde sözünde durmak sözünden sözünden çıkmamak sözüne sözüne gelmek sözüne sahip sözünü (veya sözünüzü) balla kestim (veya kesiyorum) sözünü bilmez sözünü esirgememek sözünü esirgememek (veya sakınmamak) sözünü geri almak sözünü kesmek sözünü tutmak sözünübilmez sözünün eri olmak sözyitimi space-like spaghetti spazm spektrograf, tayfçizer spektroskop spektroskop, tayfölçer spektroskopi spektroskopi, tayfölçüm spektrum spekülâsyon spekülatif spekülâtif spekülâtör sperm sperma sperma ana hücresi spermasızlık spermatozoit spesifik spesiyal spesiyalist spesiyalite spika spiker spikerlik spiral spiril spiritualist spiritualizm spiritüalizm spiritüel spk spolet sponsor sponsorluk spontane spontaneizm spor spor kesesi spor loto spor toto sporcu sporcuların sporculuk sporlanma sporlanmak sporlular sporsever sportif sportmen spot spot alım spot lâmbası spot mağaza spot satım spotçu sprey spritualizm spritüel spy sr sri stabil stabilizasyon stabilization stabilizatör stabilize stabilize etmek stabilize yol stadya stadyum stafilokok stagflâsyon staj stajer stajyer stajyerlik stalagmit stalâgmit stalaktit stalâktit stand stand-bay stand-by standardizasyon standardize etmek standart standart dil standartlaşma standartlaşmak standartlaştırma standartlaştırmak stant star starking start start almak start vermek start yeri starta geçmek starta girmek stat statik statolit stator statosist statör statü statüko statükocu stearik stearin sten steno stenograf stenografi stenotip step stepne ster steradyan stereo stereofoni stereofonik stereografi stereografik stereoskop stereoskopik stereoskopik çift stereotipi steril sterilizasyon sterilize sterilize etmek sterilleşme sterilleşmek sterlin sterol stetoskop steyşın stil stil mobilya stilist stilistik stilizasyon stilize etmek stilo stipul stoacı stoacılık stok stok etmek stokaj stokçu stokçuluk stoklama stoklamak stop stop etmek stop lâmbası stop valf stopaj stor stor kapak store storlu stratej strateji stratejik stratigrafi stratosfer stratus streç streptokok streptomisin stres streslenme streslenmek stresli striknin striptiz striptizci stroboskop stronsiyum strontiyum structuralisme strüktür strüktüralist strüktüralizm strüktürel stüdyo stylistique su su (veya söz) götürmez su (yüzü) görmemiş su akarken testiyi doldurmalı su akrebi su almak su altı su altı arkeolojisi su altı flâşı su altı fotoğrafçılığı su altı işleri su askıları su aygırı su aygırıgiller su bahçesi su baldıranı su bardağı su basıncı su baskını su basmak su basmanı su bidonu su bilimci su bilimi su biti su bitkileri su bombası su borusu su boyası su böceği su bölümü çizgisi su böreği su cenderesi su çarpmak su çekmek su çıkrığı su çulluğu su damarı su değirmeni su deposu su dolabı su dökmek su dökünmek su düzeyi su etmek su geçirmez su gelmek su gibi (olmak) su gibi akmak su gibi aziz ol! su gibi bilmek (veya okumak) su gibi ezberlemek su gibi gitmek su gibi terlemek su gösterdi su götürür yeri olmamak su hattı su ısıtıcısı su içinde su içinde kalmak su iktiza etmek su kabağı su kabı su kaçırmak su kamışı su kamışıgiller su kapmak su karanfili su katılmamış su kayağı su kaybı su keleri su kemeri su kesesi su kesimi su kesmek su kesmek (veya su kesilmek) su keteni su kireci su korkusu su koyuvermek su küçüğün, sofra büyüğün su küçüğün, söz büyüğün su küre su mantarları su mercimeği su mercimeğigiller su mermeri su muhallebisi su nanesi su örümceği su örümceğigiller su parkı su perisi su piresi su rezenesi su saati su samuru su sarımsağı su sarnıcı su sayacı su serpilmek su seviyesi su sığırı su sineği su tabakası su tankeri su taşkını su tavuğu su tavuğugiller su tedavisi su terazisi su teresi su testisi su testisi su yolunda kırılır su topu su tulumbası su türbini su uyur, düşman uyumaz su ürünleri su ürünleri mühendisi su ürünleri teknikeri su ürünleri teknisyeni su vermek su yapmak su yatağı su yelvesi su yılanı su yılanıgiller su yılanları su yolcu su yolu su yoncası su yosunları su yosunu su yuvarı su yürümek su yüzü görmemiş su yüzüne çıkmak su'bân sual sual açmak sual etmek sual-i mukaddere cevap suare subaldıranı subap subasar subasman subaşı subay subaylar subaylık subh subilgisi subiya subjektif subjektivite subjektivizm suböceği subra subret substitution subulat subya subye sucu sucuğunu çıkarmak sucuk sucuk gibi olmak (veya ıslanmak) sucukçu sucukçuluk sucuklaşma sucuklaşmak sucul suculuk suç suç aleti suç duyurusu suç duyurusunda bulunmak suç işlemek suç olmak suç üstü suç yükleme suçbilim suçiçeği suçlama suçlamak suçlandırılma suçlandırılmak suçlandırma suçlandırmak suçlanma suçlanmak suçlanmış suçlar suçlarınıaçıklamak suçlayış suçlu suçlu olmak suçlu sayılmak suçlularevi suçluluk suçluluk duygusu suçsuz suçsuzluk suçu suçulluğu suçunu bağışlamak (veya birinin suçundan geçmek) suçüstü suçüstü mahkemesi suçüstü yakalama sûd suda suda pişmiş sudak sudan sudan cevap sudan çıkmış balığa dönmek sudan çıkmışbalığa dönmek sudan geçirmek sudan tavuğu sudan ucuz sudanlı sufi sufle sufle etmek suflîleşmek suflör suflörlük sugötürmez suhulet suhunet suibriği suibriğigiller suibriğigillerden suiistimal suiistimal etmek suikast suikastçı suikastçi suikastta parmağı olmak suiniyet suistimal suizan sukabağı sukamışı sukamışıgillerden suketeni sukırım sukunet sukut sukût sukut etmek sûkûtî sukutuhayal sulak sulak alan sulaklık sulâle sulama sulama makinesi sulamaç sulamak sulandırıcı sulandırma sulandırmak sulanma sulanmak sulanmış: sular kararmak sularında sulatma sulatmak sulbünden gelmek sulehâ sulfata sulh sulh olmak sulhçu sulhçuluk sulhperver sulhsever sulhseverlik sulp sulta sultan sultan ahmet'te dilenip ayasofya'da sadaka vermek sultan böreği sultan efendi sultan kethüdası sultanî sultanî tembel sultanî tembellik sultanîbuselik sultanîhüzzam sultanîyegâh sultanlar sultanlık sultanoğlu sulu sulu boya sulu göz sulu gözlü sulu sepken sulu tarım sulu zırtlak sulugözlü suluk sulûk suluk zinciri sululaşma sululaşmak sululuk sululuk yapmak sululuk yapmak (veya etmek) suma sumak sumen sumen altı etmek sumer sumerce sumercimeği sumercimeğigillerden sumermeri sumerolog sumeroloji sumsuk sumsuklama sumsuklamak sun'î sun'î böbrek sun'î çayır sun'î gübre sun'î kalp sun'î peyk sun'î solunum sun'î tahta sun'î teneffüs sun'îlik suna suna boylu suna gibi sunak sundurma sundurmak sungu sungur suni sunî suni peyk suni tahta sunîlik sunma sunmak sunta suntıraç sunturlu sunturlu küfür sunu sunu ve istem sunucu sunuculuk sunulabilir sunulamak sunulan sunulma sunulmak sunulması sunuluş sunum sunumluk sunuş suodası suoku suokugiller suokugillerden suölçer sup supab supangle supanglez supap supara superiore suphanallah supiresi supleman suples suppression supya sur sura surat surat (veya suratı) bir karış surat asmak surat düşkünü surat etmek surat kalmamak surat mahkeme duvarı surata bak süngüye davran suratı değişmek suratı kasap süngeriyle silinmiş suratı mahkeme duvarı suratına indirmek suratından düşen bin parça olmak suratını ekşitmek suratlar suratlı suratsız suratsızlık surdinlemek sure suret sûret suret almak (veya çıkarmak) sureta sureti haktan görünmek suretine girmek suretler surezenesi surinam suriye suriyeli surlar sus payı susak susak ağızlı susak burunlu susaklık susalık susallar susam susam helvası susam yağı susama susamak susamgiller susamgillerden susamış susamuru susamyağı susan susatma susatmak susayan susayış susever susığırı susineği susku suskun suskunlaşma suskunlaşmak suskunlaştırma suskunlaştırmak suskunluk susma susma hakkı susmak susmalı tiyatro susmalık susması susmuş suspus suspus olmak susta susta durdurmak susta durmak sustalı sustalı çakı sustaya kalkmak susturma susturmak susturucu susturulma susturulmak susuntu susuş susuz susuzluk suşeridi suşi sut sut kostik sutaşı sutavuğugillerden sutyen sutyenci sutyencilik suubet suud suûd suudi arabistan suvanyör suvare suvarım suvarma suvarmak suvat suya düşmek suya göstermek suya götürüp susuz getirir suya sabuna dokunmamak suya salmak suyelvesi suylakesim suyolu suyolu3 suyosunları suyu suyu (veya çayı) görmeden paçaları sıvamak suyu baştan (veya başından) kesmek suyu bulandırmak suyu getiren de bir, testiyi kıran da suyu görünce teyemmüm bozulur suyu havana koy, döv döv yine su suyu hürmetine (veya yüzü suyuna) suyu ısınmak (veya kaynamak) suyu kesilmiş değirmene dönmek suyu kesiyor suyu mu çıktı? suyu nereden geliyor? suyu seli kalmamak suyuk suyukçuluk suyun suyun akıntısına gitmek suyun başı suyuna gitmek suyuna tirit suyunca gitmek suyunu suyunu almak suyunu çekmek suyunun suyu sûz suzambağı sûzan suzidil suzidilâra suzinak suzîş sübap sübek sübekli sübjektif sübjektiflik sübjektivist sübjektivite sübjektivizm süblime süblimleşme süblimleşmek süblimleştirme süblimleştirmek sübut sübut bulmak sübvansiyon sübvansiyonel sübyan sübyan koğuşu sübye sücut südreme südremek süet süfli süflî süflîleşme süflîleşmek süflîlik sühan süheyl sühulet sühunet süit süje süklüm püklüm sükna sükse sükse yapmak sükseli sükun sükûn sükunet sükûnet sükûnet (veya sükûnet) bulmak sükûneti sükûnetli sükût sükût hakkı sükût ikrardan gelir sükûtî sükûtîlik sükûtla geçiştirmek sükünet sülale sülâle sülâsî sülf sülfamit sülfat sülfatlama sülfatlanma sülfatlaşma sülfit sülfitleme sülfür sülfürik sülfürik asit sülfürimetre sülfürleme sülfürlemek süline süllüm sülûk sülûk etmek sülüğen sülük sülük gibi sülük vurmak sülükçü sülükler sülüklerden sülümen sülün sülün gibi sülüngiller sülüngillerden sülünlük sülüs sümbül sümbüle sümbülî sümbülteber sümek sümeyra sümkürme sümkürmek sümkürtmek sümmettedarik sümsük sümsükgiller sümsükgillerden sümsükleşme sümsükleşmek sümsüklük sümter sümük sümük doku sümüklü sümüklü böcek sümüksel sümüksü sümüksü zar sünayiülmesken sündürme sündürmek sündüs süne sünek sünepe sünepelik sünger sünger avcısı sünger çekmek sünger doku sünger geçirmek sünger gibi sünger taşı süngerci süngercilik süngerimsi süngerler süngerleşme süngerleşmek süngerli süngersi süngü süngüleme süngülemek süngülenme süngülenmek süngüleşme süngüleşmek süngülü süngüsü depreşmesin süngüsü düşük sünme sünmek sünnet sünnet çocuğu sünnet düğünü sünnet ehli sünnet etmek (veya yapmak) sünnet olmak sünnetçi sünnetçilik sünneti sünnetleme sünnetlemek sünnetli sünnetlik sünnetsiz sünnî sünnîlik sünük süper süper benzin süper çimento süper fostat süper lise süper star süpermarket süpermarketçi süpermarketçilik süphelendirmek süphelenmek süpriz süprülmek süprüntü süprüntücü süprüntüler süprüntülerin süprüntülük süpürge süpürge çalısı süpürge darısı süpürge otu süpürgeci süpürgecilik süpürgelik süpürme süpürmek süpürtme süpürtmek süpürülme süpürülmek süpürüş sür?at sür'at sür'at katarı sür'atle sür'atlendirme sür'atlendirmek sür'atlenme sür'atlenmek sür'atli sürahi sürat süratle süratli sürç sürçme sürçmek sürçtürme sürçtürmek sürçülisan sürdür sürdürme sürdürmek sürdürülebilir çevre sürdürülmemek sürdürülmesi sürdürüm sürdürümcü sürdürümletmek sürdürüş süre süre aşımı süre ölçen süre ölçümü süre sonu süreaşımı süreç süreç kimliği süreduran süredurum süregelen süregelme süregelmek süreğen süreğenleşme süreğenleşmek süreğenlik sürek sürek avı sürekçi sürekli sürekli ünsüz süreklice süreklilik süreklilik ilkesi süreksiz süreksiz ünsüz süreksizlik süreli sürem süren süreölçer sürer durum sürer durumcu sürerlik sürerlik fiili sürerlik görünümü süresi süresince süresini süresiz süret sürev sürevbilim süreyazar süreyya sürfe sürfile sürfile makası sürfile makinesi sürfile yapmak sürgen doku sürgit sürgit yapmak sürgü sürgü kolu sürgüaltı sürgüleme sürgülemek sürgülenme sürgülenmek sürgületmek sürgülü sürgün sürgün avı sürgün gitmek sürgün olmak sürgün yeşili sürgüne göndermek sürme sürme çekmek sürme mantarıgiller sürme mantarları sürmece sürmedan sürmek sürmeleme sürmelemek sürmelenme sürmelenmek sürmeli sürmelik sürmenaj sürmesiz sürmeyi gözden çekmek sürnatüralist sürnatüralizm sürpriz sürpriz yapmak sürre sürre alayı sürre emini sürrealist sürrealite sürrealizm sürsat sürşarj sürt allah sürt! sürterek sürtme sürtme ağı sürtmek sürtük sürtükleşme sürtükleşmek sürtüklük sürtülme sürtülmek sürtünen sürtünme sürtünmek sürtünücü sürtünüm sürtünüp durmak sürtünüş sürtüp durmak sürtüş sürtüşme sürtüşmek sürtüştüren sürtüştürme sürtüştürmek sürûd sürur sürü sürü sepet sürü sürü sürücü sürücü belgesi sürücül sürücülük sürüden ayrılan koyunu (veya kuzuyu) kurt kapar sürüden ayrılanı kurt kapar sürüden ayrılmak sürükleme sürüklemek sürüklendirme sürüklendirmek sürükleniş sürüklenme sürüklenmek sürükletme sürükletmek sürükleyici sürükleyiş sürülme sürülmek sürülmemiş sürülüş sürüm sürüm sürüm sürüm sürüm sürünmek sürümcemede bırakmak sürümcemede kalmak sürümdeğer sürüme sürümek sürümlü sürümlük sürümsüz sürümsüzlük sürünceme süründürme süründürmek süründürülme süründürülmek sürüngen sürüngenler sürüngenlerden sürüngenleri sürünme sürünmek sürünücü sürünüş sürüp gitmek sürür sürüsüne bereket! sürüş sürüştürme sürüştürmek sürütme sürütmek sürüyü güden kurdu görür sürveyan süryanî süryanîce süs süs bitkisi süs için süs kabağı süs püs süsen süsengiller süsengillerden süslem süsleme süsleme sanatları süslemeci süslemecilik süslemek süslemelik süslemeye süslendirme süslendirmek süsleniş süslenme süslenmek süslenmemiş süslenmeye süslenmiş süslenti süsler süsletme süsletmek süsleyen süsleyici süsleyip püslemek süslü süslü püslü süslü üslûp süslük süsme süsmek süspansiyon süssüz süsü süt süt ağacı süt asidi süt beyaz süt beygiri gibi (ayakta uyumak) süt çalmak süt çekmek süt çocuğu süt çorbası süt danası süt dişi süt dökmüş kedi gibi (olmak veya süt dökmüş kediye dönmek) süt dökmüş kedi gibi olmak süt gibi süt kırı süt kuzusu süt mavisi süt otu süt otugiller süt şekeri süt tozu süt vermek sütana sütanalık sütanne sütannelik sütbaba sütbaşı sütçü sütçülük süte süthane sütkardeş sütkızı sütlâç sütleğen sütleğengiller sütleğengillerden sütlendirme sütlendirmek sütlenme sütlenmek sütliman sütlü sütlü kengel sütlü ot sütlüce sütlük sütlüyü sürüden çıkarmazlar sütnine sütoğul sütölçer sütre sütsüz sütsüzlük sütte sütten ağzı yanan yoğurdu (veya ayranı) üfleyerek yer (veya içer) sütten ağzı yanmak sütten kesmek sütun sütun açmak sütuncuk sütü sütü bozuk sütünden sütüne havale etmek sütüne kalmak sütyen süvari süvari alayı süvari bölüğü süvari polisi süvari sınıfı süvarilik süve süven süveter süveyda süyek süymek süyüm süzdürme süzdürmek süzek süzeni süzgeç süzgeçgagalılar süzgeçleme süzgeçlemek süzgeçli süzgü süzgün süzgün bakış süzgün göz süzgünleşme süzgünleşmek süzgünleşmiş süzgünlük süzme süzme bal süzme yoğurt süzmek süzücü süzük süzüle süzüle süzülerek süzülgü süzülme süzülmek süzülmüş süzülüş süzüm süzüm süzüm süzüm süzülmek süzüntü ş ş, ş şa şâb şaban şabanlaşma şabanlaşmak şabanlık şablon şabloncu şablonculuk şad şad etmek şad olmak şâdâb şadan şadırvan şadiye şâduman şafağı şafak şafak atmak şafak sökmek şafiî şafiî köpeği gibi titremek şafiî köpeğine dönmek şafiîlik şaft şaful şah şah damarı şah iken şahbaz olmak şaha kalkmak şahadet şahadet etmek şahadet getirmek şahadet parmağı şahadet şerbetini içmek şahadetname şahadetparmağı şahadette bulunmak şahan şahane şahap şahbaba şahbaz şahbey şahça şaheser şaheser yaratmak şahım şahımı bu kadar severim şahıs şâhıs şahıslar şahıssız şahika şahin şahin bakışlı şahin küçük, et yer; deve büyük, ot yer şahinci şahit şahit olmak şahit tutmak şahitler şahitli şahitlik şahitlik etmek şahitsiz şahlandırma şahlandırmak şahlanış şahlanma şahlanmak şahlık şahmeran şahmerdan şahmerdancı şahne şahniş şahnişin şahnişli şahrem şahrem şahrete şahruh şahsen şahsi şahsî şahsiyat şahsiyat yapmak (veya şahsiyata dökmek) şahsiyet şahsiyetli şahsiyetlilik şahsiyetsiz şahsiyetsizlik şahtare şahtere şahteregiller şahteregillerden şahtur şahvâr şahzade şaibe şaibe altında (tutulmak) şaibeli şaik şaika şair şairan şairane şairanelik şaire şairler şairlerin şairlik şak şak etmek şak şak şaka şaka etmek şaka gibi gelmek şaka götürmemek şaka iken kaka olmak (veya şakayı kakaya çevirmek) şaka kaldırmak şaka maka şaka söylemek şaka yapmak şaka yollu şaka yoluyla şakacı şakacıktan şakacılık şakadan şakağı atmak şakak şakakları ağarmak şakakları ağarmak (veya beyazlanmak) şakakları beyazlamak şakalaşma şakalaşmak şakar şakası yok şakasız şakaya almak şakaya boğmak (dökmek veya bozmak) şakaya gelmek şakaya getirmek şakaya vurmak şakaya gelmemek şakayık şakıldak şakıma şakımak şakır şakır şakır şukur şakırdama şakırdamak şakırdatma şakırdatmak şakırtı şakırtılı şakırtısız şakıt şakıyış şaki şakilik şakir şakirdan şakirt şakkadak şakketme şakketmek şaklaban şaklabanlık şaklama şaklamak şaklatış şaklatma şaklatmak şaklayış şakrak şakrak kuşu şakrakkuşu şakraklık şakrama şakramak şakşak şakşakçı şakşakçılık şakşuka şakul şakulî şakulleme şakullemek şal şal kuşak şal örneği şalak şalakî şale şalgam şali şallak şallak mallak şalo şalt binası şalter şalupa şalvar şalvar gibi şalvarlı şam fıstığı şama şamalı şamama şamama gibi şaman şamandıra şamandıralama şamandıralamak şamanî şamanist şamanizm şamanlık şamanlıkta şamar şamar atmak şamar indirmek şamar oğlanı şamarlama şamarlamak şamata şamata etmek (veya koparmak) şamatacı şamatalı şamatasız şambaba şambabası şambrel şambriyel şamdan şamdancı şamdancılık şamdanlı şamih şamil şamil olmak şampanya şampanya bardağı şampanyalı şampiyon şampiyona şampiyonluk şampuan şampuanlama şampuanlamak şan şan vermek şanal şanalp şandel şandelleme şandellemek şaner şangır şungur şangırdama şangırdamak şangırdatma şangırdatmak şangırtı şanına yedirememek şanından olmak şanından olmak (veya şanına yakışmak) şanjan şanjanlı şanjman şanlı şanlı şöhretli şano şans şans tanımak şansa kalmak şansal şansı dönmek şansı yaver gitmek şansız şanslı şanslılık şanson şansonet şansölye şansölyelik şanssız şanssızlık şantaj şantaj yapmak şantajcı şantajcılık şantiye şantör şantöz şantung şanver şanzıman şanzuman şap şap gibi şap gibi donmak (veya kalmak) şap gibi yanmak şap hastalığı şap şap şap taşı şapa oturmak şapadanak şapcı şapçılık şapel şaphane şapır şapır şapır şupur şapırdama şapırdamak şapırdatma şapırdatmak şapırtı şapirograf şapka şapka çıkarmak şapka işareti şapkacı şapkacılık şapkalı şapkalık şapkasız şaplak şaplama şaplamak şaplatma şaplatmak şaplı şappadak şaprak şapşal şapşal yaka şapşalak şapşalca şapşallaşma şapşallaşmak şapşallık şar şar şarabî şarampol şarap şarap bardağı şarap çanağı şarap fıçısı şarap rengi şarapbilim şarapçı şarapçılık şaraphane şaraplı şarapnel şarbay şarbon şarık şarıka şarıl şarıl şarıldama şarıldamak şarıltı şarj şarj etmek şarjör şark şark çıbanı şarkadak şarkı şarkı söylemek şarkı tutturmak şarkıcı şarkıcılık şarkılı şarkî şarkiyat şarkiyatçı şarkiyatçılık şarklı şarklılaşma şarklılık şarküteri şarlama şarlamak şarlatan şarlatanca şarlatanlık,-ğı şarpi şart şart etmek şart kipi şart koşmak şart olmak şart olsun şart şurt tanımaz şartınca şartlama şartlamak şartlandırma şartlandırmak şartlanış şartlanma şartlanmak şartlar şartlardan şartlarıkötüleşmek şartlaşma şartlaşmak şartlı şartlı birleşik cümle şartlı birleşik zaman şartlı refleks şartname şartsız şartsız refleks şartsız şurtsuz şaryo şase şasi şaş şaşa şaşaa şaşaalı şaşakalma şaşakalmak şaşakalmış şaşal şaşalama şaşalamak şaşalatma şaşalatmak şaşalı şaşan şaşarak şaşı şaşı çakır demektense kör de de kurtul şaşılacak şaşılası şaşılasılık şaşılaşma şaşılaşmak şaşılık şaşılma şaşılmak şaşırıp kalmak şaşırış şaşırma şaşırmadan şaşırmak şaşırmış şaşırmışlar şaşırtan şaşırtı şaşırtıcı şaşırtıcı olmak şaşırtma şaşırtmaca şaşırtmak şaşkaloz şaşkı şaşkın şaşkın şaşkın şaşkına şaşkına çevirmek şaşkına dönmek şaşkınca şaşkınlar şaşkınlaşma şaşkınlaşmak şaşkınlık şaşkınlıkla şaşkınlıktan şaşlık şaşma şaşmak şaşmaz şaşmış şat şataf şatafat şatafatlı şatafatsız şathiyat şathiye şatır şati şato şato gibi şavalak şavk şavkı vurmak şavkıma şavkımak şavlı şavul şavullama şavullamak şayak şayan şayeste şayet şaygan şayi şayi olmak şayia şayka şaylan şaz şazimet şaziye şe şeamet şeb şebabet şebabi şebboy şebek şebekçi şebeke şebekler şebiarus şebiyelda şebnem şecaat şecaat arz ederken merdikıptı sirkatin söyler şecaatli şecaattin şecere şecereci şecereli şecerename şeci şecia şed şedâid şedaraban şeddadî şedde şeddeli şeddeli eşek şedit şef şef garson şefaaddin şefaat şefaat etmek şefaatçi şefaatçilik şefakat şefe şefevi samit şefevi sinni şeffaf şeffaf devlet şeffaflaşma şeffaflaşmak şeffaflaştırma şeffaflaştırmak şeffaflık şefi şefik şefika şefkat şefkatli şefkatlilik şefkatsiz şefkatsizlik şeflik şeftali şeftalili şeh şehadet şehadet parmağı şehadetname şehamet şehba şehbender şehbenderlik şeher şehevî şehid şehim şehir şehir coğrafyası şehir hatları şehir rehberi şehir turu şehirci şehircilik şehirde şehirler şehirler arası şehirlerarası şehirleşme şehirleşmek şehirli şehirlileşme şehirlileşmek şehirlilik şehit şehit düşmek şehit düşmek (veya olmak) şehit etmek şehitler şehitlik şehla şehlâ şehname şehnameci şehnaz şehnazbuselik şehnişin şehniz şehremaneti şehremini şehri şehriyar şehriye şehriye çorbası şehrud şehsuvar şehsüvar şehvanî şehvaniyet şehvet şehvete şehvetli şehvetperest şehzade şehzadelere şehzadelik şek şekavet şekel şeker şeker ağacı şeker aktarması şeker bayramı şeker fasulyesi şeker gibi şeker hastalığı şeker kamışı şeker pancarı şekerci şekerci boyası şekerci boyasıgiller şekerciboyası şekercilik şekeri kestirmek şekerim! şekerkamışı şekerleme şekerlemeci şekerlemecilik şekerlemek şekerlenme şekerlenmek şekerleşme şekerleşmek şekerli şekerli kahve şekerlik şekerpancarı şekerpare şekerrenk şekersiz şekib şekibe şekil şekil almak şekil bilgisi şekil değiştirme şekil ve şemail şekil vermek şekilbilgisi şekilbilim şekilce şekilci şekilci olmak şekilcilik şekildeş şekildeşlik şekillendirilmesi şekillendirme şekillendirme makinesi şekillendirmek şekillenme şekillenmek şekiller şekilleri şekilli şekilperest şekilsiz şekilsizlik şekle sokmak (veya koymak) şeklen şeklî şeklinde şekliyat şekur şekva şekvacı şekvacı olmak şelale şelâle şelek şelf şeliha şem şema şemail şemalaştırma şemalaştırmak şematik şemit şemm şempanze şems şemse şemsî şemsin şemsiye şemsiyeci şemsiyecilik şemsiyelik şen şen olmak şen şakrak şen şatır şenaat şendere şenelme şenelmek şenelmiş şeneltme şeneltmek şeni şeniyet şenlendirilme şenlendirilmek şenlendirme şenlendirmek şenleniş şenlenme şenlenmek şenlik şenlik görmemiş şenlikli şenliksiz şepit şer şer'an şer'î şerait şerare şerbet şerbet gibi şerbetçi şerbetçi otu şerbetçilik şerbetleme şerbetlemek şerbetlenme şerbetlenmek şerbetli şerbetlik şerbetsiz şerç şeref şere­f şeref kıt'ası şeref konuğu şeref locası şeref misafiri şeref salonu şeref sözü şeref tribünü şeref üyesi şeref vermek şeref yeri şerefbahş şerefe şerefe (veya şerefinize) şerefine şerefine içmek şerefiye şerefiyle şereflendirme şereflendirmek şereflenme şereflenmek şerefli şereflilik şerefsiz şerefsizce şerefsizlik şerefyap şerefyap olmak şergil şerh şerh etmek şerha şerha şerha şeriat şeriatçı şeriatçılık şeriatın kestiği parmak acımaz şerif şerik şerikler şeriklik şerir şerirlik şerit şerit balığı şerit değiştirmek şerit makarna şerit metre şerit5 şeritçi şeritçilik şeritgiller şeritgillerden şeritleme şeritlemek şeritler şeritli şeritsiz şeriye şeriye mahkemeleri şerrine lânet şeş şeşbeş şeşcihar şeşi beş görmek şeşper şeştav şeşüdü şeşüse şeşyek şet şetaref şetaret şetaretli şetim şetlant şev şevahit şevk şevk vermek şevkatli şevke gelmek şevke gelmek şevke getirmek şevkefza şevket şevket otu şevketibostan şevketli şevketotu şevki kırılmak şevkli şevksiz şevksizlik şevval şey şeyh şeyhi şeyhin kerameti kendinden menkul şeyhlik şeyhülislâm şeyhülislâm kapısı şeyhülislâmlık şeyler şeytan şeytan aldatmak şeytan azapta gerek şeytan bezi şeytan çekici şeytan diyor ki şeytan dürtmek şeytan elini çekmiş şeytan elması şeytan geçmiş gibi şeytan gibi şeytan görsün yüzünü şeytan kandırmak şeytan kilidi şeytan kulağına kurşun şeytan kuşu şeytan otu şeytan örümceği şeytan şalgamı şeytan taşlama şeytan tüyü (olmak) şeytan uçurtması şeytana parmak ısırtmak şeytana külâhı (veya pabucu) ters giydirmek şeytana külahını ters giydirmek şeytana pabucunu ters giydirmek şeytana uymak şeytanarabası şeytanca şeytanet şeytanfeneri şeytanılâin şeytanımsı şeytanın ayağını kırmak şeytanın bacağını (veya ayağını) kırmak şeytanın bacağını kırmak şeytanın işi yok şeytanın kıç bacağı (veya art ayağı) şeytanın yattığı yeri bilmek şeytanî şeytaniğnesi şeytaniğnesigiller şeytanlık şeytanlık etmek şeytanminaresi şeytansaçı şeytansı şeytanşalgamı şeytantersi şeytantırnağı şezlong şık şıkır şıkır şıkır şıkır oynamak şıkırdama şıkırdamak şıkırdatma şıkırdatmak şıkırtı şıklaşma şıklaşmak şıklaştırma şıklaştırmak şıklık şıkşık şıldır şıldır şıllık şımarık şımarıkça şımarıklık şımarış şımarma şımarmak şımarmış şımartılma şımartılmak şımartılmış şımartma şımartmak şıngıl şıngır şıngır şıngırdama şıngırdamak şıngırdayarak şıngırtı şıp şıp diye şıp sevdi şıp şıp şıpıdık şıpın işi şıpır şıpır şıpırdama şıpırdamak şıpırdayarak şıpırtı şıpka şıppadak şıpsevdi şıpsevdilik şıpşıp şıra şıracı şırak şırak şırak şırakkadak şıralı şıralık şıralık üzüm şıraölçer şırfıntı şırıl şırıl şırıldama şırıldamak şırıltı şırınga şırınga etmek şırınga yapmak şırıngalama şırıngalamak şırlağan şırlama şırlamak şırlanyağı şırpıntı şıvgın şia şiar şiar edinmek şiber valf şiddet şiddet göstermek şiddet olayı şiddete başvurmak şiddetle şiddetlendirme şiddetlendirmek şiddetlenme şiddetlenmek şiddetler şiddetli şid­detli şiddetlilik şif şifa şifâ şifa bulmak şifa niyetine şifa otu şifa vermek şifahane şifahen şifahi şifahî şifalar olsun şifalı şifasız şifayı bulmak (veya kapmak) şifayı kapmak şifleme şiflemek şifon şifoniyer şifre şifre anahtarı şifreci şifreleme şifrelemek şifreli şifreli çanta şifreli hesap şifreli kasa şifreli kilit şifreli telgraf şifreyazım şifreyi çözmek şihban şiî şiîlik şiir şiir defteri şiir gibi şiir kitabı şiirce şiirimsi şiiriyet şiirleştirme şiirleştirmek şiirli şiirsel şiirsi şikâr şikayet şikâyet şikâyet etmek şikâyet getirmek şikâyetçi şikâyetçilik şikâyetname şikâyette bulunmak şike şike yapmak şikeli şikemperver şikesiz şikeste şile şile bezi şilem şilep şilepçilik şili fiyusu şilin şilofta şilt şilte şimal şimalî şimali akdeniz şimdi şimdi şimdi şimdicik şimdiden şimdiden tezi yok şimdiki şimdikiler şimdilerde şimdileyin şimdilik şimdiye kadar (veya şimdiye dek) şimendifer şimiotaksi şimiotropizm şimşek şimşek çakmak şimşek gibi şimşek taşı şimşeklenme şimşeklenmek şimşekleri üstüne çekmek şimşekleri üzerine çekmek şimşekli şimşeksavar şimşir şimşirgiller şimşirgillerden şimşirlik şimula şinanay şinik şinikleme şiniklemek şinto şintoculuk şintoizm şip şippek şipşak şipşakçı şipşakçılık şipşirin şir şiraze şirazeden çıkmak şirazesinden çıkmak şirden şire şirin şirinlik şirk şirk koşmak şirket şirketleşme şirketleşmek şirpence şirpençe şirret şirret karı şirretçe şirretleşme şirretleşmek şirretlik şirretlik etmek şiryan şist şistleşme şistleşmek şistli şistlilik şiş şiş kebap şiş köfte şişane şişe şişe çekmek (veya vurmak) şişeci şişek şişeleme şişelemek şişelenme şişelenmek şişeli şişelik şişhane şişinme şişinmek şişirilme şişirilmek şişirilmiş şişiriş şişirme şişirmece şişirmek şişirtme şişirtmek şişkin şişkinliği şişkinlik şişko şişkoluk şişleme şişlemek şişlenme şişlenmek şişlik şişman şişmanca şişmanlama şişmanlamak şişmanlatma şişmanlatmak şişmanlık şişme şişmek şişmiş şita şitaiye şive şivekâr şiveli şivesiz şivesizlik şizofren şizofreni şizokarp şlempe şnitzel şnorkel şobara şofben şoför şoför ağzı şoför koltuğu şoför mahalli şoför muavini şoför okulu şoförlük şok şok tedavisi şoke şoke olmak şokola şolo şom şom ağızlı şongar şopar şoparlık şor şorca şorlama şorlamak şorolo şorololuk şorolop şort şose şoset şoson şov şov yapmak şoven şovenizm şovenlik şovmen şovrum şöbiyet şöhret şöhret bulmak şöhret bulmak (veya kazanmak) şöhret kapısı açılmak şöhret sahibi şöhret salmak şöhreti dünyayı tutmak şöhretli şöhretsiz şölen şölen çekmek şömine şömiz şömizye şömüz şörük şövale şövalye şövalye ruhlu şövalye yüzüğü şövalyece şövalyelik şöyle şöyle bir şöyle bir bakmak şöyle bir bakmak (veya göz atmak) şöyle bir göz atmak şöyle böyle şöyle dursun şöyle ki şöylemesine şöylesine şu şu bu şu denli şu hâlde şu kadar şua şuâiye şuâra şubara şubat şube şufa şufa hakkı şuh şuhluk şuhuduna şule şulelenmek şumul şuna şuna bak şuna buna şunca şuncacık şunda şunda bunda şundan şundan bundan şundan bundan konuşmak şunlar şunu şunu bunu şunu bunu bilmemek şunun şunun bunun şunun şurası şura şûra şuracık şuracıkta şurada şurada burada şuradan buradan şuralı şuralı buralı şurası şûrayıdevlet şurup şusu busu şut şut çekmek şutlama şutlamak şuur şu­ur şuuraltı şuurlanma şuurlanmak şuurlaşma şuurlaşmak şuurlu şuurluluk şuursuz şuursuzluk şüceyne şüheda şükran şükreden şükredici şükretme şükretmek şükreyleme şükreylemek şükrü şükür şükür etmek şükürler olsun şümul şümullendirme şümullendirmek şümullü şümül şüphe şüphe bırakmamak şüphe etmek şüphe kurdu şüphe yok şüpheci şüphecilik şüphelendirme şüphelendirmek şüphelenerek şüpheleniş şüphelenme şüphelenmek şüpheli şüphesiz şüpheye düşmek şüpheye düşürmek şüpheye kapılmak şürekâ şüruk şüyu şüyu bulmak şvester t t cetveli t, t ta ta kendisi (ta kısa söylenir) ta ki (ta uzun söylenir) ta?cîl ta'kib ta'kif taaccüp taaccüp etmek taaddüt taaffün taaffün etmek taahhüt taahhüt etmek taahhütlü taahhütlü mektup taahhütname taallûk taallûk etmek taallukat taallûkat taam taam etmek taammüden taammüm taammüm etmek taammüt taannüt taannüt etmek taanün etmek taarruz taarruz etmek taassup taaşşuk taayyün taayyün etmek taayyüş tab'an taba tabaat tababet tabak tabak gibi tabak sevdiği deriyi taştan taşa çalar tabak sevdiği deriyi yerden yere çarpar tabaka tabakalama tabakalamak tabakalanma tabakalanmak tabakalı tabakasız tabakçı tabakhane tabaklama tabaklamak tabaklanma tabaklanmak tabaklık taban taban basma taban çekmek taban düzeyi taban fiyatı taban halısı taban lâğımı taban tabana zıt taban tepmek (veya patlatmak) tabana kuvvet tabana kuvvet kaçmak tabanca tabanca boyası tabanca cilâsı tabancanın dolusu bir kişiyi korkutur, boşu kırk kişiyi tabancaya davranmak tabanıyarık tabanları kaldırmak tabanları patlamak tabanları yağlamak tabanlı tabanlık tabansız tabansızlık tabanvay tabanvayla gitmek tabar tabasbus tabasbus etmek tabdan tabela tabelâ tabelâcı tabelâcılık tabetme tabetmek tabğaç tabı tabırnâme tabi tâbi tabi cümle tâbi kılmak tabi olmak tâbi olmak tâbi tutmak tabiat tabiat bilgisi tabiat bilimleri tabiatçı tabiatıyla tabiatlı tabiatsız tabiatsızlık tabiatta tabiatüstü tabiatüstücü tabiatüstücülük tabii tabiî tabiî âfetler tabiî hukuk tabii ki tabiîleşme tabiîleşmek tabiîleştirmek tabiîlik tabiiyet tâbiiyet tâbiiyetli tâbiiyetsiz tâbiiyetsizlik tâbilik tabip tabiplik tabir tabîr tabir etmek tabiri caizse tabirname tabiye tabkı tabl tabla tablacı tablakâr tablalı tabldot tabldot aşçısı tablet tabliye tablo tabnak tabu tabuk tabulaşma tabulaşmak tabur taburcu taburcu edilmek taburcu etmek taburcu olmak tabure tabut tabutluk tabütüvan tabya tacaver tacıser tacik tacikçe tacikistan tacil tacil etmek tacim tacir taciz taciz ateşi taciz etmek tacizlik tacizlik etmek tacizlik getirmek tacizlik vermek tackın tâcser taç taç atışı taç beyit taç giyme töreni taç giymek taç yaprağı taç yapraklı taça taçkın taçlandıran taçlanma taçlanmak taçlı taçsız taçsız kral taçsızlar taçyapraklılar tâdad tadafü etmek tadat tadat etmek tadata çıkmak tadı tadı damağında kalmak tadı gitmek (veya kaçmak) tadı tuzu kalmamak (veya tadı tuzu bozulmak) tadı tuzu yok tadım tadımlık tadına bakmak tadına doyum olmamak tadına varmak tadında bırakmak tadından yenmemek tadını almak tadını bulmak tadını çıkarmak tadını kaçırmak tadil tadil etmek tadil teklifi tadilat tadilât tadilât etmek tadilât etmek (veya yapmak) tadili tadilini taflan tafra tafra satmak tafracı tafsil tafsilat tafsilât tafsilât vermek tafsilâta girmek tafsilâtlı tafta tafte taftin tafzih taga tagaddi tagallüp tagayyür tagayyür etmek taguk tağalap tağalp tağan tağar tağma tağşiş tağşiş etmek tağudar tağyir tağyir etmek tağyir ve tebdil tahaccüm tahaccür tahaccür etmek tahaffuz tahaffuz yeri tahaffuzhane tahakkuk tahakkuk etmek tahakkum tahakküm tahakküm etmek tahallül tahammuz tahammül tahammül etmek tahammül fersa tahammülfersa tahammüllü tahammülsüz tahammülsüzlük tahammür tahammür etmek taharet taharet almak taharet bezi taharet borusu taharetlenme taharetlenmek taharri taharri etmek taharri memuru taharrüş taharrüş etmek tahassun tahassür tahassüs tahaşşüt tahattur tahattur etmek tahavvül tahavvül etmek tahayyül tahayyül etmek tahdidat tahdit tahdit etmek tahfif tahfif etmek tahıl tahıl yemi tahın tahin tahin helvası tahin rengi tahini tahinî tahinli ekmek tahirbuselik tahire tahkik tahkik etmek tahkikat tahkikat komisyonu tahkîki tahkim tahkim etmek tahkimat tahkimli tahkir tahkir etmek tahkire uğramak tahkiye tahkiye etmek tahlif tahlil tahlil etmek tahlilî tahlis tahlisiye tahliye tahliye etmek tahmil tahmin tahmin etmek tahminen tahmini tahminî tahmis tahmisçi tahnit tahnit sanatı tahra tahribat tahrif tahrif etmek tahrifat tahrik tahrik etmek tahrikamiz tahrikât tahrikçi tahrikçilik tahril tahrilli tahrip tahrip etmek tahripkâr tahrir tahrir heyeti tahrirat tahrirat kâtibi tahriren tahrirî tahriş tahriş etmek tahrîz tahsil tahsil etmek tahsil görmek tahsilât tahsildar tahsildarlık tahsilli tahsin tahsine tahsis tahsis etmek tahsisat tahsisatı mesture tahsisatımesture tahsisli tahsisli yol tahşidat tahşiye taht tahta tahta biti tahta çıkmak tahta delen tahta göğüs tahta göğüslü tahta kelleri tahta kurdu tahta pamuk tahta perde tahtaboş tahtacı tahtacılık tahtadan tahtakacan tahtakı tahtakuruları tahtakurusu tahtalağan tahtalaşma tahtalaşmak tahtalı tahtalı güvercin tahtalı köyü boylamak tahtalıköy tahtalıköyü boylamak tahtası eksik tahtaya kaldırmak tahtaya kalkmak (veya kaldırmak) tahtelarz tahtelbahir tahteravalli tahterevalli tahteşşuur tahtıravalli tahtırevan tahttan indirmek tahvil tahvil etmek tahvilât tahviller taife tak tak delen tak tak tak tuk tak-ı zafer taka takacan takacı takacılık takaç takaddüm takaddüm etmek takagan takallus takallüs takallüs etmek takanak takarrüp takarrür takarrür etmek takas takas (veya takas tukas) etmek takat takat getirmek takat kalmamak takat kalmamak (veya kesilmek) takat sınırı takatı yetmemek takatlar takatli takatsiz takatsizlik takatsizlik duymak takatuka takay takayyüt takaza takaza etmek takbih takbih etmek takçagöz takdim takdim edilmek takdim edilmek (veya olunmak) takdim etmek takdim tehir takdimci takdimcilik takdir takdir etmek takdir etmek (veya eylemek) takdir hakkı takdir olunmak takdir yetkisi takdîri takdiriilâhî takdirini kazanmak takdirkâr takdirname takdis takdis etmek takeometre takı takı-fiil takıç takığ takık takılgan takılganlık takılı takılıp kalmak takılış takılma takılmak takılmış takım takım bileyicisi takım erki takım oyunu takım takım takım taklavat takım tutmak takımada takımda takımerki takımyıldız takınak takınaklı takınaklı davranış takınaksız takınma takınmak takıntı takıntılı takıntısız takıp takıştırmak takır takır takır tukur takırdama takırdamak takırdatma takırdatmak takırtı takış takışma takışmak takıştırma takıştırmak takıyye takıyye yapmak taki takibat takiben takibinde takigraf takim takimetre takip takip etmek takipçi takipçilik takipsiz takipsizlik takipsizlik kararı takiye takkadak takke takke düştü, kel göründü takkeli takkesiz takla takla atmak (veya kılmak) takla attırmak takla böceği takla böcekleri taklacı taklak taklavat taklidi taklidî taklidî kelime taklidini yapmak taklim taklip etmek taklip,-bi taklit taklit etmek taklit mobilya taklitçi taklitçilik,-ği takma takma ad takma ayak takma bacak takma diş takma isim takma kirpik takma kol takma saç takmak takmamazlık takmazlık takograf takometre takoz takoz koymak takozlama takozlamak takriben takribî takrip takrir takrir etmek takrir vermek takriz taksa taksa pulu taksalı taksi taksici taksicilik taksim taksim etmek taksimat taksimetre taksir taksîr taksirat taksîre taksirli taksirli suç taksit taksit ödemek (veya taksit vermek) taksit taksit taksite bağlamak taksitle taksitlendirme taksitlendirmek takson taksonomi taksuk takt takt sahibi taktak taktakı taktırma taktırmak takti takti etmek takti,-i taktik taktik vermek taktikçi taktiliğen taktir taktir etme taktir etmek takunya takunyacı takunyacılık takunyalı takunyasız takva takvâ takvim takvin takvis takviye takviye etmek takviyeli yığma yapım takyit takyit etmek tal tala talak talâk talakat talâkat talâkıselâse talan talan etmek talancı talancılık talanlama talanlamak talaş talaş böreği talaş kebabı talaşlama talaşlamak talaşlanma talaşlanmak talavet talay talaz talazlanma talazlanmak talazlık talebe talebeler talebelik talebesi talep talep etmek talepname talıku tali tali cümle talih talih kuşu talihi talihi yaver gitmek talihin talihin kucağına atılmak talihine küsmek talihli talihsiz talihsizlik talik talik etmek talika talil talim talim etmek talimar talimat talimat vermek talimatname talimci talimgâh talimhane talimli talimname talip talip çıkmak talip çıkmak (veya talibi çıkmak) talip olmak talipli talk talk pudrası talk şist talk şovcu talkan talkım talkın talkşov tallahi tallı bitkiler tallıbitkiler tallus talmud talmut talpın talşık taltif taltif etmek taluy talveg talyum tam tam açı tam adamına çatmak tam adamını bulmak (veya tam adamına düşmek) tam algı tam asalak tam bakım tam bakım merkezi tam bakım yaptırmak tam bilet tam bölen tam gaz tam gelmek tam gün tam kafiye tam maaşla tekaüt (veya emekli) tam mesai tam otomatik tam pansiyon tam sayı tam siper tam tamına tam tarife tam üstüne basmak tam yol tamah tamah etmek tamahkâr tamahkârlık tamalgı tamam tamam bulmak tamam gelmek tamam mı? tamam olmak tamamen tamamı tamamı tamamına tamamıyla tamamiyet tamamlama tamamlamak tamamlanış tamamlanma tamamlanmak tamamlanmamak tamamlanmamış tamamlanmış tamamlatma tamamlatmak tamamlayan tamamlayıcı tamamlayış tamanit tambur tambura tamburacı tamburî tamer tamgacı tamgaç tamı tamına tamik tamik etmek tamim tamim etmek tamir tamir etmek tamir görmek tamir takımı tamirat tamirci tamircilik tamire vermek tamirhane tamiz tamlama tamlanan tamlayan tamlayan durumu tamlık tampon tampon bölge tampon devlet tamponlama tamponlamak tamtakır tamtakır kuru (veya kırmızı) bakır tamtakır olmak tamtam tamtuk tamu tamusal tamzara tan tan ağarmak (veya atmak) tan sökmek tan tun tan yeli tan yeri tan yeri ağarmak tanah tanassur tandans tandem tandır tandır alevi tandır ateşi tandır böreği tandır çöreği tandır ekmeği tandır kebabı tandırname tandu tane tane bağlamak tane tane tane tane söylemek (veya konuşmak) tanecik taneciklerin tanecikli taneciksiz tanecil taneleme tanelemek tanelenme tanelenmek tanelerin taneli tanen tang tangayaz tangır tangır tangır tungur tangırdama tangırdamak tangırdatma tangırdatmak tangırtı tangırtılı tango tangsuk tanguk tanı tanıdık tanıdık çıkmak tanıdıklar tanık tanık olmak tanık tepe tanıklama tanıklamak tanıklar tanıklığı tanıklık tanıklık etmek tanıl tanılama tanılamak tanılmak tanım tanıma tanımak tanımamak tanımamazlık tanımayarak tanımazlık tanımazlıktan gelmek tanımlama tanımlamak tanımlamaya tanımlanma tanımlanmak tanımlayış tanımlık tanın tanınabilen tanınacak tanınan tanınış tanınma tanınmak tanınmayan tanınmış tanınmışlık tanıp tanır tanısızlık tanış tanış çıkmak tanışık tanışıklık tanışış tanışlar tanışma tanışmadan tanışmak tanıştırılmak tanıştırma tanıştırmak tanıt tanıtan tanıtıcı tanıtıcılık tanıtılış tanıtılma tanıtılmak tanıtım tanıtımcık tanıtımlık tanıtış tanıtlama tanıtlamak tanıtlanış tanıtlanma tanıtlanmak tanıtlanmamış tanıtlanmış tanıtlayış tanıtlı tanıtma tanıtma filmi tanıtma kartı tanıtma yazısı tanıtmacı tanıtmacılık tanıtmak tanıtmalık tanıtsız tanıyış tanin taninli tanjant tanju tank tankçı tanker tankerci tankercilik tanklar tanklarda tanksavar tankut tanla tanlağı tanlama tanlamak tanman tannan tannanlık tanrı tanrı aşkına tanrı bilimci tanrı bilimi tanrı kayrası tanrı korusun tanrı misafiri tanrı vergisi tanrı yarattı dememek tanrı'dır tanrı'm tanrı'nın tanrı'nın günü tanrı'ya tanrı'ya şükür tanrıbilim tanrıbilimci tanrıcılık tanrıça tanrılaşma tanrılaşmak tanrılaştırma tanrılaştırmak tanrılık tanrım tanrımız tanrısal tanrısallık tanrısamak tanrısız tanrısızlık tanrıtanımaz tanrıtanımazlık tansığ tansık tansiyometre tansiyometri tansiyon tansiyon düşürücü tansiyon ölçmek tansör tantal tantalyum tantana tantanacı tantanalı tantanasız tantık tantuna gitmek tantuni tanuğ tanzanya tanzanyalı tanzifat tanzifat amelesi tanzifat arabası tanzifat vergisi tanzim tanzim etmek tanzim satışı tanzimat tanzimatçı tanzir taoizm tap tapa tapacak tapağ tapalama tapalamak tapalanma tapalanmak tapalı tapan tapan çekmek tapanlama tapanlamak tapanlar tapasız tapduk tapı tapıklama tapıklamak tapın tapınacak tapınak tapınaklarda tapınan tapıncak tapıncakçı tapıncakçılık tapınç tapıngu tapınılacak tapınış tapınma tapınmak tapır tapırdama tapırdamak tapırtı tapış tapışlama tapışlamak tapışlanma tapışlanmak tapi tapi kalmak (oyunlarda) tapir tapirgiller tapirgillerden tapkı tapkır tapkur taplak taplama tapma tapmak tapon taponcu tapşırma taptaze taptırma taptırmak tapu tapu kadastro teknikeri tapu kütüğü tapu memuru tapu sicili tapucu tapuk tapukçı tapulama tapulamak tapulu tapun tapunmuş tapusuz tapyoka tar târâ taraba taracanak taraça taraf taraf gözetmek taraf tutmak (çıkmak veya olmak) tarafa olmak tarafa olmak (veya çıkmak) tarafar tarafeyn tarafgir tarafgirlik tarafıma tarafımdan tarafına tarafından taraflar taraflı taraflı olmamak taraflılık tarafsız tarafsız bölge tarafsızlaştırma tarafsızlaştırmak tarafsızlık taraftar taraftarlık taraftarlık etmek tarak tarak dubası tarak işi tarak otu tarak otugiller tarak vurmak taraka tarakçı tarakçılık taraklama taraklamak taraklı taraklılar taraksı taraksı kas taraksız tarakta bezi olmamak taralı tarama taramak taranaşı tarançı tarang taranga taranış taranma taranmak taranmamış taranmış tarantı tarassut tarassut etmek taraş taraşlama taraşlamak taratış taratma taratmak tarator taravet taravetli tarayış taraz taraz taraz tarazlama tarazlamak tarazlanma tarazlanmak tarçın tarçın şurubu tarçınî tarçınlı tardiye tarduş taret tarh tarh etmek tarhana tarhana çorbası tarhanalık tarhanaotu tarhun tarık târık tarım tarım coğrafyası tarımbilim tarımbilimci tarımcı tarımcılık tarımsal tarınç tarıng tarif tarîf tarif etmek tarife tarifelendirme tarifeli tarifesiz tariflendirme tariflendirmek tarifli tarifname tarifsiz tarih tarih atmak (veya koymak) tarih düşürmek tarih öncesi tarihçe tarihçi tarihçilik tarihe geçmek tarihe karışmak tarihi tarihî tarihî coğrafya tarihî eser tarihî film tarihî maddeci tarihî maddecilik tarihî roman tarihî tiyatro tarihini tarihlendirme tarihlendirmek tarihlerini tarihli tarihöncesi tarihsel tarihsel özdekçi tarihsel özdekçilik tarihsel roman tarihsellik tarihsiz tarik tarikat tarikatçı tarikatçılık tarikatlarda tarikiyle tariz tariz etmek tarizde bulunmak tarkanç tarkınç tarkurtike tarla tarla açmak tarla faresi tarla kuşu tarla kuşugiller tarla sıçanı tarla tump tarlada izi olmayanın harmanda sözü olmaz tarlada izi olmayanın harmanında yüzü olmaz tarlafaresi tarlakoz tarlakuşu tarlakuşugillerden tarlalarda tarlanın tarlanın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın tarlanın taşlısı, karının (veya kadının) saçlısı tarlatan tarlayı düz al, kadını kız al tarlıg tarpan tarsin tarsin etmek tarsiyer tart tart etmek tart etmek (veya eylemek) tart suçu tarta tartak martak tartak martak etmek tartaklama tartaklamak tartaklanış tartaklanma tartaklanmak tartaklayış tartan tartarak yenme tartarat tartarik tartarik asit tartı tartıcı tartıl tartılı tartılış tartılma tartılmak tartılmamış tartılmış tartım tartımlı tartımsız tartısız tartış tartışı tartışılma tartışılmak tartışılmaz tartışım tartışma tartışma götürmek tartışma götürmemek tartışmacı tartışmak tartışmalı tartışmalık tartışmaya girmek tartma tartma tartmak tartmak tarttırma tarttırmak tartura tarumar tarumar etmek tarumar olmak tarz tarz: tarziye tarziye vermek tas tas gibi tas kebabı tas tas tasa tasa çekmek tasa etmek tasalandıran tasalandırmak tasalanma tasalanmak tasalanmayan tasalanmış tasalar tasalı tasallut tasallut etmek tasallüp tasannu tasar tasar çizim tasar çizimci tasarçizim tasarçizimci tasarı tasarı geometri tasarım tasarımcı tasarımı tasarımını tasarımlama tasarımlamak tasarımlanan tasarımlanma tasarımlanmak tasarımlanmış tasarımlı tasarımsız tasarlama tasarlamak tasarlanış tasarlanma tasarlanmak tasarlanmamış tasarlanmış tasarlayan tasarlayarak tasarlayış tasarruf tasarruf bonosu tasarruf etmek tasarrufçu tasarrufçuluk tasarruflu tasası sana mı düştü? tasasıdağılmak tasasız tasasız olmak tasasızlık tasavvuf tasavvufî tasavvur tasavvur etmek tasdi tasdik tasdik edilmek tasdik etmek tasdik ettirmek tasdikli tasdikname tasdiksiz tasfiye tasfiye etmek tasfiyeci tasfiyehane tasgir tashih tashih etmek tashin tası tarağı toplamak tasım tasımlama tasımlamak tasımsal taslak taslam taslama taslamak tasma tasmim tasmim etmek tasni tasnif tasnif etmek tasnifleme tasniflemek tasrif tasrif etmek tasrih tasrih etmek tastamam tastir tastir etmek tasvip tasvip etmek tasvip görmek tasvir tasvir etmek tasvir gibi tasvirci tasviri tasvirî tasvirî dil bilgisi taş taş arabası taş atmak taş attın da kolun mu yoruldu? (veya taş atıp kolu yorulmak) taş bademi taş balığı taş baskı taş basmacı taş basması taş bebek taş bebek gibi taş bilimi taş bina taş böceği taş çatlasa taş çıkartmak taş devri taş dolgu taş döşeme taş duvarcı taş ekmek taş gibi taş iliği taş kalpli taş kalplilik taş kesilmek taş koymak taş kömürü taş küre taş levreği taş mantarı taş nanesi taş ocağı taş pamuğu taş pudra taş sarımsağı taş sürmek taş tahta taş taş üstünde bırakmamak taş toprak taş yağar kıyamet kopar taş yağar kıyamet koparken taş yağı taş yerinde taş yerinde ağırdır taş yuvarı taş yürekli taş yüreklilik taş-ra taş8 taşa çekmek taşa tutmak taşak taşaklı taşar taşbaskı taşbasması taşçı taşçı tarağı taşçıl taşçılık taşemen taşemengiller taşemengillerden taşeron taşeronluk taşgan taşgaru taşgın taşı taşı gediğine koymak taşı ısıramayanın öpmesi gerekir taşı ölçeyim taşı sıksa suyunu çıkarır taşıl taşıl bilimi taşıllaşma taşıllaşmak taşıllaştırıcı taşıllaştırmak taşıllı taşım taşıma taşıma (veya dökme) su ile değirmen dönmez taşıma aracı taşımacı taşımacılık taşımak taşımalık taşımlık taşımsı taşınabilir taşınamayan taşınım taşınım özellikleri taşınır taşınış taşınma taşınmak taşınması taşınmaz taşınmazlar taşıntı taşırma taşırmak taşıt taşıtçı taşıtlar taşıtlarda taşıtma taşıtmak taşıyan taşıyana taşıyanı taşıyıcı taşıyıcılık taşıyış taşikardi taşizm taşkala taşkı taşkın taşkınca taşkınımsı taşkınlık taşkıran taşkıran çiçeği taşkıran otu taşkırançiçeği taşkırangiller taşkırangillerden taşkıranotu taşkömürü taşküre taşlama taşlamacı taşlamacılık taşlamak taşlanma taşlanmak taşlanmış ipek taşlar taşları taşlaşma taşlaşmak taşlatma taşlatmak taşlevreği taşlı taşlık taşma taşmak taşmış taşpamuğu taşra taşra ağzı taşralı taşralı kalmak taşrık taşsı taşsız taştir taşug taşyağı taşyuvarı taşyürekli taşyüreklilik tat tat alma duyusu tat alma organı tat almak tat bakıcı tat duyusu tat kazanmak tat kazanmak (veya tadı gelmek) tat vermek tatak tatar tatar ağası tatar arabası tatar böreği tatar çorbası tatarca tatarcık tatarcık humması tatarımsı tataristan'da tatarlaşmak tatarsı tataş tatbik tatbik etmek tatbik imzası tatbik mührü tatbikat tatbikatçı tatbiki tatbikî tatbilir tatı tuzu yok tatır tatil tatil etmek tatil köyü tatil olmak tatil yapmak tatile girmek tatlandırma tatlandırmak tatlanma tatlanmak tatlı tatlı belâ tatlı canını sıkmak tatlı dil tatlı dil güler yüz tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır tatlı dilli tatlı kuymak tatlı limon tatlı sert tatlı söz tatlı sözlü tatlı su tatlı su frengi tatlı su gelinciği tatlı su ıstakozu tatlı su kayası tatlı su kefali tatlı su levreği tatlı sülümen tatlı tatlı tatlı yerinde bırakmak (veya kesmek) tatlıca tatlıcı tatlıcılık tatlılaşma tatlılaşmak tatlılaştırma tatlılaştırmak tatlılı tatlılık tatlılıkla tatlımsı tatlısı tuzlusu tatlıya bağlamak tatma tatmak tatmaya tatmin tatmin etmek tatmin olmak tatminkâr tatminsiz tatminsizlik tatonman tatsal tatsız tatsız tuzsuz tatsızlaşma tatsızlaşmak tatsızlık tatsızlık çıkarmak tattaravalli tattırma tattırmak tatu tatula taun tav tav vermek tava tava böreği tava ekmeği tava gelmek tava getirmek tavaf tavaf etmek tavalık tavan tavan aralığı tavan arası tavan başına çökmek tavan başına yıkılmak tavan fiyatı tavan penceresi tavan süpürgesi tavanına çökmek (veya yıkılmak) tavar tavassut tavassut etmek tavattun tavattun etmek tavazzuh tavazzuh etmek tavcı tavcılık taverna tavernacı tavgaç tavhane tavına getirmek tavını bulmak tavır tavır almak (veya takınmak) tavırlarıdüşmek tavışgan tavik tavil taviz taviz vermek tavizci tavizcilik tavk tavla tavla atmak tavlacı tavlama tavlamak tavlamak: tavlandırmak tavlanma tavlanmak tavlanmamış tavlanmış tavlı tavsama tavsamak tavsatma tavsatmak tavsız tavsif tavsif etmek tavsiye tavsiye etmek tavsiye mektubu tavsiyeli tavsiyename tavsiyesiz tavşan tavşan anahtarı tavşan boku gibi (ne kokar, ne bulaşır) tavşan dağa küsmüş de dağın haberi olmamış tavşan dudağı tavşan eti tavşan uykusu tavşan yürekli tavşana kaç, tazıya tut demek tavşanağzı tavşanayağı tavşanbıyığı tavşancı tavşancıl tavşancıl otu tavşancılık tavşandudağı tavşangiller tavşangillerden tavşanı araba ile avlamak tavşanın suyunun suyu tavşankanı tavşankulağı tavşanlık tavşanmemesi tavuk tavuk ayağı yemek tavuk balığı tavuk biti tavuk budu tavuk eti tavuk gibi tavuk kaza bakmış da kıçını yırtmış tavuk köftesi tavuk kümesi tavuk sarması tavuk suyu tavuk yahni tavuk yelpazesi tavukayağı tavukçu tavukçuluk tavukgiller tavukgillerden tavukgöğsü tavukgötü tavukkarası tavuklar tavukpençesi tavuksular tavulga tavus tavus kuşu tavus tüyü tavus yeşili tavuskuyruğu tavzif tavzif etmek tavzih tavzih etmek tay tay tay tay tay arabası tay tay durmak taya tayalık tayang taycu taydaş tayeçe tayf tayf ölçümü tayfa tayfaların tayfalmak tayfölçer tayfölçümü tayfun tayga taygan taygana taygeldi taygur tayın tayın bedeli tayin tayin edilmek tayin etmek tayin olmak tayin olunmak tayini çıkmak tayinli tayinsiz tayip taylak taylama taylamak tayland taylorculuk tayming tayt tayvan tayvan adası tayyar tayyare tayyare meydanı tayyareci tayyarecilik tayyetme tayyetmek tayyib tayyibe tayyör tazallum tazallüm tazallüm temek tazammun tazammun etmek tazarru tazarruda bulunmak taze tâze taze fasulye taze ot görmüş eşek gibi taze para tazece tazeleme tazelemek tazelenme tazelenmek tazeleşme tazeleşmek tazeliginiyitirmez tazeliğini tazelik tazı tazı gibi tazı o tazı ama çulu değişmiş tazıcı tazılaşma tazılaşmak tazıya dönmek tazik tazim tazim etmek tazimat tazip taziye taziyet taziyetname taziz tazmin tazmin etmek tazminat tazyik tazyik etmek tb tc te te?kîd teadül teakup teakup etmek teali teallül teamül teamül hukuku teanuk tearuz teati teati etmek teavün tebaa tebah tebahhur tebahhur etmek tebaiyet tebarüz tebarüz etmek tebarüz ettirmek tebcil tebcil etmek tebdil tebdil etmek tebdil gezmek tebdilat tebdili mekânda ferahlık var tebdili şaşmak tebdilihava tebeddül tebeddülât tebelleş tebelleş etmek tebelleş olmak tebelleşolmak tebellüğ tebellüğ etmek tebellür tebellür etmek teber teberli teberri teberru teberru etmek teberrük teberrüken teberrüz teberrüz ettirmek tebersiz tebessüm tebessüm etmek tebessümlü tebessümsüz tebesüm etmek tebeşir tebeşire peynir bakışlı tebeşirleşme tebeşirli tebeşirsiz tebeyyün tebeyyün etmek tebisgi tebligat tebligatta bulunmak tebliğ tebliğ etmek tebrik tebrik etmek tebriye tebriye etmek tebşir tebşir etmek tebyîn tebyiz tebyiz etmek tecahül tecahül etmek tecahülü ârif tecahülüarif tecahülüarifane tecahülüarifaneden gelmek tecanüs tecâvüb tecavüz tecavüz etmek tecavüzkâr tecdit tecdit etmek tecebbür teceddüt teceddütperver tecelli tecelli etmek tecemmu tecennün tecennün etmek tecerrüd tecerrüt tecerrüt etmek tecessüm tecessüm etmek tecessüs tecezzi tecezzi etmek tecil tecil etmek tecim tecim evi tecimci tecimen tecimer tecimevi tecimsel tecrit tecrit etmek tecrübe tecrübe etmek tecrübe tahtasına dönmek (veya çevirmek) tecrübe yapmak tecrübeli tecrübelilik tecrübesi olmak tecrübesiz tecrübesizce tecrübesizlik tecrübi tecrübî tectogenesis tecvit tecvitli tecviz tecviz edilmek tecviz etmek tecziye tecziye etmek teçhil teçhil etmek teçhiz teçhiz etmek teçhizat tedafü tedafüî tedahül tedahülde kalmak tedai tedaî tedan tedarik tedarik etmek tedarikleme tedariklemek tedarikli tedariksiz tedarikte bulunmak tedavi tedavi etmek tedâviler tedavül tedavülde olmak tedavülden kalkmak tedavüle çıkarmak tedbir tedbir almak tedbirli tedbirsiz tedbirsizce tedbirsizlik tedehhüş tedenni tedenni etmek tedfin tedhiş tedhişçi tedhişçilik tedhişli tedhişsiz tedik tedip tedip etmek tedirgi tedirgin tedirgin etmek tedirgin olmak tedirginleşme tedirginleşmek tedirginliği tedirginlik tediye tediye emri tediye etmek tedricen tedrici tedricî tedricî olarak tedriç tedris tedrisat tedvin tedvin etmek tedvir tedvir etmek tedviren teeddüp teeddüp etmek teehhül teehhül etmek teehhür teemmül teemmül etmek teenni teessüf teessüf ederim! teessüf etmek teessür teessür etmek teessür olmak teessürat teessüs teessüs etmek teeyyüt teeyyüt etmek tef tef çalsan oynayacak tefahür tefarik tefavüt tefavüt etmek tefcir tefe tefe koymak (veya tefe koyup çalmak) tefeci tefecik tefecilik tefehhüm tefek tefekkür tefekkür etmek tefekküre dalmak tefeli teferruat teferruatlı teferruatsız teferrüç teferrüt tefessüh tefessüh etmek tefeül tefeül etmek tefevvuk tefevvuk etmek tefeyyüz tefeyyüz etmek tefhim teflon tefrik tefrik etmek tefrika tefrika etmek tefrika roman tefrikat tefriş tefriş etmek tefrişat tefrit tefsir tefsîr tefsir etmek tefsireden teftih teftiş teftiş etmek teftiş heyeti teftiş kurulu teftiş raporu teftişetmek tefviz tegafül tegafül etmek teganni teganni etmek tegen teginek tegiş tegre tegrek teğel teğelti teğet teğetlik teğme teğmen teğmenlik tehacüm tehalüf tehalüf etmek tehalük tehalük etmek teharrî tehaşşüd tehcir tehcir etmek tehdit tehdit etmek tehdit savurmak tehditkâr tehditler tehditsiz tehevvür tehevvür etmek teheyyüç tehi tehir tehir etmek tehiriicra tehirli tehirsiz tehlike tehlike atlatmak tehlikeden tehlikeler tehlikeli tehlikeli atık tehlikeli kimyasallar tehlikesiz tehlikeye atılmak tehyiç tehyiç etmek tehzil tein teizm tek tek adam tek adam gösterisi tek anlamlı tek anlamlılık tek başına tek biçim tek bir tek çekirdekli tek çekirdekliler tek çenekli tek çenekliler tek çeneklilik tek dalmak tek delikliler tek durmak tek durmamak tek elden tek erkçi tek erkçilik tek erklik tek eşli tek eşlilik tek evli tek evlilik tek fazlı tek heceli dil tek hücreli tek kişilik tek kürekle mehtaba çıkmak tek liste tek örnek tek parmaklılar tek partili tek renkli tek sayı tek seçici tek sesli tek seslilik tek tanrıcı tek tanrıcılık tek taraflı tek taş tek tek tek tırnak işareti tek tük tek yanlı tek yönlü yol tek yumurta ikizi tekabetçi tekabül tekabül etmek tekalif tekâlif tekâmül tekâmül etmek tekâpu tekâsüf tekâsüf etmek tekâsül tekaüdiye tekaüt tekaüt ikramiyesi tekaüt maaşı tekaüt olmak tekaütlük tekavvüs tekbenci tekbencilik tekbir tekbir getirmek tekbuyurganlık tekçe tekçi tekçilik tekdir tekdir etmek tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir tekdizer tekdizim tekdüze tekdüzeleşme tekdüzeleşmek tekdüzelik teke teke dikeni teke tek tekebbür tekeden süt çıkarmak tekeffül tekeffül etmek tekehhün tekel tekel bayii tekel maddesi tekelci tekelci anamalcılık tekelcilik tekelinde olmak tekeline tekeline (veya tekellerine) almak tekelleşme tekelleşmek tekelleştirme tekelleştirmek tekellüf tekellüm tekemmül tekemmül etmek teker teker meker yuvarlanmak teker teker tekercik tekerçalar tekerçalarcı tekere çomak sokmak (veya taş koymak) tekerlek tekerlek kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur tekerlek pabucu tekerlekçi tekerlekçilik tekerlekleri tekerlekli tekerlekli koltuk tekerlekli sandalye tekerleksiz tekerleme tekerlemek tekerlenme tekerlenmek tekerli tekerrür tekerrür etmek tekesakalı tekesemek tekessür tekessür etmek tekevvün tekeymüs tekfin tekfin etmek tekfir tekfur tekfurluk tekgövde tekhnetyum tekid tekiden tekidi tekil tekillik tekin tekin değil tekinik tekinsiz tekir tekit tekit etmek tekiz tekke tekkuma tekleme teklemek tekler tekleşme tekleşmek tekli teklif teklif etmek teklif tekellüf teklifler teklifli teklifsiz teklifsiz konuşma teklifsizce teklifsizlik teklik teklik eki tekme tekme atmak (veya tekme vurmak) tekme yemek tekmeleme tekmelemek tekmelenme tekmelenmek tekmeleyen tekmeleyici tekmil tekmil etmek tekmil haberi tekmil vermek tekmilleme tekmillemek tekne tekne kazıntısı tekneci teknecilik tekneleri teknetyum tekniğin teknik teknik adam teknik direktör teknik eğitim teknik lise teknik okul teknik öğretim teknik ressam teknik üniversite teknik yazar teknikçi tekniker teknisyen teknokrasi teknokrat teknokratçılık teknoloji teknolojik tekrar tekrar etmek tekrar tekrar tekraren tekrarlama tekrarlamak tekrarlanarak tekrarlanma tekrarlanmak tekrarlanması tekrarlanmış tekrarlatma tekrarlatmak tekrarlayıcı tekrarlı tekrir tekrir etmek tekruhçuluk teksif teksif etmek teksir teksir etmek teksir kâğıdı teksir makinesi tekst tekstil tekstil baskı teknikeri tekstil teknikeri tekstilci tektanrıcılık tekten tektenci tektonik tektürel tekucay tekvando tekvin tekvin etmek tekyazım tekzip tekzip etmek tel tel cambazı tel çekmek tel çivi tel dikiş tel dokuma tel dolap tel fırça tel halat tel kadayıf tel kafes tel kurdu tel küf tel küflüce tel örgü tel şehriye tel tel tel yazısı tel zımba tel-vih tel'in tel'in etmek tel'in mitingi tela telâ telaffuz telâffuz telâffuz cihazı telâffuz edilmek telaffuz etmek telâffuz etmek telâffuz organı telafi telâfi telafi etmek telâfi etmek telâki telâkki telakki etmek telâkki etmek telâlama telâlamak telaş telâş telâş almak telâş etmek telâş göstermek telâş; telâşa düşmek telâşa düşürmek telâşa gelmek telâşa vermek telâşe telâşe müdürü telâşe nazırı telâşına dalmak telâşla telâşlandırma telâşlandırmak telâşlanış telâşlanma telaşlanmak telâşlanmak telaşlı telâşlı telâşlı telâşlı telâşlılık telâşsız telâşsızlık telâtin telcik telcikler telef telef etmek telef olmak telefat teleferik telefon telefon direği telefon etmek (veya açmak) telefon hattı telefon kabini telefon kartı telefon kulübesi telefon rehberi telefon santrali telefoncu telefonculuk telefonda telefonlaşma telefonlaşmak telefonometre telefotografi telek telekart teleke telekız telekinezi telekomünikasyon telekomünikasyon mühendisi telekomünikasyon teknikeri telekomünikasyon teknisyeni telekonferans teleks teleksçi teleksçilik telem teleme teleme peyniri teleme peyniri gibi telemekanik telemetre telemetri teleobjektif teleoloji telepati telepatik teleradar teles telesekreter telesime telesimek telesine telesinema telesiyej teleskop telesmek teleüt teleütçe televizyon televizyon alıcısı televizyon bandrolü televizyon filmi televizyon oyunu televizyon programı televizyon verici istasyonu televizyon yayını televizyoncu televizyonculuk televizyonda telfin telgraf telgraf çekmek telgraf çiçeği telgraf direği telgraf teli telgraf üslûbu telgrafçı telgrafçılık telgrafçiçeği telgrafhane telgrafları telh telhis telhis etmek telhisçi teli kırmak telif telif etmek telif hakkı telik telin telin etmek telis telkâri telken telkih telkin telkin etmek tellâk tellâklık tellal tellâl tellâl çağırtmak tellâliye tellallık tellâllık telleme tellemek tellendirme tellendirmek tellenme tellenmek teller teller takmak (veya tel takınmak) telleyip pullamak telli telli balıkçıl telli çalgılar telli duvaklı telli otobüs telli pullu telli turna tellice tellür telmih telmih etmek telmihen telsel telsi telsiz telsiz bağlantısı telsiz telefon telsiz telgraf telsizci telsizcilik teltik teltikli teltiksiz telve telvih telvis telvis etmek telyazı telyazısı tem tema tema, tem temadi temadi etmek temaruz temaruz etmek temas temas etmek temas etmek (veya biriyle temasta bulunmak) temasa geçmek temasa gelmek temaşa temaşa etmek temaşa sanatı tematik temayül temayül etmek temayüz temayüz etmek tembel tembel tembel tembelce tembele iş buyur sana akıl ögretsin tembele iş buyur, sana akıl öğretsin tembele kapını ört demişler, yel eser örter demiş tembelhane tembelleşme tembelleşmek tembelleştirme tembelleştirmek tembelliği tutmak tembellik tembellik etmek tembellikten tembih tembih etmek tembihat tembihatta bulunmak tembihleme tembihlemek tembihlenme tembihlenmek tembihler tembihli tembul temcit temcit pilâvı gibi ısıtıp ısıtıp öne sürmek temdit temdit etmek temeddüh temeddüh etmek temeddün temek temel temel atma temel atmak temel bilimler temel cümle temel çivisi temel direği temel duruş temel duvarı temel eğitim temel haklar temel harf temel kakmak temel kazısı temel öğretim temel önerme temel sayı temel tanecik temel taşı temel tutmak temel tümce temelden temeli temelinden temellendirme temellendirmek temellenme temellenmek temelleşme temelleşmek temelleştirme temelleştirmek temelli temelli senatör temellice temellus temellük temelsiz temeluk temenna temenna etmek temennah temenni temenni etmek temerküz temerküz etmek temerküz kampı temerrüt temerrüt etmek temessül temettü temettü hissesi temevvüç temeyyüz temeyyüz etmek temhir temin temin etmek teminat teminat akçesi teminat mektubu teminat senedi teminat vermek teminatlı teminatsız temir temir yalup temirçal temiren temiz te­miz temiz kâğıdı temiz kan temiz pak temiz para temiz raporu temiz temiz temiz tutmak temiz yürekli temiz yüreklilik temize çekmek temize çıkarmak temize çıkarmak (veya çıkartmak) temize çıkmak temize havale etmek temizleme temizlemek temizleniş temizlenme temizlenmek temizlenmiş temizletme temizletmek temizleyici temizleyiş temizliğinden temizlik temizlik görevlisi temizlik işleri temizlik malzemesi temizlik yapmak temizlikçi temizlikçi kadın temizlikçilik temkin temkinli temkinli temkinli temkinlice temkinsiz temkinsizlik temlik temlik etmek temlikname temmuz temperatür tempo tempo tutmak tempolu temposuz temre temren temrin temriye temsil temsil etmek temsilci temsilcilik temsilî temsilî istiare temsilî resim temş temtek temyiz temyiz etmek temyiz mahkemesi ten ten fanilâsı ten rengi tenafür tenakus tenakuz tenakuza düşmek tenasuh tenasüh tenasül tenasüp tenasüpsüz tenazur tenbe tencere tencere dibin kara, seninki benden kara tencere tava, herkeste bir hava tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş tencerede pişirip kapağında yemek tenceresi (veya tencereleri) kaynamak tenceresi kaynarken, maymunu oynarken tender tendürüst teneffüs teneffüs etmek teneffüshane teneke teneke çalmak teneke mahallesi tenekeci tenekecilik tenekeleme tenekelemek teneşir teneşir horozu teneşir kargası teneşir paklar teneşir tahtası teneşire gelesi teneşirlik tenevvü tenevvür tenevvür etmek tenezzüh tenezzül tenezzül etmek tenge tengirlek tengiz tenha tenha kalmak tenhaca tenhalaşma tenhalaşmak tenhalık tenik tenis tenis kortu tenisçi tenke tenkıye tenkidî tenkil tenkis tenkis etmek tenkisat tenkit tenkit etmek tenkitçi tenkitçilik tenkitli tenkiye tennure tenor tensik tensik etmek tensikat tensil tensil sahası tensip tensip etmek tensör tenşi tente tenteli tentene tenteneli tentenesiz tentesiz tentür tentürdiyot tenvir tenvir etmek tenvirat tenvirat tanzifat vergisi tenya tenzih tenzih etmek tenzil tenzîl tenzil etmek tenzilat tenzilât tenzilât yapmak tenzilatlı tenzilâtlı tenzilatsız tenzilâtsız teogoni teokrasi teokratik teolog teoloji teoman teorem teori teorik teorik kimya, nazarî kimya teorikman teorisyen tepe tepe açısı tepe aşağı tepe camı tepe lâmbası tepe tepe kullanmak tepe tomurcuğu tepebaşı tepecik tepeden tepeden bakmak tepeden inme tepeden inmeci tepeden inmecilik tepeden tırnağa tepeden tırnağa süzmek tepegöz tepegözler tepeleme tepelemek tepelenme tepelenmek tepeletme tepeletmek tepeli tepeli akbaba tepeli bülbül tepeli dalgıç tepeli deve kuşu tepeli deve kuşugiller tepeli horoz tepeli köstebek tepeli patka tepeli pelikan tepeli tarla kuşu tepeli tavuk tepeli tavukgiller tepeli toygar tepelik tepelikli tepesi tepesi (veya beyni) atmak tepesi aşağı gitmek tepesi atmak tepesi üstü tepesinde bitmek tepesinde havan dövmek (veya değirmen çevirmek) tepesinden (veya başından) kaynar su dökülmek tepesine (veya başına) binmek (veya çıkmak) tepesine dikilmek tepesinin tası atmak tepesinin tasını attırmak tepesiz tepetakla tepetakla etmek (veya devirmek) tepetakla gitmek (veya yuvarlanmak) tepetaklak tepetarla tepeüstü tephir tephirhane tepi tepik tepikleme tepiklemek tepilenim tepilme tepilmek tepindirmek tepiniş tepinme tepinmek tepir tepirleme tepirlemek tepiş tepişme tepişmek tepke tepkebilim tepken tepki tepkici tepkili tepkili uçak tepkime tepkime işlergesi tepkimek tepkin tepkinlik tepkir tepkisel tepkisel davranış tepkisiz tepkisizlik tepkiyen tepme tepmek teprenmek tepreşmek tepserme tepsermek tepsi teptim keçe oldu, sivrilttim külâh oldu ter ter alıştırmak ter atmak ter basmak ter bezi ter boşanmak ter dökmek ter ter teradüf terakki terakki etmek terakki göstermek terakkiperver teraküm teraküm etmek terane terapi teras terasa teraslama teraslamak teraslanma teraslanmak teratofobi teravi teravi namazı teravih terazi terazileme terazilemek teraziye vurmak terbi terbî terbiye terbiye almak (veya görmek) terbiye etmek terbiye yapmak terbiyeci terbiyeleme terbiyelemek terbiyeli terbiyeli çorba terbiyeli köfte terbiyeli maymun gibi terbiyeli terbiyeli terbiyelilik terbiyesi terbiyesini bozmak terbiyesini vermek terbiyesiz terbiyesizce terbiyesizcesine terbiyesizleşme terbiyesizleşmek terbiyesizlik terbiyesizlik etmek (veya yapmak) terbiyevi terbiyevî terbiyeye terbiyum tercih tercih elmek tercih etmek tercihan tercihane tercihli terciibent tercüman tercüman olmak tercümanlık tercüme tercüme etmek tercümeihal tercümeihâl terden tere terebentin terecci tereci tereciye tere satmak tereçe tereddi tereddi etmek tereddüt tereddüt etmek tereddütle tereddütlü tereddütsüz terek tereke terekeme terekküp terekküp etmek terekküp tarzı terelelli terementi terennüm terennüm etmek tereotu teres teressüp teressüp etmek terettüp terettüp etmek tereyağı tereyağı gibi tereyağından kıl çeker gibi terfi terfi etmek terfian terfih terfih etmek terfik terfik etmek tergal tergemek terhin terhin etmek terhis terhis edilmek terhis etmek terilen terilgen terim terini soğutmak teriş teritoryal terk terk etme terk etmek terk-i vefâ terketmek terki terkibî terkibibent terkin terkin etmek terkip terkip etmek terkiphane terkisine almak terleme terlemek terleten terletici terletme terletmek terleyiş terli terlik terlikçi terlikçilik terliksi termal termal enerji terme termik termik santral termik, termal termikleştirme termikleştirmek termin terminal terminoloji termit termitler termiye termodinamik termoelektrik termoelektrik çifti termoelektrik maşa termoelektrik pil termofor termograf termokimya termometre termometri termonükleer termopil termoplâst termos termosfer termosifon termostat ternek terorist terorizm terör terörcü terörcülük terörist terörizm terörle mücadele polisi ters ters (veya sol) tarafından kalkmak ters açı ters anlamak ters beşik ters düşmek ters evirme ters pers ters pers olmak ters tarafından kalkmak ters ters ters ters bakmak ters türs ters yüz ters yüz (ters yüzüne) çevirmek ters yüz (ters yüzüne) dönmek ters yüz (veya ters yüzü) geri dönmek ters yüzü ters yüzü geri dönmek tersane tersane kethüdası tersane sergisi tersaneli tersbakışımlı tersi tersi dönmek tersim tersin tersin tersinden okumak tersine tersine çevirmek tersine dönmek tersine gitmek tersinir tersinirlik tersinme tersinmek tersiyer tersleme terslemek terslenme terslenmek tersleşme tersleşmek tersleşmiş terslik tertemiz tertîb tertibat tertibat almak tertibe düşürülmek tertip tertip etmek tertipçi tertipleme tertiplemek tertiplenme tertiplenmek tertipleyici tertipli tertiplilik tertipsiz tertipsizlik terütaze terviç terviç etmek terza rima terzi terzi çırağı terzi kalfası terzi kendi söküğünü dikemez terzihane terzil terzil etmek terzilerin terzilik terziye dinlen demişler, ayağa kalkmış tes'it tes'it etmek tesadüf tesadüf etmek tesadüfen tesadüfi tesadüfî tesahup tesahup etmek tesalüp tesanüt tescil tescil etmek tescilli tescilsiz tesdis teselli teselli bulmak teselli etmek teselli etmek (veya vermek) teselli mükâfatı tesellisiz tesellüm tesellüm etmek tesellüm görevlisi teselsül teselsül etmek tesettür tesettür etmek tesettür mağazası tesettür modası tesettürlü teseyyüp teshil teshil etmek teshilat teshin teshin etmek teshir teshir etmek tesik tesir tesir bırakmak tesir etmek tesirini göstermek tesirli tesirsiz tesis tesis etmek tesisat tesisatçı tesisatçılık tesisi tesisini tesisler bütünü tesit teskere teskin teskin etmek teslim teslim almak teslim bayrağı çekmek teslim etmek teslim olmak teslim taşı teslim tesellüm teslimat teslimatçı teslimiyet teslimiyet göstermek teslimiyetçi teslis tesmiye tesmiye binnakis tesmiye etmek tesniye tespih tespih ağacı tespih ağacıgiller tespih böceği tespih böcekleri tespih çalısı tespih çekmek tespihçi tespihçilik tespihli tespihli silme tespit tespit etmek tesri tesri etmek test test etmek testere testere balığı testere balığıgiller testere çaprazı testereleme testerelemek testereli testi testi gibi testi kabağı testi kebabı testi kırılsa da kulpu elde kalır testici testicilik testilik testis testiyi kıran da bir, suyu getiren de testosteron tesvit tesviye tesviye aleti tesviye etmek tesviye ruhu tesviyeci tesviyecilik tesviyeruhu teşbih teşbih etmek teşbih etmek (veya yapmak) teşbihte hata olmaz (veya olmasın) teşci teşci etmek teşdit teşebbüs teşebbüs etmek teşebbüse geçmek teşebbüsü ele almak teşehhüt teşehhüt miktarı teşeke teşekkül teşekkül etmek teşekkür teşekkür etmek teşekkürname teşerrüf teşerrüf etmek teşetti teşettüt teşevvüş teşhir teşhir etmek teşhir hastalığı teşhirci teşhircilik teşhis teşhis etmek teşhis etmek (veya koymak) teşhis ve intak teşkil teşkil etmek teşkilat teşkilât teşkilatçı teşkilâtçı teşkilâtçılık teşkilâtıesasiye kanunu teşkilâtlandırılma teşkilâtlandırılmak teşkilâtlandırma teşkilatlandırmak teşkilâtlandırmak teşkilâtlanma teşkilatlanmak teşkilâtlanmak teşkilatlı teşkilâtlı teşkilâtsız teşkilâtsızlık teşmil teşmil etmek teşne teşne olmak teşri teşri kuvveti teşrif teşrif etmek teşrifat teşrifatçı teşrifatçılık teşrih teşrih etmek teşrihhane teşrii teşriî teşriî kuvvet teşriî masuniyet teşrik teşriki mesai teşrikimesai teşrin teşrinievvel teşrinisani teşt teşvik teşvik etmek teşvikçi teşvikkâr teşviş teşyi teşyi etmek tetabuk tetabuk etmek tetanos tetebbu tetebbu etmek tetiğe basmak (tetiğe dokunmak veya tetiği çekmek) tetiğini bozmamak tetik tetik bulunmak (veya tetikte bulunmak) tetik davranmak tetik durmak tetik üstünde beklemek tetikçi tetikçilik tetikdur tetikleşme tetikleşmek tetiklik tetikte tetikte ( tetikte olmak, beklemek, bulunmak veya durmak) tetir tetkik tetkik etmek tetkikat tevabi tevafuk tevahhuş tevahhuş etmek tevakki tevakki etmek tevakkuf tevakkuf etmek tevakkuf mahalli tevali tevali etmek tevarüs tevarüs etmek tevatür tevazu tevazulu tevazün tevbih tevcih tevcih etmek tevdi tevdi etmek tevdiat tevdiatta bulunmak teveccüh teveccüh etmek teveccüh göstermek tevehhüm tevek tevekkel tevekkeli tevekkül tevekkül etmek tevekkülle tevekleme teveklemek tevellüt tevellütlü teverrüm teverrüm etmek tevessü tevessü etmek tevessül tevessül etmek tevettür tevfikan tevhid tevhit tevhit ehli tevhit etmek tevil tevil etmek tevil götürmek tevilli tevir tevki tevkici tevkif tevkif etmek tevkifhane tevkil tevkil etmek tevlit tevlit etmek tevliyet tevrat tevriye tevsi tevsi etmek tevsik tevsik etmek tevşih tevzi tevzi bürosu tevzi etmek tevziat textuellement teyakkuz teyel teyel ipliği teyel yapmak (veya atmak) teyelleme teyellemek teyellenme teyellenmek teyellenmiş teyelli teyemmüm teyeng teyidat teyit teyit etmek teyitler teymur teyp teype almak teysıran teyze teyze oğlu teyze, ana yarısıdır teyzezade tez tez beri tez canlı tez elden tez vakit tez vakitte (veya zamanda) tezahür tezahür etmek tezahürat tezat tezata düşmek tezatlı tezayüt tezayüt etmek tezce tezek tezekkür tezelden tezellül tezelzül tezene tezevvüc tezevvüç tezevvüç etmek tezgâh tezgâh mengenesi tezgâhbaşı yapmak tezgâhçı tezgâhçılık tezgâhı kurmak tezgâhlama tezgâhlamak tezgâhlanma tezgâhlanmak tezgahtar tezgâhtar tezgâhtar ağzı tezgâhtarlık tezgâhtarlık etmek tezgen tezgenin tezgenlemek tezgenli tepkime tezgensel tezhip tezhipçi tezi yok tezkere tezkere almak tezkere bırakmak tezkereci tezkeresini eline vermek tezkîr tezkire tezkireci tezkiye tezkiyesi bozuk tezkiyesini düzeltmek tezleme tezlemek tezleşme tezleşmek tezleştirme tezleştirmek tezli tezlik tezlik eylemi tezlik fiili tezniyat tezpişti tezürek tezviç tezvir tezvirat tezyid tezyif tezyif etmek tezyifkâr tezyin tezyin etmek tezyinat tezyini tezyinî tezyinî sanat tezyit tezyit etmek th théatre de silence therapist think-tank tı tıbben tıbbi tıbbî tıbbi teknolog tıbbiye tıbbiyeli tıbık tıfıl tıgala tığ tığ gibi tığlık tıh tık tık delek tık delen tık tık tıka basa tıka basa doldurmak tıka basa yemek tıkaç tıkaçlama tıkaçlamak tıkaçlanma tıkaçlanmak tıkaçlanmamış tıkaçlanmış tıkaçlı tıkaçsız tıkalı tıkama tıkamak tıkamalı tıkanan tıkanık tıkanıklık tıkanma tıkanmak tıkanmış tıkatma tıkatmak tıkılma tıkılmak tıkım tıkımlanma tıkımlanmak tıkınma tıkınmak tıkır tıkır tıkır tıkırdama tıkırdamak tıkırdatma tıkırdatmak tıkırdayan tıkırı yolunda tıkırı yolunda olmak (veya gitmek) tıkırında tıkırında gitmek tıkırını yoluna koymak tıkırtı tıkış tıkış tıkışık tıkışıklık tıkışma tıkışmak tıkıştırma tıkıştırmak tıkız tıkızlaşma tıkızlaşmak tıkızlık tıklatma tıklatmak tıklım tıklım tıkma tıkmak tıknaz tıknazlık tıknefes tıknefes olmak tıknefeslik tıksıkıcan tıksırık tıksırıklı tıksırma tıksırmak tıktıca tıktık deleğen tılsım tılsımlı tımar tımar etmek tımarcı tımarhane tımarhane kaçkını tımarhanelik tımarlama tımarlamak tımarlı tımtıkız tın tınaz tınaz makinesi tıngadak tıngı tıngıldama tıngıldamak tıngıldatma tıngıldatmak tıngır tıngır elek tıngır mıngır tıngır saç, elim hamur karnım aç tıngır tıngır tıngırdama tıngırdamak tıngırdatma tıngırdatmak tıngırı yolunda tıngırtı tınglak tınglar tınglatur tınglayu tınglığ tını tınlaç tınlama tınlamak tınlamalı tınlatıcı tınlayan tınma tınmak tınmamak tınmaz melâike tınnet tıntın tıp tıp elektroniği teknisyeni tıp tıp tıpa tıpalama tıpalamak tıpalanma tıpalanmak tıpalı tıpasız tıpatıp tıpı tıpına tıpır tıpır tıpırdama tıpırdamak tıpırdatma tıpırdatmak tıpırtı tıpış tıpış tıpış tıpış yürümek tıpışlama tıpışlamak tıpkı tıpkı çekim tıpkı tıpkısına tıpkıbasım tıpkıçekim tıpkıçizer tıpkılık tıpkısı tır tırabzan tırabzan babası tırak tıraş tıraş bıçağı tıraş etmek tıraş fırçası tıraş köpüğü tıraş kremi tıraş losyonu tıraş makinesi tıraş olmak tıraş sabunu tıraş tası tıraşa tutmak tıraşçı tıraşı gelmek tıraşı gelmek (veya uzamak) tıraşlama tıraşlamak tıraşlanmak tıraşlanmış tıraşlı tıraşsız tırfan tırhallı tırı vırı tırık tırık tırak tırıl tırıllama tırıllamak tırınk tırıs tırıs gitmek tırıs tırıs tırısa kalkmak tırışka tırkaz tırkazlama tırkazlamak tırkazlanma tırkazlanmak tırkazlatma tırkazlatmak tırlatma tırmalama tırmalamak tırmalanma tırmalanmak tırmalayan tırmananlar tırmanıcı tırmanıcılar tırmanış tırmanma tırmanma şeridi tırmanmak tırmık tırmıklama tırmıklamak tırmıklanma tırmıklanmak tırnağı olamamak tırnağına (veya attığı tırnağa) değmemek tırnak tırnak besleyicisi tırnak derisi tırnak göstermek tırnak işareti tırnak kadar tırnak kemiği tırnak makası tırnak sürüştürmek tırnak takmak tırnak yeri tırnakçı tırnakçılık tırnaklama tırnaklamak tırnaklanma tırnaklanmak tırnaklarını sökmek tırnaklatma tırnaklatmak tırnaklı tırnaklık tırnaksı tırnaksı kemik tırpan tırpan atmak tırpana tırpancı tırpandan geçirmek tırpanla tırpanlama tırpanlamak tırpanlanma tırpanlanmak tırpanlatma tırpanlatmak tırsma tırsmak tırtık tırtık tırtık tırtıkçı tırtıkçılık tırtıklama tırtıklamak tırtıklanma tırtıklanmak tırtıklatma tırtıklatmak tırtıklı tırtıl tırtıl çekme tırtıl kesmek tırtıllanma tırtıllanmak tırtıllı tırtıllı bıçak tırtılsı tırtır tırtırkçı tıs tıs yok tıslama tıslamak tıslayış tıynet tıynetsiz ti ti borusu ti işareti tiabendazol tibet öküzü tibet sığırı tibet'te tibetçe tibetli ticani ticanî ticanilik ticanîlik ticaret ticaret ataşesi ticaret borsası ticaret coğrafyası ticaret filosu ticaret gemisi ticaret hukuku ticaret işletmesi ticaret kanunu ticaret limanı ticaret mahkemesi ticaret merkezi ticaret odası ticaret sicili ticaretgâh ticarethane ticari ticarî ticarî ataşe ticarî dava ticari reprezantör ticarî tüketim ticarî unvan ticarîleşme ticarîleşmek tifdruk tifo tiftik tiftik keçisi tiftik tiftik tiftik tiftik olmak tiftiklenme tiftiklenmek tiftme tiftmek tifüs tigin tigrek tiğ tîhû tik tik ağacı tik tak tikağacı tike tikel tikel basınç tikel önerme tikellik tiken tikim tiksinç tiksindiren tiksindirici tiksindirme tiksindirmek tiksinerek tiksinilen tiksinilme tiksinilmek tiksiniş tiksinme tiksinmek tiksinmeye tiksinmiş tiksinti tilâvet tilbi tilki tilki gibi tilki tilkiliğini anlatıncaya kadar post elden gider tilki uykusu tilki uykusuna yatmak tilki üzümü tilkikuyruğu tilkileşme tilkileşmek tilkilik tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkânıdır tilkinin dönüp geleceği yer, kürkçü dükkanıdır tilmaç tilmen tilmiz tilmizlik tiltay tilun tilya tim timagur timbal timsah timsahlar timsal timuçin timur timüs tin tin tin tiner tingildemek tink-tank tinsel tinselci tinselcilik tip tipi tipik tipileme tipilemek tipili tipleme tiplemek tipleşme tipleşmek tipleştirme tipleştirmek tipo tipo baskıcı tipocu tipografi tipografya tipoloji tipolojik tipolojik tasnif tipsiz tir tir tiraj tiramola tiran tirat tirbuşon tire tirendaz tirfil tirfillenme tirfillenmek tirgeç tirhandil tirhos tirhos vohozu tirig tirigliğ tiril tiril tiril tirildeme tirildemek tirim tirit tirit gibi tiriti çıkmak tiritlenme tiritlenmek tiritleşme tiritleşmek tiriz tirkiş tirle tirlin tiroit tirokalsitonin tiroksin tirpidin tirpit tirpitil tirsi tirşe tirşe gözlü tirşeleşme tirşeleşmek tirşemsi tirşik tiryak tiryaki tiryakilik tiryakisi olmak tişört titan titanio titanyum titiz titizce titizlenme titizlenmek titizleşme titizleşmek titizlik titizlikle titr titrek titrek kavak titrekleşme titrekleşmek titreklik titrem titreme titreme gelmek titremek titremleme titremlemek titreşim titreşimli titreşimsiz titreşir titreşme titreşmek titreştirme titreştirmek titrete titrete titreterek titretiş titretme titretmek titreye titreye titreyen titreyerek titreyiş tiyara tiyatro tiyatrocu tiyatroculuk tiyatroda tiyatrolaştırma tiyatrolaştırmak tiye almak tiz tizleşme tizleşmek tl tm toga togay togo togolu togu toğaç toğan toğmak toğmuş toğrul toğrulça toğsık toğul toğulga toharca toht tohum tohum taslağı tohum zarı tohuma kaçmak tohumcu tohumculuk tohumlama tohumlamak tohumlanma tohumlanmak tohumlu tohumlu bitkiler tohumluk tohumu dökülmek tok tok evin aç kedisi tok gözlü tok gözlülük tok karınla tok karnına tok sözlü tok sözlülük tok tok tok tutmak toka toka etmek tokaç tokaçlama tokaçlamak tokaçlanma tokaçlanmak tokal tokalaşma tokalaşmak tokalı tokalıg tokat tokat atmak tokat atmak (aşk etmek veya patlatmak) tokat yemek tokatçı tokatçılık tokatlama tokatlamak tokatlanma tokatlanmak tokgözlü toklu tokluk tokmak tokmak gibi tokmak tokmak tokmakbaş tokmakçı tokmaklama tokmaklamak tokol toksik madde toksikolog toksikoloji toksikoman toksikomani toksin toktak toku tokuç tokum tokur tokurcun tokurdama tokurdamak tokurdatma tokurdatmak tokurgak tokurtu tokuş tokuşma tokuşmak tokuşturma tokuşturmak tokuz tokyo tol tolan toldı toldıkorgan tolerans toleranslı toleranssız toleranssızlık tolga tolgalı tolgan tolgasız tolkan tolkşov tolmış tolu toluk tolun tolüen tomahavk tomak toman tomar tomati tombak tombala tombala çekmek tombalacı tombalacılık tombalak tombay tombaz tombik tombilik tombilya tombul tombulca tombullaşma tombullaşmak tombulluk tomburlak tomofil tomografi tomruğa atmak tomruğa vermek tomruk tomruklama tomruklamak tomruklanma tomruklanmak tomurcuk tomurcuklanma tomurcuklanmak tomurma tomurmak ton ton balığı tona tonaj tonalite tonat tonatmış tonga tongaya basmak (veya düşmek) tonguz tonik tonilâto tonilâtoluk tonka tonla tonlama tonlu tonlu ünsüz tonlu vurgu tonluk tonlulaşma tonmayster tonoz tonsuz tonsuz ünsüz tonsuzlaşma tonton tonyukuk top top ağaç top altı top arabası top atımı top atmak (veya topu atmak) top çam top etmek top gibi gürlemek top gibi patlamak top kandil top mermisi top patlıcan top sağır top sakal top sakallı top sürme top sürmek top tekniği top top top tüfek top yekûn top yoluna gitmek top zambak topa tutmak topaç topaç gibi topaççı topak topak topak topaklama topaklamak topaklanma topaklanmak topaklaşma topaklaşmak topaklaştırmak topal topal eşekle kervana katılmak (veya karışmak) topalak topallama topallamak topallayış topallık toparlacık toparlak toparlak hesap toparlak rakam toparlak sayı toparlakça toparlama toparlamak toparlanış toparlanma toparlanmak toparlayıcı krem topatan topaz topbaş topbaş balık topçeker topçu topçuluk tophane topik topkapı topla toplaç toplak toplam toplama toplama işareti toplama kampı toplamak toplamı toplanak toplanan toplanık toplanılma toplanılmak toplanırlık toplanış toplanma toplanmak toplanmış toplantı toplantı salonu toplantı yeri toplantıların toplardamar toplaşım toplaşma toplaşmak toplatılma toplatılmak toplatma toplatmak toplayan toplayarak toplayıcı toplayış toplu toplu çalışım toplu çalışma toplu durum toplu görünüm toplu görüşme toplu iğne toplu konut toplu sözleşme toplu tabanca toplu tartışma toplu taşıma toplu taşımacılık toplubiçem topluca topluçalışım topluluğu topluluk topluluk adı topluluk eki topluluk ismi topluluk müktesebatı topluluk sayısı topluluk töresi toplulukları toplum toplum bilimci toplum bilimcilik toplum bilimi toplum bilimsel toplum dışı toplum felsefesi toplum içincilik toplum polisi toplum yapısı toplumbilim toplumcu toplumcu gerçekçi toplumcu gerçekçilik toplumculuk toplumdan toplumdaş toplumdışılama toplumdışılamak toplumdışılanmak toplumdurum toplumlar arası toplumları toplumlaşma toplumlaşmak toplumlaştırma toplumlaştırmak toplumölçer toplumsal toplumsal bilim toplumsal bunalım toplumsal bütünleşme toplumsal çözülme toplumsal davranış toplumsal dayanışma toplumsal değer toplumsal değişme toplumsal denge toplumsal farklılaşma toplumsal gelişme toplumsal ilişki toplumsal katman toplumsal yapı toplumsal yardım toplumsallaşma toplumsallaşmak toplumsallaştırma toplumsallaştırmak toplumu toplumun topografik topografya topografyacı topoğraf topoğrafik topoğrafik harita topoğrafya topoğrafya haritası topoğrafya uzmanı topoloji topolojik toponim toponomi toprağa bakmak toprağa düşmek toprağa vermek toprağı toprağı bol olsun toprağı çekmiş toprağına ağır gelmesin toprak toprak altı toprak bilimci toprak bilimi toprak boya toprak çekmek toprak çimento toprak doyursun gözünü toprak hukuku toprak kayması toprak köleliği toprak kölesi toprak olmak toprak paklar toprak rengi toprak sarısı toprak sıçanı toprakbastı toprakbilim toprakçıl topraklama topraklamak topraklandırma topraklandırmak topraklaşma topraklaşmak topraklı topraksı topraksız toprakta toptan toptancı toptancıdan toptancılık topu topu atmak topu topu topuk topuk çalmak topuk demiri topuk kapmak topuk kemiği topuk vurmak topukdöven topuklama topuklamak topuklarına kadar topuklu topuksuz topun topur topurgan toput topuz topuz gibi topuzlu topuzlu kilit topyekûn tor torak toraman toran torba torba çay torba eylemek torba kadro torba yoğurdu torbada (veya çantada) keklik torbalama torbalamak torbalanma torbalanmak torbalı torbaya koymak torçuk toreador torero torik torlak torluk tormış tormu torna tornacı tornacılık tornacılıkta tornado tornalama tornalamak tornalanma tornalanmak tornalatma tornalatmak tornalı tornavida tornet tornistan tornistan etmek torpido torpido gözü torpidobot torpil torpil balığı torpilci torpilcilik torpilleme torpillemek torpillenme torpillenmek torpilli torsiyometre torsiyon tortop tortop olmak tortu tortul tortul bilimi tortulanma tortulanmak tortulaşma tortulaşmak tortullaşma tortullaşmak tortulu tortusuz toru torug toruk torum torun torun torba (veya torun tosun) sahibi olmak torunlar torunlarının toryum tos tos vurmak tosbağa toskana toslama toslamak toslaşma toslaşmak tost tost ekmeği tost makinesi tostçu tostçuluk tostoparlak tosun tosun gibi tosuncuk total totalitarizm totaliter totem totemcilik totemizm toto toy toyak toyaka toyan toyca toycu toydan toyga toyga çorbası toygan toygar toygiller toygillerden toygur toylak toyluk toyluk etmek toymaduk toymagur toynak toynaklılar toytimur toz toz almak toz bezi toz boya toz bulutu toz duman toz etmek toz fırçası toz kondurmak (veya kondurmamak) toz koparmak toz olmak toz pembe görmek toz sabun toz şeker toz toprak tozak tozan tozarma tozarmak tozdan dumandan ferman okunmamak tozkoparan tozlanma tozlanmak tozlaşma tozlaşmak tozlaştırma tozlaştırmak tozlu tozluk tozma tozmak tozpembe tozu dumana katmak tozuma tozumak tozun tozuntu tozunu almak tozunu almak (atmak, silkmek veya silkelemek) tozunu atmak tozuta tozuta tozutma tozutmak tögi tögün töhmet töhmetlendirme töhmetlendirmek töhmetli töker tökezleme tökezlemek tökezlenme tökezlenmek tökezmek tökü töküş töleç tölegen tölis tölük tömbeki tömbekici tör töre töre bilimi töre dışı töre dışıcılık töreci törecilik törel törelcilik törelere törelerini töreli törellik törelsiz töremen tören tören düzeni tören salonu törencilik törendüzen törenlerde törenli törensel törensellik törensiz töresel töretanımaz töretanımazlık töreye törkin törpü törpüleme törpülemek törpülenme törpülenmek törpülenmiş törpülü törtünç törülüg törüm törümçü törün törütgen tös töskürme töskürmek töskürtme töskürtmek töskürü töştük tövbe tövbe ayları tövbe etmek tövbekâr tövbeler olsun (tövbeler tövbesi!) tövbeli töz tözcülük tözel tözlük tözün trabzan trabzon hurması tradisyon tradisyonel trafik trafik akımı trafik akışı trafik işaretleri trafik lâmbası trafik müfettişi trafik şeridi trafikçi trafo tragedya trahom trajedi trajik trajikleşme trajikleşmek trajikomedi trajikomik trake trakeliler trakit traksiyon traktör traktörcü trakunya trakya trampa trampet trampet çalmak trampetçi trampetçilik trampete tramplen tramvay tramvay hattı trança trankilizan trans transandan transandans transandantal transandantalizm transatlantik transeksüel transfer transfer etmek transformasyon transformatör transformizm transfüzyon transilvanya'da transistor transit transit geçmek transkripsiyon translasyon transliterasyon transmisyon transparan transplântasyon transport transportasyon transseksüel tranş trap trapez trapezci tras traş traşlı trata travers traverten travma travmatoloji tre trefl tremolit tren tren teşkil memuru trençkot trençkotlu trend treni kaçırmak trent tretman treyler trias tribus tribün triftong trigonometri trigonometrik trikacı triko trikosefal trikotaj trikotajcı trikotajcılık triloji trilyon trilyoner trilyonerlik trilyonluk trinidad ve tobago trinketa trio tripleks tripoli triportör triptik trişin triton trityum trityumun triyas triyo troçkici troçkicilik trok trol trolcü troleybüs trombon tromboncu tromp trompet trompetçi tropik tropik kuşu tropika tropikal tropikal bitki tropikal bölge tropikal iklim tropikal kuşak tropikal orman tropizm troplar troposfer trotinet trotuar trotuvar troyka tröst truakar trup trup: trük tu tu kaka tu kaka etmek tu kaka etmek (veya edilmek) tual tuba tubeless tufan tufeyli tufeylî tufeylîlik tug. tuga tugan tugana tugay tuğ tuğa. tuğamiral tuğamirallik tuğançı tuğba tuğbay tuğbaylık tuğcu tuğgeneral tuğgenerallik tuğla tuğla harmanı tuğla örücü tuğlacı tuğlacılık tuğlu tuğma tuğra tuğra çekmek tuğrakeş tuğrakeşlik tuğralı tuğrik tuğrul tuğsavul tuğyan tuh tuhaf tuhaf olmak tuhafına gitmek tuhafiye tuhafiye dükkânı tuhafiyeci tuhafiyecilik tuhaflaşma tuhaflaşmak tuhaflık tuhaflık etmek tul tul dairesi tul derecesi tulan tulânî tulay tulga tulgar tulgasız tulgay tuli tulki tultag tulû tulûat tulûat tiyatrosu tulûat yapmak tulûatçı tulûatçılık tuluk tulum tulum çıkarmak tulum çıkmak tulum gibi tulum peyniri tulumba tulumba kolu tulumba tatlısı tulumbacı tulumbacılık tulumcu tulumcuk tulumlular tulumsu tulumsular tulun tulup tulyum tuma tumaçı tumağan tumağı tuman tumarlanmak tumay tumba tumba etmek tumba yatak tumbadız tumgan tumrul tumşuk tumturak tumturak yapmak tumturaklı tun tun tun tun tun kaçmak tuna tunç tunç bilekli tunç kafiye tunçlama tunçlamak tunçlaşma tunçlaşmak tunçlaştırma tunçlaştırmak tunçtan tundan tuna atmak tundra tunga tungsten tunguç tungut tunguz tunguzca tunuç tunus tunus gediği tunuslu tur tur atlamak tur atmak tur operatörü tura tura çıkmak turaç turakotu tural turalama turalamak turam turamun turan turancı turancılık turanî turanlı turba turbalık turbo turçak turçik turdu turfa turfa olmak turfalama turfalamak turfanda turfanda meyvecilik turfanda sebzecilik turfandacı turfandacılık turfandalık turgak turgan turgay turgor turist turistik turistlik turizm turizmci turizmcilik turkak turks ve caicos adaları turkuaz turkuaz yeşili turlama turlamak turmalin turna turna balığı turna gözü gibi turna katarı turna kırı turnaayağı turnacı turnagagası turnageçidi turnagiller turnagillerden turnagözü turnayı gözünden vurmak turne turnike turno turnusol turnusol boyası turnusol kâğıdı turnuva turp turp filizi turp gibi turp otu turp salatası turpgiller turpgillerden turpun sıkından seyreği iyidir turşak turşu turşu balığı turşu gibi olmak turşu kurmak (veya yapmak) turşu olmak turşu suyu turşucu turşucu dükkânı turşuculuk turşulaşma turşulaşmak turşuluk turşusu çıkmak turşusunu kurmak turşuya dönmek turta turum turuncu turunculaşma turunculaşmak turuncumsu turuncumtırak turunç turunçgiller turunçgillerden turus turuşkan turut tuskan tuş tuş kayıtçısı tuşa getirmek tuşe tuşe etmek tuşgül tuşlama tuşlamak tuşluk tuştakımı tut kelin perçeminden tuta tutacak tutacaklı tutaç tutaçı tutak tutam tutam tutam tutamaç tutamaçlı tutamak tutamaksız tutamlama tutamlamak tutamlık tutan tutanak tutanakçı tutar tutarağı tutmak tutarak tutarga tutarık tutarıklı tutarın tutarlı tutarlık tutarlılık tutarsız tutarsızlık tutgak tutgan tutguç tutguk tutgun tutkal tutkal gibi tutkal şerbeti tutkalcı tutkalcılık tutkallama tutkallamak tutkallı tutkalsız tutku tutkular tutkulaşma tutkulaşmak tutkulu tutkun tutkun olmak tutkunluk tutkusuz tutkuya kapılmak tutma tutmaca tutmaç tutmak tutmalara tutmalık tutmayan tutmazlık tutnak tutnuk tutsak tutsak pazarı tutsaklık tutsat tutsu tutsuk tutsuz tuttuğu dal elinde kalmak tuttuğunu koparmak tutturabildiğine tutturaç tutturgaç tutturma tutturmak tutturmalık tutturmaya tutturulmuş tutturuş tutu tutucu tutuculaşma tutuculaşmak tutuculuk tutug tutuk tutuk evi tutukevi tutuklama tutuklamak tutuklanış tutuklanma tutuklanmak tutuklatma tutuklatmak tutuklu tutukluk tutukluluk tutuksuz tutulabilmek tutulacak tutulan tutulma tutulmak tutulmaları tutulmayan tutulmaz tutulmazlık tutulmuş tutulmuş para tutulu tutulum tutuluş tutum tutumda tutumlu tutumluluk tutumsuz tutumsuzluk tutumu tutumuna tutumunu tutun tutunacak tutunacak dalı olmak (veya olmamak) tutunç tutungu tutunma tutunmak tutunulacak tutunuş tuturgan tuturgu tuturuk tutuş tutuşma tutuşmak tutuşturma tutuşturmak tutuşuk tutuya koymak tutya tuvaca tuval tuvalet tuvalet ispirtosu tuvalet kâğıdı tuvalet masası tuvalet sabunu tuvalet takımı tuvaletçi tuvalu tuyak tuyan tuyuğ tuyuk tuz tuz biber ekmek tuz ekmek düşmanı tuz ekmek hakkı tuz ruhu tuzağa düşmek tuzağa düşürmek tuzağı tuzak tuzak kurmak tuzakçı tuzaklama tuzaklamak tuzaklanmak tuzcu tuzcul tuzgu tuzgun tuzla tuzla buz tuzla buz (veya tuz buz) olmak tuzla buz etmek tuzlak tuzlalarda tuzlama tuzlamak tuzlanma tuzlanmak tuzlayayım da kokmayasın (veya kokma) tuzlayış tuzlu tuzlu balgam tuzluçubuk tuzluk tuzluluk tuzluya mal olmak (oturmak veya patlamak) tuzsu tuzsuz tuzu kuru tuzu olmak tuzumsu tü tübe tübek tüberkülin tüberkülin testi tüberküloz tüccar tüccarlaşma tüccarlaşmak tüccarlık tüf tüfek tüfek atmak tüfek çatmak tüfek patlamaksızın tüfekçi tüfekçilik tüfekhane tüfeklik tügün tügüz tüh tükel tükendi tükenik tükeniş tükenme tükenmek tükenmeyen tükenmez tükenmez kalem tükenmezlik tükenmiş tükenmişlik tüketici tüketici sayacı tüketilen tüketilir tüketilmek tüketim tüketme tüketmek tükürdüğünü yalamak tükürme tükürmek tükürüğünü yutmak tükürük tükürük bezleri tükürük hokkası tükürük otu tükürükleme tükürüklemek tükürüklenme tükürüklenmek tül tülbent tülbentçi tülgü tülin tüllenme tüllenmek tültombak tülüş tülyum tüm tüm başkalaşma tüm başlılar tüm cahil tüm kirpikliler tüm sayı tüm tanrıcı tüm tanrıcılık tümamiral tümamirallik tümbek tümce tümcemsi tümden tümden gelim tümdengelim tümdizer tümdizim tüme varım tümel tümel kavram tümel önerme tümeller tümen tümen tümen tümevarım tümgeneral tümgenerallik tümleci tümleç tümleçleri tümleme tümlemek tümlenme tümlenmek tümler tümler açı tümleşik tümleşke tümlev tümleyen tümlük tümör tümörlenme tümörlenmek tümörleşme tümörleşmek tümsek tümsekler tümsekleşme tümsekleşmek tümsekli tümseklik tümselme tümselmek tümü tümülüs tümür tümüyle tün tünaydın tünbay tünek tünekleme tüneklemek tünel tünel geçmek tünel kalıpçı tüneme tünemek tüng tünkür tünmek tüp tüp bebek tüp gaz tüp geçit tüpçü tüpçülük tüpleme tüplemek tüplü tüplük tür türap türban türbe türbe eriği türbedar türbeeriği türbin türbülâns türdeş türdeşlik türe türedi türel türeli türelice türeme türeme ünlü türeme ünsüz türemek türemen türemiş türemiş fiil türemiş isim türemiş kelime türemiş sıfat türemiş zarf türener türenin türenti türeten türetgen türetici türetik türetim türetme türetme eki türetmek türev türeyiş türk türk aksağı türk biberi türk cumhuriyetleri türk dili türk kanaryası türk kıyması türk kupası türk meşesi türk'ün aklı gözünde türk'ün aklı sonradan gelir türkân türkçe türkçeci türkçecilik türkçede türkçeleşme türkçeleşmek türkçeleştirme türkçeleştirmek türkçesi türkçü türkçülük türkî türkistanlı türkiyat türkiye türkiye türkçesi türkiye'de türkkâri türkkıyması türkkupası türklerde türklerinde türkleşme türkleşmek türkleştirme türkleştirmek türklük türklük bilgisi türkmen türkmence türkmenistan türkolog türkoloji türkoloji bilgini türkuaz türkuaz yeşili türkü türkü çağırmak türkü söylemek türkü tutturmak türkü yakmak türkücü türkücülük türküleme türkülemek türküleşme türküleşmek türküleştirme türküleştirmek türküsü türküsünü çağırmak türkvari türler türlerin türlerinin türlü türlü türlü türş türü türülik türüm türümcülük türünden türüne türüng türüz otu tüs tüş tütme tütmek tütmesini tütsü tütsü gözü tütsü yapmak tütsüleme tütsülemek tütsülenme tütsülenmek tütsülü tütsülük tüttürme tüttürmek tütük tütün tütün balığı tütün içmek tütün rengi tütüncü tütüncülük tütünlük tütünü tepesinden çıkmak tütününü tüttürmek tüvana tüvânâ tüveycat tüveyç tüvit tüy tüy ağırlık tüy atmak tüy dikmek tüy düzmek tüy gibi tüy sıklet tüy tüs tüydürme tüydürmek tüylendirme tüylendirmek tüylenme tüylenmek tüyleri diken diken olmak tüyleri ürpermek tüylü tüylü dalak otu tüylü meşe tüyme tüymek tüyo tüysüz tüyü bozuk tüyüne dokunmamak tüzbayküç tüze tüzel tüzel kişi tüzel kişilik tüzelkişi tüzen tüzli tüzlüg tüzük tüzül tüzüm tüzün tvist u u borusu u dönüşü u dönüşü yapmak u, u uav ubn ubs ubs önekleri ubudiyet ubûdiyyet uca ucay ucaylanma ucaylayıcı ucayölçer ucca ucu ortası belli olmamak ucu (herhangi birine) dokunmak ucu bucağı olmamak (veya görünmemek) ucu ucuna ucube ucun ucun ucunda ucunda (cezalandırıcı bir şey) bulunmak ucunda bir şey olmak ucundan tutmak ucunu bulmak ucunu kaçırmak ucuz ucuz alan, pahalı alır ucuz atlatmak (veya kurtulmak) ucuz etin yahnisi yavan (veya tatsız) olur ucuz halkçılık ucuz pahalı ucuza çıkmak ucuza gitmek ucuza kapatmak ucuzca ucuzcu ucuzdur vardır illeti, pahalıdır vardır hikmeti ucuzlama ucuzlamak ucuzlatılma ucuzlatılmak ucuzlatma ucuzlatmak ucuzluk ucuzuna uç uç beyi uç beyliği uç uca uç uca gelmek uç vermek uçak uçak alanı uçakla uçaklarda uçaksavar uçan uçan daire uçan kale uçan kefal uçan kuşa borcu olmak uçan kuştan medet ummak uçan top uçantop uçar uçar kefal uçara atmak uçarı uçarılık uçbirim uçkun uçkur uçkur çözmek uçkurlu uçkurluk uçkuruna gevşek olmak uçkuruna sağlam uçkurutan uçlanma uçlanmak uçlarda uçlu uçma uçmağ uçmak uçman uçmanlık uçmuş uçrak uçsuz uçsuz bucaksız uçtan uca uçtu uçtu uçucu uçuculuk uçuç böceği uçuçböceği uçuk uçuklama uçuklamak uçuklaşma uçuklaşmak uçukluk uçul uçum uçunma uçup gitmek uçurma uçurmak uçurtma uçurtma kayağı uçurtmak uçurulma uçurulmak uçurulmuş uçurum uçurumlaşma uçurumlaşmak uçuş uçuşma uçuşmak ud ud-i hindi udî uek uek önekleri uele uf uf olmak ufacık ufacık tefecik ufak ufak çapta ufak para ufak tefek ufak ufak ufakça ufaklı ufaklık ufakölçekte ufaktan ufağa ufalama ufalamak ufalanma ufalanmak ufalayıcı ufalma ufalmak ufaltılmış ufaltma ufaltmak ufarak ufkî ufku dar ufku geniş ufkunu genişletmek uflama uflamak ufuk ufuk çizgisi ufuklar uful ufunet ufunetlendirme ufunetlendirmek ufunetlenme ufunetlenmek ufunetli ugandalı uguz uğlan uğra uğrak uğralama uğralamak uğrama uğramak uğramamak uğramış uğranma uğranmak uğraş uğraşı uğraşılma uğraşılmak uğraşılmış uğraşıolmamak uğraşısı uğraşma uğraşmacı uğraşmadan uğraşmak uğraştaş uğraştık uğraştırıcı uğraştırma uğraştırmak uğratma uğratmak uğrayanlar uğru uğrulama uğrulamak uğruluk uğrun uğrun uğrun uğruna uğrunda uğul uğul uğuldama uğuldamak uğultu uğultulu uğunmak uğur uğur böceği uğur böcekleri uğur getirmek uğur ola! (veya uğurlar olsun!) uğurböceği uğurlama uğurlamak uğurlanış uğurlanma uğurlanmak uğurlayıcı uğurlayış uğurlu uğurlu kademli olsun uğurluk uğursama uğursamak uğursuz uğursuzluk uğuru açık uğut uhde uhdesinde olmak uhdesinden gelmek uhdesine almak uhdut uhrevî uhuvvet uısandırmak ukad ukala ukalâ ukalâ dümbeleği ukalâ ukalâ ukalâca ukalâlık ukba ukde ukdeler ukıyye ukkıye uknum ukrayna ukraynalı ukubet ulaç ulah ulahça ulak ulak çıkarmak ulam ulam ulam ulama ulamak ulamlamak ulan ulanma ulanmak ulanmış ulantı ulasır ulaşan ulaşılma ulaşılmak ulaşım ulaşma ulaşmak ulaşmasını ulaşmış ulaştıran ulaştırılmak ulaştırma ulaştırma teknikeri ulaştırmak ulayıcı ulema ulemalık ulemalık taslamak ultraïsme ulu ulu orta ulûfe ulûfe vermek (veya dağıtmak) ulûfeci uluhiyet ulûhiyet uluk ulukan ululama ululamak ululanma ululanmak ululanmış ulular ululuk ulûm uluma ulumak ulûmudiniye ulus ulusal ulusalcılık ulusallaştırma ulusallaştırmak ulusallık ulusçu ulusçuluk uluslar uluslar arası uluslar arasıcı uluslar arasıcılık uluslararası uluslararası birimler sistemi uluslararası elektroteknik kurul uluslararasıcı uluslararasıcılık ulusluk ulussever ulusseverlik uluşahin ulutma ulutmak ulvi ulvî ulviyet umacı umacı gibi uman umar umarsız umarsızlık umde umdurma umdurmak umma ummadığın taş baş yarar ummadık ummak umman umran umre umu umuda düşmek umudunu kesmek umudunu kırmak umulan umulma umulmadık umulmak umulmayan umulur umum umum müdür umum müdürlük umumhane umumi umumî umumî af umumî coğrafya umumî efkâr umumî heyet umumî kâtip umumî kongre umumî vekâletname umumileştirmek umumiyet umumiyetle umunç umur umur görmek umur görmüş umur vermek umursama umursamak umursamama umursamamak umursamayan umursamaz umursamazca umursamazlık umursanma umursanmak umurumum teki (ters söyleşiyle) umurunda olmamak umut umut beslemek umut etmek umut ışığı umut kapısı umut kesmek umut vermek umutlandırma umutlandırmak umutlanma umutlanmak umutlarınıyitirmek umutlu umutsuz umutsuzluğa düşmek (veya kapılmak) umutsuzluğa düşürmek umutsuzluk un un çorbası un helvası un ufak etmek un ufak olmak una unanimisme unbiniliyum uncu unculuk università unlama unlamak unlanma unlanmak unlikeness unluk unmak unsur unsurlar unud unulmak unulmaz ununbiyum ununenniyum ununheksiyum ununkuadyum ununnilyum ununoktiyum ununpentiyum ununseptiyum ununtriyum ununu elemiş, eleğini asmış unutamamak unutkan unutkanlık unutma unutma! unutmabeni unutmak unutmamak unutturma unutturmak unutulma unutulmadan unutulmak unutulmamak unutulmamış unutulmayan unvan unvanlı upper block upuslu upuygun upuzun ur ur kaplama urağan ural dilleri ural-altay uraltan uran uranüs uranyum uranyumlu uray urba urbalı urban urbanizm urduca urfa çıbanı urfa kebabı urfa peyniri urfalı urfi urgan urgancı urgancılık urganı çekmek urlaşma urlaşmak urmak urodel uruç uruguaylı uruhsuz uruk urum urup urus uryan us us dışı us dışıcılık us payı us payı vermek usa usa vurma usa vurmak usanç usanç getirmek usanç vermek usançlık usançlık getirmek usandıracak usandıran usandırı usandırıcı usandırma usandırmak usangın usanılma usanılmak usanma usanmak usanmış usantı usare usculuk usçu usçuluk usdışı ushuru uskumru uskumru dolması uskumrugiller uskumrugillerden uskumrumsugiller uskumrumsugillerden uskur uskurlu uskuru uslamlama uslamlamak uslandırma uslandırmak uslanma uslanmak uslanmış uslu uslu akıllı uslu durmak (veya oturmak) uslu uslu usluluk uslup ussal ussallaştırma ussallık usta usta elinden çıkmak usta işi usta öğretici ustabaşı ustaca ustalaşma ustalaşmak ustalık ustalıkla ustalıklı ustunç ustura ustura taşı ustura tutunmak usturlâp usturmaça usturpa usturuplu usu usul usul boy usul tutmak usul usul usulca usulcacık usuldan usullacık usulsüz usulsüzlük usyarılım usyarılımlı usyarılımlı engel uş uşak uşak olmak uşakkapan uşaklar uşaklık uşaklık etmek uşkun uşşak uşum ut ut açıcı ut açıcılık ut yeri utan utana sıkıla utanca utancından yere geçmek utancından yerin dibine girmek utanç utanç duygusu utanç duymak utançla utandıran utandırıcı utandırma utandırmak utangaç utangaçlık utangaçlıkla utangan utanılacak utanırlar utanış utanıyor utanma utanma duygusu utanmadan utanmak utanmaksızın utanmamak utanması utanmaz utanmazca utanmazlık utanmış utarit utçu utkan utku utkulu utkun utlanmak utlu utma utmak utulma utulmak uub uue uuh uuo uup uuq uus uut uuu uvertür uvertür yapmak uvunmak uyak uyaklı uyaksız uyaksızlık uyan uyandıran uyandırılmak uyandırma uyandırmak uyanık uyanıklaşma uyanıklaşmak uyanıklık uyanış uyanma uyanmak uyanmış uyar uyaraç uyarak uyaran uyaranların uyarcı uyarcık uyarcılık uyarı uyarıcı uyarıcılar uyarık uyarılgan uyarılma uyarılmak uyarılmış uyarım uyarınca uyarısınıdinlememek uyarış uyarlaç uyarlama uyarlamak uyarlanma uyarlanmak uyarlanmış uyarlayıcı uyarlık uyarma uyarma komutu uyarmak uyarsız uyartı uydu uydulaşma uydulaşmak uydulaştırmak uyduluk uydumcu uydumculuk uydurgan uydurganlık uydurma uydurmaca uydurmacı uydurmacılık uydurmak uydurmasyon uyduruk uydurukçu uydurulma uydurulmak uydurulmuş uygan uygar uygarlaşma uygarlaşmak uygarlaşmamış uygarlık uygu uygulama uygulamada uygulamak uygulamalar uygulamalı uygulamalı bilimler uygulamalı dil bilimi uygulamalı ruh bilimi uygulamalı toplum bilimi uygulanabilirlik uygulanabilirlik raporu uygulanan uygulanış uygulanma uygulanmak uygulayan uygulayıcı uygulayım uygulayım bilimi uygulayımbilim uygulayımcı uygulayımcıerki uygulayımsal uygun uygun adım uygun bulmak uygun düşmek uygun gelmek uygun görmek uygun katmanlaşma uygun olmak uygundur uyguner uygunluk uygunsuz uygunsuz kadın uygunsuzca uygunsuzluk uygur uyguralp uygurca uyku uyku basmak (veya bastırmak) uyku çekmek uyku dağıtmak uyku durak (yok veya uyku nedir bilmeden) uyku gözünden akmak uyku hastalığı uyku ilâcı uyku kestirmek uyku saati uyku semesi uyku sersemi uyku sersemliği uyku seti uyku tulumu uyku tutmamak uyku vermek (veya getirmek) uykucu uykuda olmak uykulu uykulu uykulu uykuluk uykusu açılmak (veya dağılmak) uykusu ağır uykusu başına sıçramak uykusu bölünmek uykusu gelmek uykusu hafif uykusu kaçmak uykusunu almak uykusuz uykusuz kalmak uykusuzluk uykuya dalmak uykuya varmak uykuya yatmak uylaşım uylaşma uylaşmak uyluk uyluk kemiği uyma uymaca uymacılık uymak uymama uymamak uymayan uymaz uymazlık uyruğuna girmek uyruk uyruklu uyrukluk uyruksuz uyruksuzluk uysal uysalca uysallaşma uysallaşmak uysallık uytun uyuklama uyuklamak uyulma uyulmak uyum uyuma uyumak uyumamış uyumayan uyumlu uyumluluk uyumölçüm uyumsatma uyumsuz uyumsuzluk uyunma uyunmak uyuntu uyur uyur göz uyur uyanık uyurgezer uyurgezerlik uyuşamamak uyuşan uyuşkan uyuşma uyuşmaeğilimli uyuşmak uyuşmamak uyuşmayan uyuşmaz uyuşmazlık uyuşmazlık çıkmak uyuşmazlık mahkemesi uyuşmuş uyuşturan balığı uyuşturma uyuşturmak uyuşturucu uyuşturucu madde uyuşturulma uyuşturulmak uyuşuk uyuşuk uyuşuk uyuşukluk uyuşum uyuşurluk uyutan uyutma uyutmaca uyutmak uyutucu uyutulma uyutulmak uyutum uyuyamamak uyuyan uyuyan yılanın kuyruğuna basmak uyuyanlar uyuyuş uyuz uyuz böceği uyuz böcekleri uyuz etmek uyuz ilâcı uyuz merhemi uyuz olmak uyuz otu uyuz sineği uyuzlaşma uyuzlaşmak uyuzlu uyuzluk uyuzotu uz uz iletişim uz tasımsal uza devim uza duyum uzacık uzadevim uzağı uzağı görmek uzak uzak akraba uzak benzeşme uzak benzeşmezlik uzak doğu uzak durmak uzak düşmek uzak göçüşme uzak görüş uzak görüşlü uzak görüşlülük uzak metatez uzakçeker uzaklanma uzaklanmak uzaklara gitmek uzaklardan uzaklaş uzaklaşılma uzaklaşılmak uzaklaşma uzaklaşmak uzaklaşmamak uzaklaştırıcı uzaklaştırılma uzaklaştırılmak uzaklaştırılmış uzaklaştırma uzaklaştırmak uzaklık uzaklıkları uzaklıkölçer uzaksama uzaksamak uzakta uzaktan uzaktan bakmak (veya seyirci kalmak) uzaktan kumanda uzaktan merhaba uzaktan uzağa uzaktan yakından uzaktarım uzam uzama uzamak uzambilim uzamdaş uzana uzana uzanarak uzanılma uzanılmak uzanım uzanış uzanma uzanmak uzantı uzatarak uzatılma uzatılmak uzatım uzatış uzatma uzatma işareti uzatmadan uzatmak uzatmalardan uzatmalı uzatmalı çavuş uzatmalı nişanlı uzatmalı sevgili uzatmayalım uzay uzay adamı uzay adamlığı uzay eğrisi uzay gemisi uzay geometri uzay hukuku uzay istasyonu uzay kapsülü uzay pilotu uzay savaşı uzay taşı uzay uçuşu uzay üssü uzayabilen uzayadamı uzayan uzaycı uzaycılık uzaylı uzaysı uzbilim uzçektirim uzdillilik uzgöreç uzgören uzgörür uziletişim uzkonuşma uzlaşı uzlaşıcı uzlaşılma uzlaşılmak uzlaşım uzlaşma uzlaşmacı uzlaşmacılık uzlaşmak uzlaşmalı uzlaşmayan uzlaşmayı uzlaşmaz uzlaşmazlık uzlaştıran uzlaştırıcı uzlaştırıcılık uzlaştırma uzlaştırma kurulu uzlaştırmak uzlet uzluk uzman uzman çavuş uzman doktor uzman hekim uzman hemşire uzmanı uzmanlaşma uzmanlaşmak uzmanlık uzo uzokuma uzsöyleyiş uzsöz uzun uzun araç uzun atlama uzun bacaklılar uzun boylu uzun çizgi uzun dalga uzun diş uzun dişli uzun don uzun etek uzun etmek uzun far uzun hava uzun hayvan uzun hece uzun hikâye uzun kafalı uzun kulaklı uzun kulaktan haber almak uzun lâfın (veya sözün) kısası uzun levrek uzun oturmak uzun ömürlü uzun öykü uzun sesli uzun uzadıya uzun uzun uzun ünlü uzun vokal uzun yol sürücüsü uzun yol şoförü uzunbacaklılardan uzunca uzunçalar uzuneşek uzunkuyruk uzunlamasına uzunluğuna uzunluk uzunluk ölçüsü uzunmusa uzuv uzvî uzvî kimya uzviyet uzyazar uzyazdırım ü ü, ü üce ücra ücret ücretine ücretlendirme ücretlendirme makinesi ücretlendirmek ücretli ücretlilik ücretsiz üç üç adım üç aşağı üç aşağı beş yukarı üç aşağı beş yukarı dolaşmak üç aylar üç aylık üç başlı üç beş üç beyaz üç bir üç birlik kuralı üç boyutlu üç boyutlu film üç buçuk üç buçuk atmak üç budak üç buutlu üç çatal üç çeyrek üç dört üç durum yasası üç düzlemli üç etek üç göç, bir yangın yerini tutar üç günlük ömür üç hâl kanunu üç iki üç kat üç katlı üç nalla bir ata kaldı üç nokta üç otuzunda üç parmaklı üçayak üçe beşe bakmamak üçer üçer beşer üçerli üçgen üçgen piramit üçgen prizma üçgensel bölge üçgül üçkâğıda bağlamak (veya getirmek) üçkâğıt üçkâğıtçı üçkâğıtçılık üçkardeş üçleme üçlemek üçler üçler yediler kırklar üçleşme üçleşmek üçlü üçlü bahis üçlü ganyan üçlük üçtaş üçteker üçten dokuza üçüncü üçüncü çağ üçüncü dünya ülkeleri üçüncü kişi üçüncül üçüncülük üçüncünün olmazlığı üçüz üçüzleme üçüzlü üdeba üfleç üfleme üflemek üflemeli üflemeli çalgı üflenme üflenmek üfleyici üful üfunet üfunetli üfunetsiz üfürme üfürmek üfürük üfürükçü üfürükçülük üge ügit üğdül üğrüm ükelge ülegü ülen üleş üleşilme üleşilmek üleşme üleşmek üleştirilme üleştirilmek üleştirim üleştirimli üleştirimli tüze üleştirme üleştirme sıfatı üleştirmek üleştirmeler üleşür ülev ülevce ülevci ülevli ülevsiz ülfet ülfet etmek ülgen ülger ülgi ülgüç ülgüdür ülgüt ülke ülke açmak ülke coğrafyası ülkeler arası ülkeler coğrafyası ülkem ülken ülkenin ülker ülker çeriğ ülkesel ülkesellik ülkesi ülkü ülkücü ülkücülük ülküdaş ülküleştirilme ülküleştirilmek ülküleştirme ülküleştirmek ülkülük ülküsel ülküt ülser ültimatom ültimatom vermek ültimatomsu ültramodern ültrason ültraviyole ültraviyöle üluhiyet ülûhiyet ülüglü ülük ülüş ümera ümide düşmek ümide kapılmak ümidi boşa çıkmak ümidi boşa çıkmamak ümidi sönmek ümidi suya düşmek ümidini kesmek ümit ümit bağlamak ümit bırakmak ümit dünyası ümit etmek ümit kapısı ümit serpmek ümit uyanmak ümitlendirme ümitlendirmek ümitleniş ümitlenme ümitlenmek ümitli ümitsiz ümitsizlik ümitsizlikler ümitvar ümmet ümmetçe ümmetçi ümmetçilik ümmi ümmî ümmîlik ümran ümranlı ümük ün ün almak (kazanmak, salmak veya yapmak) ünaldı ündeş ündeşlik ündev üne üne kavuşmak üniforma üniformalı üniformitaryanizm ünik ünite üniter devlet üniversal üniversalizm üniversel üniversite üniversiteler arası üniversiteli ünlek ünlem ünlem işareti ünleme ünlemek ünlenme ünlenmek ünletme ünletmek ünlü ünlü benzeşmesi ünlü çatışması ünlü düşmesi ünlü kaynaşması ünlü kısalması ünlü türemesi ünlü uyumu ünlüleşme ünlülük ünsiyet ünsüz ünsüz benzeşmesi ünsüz düşmesi ünsüz göçüşmesi ünsüz ikizleşmesi ünsüz türemesi ünsüz uyumu ünvan ürat ürbanizm ürdün ürdünlü üre üregen ürek üreklü ürem üreme üreme organları üremek üremi üremik üremsel üreteç üretici üretici alan üretici olmayan alan üreticilerin üreticilik üretildiği üretilen üretilme üretilmek üretilmesi üretim üretim araçları üretim artığı üretim biçimi üretim evi üretim faktörü üretim güçleri üretim ilişkileri üretim kooperatifi üretimevi üretimi üretimlik üretimsel üretiş üretişim üretke üretken üretkenlik üretme üretmek üreyiş ürgan ürgüç ürik asit ürk ürkek ürkek ürkek ürkekçe ürkekleşme ürkekleşmek ürkeklik ürkerek ürkme ürkmek ürkü ürkücü ürkünç ürküntü ürküntü vermek ürküntülü ürküsüz ürküş ürküten ürkütme ürkütmek ürkütücü ürmesini bilmeyen köpek, sürüye kurt getirir ürokültür ürolog üroloji ürolojik ürperiş ürperme ürpermek ürperti ürperti vermek ürpertici ürpertili ürpertme ürpertmek ürtiker ürüme ürümek ürün ürün yelpazesi üründük üründül ürüng ürünler ürünleri ürünlü ürünsüz ürünü ürüşme ürüşmek üryan üryanî üs üsalize üsbitken üsçavuş üsçene üsderi üsdudak üsera üsk üsküf üsküre üslenme üslenmek üslup üslûp üslûp: üslûpçu üslûpçuluk üslûplaştırma üslûplaştırmak üslûplu üslûpsuz üslûpsuzluk üssubay üst üst aile üst alize üst baş üst başı üst bitken üst çene üst çıkmak üst çıkmak (veya gelmek) üst deri üst deri altı üst diş üst dudak üst geçiş üst geçit üst güverte üst insan üst kat üst küme üst perdeden üst perdeden konuşmak üst sınıf üst subay üst süreç kimliği üst tabaka üst tarafı üst üste üst yapı üstadane üstat üstatça üstatlar üstatlık üstbilgin üstbirlik üstçavuş üstçavuşluk üstdilsel üste üste çıkmak üste vermek üste vurmak üstecilik üsteğmen üsteğmenlik üstek üstel üsteleme üstelemek üstelenme üstelenmek üsteleyerek üstelik üstemel üstenci üstencilik üstenme üstenmek üsterme üstesinden gelmek üstgeçit üstkanat üstkuşak üstlence üstlenim üstlenme üstlenmek üstler üstlük üstmerkezkaç üstözekkaç üstsubay üstsubaylar üstte üstteğmen üstteki üstten üstü üstü başı dökülmek üstü kalsın üstü kapalı üstü kapalı konuşmak üstü örtülü konuşmak üstübeç üstübeç macunu üstüme iyilik sağlık (üstüne, üstümüze sağlık veya üstünüze sağlık veya şifalar) üstün üstün bulunmak (veya görmek) üstün olmak (veya gelmek) üstün tutmak üstün yapım üstün zekâ üstün zekâlı üstün zekâlılık üstünde üstünde dökülmek üstünde durmak üstünde hakkı olmak üstünde kalmak üstündeki üstünde, başındaki başında üstünden (başından) akmak üstünden (şu kadar zaman) geçmek üstünden atmak üstünden geçmek üstüne üstüne alınmak üstüne almak üstüne atmak üstüne basmak üstüne başına etmek üstüne bir bardak (soğuk) su içmek üstüne bir iki güneş doğmak üstüne çekmek üstüne çevirmek üstüne düşmek üstüne evlenmek üstüne fenalık gelmek üstüne geçirmek üstüne gelmek üstüne gitmek üstüne gül koklamamak üstüne güneş doğmamak üstüne kalmak üstüne kapanmak üstüne koymak üstüne kuş kondurmak üstüne olmamak üstüne oturmak üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi üstüne perde çekmek üstüne sevmek üstüne titremek üstüne toz kondurmamak üstüne tuz biber ekmek üstüne üstlük üstüne üstüne gitmek üstüne varmak üstüne vazife olmamak (veya değil) üstüne vurmak üstüne yaptırmak üstüne yatmak üstüne yıkmak (veya yıkılmak) üstüne yok üstüne yormak üstüne yüklenmek üstüne yürümek üstüngü üstünkörü üstünleşme üstünleşmek üstünlüğü üstünlük üstünlük derecesi üstünlük duygusu üstünlük karmaşası üstünlük kompleksi üstünlük;selâmet üstünlükler üstünseme üstünsemek üstünü (veya üstüne) görmek üstünüze afiyet üstünüze afiyet (veya sağlık) üstüpü üstüpüleme üstüpülemek üstüvan üstüvane üstüvanî üşenç üşenen üşengeç üşengeçlik üşengen üşengenlik üşenme üşenmek üşme üşmek üşniye üşü-mek üşüme üşümek üşüntü üşüntü etmek üşüntü köpekler mandayı paralar üşürme üşürmek üşüşme üşüşmek üşütme üşütmek üşütücü üşütük ütgür ütme ütmek ütopi ütopik ütopist ütopya ütopyacı ütü ütü altlığı ütü bezi ütü makinesi ütü masası ütü tahtası ütücü ütücülük ütüleme ütülemek ütülenme ütülenmek ütülenmiş ütülme ütülmek ütülü ütüsü üzerinde ütüsüz üvendire üvey üvey ana üvey anne üvey baba üvey çocuk üvey evlât üvey evlât gibi tutmak üvey evlât gibi tutmak (veya saymak) üvey kardeş üvey kız üvey oğul üveyik üveyme üveymek üvez üye üye aidatı üye olmak üye tam sayısı üyeleri üyeliği düşmek üyelik üyelik aidatı üyelik dondurmak üyen üyge üygen üzbe üzengi üzengi kayışı üzengi kemiği üzengi taşı üzengileme üzengilemek üzengilenme üzengilenmek üzengisiz üzere üzerek üzeri üzerinde üzerinde durmak üzerinde kalmak üzerinde kara bulutlar dolaşmak üzerinden atlamak üzerinden dökülmek (giysi için) üzerine üzerine almak üzerine atmak üzerine bir bardak su içmek üzerine bir iki güneş doğmak üzerine çökmek üzerine çullanmak üzerine düşmek üzerine evlenmek üzerine koymak üzerine oturmak üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi uyumak üzerine titremek üzerine tuz biber ekmek üzerine üzerine gitmek üzerine varmak üzerine yaptırmak üzerine yatmak üzerine yok üzerine yüklenmek üzerine yürümek üzerinize afiyet üzerlik üzgü üzgülenmeci baltalama üzgülü üzgün üzgün balığı üzgünlük üzgüsel üzgüsüz üzlük üzlünçüğ üzme üzmek üzmek: üzre üzücü üzülen üzülerek üzülme üzülmek üzülmemek üzülmeyen üzülmüş üzüm üzüm asması üzüm çekirdeği üzüm güneşi üzüm hoşafı üzüm kompostosu üzüm kurusu üzüm pekmezi üzüm salkımı üzüm sirkesi üzüm suyu üzüm şekeri üzüm şırası üzüm turşusu üzüm üzüm üzüm üzüme baka baka kararır üzümcü üzümcülük üzümlü üzümlü kek üzümsü üzümsü meyve üzümsüz üzümün çöpü armudun sapı var demek üzümünü ye de bağını sorma üzünç üzünçleme üzünçlü üzüntü üzüntü vermek üzüntüden üzüntüler üzüntülü üzüntüsü üzüntüsünü üzüntüsüz üzüntüye üzüntüyle üzüntüyü üzüt v v, v vaad vaadini tutmak (veya vaadinde durmak) vaat vaat etmek vaatte bulunmak vaaz vaaz etmek vaaz vermek vabeste vacip vacip olmak vade vade bitimi vade sonu vadeli vadeli hesap vadeli mevduat vadeli satış vadesi gelmek (veya yetmek) vadesiz vadesiz hesap vadesiz mevduat vadetme vadetmek vadi vadiler vadiye dökülmek vadolunmuş vaftiz vaftizhane vagina vagon vagon restoran vagonet vagotoni vah vaha vahamet vahamet kesp etmek vahametli vahdaniyet vahdet vahdetivücut vahi vahim vahit vahiy vahşet vahşi vahşî vahşî hayvan vahşî orman vahşi: vahşîce vahşîleşme vahşîleşmek vahşîlik vahşiyane vahtaniyet vahvahlanma vahvahlanmak vahyolunma vahyolunmak vaiz vaizlik vajen vajina vak vak vak vak etmek vak'a vak'alar vak'anüvis vak'anüvislik vaka vakar vakarlı vakarsız vakayiname vaketa vakfe vakfedilmiş vakfetme vakfetmek vakfiye vakıa vakıf vâkıf vakıf arazisi vakıf geliri vakıf kurmak vakıf malı vâkıf olmak vakıf senedi vakıf toprağı vakıflar vakıfname vaki vâki vakit vakit geçirmek vakit kaybetmeden vakit kazanmak vakit öldürmek vakit saat aramamak vakit vakit vakitçe vakitler hayrolsun vakitli vakitli vakitsiz vakitsiz vakitte?? vaklama vaklamak vaks vakta ki vakti gelmek vakti olmak vakti olmamak vaktikerahat vaktinde vaktini almak (veya yemek) vaktini şaşmamak vaktiyle vaktizamanında vakum vakumlama vakumlamak vakur vakvak vakvaklama vakvaklamak vala vale valf vali valide valide sultan valilik valiz vallahi vallahi billâhi vallahi tallahi valör vals vals yapmak (veya etmek) valüasyon vamp vampir van gülü van kedisi vana vanadyum vandal vandalizm vandallık vanilya vantilatör vantilâtör vantrilok vantrolog vantuz vantuz çekmek vapur vapurculuk vapurda vapurdumanı var var (varın, varsın, varsınlar) var etmek var gücüyle var hızıyla var kuvvetiyle var ol! var olmak var saymak var varlatır, yok söyletir var yok vara yoğa varagele varagele bombardımanı varagele botu varagele halatı varagele kayığı varak varaka varakçı varaklama varaklamak varaklanma varaklanmak varaklanmış varaklı varakpare varan varda varda bandıra vardacı vardakosta vardavela vardelâ vardığın yer körse gözünü kapa vardırma vardırmak vardiya vardiyacı vareste vareste kalmak vargel vargel tezgâhı vargı vargısı varı yoğu varılma varılmak varılmasızamana varım varıncaya kadar varış varış çizgisi varışlı varışlılık variante varidat varidatçı varide varil variola varis vâris varisli vârisli varissiz vârissiz varit varit olmak variyet variyetli varlama varlamak varlamama varlamamak varlı varlıg varlığa darlık olmaz varlığı varlığında varlığını varlığınıkorumak varlık varlık bilimci varlık bilimi varlık birliği varlık göstermek varlık içinde yaşamak varlık nedeni varlık sebebi varlıklar varlıkların varlıklı varlıklılık varlıksal varlıksız varlıkta darlık çekmek varma varmak varolan varoluş varoluşçu varoluşçuluk varoş varsa ... yoksa ... varsağı varsamak varsanı varsayım varsayımlar varsayımlı varsayımsal varsayma varsaymak varsıl varsıl erki varsılerkçi varsılerki varsıllaşma varsıllaşmak varsıllık varsıyım varta vartadan atlamak vartayı atlatmak varyant varyasyon varyemez varyete varyeteci varyetecilik varyos vasat vasati vasatî vasatî irtifa vasatî sür'at vasektomi vasf-ı tahsinî vasfı vasıf vasıflandırma vasıflandırmak vasıflanma vasıflanmak vasıflar vasıflı vasıflı işçi vasıfsız vasıfsız işçi vasıl vasıl olmak vasıta vasıta hâli vasıta hâli eki vasıtalar vasıtalı vasıtalı vergi vasıtalık vasıtasıyla vasıtasız vasıtasız vergi vasıtasızlık vasi vâsi vasilik vasistas vasiyet vasiyet etmek vasiyetname vaşak vat vat saat vatan vatan borcu vatan haini vatan hainliği vatan tutmak vatana vatandaş vatandaş: vatandaşların vatandaşlık vatandaşlıktan çıkarılmak vatani vatanî vatanî görev vatanî vazife vatanlaştırma vatanlaştırmak vatanperver vatanperverlik vatansever vatanseverlik vatansız vatansızlık vatka vatlık vatman vatoz vatvat vaveylâ vaveylâ kopmak vay vay anam, vay anasını! (veya vay canına!) vay sen misin? vay! vaybabamcı vaybabamcılık vayvaycı vayvaycılık vaz vaz geçmek vaz'ıhamil vazedilme vazedilmek vazelin vazelinleme vazelinlemek vazetme vazetmek vazgeçebilen vazgeçemeyen vazgeçen vazgeçilme vazgeçilmek vazgeçilmez vazgeçirilmek vazgeçirme vazgeçirmek vazgeçme vazgeçmek vazgeçmeme vazgeçmemek vazgeçmiş vazgeçtim vazgelme vazgelmek vazı vazıh vazıh olmak vazıhamil vazııkanun vazıyet vazıyet etmek vazife vazife aşkı vazife etmek vazife görmek vazife kurbanı vazife şehidi vazifelendirilme vazifelendirilmek vazifelendirme vazifelendirmek vazifeler vazifeli vazifeperver vazifesi mi? vazifesinden olmak vazifeşinas vaziyet vaziyet almak vaziyeti kurtarmak vaziyeti takınmak vaziyetler vazo vazolunma vazolunmak vb ve ve benzerleri ve devamı ve ya veba vebal vebal altında kalmak vebalı vebali boynuna olmak veca vecde gelmek vecde kapılmak vech vechet vecibe vecih vecit veciz vecize veçhe veçhile veçhişebeh veda veda etmek vedalaşma vedalaşmak vedat vedia vefa vefakar vefakâr vefakârlık vefalı vefalılığın vefasız vefasızlık vefat vefat etmek vefat ilmühaberi vefiyat vefret vehim vehimler vehimli vehleten vehme kapılmak (veya düşmek) vehmetme vehmetmek vehmolunmuş vejetalin vejetalizm vejetarizm vejetaryen vejetaryenlik vejetasyon vekalet vekâlet vekâlet etmek vekâlet ücreti vekâleten vekâletname vekayi vekayiname vekil vekil vükelâ vekilharç vekilharçlık vekiller vekillik vekillik etmek vektör velâdet velâyet velâyetname veledizina velense velesbik velespit velet velev velfecri velhasıl velhâsıl velhasılıkelam velhâsılıkelâm veli veliaht veliahtlık veliler velilik velinimet veliyullah velûr velût velvele velvele kopmak velveleci velveleye vermek vena veneto venezuelâlı venüs venüs sinekkapanı venüsçarığı venüssaçı ver elini şu (veya bu) yer ver! veranda veraset veraset ilâmı veraset ve intikal vergisi verdane verdi verdirme verdirmek vere verecek verecekli verem verem olmak veremli veren verenek verese veresiye veresiye vermek veresiyeci veresiyecilik verev verevine vergi vergi bağışıklığı vergi beyannamesi vergi dairesi vergi dilimi vergi iadesi vergi kaçağı vergi kaçakçılığı vergi kaçakçısı vergi kanunu vergi matrahı vergi muafiyeti vergi mükellefi vergi olmak vergi rekortmeni vergi yükümlüsü vergici vergicilik vergileme vergilemek vergilendirilme vergilendirilmek vergilendirme vergilendirmek vergiler vergili vergisiz vergiye bağlamak veri veri bankası veri dosyası veri giriş ve kontrol işletmeni veri hazırlama ve kontrol işletmeni veri işlem veri link bağlantı kimliği veri ortamı veri tabanı veri toplama verici verile verile emri verilen verilesi veriliş verilme verilmek verilmiş verilmiş sadakası olmak verilsin verim verim düşürmek verimcil verimkâr verimli verimlilik verimsiz verimsizleşme verimsizleşmek verimsizlik verinin verip veriştirmek veriş verişim veriştirme veriştirmek verit verkaç verme vermek vermemek vermemiş (veya vermeyince) mabut, neylesin mahmut vermut vernik vernikleme verniklemek verniklenme verniklenmek verniye veronika version versiyon veryansın vesaik vesair vesaire vesait vesaitinakliye vesayet vesika vesika fotoğrafı vesikacı vesikacılık vesikalar vesikalı vesikalık vesikalık fotoğraf vesikalık resim vesikasız vesikaya bağlamak vesile vesîle vesile aramak vesile bulmak vesile olmak vesselâm vestiyer vestiyerci veston vesvese vesveselenmek vesveseler vesveseli vesveselilik vesvesesiz vesveseye düşmek veteriner veteriner hekimliği veteriner sağlık teknisyeni veterinerlik vetire veto veto etmek veto hakkı veya veyahut veysi veysiye vezaret vezikül vezin vezinli vezinsiz vezir vezir vüzera veziriazam vezirler vezirlik vezirparmağı vezne vezneci veznecilik veznedar veznedarlık vıcık vıcık vıcık vıcık vıcıklık vıcıklama vıcıklamak vıcıklık vıcır vıcır vıcırdama vıcırdamak vıcırdaşma vıcırdaşmak vıdı vıdı vıdı vıdı etmek vıı vık vık vınıltı vınlama vınlamak vır vır vır vır etmek vırıldama vırıldamak vırıltı vırlama vırlamak vırt zırt vırvırcı vız vız gelip tırıs gitmek vız gelmek vız vız vızıldama vızıldamak vızıldanma vızıldanmak vızıltı vızır vızır vızlama vızlamak vızvız böceği vibrasyon vibratör vibriyon vicahen vicahî vicdan vicdan azabı çekmek vicdan azabı çekmek (veya duymak) vicdanen vicdanî vicdanlı vicdansız vicdansızca vicdansızlık vida vidala vidalama vidalamak vidalanma vidalanmak vidaları gevşemek vidalı vidanjör vidasız video videobant videocu videoculuk videokaset videoteyp vido vido çekmek vidolu vidosuz vidoyu görmek vietnamlı viglâ vikaye vikaye etmek vikihaber vikipedi vikont vikontes vilâdî vilayet vilâyet vilâyet binası villa villâ vinç vinçler vinter vinyet vira vira etmek viraj viraj almak virajlı virajsız viran viran olmak virane viraneler viranelik viraneye çevirmek viranlaşma viranlaşmak viranlık virdizeban virdizeban etmek vire vire vire virgül virman virolog viroloji virt virt etmek virtuel virtüoz virtüozluk virüs visal visamiral viski viski bardağı viskonsül viskoz viskozite viskozite değeri vişnap vişne vişne hoşafı vişne reçeli vişne suyu vişne şurubu vişneçürüğü vişneli ekmek vitamin vitaminli vitaminsiz vitaminsizlik vitellüs vites vites değiştirmek vites dişlisi vites kolu vites kutusu vitese takmak vitesli vitir vitray vitrin vitrincilik vitrinleme vitrinlemek viya viyabilite viyadük viyak viyak viyak viyaklama viyaklamak viyaklayarak viyola viyolacı viyolonist viyolonsel viyolonselci viyolonselist vize vize almak vize sınavı vizita vizite viziyer vizon vizon kürk vizör vizyon vizyon sahibi vl vlbk vodvil vokabüler vokal vokal müzik vokal uyumu vokalist volan volân vole voleybol voleybolcu voleybolda volfram voli voli ağı voli çevirmek voli vurmak voli yeri volkan volkanik volkanoloji volontarizm volt volta volta atmak volta vurmak voltaj voltametre voltamper voltasını almak voltmetre vombat vonoz votka voyvo voyvoda voyvoda kesilmek voyvodalık vuku vuku bulmak vukua gelmek vukua gelmek (veya vuku bulmak) vukuat vukuf vukuflu vukufsuz vukufsuzluk vulger vulva vur abalıya vur abalıya! vur aşağı tut yukarı vur dedimse (veya dedikse) öldür demedim (veya demedik) ya vur patlasın, çal oynasın vuraç vuran vurduğu yerden ses gelmek vurdukça tozumak vurdulu kırdılı vurdumduymaz vurdumduymaz kör ayvaz (olmak) vurdumduymazlık vurdumduymazlıktan gelmek vurdurma vurdurmak vurgu vurgu uzunluğu vurgulama vurgulamak vurguların vurgulu vurgulu hece vurgun vurgun (veya vurgunu) vurmak vurgun yemek vurguncu vurgunculuk vurgunculuk etmek vurgunluk vurgusu vurgusuz vurgusuz hece vurma vurma çalgılar vurma sazlar vurmak vurtut vuru vurucu vurucu güç vurucu tim vuruk vurukbilim vurulma vurulmak vurulmuş vuruluş vurunmak vuruntu vurursa vuruş vuruş kırış vuruşkan vuruşkanlık vuruşma vuruşmak vuruşması vuslat vusul vusul bulmak vuzuh vuzuhsuz vuzuhsuzluk vücud vücuda gelmek vücuda getirilmek vücuda getirmek vücudu vücudun vücudunu ortadan kaldırmak vücuduyla vücûh vücut vücut bulmak vücut ısısı vücut vermek vücut yapmak vücutça vücutları vücutlu vücuttan düşmek vücüh vükelâ vülgarize vürut vüs'at vüsat vüsûl vüzera w w, w walkman wc where wikipedia www.saglikli-yasamak.com[http://www.saglikli-yasamak.com] x x (veya röntgen) ışınları x, x xc xe xl xx xxx y y, y ya ya ... ya ya allah ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli ya da ya deve, ya deveci (ya deve üstündeki hacı) ya devlet başa ya kuzgun leşe ya herrü ya merrü ya hut ya huyundan ya suyundan ya rabbi ya sabır ya sabır çekmek yaa yaba yabagu yabalak yabalama yabalamak yaban yaban arısı yaban arısıgiller yaban armudu yaban asması yaban baklası yaban çileği yaban defnesi yaban domuzu yaban enginarı yaban eri yaban eriği yaban eşeği yaban fesleğeni yaban gülü yaban havucu yaban inciri yaban kazı yaban keçisi yaban kedisi yaban kekliği yaban keteni yaban koyunu yaban maydanozu yaban mersini yaban nanesi yaban ördeği yaban pancarı yaban pazısı yaban sümbülü yaban tavşanı yaban tavuğu yaban teresi yaban turpu yaban yasemini yaban yer yabana atmak yabana gitmek yabana söylemek yabancı yabancı çıta yabancı dil yabancı gelmek (veya gelmemek) yabancı gelmemek yabancı gibi durmak yabancı saha yabancı saymak (veya tutmak) yabancıl yabancılama yabancılamak yabancılar yabancılaşma yabancılaşmak yabancılaştırma yabancılaştırmak yabancılık yabancılık çekmek yabancılık duymak yabancıllık yabancısı olmak (veya olmamak) yabanıl yabanıllaşma yabanıllaşmak yabanıllık yabani yabanî yabanî akdiken yabanî enginar yabanî gül yabanî hayvanlar yabani ıspanak yabanî ıspanak yabanî incir yabanî kimyon yabanî kimyongiller yabanî kiraz yabanî lâhana yabanî marul yabanî menekşe yabanî mercanköşk yabani pazı yabani turp yabanî turp yabaniakdiken yabanîce yabanîleşme yabanîleşmek yabanilik yabanîlik yabankazı yabanlık yabanmersini yabanördeği yabanpancarı yabansı yabansılık yabansıma yabansımak yabantırak yabay yabgu yabır yabıt yâbis yad yâd yad el yad eller yad erklik yad estetik yâd etmek yad gerekirci yad gerekircilik yada yadaçı yadak yadçı yadel yadelci yaderklik yadgerekirci yadgerekircilik yadımlama yadımlamak yadın kurun yadırgama yadırgamak yadırganan yadırganma yadırganmak yadırgatıcı yadırgatma yadırgatmak yadigar yadigâr yadigâr bırakmak yadigâr kalmak yadigâr olmak yadigâr olsun yadlık yadsıma yadsımak yadsınamaz yadsınlık yadsınma yadsınmak yadu yafa yafta yaftalama yaftalamak yaftalanmak yaftayı yapıştırmak yagla yağ yağ bağlamak yağ bal yağ bal olsun yağ basmak yağ bezi yağ bezleri yağ çekmek yağ çekmek (veya yapmak) yağ çubuğu yağ doku yağ gibi kaymak yağ hücresi yağ kabı yağ kesesi yağ kutusu yağ küpü yağ lâmbası yağ marulu yağ şalgamı yağ taşı yağ tulumu yağ yakıt yağ yakmak yağ yedirmek yağa bala batırmak yağadur yağar yağcı yağcılık yağcılık etmek yağdanlık yağdırılma yağdırılmak yağdırma yağdırmak yağhane yağı yağılaşma yağılaşmak yağılık yağıltı yağımçur yağımsı yağını yağır yağısavan yağış yağış düzeni yağış göstergesi yağış haritası yağış ölçer yağışlı yağışölçer yağışsız yağışsızlık yağız yağız doru yağlama yağlama yağı yağlama yıkama yağlamak yağlanma yağlanmak yağlatma yağlatmak yağlayıcı yağlayıp ballamak yağlı yağlı ballı yağlı ballı olmak yağlı bitki yağlı boya yağlı boyacı yağlı fındık yağlı güreş yağlı güreşçi yağlı harç yağlı ip yağlı kâğıt yağlı kapı yağlı kapıya konmak yağlı kara yağlı kömür yağlı kuyruk yağlı müşteri yağlı toprak yağlıgüreşte yağlık yağlıkçı yağlılık yağma yağma etmek (veya edilmek) yağma gitmek yağma hasan'ın böreği yağma yok yağmacı yağmacılık yağmak yağmalama yağmalamak yağmalanma yağmalanmak yağmı yağmur yağmur bombası yağmur borusu yağmur boşanmak yağmur bulutu yağmur duası yağmur kapanı yağmur kuşağı yağmur kuşu yağmur kuşugiller yağmur mevsimi yağmur olsa kimsenin tarlasına düşmez (veya yağmaz) yağmur ormanları yağmur suyu yağmur yağarken küpünü doldurmak yağmur yağmak yağmur yemek yağmurca yağmurdan yağmurdan kaçarken doluya tutulmak yağmurkuşağı yağmurlama yağmurlamak yağmurlayıcı yağmurlu yağmurluk yağmurölçer yağmursuz yağölçer yağrık yağrıkçı yağrın yağsız yağsızlık yağyakıt yahey yahiryaman yahni yahşi yahşilik yahtemil yahter yahu yahudi yahudi almancası yahudi arapçası yahudi baklası yahudi ebegümeci yahudi pazarlığı yahudi takvimi yahudi tapınağı yahudice yahudiler yahudilerde yahudilerin yahudilik yahut yak yaka yaka bir tarafta, paça bir tarafta yaka ısırmak yaka kartı yaka paça yaka paça (götürmek) yaka paça etmek yaka paça etmek (veya götürmek) yaka silkmek yakacak yakaç yakadan atmak yakadan geçirmek yakalama yakalamaca yakalamak yakalanış yakalanma yakalanmak yakalanmaz yakalanmış yakalatma yakalatmak yakalı yakalı kamçılılar yakalık yakalıklı yakalıksız yakamoz yakamozlanma yakamozlanmak yakan yakar yakarca yakarı yakarıcı yakarış yakarlık yakarma yakarmak yakası açılmadık yakasına asılmak (veya yapışmak) yakasına çökmek yakasına sarılmak yakasından atmak yakasını bırakmak yakasını bırakmamak yakasını kaptırmak yakasız yakasız gömlek yakasız mintan yakayı ele vermek yakayı ele vermek (veya vermemek) yakayı kurtarmak (veya sıyırmak) yakaza yakı yakı açmak yakı ağacı yakı otu yakı vurmak yakıcı yakıcılık yakılan yakılma yakılmak yakım yakımcı yakın yakın akraba yakın anlamlı yakın anlamlılık yakın benzeşme yakın benzeşmezlik yakın çağ yakın doğu yakın dost yakın göçüşme yakın sesli yakın takibe almak yakınan yakınçağ yakında yakından yakından bilmek (veya tanımak) yakını yakınımsılık yakınından yakınış yakınlar yakınlarda yakınları yakınlarında yakınlaşma yakınlaşmak yakınlaştırma yakınlaştırmak yakınlığı yakınlık yakınlık derecesi yakınlık durumu yakınlık duymak yakınlık eylemi yakınlık fiili yakınlık görmek yakınlık göstermek yakınlık kurmak yakınlıklar yakınma yakınmadan yakınmak yakınmamak yakınsak yakınsaklık yakınsama yakınsamak yakıntı yakıp yıkmak yakış yakışık yakışık aldırmak yakışık almak (veya almamak) yakışıklı yakışıklılık yakışıksız yakışıksız kaçmak yakışıksızlık yakışır yakışma yakışmak yakışmamak yakışmamış yakışmayan yakışmaz yakıştırma yakıştırmaca yakıştırmak yakıt yakıt deposu yakıt göstergesi yakıt parası yakıtçı yakin yakînen yaklaşan yaklaşık yaklaşık bilgi yaklaşık değer yaklaşık: yaklaşılma yaklaşılmak yaklaşım yaklaşma yaklaşma eylemi yaklaşma fiili yaklaşmak yaklaşmamak yaklaştıran yaklaştırma yaklaştırmak yakma yakma resim yakmaç yakmak yakmalık yakşı yakşılık yakşi yaktırma yaktırmak yaktu yakura yakuşuk yakut yakutça yakuz yal yalabık yalabıma yalabımak yalabır yalabuk yalak yalaka yalaka olmak yalama yalama olmak yalama uçuş yalama yazı yalamak yalamuk yalan yalan atmak (veya kıvırmak) yalan çıkmak yalan dolan yalan dünya yalan haber yalan makinesi yalan yanlış yalan yere (yemin etmek) yalana şerbetli yalana yalana yalanarak yalanbiçimli yalancı yalancı akasya yalancı ayak yalancı biber yalancı cep yalancı çıkarmak yalancı çıkmak yalancı dolma yalancı dünya yalancı inci yalancı meyve yalancı öd ağacı yalancı pehlivan yalancı safran yalancı şahit yalancı şöhret yalancı tanık yalancı taş yalancıktan yalancılık yalancının evi yanmış, kimse inanmamış yalancının mumu yatsıya kadar yanar yalancısı olmak yalandan yalanı yalanı çıkmak yalanını yalanını yakalamak (veya tutmak) yalanış yalanlama yalanlamak yalanlanma yalanlanmak yalanlar yalanma yalanmak yalansız yalap yalap şalap yalap yalap yalapşap yalatma yalatmak yalav yalavaç yalayan yalayıcı yalayıp geçmek yalayıp yutmak yalayış yalaz yalaz yalaz yanmak yalaza yalazlama yalazlamak yalazlanma yalazlanmak yalçın yalçınlaşma yalçınlaşmak yaldır yaldırak yaldıran yaldırım yaldırmaç yaldız yaldızcı yaldızcılık yaldızlama yaldızlamak yaldızlanma yaldızlanmak yaldızlanmış yaldızlatma yaldızlatmak yaldızlı yaldızlı hap yalelli yalelli gibi (veya arabın yalellisi gibi) yalgın yalı yalı ağası yalı boyu yalı bülbülü yalı kazığı gibi yalı uşağı yalı yar yalıçapkını yalıçapkınıgiller yalıçapkınıgillerden yalıksuz yalım yalım yalım yalımı alçak yalımsal yalın yalın ad yalın ayak yalın ayak, başı kabak yalın cümle yalın durum yalın hâl yalın isim yalın kat yalın kelime yalın kılıç yalın sıfat yalın tümce yalın üslûp yalın yapıldak yalın zaman yalın zarf yalınayak başı kabak yalınca yalıncak yalınç yalınçak yalıngaç yalıngöz yalınkat yalınlaşma yalınlaşmak yalınlaştırmak yalınlık yalıtıcı yalıtık dizge yalıtılma yalıtılmak yalıtılmış yalıtım yalıtkan yalıtkanlık yalıtma yalıtmak yalız yallah yallah etmek yalma yalman yalnış yalnız yalnız başına yalnız taş, duvar olmaz yalnızca yalnızcı yalnızcılık yalnızlaşma yalnızlaşmak yalnızlık yalova kaymakamı yalova misketi yalpa yalpa vurmak yalpak yalpaklık yalpalama yalpalamak yalpalanma yalpalanmak yalpalatma yalpalatmak yalpalayarak yalpı yalpık yalpılı yalpırdamak yaltak yaltakçı yaltakçılık yaltaklanan yaltaklanış yaltaklanma yaltaklanmak yaltaklık yaltaklık etmek yaltuk yalunmuş yaluy yalvaç yalvaçlık yalvar yakar olmak yalvarı yalvarılma yalvarılmak yalvarıp yakarmak yalvarırım yalvarış yalvarış yakarış yalvarma yalvarmak yalvartma yalvartmak yam yama yama gibi durmak yama vurmak yamacı yamacılık yamaç yamak yamaklık yamaklık etmek yamala yamala yamalama yamalamak yamalanış yamalanma yamalanmak yamalı yamalı bohça yamalık yamalma yamalmak yamama yamamak yaman yaman komşu, yaman avrat, yaman at; birinden göç, birin boşa, birin sat yaman yahşi yamanma yamanmak yamatma yamatmak yamçı yamçılı yamçısız yamıltmak yampala yampiri yampiri yampiri yampirilik yamru yumru yamrulma yamrulmak yamuk yamuk yumuk yamukluk yamulma yamulmak yamultma yamultmak yamun yamyam yamyamlık yamyassı yamyaş yan yan atışı yan bakış yan bakmak yan basmak yan cümle yan çizgisi yan çizmek yan etki yan gelip oturmak (veya yatmak) yan gelip yatmak yan gelmek yan gözle (veya yan gözle bakmak) yan hakem yan kabağı yan kâğıdı yan ödeme yan pala zeydün yan sanayi yan tesir yan tutmak yan tümce yan ürün yan yan yan yan bakmak yan yana yan yargıcı yan yatmak yan yüzergiller yana yakıla yana yana yana yana istemek yanaçı yanağ yanağına kan gelmek yanağında güller açmak yanağından kan damlamak yanak yanak yanağa yanaklı yanal yanal yüzey yanar yanarak yanarca yanardağ yanardağ ağzı yanardağ bilimci yanardağ bilimi yanardağ bölgesi yanardağ patlaması yanardağ püskürmesi yanardağın yanardöner yanaşık yanaşık düzen yanaşık nizam yanaşıklık yanaşılma yanaşılmak yanaşım yanaşlık yanaşma yanaşmak yanaşmamak yanaştıran yanaştırma yanaştırmak yanay yanay doğrusu yanay düzlemi yanaz yanbaş yancı yanç yandaki yandan çarklı yandaş yandaşlık yandı gülüm keten helva yandık yandırma yandırmak yandu yangal yangı yangılanma yangılanmak yangılanmış yangılı yangın yangın bacayı sarmak yangın bombası yangın çıkışı yangın çıkmak yangın hortumu yangın kulesi yangın merdiveni yangın musluğu yangın sigortası yangın söndürücü yangın tulumbası yangın var diye bağırmak yangın yeri yangın yerine dönmek yangına körükle gitmek yangına vermek yangıncı yangından (veya gümrükten) mal kaçırır gibi yangını körüklemek yangınlaşmak yangısı yangısız yanı yanı başı yanı başında (veya yanı başına) yanı sıra yanıbaşı yanıcı yanık yanık kokmak yanık rüzgâr yanık ses yanık sesli yanıkara yanıklık yanıksı yanılarak yanılgı yanılgıya düşmek yanılış yanılma yanılmaca yanılmak yanılmayan yanılmaz yanılmazlık yanılmıyorsam yanılsama yanıltı yanıltıcı yanıltma yanıltmaca yanıltmacı yanıltmaç yanıltmak yanıltmalı yanına yanına almak yanına bırakmamak (veya komamak) yanına kâr kalmak yanına salâvatla varılır yanına salâvatla varılmaz yanında yanından yanından bile geçmemiş yanıp tutuşmak yanıp yakılmak yanış yanışölçer yanıt yanıt vermek yanıtlama yanıtlamak yanıtlandırılma yanıtlandırılmak yanıtlandırma yanıtlandırmak yanıtlanma yanıtlanmak yanıtlı yanıtsız yani yank yankesici yankesicilik yankı yankı bilimi yankı uyandırmak yankı uyandırmak (veya yapmak) yankıbilim yankıca yankıdüzeni yankılama yankılamak yankılanım yankılanma yankılanmak yankılaşım yankılı yankısız yanku yankuçi yanlama yanlamak yanlamasına yanlar yanlı yanlık yanlılık yanlış yanlış çıkmak yanlış hesap bağdad'dan döner yanlış kapı çalmak yanlış yunluş yanlışçalmak yanlışını yanlışını çıkarmak yanlışları yanlışlık yanlışlıkla yanlışsız yanlız yanma yanmak yanmasına yanmasından yanmayıazaltmak yanmaz yanmış yanpiri yansı yansıca yansılama yansılamak yansılanma yansılanmak yansılayıcı yansıma yansımak yansımalı yansımasız yansımış yansır yansıta yansıta yansıtabilirlik yansıtaç yansıtarak yansıtıcı yansıtılma yansıtılmak yansıtımca yansıtma yansıtmaç yansıtmak yansız yansızlaştırma yansızlaştırmak yansızlık yanşak yanşaklık yanşama yanşamak yantaş yantır yantuk yantut yantutar yantutmaz yantutmazlık yantutucu yantümce yanuç yanuk yanulmas yanut yanya denizi yapa yapabilme yapabilmek yapadurma yapadurmak yapagı yapağı yapağıcı yapak yapak yağı yapakçı yapalak yapamamak yapamazsın! yapan yapar yaparlı yaparlu yapay yapay böbrek yapay dil yapay dölleme yapay döllenme yapay kalp yapay solunum yapayalnız yapaylaşma yapaylaşmak yapaylaştırma yapaylaştırmak yapaylık yapboz yapı yapı bilgisi yapı bilimi yapı bilimsel yapı elemanı yapı kooperatifi yapı malzemesi yapı taşı yapı yalıtımcısı yapıbilim yapıcı yapıcılık yapık yapılabilirlik yapılacağını yapılageliş yapılan yapılandırma yapılandırmak yapılar yapılarda yapıların yapılaşma yapılaşmak yapıldak yapılı yapılış yapılma yapılmak yapılması yapılmış yapım yapım eki yapım evi yapımcı yapımcılık yapımevi yapımını yapımlık yapıncak yapınma yapınmak yapıntı yapıntıcılık yapıntılı yapıoluş yapıp etmek yapısal yapısal dil bilimi yapısalcı yapısalcılık yapısallaşma yapısallaşmak yapısallık yapısı yapısını yapısınıdeğiştirmek yapış yapış yapış yapışıcı yapışıcı sap yapışık yapışık çeneliler yapışıklık yapışım yapışkan yapışkan otu yapışkanlık yapışma yapışmak yapıştırıcı yapıştırılma yapıştırılmak yapıştırma yapıştırmak yapıt yapma yapma çiçek yapma dil yapma gübre yapma uydu yapma! yapma! (yapmayın, yapmayınız!) yapmacık yapmacık görünümü yapmacık gülüş yapmacıklı yapmacıksız yapmacıktan yapmadığı kalmamak yapmadığını bırakmamak yapmadığını bırakmamak (veya koymamak) yapmak yapmam yapmıyormu yapracık yaprağın yaprak yaprak arıları yaprak arısı yaprak aşısı yaprak ayası yaprak biti yaprak bitleri yaprak böceği yaprak çay yaprak dolması yaprak dökümü yaprak döner yaprak gibi titremek yaprak kını yaprak kurbağası yaprak kurdu yaprak makinesi yaprak oynamamak (veya kıpırdamamak) yaprak sarması yaprak sigarası yaprak taş yaprak tütün yaprak yaprak yaprakcık yaprakçıl yaprakkurusu yapraklanma yapraklanmak yaprakları yapraklarında yapraklı yapraklı kara yosunları yapraksı yapraksız yapsatçı yapsatçılık yapsık yapsın yapşak yapşın yaptığı hayır ürküttüğü kurbağaya değmemek yaptığını yaptığını bilmemek yaptırılma yaptırılmak yaptırım yaptırımcı yaptırır yaptırma yaptırmak yaptırmama yaptırtma yaptırtmak yapurgak yapyakın yapyalnız yar yâr yâr olmak yara yara açmak yara almak yara bere yara bere içinde yara işlemek yara izi yara kapanmak yara otu yarabbi yaradan yaradana kurban (olayım) yaradana sığınıp (bir iş yapmak) yaradancılık yaradılış yaradılışlı yaradılıştan yaragu yarağ yarak yaralama yaralamak yaralanış yaralanma yaralanmak yaralayan yaralı yaralı kuşa kurşun sıkılmaz yaralı parmağa işememek yarama yaramak yaramamak yaramaz yaramaz olmak yaramazca yaramazlaşma yaramazlaşmak yaramazlık yaramazlık etmek yaramazlıklarıyla yâran yârân yaranış yaranma yaranmak yarar yararcı yararcıl yararcılık yararı yararına yararlanarak yararlandırmak yararlanılma yararlanılmak yararlanma yararlanmak yararlar yararlı yararlı kılmak yararlı olmak yararlık yararlıktan yararlılığı yararlılık yararlıolmak yararlıolmamak yararsız yararsızlık yarasa yarasalar yarasalardan yarasaların yarası olan gocunur yarasın yarasın! yarasını deşmek yaraş yaraşan yaraşık yaraşık almak yaraşıklı yaraşıksız yaraşır yaraşırlık yaraşma yaraşmak yaraşmayan yaraştırma yaraştırmak yaraşuk yaraşur yaratan yaratgan yaratı yaratıcı yaratıcılığını yaratıcılık yaratık yaratıklar yaratılan yaratılış yaratılıştan yaratılma yaratılmak yaratılmış yaratım yaratımcı yaratış yaratma yaratmak yaratu yaratun yaratur yaray yaraya merhem olmak yaraya şifa vermek yaraya tuz biber ekmek yarayan yarayı tazelemek yarayışlı yaraylı yarbay yarbaylık yarçı yard. doç. yarda yardak yardakçı yardakçılar yardakçılık yardakçılık etmek yardan atmak yârdan mı geçersin, serden mi? yardeneyci yardım yardım etmek (veya yapmak) yardım görmek yardım sandığı yardımcı yardımcı ders yardımcı doçent yardımcı eylem yardımcı fiil yardımcı hakem yardımcı hücre yardımcı kitap yardımcı olmak yardımcı oyuncu yardımcı yargıç yardımcılık yardımcıolmak yardımcısız yardımda bulunmak yardımı yardımına koşmak yardımıyla yardımlaşma yardımlaşmak yardımlı metin yardımsal yardımsever yardımseverlik yardırma yardırmak yaren yâren yârenbaşı yarence yarenliği yarenlik yârenlik yarenlik etmek yârenlik etmek yarga yargan yargı yargı alanı yargı çevresi yargı denetimi yargı erki yargı evi yargı gücü yargı organları yargı usulü yargı yeri yargı yetkisi yargı yolu yargıcı yargıcılar kurulu yargıcılık yargıç yargıçlık yargıçu yargıevi yargılama yargılama giderleri yargılama usulü yargılamak yargılanış yargılanma yargılanmak yargılar yargılık yargın yargısal yargıtay yargıya yargıya varmak yarguci yarguçi yarı yarı açık ceza evi yarı ağır sıklet yarı alan yarı asalak yarı başkalaşma yarı başkanlık yarı bel yarı belgesel yarı buçuk yarı final yarı finalist yarı gece yarı geçirgen yarı geçirgenlik yarı göçebe yarı göçebelik yarı gölge yarı iletken yarı karanlık yarı kurak yarı kübik yarı küre yarı mamul yarı orta sıklet yarı otomatik yarı sanayileşme yarı saydam yarı saydamlık yarı son yarı sonuç yarı ünlü yarı yarıya yarı yolda bırakmak yarıbiçimli yarıcı yarıcılık yarıçap yarıda kalmak yarık yarıklar yarıkları yarıklık yarılama yarılamak yarılanma yarılanmak yarılma yarılmak yarılmış yarım yarım adam yarım ağız yarım akıllı yarım asalak yarım ay yarım ayak yarım baş ağrısı yarım boy yarım daire yarım daire kanalları yarım doğru yarım elma, gönül alma yarım elmanın yarısı o, yarısı bu yarım göze yarım gün yarım kafiye yarım kalmak yarım kanatlılar yarım kubbe yarım küre yarım mesai yarım pabuçlu yarım pansiyon yarım porsiyon yarım sağ etmek yarım seren yarım sol etmek yarım tarife yarım uyak yarım vokal yarım yamalak yarımada yarımca yarımküre yarımlama yarımlamak yarımlık yarımşar yarın yarın öbür gün yarından tezi yok yarınki yarıntı yarıöfkelenmek yarıp yarış yarış arabası yarış atı yarış etmek yarış kayığı yarış otomobili yarış tabancası yarışa kalkmak yarışçı yarışçılık yarışetmek yarışı yarışım yarışımcı yarışımcılık yarışlarda yarışlık yarışma yarışmacı yarışmak yarışmaların yarışta yarıştırma yarıştırmak yarışyolu yarıüzülmek yarıyarıya yarıyaşam yarıyıl yarız yarka yarkadaş yarkurul yarlıg yarlıgaç yarlıgama yarlıgamak yarlıgamas yarlıgamış yarlıgan yarlıgar yarlıgasun yarlığ yarlık yarluğ yarluk yarluka yarma yarma aşı yarma buğday yarma çorbası yarma gibi yarma kereste yarma kütüğü yarma saldırısı yarma şeftali yarma taarruzu yarmak yarmalama yarmalamak yarmalık yarpan yarpuz yarsiz yarşı yartım yârüağyar yas yas tutmak yasa yasa çıkarmak (yapmak veya koymak) yasa dışı yasa gömülmek yasa koyucu yasa önerisi yasa sözcüsü yasa tasarısı yasa teklifi yasaca yasaçu yasadışı yasağ yasak yasak aşk yasak bölge yasak etmek yasak kitap yasak meyve yasak olmak yasak savmak yasakçı yasaklama yasaklamak yasaklanış yasaklanma yasaklanmak yasaklanmış yasaklayan yasaklayarak yasaklayıcı yasaklı yasal yasalara yasalaşma yasalaşmak yasalaştırılma yasalaştırılmak yasalaştırma yasalaştırmak yasalı yasallaşma yasallaşmak yasama yasama dokunulmazlığı yasama dönemi yasama gücü yasama hakkı yasama kurulu yasama kuvveti yasama meclisi yasama organı yasama yetkisi yasama yılı yasamak yasamalı yasan yasanın yasasız yasasızlık yasavul yasaya yasçı yasemen yasemin yasguç yasin yaslama yaslamak yaslanan yaslanma yaslanmak yaslı yaslılık yasmak yasmık yassı yassı balıklar yassı demir yassı kadayıf yassı solucanlar yassı solungaçlılar yassıbadem yassıca yassılama yassılamak yassılanma yassılanmak yassılaşma yassılaşmak yassılaşmış yassılaştırma yassılaştırmak yassılık yassılma yassılmak yassıltma yassıltmak yastağaç yastama yastamak yastı yastık yastık bıyık yastık kılıfı yastık takoz yastıklama yastıklı yasun yasut yasvul yaş yaş akıtmak yaş akıtmak (veya dökmek) yaş baş yaş çayır yaş dönümü yaş günü yaş haddi yaş ilerlemek yaş kesim yaş pasta yaş sebze yaş sınırı yaş tahtaya (veya yere) basmak yaş üzüm yaş yetmiş, iş bitmiş yaşa yaşa! yaşadıkça yaşagu yaşam yaşam biçimi yaşam düzeyi yaşam felsefesi yaşam güvencesi yaşam koşulları yaşam öyküsü yaşam sigortası yaşam standardı yaşama yaşama çabası yaşama gücü yaşama sevinci yaşama uğraşısı yaşamaca yaşamak yaşamasınısağlamak yaşamayan yaşamca yaşamış yaşamöyküsü yaşamsal yaşanak yaşanan yaşananları yaşanası yaşanılan yaşanılanlardan yaşanılma yaşanılmak yaşanılmış yaşanma yaşanmak yaşanmalı yaşanmaz yaşanmışlık yaşantı yaşantıları yaşar yaşarken yaşarlık yaşarma yaşarmak yaşartıcı yaşartma yaşartmak yaşasın yaşatıcı yaşatkan yaşatkan sinir sistemi yaşatma yaşatmak yaşatmamak yaşayabilirlik yaşayabilmek yaşayan yaşayış yaşayışını yaşdaş yaşı at pazarında sorarlar yaşı benzemesin yaşı ne, başı ne? yaşı yerde (veya toprakta) sayılası yaşıl yaşın yaşın yaşına yaşında yaşını yaşını almak (veya yaşını başına almak) yaşını bitirmek yaşını doldurmak yaşını içine akıtmak yaşınız kaç? yaşınız? yaşıt yaşıtlık yaşlak yaşlandırmak yaşlanma yaşlanmak yaşlanmış yaşlara boğulmak yaşlı yaşlı başlı yaşlıca yaşlıca başlıca yaşlık yaşlılar yurdu yaşlılaryurdu yaşlılığı yaşlılık yaşlılık bilimi yaşlılık sigortası yaşlılıktan yaşmak yaşmaklama yaşmaklamak yaşmaklanma yaşmaklanmak yaşmaklı yaşmaksız yaşru yaşta kalmış, kavat pabucu (gibi) yaşurgan yat yat borusu yat elemanı yat kulübü yatağa (veya yataklara) düşmek yatağa bağlamak yatağa düşmek yatağa serilmek yatağan yatağına girmek yatağını ayırmak yatak yatak çarşafı yatak çekmek yatak liman yatak limonu yatak mobilya yatak odası yatak örtüsü yatak takımı yatak yapmak (veya sermek) yatak yorgan (veya yatak döşek) yatmak yatakçı yatakhane yataklı yataklı vagon yataklık yataklık yapmak (veya etmek) yatalak yatalak olmak yatan yatar koltuk yatay yatay geçiş yatay seren yatçı yatçılık yatı yatık yatık çit yatık doğru yatık yazı yatılacak yatılan yatılı yatılma yatılmak yatım yatıp kalkıp yatıp kalkmak yatır yatırga yatırılma yatırılmak yatırılmış yatırım yatırım bankası yatırım yapmak yatırımcı yatırma yatırmak yatırman yatısız yatış yatışamamak yatışma yatışmak yatıştıran yatıştırıcı yatıştırma yatıştırmak yatkın yatkınlaşma yatkınlaşmak yatkınlık yatma yatmak yatmalık yatman yatsı yatsı ezanı yatsı namazı yatuğan yatuk yavan yavanlaşma yavanlaşmak yavanlaştırma yavanlaştırmak yavanlık yavaş yavaş gel! (veya ol!) yavaş tütün yavaş yavaş yavaş! yavaşa yavaşça yavaşça yavaşça yavaşçacık yavaşlama yavaşlamak yavaşlatılma yavaşlatılmak yavaşlatılmış yavaşlatılmış hareket yavaşlatma yavaşlatmak yavaşlık yavaştan almak yavçın yave yâve yaver yaver gitmek yaverlik yavga yavı kılmak yavnık yavri yavru yavru atmak yavru kapı yavruağzı yavrucağız yavrucak yavrucuk yavrukurt yavrulama yavrulamak yavrum yavrusu yavsı yavşak yavşan otu yavuk yavuklama yavuklamak yavuklanma yavuklanmak yavuklu yavukluluk yavuz yavuz hırsız ev sahibini bastırır yavuzca yavuzlanma yavuzlanmak yavuzlaşma yavuzlaşmak yavuzluk yay yay ayraç yay gibi yay kabzası yay kolu yaya yaya bırakmak yaya çivisi yaya geçidi yaya kaldın tatar ağası yaya kaldırımı yaya kalmak yaya köprüsü yaya yolu yayak yayalık yayan yayan yapıldak yayarak yayayraç yayçizer yaydırma yaydırmak yaygara yaygara koparmak (veya yaygarayı basmak) yaygaracı yaygaracılık yaygaru yaygı yaygı balığı yaygın yaygın eğitim yaygın öğretim yaygın yanlış yaygınlaşma yaygınlaşmak yaygınlaştırma yaygınlaştırmak yaygınlık yaygır yayıcı yayık yayık ağızlı yayık dövmek yayık makinesi yayık yayık yayık yaymak yayıklama yayıklamak yayılan yayılgın yayılgıölçer yayılı yayılıcı yayılım yayılımcı yayılımcılık yayılın yayılış yayılma yayılma hızı yayılmacı yayılmacılık yayılmak yayılmamış yayılması yayılmış yayım yayımcı yayımcılık yayımlama yayımlamak yayımlanma yayımlanmak yayımlatma yayımlatmak yayın yayın balığı yayın balığıgiller yayın dışı yayın evi yayın organı yayıncı yayıncılık yayındırıcı yayındırma yayındüzen yayındüzenci yayındüzencilik yayınık yayınım yayınispî yayınlamak yayınma yayıntı yayış yayıvermek yaykıru yayla yayla çayırı yayla çiçeği yayla çorbası yayla gülü yayla havası yayla kekiği yayla likabası yayla salatası yayla yavşanı yaylacı yaylacılık yaylak yaylakıye yaylama yaylamak yaylandırma yaylandırmak yaylanma yaylanmak yaylı yaylı araba yaylı çalgılar yaylı sazlar yaylı tambur yaylı terazi yaylım yaylım ateş yaylım ateşi yayma yaymaca yaymacı yaymacılık yaymak yayuçı yayuk yayvan yayvan yayvan yayvanlaşma yayvanlaşmak yayvanlık yaz yaz dönemi yaz dönencesi yaz helvası yaz kış yaz saati yaz sömestri yaz uykusu yaz yağmuru yaza çıkardık danayı, beğenmez oldu anayı yaza çıkmak yazadurma yazadurmak yazal yazan yazanak yazar yazar çizer yazar hakkı yazar kasa yazarın yazarkasa yazarlar yazarların yazarlık yazboz tahtası yazboz tahtasına çevirmek yazdıç yazdırım yazdırma yazdırmak yazgı yazgıcı yazgıcılık yazgılamak yazgısal yazgısı yazgısını yazgulu yazı yazı bilgisi yazı bilimci yazı bilimi yazı boyu yazı çevrimi yazı dili yazı getirmek yazı hayatı yazı işleri yazı kadrosu yazı kâğıdı yazı kurulu yazı makinesi yazı masası yazı tahtası yazı takımı yazı tura yazı tura atmak yazı yaban yazıboya yazıcı yazıcı cihazı yazıcı kadın yazıcılar yazıcılık yazıçu yazıda yazıdüzen yazıdüzenci yazıdüzencilik yazıh yazıhane yazık yazık etmek (veya olmak) yazık günah yazıklanma yazıklanmak yazıklar olsun yazıklı yazıksız yazıla yazılacak yazılama yazılamak yazılan yazılı yazılı bildirim yazılı emir yazılı hani yazılı hukuk yazılı imtihan yazılı kâğıdı yazılı sınav yazılı yoklama yazılım yazılım dizgesi yazılım paketi yazılım sistemi yazılış yazılma yazılmak yazılmış yazım yazımcı yazımsı yazın yazın bilimci yazın bilimi yazın dili yazın eri yazın harmana sıçan öküzün kışın yemlikte ağzına gelir yazın tarihi yazıncı yazıncılık yazınç yazıneri yazının yazının cahili olmak yazınlık yazınsal yazıp çizmek yazır yazısı yazısıvı yazış yazışma yazışmak yazışmalar yazıt yazıt bilimci yazıt bilimi yazıya dökmek yazıya gelmemek yazıyazmayıbilmek yazıyı çıkarmak yazıyı çıkarmak (veya sökmek) yazıyı sökmek yazıyla yazlama yazlamak yazlı kışlı yazlığa çıkmak yazlık yazlıkçı yazma yazma eser yazma yitimi yazmaca yazmacı yazmacılık yazmak yazman yazmanlık yb ybka ye kürküm ye! ye's yebbu yed yedeğe almak yedek yedek (veya yedekte) çekmek yedek akçe yedek besinler yedek durmak yedek lâstik yedek oyuncu yedek parça yedek parçacı yedek parçacılık yedek subay yedek teker yedekçi yedekçilik yedekleme yedeklemek yedekleşme yedekleşmek yedekli yedeklik yedekte yeden yedi yedi belâ yedi canlı yedi düvel yedi düvelle barışık yedi göbek yedi gömlek uzak olmak yedi iklim dört bucak yedi kat el pek yedi kat yerin dibine geçmek yedi kız kardeş yedi kubbeli hamam kurmak yedi mahalle yedialtmışbeş yedialtmışbeşlik yediden yetmişe yediemin yedigen yedigir yediği naneye bak! yediği önünde, yemediği ardında yedikardeş yedikızkardeş yediler yedili yedilik yedilme yedilmek yedinci yedinci sanat yedirilme yedirilmek yedirip içmek yedirme yedirmek yedirmelik yedişer yediveren yediz yedme yedmek yegâh yegân yegân yegân yegane yegâne yeğ yeğ tutmak yeğen yeğenim! yeğin yeğinek yeğinleşme yeğinleşmek yeğinliği yeğinlik yeğleme yeğlemek yeğlenme yeğlenmek yeğlik yeğni yeğnice yeğnicik yeğnil yeğnilce yeğnilemek yeğnilik yeğnilme yeğnilmek yeğniltme yeğniltmek yeğniseme yeğnisemek yeğrek yehleplenmek yehova yeis yeis duymak yeise bürünmek yeise kapılmak yek yek-çend yek-ser yek-sere yekdiğeri yeke yekî yekin yekin yekine yekine yekiniş yekinme yekinmek yeknesak yeknesaklık yekpare yekrek yeksan yeksek yekta yekten yekûn yekûn çekmek yekül yeküm yekvücut yel yel değirmeni yel gibi yel üfürdü, sel (veya su) götürdü yel yepelek yel yeperek yelalim yelçi yeldirme yeldirmek yeldirmeli yeldirmesiz yele yele vermek yeleç yelegen yeleğen yelek yeleken yelekin yelekleme yeleklemek yeleklenme yeleklenmek yelelenme yelelenmek yeleli yeleli kurt yeleme yelen yelengeç yeles yeleser yelim yelin yelis yeliz yelken yelken açmak yelken balığı yelken basmak yelken bezi yelken dikmek yelken gemisi yelken gönderi yelken iğnesi yelken yarışı yelkenci yelkencilik yelkenleme yelkenlemek yelkenler yelkenleri suya indirmek yelkenli yelkenli gemi yelkesen yelkıran yelkim yelkin yelkovan yelkovangiller yelkovangillerden yelleme yellemek yellenme yellenmek yelli yellim yellim yelalim yellim yepelek yelloz yelme yelmek yelotu yelölçer yelpaze yelpazeleme yelpazelemek yelpazelenme yelpazelenmek yelpik yelpikli yelpirdeme yelpirdemek yelseme yelsemek yeltek yeltenen yelteniş yeltenme yeltenmek yelteyici yelve yelveren yelvi yelvuran yelyazar yelyutan yem yem borusu yem dökmek (veya koymak) yem istemez, su istemez yem kesmek yem kestirmek yem olmak yem torbası yem verimi yemci yeme yeme de yanında yat! yeme içme yemece yemeden içmeden yemeden içmeden kesilmek yemek yemek borusu yemek çıkarmak yemek dolabı yemek duası yemek hizmeti yemek listesi yemek masası yemek odası yemek salonu yemek seçmek yemek vermek yemek yemek yemekaltı yemekçilik yemekhane yemekler yemekli yemekli vagon yemeklik yemeksiz yemen yemen ellerinde veysel karanî yemeni yemenici yemenicilik yemenili yemenli yemesi yemeyenin malını yerler yemin yemîn yemin billâh yemin billâh etmek yemin etmek yemin etsem başım ağrımaz yemin içmek yemin kasem yemin verdirmek yemin vermek yemini basmak yeminli yeminsiz yemiş yemişçi yemişçil yemişen yemişlenme yemişlenmek yemişli yemişlik yemleme yemlemek yemlenme yemlenmek yemlik yemlik arpa yemlikler yemlikli yemliksiz yemm yemyeşil yen yencilek yendün yenebilen yenen yenene içilene bakılmamak yenenle yanana ne dayanır! yenge yengeç yengeç dönencesi yengeç gibi yengeçvari yengelik yengi yengi takı yengin yeni ye­ni yeni ahit yeni ay yeni baştan yeni çağ yeni dünya yeni dünya akbabaları yeni dünya akbabasıgiller yeni dünya aslanı yeni eflâtuncu yeni eflâtunculuk yeni eleştirici yeni eleştiricilik yeni gerçekçi yeni gerçekçilik yeni gineli yeni gümüş yeni izlenimci yeni izlenimcilik yeni satır yeni sene yeni yazı yeni yeni yeni yetme yeni yetmelik yeni yıl yenibahar yenice yenice eleğim, seni nerelere asayım? yenici yeniçeri yeniçeri ağası yeniçeri ocağı yeniçerilik yeniden yeniden kurma yeniden tasarımlama yeniden yapılanma yeniden yapma yeniden yeniye yenidendoğuş yenidünya yenigün yenik yenik düşmek yenik saymak yenilebilen yenilebilir yenileme yenilemek yenilen yenilenebilir enerji yenilenme yenilenmek yenilenmiş yeniler yenilerde yenileşme yenileşmek yenileştirilmiş yenileştirme yenileştirmek yeniletme yeniletmek yenilgi yenilgiye uğramak yenilik yenilik korkusu yenilik yapmak yenilikçi yenilir yenilir (veya yenir) yutulur şey değil yenilir yutulur gibi değil yenilir yutulur şey değil yeniliş yenilme yenilmek yenilmemek yenilmemiş yenilmesini yenilmeyen yenilmez yenilmezlik yenilmiş yenilmişlik yenim yenimsi yenin yenir yutulur gibi değil yenirce yenisi yeniş yenişememe yenişememek yenişme yenişmek yeniyaz yeniyetmelik yenli yenlicek yenme yenmek yenmiş yensiz yentür yenül yepelek yepisyeni yeprem yepyeni yer yer açmak yer adı yer adı bilimi yer alıştırmaları yer almak yer altı yer altı çarşısı yer altı dünyası yer altı kaynakları yer altı merdiveni yer altı suları yer altı treni yer bakır gök demir yer bakır gök demir kesilmek yer belirteci yer biçimleri yer bilimci yer bilimi yer bilimsel yer bulmak yer cücesi yer çamı yer çekimi yer çekirdeği yer çöküntüsü yer değiştirme yer değiştirmek yer demir gök bakır yer domuzu yer domuzugiller yer elması yer etmek yer fesleğeni yer fıstığı yer geçidi yer hostesi yer istasyonu yer kabuğu yer kabul etmez yer kaplamak yer kapmak yer katı yer mantarı yer merkezci yer merkezcilik yer merkezli yer meşesi yer minderi yer mumu yer odası yer ölçümü yer öpmek yer örümceği yer özekçil yer özekçilik yer palamudu yer pelidi yer pırasası yer sakızı yer sarmaşığı yer sarsıntısı yer servisi yer sıçanı yer sofrası yer solucanı yer tutmak (veya tutmamak) yer üstü yer vermek yer yağı yer yarılıp içine girmek (veya yerin dibine girmek veya geçmek) yer yatağı yer yer yer yerinden oynamak yer yurt yer yuvarı yer yuvarlağı yer zarfı yer'in yeraltı yeraltında yerberi yerbetim yerbetimci yerbetimsel yerbilgini yerbilim yerbölüm yerbölümleme yerbölümlemek yerçekimi yerçi yerçilig yerde yerde kalmak yerdegezen yerdeğişim yerden bitme yerden göğe kadar yerden selâm yerden temenna yerden yapma yerden yere çalmak yerden yere vurmak yerdeş yerdüzler yere yere bakan yürek yakan yere bakmak yere baktırmak yere batasıca (veya yere batsın) yere batmak yere çalmak yere doğrulum yere geçmek yere göğe koymamak (veya koyamamak) yere sağlam basmak yere sermek yere takınmak yere vurmak yere yönelim yeregeçen yerel yerel alan ağı yerel basın yerel radyo yerel saat yerel seçim yerel yayın yerel yönetim yerelleşme yerelleşmek yerelleştirme yerelleştirmek yeren yererek yereşeği yerey yereybilim yergi yergici yergicilik yergin yergisel yergiye yeri yeri başka yeri gelmek yeri göğü ben yarattım demek yeri göğü birbirine katmak yeri göğü inletmek yeri göğü tırmalamak yeri göğü tutmak yeri olmak yeri öpmek yeri soğumadan yeri var! yeri yurdu belirsiz yerici yeridir yerilen yerilme yerilmek yerin yerin dibine geçmek (batmak veya girmek) yerin kulağı var yerinç yerinde yerinde bir düşünce ileri sürmek yerinde duramamak yerinde kalmak yerinde olmak yerinde saymak yerinde su çıkmak yerinde vuruş yerinde yeller esmek yerindelik yerinden fırlamak yerinden oynamak yerinden oynatmak yerinden yönetim yerine yerine geçmek yerine gelmek yerine getirmek yerine koymak yerine oturmak yerinel yerinen yerini yerini almak yerini beğenmek yerini bulmak yerini doldurmak yerini ısıtmak yerini sevmek yerini tutmak yerini yapmak yerinme yerinmek yerinmek: yerinür yerken yerküre yerkürenin yerle beraber yerle bir (veya yeksan) etmek yerle gök bir olsa yerlerde sürünmek yerlere geçmek yerlere kadar eğilmek yerleri süpürmek yerleşik yerleşiklik yerleşilme yerleşilmek yerleşim yerleşim alanı yerleşim merkezi yerleşke yerleşme yerleşmek yerleşmiş yerleştiği yerleştirilme yerleştirilmek yerleştirme yerleştirmek yerli yerli dolap yerli malı yerli yerinde yerli yerine yerli yersiz yerliler yerlileşme yerlileşmek yerme yermeci yermek yermeli yermerkezci yermerkezli yeröte yerözekçil yersel yerseme yersiz yersiz yurtsuz yersiz yurtsuz kalmak yersizleştirme yersizlik yerucu yerünmes yeryazım yeryüzü yeryüzünün yesâr yestehleme yestehlemek yesuga yesuken yesyeni yeşerme yeşermek yeşerti yeşertme yeşertmek yeşil yeşil ışık yeşil ışık yakmak yeşil kuşak yeşil oy yeşil saat yeşil saha yeşilbağa yeşilbaş yeşilbiber yeşilçekirge yeşili yeşilimsi yeşilimtırak yeşilkertenkele yeşillenme yeşillenmek yeşilli yeşillik yeşillim yeşilsazan yeşilzeytin yeşim yet yetek yeten yeteneği yeteneğini yetenek yetenekli yeteneklilik yeteneksiz yeteneksizlik yeter yeter de artar yeter derecede yeter ki yeter sayı yeter! yeteri kadar yeterince yeterli yeterli olmak yeterlik yeterlik belgesi yeterlik eğitimi yeterlik fiili yeterlik önergesi yeterlik sınavı yeterlikli yeterlilik yetersayı yetersiz yetersizlik yeti yetik yetiklik yetim yetimhane yetimi okşamışlar, vay sırtım demiş yetimler yetimlik yetingen yetingenlik yetinme yetinmek yetirme yetirmek yetiş! (veya yetişin!) yetişebilen yetişek yetişen yetişen: yetişgin yetişici yetişicilik yetişilme yetişilmek yetişim yetişin! yetişir yetişkin yetişkin eğitimi yetişkinlik yetişme yetişme! yetişmek yetişmemek yetişmesi yetişmeyesi! yetişmiş yetiştirdiğimiz yetiştiren yetiştirici yetiştirilme yetiştirilmek yetiştirilmesi yetiştirim yetiştirme yetiştirme yurdu yetiştirmek yetiyitim yetiz yetke yetkeci yetkeli yetki yetki belgesi yetki devri yetki gasbı yetki kanunu yetki vermek yetkilendirme yetkilendirmek yetkili yetkili kılmak yetkili merci yetkili yargıç yetkin yetkinci yetkincilik yetkinin yetkinleşme yetkinleşmek yetkinlik yetkisinde yetkisinden yetkisini kullanmak yetkisiz yetkisizlik yetme yetmek yetmemek yetmez yetmiş yetmişer yetmişinci yetmişlik yeus yevmî yevmiye yevmiye defteri yevmiye, yevmiyeci yevmiyeli yeygi yeygü yeyin yeyni yeyrek yeytem yezidî yezidîlik yezit yezitlik yıbar yığ yığan yığdırma yığdırmak yığıcı yığılı yığılım yığılıp kalmak yığılışma yığılışmak yığılma yığılmak yığılmış yığım yığımcı yığımcılık yığımlama yığımlamak yığımlık yığın yığın bulut yığın kültürü yığınak yığınca yığını yığınla yığıntı yığış yığışık yığışım yığışma yığışmak yığlınç yığma yığmak yığnak yığrık yıkama yıkamak yıkan yıkanış yıkanma yıkanmak yıkanmış yıkatma yıkatmak yıkayıcı yıkayış yıkı yıkıcı yıkıcılık yıkık yıkık dökük yıkıla yıkıla yıkılgı yıkılış yıkılma yıkılmak yıkılmamak yıkılmasına yıkılmaz yıkılmazlık yıkılmış yıkım yıkım olmak yıkıma yıkımcı yıkımcılık yıkın yıkınç yıkıntı yıkıntı olmak yıkıntılar yıkış yıkışma yıkışmak yıkkın yıkkınlık yıkma yıkmacı yıkmak yıkmış yıktırılma yıktırılmak yıktırma yıktırmak yıl yıl aşırı yıl dönümü yıl halkası yıl on iki ay yıl uğursuzun yılan yılan balığı yılan balığıgiller yılan çıyan yılan çiçeği yılan derisi yılan gibi yılan gibi sokmak yılan gömleği yılan hikâyesi yılan kavı yılan kemiği yılan taşı yılana yumuşak diye el sunma yılanbaşı yılancı yılancık yılancıl yılandili yılanın kuyruğuna basmak yılaniğnesi yılankavi yılanyastığı yılanyastığıgiller yılanyastığıgillerden yılaşırı yılbaşı yıldan yıla yıldıku yıldır yıldır yıldır yıldırak yıldırama yıldıramak yıldıran yıldırgan yıldırıcı yıldırılma yıldırılmak yıldırım yıldırım aşkı yıldırım gibi yıldırım nikâhı yıldırım siperi yıldırım takla yıldırım telgraf yıldırımkıran yıldırımla vurulmuşa dönmek yıldırımları üstüne çekmek yıldırımlı yıldırımlık yıldırımsavar yıldırma yıldırmacı yıldırmak yıldız yıldız akmak (kaymak veya uçmak) yıldız anasonu yıldız barışıklığı yıldız bilimci yıldız bilimcilik yıldız bilimi yıldız böceği yıldız çiçeği yıldız falcılığı yıldız falcısı yıldız fiziği yıldız günü yıldız karayel yıldız kurdu yıldız kümesi yıldız omurlular yıldız poyraz yıldız saati yıldız savaşı yıldız tabya yıldız taşı yıldız yağmuru yıldız yasemini yıldız yeli yıldız yılı yıldız zamanı yıldızbilim yıldızbilimci yıldızı (veya yıldızları) barışmak yıldızı dişi yıldızı düşük yıldızı parlamak yıldızı sönmek yıldızlama yıldızlamak yıldızlar arası yıldızları saymak yıldızların yıldızlaşma yıldızlaşmak yıldızlı yıldızlık yıldızsı yıldızsız yıldönümü yılduru yılgı yılgın yılgın yılgın yılgınca yılgınlaşmak yılgınlığıgitmek yılgınlık yılığ yılık yılın yılışarak yılışık yılışık yılışık yılışıkça yılışıklık yılışkan yılışkanlık yılışma yılışmak yılkı yılkıcı yılkılık yıllama yıllamak yıllanma yıllanmak yıllar yılı yıllarca yıllatma yıllatmak yıllığına yıllık yıllık ortalama yıllıkçı yıllıklı yılma yılmak yılmamak yılmasın yılmayan yılmayıp yılmaz yılmazlık yılmış yıltırık yımta yıprak yıpramak yıprandırmak yıpranır yıpranma yıpranmak yıpranmamış yıpranmış yıpratan yıpratıcı yıpratma yıpratmak yır yıragu yırak yıramak yırcı yırı yırık yırılmış yırlama yırlamak yırtıcı yırtıcı hayvan yırtıcı kuş yırtıcılar yırtıcılardan yırtıcılık yırtık yırtık pırtık yırtıkça yırtıklık yırtılış yırtılma yırtılmak yırtılmış yırtılmışlık yırtımcı yırtınış yırtınma yırtınmak yırtış yırtlak yırtma yırtmaç yırtmaçlı yırtmaçsız yırtmak yırttırma yırttırmak yısa yısa beraber! yısa etmek yısa yısa yış yıva yıvış yıvış yıvışık yıvışıklık yıvışma yıvışmak yibek yidce yiddiş yidiş yige yiğidi yiğin yiğit yiğit düşman karşısında, alçak savaşta belli olur yiğit ekmeğiyle yiğit beslenir yiğit lakabıyla anılır yiğit orduda, bilge dernekte belli olur yiğit yiğide at bağışlar yiğitbaşı yiğitçe yiğitçesine yiğitleme yiğitlendirme yiğitlendirmek yiğitlenme yiğitlenmek yiğitler yiğitleşme yiğitleşmek yiğitliğe leke (bok) sürmemek yiğitlik yiğitlik etmek yiğitlik sende kalsın yiğitlik taslamak yiğitlilik yikilis yilbik yilun yinçke yinçkelü yindek yine yinelem yineleme yinelemek yinelemeli yinelemeyle yineleniş yinelenme yinelenmek yinelenmiş yineletme yineletmek yineleyim yineleyiş yineligözler yir yirçi yirdeş yirdinçü yirga yirik yirmi yirmi beşlik yirmi yaş dişi yirmilik yirminci yirmişer yirmişerlik yirtinçü yisun yiter yitik yitikler yitiklik yitim yitip gitmek yitirilen yitirilme yitirilmek yitirim yitiriş yitirme yitirmek yitirmiş yitme yitmek yitmiş yitüt yiv yivaçar yivleme yivlemek yivli yivşit yiyeceğine yiyecek yiyecekleri yiyen yiyici yiyicilik yiyim yiyim yeri etmek (veya yapmak) yiyimli yiyinti yiyintili yiyip bitirmek yiyip içmek yiyiş yo yobaz yobazca yobazlaşma yobazlaşmak yobazlık yoga yogi yoğ yoğalma yoğalmak yoğaltıcı yoğaltılma yoğaltılmak yoğaltım yoğaltma yoğaltmak yoğanak yoğçı yoğruk yoğrulma yoğrulmak yoğrum yoğrumsal yoğun yoğun bakım yoğun teker yoğunlaç yoğunlaşma yoğunlaşmak yoğunlaşmış yoğunlaştırıcı yoğunlaştırılmış yoğunlaştırma yoğunlaştırmak yoğunluğuna yoğunluk yoğunlukölçer yoğurma yoğurmak yoğurt yoğurt çalmak yoğurt çiçeği yoğurt çorbası yoğurt gibi yoğurt otu yoğurt tatlısı yoğurtçiçeği yoğurtçu yoğurtçuluk yoğurthane yoğurtlama yoğurtlamak yoğurtlu yoğurtlu kebap yoğurtma yoğurtmak yoğurtotu yoğurttatlısı yoğurum yoğuşturucu yok yok canım yok devenin başı yok devenin pabucu yok etmek yok oğlu yok yok olmak yok pahasına yok pahasına (satmak, almak veya gitmek) yok satmak yok yere yok yok yok yoksul yokçu yokçuluk yoketmiş yokken yoklama yoklamacı yoklamak yoklanma yoklanmak yoklatma yoklatmak yoklu yokluğunda yokluğunu yokluk yokluk eki yoksa yoksayılma yoksul yoksullar yoksullara yoksullarıbeslemek yoksullaşma yoksullaşmak yoksullaştırma yoksullaştırmak yoksulluğu yoksulluk yoksulluk çekmek yoksun yoksun bırakmak (etmek veya kılmak) yoksun kalmak yoksun olmak yoksunlu yoksunluk yoksunma yoksuz yoksuzluk yoktan var etmek yoktur yokum yokumsama yokumsamak yokuncul yokuş yokuş aşağı yokuş yukarı yokuşa koşmak yokuşçu yol yol açmak yol ağzı yol almak yol aramak yol atası yol ayrımı yol azığı yol bel yol boyu yol bulmak yol çizmek yol erkân yol etmek yol evlâdı yol gitmek yol göstermek yol gözlemek yol halısı yol işareti yol iz bilmek yol kesmek yol kilimi yol parası yol şaşmak yol tepmek yol tutmak yol uğrağı yol vermek yol vurmak yol yakınken yol yapmak yol yol yol yordam yol yorgunu yol yürümek yola yola (veya yollara) düşmek yola çıkmak yola dizilmek yola düzülmek (düzelmek veya koyulmak) yola gelmek yola getirmek yola gitmek yola koyulmak yola revan olmak yola vurmak yola yatmak yolak yolbak yolbilir yolcu yolcu etmek yolcu gemisi yolcu salonu yolculuk yolculuk etmek yolculukta yolcuyu yolçu yolda yoldam yoldan çevirmek yoldan çıkmak yoldan kalmak yoldaş yoldaşlık yoldaşlık etmek yoldurma yoldurmak yoldüzler yoleri yolgeçen yolgeçen hanı yolgüdüm yolkesen yollama yollamak yollanma yollanmak yollara (sokaklara) dökülmek yollarda yollarda kalmak yolları ayrılmak yolları tutmak yollu yolluk yolma yolmak yoloğlu yolsuz yolsuz yöntemsiz yolsuzluk yolsuzlukları yolu açık yolu açmak yolu almak yolu düşmek yoluk yolum yolun açık olsun yoluna yoluna bakmak yoluna baş koymak yoluna can vermek (veya yoluna canını vermek) yoluna çıkmak yoluna girmek yoluna koymak yoluna sapmak yolunda yolunda gitmek yolundan kalmak yolunma yolunmak yolunu beklemek (veya gözlemek) yolunu bilmek yolunu bulmak yolunu değiştirmek yolunu kaybetmek yolunu kesmek yolunu sapıtmak yolunu şaşırmak yolunu tutmak yolunu yapmak yoluyla yolüstü yom yom tutmak yoma yomra yomsuz yomsuzluk yonat yonca yonca yaprağı yoncalık yonga yongalama yongalamak yongalayıcı yongar yonma yonmak yont yont kuşu yontar yontarlamak yontkuşu yontma yontma taş çağı yontma taş devri yontmak yontu yontucu yontuculuk yontuk yontuk düz yontuklaşma yontulma yontulmak yontulmamış yontulmuş yonulma yonulmak yordam yordamlar yordamlı yordamlık yordamsız yordurma yordurmak yorga yorgalama yorgalamak yorgan yorgan çarşafı yorgan döşek yatmak yorgan gitti, kavga bitti yorgan iğnesi yorgan ipliği yorgan kaplamak yorgan kavgası yorgan yüzü yorgancı yorgancılık yorgun yorgun argın yorgun düşmek yorgun yorgun yorgunluğunu almak yorgunluk yorgunluk çıkarmak yorgunluk çıkarmak (veya yorgunluğunu çıkarmak) yorgunluk kahvesi yorgunluktan yorgunu yokuşa sürmek yorma yormak yornuk yortma yortmak yortu yoru yorucu yoruculuk yorulma yorulmak yorulmamış yorum yorumcu yorumculuk yorumlama yorumlamak yorumlanma yorumlanmak yorumlanmış yorumlayan yosma yosmaca yosmalık yosun yosun bağlamak (veya tutmak) yosun külü yosuncul yosunlanma yosunlanmak yosunlu yovaş yoz yozcu yozlaşım yozlaşma yozlaşmak yozlaşmış yozlaştırma yozlaştırmak yozluk yön yön belirteci yön eki yön gösterme eki yön vermek yön zarfı yönbul yöndem yönden yönden yönünden yöndeş yöndeş açılar yöndeşlik yönelerek yönelik yönelim yöneliş yönelme yönelme durumu yönelme hâli yönelmek yönelmeli yönelmeli tümleç yönelmiş yönelteç yönelten yönelti yöneltilme yöneltilmek yöneltilmiş yöneltim yöneltimsiz görüşme yöneltme yöneltmek yönerge yönet yöneten yöneti yönetici yöneticilik yöneticisi yöneticisizlik yönetilebilir yönetilme yönetilmek yönetim yönetim gideri yönetim kurulu yönetim yeri yönetimden yönetimsel yönetimsiz yönetiş yönetki yönetkici yönetkisel yönetme yönetmek yönetmelik yönetmen yönetmen yardımcısı yönetmenin yönetmenlik yönetsel yöney yöneylem yöneylem araştırması yöneylerin yöngörü yönlem yönleme yönlendirme yönlendirmek yönlenme yönler yönlü yönlü doğru yönseme yönsemek yönsemez yönser yönsüz yöntem yöntem bilgisi yöntem bilimi yöntem bilimsel yöntemi yöntemince yöntemiyle yöntemli yöntemlilik yöntemsiz yöntemsizlik yönten yönü yönünden yöre yörekent yörel yöresel yöreselleşme yöreselleşmek yöresellik yörtem yörük yörük çadırı yörünge yörüngeci yörüngeçleri yörüngesine oturmak yöyen yrd. doç. yubuset yubûset yudum yudum yudum yudumlama yudumlamak yudumlanma yudumlanmak yudumluk yuf yuf borusu yuf borusu çalmak yuf borusu öttürmek yuf ervahına (veya ervahına yuf olsun) yufka yufka açmak yufka böreği yufka ekmeği yufka kebabı yufka yürekli yufkacı yufkacılık yufkalık yug yugoslav yugoslavyalı yuğ yuğcu yuğka yuğlamak yuğrulmak yuh yuh çekmek yuha yuha çekmek yuhalama yuhalamak yuhalanma yuhalanmak yuhaya tutmak yukaç yukarda yukardan yukarı yukarı mahalle yukarı tükürsem bıyık, aşağı tükürsem sakal yukarıda yukarıdaki yukarıdan yukarıdan almak yukarıdan bakmak yukarısı yukarıya yulaf yulaf unu yular yuları birinin elinde olmak yuları eksik yuları ele vermek (veya yuları kaptırmak) yuları takmak yuları teslim etmek yulu yuluk yulum yulun yulyu yum yuma yumağı yumak yumak yumak yumaklama yumaklamak yumaklanma yumaklanmak yumdurma yumdurmak yumlu yumma yummak yumru yumru kök yumru topu yumrucuk yumruğuna güvenmek yumruk yumruk atmak (veya indirmek) yumruk gibi yumruk göstermek yumruk hakkı yumruk kadar yumruk oyuncusu yumruk oyunu yumruk topu yumruk yumruğa gelmek yumruklama yumruklamak yumruklanma yumruklanmak yumruklaşma yumruklaşmak yumrukoyuncusu yumrukoyunu yumrulanma yumrulanmak yumrulu yumruluk yumuk yumuk gözlü yumuk yumuk yumuklaşma yumuklaşmak yumulma yumulmak yumulmuş yumulu yumurcak yumurta yumurta akı yumurta hücresi yumurta kapıya dayanmak (veya gelmek) yumurta kökü yumurta küfesi yok ya! yumurta ökçe yumurta sarısı yumurta zarı yumurtacı yumurtacık yumurtacılık yumurtada yumurtadan daha dün çıkmış yumurtakökü yumurtalık yumurtamsı yumurtası yumurtaya kulp takmak yumurtayı çalkamak yumurtlama yumurtlama mevsimi yumurtlamak yumurtlatma yumurtlatmak yumurtlayanlar yumuş yumuşacık yumuşak yumuşak ağızlı yumuşak başlı yumuşak buğday yumuşak damak yumuşak iniş yumuşak su yumuşak ünsüz yumuşak yüzlü yumuşak yüzlülük yumuşakça yumuşakçalar yumuşakçalardan yumuşakçaların yumuşaklaşma yumuşaklaşmak yumuşaklık yumuşama yumuşamak yumuşamış yumuşatıcı yumuşatılamayan yumuşatılma yumuşatılmak yumuşatış yumuşatma yumuşatmak yumuşatmalık yumuşçu yumutgan yuna yunağı yunak yunan yunan denizi yunanca yunanistan yunanistanlı yunanlı yungu yunma yunmak yunmuş yunmuş arınmış (veya yıkanmış) yunt yunum yunus balığı yunus balığıgiller yunusbalığı yurçı yurdu yurdun otlusundan kutlusu yeğdir yurdunu yuropyum yurt yurt bilgisi yurt dışı yurt içi yurt tutmak yurtgeçeri yurtlak yurtlandırma yurtlandırmak yurtlanma yurtlanmak yurtlarını yurtluk yurtsal yurtsama yurtsamak yurtsever yurtseverlik yurtsuz yurttaş yurttaşlar yasası yurttaşlık yurttaşlık bilgisi yurttaşlık hakları yurttaşlık hukuku yusufçuk yusyumru yusyuvarlacık yusyuvarlak yutak yutak iltihabı yutar hücre yutargöze yutkunma yutkunmak yutkunmaya yutluk yutma yutmadan yutmak yutturma yutturmaca yutturmak yutturulma yutturulmak yutularak yutulma yutulmak yutum yuva yuva kurmak yuva yapmak yuvak yuvaksı yuvalama yuvalamak yuvalanma yuvalanmak yuvalı yuvanç yuvar yuvar yuvar yuvarlacık yuvarlak yuvarlak ağızlılar yuvarlak hesap yuvarlak konuşmak yuvarlak masa yuvarlak masa toplantısı yuvarlak sayı yuvarlak sıra yuvarlak solucanlar yuvarlak ünlü yuvarlak vokal yuvarlakbadem yuvarlaklaşma yuvarlaklaşmak yuvarlaklaştırma yuvarlaklaştırmak yuvarlaklık yuvarlama yuvarlamak yuvarlana yuvarlana yuvarlanan taş yosun tutmaz yuvarlanarak yuvarlanıp gitmek yuvarlanış yuvarlanma yuvarlanmak yuvarlanması yuvarlatma yuvarlatmak yuvarölçer yuvasını bozmak yuvasını dağıtmak yuvasını yapmak yuvasını yıkmak yuvaya dönüş yuvayı yapan dişi kuştur yuvgu yuvgulama yuvgulamak yübuset yüce yüce divan yücel yücelik yücelim yüceliş yücelme yücelmek yüceltilme yüceltilmek yüceltim yüceltme yüceltmek yüğnek yüğnük yüğrük yüğünt yük yük altına girmek yük arabası yük asansörü yük gemisi yük hayvanı yük katarı yük kemeri yük odası yük olmak yük treni yük vagonu yük vurmak yükçü yükçülük yükekten yükgözler yüklem yüklem birliği yüklem öbeği yükleme yükleme durumu yükleme hâli yüklemek yüklemi yüklemin yüklemlik yüklence yüklenici yüklenicilik yüklenilme yüklenilmek yüklenilmiş yüklenme yüklenmek yüklenmesi yüklenti yükler yüklet yükletçe yükletçi yükletilme yükletilmek yükletilmiş yükletme yükletmek yükleyerek yükleyici yükleyiş yüklü yüklüce yüklük yüklülük yüknü yükseğe yüksek yüksek atlama yüksek basınç yüksek başarımlı koşut arayüz yüksek düzey veri bağlantısı denetimi yüksek fırın yüksek fiyat yüksek gerilim yüksek lisans yüksek okul yüksek öğrenim yüksek öğretim yüksek perdeden yüksek perdeden konuşmak yüksek ses yüksek sosyete yüksek tahsil yüksek yaylak yükseklerde dolaşmak yüksekli yükseklik yükseklik korkusu yükseklikler yükseklikölçer yüksekokul yükseköğrenim yükseköğretim yüksekten yüksekten almak yüksekten atmak yüksekten bakmak yüksekten konuşmak yüksekten uçmak yükselen yükselerek yükselici yükselim yükseliş yükselme yükselmek yükselteç yükselten yükseltgeme yükseltgemek yükseltgenme yükseltgenmek yükselti yükseltilerden yükseltilme yükseltilmek yükseltiyazar yükseltme yükseltmek yüksük yüksük kadar yüksük kına yüksük makarna yüksük otu yüksünme yüksünmek yükte hafif pahada ağır yükte hafif, pahada ağır yüküm yükümcü yükümlendirme yükümlendirmek yükümlenme yükümlenmek yükümlü yükümlülüğü yükümlülük yükün yükün göçü yükünç yükünleşme yükünme yükünmek yükünsel yükünü almak yükünü çekmek yükünü tutmak yükünük yülgü yülük yülüme yülümek yülünme yülünmek yün yünden yünkül yünlü yünü yüpürmek yüre yüregir yüreği ağzına gelmek yüreği ağzında yüreği bayılmak yüreği boğazına tıkanmak yüreği burkulmak yüreği cız etmek (veya cızlamak) yüreği çarpmak yüreği dar yüreği daralmak yüreği dayanmamak yüreği delik yüreği dolu yüreği ezilmek yüreği ferahlamak (veya hafiflemek) yüreği geniş yüreği götürmemek yüreği göz göz olmak yüreği hop etmek (veya hoplamak) (veya oynamak) yüreği kabarmak yüreği kaldırmamak yüreği kalkmak yüreği kan ağlamak yüreği kanamak yüreği kararmak yüreği katı yüreği katılmak yüreği kaynamak yüreği oynamak yüreği parça parça olmak yüreği parçalanmak yüreği parlamak yüreği pek yüreği rahatlamak yüreği serinlemek yüreği sıkılmak yüreği sıkışmak (veya tıkanmak) yüreği sızlamak yüreği soğumak yüreği şişmek yüreği temiz yüreği titremek yüreği tükenmek (veya yürek tüketmek) yüreği ürpermek yüreği yağ bağlamak yüreği yanık yüreği yanmak yüreği yaralı yüreği yarılmak yüreği yerinden oynamak yüreği yufka yüreğim yanmaz (veya yanmazdı) yüreğin yüreğinden geçmek yüreğinden gelmek yüreğine (bir şey) çökmek yüreğine dert olmak yüreğine dokunmak yüreğine inmek yüreğine işlemek (veya yüreğe işlemek) yüreğine kar yağmak yüreğine kurt düşmek yüreğine od (veya ateş) düşmek yüreğine oturmak yüreğine saplanmak yüreğine sinmek yüreğine su serpmek yüreğini açmak yüreğini ateş almak yüreğini boşaltmak yüreğini boşaltmak (veya dökmek) yüreğini dağlamak yüreğini eritmek (veya sızlatmak) yüreğini hoplatmak (oynatmak veya kaldırmak) yüreğini kemirmek yüreğini pek tutmak yüreğini serinletmek yüreğini tüketmek yüreğinin başı sızlamak yüreğinin yağı (veya yağları) erimek yürek yürek acısı yürek ağrısı yürek burkmak yürek çarpıntısı yürek darlığı yürek karası yürek selânik yürek vermek yürek yarası yüreklendirilme yüreklendirilmek yüreklendirme yüreklendirmek yüreklenme yüreklenmek yürekler acısı yürekli yüreklice yürekliliğin yüreklilik yüreklilikle yüreksiz yüreksizlik yürekten yürekten çağırmak yürik yürü yürü (marş)! yürü ya kulum demiş yürük yürük aksak yürük at yemini artırır yürük semaî yürüklük yürüm yürüme yürümek yürünme yürünmek yürürçalar yürürlüğe girmek yürürlüğe konmak yürürlük yürürlükte bulunmak yürürlükte kalmak yürürlükte olmak yürürlükten kaldırmak yürürlükten kalkmak yürüteç yürütme yürütme gücü yürütme kurulu yürütmek yürütücü yürütülen yürütülme yürütülmek yürütülmemek yürütülüş yürütüm yürüyemeyen yürüyen yürüyen merdiven yürüyerek yürüyüş yürüyüş düzenlemek yürüyüş kolu yürüyüş yapmak yürüyüşe çıkmak yürüyüşe geçmek yüsret yüsrü yüus yüz yüz akı yüz akı ile çıkmak yüz aklığı yüz aklığı göstermek yüz beşlik yüz binlerce yüz binlik yüz bulmak yüz bulunca astar istemek yüz çevirmek yüz etmek yüz geri etmek yüz görümlüğü yüz göstermek yüz göz yüz göz olmak yüz kalıbı yüz kaplama yüz karası yüz karası olmak yüz kere yüz kızartıcı yüz kızartıcı suç yüz kızartmak yüz kızdırmak yüz kiri yüz numara yüz ölçümü yüz sabunu yüz surat davul derisi (yüz surat hak getire veya yüz surat mahkeme duvarı) yüz suyu yüz suyu dökmek yüz sürmek yüz tutmak yüz verince astar istemek yüz vermek yüz vermemek yüz yapmak yüz yazısı yüz yazmak yüz yüzden utanır yüz yüze yüz yüze bakmak yüz yüze gelmek yüz yüze kalmak yüz yüze yaşamak yüzak yüzakı yüzbakımı yüzbaşı yüzbaşılık yüzbeyüz yüzboyama yüzde yüzde yüz yüzdeci yüzdelik yüzden yüzdürme yüzdürmek yüzdürülme yüzdürülmek yüze yüze çıkmak yüze duramamak yüze gülmek yüze gülücü yüze gülücülük yüze soğurma yüze vurmak yüzer yüzer havuz yüzer top yüzer yüzer yüzergen yüzergezer yüzerlik yüzerme yüzertop yüzey yüzey şekilleri yüzeylerin yüzeyleşme yüzeyleşmek yüzeyölçer yüzeysel yüzeyselleştirme yüzgeç yüzgeç ayaklılar yüzgeçsiz yüzleme yüzlemece yüzlemek yüzlenme yüzlenmek yüzler yüzlerce yüzleşme yüzleşmece yüzleşmek yüzleştirme yüzleştirmek yüzlü yüzlü yüzlü yüzlüg yüzlük yüzlük birimler bölüğü yüzme yüzme havuzu yüzme kesesi yüzmek yüznumara yüzsuyu yüzsüz yüzsüz yüzsüz yüzsüzce yüzsüzleşme yüzsüzleşmek yüzsüzleştirme yüzsüzleştirmek yüzsüzlük yüzü yüzü açılmak yüzü ak yüzü ak olsun yüzü asık yüzü asılmak yüzü görmek yüzü görmemek yüzü gözü açılmak yüzü gülmek yüzü güzel olanın huyu güzel olur yüzü kalmamak yüzü kara yüzü karışmak (allak bullak olmak veya alabora olmak) yüzü kasap süngeriyle silinmiş yüzü kızarmak yüzü mahkeme duvarı yüzü olmamak yüzü pek yüzü seçilmemek yüzü sıcak yüzü soğuk yüzü tutmamak yüzü yazılı kalmak yüzü yerde yüzü yere gelmek (geçmek veya yüzünün derisi yere geçmek) yüzü yok yüzü yumuşak yüzücü yüzücülük yüzüğü geriye çevirmek yüzük yüzük oyunu yüzük parmağı yüzük takmak yüzük taşı yüzükoyun yüzülme yüzülmek yüzülmesi yüzün yüzüncü yüzünde şeytan tüyü var yüzünden yüzünden akmak yüzünden düşen bin parça olmak yüzünden kan damlamak yüzünden okumak yüzüne bağırmak yüzüne bakamaz olmak yüzüne bakılacak gibi (veya yüzüne bakılır) yüzüne bakılmaz yüzüne bakmamak yüzüne bakmaya kıyamamak (veya yüzüne bakmaya kıyılmaz) yüzüne bir daha bakmamak yüzüne duramamak yüzüne gözüne bulaştırmak yüzüne gülmek yüzüne hasret kalmak yüzüne kan gelmek yüzüne kapanmak yüzüne karşı yüzüne tükürseler yağmur yağıyor sanır yüzüne vurmak (veya çarpmak) yüzüne yazmak yüzünü ağartmak yüzünü buruşturmak (veya ekşitmek) yüzünü gören cennetlik yüzünü görmemek yüzünü gözünü açmak yüzünü güldürmek yüzünü kara çıkarmak yüzünü kızartmak yüzünü kızartmak (veya yüzünü kızdırmak) yüzünü şeytan görsün yüzünü unutmak yüzünü yere getirmek yüzünün akı ile çıkmak yüzünün derisi kalın yüzünüze güller yüzüp yüzüp kuyruna gelmek yüzüstü yüzüstü bırakmak yüzüstü kalmak yüzüş yüzyıl yüzyıllarca yüzyıllık yvbd yy. z z, z za'c za'f-ı suri zaaf zaaf saymak zabın zabıt zabıt kâtibi zabıt tutmak zabıta zabıtname zabit zabitan zabitler zabitlik zabtiye zaby zabyan zabzab zacir zaç zaç yağı zaçyağı zade zâde zadegân zadegânlık zadegî zadelik zaden zafer zafer bayramı zafer takı zaferler zafiyet zafran zağ zağanos zağar zağara zağarcı zağarlık zağcı zağcılık zağlama zağlamak zağlanma zağlanmak zağlı zâhib zahir zahirde zahire zahireler zahiren zahiri zahirî zâhiri zahit zahitlik zahm zahmet zahmet çekmek zahmet etmek zahmet etmek (zahmete girmek veya zahmete katlanmak) zahmet olmak zahmet olmazsa zahmet vermek zahmete sokmak zahmetine değmek zahmetli zahmetsiz zahmetsiz rahmet olmaz zahmetsizce zahter zâid zail zail olmak zaireli zait zâkir zakkum zakkumgiller zakkumgillerden zakkumlaşma zakkumlaşmak zakkumlu zalâm zaleme zalim zalimane zalimce zalimler zalimlik zam zam gelmek zam görmek zam paketi zam yapmak zaman zaman almak zaman aşımı zaman ayarlı zaman belirteci zaman bırakmak zaman bilimi zaman bilimsel zaman birimi zaman damgası zaman dizini zaman eki zaman ile yarış etmek zaman kazanmak zaman kollamak zaman öldürmek zaman tanımak zaman tüneli zaman vermek zaman zaman zaman zarfı zamana zamana uymak zamanaşımı zamandaş zamandaşçılık zamane zamane adamı zamane çocuğu zamanı zamanı avlamak zamanı dolmak zamanı geçirmek zamanı geçmek zamanımızda zamanında zamankatı zamanla zamanlama zamanlamak zamanlı zamanlı zamansız zamansız zamazingo zambak zambakgiller zambakgillerden zambiya zambiyalı zambur zamir zamk zamk ağacı zamk akasyası zamk hastalığı zamkıarabî zamkinos zamkinos etmek zamklama zamklamak zamklanma zamklanmak zamklı zamklı kâğıt zamlanma zamlanmak zamlı zamme zammetme zammetmek zampara zamparalık zamparalık etmek zan zan altında bulunmak zanaat zanaatçı zanaatçılık zanaatkâr zanaatkârlık zanbak zangaç zangır zangır zangırdama zangırdamak zangırdatma zangırdatmak zangırtı zango zangoç zangoçluk zank taşı zanka zanlı zannederim zannedilmek zannetme zannetmek zannettirmek zanneyleme zanneylemek zannına düşmek zannolunma zannolunmak zaparta zaping zappino zapt zapt etmek zaptiye zaptiye memuru zapturab zapturabt zapturapt zapturapt altına almak zar zar almak zar atmak zar gelmek zar gibi zar kanatlılar zar kesmek zar tutmak zar zor zarafet zarar zarar çekmek zarar etmek zarar gelmek zarar görmek zarar vermek zarara zarara sokmak zarara uğramak zararda olmak zararı dokunmak zararı olmamak zararı yok zararına zararlı zararlı çıkmak zararsız zararsızlık zarcı zarf zarf-fiil zarfçı zarfçılık zarffiil zarffiil grubu zarfında zarflama zarflamak zarflanma zarflanmak zarfları zarflı zargana zarılık zarıncımak zarını bozmak zari zari zarif zarifane zarifçe zariflik zarkanatlılardan zarp zarplı zarsı zart zurt zart zurt etmek zarta zartalos zartayı çekmek zaruret zarurî zat zat işleri zata mahsus zaten zatıâlileri zatıâliniz zati zatî zatlar zatülcenp zatülkürsi zatülkürsî zatüre zatürre zatürree zavallı zavallılık zaviye zâviye zâviyenişin zaviyevî zavurt zayıf zayıf düşmek zayıf düşürmek zayıf nahif zayıf sesli zayıf yerinden yakalamak zayıflama zayıflamak zayıflamış zayıflar zayıflatır zayıflatma zayıflatmak zayıflayış zayıflık zayi zayi etmek zayi olmak zayiat zayiat verdirmek zayiat vermek zayiçe zayiçesine bakmak zeamet zeban zeba­n zebani zebanî zebanzet zebella zebellâ zebercet zebra zebun zebun etmek zebun kalmak zebun olmak zebunküş zebunküşlük zebunlaşma zebunlaşmak zebunluk zebunu olmak zebur zecir zecren zecrî zecrî tedbir zed zedeleme zedelemek zedeleniş zedelenme zedelenmek zedelenmemiş zedelenmiş zedeli zedesiz zeet zefir zehaba kapılmak zehap zehapta bulunmak zehir zehir etmek zehir gibi zehir hafiye zehir kesilmek zehir olmak zehir saçmak zehir zemberek zehir zıkkım zehir zıkkım olsun zehirle zehirleme zehirlemek zehirlenme zehirlenmek zehirlenmiş zehirli zehirli gaz zehirlilik zehirsiz zehretme zehretmek zehrolma zehrolmak zeka zekâ zekâ bölümü zekâ geriliği zekâ testi zekâ yaşı zekâ yeteneği zekâi zekâlı zekasal zekat zekât zekât vermek zekâvet zeker zekeriya sofrası zeki zekice zel zelil zelil etmek zelil olmak zelve zelzele zem zembereği boşalmak (veya boşanmak) zemberek zemberek gibi zemberek kurulmak zemberek kutusu zemberek otu zemberekçi zemberekli zembil zembil otu zembilotu zemheri zemheri zürafası zemin zemin hazırlamak zemin kat zemin katı zemin ve zamana uygun zeminde zeminli zeminlik zemmetme zemmetmek zemzem zemzem kuyusuna işemek zemzem suyu zemzem suyu ile yıkanmak zemzemle yıkanmış zemzemle yıkanmış olmak zen zencefil zencefilgiller zencefilgillerden zencerf zenci zencir zencirek zendost zendostluk zengillik zengin zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz ovada yolunu şaşırır zengin erki zengin etmek zengin kafiye zengin olmak zengin silkinse fakir bay olur zengince zenginin azğını, kürk giyer yaz günü zenginin iki dünyası da mamurdur zenginin malı züğürdün çenesini yorar zenginle zenginleme zenginlemek zenginleşme zenginleşmek zenginleşmiş zenginleştiği zenginleştirme zenginleştirmek zenginliğe zenginliği zenginlik zenne zenneci zennelik zenneye çıkmak zephiye zeplin zer zerafet zeravent zerdali zerde zerdeçal zerdeva zerdüştçülük zerdüşti zerdüştî zere zeri zerk zerk etmek zerre zerre kadar zerre kadar ... olsaydı zerresi (veya zerre kadar eseri) kalmamak (olmamak veya yok) zerrin zerrinkadeh zerrişte zerzevat zerzevatçı zerzevatçılık zevahir zevahiri kurtarmak zevaid zeval zeval bulmak (veya zevale ermek) zeval vakti zeval vermek zeval vermemek zevale yüz tutmak zevalî zevali olmak zevalî saat zevalsiz zevat zevc zevce zevcelik zevç zevdeli zeveban zeveban etmek zevk zevk almak (veya duymak) zevk ehli zevk etmek zevk için zevke zevki zevki çıkmak zevkinde olmak (veya zevkine bakmak) zevkine gitmek zevkine varmak zevkini çıkarmak zevkini okşamak zevkiselim zevkiselim sahibi zevklenme zevklenmek zevkli zevkli gelmek zevksiz zevksizlik zevkten dört köşe olmak zevkusefa zevküsefa zevrak zevzek zevzekçe zevzeklenme zevzeklenmek zevzeklik zevzeklik etmek zeybek zeybek havası zeyil zeyilname zeyrek zeyreklik zeytin zeytin dalı zeytin dalı uzatmak zeytin ezmesi zeytin güvesi zeytin kurdu zeytin rengi zeytin sineği zeytinci zeytincilik zeytingiller zeytingillerden zeytinimsi zeytinin zeytinli zeytinlik zeytinsi zeytinsi meyve zeytinsiz zeytinyağı zeytinyağı gibi üste çıkmak zeytinyağlı zeytinyağlı dolma zeytinyağlı fasulye zeytinyağlı sarma zeytinyağlı yemek zeytunî zıbarma zıbarmak zıbıdı zıbın zıddı olmak zıddına basmak (veya bir şey birinin zıddına gitmek) zıddiyet zıh zıhlama zıhlamak zıhlanma zıhlanmak zıhlı zıkkım zıkkımlanma zıkkımlanmak zılgıt zılgıt çekmek zılgıt vermek zılgıt yemek zılgıtlanma zılgıtlanmak zıll zımba zımbalama zımbalamak zımbalanma zımbalanmak zımbalatma zımbalatmak zımbalı zımbalı defter zımbırdatma zımbırdatmak zımbırtı zımnen zımnında zımnî zımpara zımpara kâğıdı zımpara taşı zımpara tozu zımparalama zımparalamak zımparalanma zımparalanmak zındık zındıklık zıngadak zıngıl zıngıl zıngıldama zıngıldamak zıngır zıngır zıngırdama zıngırdamak zıngırdatma zıngırdatmak zıngırtı zınk zınk diye durmak zıp zıp diye çıkmak zıp zıp zıp zıp zıplamak zıpçık zıpçıktı zıpır zıpırlık zıpka zıpkın zıpkıncı zıpkınlama zıpkınlamak zıpkınlanma zıpkınlanmak zıplama zıplamak zıplatma zıplatmak zıplaya zıplaya zıplayarak zıppadak zıpzıp zır zır zıravut zırcahil zırdeli zırh zırhlandırma zırhlandırmak zırhlanma zırhlanmak zırhlı zırhlı araç zırhlı balık zırhlı başlılar zırhlı birlik zırhlı güç zırhlı kuvvet zırhlı yayın zırhsız zırıl zırıl zırıldama zırıldamak zırıldanma zırıldanmak zırıltı zırıltı çıkarmak zırlak zırlama zırlamak zırlatma zırlatmak zırnık zırnık (bile) koklatmamak zırnık bile vermemek zırt fırt zırt kaba kâğıt zırt pırt zırt zırt zırtapoz zırtapozluk zırtlak zırva zırva tevil götürmez zırvalama zırvalamak zırzop zıt zıt anlamlı zıt gitmek zıt kutup zıtanlamlı zıtlanma zıtlanmak zıtlaşma zıtlaşmak zıtlık zıtmadde zıttı zıvana zıvanadan çıkarmak zıvanadan çıkmak zıvanalı zıvanalı sigara zıvanalı vida zıvanasız zıya zıynak zıypak zibidi zibidilik zifaf zifafa girmek zifin zifir zifirî zifirî karanlık zifos zifos atmak zift zift gibi zift yesin (veya ziftin pekini yesin) ziftinmek ziftleme ziftlemek ziftlenme ziftlenmek zigon zigon sehpa zigot zihaf zihayat zihin zihin açıklığı zihin açmak zihin berraklığı zihin bulanıklığı zihin hesabı zihin jimnastiği zihin karışıklığı zihin yorgunluğu zihin yormak zihince zihinden zihinli zihinsel zihnen zihni zihnî zihni açılmak zihni alt üst etmek zihni boşalmak zihni bulanmak (veya karışmak) zihni takılmak zihnine girmek zihnine yerleştirmek zihnini bozmak zihnini bulandırmak zihnini çelmek zihnini dağıtmak zihnini kurcalamak zihnini kurcalamak (veya tırmalamak) zihnini oynatmak zihnini toplamak zihniye zihniyet zikıymet zikir zikreden zikredilen zikredilme zikredilmek zikretme zikretmek zikri geçmek zikrolunan zikrolunma zikrolunmak zikzak zikzak dikişi zikzak makinesi zikzak yapmak zikzaklı zil zil takıp oynamak zil takıp oynayacak zil vurmak zil zurna zil zurna olmak zilhicce zilkade zillet zilli zilli bebek zilli maşa zilsiz zilsiz oynamak zilve zilyet zilyetlik zimamdar zimbabve zimmet zimmetine geçirmek zimmî zina zincifre zincir zincir gibi zincir vurmak zincirden boşanmak zincire vurmak zincirleme zincirleme isim tamlaması zincirleme kaza zincirleme sıfat tamlaması zincirleme tepkime zincirlemek zincirlenme zincirlenmek zincirli zindan zindan etmek zindan gibi zindan kesilmek zindan olmak zindancı zindandelen zinde zinde kuvvet zinde tutmak zindeleşme zindeleşmek zindelik zinhar zir zira ziraat ziraat mühendisi ziraatçı ziraatçılık ziraî ziraî işletme zirai sulamacı ziraks zirkon zirkonyum zirve zirve (veya doruk) toplantısı (veya konferansı) zirve konferansı zirve toplantısı zirzop zirzopça zirzoplaşma zirzoplaşmak zirzopluk zirzopluk etmek zivircik ziya ziyadar ziyade ziyade olsun! ziyadeler ziyadeleşme ziyadeleşmek ziyadesiyle ziyafet ziyafet çekmek ziyafet çekmek (veya vermek) ziyalı ziyan ziyan etmek ziyan olan koyunun kuyruğu yağlı olur ziyan olmak ziyan zebil olmak ziyanı yok! ziyankâr ziyankârlık ziyansız ziyaret ziyaret etmek ziyaretçi ziyarete ziyaretgâh ziyasız ziynet zloti zn zodyak zodyakta zoka zokayı yutmak zom zom olmak zona zonk zonk zonk zonk zonklamak zonklama zonklamak zonklatma zonklatmak zoolog zooloji zooloji uzmanı zoospor zootekni zor zor alım zor alıma çarpmak zor belâ zor gelmek zor kullanmak zor oyunu bozar zora binmek zora gelememek zora koşmak zoraki zoralım zorba zorbaca zorbalık zorbalık etmek zorbilim zorca zorgu zorgulu zorla zorla güzellik olmaz zorlama zorlamak zorlamasız zorlamaya zorlanımlık zorlanış zorlanma zorlanmak zorlanmış zorlansa zorlaşma zorlaşmak zorlaştırma zorlaştırmak zorlaya zorlaya zorlayan zorlayarak zorlayıcı zorlayış zorlu zorluk zorluk çıkarmak zorlukla zorluklar zorsunma zorsunmak zortlamak zoru olmak zoru zoruna zorun ne? zoruna gitmek zorunda bırakmak zorunda kalmak (veya olmak) zorunlu zorunlu emeklilik zorunlu kılmak zorunlu olarak zorunlu öğrenim zorunlu sigorta zorunlu tasarruf zorunluk zorunluluk zottiri zöhre zr zuhur zuhur etmek zuhurat zuhuri zuhurî zuhurî kolu zula zula etmek zulmeden zulmedici zulmet zulmetme zulmetmek zulüm zulüm görmek zulümler zum zum yapmak zumzuruh zurna zurna gibi zurnacı zurnacılık zurnapa zurnazen zurt zuvak zübde zübre zübük zücaciye züccaciye züccaciyeci züğürt züğürt tesellisi züğürtleme züğürtlemek züğürtleşme züğürtleşmek züğürtlük zühal zühre zühresarığı zührevî zührevî hastalık züht zühul zükâm zükûrat zül zül saymak zülal zülâl zülcelâl zülf zülfaris zülfaruz zülfikar zülfü yâre dokunmak zülfüyâr zülfüyâre dokunmak zülfüyâre dokunmamak züllü zülüf zülüflü zümre zümre edebiyatı zümre toplantısı zümrüdî zümrüdüanka zümrüdüanka gibi zümrüt zümrüt gibi zümrüt yeşili zümrütlenme zümrütlenmek züppe züppece züppeleşme züppeleşmek züppeleştirme züppeleştirmek züppelik züppelik etmek zürafa zürafa gibi zürafagiller zürra zürriyet züyuf züyuf akçe